Fevzi Günenç Antoloji.com

SUYA DAMLALARKısa Yaşam Öyküsü Tarih on eylül iki bin dokuz Yetmiş yaşına giriyorum bu ay. Nüfus cüzdanımda yıl, ay yazılı da gün yazılı değil. O nedenle ortalama bir gündür diye 10 Eylül'ü seçmiştim. 40 yaşıma girmeme 24 saat kala kara bir ihtilal kasırgası bastı ülkemi. Yurdunu, ulusunu seven, gelecek günlerin daha güzel, daha özgür olmasını isteyen herkesi zındanlara attırdı bu karabasanın elebaşları, Gül gibi fidanların kimilerini öldürttü, kimilerini astı emperyalistlerin uşağı kara ihtilalciler. 20 yıl daha geçti. Bu kez ABD'de ikiz binaları vurdular. Sayısız insan can verdi bu saldırıda. O iki kara günün arasında kalmamak için doğum dünümü 10 Eylülden 1 Eylüle çektim. Oh be! Dünya barış günüydü 1 Eylül. Böyle bir günde doğmak ne güzeldi! Farazi olsa bile... Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti her gün ayrı ömür törpüsü Ne kadar yaşarsa yaşasın kısa değildir de nedir bir şairin yaşam öyküsü. Yıl bin dokuz yüz kırk şıra zamanı, kent Gaziantep… “Doğduğum yer güzel bir kentti” demeli miyim? Ya da başlamalı mıyım şöyle bir şiire: 'Gözleri hönnüsü üzüm/ sözü pekmez yarim/ Tatlı yiye tatlı konuşak/baklava kentinin kızı/ fıstıklar “ben”e durmadan bana gel...' Ben; fıstıkların olgunlaştığında dış kabuğunda oluşan kırmızı renktir. Vakti zamanı geldiğinde insanın ödülüyse ne bir valiz, ne bir denktir.Bence kentler tek başlarına güzel değildir kentleri güzelleştirenler insanlarıdır. Eğer ayrıldığınız bir kentte bıraktığınız İnsanlarla yeniden buluştuğunuzda kucaklayabiliyorsanız onları sevgiyle işte o zaman, o kent güzeldiryoksa herkes size yabancıherkes size eldir. Otuz yıla varan gurbet yıllarından sonra yeniden döndüğümde doğduğum kente Sayılamayacak kadar çok insanla kucaklaştım. Günlük gazetelerde onları yazıyorum şimdi: Benim Güzel Gazianteplilerim… Yaz yaz bitmiyor yedi senedir Söyler misiniz öyleyse bu kent güzel bir kent değil de nedir? Ne mutlu bana Karşılaştığımda görmezlikten gelmedim hiç bir dostumu görmezden gelmedi hiç biri de benihâlâ yaşamakta olduğumuza sevindik, şaştıkhepsiyle de sevgiyle kucaklaştık. Gezgin gazete satıcılığı yaptım çocukluğumda matbaa çıraklığı, ilkokul öğretmenliği sonra bir güldürü gurubunda metin yazarlığı tiyatro oyunculuğu, gazetecilik, öykücülük yaptım. çocuk oyunları, çocuk öyküleri, çocuk romanları yazdım boyuna yazıyorum da hâla… kötü kaptırdım kendimi bu oyuna. Ödüller aldım bir yığın yine de kanıksamadım onlara. Yıllar ne çabuk geçiyor emekli oldum bir gazeteden bin dokuz yüz doksan iki yılında adı emekli şairin, yazarın emeklisi olur mu yazar, yazmazsa nefes alır mı?Bir yığın da evlilik yaptım iyi mi mutluluk atlı ben yaya… İlk evliliğinden doğan, iki çocuğum var Ayıp olur öbürlerini saymazsam kendileri için yazdıklarım da çocuklarım değil mi? Dünyanın dört bir bucağındaki sarı, kara, beyaz, kızıl derili olan kimileri açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan ölen daha yaşamanın ne olduğunu anlamadan çocuklar çocuklar ölen çocuklar öldüklerini bile bilemeyen çocuklarbenim çocuklarım değil mi düşlerinde bile gülemeyen çocuklar.Son eşimle yaşıyorum şu ara kıskanç mı kıskanç dizinin dibinden ayırmıyor beni Hiç bir eşimden alamadım ondan aldığım tadı Bilgisayar adı. Günde on beş saat yazarak, okuyarak, hayatı izleyerek kendime emek vererek yaşıyorum. Hâla yazabildiğim için yaşadığım için sevinçliyim. Bilemiyorum, bakalım daha ne kadar sürer bu sevinçlerim? Yaşamıma yaşam, öyküme öykü diyebilirseniz eğer İşte benim kısa yaşam öyküm Hiç de kısa değilmiş meğer. FEV 
..

Devamını Oku
  • Reyhan Altaş Şairler Dünyası Grubu
    Reyhan Altaş Şairler Dünyası Grubu 10.09.2010 - 01:23

    Doğum gününüzü candan kutlarım biliyorsunuz arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsiniz ama sizin için her zaman varolduklarını ve sizi düşündüklerini bilirsiniz Bugün biz dostları göremesenizde bilin ki iyi bir dostlar olarak her zaman yanınıdayız... Hayatın tüm kötülüklerinin sizde ...

  • Salih Kozan
    Salih Kozan 09.02.2010 - 15:54

    ♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ .♥ ..♥ .♥ .♥ .♥
    Değer ver ...

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik 24.11.2009 - 01:49

    Ö Ğ R E T M E N İ M

    Bebeklik çağımız sona eriyor,
    Çocuklar büyüyüp ora giriyor,
    Çalışsınlar diye ödev veriyor,
    Bütün okularda var öğretmenim.

    Anem, babam gibi oluyor sıcak,
    Her dilden insana açıyor kucak,
    Ora gitmek için zorluyor bacak,
    Sırdaşımdır benim yar öğretmenim.

    Kültürün artma ...

Toplam 7 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


  • * Beyaz Güvercin *

    Işık German Ersoy

    01.09.2011 - 23:33

    Güverciler al kanlara boyanmadan yaaşasınlar mavi güzellikleri...

  • Sevda Dedikleri

    Saniye Bozlu

    13.07.2011 - 17:05

    Sevgili Esmeralda şair...
    Şiire ki' ile başlamak bir yenilik olabilir ama dilimiz; güzel Türkçemiz bas bas bağırıyor, bana kıymayın, beni bozmayın' diye.

    Ölümden, hüzünden şöz etmek ucuz iş. Kardeş öğüdü, kolaya kaçan şiirler yazmayın.

    'Vuslat' sözcüğü yıl önce sözlükten silin ...

  • -* Mayıs *

    Sevginaz İnal

    30.04.2009 - 22:42

    MAYIS şiiri, son zamanlarda okuduğum en güzel şiir. Bu mükemmel şiirin şairiyle dost olduğum için gurulanıyorum.
    Şairin şiiri işçilere şapka çıkartıyor. Ben de bu güzel şiire şapka çıkartıyorum.
    Bin noktalı sevgi şaire.......
    FEV

Toplam 155 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • silifke

    08.11.2010 - 00:00

    Silifke'nin anlamaını merak ettim. Araştırırken buraya düştü yolum. Yukarıda biri bay, ikincisdi bayan olan iki arkadaşın konuyla ilgili görüşleri var. Bayanın ifadesi ne kadar hanımefendiceyse beyin de o kadar nobran. Yurdum kadınlarıykla erkekleri arasındaki bu değişmez farka üzülmemek elde mi?

    Siklifke'nin 'Cenneti andıran sulak yer, ova anlamını içerdiğini düşünüyorum. Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat nehrinin adını birleştirerek M.Ö.300 yılında burada Selevkos Euphrates (Fırat’ın Silifkesi) adında bir kent kurar.

    Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur. 80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma, tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır.

    Daha fazla bilgisi olan varsa lütfen esirgemesin.

  • silifke

    07.11.2010 - 23:58

    Silifke'nin anlamaını merak ettim. Araştırırken buraya düştü yolum. Yukarıda biri bay, ikincisdi bayan olan iki arkadaşın konuyla ilgili görüşleri var. Bayanın ifadesi ne kadar hanımefendiceyse beyin de o kadar nobran. Yurdum kadınlarıykla erkekleri arasındaki bu değişmez farka üzülmemek elde mi?

    Siklifke'nin 'Cenneti andıran sulak yer, ova anlamını içerdiğini düşünüyorum. Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat nehrinin adını birleştirerek M.Ö.300 yılında burada Selevkos Euphrates (Fırat’ın Silifkesi) adında bir kent kurar.

    Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur. 80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma, tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır.

    Daha fazla bilgisi olan varsa lütfen esirgemesin.

  • GAZİANTEP OĞUZELİ TÜZEL KÖYÜ

    20.01.2010 - 14:52

    Ben Öğretmenken:
    Tüzel

    1960'lı yılların sonlarına doğru öğretmenlik yapmıştım Gebe köyünde. Çevre köylerden okulu olan tek köydü Gebe. İnceyol'dan, Mülk'ten, Tüzel'den gelen öğrencilerim vardı.

    TÜZEL DERESİ
    Mülk'ün, Gebe'nin yakınından, Tüzel'in içinden geçen bir dere vardı. Tüzel suyuydu adı. Umarım şimdilerde kurumamıştır. O yıllarda gür suyu vardı. Gaziantep'in Alleben deresine benzetirdim. Aradaki tek fark, Alleben'in iki kıyısı dev söğüt ağaçlarıyla kaplıydı. Tüzel'de ise bir tek fidan bile yoktu.

    Su öyle kadar dururdu, köylüler Tüzel suyuna bakar dururdu. Kimsenin aklına gelmezdi bu sudan yararlanmak. Oya küçük bir motorla susuz tarlalarını sulu bostanlara dönüştürebilirlerdi. Verdiğim akla gülüp geçti köylüler.

    'Bir bent olsun yapın şa suyun önüne,' dedim köyün muhtarına. 'Nasıl yapacağız? ' diye sordu. 'İmeceyle,' dedim. 'Ya, biz milletin uşağıyız. Biz yapalım, el alem yararlansın.' Yapmadılar.

    TÜZEL TEPESİ
    Tüzel'de tarihi bir yığma tepe var. Bir ilkbahar gününde o tepeye pikniğe götürdüm öğrencilerimi. Yeşil çimenler üstünde koşup durdu çocuklarım. Mis gibi temiz havayla doldurdular ciğerlerini. Bense bir yamaca oturmuş, keyifle onları izliyordum.

    Oturduğum yerde kırmızı bir taş parçası dikkatimi çekti. Bir çöple kurcaladım. Parmak büyüklüğünde bir küp parçası çıktı. 'Kim bilir daha neler vardır bu höyüğün içinde' diye düşündüm.

    Ertesi gün köylülere gösterdim bulduğum küp kırığını. Köylülerim az gülmediler bunun için ardım sıra.

Toplam 9 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR