Fatih Öztütüncü Antoloji.com

Toplam 1 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


  • berat kandili

    17.09.2005 - 17:31

    BERAT KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN...

    18 Eylül Pazar gününü 19 Eylül Pazartesi gününe bağlayan gece nice dini, ahlaki güzelliklerin yaşandığı rahmet ve mağfiret mevsimi mübarek Ramazan ayına adım adım yaklaştığımızı müjdeleyen Berat Kandili’dir. Bu geceye erişmenin heyecan ve mutluluğunu yaşamaktayız.

    Milletimizin kandil olarak adlandırdığı geceler, ışıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de kalplerimizi ve manevi dünyamızı aydınlatır. Kandiller aynı zamanda, günümüzün yoğun ve stresli hayat akışı içinde kaybolup giden ve öze dönüşünü ihmal eden günümüz insanı için içe dönük bakış ve öz denetim fırsatıdır.

    Bu esnada iman, ibadet ve temel ahlaki erdemler bakımından kendimizi sorgular ve yeniler, tavır ve davranışlarımızı ilahi öğütlerin ışığında gözden geçirir, Yüce Rabbimize olan sevgi ve bağlılığımızı pekiştirebilirsek bize sunulan bu altın fırsatları iyi değerlendirmiş oluruz.

    Kelime olarak, günahlardan arınıp Yüce Mevla’nın af ve mağfiretine erişmeyi ifade eden berat’ın gerçekleşmesini umduğumuz bu geceyi idrak eden her insan, bu gayeye erişmenin heyecanını yaşamalı, Yüce Allah’ın; “…Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer-53) müjdesinin farkına vararak günah ve kusurlarından dolayı tövbe etmeli, ibadet ve dua ile Rabbine yakınlaşmalı, yeni bir ümit ve kararlılıkla geleceğe bakmayı öğrenmelidir.

    İlahi rahmete fazlasıyla mazhar olan bu gecede Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, çevremize, milletimize ve tüm insanlığa karşı olan görev ve sorumluluklarımızı yeniden hatırlayalım. Birbirimizin kusur ve hatasını örtmeye ve telafi etmeye, güzellikleri öne çıkarıp paylaşmaya çalışalım. Ülkemizde huzur ve barış içinde asırlardır birlikte yaşamış insanlarımızı birbirine düşman etmek için gündeme getirilen dini, siyasi, kültürel ve etnik ayrılık ve farklılıkları değil ortaklaşa sahip olduğumuz değerlerimizi yaşatalım ve güçlendirelim. Aramızdaki sevgi-saygı bağını, dayanışma-kaynaşma ruhunu pekiştirerek, kin ve düşmanlık duygularımızın bizi yönetmesine fırsat vermeyerek hem insani ve dini hasletlerimizi, hem de toplum olarak birlik ve bütünlüğümüzü, huzur ve esenliğimizi koruyalım. Yüce dinimizin bizden istediği kardeşlik ve beraberliğimizin güçlenmesine, insani ve ahlaki meziyetlerin yaygınlaşmasına gayret gösterelim.

    Masum bir insanın kanını dökmek, Allah katında beratının önündeki en büyük engellerden biridir. Öyleyse gelin, kim adına ve ne maksatla yapılırsa yapılsın savaş, terör ve şiddetin sona ermesi, açlık, sefalet ve cehaletin yok olması, barış ve huzurun hakim olması için dua ve niyazda bulunalım. Her bir ferdin, özellikle de sorumlu ve yetkililerin bu uğurda elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğini bilelim ve anlatalım. Bireyleri ve toplumları derinden sarsan sayısız sorunların yaşandığı dünyamızda, insanlık onuruna yaraşır, aydınlık bir geleceğin inşası ancak böyle bir ortak akıl ve çaba ile mümkün olabilir.

    Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, soydaş ve dindaşlarımızın Berat Kandilini tebrik ediyor ve bu gecenin, ülkemizin, İslâm âleminin birlik ve beraberliğine, insanlığın barış ve huzuruna, bütün müminlerin de arınmasına ve affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

    Fatih ÖZTÜTÜNCÜ
    [email protected]
    [email protected]

  • ibadet

    02.12.2004 - 17:17

    [ I- HACCA HAZIRLIK ]


    Farz olarak ömürde bir defa yerine getirilmekte olan hac, günahlardan arınmak için önemli bir fırsattır. Bu fırsattan gereği gibi yararlanmak için hacca ruhen ve bedenen çok iyi hazırlanmak gerekir.

    Ruhi hazırlıkların başında ihlâslı olmak gelir. Çünkü ihlâs amellerin özüdür. Allah’ın rızası ihlâs ile kazanılır. İhlâssız olarak yapılacak bir hac, her ne kadar kişiyi hac yükümlülüğünden kurtarsa da, kendisinden beklenen yararları sağlayamaz. Hz Peygamber;

    'Şüphesiz, Allah sadece kendisi için ve sırf kendisinin rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.'(15) buyurmaktadır. Bu sebeple hacca gitmeye karar veren müslüman, kesinlikle gösterişten, hac ibadeti vasıtasıyla bir takım kimselerin yanında itibar kazanma ya da övülme gibi kaygılardan uzak kalmalıdır. Bütün varlığı ile Allah’ın rızasını kazanmaya yönelmelidir.

    Hacı adayı, yaşantısındaki İslâm’a aykırı unsurlardan kurtulmaya ve bunlara hayatında asla yer vermemeye içtenlikle azmetmelidir. Çünkü insanı, annesinden doğduğu günkü gibi günahlardan arındıran bir ibadetle haramlardan sıyrılamayan bir müslümanın başka türlü bunlardan kurtulması çok zordur. Bu itibarla hacı adayı, yaşamına çeki düzen vermeli, İslâm’a aykırı unsurlardan arınma gayreti içine girmelidir. Böyle bir gayret içine girene Allah mutlaka yardım edecektir.

    Hacı adayı, yola çıkmadan önce akraba, komşu, eş ve dostlarını ziyaret etmelidir. Üzerinde hakkı olanlar varsa mutlaka onların haklarını ödemeli, küs olanlarla barışmalıdır. Kısaca kutsal topraklarda düşüncesini olumsuz yönde meşgul ve iç dünyasını rahatsız edecek durumlardan sıyrılmalıdır.

    Hac yapmaya karar veren müslüman, bir taraftan böyle iç dünyasında hacca hazırlanırken diğer taraftan, bu önemli ibadeti eksiksiz yapabilmek için hacla ilgili gerekli bilgileri öğrenmeye gayret etmelidir. Müftülüklerce düzenlenen hac, sağlık ve yolculukla ilgili her türlü bilgilerin verildiği Hacı Adayları Eğitim Seminerlerine mutlaka katılmalıdır. Hacla ilgili olarak kendisine sunulan kitap, broşür ve benzeri yayınları dikkatle okumalıdır.

    Diyanet İşleri Başkanlığınca verilmekte olan malzemelerin yanında, ihram, terlik, havlu ve iç çamaşır, gibi ihtiyaçları da temin etmelidir.

    Hac süresi boyunca yeme içme ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeteri kadar döviz satın almalıdır. İlerde mağdur olmamak için dövizlerin sahte olup olmadığının kontrollerini mutlaka yaptırmalıdır.

    Bazı hacı adayları gereksiz yere fazla miktarda ve çoğu zaman iklim şartlarına dayanamayacak ve çabuk bozulacak gıda maddeleri götürmektedir. Bu da, gümrük kontrollerinde ve intikallerde sıkıntılara neden olmaktadır. Esasen böyle bir şeye hiç gerek yoktur. Çünkü Mekke ve Medine’de istenilen her türlü gıda ve ihtiyaç maddesi bulunmaktadır. Buradan gıda maddesi satın alıp götürmektense, parasını götürüp orada satın almak daha uygun olur. Zira paranın taşınması daha kolaydır.

    [ II- HAC YOLCULUĞU ]


    Bilindiği gibi hac yolculuğu hava yoluyla yapılmaktadır. Uçuş programları, hacılarımızın bir kısmı önce Medine, bir kısmı da Mekke’ye gidecek şekilde planlanır. Uçuşlar ülkemizin çeşitli noktalarından gerçekleştirilir. Hacılarımızı taşıyan uçaklar çoğunlukla Cidde Havalimanına iner. Medine Havalimanına inen uçaklar da vardır. Ancak bunlar az sayıda ve Suud Hava Yollarına ait uçaklardır.

    Hac yolculuğu uzun ve kendine özgü zorlukları olan bir yolculuktur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, hac farizasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan’a gidecek hacılarımızın bu yolculuklarını her çeşit çıkardan uzak, sağlık ve güvenlik şartları içinde yapmalarını sağlamak için, her türlü tedbirler alınmaktadır. Ancak seyahat esnasında sıkıntılarla karşılaşmamaları için hacı adaylarımızın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Her hacı adayının bunlara uyması önem arz etmektedir.

    Hacı adayının yolculuğa başlarken dikkate alması gereken hususlar şöyle sıralanabilir:

    Hacı adayı, her şeyden önce hac yolculuğunun, ticari ya da turistik bir seyahat değil, bir ibadet yolculuğu olduğunu, bu yolda atılan her adımın, çekilen her sıkıntının, bir taraftan kendisine sevap kazandırırken diğer taraftan günahlarını eriteceğini hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. Bütün varlığıyla bu kutsal yolculuğu en iyi şekilde değerlendirmeye yoğunlaşmalıdır.

    Kafileye katıldıktan sonra kafile başkanı ve din görevlilerinin talimat ve uyarıları doğrultusunda hareket edilmelidir. Kafilenin düzen ve disiplini için bu çok önemlidir.

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nca giyilmesi ön görülen kıyafetler giyilmeli, doğru olarak doldurulmuş olan sağlık künyesi ile Hacı Kimlik Kartı boyuna takılı olmalıdır. Bunların hac sezonu boyunca da devamlı olarak takılı kalması gerekmektedir.

    Sürekli ilaç kullananlar, beraberlerinde götürmek zorunda oldukları ilaçlar için rapor almalı ve bu rapor yanlarında bulunmalıdır.

    Menenjit aşısı yapıldığına dair aşı kartlarının da yine hacı adayının üzerinde olması gerekir.

    Kendisine özgü, dikkat edilmesi gereken bir durumu olanlar, bunu kafile görevlilerine çekinmeden söylemelidirler. Hatta bu konuda yakın arkadaşlarını da bilgilendirmelidirler.

    Eşyaların üzerine kime ait olduğunu gösteren etiket yapıştırılmalıdır. Eşyalar otobüse verilirken ya da otobüsten indirilirken herkes kendisine ait olan eşyayı vermeli veya indirmelidir. Ayrıca eşyaların otobüse verilip verilmediğine dikkat edilmelidir.

    Havalimanlarında görevli Başkanlık personelinin uyarı ve talimatları dikkate alınmalıdır. Bagajlar bizzat sahipleri tarafından ilgililere teslim edilmeli ve alınacak bagaj fişleri korunmalıdır.

    İçinde ne olduğu bilinmeyen başkasına ait bir eşya Suudi Arabistan’a götürülmek üzere kabul edilmemelidir.

    Uçağa binerken, Cidde ya da Medine Havalimanlarında giriş işlemleri yapılırken pasaportun hacı adayının elinde olması gerekir. Bu durumda hacı adayı pasaportunu itina ile muhafaza etmeli, onu istendiğinde kolayca çıkarabilmesi için kendisine verilen pasaport çantasına koymalıdır. Aynı durum ülkeye dönerken de söz konusudur.

    Gümrük kontrollerinde, başkalarına ait eşyalar sahiplenilmemelidir.

    Kısaca, bir ibadet seyahati olan hac yolculuğunun kendine has sıkıntıları vardır. Bu itibarla sabırlı olmalı, kalp kırmamaya, kimseyi incitmemeye çalışmalı, vicdanını rahatsız edecek tavır ve hareketlerden uzak durmalıdır. Her an bir grup ve kafile içinde olduğunu unutmayarak beşeri münasebet, adap ve görgü kurallarına riayet etmelidir.


    [ III-YOLCULUKTA NAMAZ ]


    Asli vatanından, dinen sefer sayılacak uzaklıkta bir yere gitmek üzere yola çıkan bir kimse yolculuk esnasında dört rek’atlı farzları ikişer rek’at olarak kılar. Gittiği yerde 15 günden az kalacaksa aynı şekilde dört rek’atlı farzları ikişer rek’at olarak kılar. Gittiği yerde 15 gün veya daha fazla kalmaya karar verirse, namazlarını tam kılar.

    Buna göre, Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de kesintisiz en az 15 gün veya daha fazla kalanlar, mukim sayıldıklarından, gerek Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de, gerek Arafat, Mina ve Müzdelife’de ve gerekse Arafat dönüşü Mekke’de kaldıkları süre içinde namazlarını tam olarak kılarlar.

    Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de 15 günden az kalanlar, misafir sayıldıklarından gerek Arafat’a çıkmadan önce Mekke’de, gerek Arafat, Müzdelife ve Mina’da namazlarını seferi olarak kılarlar. Arafat’tan döndükten sonra Mekke’de 15 gün veya daha fazla kalacak olanlar ise bu süre zarfında namazlarını tam olarak kılarlar.

    Uygulamada Medine ziyareti 15 günden az olduğundan Medine’de namazlar seferî olarak kılınır.

    Seferî olup da oralarda mukim olan imamlara uyarak namazlarını kılanlar, imamla birlikte namazlarını tam olarak kılarlar.


    [ IV- HACCIN EDA ŞEKİLLERİ ]


    Hac, hac ayları denilen zaman dilimi içinde yapılan bir ibadettir. Hac ayları Hicrî takvime göre Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Hac, bu aylar içinde umresiz de yapılabilir, umre ile birlikte de yapılabilir. Haccın umresiz ya da umre ile birlikte yapılmasına haccın eda şekilleri denir.

    Haccın eda şekli üçtür:

    [ 1- İfrad Haccı ]


    İfrad haccı, umresiz yapılan hacdır. Aynı yılın hac ayları içinde, hacdan önce umre yapmaksızın hac niyetiyle ihrama girilir ve yalnızca hac yapılırsa ifrad haccı yapılmış olur.


    [ 2- Temettu Haccı ]


    Temettu haccı, aynı yılın hac ayları içinde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra yeniden hac için ihrama girerek yapılan hacdır.

    Temettu haccı yapacak olanlar, mikat sınırında veya daha önce umreye niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarlar. Daha sonra zamanı gelince hac için ihrama girerler. Haclarını eda ettikten sonra ihramdan çıkarlar.


    [ 3- Kıran Haccı ]


    Kıran haccı, aynı yılın hac ayları içinde umre ve hacca birlikte niyet ederek ikisini aynı ihramla yapmaktır.

    Kıran haccı yapacak olanlar mikat sınırında veya daha önce umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmazlar, aynı ihramla haccı da eda eder, sonra ihramdan çıkarlar.

    Kıran ve temettu haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vaciptir. İfrad haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi gerekmez

  • kabe

    02.12.2004 - 17:09

    [ 2. Mescid-i Haram ]


    'Mescid-i Haram', Mekke’de ortasında Kâbe’nin bulunduğu büyük bir mabettir. Buna 'Harem-i Şerif' de denir. Mescid-i Haram, Hz. Peygamber döneminde, Kâbe’nin etrafındaki küçük bir alandan ibaret iken ilk olarak Hz. Ömer tarafından genişletilmiş ve etrafı bir duvarla çevrilmiştir. Daha sonraları Mescid-i Haram günümüze kadar pek çok defa genişletilmiştir.

    Bugün Mescid-i Haram, yüz binlerce insanın içinde ibadet edebileceği genişlikte bir alana sahiptir.

    Resim-1 Bugünkü Mescid-i Haram’dan bir görünüş

    Mescid-i Haram’ın içinde, Kâbe’den başka 'Makam-ı İbrahim' ve 'Zemzem' kuyusu bulunmaktadır.

    'Makam-ı İbrahim', yaygın görüşe göre, Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı ya da insanları hacca çağırırken üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir. Burası 'Kâbe Kapısı' nın bulunduğu duvarın karşısında Kâbe’ye yakın bir yerde bulunmaktadır.

    'Zemzem', Allah’ın Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail’e ihsan ettiği suyun adıdır. Zemzem suyunun ortaya çıkışı şöyle olmuştur: Hz. İbrahim, Allah’ın emriyle eşi Hacer ve süt emmekte olan oğlu İsmail’i zemzemin bugünkü yerinde bulunan büyük bir ağacın altına yerleştirmişti. O sırada Kâbe yapılmamış ve Mekke şehri kurulmamıştı. Etrafta ne bir insan, ne su, ne de bir hayat belirtisi vardı. Bu şartlar altında yaşamaya devam eden Hacer, nihayet su ve yiyeceği bitince çaresiz kalmış, bir can yoldaşı görebilmek ve birkaç yudum su bulabilmek umuduyla önce 'Safa Tepesi' ne, sonra da 'Merve Tepesi' ne çıkmış ve bunu yedi defa tekrarlamış.(12) Merve Tepesi’ne son gelişinde oğlunu bıraktığı taraftan bir ses duymuş. Oğlunun yanına geldiğinde orada Cebrâil tarafından zemzem suyunun çıkarılmış olduğunu görmüş.

    Yeryüzündeki suların en üstünü olan 'Zemzem', halen Kâbe’nin 20 m. kadar doğusunda, 'Makam-ı İbrahim' e yakın bir yerde bulunan kuyudan çıkmaktadır. Bu kuyu tavaf alanının altındadır. Kuyuya biri bayanlara diğeri erkeklere ait olmak üzere iki ayrı yerden merdivenlerle inilmektedir. Zemzem suyu, içildiği gibi abdest ve gusülde de kullanılabilir.

    Hz. Peygamber zemzem hakkında şöyle buyurmuştur: 'Zemzem hangi niyet için içilirse o niyet içindir.'(13) Bu itibarla zemzem içerken dilek ve niyeti belirterek içmek uygundur.

    Zemzem içerken, 'Allah’ım! Senden yararlı ilim, bol rızık ve her türlü dert için şifa istiyorum.' diye dua edilir.

    Mescid-i Haram, yeryüzündeki tüm mescidlerden üstündür. Burada kılınan namaz da diğer mescidlerde kılınan namazlardan fazilet bakımından kat kat üstündür.(14)

Toplam 10 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR