Edaa Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkında Yazı ...

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    19.03.2009 - 15:18

    En son online olduğu tarih: 01.02.2009 Saat 15:59
    beri seni bekliom wallayi

  • Cihan Genç
    Cihan Genç

    14.11.2008 - 02:45

    'Bir hançer gibi saplandın bedenime, nereye kaçsam çaresiz nereye kaçsam boş. Bütün yollar beni sana götürür, ancak orada olabilirim sarhoş...'

  • Edaa
    Edaa

    11.07.2007 - 20:01

    Gidişinin üstünden kaç çığlık geçtiği umurumda değil. Nefes alıp vermediğini bilmiyorum şu an. Morgda olabilirsin, ya da ruhu satılık herhangi bir kızın koynunda. Ne fark eder? Bu kez senden değil, benden söz edeceğiz. Bu kez oyunun kuralını değiştireceğiz. Belki sormayacaksın neden “Parisienne Moonlight” yerine “Suspicious Minds” dinlediğimi. Eh, nereden bilebilirsin ki dün senin damlattığın yaşları bugün Elvis’in silebileceğini? Sen şimdiye dek benim hayatıma dair neyi bilebildin ki?



    Burada işler biraz karışık. Bazı ödevlerim var. Çözümlemem gereken bazı sorular. Sana, bana, hayata dair. Artık sen, ben ve biz’de dışarı çıkabilmek istiyorum çünkü. Eğer şu an, tam olarak şu an ölürsem, cesedimi soru işaretlerim kaldırmasın istiyorum. Kırdığım kalp sayısı yokluğunla doğru orantılı olarak artıyorsa ve yapıştıramayacaksam bir daha hiç birini geri, en azından sayıları artmasın istiyorum. Dünyada seni en çok isteyen hatun olarak, bu dünyada en çok seni unutmayı istiyorum. Duyuyorum güldüğünü. Nasıl kahkaha attığını duyuyorum. Ama olduğum yere çöküp ağlamayacağım bu defa. Çünkü ağladığımda sarılabileceğim birilerinin olduğunu biliyorum artık. Sırf bana bunları hissettirdiğin için alnının orta yerine bir kurşun sıkabilecek birileri. Nasıl emin olabildiğimi sorma. Hiçbir zaman, hiçbir şeyden emin olmadım sana duyduğum o kutsal his dışında. Hala da değilim. Gerçekten sevilip sevilmediğimi, oyuncak yerine konulup konulmadığımı, ne denli öneme sahip olduğuma dair hiçbir eminlik duygusu yok içimde. Ancak artık kime daha az güveneceğimi ayırt edebiliyorum. Kimseye güvenmiyorum belki, ama en az güvensizlik duyduğum adamlardan biri sayesinde hiçbir işe yaramayacak bu satırları yazıyorum. Hiçbir zaman okumayacak olman bir şeyi değiştirmez. Nasıl ki hiçbir zaman sevmemiş olman, sevgimi değiştirmedi.. İçimdeki hisleri gömmemin tek sebebi, seninle nefes alamıyor olmam. Sensiz nefes alabileceğimi sanıyorum sadece. Eğer başaramazsam, küreği kendi ellerimle uzatacağım sana. Kendi ellerinle göm katline göz yumduğun bedenimi diye. Eğer başarırsam, ardıma dönüp haline gülmeyeceğim bile. Çünkü eğer başarırsam, adının hiçbir harfi yaklaşamayacak o günden sonra kaderime.



    Tek başıma savaşmıyorum. İçimde de, yanımda da kalabalık bir ordu var. Fahişeler, sarhoşlar, şizoidler ve aldatılmış kadınlar. Arkamda bir kovboy var. O ve ben, onun bir kovboy olduğuna inandığımız sürece dünyanın en güçlü kovboyu olmaya aday. Karşımda sen, sağımda solumda görünmez bir ordu. Arkamda beyazı gözümü alan, karanlığı kanıma karışan bir adam. Eğer düşersem, o tutacak. Eğer bir kere daha düşmeme sebep olursan, adımı toprağa senin kanınla yazacak! Önümde, ardımda birer adam var şimdi. Eğer tam olarak şu an tetiğe basabilirsem, hayat benim için çok daha farklı olacak.


    Bazı insanlar kahkaha atarken gözlerimin kısılmasını, ağladıkça gözlerimin kızarmasına tercih ediyorlar. Bazı insanlar gülümseyişimin rengini, gözyaşımın tadından daha çok seviyorlar. Öyleyse devam etsin “Sükût” çalmaya, belki bir gece olsun rahat uyurum. Hüzünden daha çok yakışan şeyler de varmış bir kadına, son zamanlarda ruhumun nefes almasını sağlayanlar öyle diyorlar. Sen, onların kim olduğunu asla bilemeyeceksin. Çünkü sen bittiğinde, ben hayatımı onlarla paylaşıyor olacağım. Göremeyeceksin.


    Son ziyaretimde gözüme takıldı, odanın duvarına kocaman bir soru işareti çizmişsin. Son geldiğimde aklıma takıldı, nasıl da fark edememişim, sen beni hiçbir zaman sevmemişsin. Son günlerde kalbime kazındı, ben seni değil birilerini sevebilmeyi istemişim onca zamandır. Şimdi bir silah olsa elimde, aynada sen ve ben, cinayeti intihara tercih ederim. Bu ne işe yarar bilmiyorum ama en azından bir süre de bunu deneyelim.


    Kovboylar siyah giyermiş, hatunları gök rengi. Yeni öğrendim. Matem rengi değil, güneş rengiymiş bana en çok yakışan. Ondan öğrendim. Beyaz giysem ne fark eder siyahımdan soyunup, ölüler de beyaz giyer. Oysa o, ölümüme karşı çıkıyor. Gariptir, o beni yaşatmayı benim istediğimden daha çok istiyor. Hiçbir zaman kendim için yaşayamadım bu hayatı. Uğruna yaşadıklarımsa hep bana ölümü layık gördüler. Oysa bu defa, beni isteyen biri için savaşmak istiyorum. Bu defa en azından onun için denemek istiyorum. Gün gelecek, güneş salına salına kendini gösterirken mavi bir sonsuzlukta, ben başımda kovboy şapkam, pembe dudaklarım, sonsuza yürüyen ayaklarımı süsleyen çizmelerim ile gri ruhlu bir kovboyun kolunda yürüyor olacağım. Gün gelecek, çok yakın, seni unutacağım.

    Okunmayacak bir mektup için, haddinden fazla kelime öldürdüm belki. Son satırları kazırken tırnaklarımla, şarkılar pansuman yapıyor yaralarıma. Yine de, tekrar düşecek, daha çok kanayacak olsam bile tekrar deneyeceğim şimdi. James Blunt dinlemeyeceğim, “Goodbye My Lover”.. Biz birbirimize veda edeli çok zaman geçti. Şimdi bu vedanın hayatımda bir nokta değil, olsa olsa bir virgül olabileceğine inanma vakti. Şimdi asıl senin önüne koca bir nokta koyup, kendi adıma satırbaşı yapma saati geldi..


    Mutlu kal demeyeceğim, hayat senin. İlgilenmiyorum. Dediğim gibi, şimdi senin adının üzerini çiziyorum. Söyleyeceklerim bitti. Gidiyorum. Masalım ise, hiç başlamamıştı zaten. Şimdi görebiliyorum…

    Bundan böyle senin gibi şerefsizlere karnım tok.



    Hayat senin Romeo, ama artık Juliet yok.

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 23:02

    Ey sevgilim, kaç kez seni çagirdim, ama sen beni isitmedin

    Kaç kez kez kendimi gösterdim, ama sen bana bakmadin

    Kaç kez kendimi rayiha kildim, ama sen beni koklamadin

    Kaç kez kendimi gida kildim, ama sen beni tatmadin

    Nasil oluyor da dokundugun seylerde beni hissetmiyorsun [...]

    Beni nasil görmüyorsun, nasil isitmiyorsun [...]

    Ben tatli olan herseyden daha tatliyim

    Arzulanir olan herseyden daha arzulanirim

    Güzel olan herseyden daha güzelim

    Ben Cemil ve Melih'im

    Sev beni ve baska hiçbirseyi sevme, iste beni

    Bütün endiselerden geç, ta ki yegane endisen kalayim

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 23:01

    Bu bulanti,
    Benim yazgim,
    Ellerimde duruyorlar sevgiliden geri çevrilen
    Çiçekler gibi…


    Bu sarhosluk
    Benim ruhum
    Görüntümü bozuyorlar yüzümde çikan
    Kirli sakallar gibi


    Ben bir düs gibi gezdim bütün gönül sahralarini
    Kollarimda zincirler
    Yasam tuzsuz ve bütün kadinlarim yabanci
    Azgelismis gibi.
    Sözde yakacaktim, ne varsa senden geri kalan hatiralarimi
    Iste bu kadar eksigim ben.

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:50

    Tekmesiyle sisinene iflah olmaz katir derim
    Durmadan yemin edene her sözünüz kitir derim.

    Gönül ehli hâle bakar, dili tek reçete bilmez;
    Insan, gönlüyle insandir, her gönül bir yatir derim.

    Güle serenatlar yapmak bülbülün bir ibâdeti,
    Ben de olsam dikenini yüregime batir derim.

    Her gün dostun kapisinda gören benden sebep sorar
    En öncelikli sebebim evvel - âhir hatir derim.

    Bir dost sinamaya kalksa boynumu önünde görür
    Amaç et ile kemikse iste sana satir derim.

    Ölüm melegi koluma yâr gibi girerse bir gün
    Yol azigim hazir durur, al terkine götür derim.

    Yaradan bilir özümü, hiç esirgemem sözümü
    Bedeli ölüm olsa da sözümü sen-satir derim…

    Bahaeddin KARAKOÇ (Sürgün Vezirin Ask Nesideleri – Dolunay Yay. 2005 / Ankara)

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:37

    Fransizca ögrenmeliyim Edith Piaf'in sarkilarini fisildamak için sana,
    'hayati pembe görüyorum beni kollarinin arasina aldiginda' demeliyim sana Fransizca.
    Gün isiyana dek koyup basimi omzuna,
    yeniden asik olmaliyim her saat basi sana- bu defa Fransizca…
    Gölgemiz vurmali titrek mumlarin duvardaki yansimalarina…
    Arada bir yummalisin gözlerini kaybolmayayim diye gözlerinin elasinda…
    Ve direncimi yitirene dek öpmelisin beni, tabii ki Fransizca…

    Tam dört sise tarihi yitik sarap devirmis olmaliyiz,
    Ikisi kirmizi, ikisi beyaz ve dogal olarak Fransiz.

    Zifiri karanlik gecenin tam ortasinda,
    Akreple yelkovan kucaklastiginda,
    Silip geçmisi ve gelecegi,
    Yalniz o 'an'i yasamaliyiz,
    Sen-ben-ve bir de yalnizligimizin katili 'ask'imiz…

    Unutup tüm sözcükleri -anlamlarini biliyor sandigimiz,
    Uzun uzun birbirimize susmaliyiz.
    Susamaliyiz birbirimize sevgilim durup durup susamaliyiz,
    Ve çekip kendine birden beni öpmelisin apansiz…

    Agzimdaki sarabin kirmizisi karismali
    Dilinde kalmis beyaz saraba,
    Öyle tutkulu sarilmaliyim sana
    Ve Piaf'in agzindan'dinle kalbimin sesini' demeliyim sana Fransizca.


    (…yitene dek dans etmeliyiz bütün gece Daçe
    Ve fonda Piaf'tan La Vie En Rose…)

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:32

    Zat-i Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
    Ilm-i sir'da bahr-i bi-payan olan anlar bizi

    Bu fena gülzarina talib olanlar anlamaz
    Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi

    Dünye vü ukba'yi tamir eylemekten geçmisiz
    Her taraftan yikilip viyran olan anlar bizi

    Biz sol Abdal'iz birakdik egnimizden salimiz
    Varligindan soyunup üryan olan anlar bizi

    Kahr u lütfu sey'-i vahid bilmeyen çekdi azab
    Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi

    Zahid'a ayik dururken anlamazsin sen bizi
    Cür'a-yi safi içip mestan olan anlar bizi

    Arifin her bir sözünü duymaga insan gerek
    Bu cihanda sanmaniz hayvan olan anlar bizi

    Ey Niyazi katremiz deryaye saldik biz bu gün
    Katre nice anlasin umman olan anlar bizi

    Hakli koyup LAMEKAN ilinde menzil tutali
    Misri'ya sol canlara canan olan anlar bizi


    Niyâzi-i Misrî

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:31

    Bütün hazlari tattim,kitaplari okudum
    Ah,kandirmadi; kaçmak,kurtulmak istiyorum.
    Bir baska köpükle gök arasindaki kuslar
    Orada simdi kimbilir ne kadar sarhoslar
    Deniz çekiyor,deniz kim tutabilir beni;
    Gözlerde aksi yanan o eski bahçeler mi?
    Geceler! Mahzun isigi mi yoksa lambanin,
    Beyaz kagida vurur,korkar dokunamazsin;
    Ne o,ne de çocuguna meme veren taze;
    Gidecegim,ey gemi,bilinmedik ellere,
    Demir al sallayarak direklerini sizlar
    Yürek ümitle,ama sonra her seyi anlar,
    Belki de firtinalari çagiran direkler,
    Su anda,rüzgarla gelecek ölümü bekler,
    O zaman ne yelken,ne de ümit...ama sen yine
    Kalbim,gemicilerin sarkisini dinle.

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:30

    Hayy, Dar!

    Hayy, dar! Bu ten bana zar!
    Kuslar uçar… Uçmak ki tayy!
    Gül ise dirimdir. Zamir, der
    saire her daim; hayy, dar!


    Dil, ser sebeke, asikar! Vehm
    ettikçe, mayi endise, varliga
    sizar. Sayy ki, bosa çaba, bosa
    tebessümlerdeki o ince ayar.


    Leyl akar. Hani serin bahçeler,
    çilgin, sere serpe, hani köpük
    köpük leylaklar? Anladim, sehre
    kabul edilmek' çin, herkes önce
    öteki'nde uyuyan çocuga kiyar!


    Seffaf örüntü. Bulutsu bag, eksik
    tay. Insan riyâ, madde kâr. Ruhsa
    zaman içre hep kirik bir fay!


    Muhayyile, o islek hizar! Fisil-
    dar: Nerde simdi sözlerdeki eski
    vakar? An gelir, sükût da insani
    yorar…


    Sair! Ya git o çocugu uyar, ya gel
    beni bu tahammül mülkünden kurtar!


    Vural Bahadir Bayril
    (Kasgar, 8)

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:30

    Can yoldasin olmazsa olmasin
    Yalnizim diye hayiflanmayasin,
    Egilmis üstüne gökyüzü masmavi
    Bir anne sefkatine müsavi.
    Üç adim ötede deniz
    Dosttur, ne öfkesi ne durgunlugu sebepsiz.
    Bir derdin varsa açabilirsin agaçlara
    Agaç yaprak verir, sir vermez rüzgâra
    Ve kis, yaz,
    Dalda kus eksik olmaz
    Dag basinda duman
    Yalnizlik nedir göreceksin
    Öldügün zaman.

    Cahit Sitki TARANCI

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:29

    Bu, son sohbetimizdir ya kut!

    Sen, renginden güzelsin
    O kendinden...

    -Bana seyriniz düstü...

    Zor yollarinizdan
    Elsiz kollarinizdan geçtim
    'Evvel ü âhir' yalan
    Kays'in daglarindan su içtim...

    Kefaretini ödeyecektim acinin
    Bir duasi, bin duasi, tîn duasi vardi
    Edemedim
    Tanri gelmisti / Halsizdim...


    Masali bitirelim ya kut!
    Beni kendimden geçir
    Susamiyorum

    O güzel
    O hep güzel...
    Gözlerimi bulamiyorum


    Atese alinmayan gönül yitti
    Öpmezse kalbimden, aglasin kalem
    Baktigim her yerde Ask bitti...

    'Allahü â'lem...'



    Esra Güzelipek

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:28

    kösesinde sessiz
    hayatla 'oya'lanirken kadin
    dinledi de etrafini
    yanagina bir damla
    tuz birakti…

    konusacak:

    / ben Ask'tan bahsediyorum /

    hani su
    asirlardir çözülmeyen muammadan
    sultan sofralarini kiskandiran lokmadan
    yaprak kipirdatmadan kopan firtinadan…

    ben bir kizil düsten bahsediyorum
    gecelerimize savrulan
    görüldügü yerde vurulan ve yine de ölmeyen…

    ayni pencereden baktiginiz için hayata
    birbirinizi sevdiginiz insanlardan bahsetmiyorum
    'içinsiz' bir duygudan,
    bütün saglam pencereleri terk etmekten
    gönül adimlariyla güle oynaya
    'bilinmeyen' bir pencerede
    bulusmaktan bahsediyorum

    ben
    yüzümüzü çize çize geçen yillarin ardinda
    hep ayni kalan
    öpmedigimiz yerini birakmadigimiz
    ama yine de doyamadigimiz
    ve aglamakken asil isi
    gülümseyebilen hasretten bahsediyorum…

    cennetle cehennemin bulusmasindan
    bir krali dilenci
    dilenciyi kral eden zamanlarin ayniligindan
    ve bu aynilik aynasinin
    varlik hanenizi isitan alevinden bahsediyorum

    nihayet
    yasadigi kentin kuslariyla konusmaya alismis
    bir adamdan bahsediyorum
    yillar önce
    babaannesinin uzattigi mendilde biraktigi
    son göz yasini alip, bir agustos sabahi
    omuzlarima akitmasindan…

    ahh ben ömür yollarinin hanidir bekledigi
    O yolcudan bahsediyorum
    Ask'tan yani…

    hayati bedenine kapatan insan!
    ya sen ne'den bahsediyorsun?

    Esra Güzelipek

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:26

    poe-tik-ler
    I
    Masallarimiz ayni düslerimiz bir
    Ayni atesin yaktigi agitlardan geliyoruz
    Kentin en uzak köseleri
    Hüznün ele verecek seni
    Öyle mahzun bakma çocuk
    'Devletin ve milletin bekasi' zedelenir

    Orda aska yardim ve yatakliktan
    Sabikalidir siir


    II
    Aci ata yadigâridir
    Bin yillik bir tarihi var
    Beni bana kirdirir
    Kehribar bir tespih gibi
    Çek çek bitmez
    Kimi zaman yasayip yasamamak
    Birbirine esittir

    Orda zembereksiz bir saat
    Kirik bir keman gibidir siir


    III
    Hüznü bir bohça gibi vurup sirtina
    Söyle hangi acisiydin viran evlerin
    Kanli bir mendil kaldi geride
    Serin bir su yavru bir kus gibiydi
    Meçhulümüzdür nasil bir ölüme gelin gittigi

    O mendilin kokusunda
    Kanin dördüncü halidir siir


    IV
    Maskeler atilmis roller ve replikler
    Derin bir uykuya dalmistir
    Bir sarkida aglarken
    Bir çiçegi sularken
    Onlarla konusur görürsem seni

    Demektir
    Siir yeni çigliklara hazirliyor kendini



    V
    Hepsi de yarali bir cerenin resmidir
    Açilirsa bir sayfasi unutulmus defterin
    Orda herkes kendi payina düsen
    Bir yanginla karsilasacak
    Ve görülecek
    Kaç kadin ezilmis ayak altinda
    O canavar evlerin

    De ki
    O defterin dipnotlaridir düsünde düs görür siir


    VI
    Piyasa sartlari nedir
    Istatistik yasalari ne söyler bilmem ama
    Bir avuntu bulunur her zaman
    Pesin fiyatina taksitle
    Biraz etik estetik
    Biraz kolesterol biraz turnusol
    Vazife ulufe biraz felsefe
    Bunca havar hiç rayting yapmiyor demek
    Vatanperver bir münevver olarak
    Sizin bu konuda bakisiniz kaç amper

    Belki de
    Turnusolün sudaki rengidir siir


    VII
    Daha yirmi dört saat
    Hayati tehlikesi var diyor doktor
    Durmadan morfin yapiyorlar
    Kurtulsa da izi kalirmis
    Yüregini ezmis aklinin paletleri

    Bir saatin tik-taklaridir orda
    Besinci mevsimin adidir siir


    VIII
    Biz mi tasiriz asklari
    Asklar mi bizi
    Simdi hangi kentte
    Yagdigini unuttugum bir yagmur
    Ertelenmis bir askin saçlarini yikiyor

    O günden beri
    Öznesi yaralidir siirin




    IX
    Orda yildizlar daha parlaktir
    Aynalar daha ayna
    Yasamaya basladigin an
    Biraz daha koyulasir agaçlarin yesili

    Orasi
    Siirin kendini göndere çektigi yerdir



    X
    Sensiz pasli bir çivi gibi duruyorum
    Bir duvarin yüzünde
    Atese ve rüzgâra dair bir dize kusan
    Bu geceyi teslim al
    Bir selam uçur bana
    Hâlâ bir sabah serinligi ise adresim

    Insana dair her çiglik
    De ki siirdir biraz

    A.Hicri Izgören

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:25

    SARKI

    Adimi ararken....
    Sararmis bir fotografin ardindan bakiyorsun hayata, bir bilsen seni hayata aksettiren ayna; siyrilip gitmeni bekliyor tutundugu/n çerçeveden...

    Izleri kaybetmeden...
    Saçlarinin kizilligina tutunarak ilerliyorum bu ölüm pazarinda...ne çok karanlik varmis ne çok aydinlik sana ulasmak için...

    Senin sesini yaziyorum...
    Sesin sesime degsin diye uzandigim her kapida unutulmus can kiriklari ve eski kelimeler. Bir rüyadan düser gibi uyaniveriyorum hayata...Gögsümde kirik bir keman....

    Hayale üstün gelen...
    Içime bakiyorsun, yagmur yagiyor... pikapta eski bir sarki sana dair 'mani oluyor halimi takrire hicabim..'yitip giden sadece kelimelerin mi? ..kelimelerimle büyüyorsun oysa,

    Ellerin büyüsü gibi...
    Bak burada hayat seni bekliyor...

    Umman Sahiner

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:24

    Sapli kalsin gögsümde
    Kanima tesne hançerin,
    Yaramdan damlar tekrar
    Nasil olsa bir Hüseyin



    Hüseyin bir ayna degil
    ki kirilsin bir Yezid'e,
    kan dökülsün ister hirkasi
    Yezid bir bahane



    Siri asikar bir Hüseyin
    aska verirser'ini,
    tebesir dairesinde Azrail'in
    çözer zifaf dügmesini



    Hüseyin kadar sivekar
    kaç isim var dilinde,
    kimseye ve herkese ait
    bir baska menkibe



    Sanir misin ki Hüseyin
    kumlarin fisiltisidir bes,
    yazilan sagdan sola
    iki ve üç hecelik bir nefes



    Hüseyin bir cinasli avazdir
    kisiye özel bir temrin,
    bengisuda bogmak gerekir
    onu öldürebilmek için



    Harelidir elbet Hüseyin
    bir o kadar çocuk,
    ates çemberi degil ki bu çizdigin
    basbayagi bir bosluk



    Hüseyin gece bir vakit
    dokunmak gibidir günese,
    eski yarasini Küfe'nin
    yildizlar basmadan önce



    Bencileyin külden bir Hüseyin
    ezbere bilir ihaneti,
    ruhuma sapladigin hançer
    sehvetle ürpertir etimi



    Hüseyin bir sirma kamerdir
    tasviri nafile bir sehrayin,
    zaten Kerbela'ya uçar
    sureti haktan her Hüseyin


    Hüseyin Ferhad
    (Kasgar 36)

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:23

    arinmiyor kangren düsler
    yagmur sularina bata çika

    yara almis bir söz öncesi firtinasinda kopuyor hiçlik

    limanda demirli bir enkaz
    yürek…darmadagin
    ayartilan ates böceklerinin
    sönmüs isiltisinda sürüyor gece

    ritimsiz çalan eksik bir senfoninin virtüözünün kayip enstrümani

    dolunayda dönüstü dualar bedduaya
    azat edilemeyen bir suçlunun
    ayagina vuruldu zincir
    nefesinde issizlik kokusu var

    yilanlarin kol gezdigi bir kuyuya
    atilmis çoklugum ve yoklugum
    agzima sürülen biber aci da degil üstelik
    likörün nanelisi aymaz benim sarhoslugumu

    nefretin kusmugunda ilerler sefaleti sitemlerin

    irmaklarda yikanmayan kurusu çamurun
    zifiri karanlik bir gecede sivanir gözlerime

    lanetli bir düs safsatasinda bogulan siir
    istirabin inleyen delinmis sesinde sairin sözleri
    kan tükürür yarasalar içimdeki seviye

    galibiyetin yenilgisini avuçlar çoban
    üzerine serper denizlerin
    ...siler rengini mavinin

    nihayete yaklastikça her baslangiç
    labirent daralir kaybolur kapilar
    ellerinde yanan aylarin son günü
    romanin son sayfasina düser gözlerin son incisi
    islak sayfalarda yalnizlik dogar ayrilikla

    durdurulamayan bir basinaligin sinsi beklentisi
    eski bir hikayede bulusur
    eskimeyen bir seylerle

    noktayi koyamadigin öykü biteli öyle çok oldu ki

    girdabin tam ortasinda
    delirir zaman kendinden yana
    ruhunu çalar bebeklerinden
    gözlerine dalip

    intiharini çizer gökyüzüne
    issizlik sürer
    gün griye döner

    aylardan yalnizlik günlerden griye düser söz
    dün ölür...siir çildirir…sair delirir

    22.06.2006
    Atilla Güler

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:21

    ARAMACA (bir)

    Dogustan
    Ama ise karsindaki
    Nasil anlatirsin
    Agaci?


    ARAMACA (iki)

    Insan
    Insan olmadan
    Neydi evveli?


    ARAMACA (üç)

    Annelerin
    Neresindedir
    Cennetin hakikati?


    ARAMACA (dört)

    'Üç' arti 'bir' in
    Zarafeti

    Züleyha'nin marifeti

    Ya – Hu

    nedir
    Leyla'nin kerameti?


    telde kelebek tozlari'ndan
    Erdorum ACAROGLU

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:19

    Yasadigimiz hayattan alacagi varsa yasanmayanin
    ne anlami kalir yalnizca yasadigini hatirlamanin

    Kimse tasinacak kadar uzak degilse birbirine
    dur, yine senden yakinini bulamazsin kendine

    Siirden daha siyah bir sey olmali kelimelerde
    yoksa küfür kafiyeli söylenecek sehirde

    Sesini gölgeden çek, kül gibi yoksul kalsin da
    günesin altinda mirildanacak seyler bulunur hala

    Bakmanin sonu yok gözlerin nereye yetisebilir
    dünyada yalnizca körlerin gözleri temiz kalabilir

    Yeni doganin kulagina fisildayacak neyimiz var
    vakitsiz gidenin ardindan dökecek neyimiz var

    Hepimizin yerine balkondan düseni hatirla
    siir bazen öyle de çarpabilir hayata

    Ne gam gazel olmus olmamis, sikayet sayilsin da

    Haydar Ergülen

  • Edaa
    Edaa

    01.07.2007 - 22:19

    Sahil

    Canan Özdemir'in hatirasina…


    Degsen, kopuverecekti oysa
    dalginligin lehimi. Sen, aksam
    saatlerine akan manolya. Yokluk
    hissi.

    Köklerden dallara, kainatin geri çekilisi.

    Bak, elbisemin içinde yalniz
    ruhum var… ates ve altin
    damlar gögün oluklarindan
    simdi çocukluga.

    Çilgin öteki! Kimse degil artik
    kimsenin sahili buralarda!

    Yaz seyreldi. Kelimeler hercai
    melekler olan yaz. Kumsalda
    köpükler prensesi görünmedi
    bir daha.

    Ah küçük kizkardes, ah bahtsiz manolya.
    Bizse hüznümüzden baska neyiz ki
    bu durmadan deri degistiren
    insanlar arasinda?

    Güzelim… güzelim… güzelim… elveda!

    Vural Bahadir Bayril
    (Ser Cisimler'den)

  • Saddam Bin Ladin
    Saddam Bin Ladin

    03.01.2007 - 05:57

    sen müslüman mısın? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?

  • Edaa
    Edaa

    02.01.2007 - 00:20

    esrârına takıldım sözün
    delilik biliyorum
    ki siz de benden
    az deli_değil_siniz
    bundan kendime pâye
    çıkarıyorum sanmayın
    ki siz de benden az
    dâhi_değil_siniz
    zihnimin rengi ebrûli
    beni kıskanıyorsunuz
    ki siz de benden
    az renkli_değil_siniz

  • Edaa
    Edaa

    30.12.2006 - 16:14

    Desem ki yanlış bir hayatı yaşıyorum
    Sensizlik en büyük yanlışlığı günlerimin.

    Desem ki yalnız bir ömre mahkumum,
    Ben olmak en kötü yalınlığı bu dünyanın.

    Bilsem ki ruhumu evde bırakmak mümkün
    Alıp bütün yaşanmışlıklarımı giderim uzaklara
    Bilsem ki uzaklar yakın değil geride bırakılanlara,
    ya da unutmak diye bir şey mümkün,
    'sürgün'lük dokunmaz bu kadar kanıma...

    Desem ki: 'ucuz kelimeler var zihnimde,
    Aşkın dönüştürse onları nağmelere'
    Yazılmamış bir şiir doğar da
    serpilir mi kağıttan bahçelerime.

    Bilsem ki bir an durup düşünmeden
    öylece,
    sevmek, yaralamayacak ruhumu,
    Aşkı ölümsüz kılmak için çabalamam artık.

    Bilsem ki kelimelerimi sahiplenen sensin
    Sıcak bir meltem ısıtır sarı sonbaharları
    Yaprak yaprak uçuşur etekleri sevdamın

    Desem ki: 'hayatı nasıl yaşayacağıma
    karar vermedim
    sonunu düşünmeden başladığım cümleler
    yarım kalıyor'
    Şiirlerim 'yok'luğunda takılıp kalıyor
    istediğim ne sensin ne de sesin
    sadece söküp atmak
    hem varlığını hem 'yok'luğunu
    yüreğimden.

    Bilirim ki o zaman
    dokunmaz bu kadar
    ne 'sürgün'lük
    ne 'yabancılık'
    ne de 'yalınlık'

  • Edaa
    Edaa

    27.12.2006 - 22:56

    kelimeler mi yaktı beni..? ben mi kelimeleri, şimdi hatırımda değil. gözlerimi süzsen bu gece.. yormasan beni..?

    tende bir kıpırtı hâli.. âşinâ olmadığım bir vakit ve hâl gibi. can özünü getirir mi, ey canımın sâhibi?

    kelimeler mi yıktı beni..? ben mi kelimeleri, şimdi hatırımda değil. gönlümü öpsen bu gece.. üzmesen beni..?

    bende bir yıkıntı hâli.. âşinâ olmadığım bir vakit ve hâl gibi. kurban hayra sayılır mı, ey canımın sâhibi?

    hediyem hazır.. kordelâlar bağlayacağım rengârenk. al katacağım sûretime, renksiz çıkmak istemem hücremden. korkuyorum da kuzu gibi, bir yandan hevesleniyorum sevdiğinden emin olarak beni. teselli buluyorum incilerimde, avutuyorlar çağlanlar gibi.

    ey sevgili, bekliyorum, al kollarına.. koru beni, sakla gölgene, uçur esirini. yâsinlerim tutsun ellerimden, eriştirsin ocağına. kirletti dünyâ çoktan, yunsunlar tenimi. kalabalıktı çok, çokluk yordu beni. varlık mıydı, yokluk muydu benliğim, bilemedim.

    tekliğinde tükeneyim, yok olayım bir hiç gibi, râzıyım. ses istemem giderken, ben gittiğimi bilmezken, gittiğimi vurmazsanız yüzüme ürkmem. şimdi biraz sessizlik lûtfen…

Toplam 26 mesaj bulundu