Sezin Dere Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antol ...

  • sivas

    12.02.2007 - 10:32

    gülüşüm sivas yangını
    ağlarsam kızma...
    ölmek bile
    yakışıyor bazı adama...
    ! ! !

  • sihirli kelimeler

    11.12.2006 - 10:20

    toplanınca biraraya...işte sana şiir..

  • suskunluk

    10.11.2006 - 21:22

    SUSKUNUM SANA

    Hangi şiire başlasam suskunum sana
    Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
    Güneşte kavrulan bir kum tanesi
    Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
    Yağmura suskun yaşamaya suskun
    Haykırabilsem
    Belki bir nehir köpürebilir sesimde
    Silinebilir kuraklığın bütün izleri
    Upuzun çöller vadileşebilir içimde

    Hangi güzelliği özlesem suskunum sana
    Yürek boşluğunda bir of kadar suskun
    Özlüyorum seni masmavi
    Koşuyorum sana bembeyaz
    Ve kahroluyorum bir anda kapkara
    Ah oluyorum
    Of oluyorum
    Ve susuyorum
    Oysa haykırabilsem
    Işık yumağı bir pınar olur soluğum

    Hangi türküye uzansam suskunum sana
    Ağıt ağıt, özlem özlem suskun
    Tut ki vurulmuşum
    Aşktan ve kandan bir damla olmuşum
    Bir saçlarının rüzgarına
    Bir de ağzının kıyılarına konmuşum
    Hangi dalga silebilir beni senden
    Hangi kasırga koparabilir
    Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum
    Coşkuların her şahlanışında
    Sana deprem deprem susmuşum
    Ve sana susmaktan inan ki yorulmuşum

    Yeter olsun gözlerinde ışık fırtınası
    Sözlerinde baskı yasası yeter
    Hangi kavgayı özlesem suskunum sana
    Zafer sabahlarında gece kadar
    Bayram sabahlarında yas kadar suskun
    Böyle güzelliklere de
    Böyle suskunluklara da lanet olsun
    Al bu suskunluğumu al artık
    Al ki
    Bütün gürültüler kahrolsun

    ADNAN YÜCEL

  • Telefon defterini temize çekerken

    09.11.2006 - 08:21

    İnsan Telefon Defterini Temize Çekerken Bazı İsimleri Eski Defterinde Bırakır

    Onlar artık birdaha asla aranmayacaktır.Garip bir hüznü barındıran bu
    silik isimlere bakılır bakılır.Kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi
    çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir cafede aylarca herşeyi
    ama herşeyi paylaştığınız birisi; yada istifa ettiğiniz bir yerden bir
    arkadaşınız! Soyadları sorulmamış birsürü hatırlanmayan isimde vardır
    defterde; ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları korkunç
    bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan
    kaldırılır.
    ....
    ...
    ..
    .

  • seni sevmek

    04.11.2006 - 11:50

    Seni sevmek, bir sadakati değil, sadık bir ihaneti sevmektir.
    Kaybetmeyi ve her seferinde yeniden başlamayı sevmektir, seni sevmek.
    Seni sevmek, ayrılığı daha ilk dakikadan kabullenmektir.
    Ayrılık çöplüğünde aşk aramaktır seni sevmek.
    Cevapsız bir soru, sorusuz bir cevaptır aşkın.
    Kaç bilinmeyeni olduğunu bile sayamadığın bir denklemi çözmeye çalışmaktır, seni sevmek.
    Seni sevmek, 'olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni' beklemektir.

    Seni sevmek, kafandaki hayali aşkı değil, hiçbir norma uymayan bir deliliği sevmektir.
    Seni sevmek, sonsuz bir denize dalmak, çıkışı olmayan bir tünele isteyerek girmektir.
    Cehennemde yanmaya koşa koşa gitmektir, seni sevmek.
    Günahın çekiciliğine kapılmak,
    şeytanın yap dediğini yapmak ve ateşi güneş sanmaktır, seni sevmek.
    Bitmeyen bir filmi sürekli yeni baştan seyretmektir seni sevmek.
    Seni sevmek, rüzgara kapılmak, havalanmak,
    uçmak ve her seferinde binlerce metreden yere çakılmaktır.
    Yaralanmış yüzünle, kanlarını temizlerken yine uçmaya çalışmak da,
    sadece seni severken yapılacak bir deliliktir.

    Seni sevmek, hiçbir şeye sahip değilken, dünyalar sana aitmiş gibi mutlu olmaktır.
    Seni sevmek, en basit haliyle yalandır, her seferinde yeniden kanılan,
    bir kez daha kanmak için aylarca beklenen, bir yalandır.
    Seni sevmek, herkesin aklına meydan okumaktır,
    tüm doğru şıkları reddedip, bile bile bir yanlışı seçmektir, seni sevmek,
    akılla kalbin bitmeyen kavgasını başlatmaktır.
    Seni sevmek, kimselere açıklanamayan, kendine bile anlatılamayan,
    lanetli bir hastalık gibi saklanan, tuhaf bir hikayedir.
    Seni sevmek, bir hikayede hayat bulmaktır.
    Hayatını bir hikayenin peşinden sürüklemek, bir roman karakteri olmak,
    romanın diğer karakterlerince acınarak bakılmaktır.
    Seni sevmek, kimsenin göze alamayacağı bir kavgaya girmek
    ve sonunda kahramanca ölmektir.
    Seni sevmek, her seferinde yenilmektir,
    daha güzel yenilmek için yeniden başlamaktır.

    Seni sevmek, dünyanın en güzelini sevmektir.
    Kendi sevgine bile aşık olmaktır seni sevmek.
    Hiç kimsenin başaramayacağını, başarmaktır seni sevmek.
    Dünyada en az bir kez mutlaka yaşanması gereken bir duygudur seni sevmek.
    Aşkını bu kadar çok olumsuz öğe ile tarif ettikten sonra,
    Yazının sonunda, bir kez daha sana aşık olmaktır, seni sevmek....

  • nurettin rençber

    04.11.2006 - 11:34

    Çok güzel bir ses ve yorum...
    Yürürüm...En sevdiğim şarkılarından...
    Nurettin abi bana hep medyadik olmadan da nasıl büyük bir ekol olunabileceğini hatırlatır..
    İyi ki varsın hep varol..!

  • nedir bölümü

    04.11.2006 - 10:53

    Şu anda çok komik görünüyor.. :)))

  • emilia

    04.11.2006 - 10:30

    Seni buldum...
    İyi oldu..
    Emili A
    A....?

  • şizofren

    04.11.2006 - 10:28

    BİR ŞİZOFRENİN VEDA HUTBESİ

    İNTİHARA BEŞ KALA

    Bu şehre yağmurlar yağdığında
    gözlerimi tutamam,
    ölesim gelir.
    puslu bir beladır şairliğim!
    ne zaman bu şehre bir yağmur yağsa
    gözlerim jilet gibi keser bileklerimi,
    dalgaları tutamam,
    deliresim gelir...

    İNTİHARI BEŞ GEÇE

    Bu şehre yağmurlar yağdığında
    gözlerimi tutamam,
    gülesim gelir.
    ufku belli bir müjdedir şairliğim!
    ne zaman bu şehre bir yağmur yağsa
    gözlerim ipekli bir mendil gibi okşar bileklerimi,
    dalgaları tutamam,
    sevinesim gelir.

  • emilia

    04.11.2006 - 10:26

    biz aslında kendimize sürgündük

    anlaşıldıkça karmaşıklaşan yaşamın
    tenhalığını sorgulardık
    kendimizi kapattığımız açmazlarda
    intiharlar maviliğini salardı bileklerimize
    kaçınılmaz sanırdık
    oysa derinlikler vardı ufkumuzda
    çıkışlar vardı
    boğulurken sığlığın anaforlarında

    kimdik kendimizi kendimizle aldattığımız geceler
    dizeler almasa da susukunluğumuzu
    ayrı avuçlarda yeşerirdi gerçek
    mevsimlere taşınırdı yarım öyküler
    bir umut çoğalırdı herşey tükenirken
    saydam bir soluk gibi alıp verdiğimiz
    günleri yaralardık ivediliğimizden

    birde sakıncalı yanımız vardı
    sakınırdık kendimizi kendimizden
    sakınırlardı herkesi bizden
    muhbirlik vardı ihanet vardı
    sorguladığımız ve sorgulandığımız geceler
    serserice güncemize düşerdi

    şizofren kuyularda yitirmiştik gözlerimizi
    bakamazdık yılları aralayıp anılara... kördük...
    kuşatılmıştık...
    uçurtmalar değin özgürdük

    gitmeliyiz derdik
    demirlerimizin pas tuttuğu limandan
    gitmeliyim gitmelisin gitmeli herkes
    kendinden kaçıp kendine...

    ve gittik
    kapattığımız kapıların ardında kendimizi bıraktık
    kendimizi bulduk açtığımız kapılarda
    sadece yüzler eskidi albümlerde
    biz aslında kendimize sürgündük

    şimdi
    onaralım demiyorum yaşamın kırık dökük yanlarını
    yaratalım yeniden
    geç kalmış değiliz
    hatta erken
    yontuların bile dili umarı varken
    irkilirken kasıklarımızda doğum sancısı
    doğuralım kendimizi kendimizden

  • güvercin

    04.11.2006 - 01:40

    güvercinlere yem atıyorum
    üşüşüyorlar
    biri sensin biliyorum
    biri sensin
    bulamıyorum

  • intihar

    03.11.2006 - 19:52

    ....
    Çözüyorsun yüzünü benden
    Bir darağacına bağlıyorsun
    Suda eriyen renkli gözlerini.
    Karakalemim kırılıyor
    Gölgen olmaya yetemiyorum
    Yeniden diriliyor kanımda
    Sesli harflerle başlayan intiharım..
    Kaybediyorum seni
    Can kaybediyorum
    Sen gidiyorsun
    İçinde taşıyorsun cinayetimi.

  • ACEMİ

    03.11.2006 - 08:54

    ''Acemi bir kalemden çıkmış gibi alınyazım
    Biraz okunaksız biraz da kafiyesiz ''
    demiş şair..

  • hasan hüseyin korkmazgil

    03.11.2006 - 08:49

    Ey Hasan Hüseyin’im!
    Benim gibi acemi şaire ilham veren,
    Karacaoğlan’a “bacanak” diyen usta şairim!
    “Haziranda ölmek zor.” Diyorsun.
    Bırak bu ağızları,
    Temmuzda da ölmek zor,Ağustosta da,
    Biliyorsun.
    Var mı ki ölümün kolay zamanı?
    Değişmez hiçbir şey Eylül olsa da,
    Ha Mayısta ölmüşsün / ha Haziranda.

    Aslında / ölüm değil belimizi büken,
    Dağ başında yalnız yaşayan bir ağaç gibi
    Sevgiliyi / sevgilisiz bırakması zor.
    Bir zamanlar sende akan ırmağının,
    Kendine başka yatak araması zor.

    Ah Hasan Hüseyin!
    Nasıl inanırım sözüne?
    Nerede / ne zaman olursa olsun,
    Bir gün ölüm gelecek / bunu bilmek zor,
    Haziranda olmuş / Temmuzda olmuş,
    Sevgiliyi bırakıp dört yol ağzında
    Çaresiz / meçhule / yalnız gitmek zor.

    Dinle beni Karacaoğlan’ın bacanağı:
    Ölümün zamanı önemli değil,
    Sonrasında herşeye veda etmek zor!
    İçememek kahve ve sigarayı
    Başkaları keyfine dem vururken
    Yaşama bir kalem çekivermek zor!
    Aslında ölümden beter olanı,
    Sevgiliyi başka elde görüvermek zor!

  • militan

    03.11.2006 - 08:33

    İllegal bir sevdanın eyleminde yüreğim
    Pusatlanmış
    Militan duruşlar barınır dağlarımda gayrı
    Yarım kalmış duygular yüklenir sırtıma
    Nazlı yarin kokusu tüter burnumda buram buram
    Bekleme beni her sabah ezanında
    Ağlama anne
    ...
    ..
    .

  • afşar timuçin

    02.11.2006 - 12:26

    Bembeyaz akşamlara çıkmak
    Deniz kıyılarında ya da dağ başlarında
    Daha doğar doğmaz sarhoş
    Pırıl pırıl bir günden
    Akşam gelin gibi süzüle süzüle
    Yamaçlardan ağır ağır inerken
    Seni duymak seni sevmek seni okşamak
    Seni konuşmak ve seni susmak
    İlk karanlıkla birlikte erkenden

    Senin hazırladığın sofraya oturmak
    Senin yaydığın çarşafların üzerine
    Uzanıp uzun uzun düşünmek seni
    Dünyayı yepyeni güzelliklerle
    Yeniden yaratır gibi
    Elinle kapladığın yorganı örtünüp
    Seni duymak seni düşünmek seni bulmak
    Haritaya yeni bir ada yazdırır gibi
    Her yanını her şeyini öğrenmek
    Saçlarını boynunu sırtını belini
    Kollarını omuzlarını dizlerini ayaklarını
    Hatta ayıp olmasın en gizli yerlerini
    Yani baştan sona seni ezberlemek

  • yara

    02.11.2006 - 12:13

    “nedir bu? ...
    -içinde yaramın kabuğu var...
    -yaranın kabuğu mu?
    -düşündüm ki fotoğraf vermekten iyidir, fotoğrafa bakar bakar alışırsın...ama yara öyle değildir,etimden bir parçadır, ne zaman baksan acırsın...
    -insan sevdiğine yarasını verir mi? ”

    Bu sözler miydi beni bu kadar etkileyen yoksa, ben miydim sözlere fazladan mana yükleyen bilemiyorum... İnsan sevdiğine yarasını verir miydi, onu hiç bilmiyorum... Sadece ağlamaklı bir ruh, hüzün taşıyan bir çift göz taşıyorum küçücük bedenimde... Aklımda binlerce fotoğraf karesi taşıyorum, içlerine girdiğimde yolumu kaybettiren! Susa durduğum binlerce fotoğraf karesi... Yüzleşemediğim anılarım var kalbimin her köşe başında... İnsan kalbinden kaçar mı? Evet, kaçar! Onunla yüzleşemediği anlar da, yaralarını görmek istemediği anlar da kaçar... Her yolun en keskin virajında eli bırakılan bir çocuksan eğer, kalpten de kaçarsın bu diyarlardan da…

  • paradoks

    02.11.2006 - 08:53

    Kalan,
    Senfonisi kırık bir zaman,
    Üstü yağmur,
    Altı çamur bir şehrin hikayesi,
    Kaldırım yontan ayakların,
    Sevda mesafesi,
    İpek han içinde,
    Bekleşen silüetlerin,
    Kafeterya güncesi,
    Ve tutuşmanın yerine,
    Küllenmenin,
    Gecelenen gölgesi,
    Anlat sevdiğim,
    Savur beni rüzgarınla,
    Dinler seni serçe ürkekliğinde,
    Kanat çırpan gençliğim,
    Bu kaçıncı gelmeyişin,
    Kaçıncı mekan,
    Zamansız sırtımdan bıçaklandığım,
    Bu kaçıncı sevda sevdiğim,
    Anlaşılmayan,
    Dokunma artık aşk’a,
    Kaç hayat var,
    Bizi bizden saklayan,
    Yürekte paylaşılandan başka,
    Gel gör ki,
    Bir masal değil hayat,
    Düşlerinde bir hayal,
    Kendi kaderine suskunluk,
    Tarihine şairsiz kalan sanat,
    Gözleri ela,
    Sözleri yüreğimde saklanan,
    Takvim yaprağı sevdiğim,
    Durma benden öte,
    Yürürken,
    Karşına aldığın denize bak,
    Martıların çığlıklarında,
    Aforizmalar tünerken,
    Paradokslarında felsefe,
    Götürülürken sınırsızlığına,
    Elimdeki son mumu da sen yak,
    Ki bilsin seni yüreğim,
    Tanısın gözlerinden,
    Öpüşsün dudakların kumsalda,
    Yağmurla yıkansın,
    Uzaklığındaki bedenim,
    Kalsın ne kalacaksa,
    Sonrasına,
    Şehrimden sana,
    Aşk gibi,
    Erişemediğim...

  • dehliz

    02.11.2006 - 08:43

    rahat uyu dehlizinde
    yeni pijamalar alacağım sana ölümün bile tanımadığı dükkanlardan
    yeni piranalar salacağım denizine
    bir kaldırımdan ötekine koşuşturan telaşlı şehir budalalığı
    her seferinde gözlerine yazılan

    saati geri al yeniden yazılsın ayrılık

  • unutmak

    02.11.2006 - 01:13

    Seni unutmamaya karar verdim.
    İsteseydim çok rahat yapardım bunu...!

  • arabesk

    02.11.2006 - 00:36

    gece sevecen bir eleştirmenin uykusu kaçtı
    günlüğüne genç ozanlar için şunları düştü
    - bu çocuklar hiç minibüse binmemiş belli
    ne de çalgılı kahvelerde sabahlamışlar
    yine de bir ağız var ki şiirlerinde
    yeniyetme şoförlerden külhani

  • seyduna

    01.11.2006 - 22:35

    Şahrud gökyüzü geliniydi.
    Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
    Bir solukluk rüzgarda bile
    Usul usul kanardı gelincik bedeni.

    Seyduna yeryüzü cehennemi.
    Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
    Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
    Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

    Rivayet odur ki,
    Şahrud vardığı denizlerde hala
    Seyduna türküleriyle uyanmakta,
    Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan
    Masalla yaşlanmakta…'

  • Mazlum Çimen

    01.11.2006 - 22:32

    Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için
    Ferhat dağı delmedimi Şirin'in düşü için
    Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
    Mecnun azmı yemin etti Leyla'nın başı için

    Gözlerinin dokunduğu her mekan memleketim
    Bakı verde uzamasın gurbetim esaretim
    Ahmed Arif hasretinden prangalar eskitmiş
    Beni böyle eskitense prangalı hasretin

    Sana yine sana yandım Nesimi'de dün gece
    Gözlerinle yüzüleyim bend olayım hallaca
    Böyle hüküm buyurmuşlar Tanrılar divanında
    Ha ben sana yollanmışım ha Muhammet miraca

    Cümle cihan güzellerin yüzlerine ben örsün
    Gözlerin balyozu oldu içerimdeki örsün
    Ruhumdaki fırtınalar merihi usandırdı
    Nuh'a haber eyleyinde gelsinde tufan görsün

  • kırılgan

    01.11.2006 - 20:58

    her sevda bir kırılganlık yaşar
    kaşığın, çay bardağındaki duruşu gibi.
    yudum yudum içersen,
    serde,
    güzelliği görmek mümkün olur

Toplam 29 mesaj bulundu