Korkut Orhan - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı

dapdapdübidüp twisst twist....... dapdapdübidüp twisst twist........ dapdapdübidüp twisst twist

antolojide çok eğleniyorum....siz de eğlenin.....takmayın kafanıza bişi......önünüze ne çıkarsa tıklayın.

-


tereddütsüz altna imzamı koyacağım, etkilendiğim bir yazı..
tabii ki değerli bir insanın kaleminden..
O'nun adı' 40 harfi geçmeyen nick tutturmak zor'

paylaşmak istedim...


DEİST

Allah'ın esmaül hüsnasındaki zıt kavramları yan yana yazın.
kötü olanları çıkarın... elde kalan Yaradan...

Kur'an'ın Tanrıya hakaret ettiği yerleri çıkarmaya gerek yok. Biz onu zaten çıkardık. külliyen...
örn: Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini saptırır...
asla...
Yaradan kendi iradesiyle kimseyi saptırmaz.

örn:Allah, insanların çoğunu cehennem için yarattığına dair yemin eder..
hayır...
Yaradan, aciz bir kul gibi yemin etmez, edemez, yüceliğine yakışmaz. Hele ki taaa baştan cehennem için insan yaratmak, bu Adil sıfatına sığmaz..
örn: Allah insanların çoğunu cehenneme atacağım diye söz vermiş kendine. Sözünü tutmak için kullarını saptırırmış... Bunları kur'an'ın Allah'ı ya da yazarı söylüyor, ben değil...
ve daha biiiirrrr sürüüüüü....
Böyle adaletsiz bir Tanrıya inanmayı benim vicdanım reddediyor...
İmanın şartları nedir?
Bu şartların içinde iyilik, güzellik, sevgi, hoşgörü, cana kıymamak, güzel ahlak var mı? yok
kadın hangi hasletleri için alınır hadislere göre: içlerinde sevgi var mı? ben söyleyeyim, yok. Hatta kayınpeder istemiyor diye oğlunun boşanmasını sağlayan Peygamberin hadisleri bile var.
bu dinde insan sevgisi yoookkk...
niye bu dinde kalayım ki, sevgi benim için yüce bir değerken...

40 harfi geçmeyen nick tutturmak zor

COCA COLA

TUVALETi TEMiZLEMEK iÇiN:
Bir kutu kolayi klozetin içine dökünüz.
Bir saat kadar bekleyiniz ve sifonu çekiniz.
Koladaki sitrik asit hela basindaki lekeleri yok edecektir.
KROM TAMPONLARDAKI PAS LEKELERINI YOK ETMEK iÇiN:
Arabanin tamponunu, Coca Cola'ya batirilmis bir sigara paketinin
içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz.
Tertemiz olacaktir.
AKÜ KUTUP BASLARINDA ÇAPAGI TEMiZLEMEK iÇiN:
Bir kutu kolayi kutup baslarina dokun ve bütün çapak yok olsun.
PASLANMIs BiR CiVATAYI SÖKMEK iÇiN:
Coca-Colaya batirilmis bir bezi bir kaç dakika pasli civatayi uygulayiniz.
Bir kaç dakika sonra rahatlıkla dönecek ve çıkacaktır.
ELBiSENiZDEKi YAG LEKESiNi ÇIKARMAK iÇiN:
Bir kutu kolayı lekeli giyeceklerin üstüne bosaltin,
deterjani ekleyin ve her zaman yikadiginiz gibi yikayin.
Coca-cola yag lekelerinin yok olmasina yardim edecektir.
Ayrıca araba ön camlarındaki her türlü kus pisliği yapisan sinekler
veya ağaçlardan dökülen toz, polen, yapiskan maddelerin çikarılması,
en iyi madde COCA COLA veya PEPSI 'dir.
Haaa... isterseniz..........
Bu çok kuvvetli temizleyicinin geriye kalanını içersiniz.
Bakin bu da bir fayda.
Fayda ise eğer? ? ?
Peki nedir bu Cola'nin bu kadar etkileyici temizliklerde bile kullanılabilmesinin sebebi?
Coca-Cola ve Pepsi'nin ortalama pH değeri 3.4 tur.
Bu asidi de dişleri ve kemikleri eritmek için yeterlidir.
Temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi budur.
Aslına bakarsanız Cola ile dünyada kimsenin tavsiye edemeyeceği
KARBONDİOKSİT içiyoruz.
Hani şu dışarı atmak için devamlı nefes alıp verdiğimiz,
atmak için ugrasdigimiz KARBONDİOKSİT...!
2001 yilinda Delhi Üniversitesinde
'kim daha fazla Coca-Cola içecek' diye bir yarışma yapıldığında,
sekiz litre Coca-Cola içerek kazanan ve 10 dakika içerisinde,
herkesin gözü önünde ölen kisinin haberini duymussunuzdur.
Neden öldü?
Çünkü çok fazla karbondioksit almisti ve kaninda yeterli oksijen yoktu.
Baska bir örnek:
Kirilmis disinizi bir sise Coca Cola'nin içine koyun ve
10 gün sonra bakın... Dis 10 günde büyük oranda erir.
Halbuki dişler ve kemikler ölümden sonra bile,
en fazla dayanabilen organlarimizdir...
Bir sise kola içerek midenize ve dişlerinize ve
bagirsaklarimiza ne yaptigimizi bir düşünün...
Peki bunları niye yazdik ve niye herkes okusun istiyoruz?
Bu Coca-Cola ve Pepsi ile ilgili gönderilen yazı;
genç bir grubun ortak platformlarda aldiklari bir kararin ürünüdür.
Bu yazi İnternet üzerinden gönderilerek yayilmasi amaçlanmisdir.
Zaten onlar da büyük kartellerden boyali medyadan ya da
yaz eylemcisi kimi sivil toplum örgütlerinden destek beklemiyorlar.
Yoksa bu tiplere yaptıklari parasal desteği ya da,
promosyon adi altında verilen 'sus' paylarini vermezler.
Bu kadar zararli bir içecek nasil olurda, bu kadar bilinçsizce tüketilebilir?
iste bu bilinçsizliği önlemek için çevrenize,
sevdiklerinize bunları anlatın.

Belki bu kampanya fazla bir ses getirmeyecek olabilir.
Ama ne kadar kisiye ulasirsa o kadar büyük etki yapacaktır.

-


Bugün erkeğin kadınla tokalaşmasını tartışan Türkiye’den bir zamanlar Einstein bile iş ricasında bulunuyordu


Cumhuriyet’in 83. yıldönümünü sadece kadınlara mahsus parkları, tarikat mensuplarının cüppelerini yahut kadın eli sıkmanın günah olup olmadığını tartışarak kutluyoruz.


İşte, Cumhuriyet rejiminin henüz on yaşında olduğu günlerdeki Türkiye ile 83 yaşındaki Cumhuriyet Türkiyesi’nin farkı: Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dáhilerinden olan Alman fizikçi Albert Einstein, 17 Eylül 1933’te Ankara’ya, başbakanlığa gönderdiği ve 'Sadık hizmetkárınız olmaktan şeref duyuyorum' sözlerinin yeraldığı mektubunda, Hitler’in iktidara gelmesinden sonra Almanya’da çalışmalarına imkán kalmayan değişik meslek gruplarından 40 bilim adamı için, Türkiye’den iş talebinde bulunuyor. Einstein’ın ricası Atatürk tarafından kabul edilmiş ve bu bilim adamlarının tamamı Türkiye’ye gelerek Üniversite Reformu’nda görev almışlardı.

TÜRKİYE, Cumhuriyet’in ilánının 83. yıldönümünü Bağcılar Belediye Başkanı’nın sadece kadınlara mahsus bir park açmaya kalkışmasını, namazı cüppesiz kılan erkeğin secde ánında arkasındaki safta namaz kılan erkeği tahrik edip etmediğini yahut kadın eli sıkmanın günah olup olmadığını tartışarak idrak ediyor. Kutlu olsun!

murat bardakçı

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? ? ?

- Ulkemizde, Din görevlisi memur sayısının.. 87.000 oldugunu,

- Cami sayısının... 77.000 oldugunu,

- Her 345 kişiye bir cami düştügünü.

- Halen inşaatı devam 1140 cami oldugunu,

BUNA KARSILIK......

- Ulkemizde, Okul sayısının 67.000 oldugunu,

- Eğitim SEN'e göre 200 bin, Hükümete göre 96 bin öğretmen açığı oldugunu!

- Hastane sayısının 1220 oldugunu,

- 60 bin kişiye bir hastane düştügünü,

- Sağlık Ocağı sayısının 6300 olduugunu (Alt yapıdan yoksun, çoğunda
hekim yok) ,

- Doktor sayısının 77.344 oldugunu,

- Her 870 kişiye 1 doktor düştügünü,

- Türkiye'de hastanelerde sadece 189 bin yatak kapasitesi bulunurken,
aynı anda 26 milyon kişinin camilerde namaz kılabildiğini.

- Buna rağmen önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde yeni yapılması gereken
sağlık kuruluşu/hastane sayısı 30-40 arası ifade edilirken,

inşaatı sürmekte olan cami sayısının 1340'a ulaştığını.[1]

- Türkiye'de her 345 kişiye bir cami düşerken, 60 bin kişiye bir
hastane düştügünü.[2]

- Almanya'da 70 bin Sağlık Kuruluşuna karşı sadece 8 bin kilise,
Fransa'da ise 60 bin sağlık kuruluşu ve sadece 9 bin kilise oldugunu.

-Almanya'da 11 bin 332, Fransa'da 4 bin kütüphane varken, 70 milyon
nüfusu olan Türkiye'de bu sayının sadece 1435 oldugunu.

- Turkiye'de sadece 13 ilde Devlet Tiyatrosu oldugunu,

- Diyanete bağlı Kuran Kursu sayısının ise 82 ilde mevcut olup
sayısının, 3 bin 852 oldugunu,

- Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) yaptığı araştırmaya göre, 14.403
tane cami yaptırma derneğinin bulunduğu,

Türkiye'de, maalesef sadece 1 opera, 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18
sinema, 38 tiyatro derneği bulundugunu.[3]

Bu durumda, geleceğin nerede arandığını.? ? ?

- Türkiye'de 14.403 Cami yaptırma ve kuran kursu derneği varken, '
Dini faaliyetleri kontrol - altında tutmak icin kurulan ' DİB'na ne
gerek oldugunu!

- DİB'nın 1997 yılında 66 trilyon olan bütçesinin, 2006 yılında 1.2
katrilyona çıktıgını.

- 8 Bakanlığın bütçesinin, Diyanet İşleri Başkanlığından daha az oldugunu.

- Dört bakanlığın toplam bütçesi ve 22 Üniversitenin toplam bütçesi
ise DİB bütçesine eşit oldugunu.

DİB Bütçe'sini yıllar itibariyle dokumunun:

1997 66 Trilyon 751 Milyar 962 Milyon

1998 119 Trilyon 679 Milyar 140 milyon

1999 180 Trilyon 824 Milyar 159 Milyon

2000 270 Trilyon 362 Milyar 931 Milyon

2001 302 Trilyon 130 Miyar 110 Milyon

2002 553 Trilyon 364 Milyar 200 Milyon

2003 771 Trilyon 267 milyar

2004 1 Katrilyon 126 milyon 41 bin

2005 1 katrilyon 122 trilyon 41 milyar lira

2006 1.209.692.000 YTL

2007 1.176.969.000 YTL

2008 1.221.605.000 YTL oldugunu,

DİĞER BAKANLIKLARLA BÜTÇE KARŞILAŞTIRMASI

Diyanet İşleri Başkanlığı 1.122.203.000

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 783.047.000

DIŞİŞLERi BAKANLIĞI 562.643.000

BAYINDIRLIK VE iSKAN BAKANLIĞI 677.219.000

ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 687.265.000

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 280.095.000

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAK. 249.296.000

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 632.417.000

ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 404.396.000 OLDUGUNU BİLİYORMUYDUNUZ.......

ULKEMIZDE, BAZI SİYASİLER, ÇAREYİ EĞİTİMLİ VE SAĞLIKLI TOPLUM YARATMADA DEĞİL,

DİYANET VE CAMİDE ARAMIŞTIR DERSEK,

YANLIS BİR SAPTAMA YAPMIS OLUR MUYUZ ACABA.? ?

-

[1] Devlet İstatistik Enstitüsü verileri,

http://www.meb.gov.tr/istatistikler.htm,

http://www.die.gov.tr/tkba/istatistikler.htm

Eğitim Sen, Eylül 2004 Eğitimin Sorunları Raporu,

Sabah Gazetesi, 15.06.2004, Fatih ERTÜRK'ün haberi.

[2] Sabah Gazetesi, 15.06.2004, Fatih ERTÜRK

[3] Ankara Ticaret Odası'nın 'AB Kapısında Sivil Toplum Dosyası'
konulu araştırma dosya


..KAPIMIZDA SİNSİCE BEKLEYEN TEHLİKE..! .....ŞERİAT


1) Önce küçücük bireysel özgürlüklerimizi ayaklar altına aldılar. Günlük yasantimizda ayirtina bile aramadigimiz o kücücük özgürlüklerimizi cignediler. 'Mümin kadını başını örter' dediler, 'birer eşarp örteriz' diye düşündü pek çok kisi. Ne çıkardı bundan? Eğreti birer eşarp örtüveriyorlardı sokağa çıkarken.

2) Üç - bes gün, belki birkaç hafta böyle geçti. Alışmıştı pek çok kişi. Ancak, unuttuklari bir nokta vardı, vidayi yavaş yavaş, diş diş sıkarlar, çekiçle çakmazlar! Birkac molla fetva verdi bir gün, 'kısa kollu giysiler mümin kadınlar için uygun değildir! ' dileyen uydu, dilemeyen kısa kollu giysilerini yine giymeyi sürdürdü.... Ancak, sadece birkac gün.

3) Sokaklarda yüzlerine, kollarına kezzap atılınca, yüzlerini tükürülüp saçlarından yerlerde sürüklenince, onlar da fetvaya uymak zorunda kaldilar.

4) Gün geldi, giysilerinin üzerine bir de manto giymekle yükümlü kılındı. 9 yaşını geçmis erişkin (!) tüm kadınlar (!) yine de bir seçenek daha tanınmıştı onlara: kara çarşaf..... Doğaldır ki artık başörtüleri eğreti takılamazdı. Saçının bir tek teli bile görünmemeliydi. Hem, daha gecenlerde İran Radyo-TV Kurumu Baskani Ghodbzadeh (Kurtbzade) dememis miydi 'kadınların saçlarındaki ışıltı, insanda sehevi duygular uyandirir' diye.

5) Bundan böyle dogum günü partilerinde, dügünlerde kadın - erkek bir arada eglenmek haram, böyle fesat yuvası haline gelen evleri basmak, caizdi. Ruhani lider de buna uygun olarak 'aglayiniz, aglayiniz ki günahlarınızdan arınasınız. Ağlamak imaninizi tazeler' demisti bir gün. (Bir an Fethullah Hoca efendinin (!) ayni tümceyi kullandigini animsadim da.....) .

6) Özgürlükleri küçücüktü, minicikti, güçsüz ve çelimsizdi. Bir gün avuçlarının içinden kayıp yitince ayırtına varıyorlardı değerinin.

7) Hıncahınc dolu bir stadyumda kaybolan minik cocuklar gibi ayaklar altinda eziliyor, yobazligin pencelerinde can veriyordu.

8) Tek tek, sessizce yok edildiler. Sabah işyerine gidip, bir daha evlerine dönemediler.

9) Vedalaşma şanslari bile olmamıştı sevdikleriyle, kardeşleri, anası, babası, ya da eşiyle. Yarının koynundan koparıldı yine pek çoğu, bir gece vakti. Onlar bir daha asla evlerini göremediler.

10) Yüzler, binler, onbinler bir sabah ezanında kursuna dizildiler. Evin zindanlarindan çıkan kamyonların kasalarına üst-üste yığıldılar. En altta kalın süngerler döşeliydi, kanlar yollara sızmasın, yolları kirletmesin diye. Hepsi birbirinin sevgilisiydiler, kimi ana-babasinin, kimi yavrusunun, kimi yavuklusunun.....

11) Bir sabah sessizce gömüldüler. 'İktidara kanlı mı girecegiz, yoksa kansız mi? ....' diyenler bunları çok iyi bilirler, hesapları bunun üzerinedir.


Tanrı Baba bir sabah uyanınca
Biz insanları düşündü nasılsa
Gitti pencereye 'Kim bilir' dedi.
'Belki o gezegen yok oldu gitti'
Ama baktı uzakta, çok uzakta
Bir köşecikte fır fır dönüyor dünya.

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
'Alsın vallahi çocuklar
Bir şey anlıyorsam
Bu dünyalıların tutumlarından'

'Ey benim minnacık yaratıklarım
Ak ve Kara, donuk ve yanıklarım'
Dedi Tanrı, babacan haliyle.
'Sözde ben yönetiyor muşum sizi
Oysa görüyorsunuz,
Allah çok şükür,
Benim de sürüyle bakanlarım var'

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
Alsın vallahi,
Bu bakanlar ikişer, üçer
Atmazsam kapıdan dışarı.'

Boşuna mı şarap verdim,
Kızlar verdim size
Güzel güzel yaşayasınız diye
Nasıl olur da siz bana
'Orduların Tanrısı' dersiniz
Ne yüzle alıp adımı dilinize
Top atarsınız birbirinize... '

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
'Alsın vallahi çocuklar
Bir tek orduya kumanda ettiysem bugüne dek
Su süslü püslü zibidilerin
İşi ne yaldızlı tahtlar üstünde?
Nedir o kasilmalari, böbürlenmeleri?
Beslediginiz bu karınca beyleri
Sözde benden kutsal haklar almışlar
Benim inayetimle kral olmuşlar. '

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
'Alsın vallahi çocuklar '
Sizleri böyle kötü yönetenler
Geldiyse benden.
Bir de o kara bücürler var, benden geçinen
Burnum illallah dedi tütsülerinden
Yaşamayı oruca çevirmis bu softalar
Verdikleri parlak vaazlara gelinceee,

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
'Alsın vallahi
Birsey anlıyorsam bu heriflerin anlattıklarından'
'Artık bana kızmayın çocuklar
Sevişin, güle oynaya yaşayın
Sizi yakar makarım diye de korkmayın,
Kralına da, yobazına da basın kalayı! ..'
Ama keselim, Allahısmarladık
Jurnalciler duyarsa yandık.

'Şeytan canımı alsın ' dedi Tanrı
'Alsın vallahi çocuklar
Bu yüzsüz herifleri
Sokarsam kapidan içeri
Kapıdan içeri kapıdan içeri... '