İnönü siyaseti, tipik kompleksli ikinci adam siyasetidir, güçlüye, dışarıya karşı pısırık, aman başımıza bela almayalım, bize dokunmayan yılan bin yaşasın siyaseti, içeride ise milli şef, zayıf bulduğunu ezen, azınlıkları hitlerinkine benzer çalışma kamplarına gönderen (Bu da ileride önümüze konacaktır, emin olun) , muhalefet eden herkesi vatan haini ilan eden, kendine güveni olmadığı için herkesi tehdit olarak gören siyaset.
Bugün devletimizin sürekli vatandaşına güvenmeyen, vatandaşı potansiyel tehdit olarak gören zihniyeti inönü zihniyetidir.
Bu kendine güvensizlikten dolayıdır ki, Atamızla ilgili herşeyi silmeye kalkmış, paradan pullardan Atamızın resmini kaldırıp kendi resmini koymuş, atamızın türkçülük ile ilgili açtığı enstitüleri, yaptırdığı araştırmaları yoketmiş, sonrada kendi kafasındakileri Atatürkçülük diye insanlara yutturmuştur. İşbilen herkes yerinden yurdundan olmuş, yerlerine milli şef'e yalakalık yapanlar gelmiştir.
Bundan dolayıda Türkiye Atatürk zamanındaki atılımları devam ettiremeyen, kendi politikası olmayan, sığınacak kucak arayan bir ülke haline gelmiştir. Eh güçlü sovyetler karşısında bu durumdaki bir Türkiye yede sığınacak kucağı amerika vermiştir ama tabi babasının hayrına vermemiştir.
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
'Her peygamberin müstecab (Allah'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım) . Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nâil olacaktır.'
Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: 'Hz. Câbir radıyallahu anh dedi ki: 'Kebâir (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var! '
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
'Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem aleyhisselam'a gelip: 'Evlatlarına şefaat et! ' diye talepte bulunacaklar. O ise:
'Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'tır' diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim'e gidecekler. Ancak o da:
'Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'tır ve O'nun kelamıdır! ' diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da:
'Ben buna yetkili değilim. Lâkin Muhammed aleyhissalatu vesselam'a gidin! ' diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara:
'Ben şefaate yetkiliyim! ' diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah'ınilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah'a medh u senâda bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teâla:
'Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir! ' buyuracak. Ben de:
'Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum! ' diyeceğim. Rabb Teâla: '(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa danesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar! ' diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senâlarla hamd ve senâlarda bulunacağım, secdeye kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de: 'Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! ' diyeceğim. Bana yine:
'Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar! ' denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi:
'Başını kaldır! ' denilecek. Ben de kaldırıp:
'Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! ' diyeceğim. Bana yine:
'Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imannı olanları da ateşten çıkar! ' denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senâda bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana: 'Ey Muhammed! Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir! ' denilecek. Ben de: 'Ey Rabbim! bana Lailâhe illallah diyenlere şefaat etmem için izin ver! ' diyeceğim. Rabb Teâla:
'Bu hususta yetkin yok! -veya: 'Bu hususta sana izin yok! - Lâkin izzetim, celâlim, kibriyâm ve azametim hakkı için lailâhe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım! ' buyuracak.'
Seninle buluşmamız ne kadar zor olsa da,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Çağırsam bile gelme,yorulma ne olursun,
Sen üzülme,incinme,kırılma ne olursun,
Beni yanlış anlama,darılma ne olursun,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Bir gün bensiz kalsan da benimle yaşamanı,
Aşkımı değerini sır gibi taşımanı,
Nemli bakışlarınla resmimi okşamanı
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Senden tek dileğim var,özel imtiyaz değil,
Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
Haşa! Yaratan gibi beş vakit namaz değil,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Neresindeyim acaba hayatın...
Hangi ücra köşesinde...
Hangi ümidin hangi umudun peşinde...
Niye varım, niye yaşıyorum ne için acı çekiyor ne için ağlıyorum...
Yaşamak acı çekmek midir yoksa bir hazırlık sınavı mı?
Hayat eğer bir sınavsa bu sınavda kaç yanlış kaç doğruyu götürür.
Silgim kalemimden önce bitiyorsa yanlışım mı çoktur yoksa silgi mi kalitesizdir?
Hayat bir sınav değilde bir bilmece midir yoksa?
Ömür denen dağdaki madenleri azar azar tüketirken can denen sermayenin kıymetini ne kadar biliyorum...
Bende mi arasam acaba Nuhun gemisini kurtuluş için, yoksa kurtuluş reçetesi benim içimde mi saklı...
Bizim eczanemiz ne kadar genişse o kadar rahat mı kurtuluruz bu nefis denen hastalıktan...
Bıçakla söküp atabiir miyiz acaba bu uru.
Yoksa vücudumuzu kaplamasını seyredip ölümden sonra sınavın sonucuna katlanmalı mıyız..
1960’lı yıllara kadar CHP solcu bir parti olarak görülmüyordu. Zaten ben solcuyum demek, “komünistim” şeklinde algılanıyordu ve ağır bir suçtu. Her türlü sol hareket devletten “komünizm” muamelesi görüyordu. 1965 ortasına kadar bu böyle sürdü. O yıl Türkiye genel seçimlere gidiyordu. 29 Temmuz 1965 günü İsmet İnönü, CHP genel başkanı olarak Milliyet gazetesine şu açıklamayı yaptı: “CHP bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır… Adalet Partisi sağcıdır. Onlara söylüyorum, siz sağı koruyun aşırılardan, ben solu koruyayım. O zaman memlekette korkuya yer kalmaz. Onların karşısında biz sol bir partiyiz. Bizim solumuzda da bir tehlike var; biz kendimizi onlardan koruruz.”
“ORTANIN SOLU MOSKOVA’NIN YOLU”
İnönü’nün bu sözlerinden sonra, solculuk Türkiye’de günah olmaktan çıktı, legal hale geldi. CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Ecevit’in yakın arkadaşı Ahmet İsvan’ın deyimiyle, o tarihe kadar sol öylesine ağır bir suçtu ki söyleyeni çarpardı. Bunu ancak İnönü gibi devletle özdeşleşmiş kimliğe sahip, dokunulmaz bir kişi dile getirebilirdi. Ama Demirel’in Adalet Partisi’ne göre, “ortanın solu” da komünizmden başka bir şey değildi. “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” sloganı böyle doğdu.
Türk solu, 50 yıldır neden Bülent Ecevit dışında ikinci bir başbakan çıkaramıyor? Aynı sürede sağ kulvarda Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelirken, Türk solunun lider adayları hangi sebeplerle bunu başaramıyor?
islam
13.01.2007 - 19:52dünya çapında huzur ve eşitlik davası
victor hugo
13.01.2007 - 19:49'Hiç bir ordu, vakti gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir.'
ismet inönü
13.01.2007 - 16:39İnönü siyaseti, tipik kompleksli ikinci adam siyasetidir, güçlüye, dışarıya karşı pısırık, aman başımıza bela almayalım, bize dokunmayan yılan bin yaşasın siyaseti, içeride ise milli şef, zayıf bulduğunu ezen, azınlıkları hitlerinkine benzer çalışma kamplarına gönderen (Bu da ileride önümüze konacaktır, emin olun) , muhalefet eden herkesi vatan haini ilan eden, kendine güveni olmadığı için herkesi tehdit olarak gören siyaset.
Bugün devletimizin sürekli vatandaşına güvenmeyen, vatandaşı potansiyel tehdit olarak gören zihniyeti inönü zihniyetidir.
Bu kendine güvensizlikten dolayıdır ki, Atamızla ilgili herşeyi silmeye kalkmış, paradan pullardan Atamızın resmini kaldırıp kendi resmini koymuş, atamızın türkçülük ile ilgili açtığı enstitüleri, yaptırdığı araştırmaları yoketmiş, sonrada kendi kafasındakileri Atatürkçülük diye insanlara yutturmuştur. İşbilen herkes yerinden yurdundan olmuş, yerlerine milli şef'e yalakalık yapanlar gelmiştir.
Bundan dolayıda Türkiye Atatürk zamanındaki atılımları devam ettiremeyen, kendi politikası olmayan, sığınacak kucak arayan bir ülke haline gelmiştir. Eh güçlü sovyetler karşısında bu durumdaki bir Türkiye yede sığınacak kucağı amerika vermiştir ama tabi babasının hayrına vermemiştir.
muhammed
12.01.2007 - 20:46Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
'Her peygamberin müstecab (Allah'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım) . Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nâil olacaktır.'
Buhari, Da'avat 1, Tevhid 31; Müslim, İman 334, (198): Muvatta, Kur'an 26, (1, 212): Tirmizi, Da'avat 141, (3597) .
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 'Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir.'
Tirmizi, Kıyamet 12, (2437): Ebu Davud, Sünnet 23, (4739): İbnu Mace, zühd 37, (4310) .
Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: 'Hz. Câbir radıyallahu anh dedi ki: 'Kebâir (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var! '
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
'Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem aleyhisselam'a gelip: 'Evlatlarına şefaat et! ' diye talepte bulunacaklar. O ise:
'Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'tır' diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim'e gidecekler. Ancak o da:
'Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'tır ve O'nun kelamıdır! ' diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da:
'Ben buna yetkili değilim. Lâkin Muhammed aleyhissalatu vesselam'a gidin! ' diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara:
'Ben şefaate yetkiliyim! ' diyeceğim. Gidip Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah'ınilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah'a medh u senâda bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım. Rabb Teâla:
'Ey Muhammed! Başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir! ' buyuracak. Ben de:
'Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum! ' diyeceğim. Rabb Teâla: '(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa danesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar! ' diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senâlarla hamd ve senâlarda bulunacağım, secdeye kapanacağım. Bana, öncekinin aynısı söylenecek. Ben de: 'Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! ' diyeceğim. Bana yine:
'Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onları da ateşten çıkar! ' denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanına döneceğim. Önceki yaptığım gibi yapacağım. Bana, evvelki gibi:
'Başını kaldır! ' denilecek. Ben de kaldırıp:
'Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim! ' diyeceğim. Bana yine:
'Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imannı olanları da ateşten çıkar! ' denilecek. Ben gidip bunu da yapacağım. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senâda bulunacağım, sonra secdeye kapanacağım. Bana: 'Ey Muhammed! Başını kaldır ve (dilediğini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir! ' denilecek. Ben de: 'Ey Rabbim! bana Lailâhe illallah diyenlere şefaat etmem için izin ver! ' diyeceğim. Rabb Teâla:
'Bu hususta yetkin yok! -veya: 'Bu hususta sana izin yok! - Lâkin izzetim, celâlim, kibriyâm ve azametim hakkı için lailâhe illallah diyenleri de ateşten çıkaracağım! ' buyuracak.'
muhammed
12.01.2007 - 20:37Sen, Rabbimin Habîbi!
Sen, Rahmet peygamberi!
Sen, hürmetine güllerin ve dikenin yaratıldığı güzel!
Sen, gönlü buruk yetim!
Sen, masum ve öksüz!
Sen, gittiği her yere bereket götüren!
Sen, altı ciğer pâresini de yitirdiği halde, yine de Allah! diyecek kadar râzı!
Sen, gönlünün gülü Hatice'yi, ömrü boyunca unutmayacak kadar hayırlı!
Sen, Zeyd'in ana- babasına tercih edeceği kadar merhametli!
Sen, Ebû-Bekir'in gönlündeki güzel!
Sen, Ömerin kılıcını gül ile parçalayan...
Sen, gidişiyle Fâtımâ'nın yüreğini dağlayan..
reklamlar
11.01.2007 - 21:57akbank bu ISi biliyor..
*soru isaretinden sonraki boSlugu Kapatin..
muhammed
11.01.2007 - 21:27Bu sabah uyandım. Aklıma ilk gelen yine sendin.
YA RESULULLAH SENİ BUGÜN DE COK SEVİYORUM!
sormak
11.01.2007 - 21:23Sordum Sari CiceGe oda Ayni kanida..
enteresan diyaloglar
10.01.2007 - 21:41[э ѕ ρ э я д п ѕ д ] sagt:
hey
[э ѕ ρ э я д п ѕ д ] sagt:
bu raul beni nie hackledi yaa
Barismeister sagt:
guzelsin ya ondan
[э ѕ ρ э я д п ѕ д ] sagt:
ya sifreyi deistirdim ayarlarla yine oynuo
Barismeister sagt:
raul die bi belalin var demekki
[э ѕ ρ э я д п ѕ д ] sagt:
ben tanimiomm
*guzel olmakta baSa bela, anam Agladi hacklene hacklene ((:
elma dersem çık armut dersem de çık
10.01.2007 - 15:12bana cikmak zorunda kalmicam bisiler söyle..
ebru tv
10.01.2007 - 15:08Bizim Kanalimiz ((:
bknz: bizim Markamiz
kompozisyon
10.01.2007 - 15:06Bazen dunyaya sirf bu yuzden geldimi dusunuyorum, kompozisyon yazmakla Gecti ömrüm..
kaos
10.01.2007 - 14:58bazen birseyler karalaman gerekir apaçik özlemlere karsilik...
gel gör ki ben o bazenlerden geçtim çoktan canimin parçasi.
sen demek karanlik demekmiki ben böylesi yanarim?
sen sor ki ben söyleyeyim sen bu kaosun yegane parçasi.
sana kötü siirler yazmaliyim, kafiye asla olmamali ki
gerçek ben bulsun senden kalan izleri
bazen seni hiç hatirlayamamali bazense hep aramaliyim ki
sensiz de ask olsun sensiz ben oldugu gibi
-özledim seni.ne zaman benimlesin? -
Allahsız tosbağa
09.01.2007 - 15:08o kadar önemli sey eklersin biri kabuL edilmez, ama Allahsiz tosbaga kabul edilir..
sacma salak bi terim..
sagopa kajmer
08.01.2007 - 19:50Sago saat 22'de Radio Mic-beatz'de Canlı Programda..
En yeni plakları sago canlı programda sizler için döndürecek..SAGO'nun canlı programını kaçırmayın
Radio Mic-Beatz
www.mic-beatz.com
şiir
08.01.2007 - 19:19Ey alev yanaklım, volkan dudaklım,
Ne bir hilafım var, ne gizlim, ne de saklım,
Her şeye erdi de zavallı aklım,
Seni unutmaya ermiyor Ayşen.
Cemal SAFI
şiir
08.01.2007 - 19:02Seninle buluşmamız ne kadar zor olsa da,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Çağırsam bile gelme,yorulma ne olursun,
Sen üzülme,incinme,kırılma ne olursun,
Beni yanlış anlama,darılma ne olursun,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Bir gün bensiz kalsan da benimle yaşamanı,
Aşkımı değerini sır gibi taşımanı,
Nemli bakışlarınla resmimi okşamanı
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Senden tek dileğim var,özel imtiyaz değil,
Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
Haşa! Yaratan gibi beş vakit namaz değil,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Cemal Safi
acaba
07.01.2007 - 21:37Neresindeyim acaba hayatın...
Hangi ücra köşesinde...
Hangi ümidin hangi umudun peşinde...
Niye varım, niye yaşıyorum ne için acı çekiyor ne için ağlıyorum...
Yaşamak acı çekmek midir yoksa bir hazırlık sınavı mı?
Hayat eğer bir sınavsa bu sınavda kaç yanlış kaç doğruyu götürür.
Silgim kalemimden önce bitiyorsa yanlışım mı çoktur yoksa silgi mi kalitesizdir?
Hayat bir sınav değilde bir bilmece midir yoksa?
Ömür denen dağdaki madenleri azar azar tüketirken can denen sermayenin kıymetini ne kadar biliyorum...
Bende mi arasam acaba Nuhun gemisini kurtuluş için, yoksa kurtuluş reçetesi benim içimde mi saklı...
Bizim eczanemiz ne kadar genişse o kadar rahat mı kurtuluruz bu nefis denen hastalıktan...
Bıçakla söküp atabiir miyiz acaba bu uru.
Yoksa vücudumuzu kaplamasını seyredip ölümden sonra sınavın sonucuna katlanmalı mıyız..
sevgi
07.01.2007 - 21:31sevgi bu kadar masumdur iste, böyle dolar insanin gözleri sevgiyle..
*soru isaretinden sonraki boslugu kapatin..
özlü sözler
07.01.2007 - 21:22Başkalarının iyi taraflarını bulup takdir etme alışkanlığı, insanın ruhunu zenginleştirir.
solcu
07.01.2007 - 21:141960’lı yıllara kadar CHP solcu bir parti olarak görülmüyordu. Zaten ben solcuyum demek, “komünistim” şeklinde algılanıyordu ve ağır bir suçtu. Her türlü sol hareket devletten “komünizm” muamelesi görüyordu. 1965 ortasına kadar bu böyle sürdü. O yıl Türkiye genel seçimlere gidiyordu. 29 Temmuz 1965 günü İsmet İnönü, CHP genel başkanı olarak Milliyet gazetesine şu açıklamayı yaptı: “CHP bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır… Adalet Partisi sağcıdır. Onlara söylüyorum, siz sağı koruyun aşırılardan, ben solu koruyayım. O zaman memlekette korkuya yer kalmaz. Onların karşısında biz sol bir partiyiz. Bizim solumuzda da bir tehlike var; biz kendimizi onlardan koruruz.”
“ORTANIN SOLU MOSKOVA’NIN YOLU”
İnönü’nün bu sözlerinden sonra, solculuk Türkiye’de günah olmaktan çıktı, legal hale geldi. CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Ecevit’in yakın arkadaşı Ahmet İsvan’ın deyimiyle, o tarihe kadar sol öylesine ağır bir suçtu ki söyleyeni çarpardı. Bunu ancak İnönü gibi devletle özdeşleşmiş kimliğe sahip, dokunulmaz bir kişi dile getirebilirdi. Ama Demirel’in Adalet Partisi’ne göre, “ortanın solu” da komünizmden başka bir şey değildi. “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” sloganı böyle doğdu.
solcu
07.01.2007 - 21:11Türk solu, 50 yıldır neden Bülent Ecevit dışında ikinci bir başbakan çıkaramıyor? Aynı sürede sağ kulvarda Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelirken, Türk solunun lider adayları hangi sebeplerle bunu başaramıyor?
absolut vodka
07.01.2007 - 20:59120% (:
tanım
07.01.2007 - 18:33hacker.tmk.mafıa.dehset ıceren bır sıtedır, arizali bulunur com, arizali.bulunur.com.
biraz ürkütücü olmus bu sitenin tanitimi, korktum sahsen girmeye (((:
Toplam 443 mesaj bulundu