Tarhan Tekelioglu Adlı Üyenin Nedir Yazıları ...

  • amok koşucusu

    27.06.2003 - 22:53

    almancasi amok läufer

  • toprağı bol olsun

    27.06.2003 - 22:50

    müsllümanlar icin Allah rahmet eylesin, gayri müslimleri icin ise topragi bol olsun denir...

  • prisma

    27.06.2003 - 22:39

    devletin ali menfaatleri dogrultusunda bazi seyleri afise ettigini düsündügüm yazarlar tarafindan gündeme getiriliyor..
    demek ki devletimizin ali menfaatleri ile de uyusmuyuor..

    devletin istihbarati yemin akit tanimaz...

  • prisma

    27.06.2003 - 20:00

    27.06.2003 - 19:38

    PRİSMA 1 TRİLYON VERGİ KAÇIRMIŞ... İSTANBUL DEFTERDARI KADİR BOY, PINAR ALTUĞ'UN BOŞANMASIYLA GÜNDEME GELEN PRİSMA ADLI ŞİRKETİN, İLK TESPİTLERE GÖRE 1 TRİLYON LİRA CİVARINDA VERGİ KAÇIRDIĞINI TAHMİN ETTİKLERİNİ BİLDİRDİ.

    İstanbul Defterdarı Kadir Boy, Pınar
    Altuğ'un boşanmasıyla gündeme gelen Prisma adlı şirketin, ilk
    tespitlere göre 1 trilyon lira civarında vergi kaçırdığını tahmin
    ettiklerini bildirdi.
    Boy, düzenlediği basın toplantısında, son 3-4 gündür Medya Takip
    Timi'nin yaptığı çalışma sonucunda 2000 yılında kurulan şirketin 2 bin
    300 kişiye sözde eğitim verdiğini ve 3 bin 62 seans düzenlediğinin
    belirlendiğini kaydetti.
    Şirket adresinin 'ICY Prisma' adıyla Virjin Adaları'nda
    bulunduğunu belirten Boy, şirketin Türkiye'deki mükellefinin Maslak
    Vergi Dairesi'ne kayıtlı Jale Berkün adlı bir kadın olduğunu, hizmetli
    olarak çalışan Berkün'ün sözde danışmanlık hizmeti verdiğinin kayıtlı
    olduğunu bildirdi.
    Üç gündür şirkete gelmeyen Jale Berkün'ün son 8 aydır mükellef
    olarak görüldüğünü, ondan önce ise Fatma adlı bir kadının kaydı
    bulunduğunu ifade eden Boy, 'Ondan öncesini bilmiyoruz.
    Araştırıyoruz. Bu şahıslar bize göre naylon şahıslar. Asıl işi
    yönlendiren, arkasında olan yabancı menşeili 3 kişi var. Bunu
    çevredeki ve çalışan kişilerin ifadelerinden öğrendik. Şimdi bu 3
    kişiye ait bütün para hareketlerini izliyoruz. Malvarlığı araştırması
    ve tüm banka hesap hacizleri yapılıyor' dedi.
    Kadir Boy, sözde eğitim verilen seansların 3 aşamalı olduğunu,5
    gün süren ilk aşama 'prisma'nın 350 dolar, ikinci aşama
    'rainbow'un 250 dolar ve üçüncü aşama 'arrow'un ise 790 dolar
    ücret karşılığında verildiğini, eğitime katılanların sadece birinci
    aşamasının ücretini şirketin İstanbul'daki banka hesabına
    yatırdıklarını, alınan diğer paraların kaydının ise bulunmadığını
    söyledi.

    -MANKENLİK AJANSLARIYLA SEANS-

    Defterdar Boy, İstanbul'daki hesaba ne kadar yatırıldığını tespit
    etmek için bütün dökümü aldıklarını belirterek, yaptıkları denetimde
    elden alınan paralara hiç fatura ödenmediğini ve ilk tespitlere göre 1
    trilyon lira civarında vergi kaçağı bulunduğunu tahmin ettiklerini
    bildirdi.
    Şirkete ait tüm muhasebe belgelerine el koyduklarınıaktaran Boy,
    tespitleri sonucunda suç unsurlarını ilgili mercilere ileteceklerini
    kaydetti.
    Boy, seansa katılanlar arasında tanınan bazı büyük şirket
    çalışanlarının da bulunduğuna dikkat çekerek, 'Bu şirket
    çalışanlarının neden geldiğini bilmiyoruz. Ancak kendi faaliyet konusu
    olmadığı halde, vergiden kaçırmak için eğitim gideri göstermek
    amacıyla çalışanların buraya gönderildiğini tahmin ediyoruz. Eğer
    böyle olduğu halde kayıtlarda gider olarak yazılmışsa, bunun tamamını
    reddedeceğiz' diye konuştu.
    Prisma'nın İstanbul dışında, başta İzmir olmak üzere diğer illerde
    de seanslar düzenlediği duyumunu aldıklarını belirten Boy, kağıt
    üzerinde görülen 3 aşama dışında genellikle dağ evleri ve otellerde de
    4. seans düzenledikleri yönünde iddialar bulunduğunu kaydetti.
    Kadir Boy, Prisma'nın Maslak'taki merkezinde yaptıkları
    denetimlerde, seansların bazı mankenlik ajanslarıyla birlikte
    yapıldığı yönünde bilgi edindiklerini ve 250 metrekarelik dairede
    torbalar içinde maddeler bulunduğunu kaydetti.

  • evrim teorisi

    27.06.2003 - 19:51

    Bunlarda iddiayi ortadan kaldiran bir yanit yok ki,
    bir kismi 'evet öyledir ama, zaten...' gibi viraj cevaplar...
    iddialari hep iddia ile cevapliyor..
    deney sonucu bir net yanit yok ortada,
    hep yuvarlak cevaplar..
    göz evrimlesemez iddiasinin cevabi, hayvanlarin gözleri insanlarinki kadar net degil ama görüyor,

    evrim yasamin ilk yeryüzünde nasil basladigini aciklayamaz szünün güya cürütüldügü laflara bakin...
    -ebilir,
    -mis olabilir...
    vs. vs.

    Bu yaratiliscilarin sacmaliklarini cürüten bir cevap degildir,
    yaratiliscilarin iddialarina veya senin dilinle söyleyelim saldirilarina bir cevap denemesidir..
    AMa ortada iddiayi cürütecek kadar kesin cevaplar yok..
    Bir iddia bu laflarla cürütülmez..

    Bizim takiminkiler yazdilarsa kesin karsi tarafi hezimete ugratmistir yaklasimi ile tezahürat esliginda yaratiliscilarin sacmaliklarini cürüten sözler dersen
    böyle cogu zaman fisss cikar sonu..
    Bilim artik kesin sonuc iddiacisi degil..
    Bilebildigi kadar bilmeye calisiyor..

    Ama karsi takima gol atma heveslisi bilm adamlari,
    onlar bile kesin konusmamislar yazidan anlasildigi kadariyla,
    ama cumburiyet olayi tezahürat esliginde veriyor..

    sark kurnazligi...
    meselenin özünden ziyade yaratiliscilarin iddialarinda yan unsur olan yarim göz görür mü görmez mi üzerinde duruyor...
    gözün evrimlestigine dair elle tutulur bir kanit?

  • prisma

    27.06.2003 - 19:41

    Pınar Altuğ'un boşanma haberleri ile Türkiye, sosyete içinde faaliyet gösteren ve kimilerine göre tarikat, kimilerine istihbarat, kimilerine göre de bir tür yeraltı camiası olan 'Prisma' ile tanıştı.
    Pınar Altuğ gibi insanların boşanması ya da evlenmesi sürpriz kabul edilebilecek bir olay olmamalı. Ama Televizyon denen olduğundan farklı gösterme cihazı ila oluşturulan imajlarla toplum bu insanların yaşam biçimleri ile gereğinden fazla alakadar oluyor. Zaten 'Çocuklar Duymasın' adlı dizide 'Meltem'in rolü' sürekli kocasından boşanmak çabası içinde olan bir kadın tipini oynamak. Hemen her bölüm de ya da iki bölümden birinde mutlaka psikoloğuna gidip kocasını şikayet eden ve 'Artık dayanamayacağım doktor, boşanmak istiyorum' diyen bir kadını oynayan Meltem gerçek hayatta da boşanma ile yüz yüze geldi. Meltem'in gerçek hayatta yaptığı bir başka şeyi 'boşanma' haberleri vesilesi ile öğrendik. O 'Prisma' adlı bir tür tarikat'a devam ediyormuş!

    Pınar Altuğ'un boşanmasından ziyade biz gazeteciler Prisma adı verilen bu ne olduğu pek belli olmayan, hukuk içinde bir tanımını yapamayacağımız 'Prisma' adı verilen yapıya dikkatlerimizi yöneltmeliyiz.

    Şundan eminim, mesela Pınar Altuğ, kaynağını İsrail'den alan 'Prisma' adlı 'tarikat' yerine herhangi bir 'islami tarikat' ile ilişki içinde olsaydı ve bu ortaya çıksaydı, şimdi olup bitenlerden çok daha fazla şey olmuştu! Söz konusu seminerlerin verildiği binalar basılmış, insanlar tutuklanmış, maliye ortada şirket varsa defterlerine el koymuştu.

    Emniyet'in refleksleri islam'a yönelik daha hızlı çalışıyor. Nedir bu yapı, neden gizli çalışıyorlar, yabancı derneklerin ve kuruluşların Türkiye'de faaliyet gösterme ilkelerine uyuyorlar mı, vergi veriyorlar mı vs. Bu yapı hukukta tanımlanan vakıf, dernek, şirket gibi tanımlardan hangisine giriyor? Yabancı şirketlerin, derneklerin, vakıfların Türkiye'de faaliyet göstermeleri için bazı şartları taşımaları gerekiyor. İzin almışlar mı, faaliyetlerini tescil ettirmişler mi?

    2000 yılından bu yana faaliyet gösteren bu yapının İsrail gizli haberalma teşkilatı ile bir ilişkisi olabilir mi? Çünkü bu tür faaliyetler daha çok bu tip gizli teşkilatların başka ülkelerde örgütlenebilmeleri için buldukları 'sızma taktikleri'ni çağrıştırıyor! Mesela belli bir aşamaya gelen katılımcılar 'daha eğitici seminerler' için İsrail'e gönderiliyor mu?

    Bu tür yapıların bir yabancı istihbarat örgütünün Türkiye'de örgütlenme biçimi olabileceğinden başka işin bir de bu 'seminerlere' katılanların psikolojilerinin bozulması boyutu var. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anabilimdalı'ndan Prof. Dr. Psikiyatri Uzmanı Kerem Doksat, bu 'seminerlere' katılıp kendisini 'tanrı' olarak gören' hastaları olduğunu söylüyor. Doksat, 'Adı din olmayan ama bir dinden bekleyecekleri her şeyi insanlara veren bir yandan da onları sıkmayan 'ultra modern' bir sistemden söz ediyor: 'Klasik 'uyu uyu' değil, tam bir beyin yıkama... Oradan paçayı zor kurtaran hastalarım var. Kafayı yemek üzereyken bana geldiler, onun için bütün aşamaları gayet iyi biliyorum. Bunlar adı din olmayan bir din satıyorlar... Din konseptini klasik alışageldiğimiz çizgisinden çıkarıp arayış içindeki insanlara satıyorlar. Bir hastamın ciddi paranoid problemleri vardı. Prisma'ya girmiş. Bana geldiğinde hezeyanlar geliştirmeye başlamıştı. Kendisinin tanrı olduğunu düşünüyordu. Böyle dengesiz insanların kayma riski var. Diğer hastalarım da orada yaşadıkları şeylerden, özellikle birtakım ilişkilere girip, ağır travmalar yaşayıp sonra da ben ne yaptım diye pişmanlık duyan evli barklı kişiler...'

    Bir toplum bu kadar mı yabancı zararlı etkilere açık bırakılır? Bir mevlit toplantısını bile tarikat faaliyeti diye basıp insanları tutuklayan, arazilerini gasp eden, yetiştirdiği hayvanlarına bile el koyan jandarma polis acaba bu tür yapılara karşı reflekslerini mi kaybetti? Halkımızın özellikle paraya gark olmuş ancak içi boşalmış, bu yüzden her türlü dış etkiye açık insanları tuzağa düşüren yabancı kurumlar neden incelemeye tabi tutulmaz? Yoksa üniversitelerdeki başörtülü kızları izlemekten bunlara vakit bulamıyorlar mı?

    [email protected]

  • prisma

    27.06.2003 - 19:38

    ÇOK TEHLİKELİ BİR TARİKAT


    ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'in 'Türkiye'ye yönelik' azarı neee kadar anlamlıydı değil mi? CHP'li Kemal DERVİŞ'in has dostu olan Mr.Wolf, gazeteci Cengiz Çandar'ın da ne derece kankası anladık. Kökeni itibariyle bir Brooklyn Yahudisi olan radikallerle-siyonistlerle bir arada büyüyen Wolfowitz; 'Siz Türkler, hemen bizden af dileyin ve şayet İran ile Suriye'i de işgal edersek bize yardım edeceğinizi açıklayın ancak o zaman sizi affedebiliriz, kendi politikanız olmayacak, Pentagon'dan verilen emirlerle hareket edeceksiniz' diye talimat gönderdi. Ben Wolfowitz'e hepiniz adına çook teşekkür ediyorum, sizi aynen bu üslupla ve de kelimelerle böyle biraz daha azarlarsa belki içinizde, çoook derinlerdeki 'Kuvay-ı Milliye-milli mücadele' ruhunuz ateşlenir, belki çok ciddi tehditler altında olduğumuzu-İran ve Suriye kadar 'VATANIMIZIN' da 'kapsama' alanına girdiğini fark edersiniz. Teşekkürler Mr. Wolf ve Mr.Çandar-Mr.Birand.

    Ve asıl konumuzdayız, yukarıdakilerle de bağlantılı. Tehlike hiç sanmadığınız kadar yakın. Son birkaç yıldır tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 'inanılmaz artışla mürit bulan' bir tarikatımsı yapıya dikkatinizi çekmek istiyorum. Kimilerine göre adı 'din' olamayan, kimilerine göre mutluluğun altın anahtarına sizi sahip yapan bir 'öğreti' bu; değişik isimler altında faaliyet gösteriyorlar; 'PRİSMA GRUBU, Bülent Hanım ve kardeşlik derneği-SİRUS'a inananlar veya IŞIK İŞÇİLERİ...

    Hepsinin felsefesi ortak; deizm. Tanrı var ama DİN yok. Ya da bütün dinlere aynı oranda yakınlık. 'Biz İslam-Müslümanlık ve Yahudiliği sentezledik, hepsine eşit oranda inanıyoruz veya

    hiçbir dine inanmıyoruz sadece Tanrı'ya inanıyoruz' diyorlar. İstanbul-Ankara-Antalya-Bursa ve İZMİR'de inanılmaz bir yapılanma içindeler, çoğu para almıyor seminerler için, maksat sevgi kardeşliği!

    Etraf işsiz, yetişmiş-orta-genç- yaşlı TÜRKLER'le dolu; bankacı, borsacı, uluslararası ilişkiler uzmanı, halkla ilişkilerci, reklamcı, sanatçı, yönetici, gazeteci, eski bürokrat işssiz BEYAZ TÜRKLER... Yüksek eğitimli, yüksek standartlarda yaşayıp, son krizler nedeniyle sınıf düşmüş, bu arada her şeyi yaşayıp- sahte ilişkiler içinde mutsuz olup içleri boşalmış, mensubu oldukları İslam dininde cevapları aramayı yobazlık gören bu BEYAZ TÜRKLER'İ 'hedef kitle yapan' milenyum tarikatlarının Türkiye'de onbinlerce müridi-inananı olmuş vaziyette. O kadar ünlü yüzler-medyatik isimler var ki tahmin edemezsiniz. Elektronik siteleri var; mesela ilk aklıma gelen www.lightworker.com mesela PRİSMA SEMİNERLERİ... Peki amaçları ne, bana göre hepsinin amaçları da ortak, felsefeleri de ortak, isimleri farklı ama mesajları aynı, daha dikkatle okuyunuz;

    Süper güç aslında ABD veya bir başka ülke değildir, süper güç dünyanın en güçlü 50 şirketidir, bu 50 dev şirket geleceğin efendisidir, yeni dünya düzenini onlar belirliyor, Ortadoğu'nun yeni haritasını da, savaşları veya işgal edilecek yerleri de. SIGMA PROTOCOLU, okuyunuz,33. bölüm; Bu zenginler kendi aralarında dünyanın güç alanlarını paylaşmışlar, A) uzayı/gökyüzünü kontrol edenler... B) İletişim şirketleri C) . Enerji şirketleri diye devam ediyor. Ve hepsinin hedefi aynı; DÜNYA ÜZERİNDE EN GEÇ 2012'YE KADAR TEK PARA- TEK ANAYASA VE TEK DİNE GEÇMEK.

    İşte yukarıdaki 'Prismalar, Bülent Hanım'ın kardeşlikleri, ışık işçileri adı her ne ise, Tanrı var- 3 din yok öğretisi 'bu hedefin 'DÜNYANIN TEK DİNİ OLACAK' maddesine hizmettir. Farklı dinlerde, arayış içindeki insanlarda ancak böyle 'ortak sevgi tarafı yaratıp' TEK bir yolda toplayabilirsiniz. Dinlerin yerine 'bu öğreti'. Bence birebir MİLLİ Güvenliğimizi ilgilendiren boyuttadır. Ve bu çalışmalar 'ülkemizin manevi kodlarını çözen, çok önemli, bir dış kaynaklı-zihinsel, manevi işgal operasyonudur.' Okur olmak yetmez, okuduğunuzu anlar olduğunuzu ispatlayın ve yazılı düşünün ey okur, bekliyorum.

    Bu arada Azerbaycan Büyükelçiliği bir önceki yazımla ilgili (Aliyev çok ağır hasta yerine ABD'nin desteklediği Resul Guliyev geçebilir diye yazmıştım) açıklama gönderdi, 'Azerbaycan hiçbir ülkenin arka bahçesi değildir-olmayacak, yazdıklarınız gerçek değil' diyorlar. Bakalım zaman nelere gebe? !

    [email protected]
    [email protected]

    Yazı giriş tarihi - saati: 09.05.2003 - 10:49

  • annemarie schimmel

    27.06.2003 - 15:56

    torpag,
    rahmetli müslümanlar icin kulllanilir..
    annemarie schimmel hristiyan idi..
    onlara:
    toprağı bol olsun...

  • server bedii

    27.06.2003 - 15:52

    Peyami Safa icin Türkiye'de sadece kalemiyle ekmek yiyen tek yazardir diye bir yerde okumustum..
    Peyami Safa'nin da karnini doyuran, avam icin yazdigi kriminel romanlarin yazari olarak kendi ismini yazmayi klasina yediremedigi icin icad ettigi Server Bedii müstearidir...

  • server bedii

    27.06.2003 - 15:49

    Peyami Safa’nın Server Bedii takma adıyla yazdığı ve bir dönemin hayli ilgi çeken polisiye kahraman tiplemelerinden olan Cingöz Recâî, yazar Erol Üyepazarcı’ya göre (Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes, Göçebe yay., İstanbul,1997, s.49) “bütün yerel renklerine karşın başarılı bir Lupin uyarlaması”dır. Gerçekten de Cingöz Recâî Arsen Lupin gibi kibar, nazik ve centilmen bir hırsızdır ama aynı zamanda okuyucusunun yerinde olmak istediği bir kahramandır da...

    bu yaziyi da bir siteden sizler icin arakladim,
    cünkü siz buna degersiniz...

  • montaigne

    27.06.2003 - 04:27

    denemeler

  • şeyhülislam mustafa sabri efendi

    27.06.2003 - 04:17

    ŞEYHÜLİSLAM MUSTAFA SABRİ EFENDİ, ahmed efendi'nin oglu olarak H.1286/M.1869'da Tokat'ta dünyaya geldi. Memleketinde Kur'an'i hifz etikten sonra tahsilini Kayseri'de tamamladi ve icazetname aldi. Kayseri o dönemde Anadolu sehirleri icinde alimleriyle ün salmis bir yöreydi.
    Istanbul'a gitti ve ruûs imtihanini kazanarakmüderrris oldu. Fatih camiinde ders okuttu. Kahire'deki Ezher ne ise Istanbul'da Fatih camii o dönemde aynisiydi.1898'den 1914'e kadar Huzur Derslerine katildi.1900-1904 yillari arasindan Abdülhamit Han'in kütüphaneciligini yapti.
    Ikinci mesrutiyetin ilanindan sonra Tokat mebusu oalrak Meclise girdi (1908) . Beyan-ül hak mecmuasinin basmuharrirligini üstlendi. (1908-1912,182 sayi) .1910'da Ahali Firkasinin ve 1911'de Hürriyet ve Itilaf Firkasi'nin kurucu üyeleri arasindaydi. Maksad Ittihatcilara karsi amansiz bir muhalefet sergilemek ve en niyhayet Efendi'nin riyasetinde iktidari ele gecirmekti.
    Sbri Efendi,1913'de Kamil Pasa kabinesine devirmek üzere giristigi bir ihtilal girisimi sonuc vermeyince Misir'a, oradan da Romanya'ya göc eder. Dobruca'da Türkce hocaligi yapar.1. Donya savasi patlak verip Osmanli ordulari Romanya'ya girince, Ittihat ve terakki ceteleri tarafindan tutuklanip Bursa'da mecburi ikamete tabi tutulur.
    1918'den sonra yeniden siyasi hayata giren Sabri Efendi,1. Damad Ferid Pasa kabinesinde Seyhülislam olur (1919) . Ayni yil kabine düsünce ayan azaligina atanir. Dmad Ferid'in yeni kabinesinde yeniden seyhülislam olur (1920) . Anadolu'daki milli mücadeleye karsi sert tedbirler alinmasi hakkindaki görüsleri kabinede kabul görmeyince Seyhülislamliktan istifa eder(1920)
    Bütün bunlardan sonra 1922'de tekrar ülke disina cikip Romanya'ya göcer. Bir müddet Sehzade Nizamettin Efendi'nin cevresinde bulunur. Oglu Ibrahim Sabri ile birlikte 150'likelr listesinde yer alip vatandasliktan ihrac edilir.
    Sabri Efendi Iskece'de oglu ile birlikte Yarin gazetesini cikartir. Bu gazetesinde Ankara hükümetine siddetli tenkidler yöneltir. Daha sonra Hicaz'a oradan Msir'a gider.
    12 Mart 1954'te Misir'da vefat eder...

    NOt: bedir yayinlarinda yayinlanan Musa Carullah Efendi'yye Reddiye adli kitabinin basindan alinmistir...

  • annemarie schimmel

    27.06.2003 - 03:49

    1922 yilinda dogdu,1942'den itibaren Orientalistik ve dinler tarihi dalinda Marburg Üniversitesinde docent olarak calisti.
    Marburg Üniversitesi, bizden mehmet niyazi'nin de bir süre ögretim görevlisi olarak ders verdigi okuldur.
    Ankara'da Bonn'da ve Harvard'da ayni dalda profesor olarak faaliyet gösterdi.
    Bir cok ödüller kazandi.
    en önemlisi 1995 yilinda Frankfurt kitap fuari cercevesinde Alman Kitapcilar Birligi'nin Baris ödülü'nü bizzat dönemin cumhurbaskani Roman Herzog'un elinden almistir.
    Islam tasavvufu üzerine cok vuzuhlu eserleri vardir...
    27.Ocak 2003 tarihinde 80 yasinda ölmüstür..
    Topragi bol ossun...

  • imç

    27.06.2003 - 03:41

    Istanbul Manifaturacilar carsisi adini tasisa da,
    müsik kasetlerinin ve plaklarinin merkezi,
    türk ses sanatlarinin ticari kalbi...
    Anadolu'dan imc yollarina düsüp de imc'ye düsecegim derkne karaköye düsen nice güzellikler...
    ne günesler batti,
    bir imc ugruna...

  • evrim teorisi

    27.06.2003 - 03:20

    evrim teorisi gibi bir sacma batil inanisa 7 dakika bile cok...

  • evrim teorisi

    27.06.2003 - 03:18

    yaratilis kanunu henüz aksi ispatlanamamis bir kanundur.
    insanin ömrü zaten o kadar yil yok..
    daha önce cok daha farkli canlilar vardi, onlardan toptan ortadan kaldirildi ve yerine insan ikame edildi..
    sacmalik gözüyle bakarsan her sey sacmaliktir.
    insanin maymundan evrildigi mesela bana cok komik gelir..
    Bunun neresi biimsel anlamiorum..
    Bizdeki yaratilis teorisi diye ortaya atilanlar, Amerika'da yillardir bu isi billimsel olarak izah etmeye ugrasan degerli bilim adamlarinin ifadelerinin karikatürü...

    milyon yildir evrilmemis canlilar,
    sanki bir kac yil önce evrilmisnin fosilini buldular da..
    hikaye.
    evrim teorisi tam bir bilimsel scharlatanlik...
    henüz teori...
    kanun ol da gel...

  • evrim teorisi

    27.06.2003 - 02:06

    Bazi iddialar bilimsel iyiniyetle arastirilan ve ortaya konan veriler falan degildir..
    Ta ortacagdan önce bile insanin maymundan evrildigine dair iddialar vardi ve bu iddialar da bir mezhep gibi bir gelenek gibi müridlerince ispatlanmak, mesrulastirilmak icin yogun bir gayretle hala pazarlanmaya calisiliyor...

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 02:02

    asagidaki bilgiler
    www.dhm.de/lemo/html/biografien/BoellHeinrich/
    adresinden sizler icin özenle araklandi ve
    özensiz bir bicimde tercüme edildi...

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:58

    1985

    16 Temmuzda uzun bir hastalik devresinden sonra Böll Langenroich/Eifel'deki evinde öldü.
    Akabinde Sonbaharda son romani 'Frauen vor Flußlandschaft' yayinlandi..

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:56

    1984

    Köln Belediyesi Böll'ün edebi arsivini olusturmaya basladi ve bu amacla gerekli materyal toplanmaya baslandi.

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:55

    1982

    Kuzey Ren Westfalya eyaleti yönetim tarafindan profesor olarak taltif edildi.
    Köln sehri fahri hemsehrisi ilan edildi.
    Mutlangen'deki Amerikan askeri deposuna saldiri eylemine katildi.22 Ekim'de Bonn'da yapilan baris mitinginde konusmaci oldu...

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:52

    1981

    Baris hareketine angaje oldu. Nato kararlarina karsi yapilan Bonn'daki Birinci protesto mitinginde konustu.

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:50

    1977

    Böll'ün 60. dogümgünü hatirasina eserlerinden olusan 5 ciltlik derleme yayinlandi: 'Einmischung erwünscht. Schriften zur Zeit'.

  • heinrich böll

    27.06.2003 - 01:47

    1974

    Bulvar basininin kanaatleri manipüle etmesini kriminel bir formda elestiren hikaye kitabi 'Die verlorene Ehre der Katherina Blum oder: Wie Gewalt entstehen und wohin sie führen kann' yayinlandi.
    Mart ayinda Böll sovyet yazar Alexander Soljenitsin'in bazi eserlerini Almanya'ya sokmaya ve burada yayinlamaya basladi.Onun müsveddelerini batiya kacirdi ve yayinlanmasini sagladi...
    Uluslarasi Insan Haklari Ligi'nin ödülü olan 'Carl-von-Ossietzky Madalyasi' ile taltif edildi..

Toplam 803 mesaj bulundu