ertelense de nice dir. özlem: bir sevgi melodisi değilmi? güzel insan! DEĞERLİ Güzel insan,SAĞLIK,HUZUR,MUTLULUK, BAŞARI VE ESENLİK DOLU GÜNLER,SEVDİKLERİNİZLE SİZLERLE OLSUN, YÜZÜNÜZDEN GÜLÜCÜK, KALBİNİZDEN SEVGİ, GÖZLERİNİZDEN PIRILTI EKSİK OLMASIN. Çiçek bahçesidir yüreğimiz, Her daim papatyalar açar orada umudunu yitirenlere, Sevgisini tüketenlere Güvercin kanadında dostluk sevgimizi yolluyorum sanada Kucaklar dolusu papatyalarımızla ERTELENEN ANLAR Neleri nelere değişiyoruz? Değer mi acaba diye durup düşünmeden.Sevdiğimiz için gecenin ikisinde yol kat edilmiyorsa, uyku tatlı geliyorsa. Hangi zamanı kimlerden çalıyoruz, çantada keklik gibi gördüklerimizden mi? İşe gelince telaş eder dururum, yapacaklarımı düşünmekten arkadaşlarıma esaslı bir günaydın diyemem ne kaybettirir bana beynimi onlara verip,gözlerinin içine bakarak bir günaydın demem? Ya da nasılsın derken seni gerçekten umursuyorum ve nasıl olduğunu merak ediyorum hissini ona belli etmem? İşler mi durur? Kaç dakika kaybettirir bunları yapmak bana? Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarım yemeğe davet ettiklerinde bunun kahrolası bir toplantıya denk gelmesi, ama onların gitmesi.kimi çantada keklik gibi gördüklNe kadar ilgilenmesek de, ne kadar az zaman ayırsak da, nasılsa yanımızda olacaklarından emin olduklarımızdan mı? Ya o keklikler bir gün keklik olmaktan bıkarsa.Ya onlar, 'al, istediğin hayatı sen yaşa. Ne olursa olsun biz arka fonda yokuz' derlerse? Ya, 'her şeyi sizler için yapıyordum' yalanı ile baş başa kalırsak? Ya! Ya yağmurun bir daha yağdığını göremezsek? ! gülümserken bahar papatyaları,gelincikler gülümsemenizle,güzelliğinizle çoşkulandı yaşam! !
Acılar biriktiriyorum masum avuçlu çocukların yüreklerinde! Şehre dar gelen bir hayalin tam ortasında kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde. An geliyor bir ülkeye bölünüyor yüreğim ve an geliyor dünya oluyor acımasızlığım yamacında yüreğim... Saklı düşlerimin o en kayıp adreslerinde bir masala dönüyor sözlerim. Zamansızlığıma sığdıramadığım derin acılar saklı şimdi kimliksiz düşlerimde! Ben bir şehre çekip giderken bir ülkeye dönüyor yüreğim. Ben şehir ve ülke iki bağımsız hayal atlası ve otam ortasında ben masum avuçlu bir çocuk yüreği... Bütün terkedişlerime bir kandil yakıyorum gecenin sustuğu bu anda! bütün hayal kırıklıkları bütün sıradanlıklar ve bütün mavi olmayan aşklar birer birer kapı çalıp çekip gidiyorlar. Oysa bir yıldız sararken gamlı düşlerime ve kelimeleri hüznün rengine boyarken ardımda yaşayamaycağım her şey bir uçurum olup çıkıyor karşıma! Zamanı karalıyorum silikleşen yazılarımın içinde ve göğün karanlığına hicran yazıyorum siz sabaha soyunup uyurken bense gecenin tam koynunda. adıni bile bilmediğim bütün sözlerin esaretini yaşıyorum. Bütün savunmasız korkularımın cesur bir savaşçısıyım sanki şuan çünkü ben;
SENİ YAŞIYORUM...
Ayrılıkların o kapanmaz yara gibi duran bütün ayraçlarını kaldırıyorum. Tuz basıyorum özlemden çatlayan yüreğimin yarasına! Akşamlar geceye soyunup dururken ve çekip giderken bütün eşgali yıldızların ben göğe yükseliyorum sanki! Hz.isa oluyorum gögün avuçlarında bir zaman sonra sewgi yağdıracağım bu karanlık şehre ve bu kayıp dünya sahnesine!
SENİ YAŞIYORUM işte upuzun yolların umutlara bağlandığı uzak bir kentin en ücra yerinde! İç cebimde melankolik bakışlarımdan bir tutam umut demeti ve yanlızlığıma tütsü yakarken ben sen gecenin ağaran saçlarıyla bir rüzgar olup geliyorsun taa o uzak kentlerden... Ben bir ülke oluyorum işte o an bütün halklarıyla aşk dolu bir ülke! şimdi masalsı bir güzelliğe kapılıyor gülüşlerim. Şimdi benden kilometrelerce uzaktasın ama dokunsam heyecandan ölecekmiş gibisin ama yoksun işte. Çelişkilerin acımasız derin çukurlarında bir yanım seni yaşıyorken bir yanım melali bir aşkı yoklayıp duruyor. Ve acılar biriktiriyorum hiç durmadan minicik avuçlu çocukların gül kokan yüreklerinde! Şehre dar gelen bir hayalin ortasında ben kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde. Sensizlikten kalma yanımın miladi aşk hüzünbazlığında hasrete dokunuyor umarsızca ellerim. Gemisi batmak üzere olan bir kaptan gibiyim tıpkı gemi batıyor ve ben boğuluyor... ki sen hala yoksun ben ben ben....
SENİ YAŞIYORUM...
Dayanılmaz korkular ve kaygılar var içimde. Bitip giden bir ömrün sonbaharında ilk yaz sevmelerim var umuda yazılı mısralarımda. Öyle çok şey varki dayanılmaz durur ruhumun çarmıha gerilmiş umutsuzluklarında! Varların bir an da yoklara karıştığı bu hayat yokuşunda son efesim oldun sen ve yaşamsız bir mısramın en kederli yanında bir tatlı gülüş oldun sen
SENİ YAŞIYORUM...
Ve karanfil işlemeli mendillere sarıyorum şimdi bütün gülüşlerimi ve gecenin son yıldızıyla sana göndereceğim belki! Belki benim yerim yerime o dokunacak tenine! Belkide bu firari dokunuşlarım kaybolacak teninin gizemli evreninde! Gözyaşlarım ıslatacak yüreğinde kuruyan düşten güzel çiçekleri ama sen bilmeyeceksin belkide bu acımasız sahtekar gülüşlerin içinde kaybedeksin benim bu masum gelişlerimi! Oysa görmeyeceksin bir karanfilin gülücüğünü ve ağlarken kaybedeksin yüreğinde aşka dair bütün karanfilli sözlerimi ve son bakışlarımda ıslanacak bütün terkedişlerim ama ben SENİ YAŞAYACAĞIM işte!
Zamanın en kötümser yerinde uzak bir şehirde bir yürek mesafesi kadar yakın edeceğim bekleyişlerimi. Sensizliğin senli yokuşlarından yüreğin güç verecek bana ve çıkacağım ben o sensizlik yokuşlarını! Sana ve aşka dair ne varsa yüreğimde bu kez onları biriktireceğim ben. Masum çocukların gülüşlerindende çalıp ve yırtık ceplerime doldurup bütün yıldızları bir gece yarısı sana getireceğim.Sensiz yaşamayı sensizliğin coğrafyasında bırakıp bambaşka bir iklimden hayaller çalarak ben sadece
bilmeden durak olduk...durakların bekleyişinde kaybettik izleri... (gitme) diyen inleyen istasyonlarda,masal olduk herbirimiz...anlatılmadık bile.. maviçocuk...... ben sadece sohbet etmek istiyorum siz ne dersiniz?
14.04.2010 - 14:26
ertelense de nice dir. özlem: bir sevgi melodisi değilmi? güzel insan!
DEĞERLİ Güzel insan,SAĞLIK,HUZUR,MUTLULUK, BAŞARI VE ESENLİK DOLU GÜNLER,SEVDİKLERİNİZLE SİZLERLE OLSUN,
YÜZÜNÜZDEN GÜLÜCÜK, KALBİNİZDEN SEVGİ, GÖZLERİNİZDEN PIRILTI EKSİK OLMASIN.
Çiçek bahçesidir yüreğimiz, Her daim papatyalar açar orada umudunu yitirenlere, Sevgisini tüketenlere Güvercin kanadında dostluk sevgimizi
yolluyorum sanada Kucaklar dolusu papatyalarımızla
ERTELENEN ANLAR Neleri nelere değişiyoruz? Değer mi acaba diye durup düşünmeden.Sevdiğimiz için gecenin ikisinde yol kat edilmiyorsa, uyku tatlı geliyorsa.
Hangi zamanı kimlerden çalıyoruz, çantada keklik gibi gördüklerimizden mi? İşe gelince telaş eder dururum,
yapacaklarımı düşünmekten arkadaşlarıma esaslı bir günaydın diyemem ne kaybettirir bana beynimi onlara verip,gözlerinin içine bakarak bir günaydın demem?
Ya da nasılsın derken seni gerçekten umursuyorum ve nasıl olduğunu merak ediyorum hissini ona belli etmem?
İşler mi durur? Kaç dakika kaybettirir bunları yapmak bana? Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarım yemeğe davet ettiklerinde bunun kahrolası bir toplantıya denk
gelmesi, ama onların gitmesi.kimi çantada keklik gibi gördüklNe kadar ilgilenmesek de, ne kadar az zaman ayırsak da, nasılsa yanımızda olacaklarından emin olduklarımızdan mı?
Ya o keklikler bir gün keklik olmaktan bıkarsa.Ya onlar, 'al, istediğin hayatı sen yaşa. Ne olursa olsun biz arka fonda
yokuz' derlerse? Ya, 'her şeyi sizler için yapıyordum' yalanı ile baş başa kalırsak? Ya! Ya yağmurun bir daha yağdığını göremezsek? !
gülümserken bahar papatyaları,gelincikler gülümsemenizle,güzelliğinizle çoşkulandı yaşam! !
30.03.2010 - 08:28
SENİ YAŞIYORUM...
Acılar biriktiriyorum masum avuçlu çocukların yüreklerinde!
Şehre dar gelen bir hayalin tam ortasında kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde.
An geliyor bir ülkeye bölünüyor yüreğim ve an geliyor dünya oluyor acımasızlığım yamacında yüreğim...
Saklı düşlerimin o en kayıp adreslerinde bir masala dönüyor sözlerim.
Zamansızlığıma sığdıramadığım derin acılar saklı şimdi kimliksiz düşlerimde!
Ben bir şehre çekip giderken bir ülkeye dönüyor yüreğim.
Ben şehir ve ülke iki bağımsız hayal atlası ve otam ortasında ben masum avuçlu bir çocuk yüreği...
Bütün terkedişlerime bir kandil yakıyorum gecenin sustuğu bu anda!
bütün hayal kırıklıkları bütün sıradanlıklar ve bütün mavi olmayan aşklar birer birer kapı çalıp çekip gidiyorlar.
Oysa bir yıldız sararken gamlı düşlerime ve kelimeleri hüznün rengine boyarken ardımda yaşayamaycağım her şey bir uçurum olup çıkıyor karşıma!
Zamanı karalıyorum silikleşen yazılarımın içinde ve göğün karanlığına hicran yazıyorum siz sabaha soyunup uyurken bense gecenin tam koynunda.
adıni bile bilmediğim bütün sözlerin esaretini yaşıyorum.
Bütün savunmasız korkularımın cesur bir savaşçısıyım sanki şuan çünkü ben;
SENİ YAŞIYORUM...
Ayrılıkların o kapanmaz yara gibi duran bütün ayraçlarını kaldırıyorum.
Tuz basıyorum özlemden çatlayan yüreğimin yarasına!
Akşamlar geceye soyunup dururken ve çekip giderken bütün eşgali yıldızların ben göğe yükseliyorum sanki!
Hz.isa oluyorum gögün avuçlarında bir zaman sonra sewgi yağdıracağım bu karanlık şehre ve bu kayıp dünya sahnesine!
SENİ YAŞIYORUM işte upuzun yolların umutlara bağlandığı uzak bir kentin en ücra yerinde!
İç cebimde melankolik bakışlarımdan bir tutam umut demeti ve yanlızlığıma tütsü yakarken ben
sen gecenin ağaran saçlarıyla bir rüzgar olup geliyorsun taa o uzak kentlerden...
Ben bir ülke oluyorum işte o an bütün halklarıyla aşk dolu bir ülke!
şimdi masalsı bir güzelliğe kapılıyor gülüşlerim.
Şimdi benden kilometrelerce uzaktasın ama dokunsam heyecandan ölecekmiş gibisin ama yoksun işte.
Çelişkilerin acımasız derin çukurlarında bir yanım seni yaşıyorken bir yanım melali bir aşkı yoklayıp duruyor.
Ve acılar biriktiriyorum hiç durmadan minicik avuçlu çocukların gül kokan yüreklerinde!
Şehre dar gelen bir hayalin ortasında ben kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde.
Sensizlikten kalma yanımın miladi aşk hüzünbazlığında hasrete dokunuyor umarsızca ellerim.
Gemisi batmak üzere olan bir kaptan gibiyim tıpkı gemi batıyor ve ben boğuluyor...
ki sen hala yoksun ben ben ben....
SENİ YAŞIYORUM...
Dayanılmaz korkular ve kaygılar var içimde.
Bitip giden bir ömrün sonbaharında ilk yaz sevmelerim var umuda yazılı mısralarımda.
Öyle çok şey varki dayanılmaz durur ruhumun çarmıha gerilmiş umutsuzluklarında!
Varların bir an da yoklara karıştığı bu hayat yokuşunda son efesim oldun sen ve yaşamsız bir mısramın en kederli yanında bir tatlı gülüş oldun sen
SENİ YAŞIYORUM...
Ve karanfil işlemeli mendillere sarıyorum şimdi bütün gülüşlerimi ve gecenin son yıldızıyla sana göndereceğim belki!
Belki benim yerim yerime o dokunacak tenine!
Belkide bu firari dokunuşlarım kaybolacak teninin gizemli evreninde!
Gözyaşlarım ıslatacak yüreğinde kuruyan düşten güzel çiçekleri ama sen bilmeyeceksin belkide bu acımasız sahtekar gülüşlerin içinde kaybedeksin benim bu masum gelişlerimi!
Oysa görmeyeceksin bir karanfilin gülücüğünü ve ağlarken kaybedeksin yüreğinde aşka dair bütün karanfilli sözlerimi ve son bakışlarımda ıslanacak bütün terkedişlerim
ama ben SENİ YAŞAYACAĞIM işte!
Zamanın en kötümser yerinde uzak bir şehirde bir yürek mesafesi kadar yakın edeceğim bekleyişlerimi.
Sensizliğin senli yokuşlarından yüreğin güç verecek bana ve çıkacağım ben o sensizlik yokuşlarını!
Sana ve aşka dair ne varsa yüreğimde bu kez onları biriktireceğim ben. Masum çocukların gülüşlerindende çalıp ve yırtık ceplerime doldurup bütün yıldızları bir gece yarısı sana getireceğim.Sensiz yaşamayı sensizliğin coğrafyasında bırakıp bambaşka bir iklimden hayaller çalarak ben sadece
SENİ YAŞACAĞIM...
06.07.2009 - 11:24
Seni okumak güzeldi dost!
06.07.2009 - 11:07
bilmeden durak olduk...durakların bekleyişinde kaybettik izleri... (gitme)
diyen inleyen istasyonlarda,masal olduk herbirimiz...anlatılmadık bile.. maviçocuk......
ben sadece sohbet etmek istiyorum siz ne dersiniz?
Toplam 4 mesaj bulundu