Ne zaman Fethi Paşa Korusu’na gitsem, başörtülü genç kızlar, yanlarındaki yeni yetme oğlanlarla laubali biçimde fingirdeşiyorlar. Bakıyorum, karşımdan bir bayan geliyor. O da ne? Başını örtmüş, gerisi açıkta. Gülmek geliyor içimden, fakat üzüntü ağır basıyor. Şu başörtüsü işi böylesine sulandırılmamalıydı. Bir şey maksadından soyutlanarak algılanırsa olacağı budur. Bunda en büyük suç, tesettürü kadının kişiliğini öne çıkaran bir onur değil de erkeği kadından koruyan bir emir olarak algılayan geleneğimizin ve geleneksel kafalarındır. ------- islamoğlu denen bu bidat ehli ukala herif bilsinki tesettürün mahiyeti hakkında tenkit ettiği husus bütün müfessiriini izamın görüş birliği içinde olduğu bir açıklamadır. kadının kişiliğini ön plana çıkaran onur saçmalığı onun dişiliğini örtme durumu olmadan nasıl anlaşılacak! ?
Hayat mahiyetini bildirdiginde ulvilik katiyor hamuruna haa dostum..acizligini bildigin kadar ulvisin,hani her bogulur gibi oldugunda dersin ya her yol agzinda kendime rastlamaktan biktim..emanetini verdim O na korkma hala yasiyor...
Söz vardı. İtibar etmezdik lâf ü güzâfa. Mısraları nakış nakış işleyen, kalemi kağıdâ yâr eyleyenlerimiz vardı. Söz vardı. Biz, merâmımızı alelâde laflarla değil, en güzide kelimelerle beyânı mârifetten bilirdik. Sonra sözler yetmedi. Şiir ile sözün fevkine çıkarak kelâma cevelân etti ifâdemiz. Belki aşağıdan yukarı bir akış da değildi, taştık, fışkırdık. Kalbimiz sığmadıkça kabına, sözümüz yetmez oldu. Tıp kitabı yazdık şiirle, astronomik mısralar dizdik, tarihi şâirâne anlattık, vezn ile ilân-ı aşk ettik ma’şuka. Nâat ile kokladık gülü, mersiye ile dağladık matemi, bülbüle nisbet gazel okuduk gülistanda. Murabbalar, muhammesler, terkib-i bendler ve daha neler neler söyledik. Sözü aştık, kelâmı meşk ettik âharlı sayfalara. Kamış kalemimizde mürekkep kurumadı hiç. Mazide kalan diye bir şey yoktur ki. Zaman akıp gidiyorsa, uçurum değil aramızdaki. Şimdi diyoruz ki; “Gök kubbenin altında söylenmemiş hiçbir söz kalmamıştır.” Ecdâd, belâgat ve fesâhatın ustaları. Şâir-i âzamlar. Ne çok anlatsak bitmez, ne çok yazsak eksilmez ki onlar. Şimdi diyoruz ki; o mârifet ehlinin söylenmiş sözlerini yeniden anlamaya muhtacız. Divan şiirinin üstündeki o ince külü savurup, altında asırlardır yanan koru alazlamalı ve korkmadan elimize almalıyız. Onlar ki yandılar, aşk ile şevk ile söylediler. Mananın esrâra kalbolduğu zamânede, onlardan çok fazla, onların kelâmına muhtacız. Elbette küçük bir grup ile koca bir maziyi canlandıramayız ve lâkin “her şey küçük bir adımla başlar” ve divan şiiri sevenler olarak, belki Baykara meclisleri, musikî fasılları, helva sohbetleri yapamayacağız ama; gönlümüzün aktığı, kalemimizin yazdığı müddetçe paylaşmak, bildiklerimizden istifâde etmek, kendimizce söylemek, söyleşmektir muradımız. Grubumuza davetlisiniz efendim: http://gruplar.antoloji.com/divan-edebiyati
Allah ı hesaba katmadan Allah ın mülkiyetinde yasak miting yapmak...!
Bu nasil bir dile getiriş bu nasil ' işte budur' dedirtten cinsten bir yaklaşim ne diyelim eyvallah...! Yazilarinizi okuyorum,yazmak yorsun öyleyse sizi..
okyanusların içinde bir damla su...ama acziyetinin farkında...belki bir bardakta koca bir fırtına...ama mahçubiyeti sırtında... sen birşeyler biliyorsun dostum ama unutma bildiğin şeylerde bir gün seni bilebilir... selamların mukaddesiyle...
Neden hep cileyi sever bu enteller bilmem ki hep zoru hep sogugu hep sinirlarini zorlarken buluyorum seni eziyet ederken ruhuna kiyilarin yok yaklasamaz kimse sana aman yaklasmasinlarda...hani su zorlasmayan kolaylarin varya onlari kimseye verme en azindan kendine hayatta ki ilk kiyagini cek ve seni düsün.. hep hayal ediyorum bu günlerde daha cok seninle o cok sevdigimiz Portakal bahcesinde keman ve ney düeti yapip mevsiminden önce onlari hamliktan azad etmek..ee hayal kur ki gerceklessin :) esselam..
Bilirsin buraya yazmanin benim icin ne zor bir sey oldugunu zorlarin senin tabirinle hic kolaylasmadigini bildigimden yaziyorum, sana kiziyorum hemde cok lakin kizginligim artik kirginliga dönüsüyor gidiyorum ve sanirim gelmem bir daha bu Allahin belasi yere, bir gün kafandaki o takintilari atmaya basarirsan yazmayida basarirsin zannimca ama istedigim bana hic yazmaman...
Özelden yazamadım, buraya yazayım bari :)) Nedir bölümünde, İsmet Özel'in kitaplarını okusunlar diye başkalarına verdiğini yazmış ve en çok da Yusuf Masalı'nı verirken içi gitmiş. Aynı şekilde bir çok kitabını da ben bu şekilde dağıttım. Benim en çok içimi 'cız' ettiren ise, 'Tahrir Vazifeleri' oldu. Çünkü o kitap üzerinde sayfalarına özel notlar düşmüş ve 5-6 ayda bitirebilmiştim. Selam ile...
Dostum beni affet yazdigimi akl-i selim bir kafayla okuyunca nasil bir cümle caosuna davetye cikartmisim farkina vardim zira istersen silebilirsin cünkü serap bahsi cok arebesk geldi bana ve soluksuz okutma telasi ee neyse ee den sonrasini söylerim bir ara :))
28.07.2008 - 14:42
Ne zaman Fethi Paşa Korusu’na gitsem, başörtülü genç kızlar, yanlarındaki yeni yetme oğlanlarla laubali biçimde fingirdeşiyorlar.
Bakıyorum, karşımdan bir bayan geliyor. O da ne? Başını örtmüş, gerisi açıkta. Gülmek geliyor içimden, fakat üzüntü ağır basıyor.
Şu başörtüsü işi böylesine sulandırılmamalıydı. Bir şey maksadından soyutlanarak algılanırsa olacağı budur. Bunda en büyük suç, tesettürü kadının kişiliğini öne çıkaran bir onur değil de erkeği kadından koruyan bir emir olarak algılayan geleneğimizin ve geleneksel kafalarındır.
-------
islamoğlu denen bu bidat ehli ukala herif bilsinki tesettürün mahiyeti hakkında tenkit ettiği husus bütün müfessiriini izamın görüş birliği içinde olduğu bir açıklamadır. kadının kişiliğini ön plana çıkaran onur saçmalığı onun dişiliğini örtme durumu olmadan nasıl anlaşılacak! ?
19.06.2006 - 03:10
ne idüğü belirsiz kürd faşisti.
02.09.2005 - 16:12
Hayat mahiyetini bildirdiginde ulvilik katiyor hamuruna haa dostum..acizligini bildigin kadar ulvisin,hani her bogulur gibi oldugunda dersin ya her yol agzinda kendime rastlamaktan biktim..emanetini verdim O na korkma hala yasiyor...
14.07.2005 - 13:18
Merhabadan sonra,
Söz vardı.
İtibar etmezdik lâf ü güzâfa. Mısraları nakış nakış işleyen, kalemi kağıdâ yâr eyleyenlerimiz vardı.
Söz vardı.
Biz, merâmımızı alelâde laflarla değil, en güzide kelimelerle beyânı mârifetten bilirdik. Sonra sözler yetmedi. Şiir ile sözün fevkine çıkarak kelâma cevelân etti ifâdemiz. Belki aşağıdan yukarı bir akış da değildi, taştık, fışkırdık. Kalbimiz sığmadıkça kabına, sözümüz yetmez oldu.
Tıp kitabı yazdık şiirle, astronomik mısralar dizdik, tarihi şâirâne anlattık, vezn ile ilân-ı aşk ettik ma’şuka. Nâat ile kokladık gülü, mersiye ile dağladık matemi, bülbüle nisbet gazel okuduk gülistanda.
Murabbalar, muhammesler, terkib-i bendler ve daha neler neler söyledik. Sözü aştık, kelâmı meşk ettik âharlı sayfalara. Kamış kalemimizde mürekkep kurumadı hiç.
Mazide kalan diye bir şey yoktur ki. Zaman akıp gidiyorsa, uçurum değil aramızdaki.
Şimdi diyoruz ki; “Gök kubbenin altında söylenmemiş hiçbir söz kalmamıştır.”
Ecdâd, belâgat ve fesâhatın ustaları. Şâir-i âzamlar. Ne çok anlatsak bitmez, ne çok yazsak eksilmez ki onlar.
Şimdi diyoruz ki; o mârifet ehlinin söylenmiş sözlerini yeniden anlamaya muhtacız.
Divan şiirinin üstündeki o ince külü savurup, altında asırlardır yanan koru alazlamalı ve korkmadan elimize almalıyız.
Onlar ki yandılar, aşk ile şevk ile söylediler. Mananın esrâra kalbolduğu zamânede, onlardan çok fazla, onların kelâmına muhtacız.
Elbette küçük bir grup ile koca bir maziyi canlandıramayız ve lâkin “her şey küçük bir adımla başlar” ve divan şiiri sevenler olarak, belki Baykara meclisleri, musikî fasılları, helva sohbetleri yapamayacağız ama; gönlümüzün aktığı, kalemimizin yazdığı müddetçe paylaşmak, bildiklerimizden istifâde etmek, kendimizce söylemek, söyleşmektir muradımız.
Grubumuza davetlisiniz efendim:
http://gruplar.antoloji.com/divan-edebiyati
Hayırla..
02.07.2005 - 22:16
allah kavuştursun :)
*bu da nerden mi çıktı? üsküdarı okudum da içimden geldi..söylemezsem çatlardım :)
29.06.2005 - 14:16
Allah ı hesaba katmadan
Allah ın mülkiyetinde yasak miting yapmak...!
Bu nasil bir dile getiriş bu nasil ' işte budur' dedirtten cinsten bir yaklaşim ne diyelim eyvallah...!
Yazilarinizi okuyorum,yazmak yorsun öyleyse sizi..
bakii selamlar efendim...
21.06.2005 - 14:47
Yaşamayı göze alışınızın hikmeti nedir...?
Sonunda hazine bulmak için mi :)
21.06.2005 - 14:21
Istanbul....
Düsününce tehlikeli...
Yasanirsa tek insana özgü....
04.06.2005 - 21:27
Yine 12 demi yatiyorsun seni netobur :)
26.05.2005 - 12:45
okyanusların içinde bir damla su...ama acziyetinin farkında...belki bir bardakta koca bir fırtına...ama mahçubiyeti sırtında...
sen birşeyler biliyorsun dostum ama unutma bildiğin şeylerde bir gün seni bilebilir...
selamların mukaddesiyle...
12.05.2005 - 19:33
Ask belasina olan bu israr nereden geliyo acaba.
17.04.2005 - 14:37
Hadi hadi yine iyisin muhterem,,
kolay gele kolay... :))
11.04.2005 - 16:52
'çok hamiyetperversin, lâkin eriyip gidiyorsun
güzel şiirler söylersin ama, kendini heder ediyorsun.. '
15.03.2005 - 19:06
iki dudak birbirine şunu fısıldar hadi birbirimizi susturalım...
12.03.2005 - 01:17
Neden hep cileyi sever bu enteller bilmem ki hep zoru hep sogugu hep sinirlarini zorlarken buluyorum seni eziyet ederken ruhuna kiyilarin yok yaklasamaz kimse sana aman yaklasmasinlarda...hani su zorlasmayan kolaylarin varya onlari kimseye verme en azindan kendine hayatta ki ilk kiyagini cek ve seni düsün..
hep hayal ediyorum bu günlerde daha cok seninle o cok sevdigimiz Portakal bahcesinde keman ve ney düeti yapip mevsiminden önce onlari hamliktan azad etmek..ee hayal kur ki gerceklessin :)
esselam..
22.02.2005 - 17:03
Bilirsin buraya yazmanin benim icin ne zor bir sey oldugunu zorlarin senin tabirinle hic kolaylasmadigini bildigimden yaziyorum, sana kiziyorum hemde cok lakin kizginligim artik kirginliga dönüsüyor gidiyorum ve sanirim gelmem bir daha bu Allahin belasi yere, bir gün kafandaki o takintilari atmaya basarirsan yazmayida basarirsin zannimca ama istedigim bana hic yazmaman...
05.02.2005 - 21:34
Özelden yazamadım, buraya yazayım bari :))
Nedir bölümünde, İsmet Özel'in kitaplarını okusunlar diye başkalarına verdiğini yazmış ve en çok da Yusuf Masalı'nı verirken içi gitmiş.
Aynı şekilde bir çok kitabını da ben bu şekilde dağıttım. Benim en çok içimi 'cız' ettiren ise, 'Tahrir Vazifeleri' oldu. Çünkü o kitap üzerinde sayfalarına özel notlar düşmüş ve 5-6 ayda bitirebilmiştim.
Selam ile...
26.01.2005 - 19:48
Dostum beni affet yazdigimi akl-i selim bir kafayla okuyunca nasil bir cümle caosuna davetye cikartmisim farkina vardim zira istersen silebilirsin cünkü serap bahsi cok arebesk geldi bana ve soluksuz okutma telasi ee neyse ee den sonrasini söylerim bir ara :))
23.01.2005 - 04:10
Gott soll uns im Paradies zusammen bringen..
23.01.2005 - 02:08
Das ist für mich eine güte vom Gott.
Toplam 20 mesaj bulundu