Erdal Avcı Antoloji.com

Merhaba ben... şeklinde başlayan cümlelerden nefret ederim. Çünkü karşımdakinin kim olduğunu zerre kadar umursamam. Aynı şekilde karşımdakinin de benim kim olduğum ile ilgilenmendiğini düşünürüm. İnsanların neredeyse hepsinin 'ben' merkezli yaşadığına, sosyal varlıklarını devam ettirebilmek için başkalarına ihtiyaç duyduğuna inanırım. En çok kendini sever insan, bu düsturu kabul eder ve buna göre yaşarım. Çok düşünürüm ama düşünmeden hareket ederim. Her sabah sigarayı bırakmaya karar verir, aynı gün içtiğim sigara sayısını bir arttırırım. Çok severim ama bir kere olsun sevdiğimi söylemem. Çok şey anlatmak isterim, anlatırım da bazen, ama anlaşılmam. Bakın, anlaşılamam demiyorum. Anlaşılmam. İnsan zannedildiği kadar anlaşılması zor, kompleks bir varlık değil. İnanın bana. İçini merak ettiğiniz bir insanı kutu misali açıp da içine bir bakarsanız çok şey görürsünüz. Lakin şöyle bir sıkıntı da var ki dışına ilgi duymadığınız bir insanın içini de merak etmezsiniz. İşte bu da bencilliğimizden gelir. Güzel olanı sever ya da isteriz doğamız gereği. Güzel olanı yakıştırırız kendimize. Kendimize yakıştırdığımızın içini merak ederiz. Karşımızdakinden ziyade kendimizi düşünürüz. Severiz, çünkü sevilmek isteriz. Dinleriz, çünkü anlatma sırasının bize gelmesini bekleriz. Anlatırız, çünkü anlaşılmak isteriz. Anlaşılmak isteriz. Sanki ne düşündüğümüzün çok da bir önemi varmış gibi. Neyse, çok bulandırdım. Yalnız bu durum beni kızdırmıyor, yanlış anlaşılmak istemem. Biz buyuz, doğamız bu. Hayat bizden ibaret sanırız. Hoş, öyle değil mi zaten? Bilmem, öyle mi? Öyledir herhalde. Neyse. Ve bizler, sanki Pandora'nın Kutusu'ymuşuz gibi uzak durulan çirkin ördek yavrularıyız. Olsun, o kadar da mühim değil. Öleceğiz en nihayetinde, ha yalnız ha yanımızda birileri ile. Öleceğiz oğlum. Hiç olacağız. Hiçtik zaten. Hiçiz. Düşündüklerim, ya da düşünce diye tasavvur ettiğim rastgelen iç seslerim doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Çok da umrumda değil açıkçası. Doğru ve yanlış içi boş kavramlar. Senin doğrun, benim yanlışım. Bazen de benim olduğunu sandığım doğru bir başkasının. Çok mu saçmalıyorum? Eh, saçma bir insanım çünkü. Değilim ya da. Senin bileceğin şey. Ama sana söyleyeyim mi? Her şey nihayetinde saçma ve boşuna. Çok takma yani. Bir önemi yok çünkü. Neyse, bu kadar konuştuğum yeter. Merhaba ben... şeklinde başlayan bir özgeçmişten ziyade bu şekilde kendimden bahsetmek istedim. Biraz da olsa kendimi anlatabilmiş, tanıtabilmişsem ne mutlu bana. Şaka şaka, umrumda değil. Bir önemi yok.
..

Devamını Oku