Şaire arkadaşımız Bayan Esmahan Sarı < DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN > - Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın. * Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları * * Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *
SEVMEK Kişi sevdiğiyle olmak ister! . Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar! . Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar! . Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur! . Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. “Sevmek” ise bundan çok farklıdır… Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin! . Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin! … Yakınlık bile uzak gelir sana! … Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde! .. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın! . Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur! . Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin! … Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin! . Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler! Beğenen sahip olmak ister… Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna! . Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır! . Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla! . Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz! . Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları! . Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur! .. Beğeniyi, sevgi sanmıştır! .. Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde! .. Oysa yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır! . Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir… Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı… Fıtratından gelir sevgi! . Kulluğu sevmek üzeredir! . Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever! … Beğenen karşılığını ister! . Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen! .. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu! .. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez! . Atamaz kendini ateşe! . Sevgi sonunda yanmayı getirir! .. Beğeni ise sonunda kaçmayı! . Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür! .. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler… Beğenme bir tür “hobi”dir! … Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay! .. Sevgi bir ömür boyudur! … Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez! .
Esirlik Özlemler... Insan esiri oluyor ilk ozlemlerinin... En uzun surenleri, en ulasilmaz hasretleri oluyor ilkleri hep. Bunca ozlemli hayat kesitlerinde sanki bir ozlem secip siki sikiya baglanmasi gerekiyor insanin. Hatta belkide bu ozlemlerle baglaniyor hayata, ve yillar gectikce, hani olgunlastikca insan gunumuzun deyisiyle bu bagi kopariyor yavas yavas, ve tam da o anda; artik ilk ozlemine dair bile yeterince olgunlastiginda oluyor insan, hayata baglayani kalmadigindan..Velhasil ozlemler gercekleri hayatlarimizin, en bilmemne duranin bile var bir ozlemi hayatta, hayatta kaldiginca... Ama sadece yeterince durust olanlar, yeterice cesur olanlar yasayabiliyorlar ozlemlerini gizlemeden yeterince olgunlasacaklari o ana kadar... Bazen bir cift ayakkabida sekilleniyor aslinda korkulacak kadar sert babanin sevgisini elde tutmak olan ozlem, bazen yiten kaybolan bir sevgilide, bazen oynanamamis sokak oyunlarinda, bazen yatilan hastane odalarinda, gozden kaybolan arkada birakilan kentlerde, koylerde... Sekli cokta onemli degil aslinda ozlemin, eski sinema filmlerinde hayalleri canlandirirken kullandiklari bugulu goruntuler gibiyse aklimiza hatiralari geldiginde, acabalarla susluyse birde bugunun arkasinda, ozlemlerimiz oradadir iste... Calinamamis bir piyanoda, opulememis komsu kizinda, binilememis bir tramvayda, gidilememis bir sahil kasabasinda, gorulememis bir bale resitalinde, icab edilememis bir davette, konusulamamis bir dilde, dillendirilememis bir duyguda, ilerleyen yaslarda gencligin, cocuklugun toyluguna verilmesi ihtimali olan herseyde biraz ozlem birakip devam etmisizdir hayata... Kimi gucludur, kimi hatirlanamayacak kadar zayif, kimiyse anlatilamayacak kadar cocuksudur.. Zira korkulur cocuk kalmaktan yaslar ilerledikce... Cocuklugun ozlemleri de utanilacak kadar anlatilmaz olur ilerleyen yaslarda...Hele de gec kalinmis cocukluklarin ozlemleri...Onlar daha bir acidir, daha fazla acitir...Daha utanilasi, yalniz yasanilasi ozlemlerdir...Sigaraya baslatmistir mesela bazisi, bazisi kaybettirmistir ozlemleneni vodka siselerinde... Kendini kaybedebilmek icin, iste bu gercek ozlemlerini paylasabilmek icin sarhoslugun bile elit bir adabini olusturmustur olgun insan figurleri.. Belki de bundandir cocuklarin hicbir kulturde alkolle tanismasinin istenmemesi... Dusunsenize bir; cocuk olanca cesaretine bir de sarhoslugunkini yuklenirse... Bir cocuk dunyanin basina bela bile olabilir belki de... Iste, bu sarhoslugun kendiligindenligini yasadigi cagda mutludur insan, sonrasinda da suni sarhosluklarda arar ozlemli gunlerinde kaybolmus mutluluk kirintilarini...Turk ra kida arar, Yunan’i uzo da...Mastikasi, vodkasi, sakisi, sarabi derken tum dunyayi bir masada ayni adab ile dolasirda insan, yine de ayilir... Olgun yasta bir insan olmanin tum sorumlulugu aslinda ozlemlerin sirrinin altinda ezilmekten ibarettir... Mutlu evliliklerin gerdek gecelerinin sabahi hep ayni hayalle uyanir kadinda, erkekte... Belki ozlemle asik oldugum, sevdigimdir yanimda yatan... Derken gercekle yuzlesilir... Gulumsenir karsilikli... Saklanmaya calisilir o gulumsemenin ardina, zaten gizlenilmeye alisilmis o ozlem... Keskeleri karanliklar ortemez oysa, tenin birden sogumasinda, gozun saga sola kacisinda, aniden sarilista yuzdeki olasi degisiklikleri saklamak-zaman kazanmak adina, kalbin korkuyla durusunda... Korkuyla, ya anlarsa, ya aslinda onu degilde ozlemlendigimi sevdigimi anlarsa...Lakin korkunun cift tarafliligi gorunmez yapar korkuyu, gorunmez, duyulmaz, hissedilmez, onemsenmez.. Tipki ozlemlenenin ulasilmazligi gibi...Tipki ulasilamadigi gibi..Belki de en insancil tarafidir ozlem insanin.. En vahsilerini dusunun insaligin, Hitler mi, Cengiz mi, Mussolini mi... Belki sizin icin daha vahsileride vardir, firavunu, Brutusu, Kleopatrasi...Belki Saddami, belki G.W Bush’u... Kimse en vahsisi sizin icin onu getirin akliniza ve farkedin onlardaki ozlemleri de...Belki asklari, belki sevgi, belki dostluklar...Var olma savaslarinda zaferler belki, kaybedilmis ozgurlukler... Kardes kanindan tadilmis damlalar...Insan ozler...Varolusun belki de bu en insancil duygusundan, ozlemlerden kacilmaz... Kacilmamali... Insan itiraflarinin en buyugunu en ozlemli olduguna yapmali aslinda... Gerekirse haykirmali... Televizyonlar bunun icin vardir belki de anlasilmazligin bugun geldigi yerde... Bir zamanlarin en dislisi yan koye kadar uzanan, kasabaya bile varmayan ozlemleri bugunlerde dunyanin obur ucunda varliklaniyor, belki de herhangi birimiz icin bir uzay mekiginde dunyanin yorungesine dogru seyrediyor...Caglarin ozlemleri degil, ozlemlenen mesafeleri buyuttugu savi ne kadar dogru olur bilmiyorum ama, hep var, hep olacak ozlemlerin hakedilmis, haketmis ozlemler olup olmadigini anlamanin bir yolu... Yeter ki “yol” dan, arayisin dolambaclarindan kacmasin insancil taraflari agir basan, omrun kisaligindan, gelecegin sorulmazligindan haberdar olan insanlar... Yeter ki “yol” la olun...Yol size acacaktir en az gecilebilmis patikalarini bile... Esirlik ozlemler de idam edilmediklerini bilmek ister...Ne kadar uzun surmusse esaret, bir o kadar hakeder artik kurtulmayi bunca yillarin esaretinden...Esirlik ozlemler de safak sayarlar... En aydinlik gunlere ulasabilmek icin...Yeter ki bir defa isteyin esirlerin azadini...Istenildiginde size ne kadar uzak gelirse gelsin, her azad yakindir, onlarca yili esir gecirmisler icin... Esirlik ozlemler icin...
25.12.2023 - 00:01
Şaire arkadaşımız Bayan Esmahan Sarı
< DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN >
- Ayrıca sizi sitemizdeki bu saygın gruplarımızda görmek dileklerimizle esen kalın.
* Antoloji Yetkili Şairleri * Evrensel Sanatçılar * Şarkı Sözü Yazarları *
* Çağdaş Şairler * Gizler Dünyası * Özgür Şair-Yazarlar * Antoloji Üyeleri *
24.12.2023 - 06:14
Doğum gününüz kutlu olsun
Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın
15.03.2017 - 16:34
Merhabalar Efendim... Mutlu ve keyifli günler sizinle olsun... Şiirle harmanlanmış güzellikler içinde kalınız... Saygı ve sevgilerimle...
BEKLİYORUM ZAMANI...
Arıyorum hayatta bazen sessizce
Durgun öfkesiz uslanmış zamanı,
Sararmış mısralar arasında kilitli
Kalmış keyifsiz tembel zamanı…
Issız soğuk durakta asla gelmeyen
Yorgun bir otobüsü bekler gibi,
Hemen geliverecek diye bir gün
Umutsuzca bekliyorum zamanı…
Savrularak yağışını karın iç çekip
Seyrediyorum derinden önce,
Dinliyorum sonra esen fırtınanın
Kulaklarımı delen hırçın sesini…
Hüznü yere dökülmüş saatlerin
Tek tek geçtiğini hissediyorum,
Umarsız bir pembe sızı eşliğinde
Bedenimden aşağı süzüldüğünü…
Soğuk ve kalın duvar arkasına
Saklanıyorum hiç üşenmeden,
Tutunabilmek için zor hayata
Kurşun geçirmez cinsinden…
Başındayım sıcak kor sobanın
Bekliyorum efkârlı kış gününde,
Ellerimi ovuşturuyorum sıkıca
Gelecek elbet diye hâlâ zamanı…
İbrahim Soyalar
24.12.2014 - 11:13
Sanma ki unuttum doğum gününde
Kavuşuruz belki günün birinde
Kalp kalbe karşıdır derler
Aklından geçtim mi doğum gününde?
Sağlıklı ve mutlu nice yıllara
Meydan okuyorsun zalim yıllara
Ne çare geçmiyor sözüm yıllara
Mumları yaktın mı doğum gününde?
Çiçekli bardağı koy sen masaya
Bakarsın bir ortak çıkar pastaya
Dalarsa gözlerin öyle uzağa
Yollara baktın mı doğum gününde?
Bedenim olmasa, ruhum yanında
Dolaşırım inan, damarlarında
Unutmam buseni dudaklarımda
Çırayı yaktın mı doğum gününde?
İlkbahar ayında, Mart'ın onunda
Vuslata erer mi hicran sonunda?
Sarılıp yatsaydım, tatlı kolunda
Işığı açtın mı doğum gününde?
Armağanım sana içli şarkılar
Bir gün sona erer bütün korkular
Deli gönlüm seni içten arzular
Gülleri saçtın mı doğum gününde?
Zeki Akdoğan
Mutlu yıllar...
24.12.2014 - 07:38
❤ Mutlu ❤ Huzurlu ❤ Bir❤ Yıl ❤ Olsun❤ ღ
ღ ❤ ╚ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ೋ ღ ❤ ღ ೋ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ═ ❤ ღ
Güne iyi başla,
Üzgün olma,
Nefret etme,
Aşkı yaşa,
Yaşamı sev,
Dünü unut,
Işığını yansıt,
Ne olursa olsun gülmeyi unutma... diyerek güzel bir gün ve yeni yaşın sana sağlıklı mutlu vede sevdiklerinle birlikte neşe içinde olması dileğimle
24.12.2014 - 00:50
SEVMEK Kişi sevdiğiyle olmak ister! . Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadarıyla, onunla yaşar! . Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.. “Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar! . Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur! . Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. “Sevmek” ise bundan çok farklıdır… Sevince, yanlızca sevdiğin için yaşamak istersin! . Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin! … Yakınlık bile uzak gelir sana! … Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde! .. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın! . Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur! . Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin! … Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin! . Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler! Beğenen sahip olmak ister… Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna! . Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır! . Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla! . Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz! . Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları! . Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur! .. Beğeniyi, sevgi sanmıştır! .. Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde! .. Oysa yanlızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır! . Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir… Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı… Fıtratından gelir sevgi! . Kulluğu sevmek üzeredir! . Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever! … Beğenen karşılığını ister! . Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen! .. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu! .. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez! . Atamaz kendini ateşe! . Sevgi sonunda yanmayı getirir! .. Beğeni ise sonunda kaçmayı! . Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür! .. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip,her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler… Beğenme bir tür “hobi”dir! … Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyıl, bazen bir kaç ay! .. Sevgi bir ömür boyudur! … Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez! .
24.12.2013 - 18:26
Şaire arkadaşımız Bayan Esmehan Sarı
** DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...**
24.12.2013 - 16:28
SAYGI KAYIĞINA BİNMEDEN SEVGİ DENİZİ GEÇİLMEZ
Günaydın Hayirli sabahlar :-)
Doğum Gününüzü Can-ı Gönülden Kutlar sağlık,sıhhat, huzur ve mutluluk dolu nice nice yıllar dilerim.
24.12.2013 - 13:53
Merhaba Esmahan Hanım... Doğum gününüz kutlu olsun... Güzel ve keyifli bir gün diliyorum... Şiir tadında mutluluklar size... Selam ve sevgilerimle...
24.12.2013 - 08:56
doğum günün kutlu olsun.hayatta her şeyin gönlünce olması dileğiyle mutlu yıllar.... ahmet gafur şahin
24.12.2013 - 08:29
Doğum Gününüzü Can-ı Gönülden Kutlar sağlık,sıhhat, huzur ve mutluluk dolu nice nice yıllar dilerim.
Sevgi, Saygı ve Muhabbetle
06.03.2013 - 22:41
Esirlik Özlemler... Insan esiri oluyor ilk ozlemlerinin... En uzun surenleri, en ulasilmaz hasretleri oluyor ilkleri hep. Bunca ozlemli hayat kesitlerinde sanki bir ozlem secip siki sikiya baglanmasi gerekiyor insanin. Hatta belkide bu ozlemlerle baglaniyor hayata, ve yillar gectikce, hani olgunlastikca insan gunumuzun deyisiyle bu bagi kopariyor yavas yavas, ve tam da o anda; artik ilk ozlemine dair bile yeterince olgunlastiginda oluyor insan, hayata baglayani kalmadigindan..Velhasil ozlemler gercekleri hayatlarimizin, en bilmemne duranin bile var bir ozlemi hayatta, hayatta kaldiginca... Ama sadece yeterince durust olanlar, yeterice cesur olanlar yasayabiliyorlar ozlemlerini gizlemeden yeterince olgunlasacaklari o ana kadar... Bazen bir cift ayakkabida sekilleniyor aslinda korkulacak kadar sert babanin sevgisini elde tutmak olan ozlem, bazen yiten kaybolan bir sevgilide, bazen oynanamamis sokak oyunlarinda, bazen yatilan hastane odalarinda, gozden kaybolan arkada birakilan kentlerde, koylerde... Sekli cokta onemli degil aslinda ozlemin, eski sinema filmlerinde hayalleri canlandirirken kullandiklari bugulu goruntuler gibiyse aklimiza hatiralari geldiginde, acabalarla susluyse birde bugunun arkasinda, ozlemlerimiz oradadir iste... Calinamamis bir piyanoda, opulememis komsu kizinda, binilememis bir tramvayda, gidilememis bir sahil kasabasinda, gorulememis bir bale resitalinde, icab edilememis bir davette, konusulamamis bir dilde, dillendirilememis bir duyguda, ilerleyen yaslarda gencligin, cocuklugun toyluguna verilmesi ihtimali olan herseyde biraz ozlem birakip devam etmisizdir hayata... Kimi gucludur, kimi hatirlanamayacak kadar zayif, kimiyse anlatilamayacak kadar cocuksudur.. Zira korkulur cocuk kalmaktan yaslar ilerledikce... Cocuklugun ozlemleri de utanilacak kadar anlatilmaz olur ilerleyen yaslarda...Hele de gec kalinmis cocukluklarin ozlemleri...Onlar daha bir acidir, daha fazla acitir...Daha utanilasi, yalniz yasanilasi ozlemlerdir...Sigaraya baslatmistir mesela bazisi, bazisi kaybettirmistir ozlemleneni vodka siselerinde... Kendini kaybedebilmek icin, iste bu gercek ozlemlerini paylasabilmek icin sarhoslugun bile elit bir adabini olusturmustur olgun insan figurleri.. Belki de bundandir cocuklarin hicbir kulturde alkolle tanismasinin istenmemesi... Dusunsenize bir; cocuk olanca cesaretine bir de sarhoslugunkini yuklenirse... Bir cocuk dunyanin basina bela bile olabilir belki de... Iste, bu sarhoslugun kendiligindenligini yasadigi cagda mutludur insan, sonrasinda da suni sarhosluklarda arar ozlemli gunlerinde kaybolmus mutluluk kirintilarini...Turk ra kida arar, Yunan’i uzo da...Mastikasi, vodkasi, sakisi, sarabi derken tum dunyayi bir masada ayni adab ile dolasirda insan, yine de ayilir... Olgun yasta bir insan olmanin tum sorumlulugu aslinda ozlemlerin sirrinin altinda ezilmekten ibarettir... Mutlu evliliklerin gerdek gecelerinin sabahi hep ayni hayalle uyanir kadinda, erkekte... Belki ozlemle asik oldugum, sevdigimdir yanimda yatan... Derken gercekle yuzlesilir... Gulumsenir karsilikli... Saklanmaya calisilir o gulumsemenin ardina, zaten gizlenilmeye alisilmis o ozlem... Keskeleri karanliklar ortemez oysa, tenin birden sogumasinda, gozun saga sola kacisinda, aniden sarilista yuzdeki olasi degisiklikleri saklamak-zaman kazanmak adina, kalbin korkuyla durusunda... Korkuyla, ya anlarsa, ya aslinda onu degilde ozlemlendigimi sevdigimi anlarsa...Lakin korkunun cift tarafliligi gorunmez yapar korkuyu, gorunmez, duyulmaz, hissedilmez, onemsenmez.. Tipki ozlemlenenin ulasilmazligi gibi...Tipki ulasilamadigi gibi..Belki de en insancil tarafidir ozlem insanin.. En vahsilerini dusunun insaligin, Hitler mi, Cengiz mi, Mussolini mi... Belki sizin icin daha vahsileride vardir, firavunu, Brutusu, Kleopatrasi...Belki Saddami, belki G.W Bush’u... Kimse en vahsisi sizin icin onu getirin akliniza ve farkedin onlardaki ozlemleri de...Belki asklari, belki sevgi, belki dostluklar...Var olma savaslarinda zaferler belki, kaybedilmis ozgurlukler... Kardes kanindan tadilmis damlalar...Insan ozler...Varolusun belki de bu en insancil duygusundan, ozlemlerden kacilmaz... Kacilmamali... Insan itiraflarinin en buyugunu en ozlemli olduguna yapmali aslinda... Gerekirse haykirmali... Televizyonlar bunun icin vardir belki de anlasilmazligin bugun geldigi yerde... Bir zamanlarin en dislisi yan koye kadar uzanan, kasabaya bile varmayan ozlemleri bugunlerde dunyanin obur ucunda varliklaniyor, belki de herhangi birimiz icin bir uzay mekiginde dunyanin yorungesine dogru seyrediyor...Caglarin ozlemleri degil, ozlemlenen mesafeleri buyuttugu savi ne kadar dogru olur bilmiyorum ama, hep var, hep olacak ozlemlerin hakedilmis, haketmis ozlemler olup olmadigini anlamanin bir yolu... Yeter ki “yol” dan, arayisin dolambaclarindan kacmasin insancil taraflari agir basan, omrun kisaligindan, gelecegin sorulmazligindan haberdar olan insanlar... Yeter ki “yol” la olun...Yol size acacaktir en az gecilebilmis patikalarini bile... Esirlik ozlemler de idam edilmediklerini bilmek ister...Ne kadar uzun surmusse esaret, bir o kadar hakeder artik kurtulmayi bunca yillarin esaretinden...Esirlik ozlemler de safak sayarlar... En aydinlik gunlere ulasabilmek icin...Yeter ki bir defa isteyin esirlerin azadini...Istenildiginde size ne kadar uzak gelirse gelsin, her azad yakindir, onlarca yili esir gecirmisler icin... Esirlik ozlemler icin...
Toplam 12 mesaj bulundu