Faik Ardahan Antoloji.com

5 Ekim 1963 yılında isimsiz dünyaya geldiğimde büyükler geleneklerimizin devamı olarak babamın dedesinin adını, rahmetli eşi büyük anamın “koymayın şu deli adamın adını şu yavrucağa” demesine ve ısrarlarına rağmen kulağıma “FAİK” olarak deyivermişler. Daha sonraki akışlarında da hep bu karmaşalarla –biri yap oğlum demiş, öbürü sakın yapma demiş- bense hangisine inanacağını bilemeden büyümüşüm. Ta ki kendimi bilene kadar. Kendimi bildikten sonrada bilmediklerimi öğrenmenin telaşıyla takip ettim seçtiğim yaşam ırmağının yolunu.

İlkokulu o tarihlerde elektriği dahi olmayan Kayseri’nin köylerinden birinde, ortaokulu da şehir merkezine bağlı bir belde de, liseyi Yahyalı ilçesinde, üniversiteyi de elektriği olan ama elektriğini alamadığım şehirde bitirdim. Yüksek lisansımı da aynı şehirde tamamladım. Artık Kayseri yeterdi eğitim sarmalında bende doktoramı Kayseri yerine onun kopyası Konya’da yaptım. Daha sonra Akdeniz’deki başka ırmakların çavlanlarında akan yaşamım hala Antalya’da devam etmektedir. Son 14 yıldır Akdeniz Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktayım

Evli değilim ama, şimdi birlikte yaşadığımız, ona hem annelik hem de babalık yaptığım Mehmet Doruk isimli bir yiğidin babasıyım, yol arkadaşıyım. Yüreğimde taşıdığım ve adını kuzey koyduğum bir yolun içindeyim.

Ben Faik Ardahan olarak neredeyse elli yaşında da olsam yüreğim hep çocuktur. Ben zannederim büyü(ye)meyeceğim. Anam babam beni büyütemedi, üniversitede hocalık mesleği biraz olgunlaştırsa da beni o da büyütmedi. Arkadaşlarım zaten çocuktular. Yani büyüyemedim. Bir Ahmet vardı aklı başında arkadaşım, daha sonra o da bana benzedi. Sözün özü; büyümüş de küçülmüş bir çocuk yanım, çokbilmiş bir afacan yanım hep vardır benim. Zannederim 75’inde bir adam olduğumda mahallede bilye oynayan çocuklarla kıyasıya bilye oynayıp onlarla didişeceğim de. Ben büyümeekkkkkkkkkkk ist(em)iyoruuuuuuuuuummmmm.
..

Devamını Oku

Toplam 4 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR