- ♥ Leylâ •••♥ -
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Sevdâya tutulmuş gönül kırgını.
Serâba dalarken bir mumdur Leylâ! ..
Kirpikleri oktur bir tül yangını.
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Yaralı gönlünde ne sı ...
- ♥ Leylâ •••♥ -
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Sevdâya tutulmuş gönül kırgını.
Serâba dalarken bir mumdur Leylâ! ..
Kirpikleri oktur bir tül yangını.
Elâ gözlerinden kopar vaveylâ! ..
Yaralı gönlünde ne sı ...
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Fatima Humeyra Kavak Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
23 Şubat 2025 Pazar - 02:22:04
07.03.2010 - 17:38
Ister kadinlarimiz, ister kardeslerimiz olsun, incinmek ve incitmek yakisik almaz bizlere, toplumumuzda her ne olursak olalim, Rabbim bizlere akil ile fikir vermis vicdan il mantik vermis,
Vicdan ile fikrimizi birlestirim, akil ilede mantigimizi birlestirir sek, mukemmel sonuclar olacak, fakat malesef gunumuzde cogul insan aklina tapip kendi akliyla hareket eder, akil akildan ustun derler ya aslinda aklina tapanlarin aklini akilli gorüp 'akil hakimiyetinin' altinda ezilenlerin nefsinin altinda ezilmesi gibidir.. Seytani akilla herkes cok akillidir,, akla tapip aklini hak goren ler ise gozumde igrenc mahluktur, bos bos laf cambazidir..
Kadinlarimizi incitmekten ziyade rencide ettigi az gelmis gibi dahada yok eder kadinlarimizi utanc duruma dusurur ler..
Dusunsenize sizide bir ana dogurdu ve bacilarimiz var, oysaki neden bu kadinlara yapilan isgence ve zulum,?
Ceza ve cezalandirmak Rabbim'e mahsuzdur... kimsede ak kasiktan cikmis sut degildir, her yanlisin tövbe kapisi vardir.
Peygamber efendimizin dogum gununu dunya ya ve islâm alemine kadinlarin kurtulusu olara goruyorum, bu yuzden en guzel din olan islam dinini cok seviyorum. Nisa suresinde yaziyor kadinlara verilmis haklar ve haklari ve bende bu yuzden kizimin adinida An- nisa Yaren Gönül olarak verdim, anlamlari bir birine ifâde etsin diye..
Degerli kadinlarimiz hangisi olursa olsun, iffet ve erdem, kislik bizim tek bayragimizdir, bu bayragimizi koruyan ise Rabbim ve bizdeki imândir, imân gucu yuksek olanlarida kimsenin rencide etmeye gucu yetmez, biliyorumki Allah bizleri korur dâima..unutmnayalim bizim bayragimiz iffet erdem ve namusdur...bizim tek bayragimiz namusumuz olmali ve her zaman her zaman...
Kadinlar gunumuz kutlu olsun degerli kardeslerim...
07.03.2010 - 17:21
________$$$$$$$$______$$$$$$$$$______ ___
______$$$$$$$$$$$$__$$$$$$$$$$$$$_____ __
_____$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$__ ____
_____$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$ ______
_____$$$$$$$$Kadinlar günü $$$$$$$$$______
______$$$$$$$$$KUTLU$$$$$$$$ $$$_______
________$$$$$$$$OLSUN$$$$$ $$$_________
___________$$$$$$$$$$$$$$$ $$____________
_____________$$$$$$$$$$$ $$______________
________________$$$$$$ $_________________
___$$$___$$$______$$ $______$$$___$$$____
__$$$$$_$$$$$_____ ________$$$$$_$$$$$___
__$$$$$$$$$$$___ __________$$$$$$$$$$$___
____$$$$$$$___ ______________$$$$$$$_____
______$$$___ __________________$$$_______
_______$__ _____________________$________
KADINLAR
Bir kadin çocuktur aslinda. Çocuk gibi davranmayi sever.
Erkegin kendisine bir çocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister.
Bir çocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadini.
Ama her kadin çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister.
Yani birkadinin çocukluk yapmasina izin vereceksiniz, ama asla onu
bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadin güçlüdür aslinda. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasini sevmez. Ister ki erkegin
gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabilecegi seylerin bile
erkegin yapmasini bekler. Böylece hem daha kadin oldugunu hissedecektir
hem de erkeginin ne kadar güçlü oldugunu görecektir. Ancak kadini gücünü
göstermek istediginde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istedigi
bir sey varsa mutlaka yapar.
Bir kadin sevgilidir aslinda. Içinde her zaman sevgiyi tasir.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrilamaz. Sevdiklerini kolay kolay
kiramaz.Zor sever ama tam sever. Bir kadinin tam anlamiyla sevebilmesi için
yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve
sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsiniz. Belki kolayca yüregine
girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmedigi halde terk etmeyen kadinlar da var elbette. Bunun nedeni ise
engelleyemedikleri 'acimak' duygusudur.
Bir kadin yalnizdir aslinda. Hiçbir zaman kadini bütünüyle elde
edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyasi vardir ve orada hep
yalnizdir. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o
dünyanin kapisini açamaz. Yalnizlik onun siginagidir. O siginaga ne
zaman girecegine, ne kadar kalacagina hep kendisi karar verir.
Siginaktayken oradan çikmaya zorlarsaniz onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadin çilgindir aslinda. Neler yapabilecegini erkek akli
hayal bile edemez. Yaraticiliginin siniri yoktur. Ama bunu ortaya
çikartmak için hayatinin erkegini bekler. Hoyratça harcamaz
yaraticiligini.
Sadece erkegine saklar. Bir kadinin gerçek erkegi olmayi
basarabilmisseniz çok sanslisiniz demektir.
Çünkü yasaminiz asla siradan olmayacaktir.
Bir kadin hayattir aslinda. Çünkü hayatin içinde olan her sey
ancak kadinlar oldugunda anlam kazaniyor. Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadinin elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardagi
doldurup içtiginiz su arasindaki lezzet farkini anlayabiliyor musunuz?
Anliyorsaniz ne mutlu size.
Anlamiyorsaniz, ne yazik ki yasamiyorsunuz.
CAN DÜNDAR
KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...
sevgi ve selamlarımla...
05.03.2010 - 10:45
HUZURLU CUM'A LAR DiN KARDESLERiM
ALLAH'IN iSiMLERi
Rahman: Bütün Yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden
Rahim: Çok merhamet eden, büyük nimetler veren.
Adil: Herkese hakkını veren,
Afüv: Günahları affedip sâhibini cezâlandırmaktan vazgeçen
Âhir: Varlığının sonu olmadığını belirtir ve insanlara vadettiği sonsuz hayâtı veren
Alîm: Bilgisi sonsuz olan, herşeyin farkında olup en ince noktasına kadar bilen
Aliyy: Yüksek, büyük ve yüce, güçte, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün yetkin sıfatlarında üstün olan
Allah: Kendisinden başka ilah olmayan 'O' ilah. El-İlah'dan türemiştir.Diğer isimleri kapsar.
Azîm: Çok yüce ve sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlüğün tek sâhibi, pek azametli olan, yüce.
Azîz: İzzet sâhibi, mağlup edilmesi imkânsız olan, her şeye galip olan.
Bâis: Ölüleri dirilten, her canlıyı ölümünün ardından yeniden dirilten.
Bâkî: Süreklilik sâhibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz.
Bâri: Yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratan, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getiren, âzâ ve cihazını birbirine uygun yaratan.
Basîr:Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören, yarattıklarına da görme duyusunu veren.
Bâsit: Her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan, dilediğine bolluk veren.
Bâtın: Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir.
Bedî: Emsalsiz, acâyip ve hayret verici âlemler yaratan.
Berr: İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma
Câmi: İstediğini istediği şekilde, istediği zaman, istediği yerde toplayan.
Cebbâr: Azamet ve kudret sâhibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan.
Celîl: Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.Güzeller güzeli.
Dâr: Zarar verici şeyler yaratan
Evvel: Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayan
Fettâh: Kulların her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran
Gaffâr: Kullarının günâhlarını tekrar tekrar affeden ve çok bağışlayan yüce varlık
Gafûr: Mağfiret eden, suçları bağışlayan, affeden.
Ganî: Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
Habîr: Her şeyden haberdâr olan, herşeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle bilen
Hâdî: Hidâyete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan.
Hâfıd: Allah'ın emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları; rezil, perişan eden.
Hafîz: Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, herşeyi belli vaktinde âfet ve belâlardan koruyan.
Hakem: Hikmet sâhibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden.
Hakîm: Herşeyi inceliğiyle bilip buna göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olan
Hakk: Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olan.
Hâlik: Yaratıcı olan, yokdan var eden.
Halîm: Acele etmeyen, günahkârların cezâsını vermeye güç yetirdiği onlara yumuşak davranarak cezâlarını geriye bırakan, hilmi çok olan
Hamîd: Çok övülen, övgüye en çok layık olan.
Hasîb: Herkesin yaptıklarını tâkdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesâba çekerek yaptığının karşılığını veren
Hayy: Ezelî ve ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan.
Kayyüm: Herşeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, herşeyi emri altına alıp tutan
Kadir: Kudret sâhibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olan
Kahhâr: haddi aşanları çok şiddetli kahreden.
Kaviyy: Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan
Kayyûm: Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan.
Kebîr: çok büyük
Kerîm: Cömert, kerem sâhibi; muktedirken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren, çok ikrâm edici
Kuddûs:Her türlü hatâ, gaflet ve âcizlikten, eksiklikten uzak, mutlak kemâl sâhibi
Latîf: En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nûfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan
Mâcid: Ulu ve cömert, şânı yüce anlamlarını taşımaktadır. Kadri ve şânı büyük, kerem ve müsamahası bol.
Mâlik-ül Mülk: Mülkün ebedî ezelî sâhibi.
Mâni: Bâzı şeylerin meydana gelmesine müsâde etmeyen, engelleyen.
Mecîd: Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73) . Şanı, şerefi çok üstün olan.
Melik: Mülkün sâhibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
Metîn: Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş zor gelmeyen, pek güçlü demektir.
Mu'ahhir: Herşeyden sonra yine var olan; O'na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, istediğini geri koyan
Mucîb: O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir, teklifleri bilen
Muğnî: Dilediğine zenginlik veren, ihtiyaçlarını gideren, zengin kılan.
Muhsin: Çokça veren, sonsuz düşünülse bile herşeyin sayısını her yönüyle bilen
Muhyî: Dirilten, canlandıran ve hayat veren
Ne ki SEVDA:Hakka sevdalanmadıktan sonra..Ne ki HAYAT: Hakkı yaşamadıktan sonra
Ne ki KAVGA: Hak yolunda olmayınca..Ne ki ÖLÜM:Şehadet vurmayınca...
ا َ ل ل َ ّ ه ُ م َ ّ ا ِ ن َ ّ ك َ ع َ ف ُ و ٌ ّ ك َ ر ِ ي م ٌ ت ُ ح ِ ب ُ ّ ا ل ْ ع َ ف ْ و َ ف َ ا ع ْ ف ُ ع َ ن ِ ّ ى 'Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühibbül afve fâ'fü annî'Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle
' ا َ ل ل ّ ٰ ه ُ م َ ّ ا غ ْ ف ِ ر ْ ل ِ ي و َ ا ر ْ ح َ م ْ ن ِ ي و َ ا ه ْ د ِ ن ِ ي و َ ا ر ْ ز ُ ق ْ ن ِ ي Allah'ım bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rızık ver! '.
03.03.2010 - 14:59
O Sizin gönül güzelliğiniz Fatima hümeyra hanım aranızda bu gariba yer verdiğiniz için minnattarım şairem karınca kararınca elimizden geleni grubumuzla paylaşmağa gayret edeceğiz bu gün ve bu günden sonra her şey daha güzel her güzel şey daha bereketli olması dileğimle en derin kalbi duygularımla selam ve sevgiler Mevlam cümlemizin ya ve yardımcusı olsun..Zikrettin Karaca
02.03.2010 - 11:21
Seyfettin karahocagil saygı değer hocamı gülteste grubu ayın şairi olması münasebetiyle en derin sevgi ve hürmetlerimle canı gönülden tebrik ediyorum güldeste grubu kurucusu fatima hümeyra kavak olmak üzere onun yönetim kuruluna seçici kurula isabetli kararlarından dolayı teşekkür ediyorum seyfettin hocamın dahada başarılı asrın şahiri olması dileğiyle Allah yar ve yardımcısı olsun dileğimle selam ve hürmetlerimi bildiriyorum.zikrettin karaca.02.03.2010.
25.02.2010 - 21:28
Kalb Mm = Yagmurda Islananlar Bay, 23 (25.02.2010 18:03)
.............. ♥ ..♥ .....♥
............. ♥ ♥ .¦♥ ♥ ¦♥ ♥ ♥ ¦ SİZİN
............ ♥ ♥ ♥ .....¦♥ ♥ ...♥ ¦¦¦¦ ve
........... ♥ ♥ ♥ .....♥ ♥ ♥ .. ♥ ♥ ¦¦ SEVDİKLERİNİZİN
..........♥ ♥ ♥ ...... ♥ ♥ ... ♥ ¦.¦¦
........ ♥ ♥ ♥ .....♥ ♥ .... ♥ ♥ ¦ MEVLİD
.......... ♥ ♥ ♥ ¦..♥ ♥ ....♥ ♥ ♥ ¦
........... ♥ ♥ ♥ ♥ .¦♥ ♥ ♥ ♥ ¦ KANDİLİ
............... ♥ ♥ ♥ ¦♥ ♥ ....¦ KUTLU
................¦¦¦¦ ♥ ¦.¦¦ OLSUN
.. ♥ …............ ♥
... ♥ ♥ ♥ ..¦.........♥ DULAR DA
.... ♥ ♥ ♥ ........... ♥ ¦
..... ♥ ♥ ...¦.......¦ ♥ BULUŞMAK
.............¦........ ♥
......... ♥ ♥ .¦...¦ ♥ DİLEGEYİLE
...... ♥ ♥ ♥ ♥ ..¦..¦ ♥
......¦♥ ♥ ♥ ♥ ...¦. ♥
...... ♥ ♥ ♥ ......¦ ♥ SEVGİLERİMLE
......¦ ♥ ♥ .........¦ ♥
....... ♥ .........¦ ♥
.................... ♥
.................... ♥
..................... ♥
25.02.2010 - 12:05
Bu gece,
Ve toprağa diz çöken güller gibi
Tüm gözler hasrete akar olsun...
Ve semaya açılan her dua,
Gözyaşlarınız kurumadan kabul olsun...
Kandilin mübarek olsun yüreği gül kokulum.. :)
25.02.2010 - 11:50
MEVLİT KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN FATİMA HUMEYRA KAVAK GÜZEL HAYIRLI BİR GÜNE VE HAYIRLI NİCE YARINLARA VESİLE OLMASINI YÜCE ALLAH'TAN NİYAZ EDERİM...
25.02.2010 - 08:38
Bu gece peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa SAV 'in dünyaya şereflendirdiği gecedir O peygamber ki insanların sapıklıkta sınır tanımadığı, cehalette en üst seviyelere ulaştığı, küfür ve şirkin kölesi olduğu bir zamanda dünyaya şeref vermiş ve dünyaya ilahi bir nur, rahmani bir şifa olmuştur
Dularımız bu gece eksik olmasın, içinde bizede olsun dualarınıza talibim,kalplerimiz imanla dolsun,
Dertlerimiz kum tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun
Duanız kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim,Saadetiniz kaim. Kandiliniz Mübarek olsun inş
25.02.2010 - 08:13
Bu Güzel Gecenin Feyzi Üzerimize, Rahmeti Geçmişimize,
Bereketi Evimize, Nuru Ahiretimize, Sıcaklığı Yuvamıza Dolsun.
Bütün İslam Aleminin Mevlüd Kandili Mübarek Olsun.
Sevgi ve Saygılarımla
Mehmet Salih Seyhan
www.salihseyhan.com
18.02.2010 - 11:29
Bismillahirrahmanirrahim(Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla)
Allah-u Teâlâ'ya sonsuz hamd ve senâ, Resülüllâh'a âline ve ashâbına salât ve selâm olsun.
En güzel İsimler Onundur.........Allah,
_________▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▄ ▄ ___▄ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▓
______▓ ▒ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ █ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▓
_____▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ █ ▓ ▒ ░ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ▓
___▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▒ ▒ ▓ █ ▒ ░ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓ ░ ░ ▒ ▓
__▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ █ █ ▓ ░ ▒ ▓ █ █ ▒ ▒ ▓ █ █ ▓ ▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓
_▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ ░ ▒ █ █ █ ▓ ▒ ▓ █ ▒ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓
_▓ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ▓ ▓ █ █ ▒ ░ ▒ ▒ ▒ █ █ █ █ ▓ █ █ █ █ █ ▓ ▒ ▒ ▒ █ █
_▓ ▒ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ ▓ ▒ ░ ░ ▒ ▒ █ █ █ █ ▒ ▒ █ █ █ ▓ ▓ ▒ █ █ ▓
_▓ ▒ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ▒ ░ ▒ █ █ ▓ █ █ ▓ ▓ ▒
__▓ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ▓ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ░ ░ ░ ▒ ▓ █ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ░
_▓ ▒ ▓ █ ▒ ░ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░
▓ ▒ ░ ▒ ▓ █ █ █ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▒ ░ ░ ░
_▓ ▒ ░ ▒ ▓ █ █ █ █ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▓ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓ ▒ ░ ░
_▓ ▒ ▒ ░ ▒ ▓ █ █ █ █ █ █ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ░ ▒
__▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ █ █ █ █ █ █ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ▒ ░ ░ ░ ▒ ▓
___▓ ▒ ▒ ░ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ █ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ░ ░ ▒ ▓
____▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ░ ░ ░ ░ ▒ ▓ ▓ ▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ░ ▒ ▓
________▓ ▒ ▒ ▒ ▒ ░ ░ ▒ ▒ ▓ █ ▓ ▒ ▒ ▒ ░ ▒ ▒ ▓
____________▓ ▒ ▒ ░ ▒ ▒ ▓
___________________▓ ▓ ▓
__________________▓ ▓ ▓ ____▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
_________________▓ ▓ ▓ ▓ _▓ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
_____________▓ ▓ ▓ ▓ _▓ ▓ ▓ _▓ ▓ ▓ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
___________▓ ▓ █ █ ▓ _.▓ ▓ ▓ __▓ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓ █ ▓ ▓ ▓ ▓ ▓
________▓ ▓ ▓ █ ▓ ▓ ▓ ___▓ ▓ ▓ ]__▓ ▓ ▓ ▓ █ █ █ ▓ ▓ ▓ ▓
________▓ ▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ___ ‹▓ ▓ ____▓ ▓ ▓ ▓ ▓ █ ▓ ▓ ▓ ▓
________▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ▓ _____▓ ▓ ]____▓ ▓ ▓ █ █ ▓ ▓ ▓
_________▓ ▓ █ ▓ ▓ ______ ‹▓ ▓ ______▓ ▓ █ ▓ ▓
_________▓ ▓ █ ▓ ________▓ ▓ _______▓ ▓ ▓ ▓
______________________▓ ▓
er-Rahmân, er-Rahîm,
el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm,
el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,
el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Musavvir, el-Gaffâr,
el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi', el-Basîr,
el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr,
eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl,
el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd,
el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy,
el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy,
el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir,
el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli,
el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf,
Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi',
el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi',
en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî', el-Bâkî,
el-Vâris, er-Reşîd,
es-Sabûr.
'O Allah ki O'ndan başka İlah yoktur. Gaybı da, müşahede edebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Melik'tir; Kuddus'tür; Selam'dır; Mümin'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir. O Allah ki, yaratandır, (en güzel biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.'
(Haşr Suresi, 22-24)
Esmâ-i Husnâ, Allah'ın güzel isimleri demektir.
Bir âyet-i kerîmede:
'En güzel isimler O'nundur (Allah'ındır) ' (Haşr: 24) buyurulmaktadır.
Diğer bir âyette de; en güzel isimlerin Allah'a ait olduğu belirtildikten sonra, bu isimlerle dua edilmesi tavsiye olunmaktadır (A'râf: 180) .
Allah'ın isimleri tevkifîdir. Yâni, Allah hakkında ancak âyet ve hadîslerde zikri geçen ve söylenmesine izin verilmiş olan isimler kullanılabilir. Rastgele isim izafe edilemez.
Esmâ-i Husnâ ile ilgili olarak Buhârî ve Müslim'de:
'Allah'ın 99 ismi vardır. Kim bunları ezberlerse (îman eder ve ezbere sayarsa) Cennete girer' buyurulmuştur.
'Kim bunları (Esmâ-i Husnâ'yı) mânâlarını anlayarak sayar, bunlarla Allah'ı zikrederse Cennete girer.'
Şâh-ı Nakşıbend Hz.leri bu hadîsle ilgili olarak buyurur ki:
'Bu hadîs-i şerîfteki Ahsâ kelimesinin bir mânası, saymaktır. Diğer bir mânası ise, bu ism-i şerîfleri öğrenip bilmektir. Bir mânası da, bu esmâ-i şerîfin mûcibince amel etmektir. Meselâ: Rezzâk ismini söylediği zaman, rızkı için asla endişe etmemeli. Mütekebbir ismini söyleyince, Allahü Teâlâ'nın azametini ve kibriyâsını düşünmelidir.'
ALLAH
Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz.
Bu isim, Allah'tan başkasına ne hakikaten ve ne de mecazen verilemez. Diğer isimlerin ise, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesinde bir mahzur yoktur. İnsanlara Kadir, Celâl ismini vermek gibi. Yalnız bu isimlerin başına, insanlara izafe edildiklerinde, 'kul' mânâsına gelen 'abd' kelimesinin ilâvesi güzeldir. Abdülkadir ismi gibi...
-
er-RAHMÂN
Ezel'de bütün yaradılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran;
Sevdiğini, sevmediğini ayırdetmiyerek bütün mahlûkatını sayısız nimetlere garkeden...
Hayatları için lüzumlu olan bütün rızıkları veren...
-
er-RAHÎM
Pek ziyade merhamet edici;
Verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandırıcı...
Rahmân ism-i şerîfinden Allah Teâlâ'nın ezelde bütün mahlûkatı için hayır ve rahmet irade buyurduğu anlaşılır. Rahîm ism-i şerîfi ise, mahlûkatı arasında irade sahipleri, hususan mü'minler için rahmet-i İlâhiyyenin tecellisini ifade eder.
-
el-MELİK
Bütün mahlûkatın hakikî sâhibi ve mutlak hükümdârı...
Allah'ın, ne zâtında ve ne de sıfatında hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur. Bilâkis herşey zâtında, sıfâtında, varlığında ve varlığının devamında O'na muhtaçtır. Bütün kâinatın hakikî sâhibi, mutlak hükümdârıdır.
-
el-KUDDÛS
Hatâdan, gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz...
Allah, hissin idrâk ettiği, hayâlin tasavvur ettiği, vehmin tahayyül ettiği, fikrin tasarladığı her vasıftan münezzeh ve müberradır. O hatâdan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak ve pek temiz olandır. Bu bakımdan her türlü takdîse lâyıktır.
İnsan su'-i ihtiyârı karışmadığı müddetçe kâinatta fıtrî olarak bulunan umumî temizlik hakikatı da, Cenâb-ı Hakk'ın KUDDÛS isminin tecellîsidir.
-
es-SELÂM
Her çeşit ârıza ve hâdiselerden sâlim kalan;
Her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran;
Cennet'teki bahtiyar kullarına selâm eden...
Bu ism-i şerif, Kuddûs ismi ile yakın bir mânâ ifade etmekte ise de Selâm ismi, daha ziyade istikbale aittir. Yani, Cenâb-ı Hakk'ın gerek zâtı, gerek sıfatı ileride en ufak bir tegayyüre, bir değişikliğe, bir za'fa uğramaktan münezzehtir. O, ezelde nasılsa ebedde de öyledir.
-
el-MÜ'MİN
Gönüllerde îman ışığı yakan, uyandıran;
Kendine sığınanlara aman verip onları koruyan, rahatlandıran...
Allah Teâlâ, kalblere îman ve hidâyet bağışlayarak oralardan şübhe ve tereddüdleri kaldırmıştır.
Kendine sığınanlara aman verip korumuş, emniyetle rahatlandırmıştır.
-
el-MÜHEYMİN
Gözetici ve koruyucu...
Allah, yarattığı mahlûkatının amellerini, rızıklarını, ecellerini bilip muhafaza eder. Bütün varlığı görüp gözeten, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran ancak O'dur. Hiçbir zerre, hiçbir lâhza, Onun bu lûtuf ve âtıfetinden boş değildir.
-
el-AZÎZ
Mağlûb edilmesi mümkün olmayan galib.
Bu ism-i şerîf, kuvvet ve galebe mânâsına gelen İZZET kökünden gelir. Allah Teâlâ mutlak sûrette kuvvet ve galebe sâhibidir.
İzzet sıfatı, Kur'an'da birçok yerlerde azab âyetleri bahsinde gelmiştir. Fakat bu ism-i şerîfin yine birçok defa Hakîm ism-i şerîfi ile birleştiği görülür. Bunun mânası: Allah Teâlâ'nın kudreti galibdir, fakat hikmeti ile kötülerin cezasını te'hir eder, kötülük edip durmakta olan insanları cezalandırmakta acele etmez, demektir.
-
el-CEBBÂR
Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan;
Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan...
Bu ism-i şerif cebir maddesindendir. Cebir, 'kırık kemiği sarıp bitiştirmek, eksiği bütünlemek' mânasına geldiği gibi, 'icbar etmek', yani, 'zorla iş gördürmek' mânasına da gelir.
Bu mânaya göre Allah Teâlâ Cebbâr'dır. Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor.
Cebbâr'ın ikinci mânasına göre de; Allah Teâlâ kâinatın her noktasında ve her şey üzerinde dilediğini yaptırmağa muktedirdir. Hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali yoktur.
-
el-MÜTEKEBBİR
Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren...
Büyüklük ve ululuk, ancak Allah'a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah'ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir mevcut, bu sıfatı takınamaz.
-
el-HÂLIK
Herşey'in varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri hâdiseleri tayin ve tesbit eden ve ona göre yaratan, yoktan vâr eden...
Bu ism-i şerîfin mânasında iki husus vardır:
1. Bir şey'in nasıl olacağını tayin ve takdir etmek,
2. O takdire uygun olarak o şey'i îcad etmek.
-
el-BÂRİ'
Eşyayı ve her şey'in âzâ ve cihazlarını birbirine uygun bir halde yaratan...
Her şey'in vücudu mütenasib, yani, âzası, hayat cihazları ve aslî unsurları keyfiyet ve kemmiyet bakımından birbirine münasib olarak yaratıldığı gibi, hizmeti ve faydası da umumî âhenge uygun yaratılmıştır.
-
el-MUSAVVİR
Tasvîr eden, herşey'e bir şekil ve hususiyet veren...
Allah Teâlâ herşey'e bir sûret, bir özellik vermiştir. Herşey'in kendisine göre şekli, dıştan görünüşü vardır ki, başkalarına benzemez.
Meselâ: İnsanlar arasında tamamiyle birbirinin aynı iki insan yoktur.
Bundan daha garibi, parmak uçlarındaki çizgilerdir. Bu çizgiler, insanların sayısı kadar değişik gidiyor ve hiçbiri ötekine uymuyor. Şu halde insanın hiç taklit olunamayacak imzası, bastığı parmak izidir.
İşte bunlar, Allah Teâlâ'nın MUSAVVİR isminin tecellîleridir.
-
el-ĞAFFÂR
Mağfireti pek bol olan...
Gafr, örtmek ve sıyânet etmek (korumak) mânâsınadır. Allah mü'minlerin günahlarını örter. Dilediği kullarını da günahlardan sıyânet eder, korur. Bu, onlar için en büyük nimetlerden biridir.
-
el-KAHHÂR
Herşey'e, her istediğini yapacak surette galib ve hâkim...
Kahr, bir şey'e, onu hor ve hakîr kılacak veya mahv ve helâk edebilecek sûrette galib olmaktır. Allah Teâlâ Kahhâr'dır, her vechile üstün ve daima galibdir. Kuvvet ve kudretiyle her şey'i içinden ve dışından kuşatmıştır. Hiçbir şey O'nun bu ihâtasından dışarı çıkamaz. Ona karşı herşey'in boynu büküktür. Kahrına yerler, gökler dayanamaz. Kahr ile nice azıp sapmış ümmetleri ve milletleri mahv ve perişan etmiştir.
-
el-VEHHÂB
Çeşit çeşit nimetleri devamlı bağışlayıp duran...
Bu isim, Vehhâb kelimesi hibe kökünden gelmektedir. Hibe, 'herhangi bir karşılık ve menfaat gözetmeden birine bir malı bağışlamak' mânasınadır. Vehhâb ise, 'Her zaman, her yerde ve her şey'i çok çok ve bol bol veren ve karşılık beklemeyen' demektir.
-
er-REZZÂK
Yaratılmışlara, faydalanacakları şeyleri ihsân eden...
Rızık, Allah Teâlâ'nın bilhassa yaşayan mahlûkatına faydalanmalarını nasib ettiği her şeydir. Rızık yalnız yenilip içilecek şeylerden ibaret değildir. Kendisinden faydalanılan herşey'e rızık denir.
Maddî rızık, her türlü yiyecek ve içecek, giyilecek ve kullanılacak eşya, para, mücevher, çoluk-çocuk, vücudun çalışma kudreti, bilgi, mal-mülk, servet v.s. gibi şeylerdir.
Mânevî rızık ise, ruhun ve kalbin gıdası olan şeylerdir. Başta îman olmak üzere insanın mânevî hayatına ait bütün duygular ve o duyguların ihtiyacı olan şeyler, hep mânevî rızıktır.
-
el-FETTÂH
Her türlü müşkilleri açan ve kolaylaştıran...
Fettâh kelimesi, feth'den gelmektedir. Feth ise, 'kapalı olan şey'i açmak' mânasınadır.
Kapalı bir şey'i açmak:
a. Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi.
b. Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi.
Bitkilerin çiçek açması, tohum ve çekirdeklerin sünbül vermesi, rızık ve rahmet kapılarının açılması hep Fettâh ism-i şerifinin tecellîsindendir.
-
el-ALÎM
Her şey'i çok iyi bilen...
Allah, her şey'i tam mânasıyla bilir. Her şey'in, içini, dışını, inceliğini, açıklığını, önünü, sonunu, başlangıcını, bitimini çok iyi bilendir O. Olmuşları bildiği gibi, olacakları da aynı şekilde bilir. Onun için, olmuş - olacak, gizli - açık söz konusu değildir. Bunlar, insanlar hakkında geçerli olan mefhumlardır. İnsanların bilmesi nisbî ve ârızîdir. Allah'ın bilmesi ise, - bütün isim ve sıfatlarında olduğu gibi - zâtî'dir. Onun için O'nun bilmesinde dereceler bulunmaz.
-
el-KÂBID
Sıkan, daraltan...
-
el-BÂSIT
Açan, genişleten...
Bütün varlıklar Allah Teâlâ'nın kudret kabzasındadır. İstediği kulundan, ihsân ettiği servet ve sâmânı, evlâd ve iyâli, yahut hayat zevkini, gönül ferahlığını alıverir. O adam zenginken fakir olur, yahut evlâd acısına boğulur, yahut iç sıkıntısına, ıstırap ve huzursuzluk içine düşer.
İşte bu haller, Kâbıd isminin tecellileridir.
Allah, istediği kuluna da yepyeni bir hayat verir, neş'e verir, rızık bolluğu verir, bu da Bâsıt isminin tecelliyatıdır.
-
el-HÂFID
Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan...
Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı atıverir. Şan ve şeref sâhibi iken, rezîl ve rüsvây eder ve bu muamelesi çok defa, kendisini tanımıyan, emirlerini dinlemeyen âsiler, başkalarını beğenmiyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zâlim zorbalar hakkında tecellî eder.
-
er-RÂFİ'
Yukarı kaldıran, yükselten...
Allah Teâlâ, istediği kulunu indirdiği gibi, istediği kulunu da yükseltir. Şan ve şeref verir. Bâzı gönülleri îman ve irfan ışığı ile parlatır, yüksek hakikatlardan haberdâr eder.
Allah'ın yükselttiği insanlar, çok defa melek huylu, tatlı dilli, insanların ayıplarını, kusurlarını örtüp eksiklerini tamamlayan; onlara malıyla, bedeniyle, bilgisiyle, nasihatiyle yardım eden nâzik, kibar insanlardır. Onlar bu istikametten ayrılmadıkça Allah da bu nimeti kendilerinden almaz.
-
el-MU'IZZ
İzzet veren, ağırlayan...
-
el-MÜZİLL
Zillete düşüren, hor ve hakîr eden...
İzzet ve zillet, birbirine zıd mânalardır. İzzet kelimesinde 'şeref ve haysiyet', Zillet kelimesinde ise 'alçaklık' mânası vardır.
Bunlar hep Allah Teâlâ'nın, mahlûkatı üzerindeki tasarrufları cümlesindendir.
-
es-SEMİ'
İyi işiten...
Allah Teâlâ işitir. Kalblerimizdeki sözleri ve işitilmek şânından olan her şey'i işitir. Mesafeler, onun işitmesine perde olamaz. Birini işitmesi, ötekilerini işitmesine mâni olmaz. Her hâdiseyi aynı derece açık olarak işitir.
-
el-BASÎR
İyi gören...
Allah Teâlâ herkesin gizli açık yaptığını ve yapacağını görüp durmaktadır. Karanlıklar O'nun görmesine mâni olamaz. Karanlık gibi, yakınlık - uzaklık, büyüklük - küçüklük gibi insanların görmelerine engel olan şeyler de O'nun görmesine mâni olmaz.
-
el-HAKEM
Hükmeden, hakkı yerine getiren...
Allah Teâlâ Hâkim'dir, her şey'in hükmünü O verir ve hükmünü eksiksiz icra eder. Hâkimlerin hâkimliğine, hükümdarların hükümdarlığına hüküm veren de ancak O'dur. O'nun hükmü olmadan hiçbir şey, hiçbir hâdise meydana gelemediği gibi, O'nun hükmünü bozacak, geri bıraktıracak, infazına mâni olacak hiçbir kuvvet, hiçbir hükûmet, hiçbir makam da yoktur.
-
el-ADL
Tam adâletli...
Adalet, zulmün zıddıdır. Zulüm kelimesinde; incitme, can yakma mânası vardır. Zulmetmiyerek herkese hakkını vermek ve her şey'i akıl ve mantığa, hikmet ve maslahata uygun olarak yapmak da adalet demektir.
Allah Teâlâ Âdil'dir. Zâlimleri sevmez. Zâlimlerle düşüp kalkanları ve hattâ sadece uzaktan onlara imrenenleri ve sevenleri de sevmez.
-
el-LÂTÎF
En ince işlerin bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan;
İnce ve sezilmez yollardan kullarına çeşitli faydalar ulaştıran...
Allah Teâlâ Lâtîf'dir. En ince şeyleri bilir. Çünkü onları yaratan O'dur. Nasıl yapıldığı bilinmiyen, gizli olan en ince şeyleri yapar.
-
el-HABÎR
Her şey'in iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan...
En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün eşya ve hâdiselerden Allah haberdardır. Onun haberi olmadan hiçbir hâdise cereyan etmez.
-
el-HALÎM
Hilm, suçluların cezasını vermeye gücü yetip dururken bunu yapmamak, onlar hakkında yumuşak davranmak ve cezalarını geriye bırakmaktır. Suçluyu cezalandırmağa iktidarı olmayana halîm denmez. Halîm, kudreti yettiği halde, bir hikmete binaen cezalandırmayana denir.
Allah Teâlâ Halîm'dir. Her günah işleyeni hemen cezalandırmaz. Hışım ve gazabda acele etmez, mühlet verir. Bu mühlet içinde yaptıklarına pişman olup tevbe edenleri afveder. Israr edenler hakkında, hüküm artık kendisine kalmıştır.
-
el-AZÎM
Bütün büyüklüklerin sâhibi...
Azamet, büyüklük mânasınadır. Hakikî büyüklük Allah'a mahsustur. Yerde, gökte, bütün varlık içinde mutlak ve ekmel büyüklük, ancak O'nundur ve herşey O'nun büyüklüğüne şâhiddir. Bu sıfatta da Allah'a herhangi bir denk bulunması muhaldir.
-
el-ĞAFÛR
Mağfireti çok...
Allah Teâlâ'nın mağfireti çoktur. Bir kulun kusuru ne kadar büyük ve çok olursa olsun onları örter, meydana çıkarıp da sâhibini rezîl etmez.
Kusurları insanların gözünden gizlediği gibi, melekût âlemi sâkinlerinin gözünden de gizler. İnsanların görmediği bâzı şeyleri melekût âlemi sâkinleri görürler. Gafûr ism-i şerîfi, kusurların onların gözünden de gizlenmesini ifade eder.
-
eş-ŞEKÛR
Kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan...
Şükür, iyiliği, iyilikle karşılamak demektir. Şükür, Allah Teâlâ'ya karşı kulun yapması gereken bir vazifesidir.
Şekûr ise, az tâat karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden demektir. Bu mânaya Allah'dan başka hakikî sâhip yoktur.
-
el-ALİYY
Her hususta, herşeyden yüce olan...
Allah Teâlâ yücedir, yüksektir.
Yüksekliğin hakikî mânası şudur:
1. Allah'tan daha üstün bir varlık düşünülmesi imkânsızdır.
2. Bir benzeri veya ortağı veya yardımcısı yoktur.
3. Şânına yaraşmayan her şeyden uzaktır.
4. Kudrette, bilgide, hükümde, iradede ve diğer bütün kemâl sıfatlarında üstündür. Şu halde Aliyy, her şey kendisinin dûnunda, emrinde ve hükmü altında olan Zât demektir.
-
el-KEBÎR
Büyüklükte kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen...
Allah Teâlâ kibriyâ sâhibidir. Kibriyâ, zâtın kemâli demektir. Her bakımdan büyük, varlığının kemâline hudut yoktur. Bütün büyüklükler O'na mahsustur.
-
el-HAFÎZ
Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla tutan, her şey'i belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklıyan...
Hıfz, korumak, demektir. Bu koruma iki şekilde olur.
Birincisi, varlıkların devamını sağlamak, muhafaza etmektir.
İkincisi, birbirlerine zıd olan şeylerin, yekdiğerlerine saldırmasını önlemek, birbirlerinin şerrinden onları korumaktır.
Allah her mahlûkuna, kendine zararlı olan şeyleri bilecek bir his ilham buyurmuştur. Bu Hafîz ism-i şerîfinin tecelliyatındandır. Bir hayvan kimyevî tahlil raporuna muhtaç olmadan kendine zararlı otları bilir ve onları yemez. Kulların amellerinin yazılması, zâyi olmaktan korunması da Hafîz isminin iktizasıdır. Bu bakımdan âhirette yeniden dirilme ve yaptıklarından hesaba çekilme ile Hafîz isminin yakından alâkası vardır.
-
el-MUKÎT
Her yaratılmışın azığını ve gıdasını tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen...
Bu mânaya göre Mukît, Rezzak mânasınadır. Yalnız Mukît, Rezzâk'tan daha hususîdir. Rezzak, azık olanı da olmayanı da içine alır.
-
el-HASÎB
Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve teferruatiyle hesabını iyi bilen;
Her şey'e ve herkese her ihtiyacı için kâfi gelen...
Allah Teâlâ, neticesi hesapla bilinecek ne kadar miktar ve kemmiyet varsa hepsinin neticelerini hiçbir ameliyeye (işleme) muhtaç olmadan doğrudan doğruya ve apaçık bilir.
Allah Teâlâ, herkese her ihtiyacı için kâfidir. Bu kifâyet, O'nun varlığının devam ve kemâlini gösterir.
-
el-CELÎL
Celâdet, ululuk ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile muttasıf...
Celâdet ve ululuk, Allah'a mahsustur. Onun zâtı da büyük, sıfatları da büyüktür. Fakat bu büyüklük, cisimlerdeki gibi hacim veya yaşlılık itibarı ile değildir. Zamanla ölçülmez, mekânlara sığmaz.
-
el-KERÎM
Keremi, lütuf ve ihsânı bol...
Allah vaad ettiği zaman sözünü yerine getirir, verdiği zaman son derece bol verir, muktedirken afveder.
-
er-RAKÎB
Bütün varlıklar üzerinde gözcü, bütün işler murakabesi altında bulunan...
Bir şey'i koruyan ve devamlı kontrol altında bulundurana rakîb derler; bu da bilgi ve muhafaza ile olur.
Allah Teâlâ, bütün varlıkları her lâhza gözetip duran bir şâhid, bir nâzırdır. Hiçbir şey'i kaçırmaz. Her birini görür ve herkesin yaptığına göre karşılığını verir.
-
el-MÜCÎB
Kendine dua edip yalvaranların isteklerini işitip cevab veren, onları cevabsız bırakmayan...
Burada bir hususu iyi bilmek gerekir: Cevab vermek ayrıdır, kabûl etmek ayrıdır. Âyet-i kerîmede, Allah tarafından her duaya cevab verileceği va'dedilmiştir. Fakat kabûl edileceği va'dedilmemiştir. Zira kabûl edip etmemek Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine bağlıdır. Hikmeti iktiza ederse istenenin aynını, aynı zamanda kabûl eder. Dilerse istenenin daha iyisini verir. Dilerse o duâyı âhiret için kabûl eder, dünyada neticesi görülmez. Dilerse de kulun menfaatine uygun olmadığı için hiç kabûl etmez.
-
el-VÂSİ'
Geniş ve müsaadekâr...
Allah'ın ilmi, rahmeti, kudreti, afv ve mağfireti geniştir ve her şey'i kaplamıştır. Allah'ın ilminden hiçbir şey gizlenemez, ikram ve ihsanına bir nihayet yoktur.
-
el-HAKÎM
Bütün işleri hikmetli...
Allah Hakîm'dir. Faydasız, boş ve tesadüfî bir işi yoktur. Her emir ve filinin her yönüyle sonsuz fayda ve maslahatları vardır. Her yarattığı mahlûk, her yaptığı iş bütün kâinat nizamı ile alâkalıdır. Kâinatın umumî nizamı ile tenâkuz teşkil eden hiçbir hâdise, bir mahlûk, bir iş yoktur.
-
el-VEDÛD
İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya biricik lâyık olan...
Vedûd'un iki mânası vardır: 1. Seven, 2. Sevilen.
Allah Teâlâ, kullarını çok sever, onları lütuf ve ihsanına garkeder. Sevilmeye lâyık ve müstehak olan da ancak O'dur.
-
el-MECÎD
Zâtı şerefli, ef'âli güzel olan, her türlü övgüye lâyık bulunan...
Bu ism-i şerîfin mânasında iki mühim unsur vardır:
Biri: Azamet ve kudretinden dolayı yaklaşılamaz olmak.
İkincisi: Yüksek huylarından, güzel işlerinden dolayı övülüp sevilmek...
-
el-BÂİS
Ölüleri diriltip kabirlerinden kaldıran; gönüllerde saklı olanları meydana çıkaran...
Allah Teâlâ insanları, onlar ölüp toprak olduktan sonra âhiret günü dirilterek kabirlerinden kaldıracak ve ruhları ile cesedleri birlikte olarak hesaplarını görecek, sonra da yine ruh ve cesedleri birlikte olarak mükâfat veya cezalarını verecektir.
-
eş-ŞEHÎD
Her zamanda hâdiselerin dış yüzünü bilen ve her yerde hâzır ve nâzır olan...
Allah, mutlak surette herşey'i bilmesi bakımından Alîm'dir. Hâdiselerin esrarını, iç yüzünü bilmesi yönünden Habîr'dir. Dış yüzünü bilmesi yönünden de Şehîd'dir.
-
el-HAKK
Varlığı hiç değişmeden duran...
Hakk, varlığı hakikî bulunan zâtın ismidir. Yani, varlığı daima sâbittir. Allah Teâlâ'nın zâtı, yokluğu kabûl etmediği gibi, herhangi bir değişikliği de kabûl etmez. Hakikaten vâr olan yalnız Allah'tır.
-
el-VEKÎL
Usûlüne uygun şekilde, kendisine tevdi edilen işleri en güzel şekilde neticelendiren...
Kendisine iş ısmarlanan zâta vekîl denir. Allah Teâlâ en güzel ve en mükemmel vekîl'dir. İşlerin hepsini tedvîr, tedbîr ve idare eden O'dur. Fakat kendisi hiçbir işinde vekîle muhtaç değildir. Allah Teâlâ, kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştırır.
-
el-KAVİYY
Çok kuvvetli...
-
el-METÎN
Çok sağlam...
Kuvvet, tam bir kudrete delâlet eder. Metânet ise, kuvvetin şiddetini ifade eder.
Allah'ın kuvveti de öteki sıfat ve isimleri gibi nâ-mütenâhîdir, tükenmez, gevşemez, hudut içine sığmaz, ölçüye gelmez. Allah'ın kudreti bahsinde zorluk - kolaylık söz konusu değildir. Bir yaprağı yaratmakla kâinatı yaratmak birdir.
Allah Teâlâ tam bir kuvvet sahibi olmak bakımından, Kaviyy, gücünün çok şiddetli olması bakımından Metîn'dir.
-
el-VELİYY
İyi kullarına dost olan, yardım eden...
Allah, sevdiği kullarının dostudur. Onlara yardım eder. Sıkıntılarını, darlıklarını kaldırır, ferahlık verir. İyi işlere muvaffak kılar. Her çeşit karanlıklardan kurtarır, nurlara çıkarır. Artık onlara korku ve hüzün yoktur. Herkesin korktuğu zaman, onlar korkmazlar.
-
el-HAMÎD
Ancak kendisine hamd ü senâ olunan, bütün varlığın diliyle biricik övülen, medhedilen...
Hamd; ihsan sâhibi büyüğü övmek, tâzim fikri ve teşekkür kasdiyle medh ü senâ etmektir.
Her mevcûd, hâl diliyle olsun, kâl diliyle olsun, Allah Teâlâ'yı tesbih ve takdîs etmektedir. Bütün hamd ü senâlar O'na mahsustur. Hamd ve şükürle kendisine tâzim ve ibâdet olunacak veliyy-i nimet ancak O'dur.
-
el-MUHSÎ
Herşey'in sayısını bir bir bilen...
İlmi herşey'i ihâta eden ve herşey'in miktarını bilip eksiksiz tastamam sayabilen Allah'dır.
Allah Teâlâ, herşey'i olduğu gibi görür ve bilir, yani, bütün mevcûdatı toptan bir yığın hâlinde birbirinden seçilmez karışık bir şekilde değil; cinslerini, nev'ilerini, sınıflarını, ferdlerini, zerrelerini birer birer saymış gibi gayet açık görür ve bilir.
-
el-MÜBDİ'
Mahlûkatı maddesiz ve örneksiz olarak ilk baştan yaratan...
Mübdi, bir mânada îcad demektir. Muîd ism-i şerîfi de îcad mânasına gelir. İcadın bir benzeri daha evvel yaratılmış, meydana getirilmiş ise, iâde; değilse, yani, benzeri, maddesi olmayan yeni bir şey ise ibdâ denir.
-
el-MUÎD
Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan...
Herşey mukadder olan ömrünü tamamlayıp öldükten sonra, Allah'tan başka kimse kalmaz, fakat varken yok olan bu insanları âhiret günü Allah Teâlâ diriltip yeniden hayatlandırır, yeniden yaratır. Sonra da dünya hayatlarında yaptıkları işlerden hesaba çeker.
-
el-MUHYÎ
Hayat veren, can bağışlayan, sağlık veren...
Allah Teâlâ, cansız maddelere hayat ve can verir.
Her gün, her saat, her saniye yeryüzünde milyonlarca varlık hayat bulup dünyaya gelmektedir. Bütün bunlar, Allah'ın emr ü fermaniyle, yaratmasıyle ve müsaadesiyle olmaktadır. Allah yoğu var edip hayat verdiği gibi, ölüyü de tekrar canlandırabilir. Buna ihyâ, yani, diriltme denir. Hayatı hiç yoktan veren zâtın, ölülere yeniden hayat verip diriltmesi elbette son derece kolaydır.
-
el-MÜMÎT
Canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan...
Allah, yarattığı her canlıya muayyen bir ömür takdîr etmiştir. Canlı varlıklar için ölüm mukadder ve muhakkaktır. Hayatı yaratan Allah olduğu gibi, ölümü yaratan da yine O'dur.
Ancak bu ölüm, yok oluş, hiçliğe gidiş değil, bil'akis fâni hayattan bâkî hayat geçiştir.
-
el-HAYY
Diri; her şey'i bilen ve her şey'e gücü yeten...
Hayy, diri demektir, bunun zıddına meyyit denir ki, ölü mânasına gelir.
Allah Teâlâ ölmez, daima hâzır ve nâzırdır. Yaşayan mahlûkatın hayatını veren de O'dur. O olmasaydı hayattan eser olmazdı. O daima fenâdan, zevalden, hatâdan münezzehtir. Her an Alîm, her an Habîr, her an Kadîr'dir.
-
el-KAYYÛM
Gökleri, yeri, her şey'i ayakta tutan...
Kayyûm, kâim'in mübalâğasıdır. 'Her şey üzerinde kâim' demektir. Bunun mânası 'Bir şey'in kıyâmı, yani, bir varlık sâhibi olarak durabilmesi neye bağlı ise, onu veren' demektir.
Allah Teâlâ, her şey'in mukadder olan vaktine kadar durması için sebeblerini ihsân etmiştir. Onun için herşey Hak ile kâimdir.
-
el-VÂCİD
Hiçbir şey'e ihtiyacı olmayan; istediğini, istediği vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum olmayan...
Ulûhiyet sıfatları ve bunların kemâli hususunda kendisine gerekli olan herbir şey, şânı yüce olan Allah'ın zâtında mevcuddur.
-
el-MÂCİD
Kadr ü şânı büyük, kerem ve semâhati bol...
Allah Teâlâ'nın kendisiyle âşinalığı olan kullarına kerem ve semâhati ifadeye sığmaz, ölçüye gelmez. Meselâ: Onları temiz ahlâk sâhibi olmaya, iyi işler yapmaya muvaffak kılar da, sonra yaptıkları o güzel işleri, hâiz oldukları seçkin vasıfları sebebiyle onları över, sitayişlerde bulunur. Kusurlarını afveder, kötülüklerini mahveder.
-
el-VÂHİD
Tek...
Zâtında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde asla şerîki (ortağı) veya nazîri (benzeri) ve dengi bulunmayan...
-
es-SAMED
Hâcetlerin bitirilmesi, ızdırapların giderilmesi için tek merci', ihtiyaç ve dileklerde kendisine müracaat edilen, arzu ve bütün istekler kendisine sunulan...
Allah Teâlâ, her dileğin biricik merciidir. Yerde, gökte bütün hâcet sâhipleri yüzlerini O'na döndürmekte, gönüllerini O'na bağlamakta, el açarak yalvarmalarını O'na arzetmektedirler. Buna lâyık olan da yalnız O'dur.
-
el-KÂDİR
İstediğini, istediği gibi yapmağa gücü yeten...
Allah Teâlâ, kudretine bir ayna olmak üzere kâinatı yaratmıştır. Gök boşluğunun ölçülmesi mümkün olmayan genişliği içinde, akıllara hayret ve dehşet verecek derecede birbirlerine uzak mesafelerde milyarlarca güneşleri yandırmak... Fezalarda, sayısı belirsiz âlemleri birbirine çarpmadan koşturmak... Bir damla suyun içinde, birbirine temas etmeden hesapsız hayvanatı yüzdürmek Kâdir isminin tecelliyatındandır.
-
el-MUKTEDİR
Kuvvet ve kudret sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden...
Allah Teâlâ her şey'e karşı mutlak ve ekmel surette Kâdirdir. Her şey'e kâdir olduğu içindir ki, dilediği şey'i yaratır ve isterse onda dilediği kadar kuvvet ve kudret de yaratır.
-
el-MUKADDİM
İstediğini ileri geçiren, öne alan...
Allah Teâlâ bütün mahlûkatı yaratmıştır. Fakat, ancak seçtiklerini ileri almıştır. İnsanların bâzısını dince, dünyaca bâzısı üzerine derece derece yükseltmiştir. Fakat bu yükseltme ve seçme, kulların kendi amelleri ile ona lâyık olmaları neticesinde olmuştur.
-
el-MUAHHİR
İstediğini geri koyan, arkaya bırakan...
Allah Teâlâ istediğini ileri, istediğini geri aldığı gibi, bâzan da kullarının teşebbüslerini, onların bekledikleri zamanda semerelendirmez, maksadlarını arkaya bırakır. Bunda birçok hikmetleri vardır. Bu hikmetleri araştırmalı, sezmeğe çalışmalıdır.
-
el-EVVEL
Her varlıktan mukaddem olan, başlangıcı olmayan...
Allah Teâlâ bütün varlıklar üzerine mukaddem olup kendi varlığının evveli yoktur. Kendisi için asla başlangıç tasavvur olunamaz. Onun için Ona EVVEL demek, 'ikincisi var' demek değildir. 'Sâbık'ı, yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi yok' demektir.
-
el-ÂHİR
Sonu olmayan...
Herşey biter, helâk ve fenaya gider, ancak O kalır. Varlığının sonu yoktur. Evveliyetine bidayet olmadığı gibi, âhiriyetine nihayet yoktur. Onun için Ona 'Âhir' demek, 'Bir sâbık'ı yani, kendisinden evvel bir varlık sâhibi var' demek değildir. 'Bir lâhıkı yok' demektir.
-
ez-ZÂHİR
Âşikâr olan, kat'î delillerle bilinen...
Allah Teâlâ'nın varlığı herşeyden âşikârdır. Gözümüzün gördüğü her manzara, kulağımızın işittiği her nağme, elimizin tuttuğu, dilimizin tattığı her şey, fikirlerimizin üzerine çalıştığı her mâna, hâsılı, gerek içimizde, gerek dışımızda şimdiye kadar anlayıp sezebildiğimiz her şey O'nun varlığına, birliğine, kemal sıfatlarına şâhiddir.
-
el-BÂTIN
Gizli olan; duyu organları ile idrâk edilemeyen...
Allah Teâlâ'nın varlığı hem âşikardır, hem gizlidir.
Âşikârdır, çünkü varlığını bildiren delil ve nişanları gözsüzler bile görmüş ve bu hakikatler hakikatı yüce varlığa, eşyanın umumî şehadetini sağırlar bile işitmiştir.
Gizlidir. Çünkü biz Onu künhüyle bilemeyiz. Amma varlığını kat'î surette biliriz.
-
el-VÂLÎ
Mahlûkatın işlerini yoluna koyan;
Bu muazzam kâinatı ve her an biten hâdisatı tek başına tedbîr ve idare eden...
Allah Teâlâ bütün varlığı idare eden, biricik ve en büyük vâlidir. Diğer vâliler ve hükümdarların idaresi, O'nun izni ve müsaadesi iledir. Ve onların velâyet ve idaresi, son derece nâkıstır.
Allah'ın velâyet ve tedbiri ise sınırsız, gerçek ve hakikîdir. Her şey emri ve iradesi altındadır. Herşey'i bilir. Ondan habersiz mülkünde hiçbir şey cereyan etmez. Âdile mükâfatını, zâlime cezasını eksiksiz verir... Sebebler, O'nun icraat ve idaresinde yardımcı değil, sadece izzet ve haşmetini gösteren birer perdedirler. Hakikî te'sir, O'nun kudretindendir.
-
el-MÜTEÂLÎ
Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tavırdan pek yüce ve pek münezzeh...
Meselâ, bir zengin hakkında, 'Bu adam yarın fakir düşebilir', denebilir ve adam da zenginken fakir olabilir. Fakat Allah Teâlâ hakkında, bu gibi ihtimallerin düşünülmesi mümkün değildir. O, her türlü noksanlık, eksiklik, zaaf, âcizlik, hatâ ve kusurdan münezzehtir. İsteyenler çoğaldıkça ihsanı artar, herkese hikmet ve iradesine göre verir. Verdikçe hazîneleri tükenmez...
-
el-BERR
Kulları hakkında kolaylık isteyen; iyilik ve bahşişi çok olan...
Allah Teâlâ kulları için daima kolaylık ve rahatlık ister, zorluk istemez, zorluk çıkaranları da sevmez. Yapılan kötülükleri bağışlar, örter. Bir iyiliğe en az 10 mükâfat verir. Kul gönlünden iyi bir şey geçirmişse, onu yapmamış olsa bile, yapmış gibi kabûl edip mükâfat verir. Aksine kötülükleri ise yapmadıkça cezalandırmaz.
-
et-TEVVÂB
Tevbeleri kabûl edip, günahları bağışlayan...
Bu ism-i şerîf, tevbe'nin mübalâğa sîgasıdır. Tevbenin asıl mânâsı dönmektir. Kulun isyan yolundan dönmesi demektir.
-
el-MÜNTEKIM
Suçluları, adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarptıran...
Allah Teâlâ'nın intikamı vardır. Âsîlerin belini kıran, cânilerin hakkından gelen, taşkınlık yapan azgınlara hadlerini bildiren şübhesiz ki O'dur.
-
el-AFÜVV
Afvı çok...
Allah Teâlâ, günahları silen, onları hiç yokmuş gibi kabûl edendir.
Bu mânaya göre bu isim, Gafûr ismine yakındır. Ancak arada şu fark vardır: Gufran: Günahları örtüvermek demektir. Afv ise, günahları kökünden kazımaktır. Günahları kökünden kazımak, o şey'i örtmekten daha iyidir.
-
er-RAÛF
Çok re'fet ve şefkat sâhibi...
Mahlûkat içinde bilhassa insanlar için, Allah'ın inâyeti, kerem ve re'feti hiçbir ölçüye ve ifadeye sığmayacak kadar geniş ve büyüktür.
-
MÂLİKÜ'L-MÜLK
Allah Teâlâ mülkün hem sâhibi, hem hükümdârıdır. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Hiçbir kimsenin O'nun bu tasarrufuna itiraz ve tenkide hakkı yoktur... Dilediğine verir, dilediğinden alır. Mülkünde hiçbir ortağa ve yardımcıya ihtiyacı yoktur.
-
ZÜ'L-CELÂLİ ve'l-İKRÂM
Hem büyüklük sâhibi, hem fazl-ı kerem...
Celâl; büyüklük, ululuk mânasınadır. Büyüklük alâmeti olan ne kadar kemâlât varsa hepsi Allah'a mahsustur. Mahlûkattaki kemâlât, O'nun kemâlinin zayıf bir gölgesi ve işaretidir.
Allah Teâlâ aynı zamanda büyük bir fazl-ı kerem sâhibidir de... Mahlûkat üzerine akıp taşmakta olan sayıya gelmez, sınır kabûl etmez nimetler hep O'nun ihsanı ve ikrâmıdır. O nimetlerin zerresinde olsun hiç kimsenin hakkı yoktur.
-
el-MUKSİT
Bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan.
Mazlûma acıyıp zâlimin elinden kurtaran.
Allah Teâlâ en üstün bir adalet ve merhametin sâhibidir. Her işi birbirine denk ve lâyıktır. Zerre kadar da olsa haksızlığı tervic etmez. Kullarına muamelesi merhamet ve adalet üzeredir. Yapılmış olan hiçbir iyiliğin zerresini bile karşılıksız bırakmaz. İnsanların birbirlerine karşı işledikleri haksızlıkları da düzelterek hakkı yerine getirir.
-
el-CÂMİ'
İstediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan.
Birbirine benzeyen, benzemeyen ve zıd olan şeyleri bir araya getirip tutan...
Cem, dağınık şeyleri bir araya toplama demektir. Allah Teâlâ, vücudlarımızın çürüyerek suya, havaya, toprağa dağılmış zerrelerini tekrar birleştirecek, bedenlerimizi yeni baştan inşa edecektir.
Allah Teâlâ birbirine benzeyen şeyleri bir araya getirip topladığı gibi, birbirinden ayrı varlıkları da bir araya getirmektedir. Onların iç içe birlikte yaşamalarını te'min etmektedir. Sıcaklık ile soğukluk, kuruluk ile nemlilik gibi birbirine zıd unsurları bir arada tutması da yine Allah'ın Câmi' isminin tecellisindendir.
-
el-GANİYY
Çok zengin ve her şeyden müstağnî...
Ganiy, hiçbir şey'e ihtiyacı olmayan, herşey yanında mevcud bulunduğu için hiçbir şekilde başkasına müracaat mecburiyetinde kalmayan zât demektir.
-
el-MUĞNÎ
İstediğini zengin eden...
Allah Teâlâ dilediğini zengin eder, ömür boyunca zengin olarak yaşatır. Dilediğini de ömür boyunca fakirlik içinde bırakır.
Bâzı kullarını zenginken fakir, bazılarını da fakirken zengin yapar.
'Kıyamet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak; fakirliğe ne ölçüde sabredildiği, zenginliğe de ne ölçüde şükredilmiş olduğu hesab edilecek. Mesele, çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir.' (Yahya bin Muaz)
-
el-MÂNİ'
Bir şey'in meydana gelmesine müsâade etmeyen...
İyiden ve kötüden pek çok arzularımız vardır ki biri bitmeden biri ortaya çıkar. Yaşadığımız müddetçe bunlar ne biter, ne de tükenir... Biz de bu arzularımızı elde etmek için çalışır dururuz. Her arzumuz bir takım sebeblere, sebebler de Mâni' ve Mu'tî olan Allah'ın emrine bağlıdır. Allah Teâlâ isteyenlerin isteklerini, dilerse verir; o zaman isteyenin tuttuğu sebebler çabucak meydana gelir. Mu'tî ism-i şerîfinin mânası budur. Allah Teâlâ bâzı isteklere de müsaade etmez. O zaman isteyenin yapıştığı sebebler kısır kalır, ne kadar çabalanırsa çabalansın netice vermez. Bu da Mâni' ism-i şerîfinin tecellîsidir.
Kullarının başına gelecek felâket ve musibetleri önlemek, geri çevirmek de yine Mâni' ism-i şerîfinin tecelliyatındandır.
-
ed-DÂRR
Elem ve zarar verici şeyleri yaratan...
-
en-NÂFİ'
Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan...
Menfaatları ve mazarratları, hayır ve şerleri yaratan Allah Teâlâ'dır. İnsana menfaat ve zararlar belli bâzı sebebler altında geliyorsa da, o sebebler o menfaat ve zararların sâhibi ve müessiri değil, birer perdesidir. Gerçekte zararın da faydanın da, hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah'tır.
-
en-NÛR
Âlemleri nurlandıran; istediği sîmalara, zihinlere ve gönüllere nûr yağdıran...
Bütün eşyayı aydınlatan nûr, şübhesiz ki, Allah'ın zâtının nûrundandır. Çünkü göklerin ve yerin nûru O'dur.
Nasıl ki, güneşin aydınlattığı her zerre, güneşin varlığına bir delildir, kâinatın her zerresinde görünen aydınlık da, o aydınlığı yaratan varlığın mevcud olmasına bir delil teşkil etmektedir.
-
el-HÂDÎ
Hidayeti yaratan.
İstediği kulunu hayırlı ve kârlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren.
Her yarattığına, neye ihtiyacı varsa, ne yapması gerekiyorsa onu öğreten...
Hidâyet; Allah Teâlâ'nın lütuf ve keremiyle kullarına, sonu hayır ve saadet olacak isteklerin yollarını göstermesi veya o yola götürüp muradına erdirmesi demektir. Sadece hayır yolunu ve sebeblerini göstermeğe irşâd; neticeye erinceye kadar o yolda yürütmeye de tevfîk denir.
Hidâyetin karşılığı dalâlettir. Dalâlet, doğru yoldan bile bile veya iğfale kapılarak sapmak demektir. Hidâyetin neticesi îman, dalâletin neticesi îmansızlık ve küfürdür...
-
el-BEDÎ'
Örneksiz, misalsiz, acîb ve hayret verici âlemler îcad eden...
Zâtında, sıfatında, fiillerinde, emsâli görülmemiş olan...
Bedî', mübdî mânasınadır. Mübdî, ibdâ eden, yani örneği bulunmayan bir şey'i îcad eden demektir.
Allah herhangi bir kuluna peygamberlik veya velîlik vererek üstün kılmışsa, bu üstünlükle o kul, kendi zamanındaki sair insanlara nisbetle bedî' olmuştur. Bâzı âlimlere verilen Bediüzzaman lâkabı gibi. Bu tâbir, zamanının eşsiz, misilsiz âlimi mânasına gelmektedir.
-
el-BÂKÎ
Varlığının sonu olmayan...
Bu ism-i şerîf 'varlığın devamını' bildiren bir kelimedir. Varlığın devamı, önü ve sonu olmamakladır. Önü olmamak mülâhazasıyla Allah Teâlâ'ya Kadîm, sonu olmamak mülahazasıyla Bâkî denir. Bu mânalara yakın Ezelî ve Ebedî ism-i şerifleri de vardır.
Allah Teâlâ'nın varlığı, devam bakımından zaman mefhumu içine girmez. Çünkü, zaman denilen şey, kâinatın yaratılmış olduğu andan itibaren sonsuzluğa doğru akışının derecelerini gösteren bir mefhumdur. Şu halde, zaman yaratılmışlar başlamıştır ve onlarla bitecektir. Kâinat yokken zaman da yoktu, fakat Allah Teâlâ vardı. Kâinat biter, zaman da biter, fakat Allah BÂKÎdir.
-
el-VÂRİS
Servetlerin geçici sâhipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî sâhibi...
Allah Teâlâ mülkün gerçek sâhibi olduğu gibi, gerçek vârisidir de. İnsanların mülk sâhibi olmaları geçici olduğu gibi, varislikleri de geçici ve muvakkattır. Mülkün gerçek vârisi, mülk sâhibi Allah'tır. Kıyâmet hengâmında bütün canlılar ölecek, bütün mülk tamamıyla O'na kalacaktır.
-
er-REŞÎD
Bütün işleri ezelî takdîrine göre yürütüp, bir nizam ve hikmet üzere âkıbetine ulaştıran;
Her şey'i yerli yerine koyan, en doğru şekilde nizama sokan...
Reşîd isminde iki mâna vardır:
1. Doğru ve selâmet yolu gösteren. Bu mânada Hâdî ismiyle eş mânaya gelir.
2. Hiçbir işi boş ve faydasız olmayan, hiçbir tedbîrinde yanılmayan, hiçbir takdîrinde hikmetsizlik bulunmayan zât mânasındadır.
-
es-SABÛR
Allah, bir işi, vakti gelmeden yapmak için acele etmez. Yapacağı işlere muayyen bir zaman koyar ve onları koyduğu kanunlara göre - zamanı gelince - icra eder. Önceden çizdiği zamandan, - bir tenbelin yaptığı gibi, - geciktirmez. Ve kezâ - bir acelecinin yaptığı gibi - zamanı gelmeden yapmağa kalkmaz. Bil'akis her şey'i, hangi zamanda yapılmasını takdîr buyurmuş ise, o zaman yapar.
Allah'ın Diğer İsimleri
Allah'ın isimleri 99 taneden ibaret değildir. Âyet ve hadîslerde bu 99 isimlerden ayrı olarak Allah'a başka isimler de izâfe edilmiştir.
Allah'a izâfe edilen diğer bâzı isimler şunlardır:
el-Vâhid'in yerine el-Ehad, el-Kahhâr'ın yerine el-Kâhir, eş-Şekûr'un yerine eş-Şâkir; el-Kâfi, ed-Dâim, el-Münevver, es-Sıddık, el-Muhît, el-Karîb, el-Vitr, el-Fâtır, el-Allâm, el-Ekrem, el-Müdebbir, er-Refî', Zittavl, Zülmeâric, Zülfadl, el-Hallâk, el-Mevlâ, en-Nasîr, el-Gâlib, el-Hannân, el-Mennân...
Kur'ân-ı Kerîm'de Allah ism-i şerîfi 2800 defa zikredilmiştir. Allah isminden sonra Kur'an'da en çok zikri geçen isim, Rab ismidir. 960 yerde zikredilmektedir.
Rab isminden sonra, Kur'an'da en çok yer alan isimler ise; Rahmân, Rahîm ve Mâlik isimleridir. Fâtiha sûresinde 'Allah' isminden sonra sıra ile zikredilen bu dört ism-i şerîfe, Cenâb-ı Hakk'ın Rubûbiyet Sıfatları adı da verilmektedir.
Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek mânalarını ihtiva eden Rab kelimesinin asıl mânası: 'Bir şey'i derece derece yükselterek, gayesi olan en mükemmele erişinceye kadar kollayan' demektir.
İsm-i A'zam Nedir?
Allah Teâlâ'nın Kur'an ve hadîs-i şerîflerde zikredilen isimlerinin en büyüğüdür.
İsm-i A'zam'ı, Allah, isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hikmeti, kullarının bütün Esmâ-i Husnâ'ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün isimleriyle dua edilmesini te'min etmektir. İsm-i A'zam belli olsaydı, insanlar yalnızca o isimle dua ederler, diğer isimleri terkederlerdi. Çünkü İsm-i A'zam'ın Allah katında büyük bir değeri vardır. Bu isimle yapılan duaların mutlaka kabûl edildiği rivayet olunmuştur.
İsm-i A'zam'ın Esmâ-i Husnâ'dan hangi isim olduğu hakkında, İslâm âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir. Büyük ekseriyetin kanâatı, İsm-i A'zam'ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi olduğudur. Hz. Ali Efendimize göre İsm-i A'zam tek isim değildir. Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs'tan ibaret 6 isimdir.
İmam-ı A'zam'a göre, İsm-i A'zam, Hakem ve Adl olmak üzere iki isimdir. Gavs-ı A'zam'ın İsm-i A'zam'ı, Hayy ismidir. İmam-ı Rabbânî'ye göre de İsm-i A'zam, Kayyûm'dur.
Görüldüğü gibi İslâm büyükleri, İsm-i A'zam'ı farklı isimlerde bulmuştur. Belki de herbirinin hususi âlemine tecellî eden İsm-i a'zam değişik olmuştur.
Esmâ-i Husnâ içinde bir İsm-i A'zam olduğu gibi, her isim için de a'zamî bir mertebe vardır. Bâzan bir ismin a'zamî mertebesi, İsm-i A'zam ile karıştırılır; o isim a'zamî mertebedeki tecellîsi sebebiyle İsm-i A'zam sanılır. İsm-i A'zam'ın her âlime göre değişik olmasının bir sebebi de budur
16.02.2010 - 20:42
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ R__________ahat
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ A____________nlayışlı
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ B______________ecerikli
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ İ__________________radeli
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ Y__________________orulmaz
❤ 。 ◕ ‿ ◕ 。 ❤ E_____________________stetik
(¯`· ♥ M//(^_^) \\M♥ · ´¯) (¯`· ♥ M//(^_^) \\M♥ · ´¯) SEVGİLER
16.02.2010 - 04:18
hayırlı geceler sayın şiir yazarlarımız ve okuyucularımız paylaşımlarınız için gurubumuzu inceleyerek saifamıza bakarak vereceğınız kararda eminim ve gurubumuza davetlısınız saygılarımla arz olunur efendim şimdiden teşekörler
13.02.2010 - 23:58
:::::::::::::::{♥ {♥
..........{♥ } * {♥ }........
.......{♥ } * {♥ } * {♥ }........
.......: * {♥ } * {♥ } *.; ........
.....{♥ } * {♥ } * {♥ } {♥ }..
......*; *; {♥ } *; *:........
...........; \ \ \| / / /; .............
.............\ \ N/ / /..............
.............`_\ |/ _'...............
............../ \N// \...............
............(,-}={-,) ..............
.............\_//((\_/...............
............... //)) (\................
.................(/)) ..................
****..............(...(`.-` `´ ´-. ´) ...) ..........
..............) ......-.......-....(...........
............./......(o..._...o) ....\..........
.............\.........(..0..) ......./..........
..........__.`.-._...=.._.-.´.__.......
......./.......#.#.,.-.,.#.#........\.....
.......\__)) ..........#......... ((__/.....
__xxxxxxxxxxx______xxxxxxxxxx
_xxxxxxxxxxxxxx___xxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxx_xxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
_xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
__xxxxxxseni çok seviyorum xxx
____xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
_______xxxxxxxxxxxxxxxxx
_________xxxxxxxxxxxx
___________xxxxxxxxx
____________xxxxx
_____________xxxx
______________xxx
______________xx
09.02.2010 - 10:06
fatıma hanım..
şiirleriniz arasında ayrımcılık yapmak ötekine ihanet olur düşüncemle hepsini listeme aldım.saygılarımla
02.02.2010 - 22:41
--
´´´´´´´´´¶¶¶¶´´´´´´¶¶¶¶¶¶
´´ ´´´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶
´´´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´ ´´´´¶¶
´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶
´´¶¶´´´´´ ´´´´´´´´´´´´´´´
´´¶´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´ ´´´´´¶´¶
´¶´´´´´´´´´´´´´´´´¶´´´´´´´´´´´´´¶
´¶´´´ ´´´´´´´´´´¶¶¶¶´´´´´´´´´´´´´´¶
´¶´´´´´´´´´´´´¶¶´¶´ ´´´´´´´´´´¶´´´¶
´¶´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶´´´´´´´¶¶¶¶´´´´ ¶
´¶´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´¶¶´´¶´´´´¶
´´¶´´´´´´´´ ¶¶¶¶¶´¶´´´´´¶¶¶¶¶¶´´´¶
´´¶¶´´´´´´´¶´´´´´¶´´´´¶¶¶¶ ¶¶´´´¶¶
´´´¶¶´´´´´´¶´´´´¶´´´´¶¶¶¶´´´´´¶
´´´´¶´´´ ´´´¶´´´¶´´´´´¶´´´´´´´¶
´´´´¶´´´´´´¶¶¶¶´´´´´´´´´¶´ ´¶¶
´´´´¶¶´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶´´¶
´´´´´¶¶¶´´´´´´´¶ ¶¶¶¶´´´´´´¶
´´´´´´´´¶¶¶´´´´´¶¶´´´´´´´¶¶
´´´´´´´´ ´´´´¶¶´´´´´¶¶¶¶¶¶´
´´´´´´´´´´¶¶´´´´´´¶¶´¶
´´´´´´ ´¶¶¶¶´´´´´´´´¶´¶¶
´´´´´´´´´¶´´¶¶´´´´´¶´´´¶
´´´´¶ ¶¶¶¶¶´¶´´´´´´´¶´´¶´
´´¶¶´´´¶¶¶¶´¶´´´´´´¶´´´¶¶¶¶¶¶ ¶
´´¶¶´´´´´´¶¶¶¶´´´´´¶´¶¶´´´´´¶¶
´´¶´´´´´´´´´´¶¶ ¶¶¶¶¶¶´´´´´´´´´¶
´´´¶¶´´´´´´´´´¶´´´¶´´´´´´´´´´¶
´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶
Allah her zaman yar ve yardımcınız olsun.Yüreği özü güzel kardeşim.
01.02.2010 - 23:41
AŞK ODU EVVEL DÜŞER MAŞUĞA ANDAN AŞUĞA...
AŞK ODUYLA PERVANE OLUP DÖNESİN....
VE YANASIN....... DUANDA BİZEDE YER AYIR OLMAZMI......
29.01.2010 - 15:28
Bu sanal alemde tanıdığım en mükemmel insan...
25.01.2010 - 20:40
.
ب ِ س ْ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ م ِ ا ﷲ ِ ا ر ّ َ ح ْ م َ ن ِ ا ر ّ َ ح ِ ي م
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Dinle, bu ney nasıl şikayet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın... herkes ağlayıp inledi.
Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki iştiyak derdini açayım
Aslından uzak düşen kişi,yine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok.
Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lakin canı görmek için kimseye izin yok.
Bu neyin sesi ateştir, hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştür, aşk coşkunluğundur ki şarabın içine düşmüştür.
Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haldaşıdır.
Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemden, hem bir müştak kim gördü?
Ney kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildir, dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
Bizim gamımızdan günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu.
Günler geçtiyse, geçip gitsin; korkumuz yok.
Ey temizlikte nazirı olmayan, hemen sen kal!
Balıktan başka her şey suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.
Ham, pişkinin halinden anlamaz, öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselam.
Mevlanâ
18.01.2010 - 11:21
*`´`*`´*`´`*´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´``´`*`´`*´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*
Sevgili Fatima Humeyra Kavak:
Günaydın Arkadaşlarım! !
Sağlıklı ve Mutlu Bir Hafta dilerim. Herşey gönlümüzden geçtiği gibi güzel olsun.
Sevgi ve Saygıyla kalalım. Şiir tadında huzurlu günler diliyorum hepinize.
Sevgiler,
§§ Gülüm Macit §§
*`´`*`´*`´`*´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´``´`*`´`*´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*`´`*
17.01.2010 - 01:29
kaybedılmemesi gereken bir dost iyiki varsın....
08.01.2010 - 01:08
Gül destenin gülüne
Gül destenin gülüdür başa taç edilecek
Adı Fatma Hümeyra gönüllere girecek
Dostluğumuz bakidir dillerden düşmeyecek
Bir türlü dilim dönmez anlatamam seni ben
Hoş görü tevazuuyla gönüllere giriyor
Tatlı dille konuşup kalpleri fetih ediyor
Huzurlu bir ortamda sevgisini veriyor
Bir türlü dilim dönmez anlatamam seni ben
Kin nefreti katmadan şiirini yazıyor
Sevgi çerçevesinde onuruyla yaşıyor
O küçücük kalbine dünyayı sığdırıyor
Bir türlü dilim dönmez anlatamam seni ben..... saniye uzun
gülüm iyiki seni tanıdım iyiki varsın seni seviyorum
07.01.2010 - 12:44
sevgili fatıma hümeyra arkadaşlık istediğimi onayladığın için inanılmaz mutlu oldum.yaşın benden çok küçük olduğu için izninle sen diye hitab etmek isstiyorum canım uzun zamandır senin şiirlerinin ve yazılarının takipçisiyim.öncelikle tazecik am başarılı hayatından dolayı seni kutluyorum.tanıtım sayfama iznin olmadan leyla adlı şiirini kopyaladım tabii altında senin ismin olarak leyla adının benim için özel bir önemi var ve gözlerim ela birden şiir benim için yazılmış gibi geldi.izin almak istedim ama özel mesaj kabul etmiyordun ulaşamadım.canım iznin olmazsa sileceğim ama izin verirsen kelimenin tam anlamıyla beni bahtiyar edersin..hayırlı günler başarılar (selma yalçın) beni ablan kabul edersen çok sevinirim..ALLAHA EMANET OL
04.01.2010 - 18:15
(¸.•´¸.•*´¨)
¸.•´ (¸.•` * ¸.•´¸.•*´¨)
......\~~s~~~/...\~~h~~~/
.......\~~a~~/.....\~~u~~/....
........\~~ğ~/.......\~z~~/...
.........\~l~/..........\~u~/
..........\k~/...........\r~/
...........||................||
...........||................||
...........||................||
......./****\........../****\(¸.•´¸.•*´¨)
¸.•´ (¸.•` M* ¸.•´¸.•*´¨)
......\~~u~~~/...\~~D~~~/
.......\~~T~~/.....\~~U~~/....
........\~~l~/........\~A~~/...
.........\~u~/..........\~~/..
..........\k~/............\~/..
...........||................||
...........||................||
...........||................||
......./****\........../****\..........Selam bunları yoluyorum
Ben Canım sana iç Doya Doya
Toplam 584 mesaj bulundu