Altakki zırvalıkların hepsini geç.. burdan hepsinin üstüne kusuyorum.. birazdaha kırılsalar eriyecekler ortalıkda insan namına gezip duran mide solucanlar.. ben kötü bir insanım duygularımı katlettim mutluluklarımı aşti otogarının emanet bürosuna bıraktım toslansın dursun gülüşümü bıçakladım hayallerimi kül tablasına bastım herşey bugün mutluluk nedir? ekmek alkol uyumak vs.. bunun bir sınırı varmıdır insan ne zaman tamaatkar olur ya özgürlük mutluluk olmasada olur özgürlük olmassa spartaküs ölür düşlerimizi kanser ederiz sokrates kendini asar görür geçiririz elde avuçda birşey kalmaz... özgürlük avuçlarımızın içinde çırpınan bir kelebek ya gök yüzü o herkese aittir direndiğin kadar senindir masumiyetimiz yok masum olan çocuklar ve hayvanlardır...
Neden 'BEN' diye sormayın.. (Kısa bir paylaşım) Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu: - Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? Arthur Ashe cevap verdi: - Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah’a “Neden ben”? diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl ‘Niye ben’ derim?
'Mutluluk insanı tatlı yapar. Başarı ışıltılı… Zorluklar güçlü… Hüzün insanı insan yapar, Yenilgi mütevazi… Allah’a asla ‘Neden ben? ’ diye sormayın. Ne olacaksa zaten olur...'
esra selam, gelirsin diye çok bekledim ama çok uzunca bir süredir sitede yoksun, kaç gün sonra yada kaç ay sonra bu mesajımı alırsın bilmiyorum ama beni gördüğün an lütfen benimle iletişime geç, mesaj bölümü kapalı olduğu için burdan yazıyorum, rumuzuma takılma bir eski dost olduğumu düşün, sana söylemek istediğim önemli şeyler var...
kimliksiz sevdamda bir bakışların kaldı... Alev alev, kor kor... sıcak, içten Meltem meltem gökyüzünde bir duman... Bir yanık kokusu Savrulur Bütün şehrin üstüne Bir ben ıslanır ve Solyanımdan feryad... Bırakmaz beni bana Çaresiz başım Vurgun yemiş aşkdan yana Ne sen vardın nede giden Bir gün karşılaşırsak Yolda okulda durak da Mahşer de o kalabalık da Gözlerini kaçır gözlerimden Çünkü İlk bakışın ilk gülümsemen var Oldukca sende Yine utanırım Yine dilim tutulur Yine söyleyemem Biz aşkı yaşlandıramadık Hep genç hep dinamik Biraz hoyrat biraz yakıcı Her seferinde Asi kardelenler açardı avuçlarında Karda kışta boranda Fırtına öncesi Keskin bakışlı nişancılar gezerdi Gittiğin yollarda Bakışlarını hatırlarım şimdi Dalıp giderken Ayrılık vakti daha gelmeden Bir telaş bir sıkıntı sarardı Hemen gitme Daha vakit çok erken der gibi Bırakmadın Gözlerin gözlerimde kalsın Bırakmadın Ardından doya doya ağlasın Bırakmadın be zalım
Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır aramaya başlar. Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder. Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızilderili'ye: 'Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun? ' diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmedigini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: 'Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir.
Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.'der.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Mevlana]
Ertelemeye çalıştığımız yaşamlarımız o denli hızla ilerliyorki, yanımızdan geçerken biz ona sadece uzaktan bakıyoruz ve bizi geçtiğini düşündüğümüz anda peşine takılıyoruz. Hani olurda yetişebilir bir şekilde bi yerlerinden tutabiliriz diye ama ...
27.08.2012 - 15:59
Merhaba
26.10.2011 - 11:27
Birşey sorabilir miyim? Dönüş yaparsan sevinirim mesaj şansım olsa böyle alenen yazmadım..
25.10.2011 - 11:27
Altakki zırvalıkların hepsini geç.. burdan hepsinin üstüne kusuyorum.. birazdaha kırılsalar eriyecekler ortalıkda insan namına gezip duran mide solucanlar.. ben kötü bir insanım duygularımı katlettim mutluluklarımı aşti otogarının emanet bürosuna bıraktım toslansın dursun gülüşümü bıçakladım hayallerimi kül tablasına bastım herşey bugün mutluluk nedir? ekmek alkol uyumak vs.. bunun bir sınırı varmıdır insan ne zaman tamaatkar olur ya özgürlük mutluluk olmasada olur özgürlük olmassa spartaküs ölür düşlerimizi kanser ederiz sokrates kendini asar görür geçiririz elde avuçda birşey kalmaz... özgürlük avuçlarımızın içinde çırpınan bir kelebek ya gök yüzü o herkese aittir direndiğin kadar senindir masumiyetimiz yok masum olan çocuklar ve hayvanlardır...
23.02.2011 - 15:47
Neden 'BEN' diye sormayın.. (Kısa bir paylaşım)
Efsane Wimbledon’un ilk zenci şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS’den ölüm döşeğindeydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:
- Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?
Arthur Ashe cevap verdi:
- Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2’si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah’a “Neden ben”? diye hiç sormadım.
Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl ‘Niye ben’ derim?
'Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı…
Zorluklar güçlü…
Hüzün insanı insan yapar,
Yenilgi mütevazi…
Allah’a asla ‘Neden ben? ’ diye sormayın.
Ne olacaksa zaten olur...'
Arthur Ashe
17.02.2011 - 15:42
esra selam, gelirsin diye çok bekledim ama çok uzunca bir süredir sitede yoksun, kaç gün sonra yada kaç ay sonra bu mesajımı alırsın bilmiyorum ama beni gördüğün an lütfen benimle iletişime geç, mesaj bölümü kapalı olduğu için burdan yazıyorum, rumuzuma takılma bir eski dost olduğumu düşün, sana söylemek istediğim önemli şeyler var...
29.04.2010 - 18:15
Hasret kaldık hasret dost dillerine
Bahçelerindeki has güllerine
Aşk ile tutuşan gönüllerine
Selam olsun selam gönül dostuna
19.04.2010 - 18:30
Merhaba, gül bağımın güller açan Leyla’sı,
Merhaba, şen gönlümün onulmayan sevdası,
Merhaba, yüreğimin kapanmayan yarası,
Merhaba deli gönül, birde sana merhaba.
28.11.2009 - 06:53
♥ (¯`´•.¸(¯`´•.¸ _______ღ ♥ ღ _______ ¸.•´´¯) ¸.•´´¯) ♥
♥ -==-♥ °°Bayramınız Mubarek°°♥ olsun -==-♥
♥ (_¸.•´´(_¸.•´´_¯¯¯¯¯¯¯ღ ♥ ღ ¯¯¯¯¯¯¯ `´•.¸_) `´•.¸_) ♥
♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
♥ . ♥ . ♥ . ♥ Allahın rahmeti üzerine olsun. Sana gelen her iyilik Allahtandır,
♥ . ♥ . ♥ RABBİM UMDUĞUNUZ HAYIR İŞLERE NAİL KILSIN
♥ . ♥ . ♥ . Mekanın cennet yuvan huzurlu kalbin Allah ile dolu olsun
♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .♥ . ♥ . ♥ .
16.10.2009 - 21:14
Kimliksiz Sevdam
kimliksiz sevdamda bir bakışların kaldı...
Alev alev, kor kor... sıcak, içten
Meltem meltem gökyüzünde
bir duman...
Bir yanık kokusu Savrulur
Bütün şehrin üstüne
Bir ben ıslanır ve
Solyanımdan feryad...
Bırakmaz beni bana
Çaresiz başım
Vurgun yemiş aşkdan yana
Ne sen vardın nede giden
Bir gün karşılaşırsak
Yolda okulda durak da
Mahşer de o kalabalık da
Gözlerini kaçır gözlerimden
Çünkü
İlk bakışın ilk gülümsemen
var Oldukca sende
Yine utanırım
Yine dilim tutulur
Yine söyleyemem
Biz aşkı yaşlandıramadık
Hep genç hep dinamik
Biraz hoyrat biraz yakıcı
Her seferinde
Asi kardelenler açardı avuçlarında
Karda kışta boranda
Fırtına öncesi
Keskin bakışlı nişancılar gezerdi
Gittiğin yollarda
Bakışlarını hatırlarım şimdi
Dalıp giderken
Ayrılık vakti daha gelmeden
Bir telaş bir sıkıntı sarardı
Hemen gitme
Daha vakit çok erken der gibi
Bırakmadın
Gözlerin gözlerimde kalsın
Bırakmadın
Ardından doya doya ağlasın
Bırakmadın be zalım
Salim Erben
27.03.2009 - 05:07
size gercekten tesekkür ederim herkes sizin gibi düsünse keske işte bu kadar sıg bi zihniyet olusmazdı işte ozaman..
26.03.2009 - 11:34
Elbette bir bütünlük olması çok güzel :) ama üretenin ürettiğini görmeyip, üreteni sadece başka anlamlarda yorumluyanlar içindi sözüm.
25.03.2009 - 17:49
tamamlanırsa daha güzel olur bi bütünlük yani :)
25.03.2009 - 13:18
Düşsel olarak üretenler, görsellikle özdeştirilmeli mi?
23.03.2009 - 09:35
KIZILDERİLİ
Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar.
Gruptan biri, Kızılderili'dir.
Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş
makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken,
Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek cırcır aramaya başlar.
Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını,
kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder.
Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder.
Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder.
Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır
böceği bulurlar.
Arkadaşı, Kızilderili'ye: 'Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl
duydun? ' diye sorar.
Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya
gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler.
Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı
kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin
geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmedigini kontrol eder.
Kızılderili, arkadaşına dönerek:
'Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir.
Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.'der.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Mevlana]
Toplam 14 mesaj bulundu