Sezin Dere Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Sezin Dere
    Sezin Dere

    19.12.2006 - 08:34

    Bazen düşünüyorum da
    Özellikle kendimle konuştuğum
    Ve kendime döndüğüm zamanlarda.
    Niye diye soruyorum bana bilinmeze.
    Ben bilinmezim daha kendime.
    Nasıl anlayacak ki insanlar beni.
    Ben çözememişken daha içimdeki beni.

    Yakıştırdıklarım yetiştirdiklerim hep ikiyüzlü aslında.
    Ne tam doğru ne tam yanlış herbiri hiçbiri.
    Düşlerim bile sahtecilik yapıyorsa bana
    daha ne bekleyecek içim kendi özümden.
    Barışıkmıyım acaba benimle.
    İndirdim mi bütün maskelerimi yüzüme sıvanmış
    Ve yıllardır çıkarılmadan kalan öyle.

    Hangi lakırdı gerçek hangi söyleyen doğal
    Bir bilebilsem.
    Hiçbiri değil aslında.
    Herbiri aslında.
    Belki de doğal olanı sahte.
    Sahte olanı gerçek.
    Oyunun kuralı....

    Bazen soruyorum da.
    Özellikle rüzgarlı havalarda
    Havanın dehşetine kapılıyorum kayıtsızca.
    Ne güzel de yüzüme vuruyor ve haykırıyor doğa.
    İşte diye.. gerçek benim diye.
    Hiç sorgu sual beklemeden neysem oyum diyor.
    Saygı da beklemiyor hani ne bir incinme
    Ne de bir yakarış var hareketlerinde.
    Estikçe esiyor vurdukça vuruyor yüzüme
    Gerçeğin ta kendisi benim işte.
    Hey gafil sen de kimsin diye.
    Aslına bakarsanız onu bile çok görüyor biz ölümlülere.
    Senin kimliğin bile vız gelir doğaya
    Ona bağlı ve ancak onunla birlikte.....

    Bazen bakınıyorum da sağıma soluma.
    Ne görüyorum aslında diye.
    Gördüklerim aslında var mı diye.
    Yoksa yaşam bizim içinde sürüklendiğimiz bir hortum mu diye.
    Çekip çıkmak ne kelime o nereye sen oraya.
    Sadece masal dünyalarında gezinen kahramanlar gibi
    Düş kurarsınız.
    Ama ne....
    Gördüklerim de bakındıklarım da bir imitasyon galiba.
    Ne gösterilirse ne uygun bulunursa onu yaşarız.
    Kendimize bağlı hayatlar hep yanımızdan geçer özellikle.
    Ne fazlası var ne eksiği.
    Ne biz isteriz onu. Ne de o bizleri.

    Bazen gülümsüyorum da geçmişe düşlerime.
    Bunlar aslında yaşanmamıştı değil mi.
    Hafıza verilmiş bir sadaka gibi
    Geleceği de aynı boyutta yaşamayalım diye.
    Ama olmaz. Yine de yaşarız biz bildiğimizce
    Çarpık belki de çarptırılmış yanlışlıklarıyla öylesine
    Hesap yaparak.
    Bir de bilsek yapmayı.
    Yaptığımız hep küçük hesaplar yüzünden...
    Değil mi sonunda kahkalara boğan kabarık faturaları
    Sert mevsimlerle gelen.....

    Bazen tutunuyor gibi yapıyorum da hayata
    Ne de yanlış yapıyorum değil mi..
    Asılı kalmak dururken ona.
    Tutunmaya çalışmak ne cüret diyorum.ne cüret...
    Karanlıkta kalmaya gör bak
    Güneşi ne çok ararsın.
    Gözlerin kamaşmasın sakın
    Nasıl ararsın loşluğu.
    Bu bile verilmiş ders değil mi
    En basitinden.
    Doğanın verdiği vereceği...
    Hepsi bu..

  • Sezin Dere
    Sezin Dere

    03.11.2006 - 08:46

    Ben boşum,
    Boş içim, yüreğim,
    Dünya boş sevdiklerim,
    Yaşam boş, her şey boş
    Gözyaşlarım koşar
    Işıl ışıl parlayan yeşil gözlerimde bir yerlere
    Ben koşarım, beynim koşar
    Ah şu dizlerim bir hasrettir ki ölüme
    Ölümde hoş gelir yüreğime

    Gözyaşlarım gerçek, gerçeğime ayna olan
    Sevgim gerçek, yüreğimde doğan
    Acım gerçek canımı yakan
    Canım gerçek için için kanayan
    Ben gerçeğim
    Dostluğum gerçek
    Canımı yakıpta kederlere boğan!

    Gidiyorum, yapayanlız
    Islak soğuk gecelerde
    Acı tükürmüş kalbimle
    Bir yanlızlık türküsü düştü dilime
    Söylüyor dilim, yüreğim

    Ey yanlızlığım işte seninleyim
    Yatır istersen işkence sehpasına
    Dilim dilim ayır beni beş parçaya
    Bir dilim dostlarıma düşsün
    Birinide gönder anama
    Göm birini toprağa
    At diğerini berrak akan suya
    Boyansın su kıpkızıl bir kana
    Kalanıda sun gümüş bir tepside ablama
    Kimbilir belki eder bana bir dua

    Ey yanlızlığım seninleyim
    Çek vur beni istersen bir militan gibi
    Sana ne diyeyim
    Korkuyorum mu sanıyorsun
    Dola kollarını boynuma
    Esirinim, sar beni
    Seni çeke çeke üzülmektense öleyim

    Tutma kendini gözpınarlarım
    Sal gök yüzünde güneş yakıp kavururken dünyayı
    Benim tek başına yürüdüğüm yanlızlık ovasına
    Dost vadilerinden süzüle süzüle aksın gözyaşlarım
    Yıkasın yanaklarımı
    Katre katre dol içime
    Yağsın kap kara kar
    Değer verdiğim yüreğime
    Kan kusayım, kızılcık şerbeti içmiş gibi
    Kızılcık kızılcık bakayım dünyaya
    Kızıl kızıl bakayım
    Yakayım
    Ağlayayım
    Yeterki yüreğim kimseyi üzme

    Ben sevdaya susadım
    Dostluğa yandım
    Acılara daldım
    Şu yanlızlık ovasında
    Yıkasın içimi için için gözpınarlarım
    Kül kül olsun yüreğim
    Gözlerim taş olsun
    Eritsin ısı veren acılar aksın
    Yeşil gözlerim yanaklarımdan aşağıya
    Ben dostlarımın incinmişliğini görmiyeyim

    Dost için
    Ablam için
    Sevdiklerim için
    Sevenlerim için
    Yıkasın gözpınarlarım içimi için için
    Kibardır benim adım
    Hoşçakalın
    Elveda dostlarım

    Susma kalbimle söyle...
    Hayatımın son şiirini
    Acıları kalem yapıpta
    Dizeleri gözyaşlarıma işleye işleye yazdım
    Susma kalbimle söyle...
    Ablam doğum gününü gözyaşlarıma yazdığım dizelerle kutluyorum
    En içten özlem kokan sevgilerimle! ...
    Hoşçakal,...

  • Sezin Dere
    Sezin Dere

    01.11.2006 - 09:25

    Ne çabuk birikti herşey, anlatmak zamanı geldi anlaşılan.. Nedense köşelerini kaybeden aklımdan, geçemiyorum bu sığlıkta.. İntihar kurgusuna alışan bir yüreği topluyorum sokaklardan. Lime lime edilmiş birçok hüzün var tanımlayamadığım. Çocuk uykuları gibi gözyaşı döküyor yalnızlık. Bana sorulan, en erken sabahı biliyorum, hiçbir acı çekmemiş yüzlerin sakladığı suskunluğundan. Sanki birileri, ben olduğumu biliyormuşcasına korkuyor dokunmaktan.

    Nereye kadar kaçacak bu aklım bilmiyorum. Şimdi mevsimlerin efsunlu yüzü karşımda. Gündüzün yağmurundan çok farklı gecelerin ıslaklığı.. Artık boşyere ıslanmıyorum.. Okuduğum satırlar kimseyi anlatmıyor ne yazık.

    Bir ucunda yasal düzenlemelerini deşiyor bu yalnızlık. Daha kapsamlı, daha kalabalık.. Sadece intiharı suçluyor her ölüm.. Ah ki, zaman.. Dilim döndüğünce yazıyorum sana.. Herşey konuşuldu mu yüzyüze.. Yetmedi, yazıldı mı bir kenara..

    Çirkin doğdum ben aklımdan sana.. Neyimiz kaldı saklanacak.. Bulamam.. Hergün bağıra çağıra yol alır ayaklarımız.. Yoksa muammalı bir bekleyiş mi duvarlar, ne kadar solgun, ne kadar kırgın bir yüz büyütürse ardında.. Dönülmez umuttan, bilirim, hiçbir şekilde yüreksiz../Kalamaz derken yüreğim.. Bugün gibi yarında..

    Yanlış basılan ziller uyandırdı beni uykulardan..İnadına bu hafıza..özrü geçersiz kılsan şimdi, geçerli mi yerini kaybeden kelimeler..Sanmam.. Dağılmışım bir kere bu yanlışlıktan..Biraz daha yalnızlık yerine..Ne kadar zorlasam kendimi.. Yine de ağlayamam..

    Zaman torbasında, bayat bir ekmek gibi, ufalanır yokluğum..Sonra kuşları gelir mi yine dersin..Aç açık kanat çırparak rüzgarına kentin.. Ustam öyle söyledi.. ‘Her ölüm, geç kalınmış bir intihardır gökyüzüne..itirafsız..’..Susarım..

    Mühürlenmiş kundaklarda büyüyen bir yürekmiş aslında aşk.. dedikleri.. anlamı sende kalsın yalanından.. Şimdi herşey bir yana, üzerime giyinen yasallığımın peşindeyim.. Bu inorganik bağla formüllendiğim kentte..Çözülemiyorum sana..Bu beyazlıktan.. Ne çabuk tüketildi herşey..

  • Sezin Dere
    Sezin Dere

    01.11.2006 - 09:09

    Belki çok farklı birşey olmazdı demek için,acıyı kovmak için sevenlerimin yüzünden,ve baharı kucaklamak için barış adına,çocukların uçurtmalarında rüzgar kalabilmek için,insanların bir güne sığmayan umutlarında,o sımsıkı kapanan avuçlarında sıkışan bir tebessüm olmak için, yaşamak olurdu,kendimi bunca seneye rağmen kimselere anlatamamak, geçen her gün için alnımda biriken ter tomurcuklarına inat edercesine yaşamak olurdu kendimin dışında değişen her güzelliğe el uzatmak.

    İnadına yaşamak,elde avuçta kalmayanın değerini anlarcasına ve gökyüzümde bayram yeri umutlarımla sadece bir insan gibi,yüreği elinde bir ana gibi heyecanlı,utangaç yüzlerde gizlenmiş,sadece yaşamak olurdu içimde taşıdığım hastalığımla.

    Ne için yaşadığımı bilmeden yaşamak. Hayır, belki de daha çok yapılacak iş var hayatta.Belki de her kapı çalınışında bir dost eli uzanacak gözyaşlarıma. Hani insan istemez mi dertten tasadan yoksun,dünyanın yüzündeki yaranın,nefes aldıkça çoğalan ve yattığı yerden yüreği yangın yeri umutlarıyla yaslayabilmek kendini bir günün akreple yelkovanı arasına. Şiirler okumak istemez mi yüreğim. Paylaşmak yüksek duvarların altında özgürlüğü, bahara yalınayak koşarcasına. Hep görmeyi istediğim bir düş gibi,uçsuz bucaksız denizin kıyısında, martılarla, bulutlarla,güneşi kovalamak ve içerlemeksizin gözlerimi açabilmek yarına.

    Elbette isterim, saat başı pencere önünde koklarken bir çiçeği,gözlerim dalarken uzaklara, ve saf,tertemiz bir kelebek olmanın sevincini öğrenebilmeyi. Bir günlük ömrüm olsa da, kelebekler gibi uçabilmek düşlerimle tutunamadığım zamana.

    Alıp başımı kaçırmak isterim dağların ardına. Deniz olmak isterim elbet, ömrümün belki de tanışamayacağım bütün yanlarına.Değişmeyi isterim sağlıktan muzdarip,eski halimle her yeni gelen güne,ve her yeni gelen günün bir türlü değiştiremediğim acı nedir bilmeyen yüzüne, gülmek isterim kendimden öte sevenlerimin yerine.Ve susmasını istemem yüreğimin,elim kalem tutup, el harcı kağıda barışla yaşamanın gölgesini düşürdükçe. Oysa bilirim,değişmedikçe hep utanacak dalındaki yaprak benden.Rüzgar benden sonra da hep olacak. Bende olsam keşke benden sonrasına diye geçirecek içim kendimden habersizce.

    Ve sonra hikayeler, hikayeler, hikayeler, ah ki ne fayda değerini bilseydim keşke,yaşadım demenin dudaklarımda donup kalan büyüsünü.Olsun,bir gün olsun, bir saat ya da bir dakika olsun,kalıcı paylaşılmaya yüreğimde çocuklarla elele yaşamanında bir yeri olsun.Önce sağlık olsun, sonra sevdası yüreklerin,ben dursam da yelkovanın gölgesinde, yaşamak olsun,hiç durmadan, ve yenileyerek kendini zamandan,zaman kendi anlamını bulsun.Kendi hikayemde sorulsun bana,nedir anlamını aradığın kendinde,derdim ki, en güzel düşümü büyütürdüm barış adına savaşı yaşayan çocukların gözünde, bir uçurtma olurdum havan toplarının açtığı çukurlarda ölümü bekleyen bedenlerine.

    Yaşamak olurdum onlar için, ve yüzlerindeki acıyı değiştirmek için gülmeyi özleyen yüreklerine.
    Yaşamak olurdum hep beraber değişebilmek için, geçmiş her günün,yitirilmemiş şiirlerdeki dizelerine. Belki kendim göremeyecek olsam da, derdim ki;

    Yattığın yerden çekersen yosun kokusunu ciğerlerine, ve umursamaz bakışların gölgesinde dalıp gidersen sende benim gibi uzaklara. Bütün neşeni,bütün hüznünü sımsıkı sarıp sarmala ve yaslan kollarıma.Sana okumak istediğim birkaç satır, malum ya,kendi yağıyla kavrulan bir ozan kılıfında, başka ne diyebilirim ki. Yaşamak,altı üstü,yaşamak dostum,neye yarar,umut ve denizin olmadıktan sonra....


    ...
    Denizin varsa,
    Durma,
    Rüzgarını yüzüne vuran,
    Hiç olmazsa martılarını kovala,
    Doyabildiğince yaşa,
    Denizi görüpte yaşamadıktan sonra,
    Yaşamak,
    Yaşamak değildir asla...
    ...

    Bir günde yaşayabileceğim en güzel değişiklik, içimdeki hastalıkla taşındığım bu zamandan kurtulup, yeni bir zamanı nefeslenmek olurdu sanırım.Ne zaman gideceğimi bilmediğim, kaldı ki o zaman, büyümek için dünyaya gelen, umutla geleceğe kanat çırpan çocukların tebessümlerine karışıp, belki de onlar gibi hayatı anlamadan yaşamak, yaşamak, yaşamak olurdu geriye kalan zamanım.

    Bilirim kendimce herkeste değişir bu duygular, her insanda farklılaşır yaşamak dürtüsü. Elde etmek için çırpınışlar vardır hayat adına. Neden, nasıl,niye sorularının hatırına. Oysa hayat, şu üç paralık hayat nedir ki,doyasıya ve sağlıkla yaşayamadıktan sonra. Ve bir güne sığdıramadığım masum hayallerimle, değiştiremediğim kaderimle, tutulup yaka paça dönmemek üzere bilinmeyene götürüldükten sonra.

    Kendim değil asla, barış olmak isterdim, masum çocukların ölmediği başka dünyalara.

Toplam 4 mesaj bulundu