Edaa Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Antoloji.com

  • karafaki

    31.12.2006 - 12:26

    Karafaki rakı sürahisine denir. Karafın küçüğüdür. Karafaki de zaten “sürahicik” manasına gelir. Yarım ufak rakı alacak boydadır.

  • yavuz sultan selim

    30.12.2006 - 21:54

    Yavuz Sultan Selim Han, dünya tarihinin yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan olduğu gibi, tarihin en büyük cihangirlerinden de biridir. Devlet ve millet söz konusu olduğunda sertleşir, kimsenin gözünün yaşına bakmazdı.
    Yavuz Sultan Selim Han, istişare yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Uzun uzun istişareler yapar, işin ehli ile karar alır, karar alındı mı, konu onun için kapanmıştır. Yakın çevresine şöyle der:
    –Herhangi bir iş hususunda karar almadan önce isteyen istediği görüşü beyan etsin. Karar alındıktan sonra, kararın aleyhine konuşanı zinhar cezalandırırım.
    Yavuz çok sert karakterlidir. Korkusu bütün devlet erkânının yüreklerine sınmıştır. Böyle sert yapıdaki bir sultan, sertliğinin aksine tarihin en merhametli sultanlarından biridir. Tarihte onun kadar ağlayan başka bir Hükümdar bulmak zordur.
    Yavuz'un ne yaman bir hükümdar olduğunu şu hadise ortaya koymaktadır. Yavuz, İslam hilafetini üzerine almıştır. Halifelik sıfatı ile ilk Cuma namazını Halep'te kılmaktadır. Hatip hutbede Cuma hutbesini okumaktadır. Hatip hutbeyi Yavuz adına okuyor, Yavuz'un sıfatlarını sayarken şöyle der:
    'Hakımü'l–Haremeyn'
    Hatibin bu hitabı, Sultan Yavuz'da üzerinde olumsuz etki yaptı. Tarihçi Öztüna, bu meseleye şöyle bir açıklama getirir:
    'Hatip, Yavuz'un haberi olmadan bu hutbeyi, hazırlamış ve okumuş olamaz. Hatibin,'Hakım' kelimesini kullanacağını Yavuz bilmektedir. Fakat Yavuz o esnada kendisine gelen bir heyecan, tevazu yada ilham ile 'hakim' kelimesini 'hadim'e çevirir.(11)
    Miladı 1516 yılına kadar 'Hakımü'l–Haremeyn' diye anılan Halifeler, bu tarihten itibaren Yavuz'un düzeltmesi ile 'Hadimu'l–Haremeyn' şeklinde bütün İslam dünyasının camilerinde Cuma hutbelerinde okunmaya başlanır.
    Hatip hutbeden inerken, Yavuz Sultan Selim Han'da, üzerine oturduğu kılımı kaldırır, camının taş zeminin de secde eder. Caminin içi dişi cemaatle doludur. Cihan Hükümdarının bu hareketi, cemaati galeyana getirir. Duygular coşmuş, gözler pınar olmuştur.
    Bu hadiseye tarihçilerin yorumu şudur:
    'İslâm tarihinde diyânetperverliğin bu derece üstün başka bir misali bulunmaz dense yeridir' der ve Yavuz Selîm'in bu suretle şair Kâ'b bin Züheyr'in kasidesine karşı hırkasını vermiş olan Peygamber Aleyhisselâm'a imtisal etmiş olduğunu kaydetmektedir.
    Rıdanıye'de ordunun en önünde düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadır. Bu durumu gören yakın çevresi, Yavuz'a biraz geri çekilmesi için ricada bulunur:
    –Sultanım! Allah korusun siz şehid olursanız ordu ve devlet başsız kalır.
    Yavuz çevresinin bu ikazına aldırmaz:
    –Biz Fatih torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyiz, diyen tarihin şanlı Yavuz'u, 2. büyük meydan savaşını kazanıyordu.
    Tarihçi Öztuna'da şu notu düşmektedir:
    'Ülkesinin her tarafında yanız adaletin hâkim olmasını istedi. Boş vakitlerini, âlim ve ediplerin meclislerinde geçirmekten hoşlanırdı. İlmi sever, ulemaya hürmet ederdi.'(12)
    Yavuz'a niçin güzel ve süslü elbiseler giymediği sorulduğunda o şu tarihi cevabı verir:
    –Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız Allah, vücudun dışına değil, içindeki cevhere, imana bakar.
    Asya ve Afrika'daki fetihler Osmanlı'yı gerçek bir cihan devleti haline getirdi. Osmanlı'nın her sahadaki gücü, dünyanın diğer bütün devletlerinin gücünden fazlaydı.

    'Daha kalsa dünya meydanlarını,
    İki şehsuvara dar bulacaktı.
    Takvimler gününden gün almasalar,
    Belki karadeniz ak olacaktı.
    Ağlasın taşlara kapanıp tarih,
    Selîm'ler gelir de Yavuz'lar gelmez! '

  • değişiklik

    30.12.2006 - 20:14

    pek bi degisik biseler, böögt.. (:

    *soru isaretinden sonraki boSlugu kapatin..

  • hayat

    30.12.2006 - 19:58

    Hayat bi mülteci önünde diz çök artık..!
    Gözünde pembe gözlük çek çıkar gözünden
    Her yanın talan ve görmedinmi
    Gerçekliği söylenenler hep yalandı görmedinmi?
    Dinle!
    Boyandı gözlerim sakladılar özleri
    Üstü kapalı gerçek ve küstü kapandı gerçek
    Çok dehşet bir cisim elendi korktum!
    Peki neden sustun? Korku boyun borcun olsun!
    Susuştu yüzlerim kumardır her hayat
    Kafanda kaybet kalbindir mabed
    Ey elmayı ve insanı aynı ipe dizen matematik!
    Karanlıkta gözün görmez ama kalp duyar dialektik
    Farazi yapılan işler var ben gördüm gayri etik
    Kitabı aç oku işte buda didaktirdir eylit
    Kemirgenler yerin altında yaşar hepsi yeryüzüne tehdit!
    Örtpas komplo teorilerinizi sıkıca giyin..
    Bypass kalpler duymasın Susun! Kanasın Filistin.!
    Her bi annenin içinde kadınlar ağlar
    İçinde kadınlar anlar ve Allah Vardır
    Bağıl Tezatlar ki beynimden tıpkı bir zehir gibi etime sızdı
    Bu ölümlerime ilettiğim anlamınada gelmez
    Sen yinede her gerçekliğe bir kılıf uydur
    Ve neden diye sorarlarsa dur!
    Hakikati gizlemek için kıvrılan dudağımın kenarında patlayan İlkokul..

  • türkçe rap

    30.12.2006 - 19:37

    Sen Yalansın!
    3 le çarp ve sonra böl beni
    Geriye kalansın yalansın!
    Artık arama sorma çünkü istanbulda değilim..
    Sende çok uzakta aklım orada ben odamda..
    Gözpınarlarımdan kalbime sen akarsın..
    Keşke gelmeseydin keşke tanımasaydım
    Çok büyük hataydı çok büyük ve
    Sen yasaksın
    Şimdi kendi evine geri git
    Ve benide sorma
    Sil kafandan anladın mı sen yasaksın!
    Mavi gözlerinle içime işledin verem misali
    Sanki çok iyiydi her şey bir de sen geldin üstüme
    Neyse artık çok geç biliyorum gideceksin..
    Belki gideceksin..

    Nakarat (2x)
    Vurdun gittin artık bittin..!
    Keşke gelmeseydim keşke tanımasaydım
    Kalbim ağrıyor ve yağmur yolcu etti
    Elveda sana.. Elveda sana ve yarına..

    Şimdi sen günahsın.. bense bir günahkar
    Sen bir tövbe olsan ben seninle tövbekar
    Beni benden çektin aldın..Kim kazandı?
    Bu işin sonu dayoktu anlamıştım hep haramdı
    Karşılık mı bekledim ki senden
    Sadece sen yanımda varken ben gülerdim
    Gülmesem de ağlamazdım..
    Artık yoksun..
    İsterimki burada kalmasın Kokunda yok olsun
    Çünkü sen giderken arkanda kalan tek hatıraydı yastığımdaki kokun..
    Tüm değer yargılarımı yıktın gittin..
    Sanki tüm bu dünya çok gereksiz..
    Kanımı dolduran bir elveda sebepsiz..
    Yargılanmış öyle tüm geçen zaman pişman olmak..
    Geriye dönmek olmaz artık haybeye tek bir damla dahi ağlamak&
    Unutacaksın.. Biliyorum unutacaksın&

  • zevk

    30.12.2006 - 19:22

    'hiç kimse zevklerinde iki yüzlü değildir'

  • aç karnına sigara içmek

    30.12.2006 - 19:14

    ac karnina kola icmek,

    aksama kadar tokluk hiSSi

    bknz: kilo vermek

  • duygu

    30.12.2006 - 18:59

    Hep bir önceki kesfi yeniden tekrarlamak gibi
    sen hep
    el sürülmüs
    ve üstünde adim izleri olan
    o kadinlari sevmistin
    dokundugun her duyguda
    bir baskasina ait
    parmak izleri vardi
    yada
    duygulari öldürülmüs bir sevdanin
    ipuclari
    sen hep daha önce öpülmüs bir kadinin
    dudaklarinda sana dair cümleler bekledin
    oysa islanan kelimeler
    bir baþ kasi adina sana yönlendirilmis
    öznesi eylemine uymayan
    devrik cümleler kurmaya görevlendirilmisti
    onu öperken
    baska birinin gölgesi araya giriverirdi hep
    ve aslinda
    sevislerin senle olmadigini bilemedin
    kapanan gözlerde sen hep
    bir baska resim üzerine
    fotomontajdin azizim
    defolu caddelerde fotomontaj..

  • arkadaş

    30.12.2006 - 18:49

    'onumden yurume, takip etmeyebilirim. arkamdan yurume, liderlik etmeyebilirim. yanimdan yuru ve arkada$im ol.'

  • intihar

    30.12.2006 - 18:43

    insanin her gun yaptigi en onemli sey, o gun intihar etmemi$ olmasidir

  • Put

    30.12.2006 - 18:39

    insanın kendisini sorgulamamasıdır puta tapmak. Muhasebeden kaçma isteğidir puta tapmak. “Sorgulanacağı gerçeği”nden kaçmasıdır puta tapmak.. Ne yaparsa yapsın hayatta; muhakkak “ödülü “ hak ettiğine inanmaktır puta tapmak. İnsanın kendisine böyle bir değer biçmesidir mihenk taşı olmadan hem de; puta tapmak.
    Böyle karakterdeki bir hayat duruşuna insan ancak bir “putu ortak” edebilir; kendisini sorgulayamayacak...

  • para

    30.12.2006 - 16:22

    'insan parası warsa çalışmak zorunda kalmaz.böylece zamanı satın alır.bu kalan zamandada kendini mutlu edebilcek şeyleri yapar.yani para mutluluğu satın alır.'

  • Serzeniş

    30.12.2006 - 14:34

    adalet beklentimiz
    ilahi adalete olan güvenimiz
    sağ sağlim
    allahın izni ile
    kısmetse
    şeytan kulağına kurşun
    söylemlerimiz
    onlar bir türlü dolduramadığımız
    ruhumuzun asansör boşlukları...

    ve her tökezlediğimizde
    ayağa kalkmak için
    kullandığımız
    insanlık hallerinin
    en komiği
    öfke!

    'iyilik yap iyilik bul kim kazanmış kötülükten' isimli şarkının eşliğinde
    ona rağmen
    kendi küçülmüşlerimizle büyüttüğümüz küçüklerimiz

    karın boşluğumuzun
    büyük bir kısmını dolduran
    4 metre uzunluğundaki
    biricik kalın barsağımız
    kıvrıla kıvrıla
    kendini bozmadan
    nasıl dertop olup
    karın arka duvarına asılı kalmışsa;
    işte aynı nizam
    intizam ile
    içimize yer etmiş
    suçluluk duygusu...

    neden
    kimden
    niçin
    neye istinaden
    sorularına yanıt aramadan
    sessiz bir kabulleniş bizimkisi

    suçluyuz
    sorumluyuz
    eksiksiz tam bir inkardan
    mahrumuz

    tüm parmaklarımız
    bir suçluya ait olmanın talihsizliğinde
    ve
    gün
    bugün olunca
    dün olmayan çizgiler eklenmiş
    avuçlarımıza

    bazen
    öylece donup kalmak
    bizim için
    yaşamaktı

    bir ümit sahnelediğimiz
    'gene de güçlüyüm' gösterlerimizin
    farkına varamadılar

    izlenmemenin yarattığı
    kırgınlıkla
    döndük yuvamıza

    oysa bizim yerimize
    kolejli bir kız olsa
    onu
    kim
    ne ile üzebilirdi ki?

    bu öylesine bir serzenişti...
    beni affedin!

  • güzel

    30.12.2006 - 13:11

    Mahalledeki en güzel kızın
    duvara aynasından
    yansıttığı ışığı
    nedendir bilmem
    hep ben yakalardım
    onca çocuğun
    elleri arasından.

    S.Akın

  • golf

    30.12.2006 - 13:04

    Golf, küçük bir topun özel sopalarla, belli deliklere sokulduğu bir açık hava sporudur.Uzunluğu 100 metre ile 600 metre arasında değişebilen bir golf alanında 9 ya da 18 delik bulunur. Oyunu, en az vuruş yaparak bitiren kişi kazanır.

  • don juan

    30.12.2006 - 12:41

    zamanimizda herkes minik bir don Juan!

  • su

    30.12.2006 - 02:42

    artık hangi su arıtabilir beni..

  • yakışmak

    30.12.2006 - 02:15

    'Bensizlik' yakıştı sana

    Bilseydim daha önce giydirirdim bu sıfatı sana...

  • dua

    30.12.2006 - 01:57

    'rabbim, beni dilediğin şekilde anlat yüreklere...'

  • enteresan diyaloglar

    30.12.2006 - 01:48

    GElEN MSG:

    hahaha

    Uw Sex? Ona sorsan battle pEah. karachali dinliom kardeşim süper rap yapıo bea. yarın konserim var ve ben hala space de geyikdeyim süper demi:D

    ayrıca ukalalığa gelince valla sende ukalalık kokusu alıorm ben hayvan değilim ama hissiyatım güclüdür:D

    Giden mSg:

    evet karacali cok iyi,

  • sagopa kajmer

    30.12.2006 - 01:35

    hadi söyle!
    kimin yaşayacağına kim karar veriyor!
    kimin öleceğine kim karar veriyor!
    bu savaş anlamsız bana bakın!
    burda duruyorum ve üstüme tek bir kurşun bile gelmiyor!
    bir tane bile gelmedi!
    neden!
    peki neden hepsinin ölmesi gerekiyor!
    burda durabiliyorum!
    görüyorsunuz!

  • edebiyat

    29.12.2006 - 20:01

    'Edebiyat benden ne istiyorsa verdim'

    n.g

  • termodinamik

    29.12.2006 - 18:57

    Termodinamik, isi hareketlerini, sistemlerin iç enerjileri ve isi ile is arasindaki iliskileri inceler. Termodinamik isi ve sicaklik kavramlaritla ilgilenir.Termodinamik maddenin hacimsel özelliklerini ve bu özelliklerle, atom ve moleküllerin mekanigi arasindaki iliskileri açiklamada çok basarilidir.

    Termodinamik, tarihsel olarak maddenin atom teorisindeki gelismeye paralel bir gelisme göstermistir.1820’lerde yapilan kimyasal deneylerle, atomlarin varligi hakkinda somut

    deliller ortaya konulmustur.O zamanda bilim adamlari, maddenin yapisi ile isi ve sicaklik teorileri arasinda bir baginti olmasi gerektigini kabul ediyorlardi.1827 yilinda Botanikçi Robert Brown bir sivi içindeki polen taneciklerinin bir yerden bir yere, sabit uyarici altindaymis gibi düzensiz olarak hareket ettigini tespit etmistir.1905 yilinda Albert Einstein, bu düzensiz hareketlerin nedenlerini termodinamik prensipleri kullanarak açiklayan bir teori gelistirmistir.Bugin bu hareketler, Brown hareketleri olarak adlandirilmaktadir.Einstein bu olayi, polen taneciklerine, sivi içinde düzensiz hareket eden “görülmeyen” moleküllerin çarpmalari sonucunda sürekli düzensiz hareketler yaptiklari seklinde açiklamistir.Bu önemli deney ve Einstein’in görüsü, bilim adamlarina,moleküllerin hareketlerinin kesfi hakkinda çok önemli bilgiler vermistir.Böylece bilim adamlari maddenin atomik bilesenleri kavramiyla tanismislardir.

    Termodinamik daha pratik problemlerlede ilgilenir.Bir buzdolabinin içindekileri nasil saguttugunu,santrallerde veya otomobilinizin motorunda hangi tip dönüsüm sistemlerinin oldugunu veya yüksek bir yerden düsen ve daha sonra duran bir cismin kinetik enerjisinin ne oldugunu hiç düsündünüz mü? Termodinamik kanunlari,isi ve sicaklik kavramlariyla bu tür sorulara cevap verir.Genel olarak termodinamik, maddenin durumlari kati,sivi,gaz ve bunlarin birbirlerine dönüsümleriyle ilgilidir.

  • dünyanın yedi harikası

    29.12.2006 - 18:30

    RODOS HEYKELİ
    Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başardı. Rodos Heykeli yapıldığında sadece devasa bir heykel değildi. Heykel Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir simgesiydi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl aldı ve M. Ö. 282 yılında bitirildi. Heykel yaklaşık 33 m. boyundaydı; demir ve taşla desteklenmiş bronzdan oluşuyordu. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 1000 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylenildiğine göre bütün parçaları Suriye’ye 900 tane devenin sırtında taşınmış.

    BABİLİN ASMA BAHÇELERİ
    Yunanlı coğrafyacı Strabo’nun M.Ö. 1. yy.’daki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu. Bahçeler Nebuchadnezzar’ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis’i neşelendirmek için yapılmıştı. Amytis, Medes Kralı’nın kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.

    KEOPS PİRAMİDİ
    Sanıldığının aksine 3 piramidin hepsi dünyanın yedi harikası listesine dahil değil. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girdi. Keops Piramidi aynı zamanda dünyanın yedi harikasından günümüze dek ayakta kalabilmiş tek yapı. Piramit 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Keops Piramidi’nin yapımının 20 yılı aştığı sanılıyor. Piramit yapıldığında 145.75m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüz yıl boyunca da dünyadaki en uzun yapı olarak kayıtlara geçti.


    ZEUS HEYKELİ
    Zeus Heykeli M. Ö 450 yıllarında Olympia’da yapıldı. Heykel, adına olimpiyat oyunları düzenlenilen, Yunanlıların en büyük tanrısı Zeus için yapılmıştı. Zeus Heykeli bir tahta iskelet üzerine altın ve fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştı. Heykel tapınağa ancak sığabiliyordu, öyle ki Zeus ayağa kalksa tapınağın tavanı yıkılacakmış gibi bir hava veriyordu. Heykelin oturtulduğu taban 6.5m. genişliğinde ve 1m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13m yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı da kapatıldı. Heykel zengin Yunanlılar tarafından Constantinople’e taşınmıştı ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek kaldı

    ARTEMİS TAPINAĞI
    Artemis Tapınağı M.Ö. 550 yılında Efes antik kentinde yapıldı. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M. Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen ve ne yazık ki bunu başaran Herostratus adlı biri tarafından yakıldı. İşin ilginç yanı, aynı gece Büyük İskender doğdu. Hatta bu olaydan bir zaman sonra Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılmasına yardım etti.

    MAUSOLEUM
    Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Altınla süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve iyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş arabasıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleum’un toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un her tarafındaki 4 heykelin her birini bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15.yy da Haçlı Seferleri sırasında St.John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanıldı

    İSKENDERİYE FENERİ
    Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanı Ptolemy Soter, Mısır civarında güçlendi ve İskenderiye’yi kendine başkent yaptı. Kent kıyısında Faros isimli bir ada bulunuyordu. Bu adaya bir fener kulesi yapılmak istendi. Yapı, Euclid’in bir çağdaşı olan Sostratus tarafından İskenderiye Kütüphanesi’nde tasarlandı. 117 m. boyundaki Fener’in en gizemli yanı aynasıydı. Bu aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km. mesafeden görülebiliyordu. Araplar Mısır’ı fethettiklerinde İskenderiye’ye hayran oldular. Ama stratejik açıdan başkentlerini Kahire’ye kaydırdılar. Fener depremlerden epey zarar gördü ve 1480 yılında Memlüklüler tarafından şehri korumak için yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere yıkıldı.

Toplam 443 mesaj bulundu