Gizemli kadın Ne bileyim Gittin aniden Çözemedim seni Çözemedim kalbini Bir baktın bir yumdun gözlerini Bir gün ağladın bir gün ağlattın Kalbimin kapısını açtın sadece baktın Başın önünde derinlerde uzaktaydı aklın Daima benim için mistik bir sırdın Son gelişinde sadece ağladın Doyasıya nemli nemli baktın Ağladın sadece ağladın Bilinmezlere saklandın Aklımda hep sırdın Sır olarak kaldın Senin adın Gizemli Kadın (Ç/alıntı -------
Herkes konustugunu yazar,bense sustuklarimi'
Herkesin konustugu dünyada ben sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Kendimle konusuyorum simdi yalniz... Yalniz yüregimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...
Sustum! Bin ah sürüp dudaklarima, ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martilar... Umutlarimi sarip rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece.... Yildiz yapip serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...
Sustum! Tam acilarimi haykiracaktim ki, sustum... Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Bir çiglik kaniyor demedim en derininde yüregimin... Içimdeki volkanlari bogarak sustum! Açmadim kimselere yüregimi... Hançeri sadece kendime sapladim, sapladim ve sustum! Hüznü yüzümde, acilari gözlerimde topladim sustum!
Sustum! Sustu dudagimdaki sarki, gözlerimdeki siir... Yaralari yalayan rüzgar, sokaklarinda kahroldugum sehir... Gözlerim konusuyor yalniz... Saçi agarmis hayaller nemli kirpiklerle bulutlandiginda... Gözlerim gökte simsek olup çakiyorum, kimse görmüyor!
Sustum! Tuz basip yaralarima, ne kadar susulacaksa o kadar sustum! Içinde volkanlar tasiyan bir dervis gibi... Yaslanip yalnizligin duvarina, gül döküp kalabaliklara her gece... Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi, kimse bilmiyor...
Sustum! Tam sevdigimi haykiracaktim ki, sustum... Sustu benimle gök, sustu dag, sustu toprak Acilar konusuyor simdi yalniz... Yarali gönlümün sizilari konusuyor... Tutup öldürüyorum içimdeki sevdalari bir bir... Atiyorum uçurumlardan, kimse görmüyor!
Ne zaman dudaklarindan öpmeye kalksam hayati... Saçlarini koklasam rüzgarlarin... Içimde incecik bir sevgi ürperiyor... Sari hüzünler dökülüyor gönül bahçeme... Gelmiyor bekledigim bahar, yaralar merhem tutmuyor... Gözyasi olup dökülüyorum kaldirimlara... Kimse silmiyor... Yagmur dinmiyor... Sevdigim bilmiyor...
Sustum! Sustu benimle sari sabir, Sustu hasret, sustu zaman... Yalniz gözlerimle dokunuyorum hayata, kimse duymuyor!
Sustum! Içimde dalgalar kabardikça volkanlar gibi sustum! Sustu dudagimdaki siir, gözlerimdeki nehir, gönlümdeki yara... Bulutlar haykirdi isyanimi, simsekler haykirdi... Sadece ben duydum, sadece ben!
Ey besigini sallayip bogdugum hayat... Ey kucagimda büyütüp öldürdügüm sevgi... Yaralar merhem tutmuyor, geceler avutmuyor... Ben sustum, acilarim konusuyor yalniz... Yarali gönlümün sizilari konusuyor...
Ben sustum! Susmuyor yüregimi kavuran kasirga,pencereme vuran yagmur damlalari Susmuyor disarda inleyen rüzgar Yildizlar küs., ay üzgün, yagmur dinmiyor... Içimde binlerce siir kaniyor her gece... Kimse bilmiyor... Kimse duymuyor...
KEŞKE HEP COCUK KALSAYDIK DİZLERİMİZ ACISAYDI YÜREĞİMİZİN YERİNE ..............................**************************................................... Denilir ki; özel birini bulmak bir dakikanizi alir, onu degerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
SeVmeK IçIn 'YüReK', SürDüRmEk IçIn 'EmEk' GeReK... ..............******************................
Sustum Yaşlı bir çınar asaletinde yaşadım ölümü, Yavaş yavaş içimde çürüttüm seni, Bir de kendimi. Yoktun… Bilmedin… Sustum… Sessizce oldu ölümüm, Bir çınar gibi…. Dağ başı ıssızlığında öldürdüm, Bir kendimi, Bir de seni…
Yüreğimin en dibine gömdüm çığlıklarımı, Sustum… Ölesiye sustum. Aynaların sırrına yapıştı sesim. Denizin karanlığını kulaçlamaktı konuşmak, Gölgelerden gün sağmaktı, Sustum… Yoktun… Habersiz bir ecel gibi sustum. Bir şiirlerim duydu sesimi, Bir de sigaram…
-/- İçimde kalan bir tortu, Bir zehir, Yalancı bir düş, Acı bir gülüş… Harflere hapsedilmiş bir avaz... Susmak: Sesten peydahlanmış söz, Küllenmeye düşman bir köz…
Avuçlarımda yüreğim, Yine düştüm. Ve sustum... Dünden çalınmış gün gibi sustum…
Biraz daha eziliyorum; söylediklerinle ya da söylemediklerinle...
Ne çok isterdim o yüreğinin benim için çarpmasını, Kalbindeki sevginin benim için olmasını, o sevgiyi karşılıklı yaşamayı.
Ama hani bir söz vardır: 'ben seni sevdim,sen beni sevmesende olur zaten aşk budur' Daha ilk qünden umutsuzdu bizim sevqimiz. Ben hiçbir zaman sonu olmayacağını bildiğim halde sevdiğim, Yüreğimi vermekten korkmadığımsın...
Ama sen benim için hala canım, canımdan öte,canımın içisin. Gel diye değil,sev diye değil,SADECE BİL DİYE...
Bakışlarım dondu sanki, yüreğim donunca. Nasıl da manasız bakıyorum etrafa. Görmesin istiyorum hiç kimse gözlerimi, görmesin hiç kimse hüzün tanelerimi... Susuyorum artık derin derin. Nasıl da konuşmak istiyorum oysa. Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum. Tüm biriktirdiklerimi en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum. Anlatmak yetmez biliyorum, anlaşılmak da istiyorum...
Bir el istiyorum başımda... Saçlarıma dokunsun istiyorum, tüm bedenimden söküp alsın yalnızlığımı tılsımıyla... Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.
Bir göz istiyorum gözlerimde... Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hâlâ arkalarda kalmış ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma, yolum olsun yordamım olsun istiyorum...
Bir omuz istiyorum... Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim. Yıllardır biriktirdiğim hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz istiyorum. Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum, sıcacık olmak... İçimi huzur kaplasın istiyorum, hiç konuşmadan saatlerce orada kalmak, hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum... Biliyorum, ne de çok sey istiyorum... Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum.
Seni bende var edişimi, aslında sadece bende olduğunu, aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum. Ama yine de seni çok özlüyorum, yine de çok üşüyorum, ve yine de seni istiyorum... Ben, hüzünlerime geri dönüyorum... - YALNIZLAR AĞLAMAZ Kİ! Yalnızlar ağlamaz ki Bir anıya sığınabilme Ya da bir fotoğrafla hüzünlenebilme hürriyeti bir tek onlara aittir Uzaklara bakıp hislenmek Ya da sessizce izlemek ufukları İçlerinde kopan acımasız fırtınalarda Sakinliğin limanına sığınmak Ve bir sonbahar günü Sıradan bir ağacın gölgesinde beklemek aydınlığı Sararıp düşen yapraklara manâ yükleyebilmek Onların yeteneği olabilmiştir bir tek Yalnızlığın asaletinden midir bilinmez Tebessümle selam dururlar hayata Bakışlarındaki derinliği farkedenler vardır Bilmezler ki onların gözyaşları hep derinlere aktığından Bakışları da bir o kadar derindir Ve en iyi başardıkları şey de Her şeye rağmen inadına tebessüm edebilmektir İçlerinde gizlenen kırgınlığı Kimse anlamaz sanki Ve yine kıran ağlar Yalnızlar ağlamaz ki...
Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım… Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak… Susuşlarımda saklı kalacak duygularım ne kötü… Söz geçiremeyeceğim gözyaşlarıma, akacak… Saklayacağım görmeyesin diye, beceremeyeceğim… “Ağlama” diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim… İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı… Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle… Kızgınım gidişine çünkü öfkem bir dağ gibi büyük… Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin… Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun… Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun… Bense binlerce yanlışın ortasında tek başınayım… Oysa beklediğim sevgiliydin sen… Yorgun günlerden damıtılmış Kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi… Sanki seni aramıştım yıllarca da Ararken aşk niyetine yabancı kollarda uyumuştum… Bu yüzden kimse kandıramadı beni, dindiremedi aşka susamışlığımı… Hep eksikti hep yarım… Ne yazık ki “Bu kez tamam” dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum… Belki de sevmeyi beceremiyorum ben… Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de… Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan Ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı… Buna aşk denirse tabii… Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman…! Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmanın ilacını…! Bu yürek sancısını ne dindirecek…! Bu geceler nasıl geçecek…! Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek…! Acelen var biliyorum… Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin… Bunu hiç istemiyorum… Ne berbat bir duygu bu… İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum… Benden bağımsız gelişiyor her şey… Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim… Ya da bir savaş filminin daha ilk karesinde atılan ilk kurşunla düşüp ölen Ve bir daha hiç görünmeyen figüran… Haydi, git, bu yol senin yolun… Dilediğince özgür at adımlarını… Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin… Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı… Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki…! Bir insanın başına en kötü şey gelmişe, başka hiçbir şeyden korkmuyor… Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten… Haydi, git, merak etme, yaşayacağım… Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım…!
Ne bileyim
Gittin aniden
Çözemedim seni
Çözemedim kalbini
Bir baktın bir yumdun gözlerini
Bir gün ağladın bir gün ağlattın
Kalbimin kapısını açtın sadece baktın
Başın önünde derinlerde uzaktaydı aklın
Daima benim için mistik bir sırdın
Son gelişinde sadece ağladın
Doyasıya nemli nemli baktın
Ağladın sadece ağladın
Bilinmezlere saklandın
Aklımda hep sırdın
Sır olarak kaldın
Senin adın
Gizemli
Kadın (Ç/alıntı
-------
Herkes konustugunu yazar,bense sustuklarimi'
Herkesin konustugu dünyada ben sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Kendimle konusuyorum simdi yalniz...
Yalniz yüregimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...
Sustum!
Bin ah sürüp dudaklarima, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martilar...
Umutlarimi sarip rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece....
Yildiz yapip serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...
Sustum!
Tam acilarimi haykiracaktim ki, sustum...
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Bir çiglik kaniyor demedim en derininde yüregimin...
Içimdeki volkanlari bogarak sustum!
Açmadim kimselere yüregimi...
Hançeri sadece kendime sapladim, sapladim ve sustum!
Hüznü yüzümde, acilari gözlerimde topladim sustum!
Sustum!
Sustu dudagimdaki sarki, gözlerimdeki siir...
Yaralari yalayan rüzgar, sokaklarinda kahroldugum sehir...
Gözlerim konusuyor yalniz...
Saçi agarmis hayaller nemli kirpiklerle bulutlandiginda...
Gözlerim gökte simsek olup çakiyorum, kimse görmüyor!
Sustum!
Tuz basip yaralarima, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Içinde volkanlar tasiyan bir dervis gibi...
Yaslanip yalnizligin duvarina, gül döküp kalabaliklara her gece...
Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi, kimse bilmiyor...
Sustum!
Tam sevdigimi haykiracaktim ki, sustum...
Sustu benimle gök, sustu dag, sustu toprak
Acilar konusuyor simdi yalniz...
Yarali gönlümün sizilari konusuyor...
Tutup öldürüyorum içimdeki sevdalari bir bir...
Atiyorum uçurumlardan, kimse görmüyor!
Ne zaman dudaklarindan öpmeye kalksam hayati...
Saçlarini koklasam rüzgarlarin...
Içimde incecik bir sevgi ürperiyor...
Sari hüzünler dökülüyor gönül bahçeme...
Gelmiyor bekledigim bahar, yaralar merhem tutmuyor...
Gözyasi olup dökülüyorum kaldirimlara...
Kimse silmiyor... Yagmur dinmiyor... Sevdigim bilmiyor...
Sustum!
Sustu benimle sari sabir, Sustu hasret, sustu zaman...
Yalniz gözlerimle dokunuyorum hayata, kimse duymuyor!
Sustum!
Içimde dalgalar kabardikça volkanlar gibi sustum!
Sustu dudagimdaki siir, gözlerimdeki nehir, gönlümdeki yara...
Bulutlar haykirdi isyanimi, simsekler haykirdi...
Sadece ben duydum, sadece ben!
Ey besigini sallayip bogdugum hayat...
Ey kucagimda büyütüp öldürdügüm sevgi...
Yaralar merhem tutmuyor, geceler avutmuyor...
Ben sustum, acilarim konusuyor yalniz...
Yarali gönlümün sizilari konusuyor...
Ben sustum!
Susmuyor yüregimi kavuran kasirga,pencereme vuran yagmur damlalari
Susmuyor disarda inleyen rüzgar
Yildizlar küs., ay üzgün, yagmur dinmiyor...
Içimde binlerce siir kaniyor her gece...
Kimse bilmiyor...
Kimse duymuyor...
Sustum!
sustu benimle sari sabir, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman...
Acilar konusuyor yalniz...
Acilarim konusuyor...
Kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...
çalıntı desemmmm :)))
KEŞKE HEP COCUK KALSAYDIK DİZLERİMİZ ACISAYDI YÜREĞİMİZİN YERİNE
..............................**************************...................................
Denilir ki; özel birini bulmak bir dakikanizi alir, onu degerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
SeVmeK IçIn 'YüReK', SürDüRmEk IçIn 'EmEk' GeReK...
..............******************................
Sustum
Yaşlı bir çınar asaletinde yaşadım ölümü,
Yavaş yavaş içimde çürüttüm seni,
Bir de kendimi.
Yoktun… Bilmedin…
Sustum… Sessizce oldu ölümüm,
Bir çınar gibi….
Dağ başı ıssızlığında öldürdüm,
Bir kendimi,
Bir de seni…
Yüreğimin en dibine gömdüm çığlıklarımı,
Sustum…
Ölesiye sustum.
Aynaların sırrına yapıştı sesim.
Denizin karanlığını kulaçlamaktı konuşmak,
Gölgelerden gün sağmaktı,
Sustum…
Yoktun…
Habersiz bir ecel gibi sustum.
Bir şiirlerim duydu sesimi,
Bir de sigaram…
-/-
İçimde kalan bir tortu,
Bir zehir,
Yalancı bir düş,
Acı bir gülüş…
Harflere hapsedilmiş bir avaz...
Susmak:
Sesten peydahlanmış söz,
Küllenmeye düşman bir köz…
Avuçlarımda yüreğim,
Yine düştüm.
Ve sustum...
Dünden çalınmış gün gibi sustum…
İrfan Özcan
****************************************************
Biraz daha eziliyorum; söylediklerinle ya da söylemediklerinle...
Ne çok isterdim o yüreğinin benim için çarpmasını, Kalbindeki sevginin benim için olmasını, o sevgiyi karşılıklı yaşamayı.
Ama hani bir söz vardır: 'ben seni sevdim,sen beni sevmesende olur zaten aşk budur' Daha ilk qünden umutsuzdu bizim sevqimiz. Ben hiçbir zaman sonu olmayacağını bildiğim halde sevdiğim, Yüreğimi vermekten korkmadığımsın...
Ama sen benim için hala canım, canımdan öte,canımın içisin. Gel diye değil,sev diye değil,SADECE BİL DİYE...
alıntı
...................******************..................
Bakışlarım dondu sanki, yüreğim donunca. Nasıl da manasız
bakıyorum etrafa. Görmesin istiyorum hiç kimse gözlerimi,
görmesin hiç kimse hüzün tanelerimi...
Susuyorum artık derin derin. Nasıl da konuşmak istiyorum oysa.
Saatlerce susmadan konuşmak istiyorum. Tüm biriktirdiklerimi
en başından başlayıp sonuna kadar anlatmak istiyorum.
Anlatmak yetmez biliyorum, anlaşılmak da istiyorum...
Bir el istiyorum başımda...
Saçlarıma dokunsun istiyorum, tüm bedenimden söküp alsın
yalnızlığımı tılsımıyla... Bir el istiyorum dokunsun saçlarıma
yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.
Bir göz istiyorum gözlerimde...
Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hâlâ arkalarda kalmış
ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı
eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma,
yolum olsun yordamım olsun istiyorum...
Bir omuz istiyorum...
Başımı yaslayıp uzun uzun ağlayabileceğim. Yıllardır biriktirdiğim
hüzün tanelerini tek tek dökebileceğim bir omuz istiyorum.
Ona yaslanınca her şeyi unutmak istiyorum, sıcacık olmak...
İçimi huzur kaplasın istiyorum, hiç konuşmadan saatlerce
orada kalmak, hiç konuşmadan anlaşılabilmek istiyorum...
Biliyorum, ne de çok sey istiyorum...
Bunların sadece puslu bir hayal olduğunu da biliyorum.
Seni bende var edişimi, aslında sadece bende olduğunu,
aslında sadece bir hayal olduğunu çok iyi biliyorum.
Ama yine de seni çok özlüyorum,
yine de çok üşüyorum, ve yine de seni istiyorum...
Ben, hüzünlerime geri dönüyorum...
-
YALNIZLAR AĞLAMAZ Kİ!
Yalnızlar ağlamaz ki
Bir anıya sığınabilme
Ya da bir fotoğrafla hüzünlenebilme hürriyeti bir tek onlara aittir
Uzaklara bakıp hislenmek
Ya da sessizce izlemek ufukları
İçlerinde kopan acımasız fırtınalarda
Sakinliğin limanına sığınmak
Ve bir sonbahar günü
Sıradan bir ağacın gölgesinde beklemek aydınlığı
Sararıp düşen yapraklara manâ yükleyebilmek
Onların yeteneği olabilmiştir bir tek
Yalnızlığın asaletinden midir bilinmez
Tebessümle selam dururlar hayata
Bakışlarındaki derinliği farkedenler vardır
Bilmezler ki onların gözyaşları hep derinlere aktığından
Bakışları da bir o kadar derindir
Ve en iyi başardıkları şey de
Her şeye rağmen inadına tebessüm edebilmektir
İçlerinde gizlenen kırgınlığı
Kimse anlamaz sanki
Ve yine kıran ağlar
Yalnızlar ağlamaz ki...
(Yazarını bilmiyorum alıntı desem)
*****************????????????????????*****************
Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım…
Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak…
Susuşlarımda saklı kalacak duygularım ne kötü…
Söz geçiremeyeceğim gözyaşlarıma, akacak…
Saklayacağım görmeyesin diye, beceremeyeceğim…
“Ağlama” diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim…
İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı…
Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle…
Kızgınım gidişine çünkü öfkem bir dağ gibi büyük…
Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin…
Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun…
Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun…
Bense binlerce yanlışın ortasında tek başınayım…
Oysa beklediğim sevgiliydin sen…
Yorgun günlerden damıtılmış Kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi…
Sanki seni aramıştım yıllarca da Ararken aşk niyetine yabancı kollarda uyumuştum…
Bu yüzden kimse kandıramadı beni, dindiremedi aşka susamışlığımı…
Hep eksikti hep yarım…
Ne yazık ki “Bu kez tamam” dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum…
Belki de sevmeyi beceremiyorum ben…
Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de…
Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan Ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı…
Buna aşk denirse tabii…
Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman…!
Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmanın ilacını…!
Bu yürek sancısını ne dindirecek…!
Bu geceler nasıl geçecek…!
Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek…!
Acelen var biliyorum…
Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin…
Bunu hiç istemiyorum…
Ne berbat bir duygu bu…
İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum…
Benden bağımsız gelişiyor her şey…
Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim…
Ya da bir savaş
Haydi, git, bu yol senin yolun…
Dilediğince özgür at adımlarını…
Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin…
Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı…
Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki…!
Bir insanın başına en kötü şey gelmişe, başka hiçbir şeyden korkmuyor…
Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten…
Haydi, git, merak etme, yaşayacağım…
Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım…!
Mehmet COŞKUNDENİZ