Gürültü sadece kulağa mahsus bir terim değildir. Göz, akıl, hafıza, kalp ve ruh da gürültüye maruz kalır. Gözün bakışındaki ahengi bozan her şey gürültüdür. Akıl ve hafıza için her türlü gereksiz malumat gürültüdür. Kalbe bağlanan yok olmaya mahkum her türlü Dünya metaı gürültüdür. Ve Ruh'un kendini sadece bu dünyaya mahsus olduğunun vehmine kapılması da bir gürültüdür. Sükunet gerek; göze, kulağa, akla, kalbe ve ruha... Sükuneti yakalayan huzura varır, huzurda durur. Ve belki Hızır ona rehber olur.
Fayda da zarar da içten dışa yayılır aslında. Biz hep dış Dünya'yı düzeltmeye çalışırız. Halbuki içsel yönelimle dış Dünya'ya maya veya lokomotif olabiliriz.
Güzel günler uzak değil. Yeter ki sebepleri değil, o sebepleri var edeni görebilelim, az ötesini seçebilmek için perdeye değil perdenin ardına odaklanma yetisini kazanabilelim. Her çirkin görünen şey kötü değildir. Hangi kışın ardı bahar, hangi gecenin sonu sabah olmamıştır? Kıyamet bile gelse, arkası ebedi hayatın ilk buluşma zamanı değil midir?
Temiz siyaset şehir efsanesinden başka bir şey değildir. Zira siyaset menfaatle örülü büyük bir duvardır. O duvar şahsi menfaatle örülüyse şerri zulmetle yoğurur , Hakk'a dayanarak halkın menfaatiyle örülüyse hayrı aydınlıkla harmanlar, duvar olmaktan çıkar tenteneli bir perdeye dönüşür. Asr zamanındayız ama, Hakk'a dayanarak halkın menfaatinin gözetildiği Asr-ı Saadet zamanında değiliz. Yine bir umut, adaletin zirvede yaşandığı, kendini halkın hadimi bilen Asr-ı Saadet'in Hz. Ömer'lerini sabırla bekliyoruz...
Her yeni gün birçoğumuz hiç ölmeyecekmiş gibi programlar yaparak başlarız hayata. Oysaki bir kısmımız yapmış olduğumuz bu programları gerimizde bırakarak kendi zannımızca programsızca ayrılıveririz gerçek hayat algısıyla idame ettirmiş olduğumuz bu fani mekândan.
Güzelliği standartlaştırma çabaları bireylerin güzellik algısını bozduğu için toplumsal psikolojinin de altını üstüne getirmiş. Oysaki güzellik görecelidir. Ahlak güzelse suret de güzeldir. Sureti “sözüm ona güzelleştirmek gayreti” ahlaka zerre miktar tesir etmez.
İnsan farklılıklarıyla güzeldir.
Ömür apartmanının taşıyıcı kolonları namazdır. O kolonlarda herhangi bir eksik gedik varsa en küçük bir sarsıntı o binayı kusurlu eyler ve yıkılmaya namzet kılar. Manevi hastalıklarımızın kaynağına bu eksen üzerinden bakabiliriz.
Din bir hayat biçimidir ve o hayatı sistemli hale getiren yine namazdır. Kişi namazı kendine göre programlamamalı, kendini ve hayat düzenini namaza göre programlamalı ki hayatın kalitesi ziyade olsun.
Gözü kapalıyken hemen hemen herkes rüya görür. Asıl mesele gözü açık tutup Dünya hayatının bir rüya olduğunu idrak edebilmektedir. O idrak ile hal ve hareketlerini düzenleyebilmektedir.
Tasarruf hakkını kendinde zanneden insan gafletin isimsiz bir çocuğudur. Bilseydi ki tek bir yaprak kıpırdamaz, zerreler seyran etmezdi O istemedikçe. Tevekkülden uzak tefekküre yabancı bir halde teslimiyeti arka saflarda tuttuğu için en küçük bir menfi durumda isyanın bayraklarını yorgan yaptı üstüne.
Netice, hüsran... Kurtuluş reçetesi ise İman. Önce Allah'a sonra ahirete. İmandır insanı emniyetli kılan. Hem dünyada hem de ahirette...
Kiminin gidişi, kiminin kalışı ibret olur aleme. Kalan, her şeye rağmen önceliği nefsi olmak üzere mücadeleye devam ediyorsa ibret olur, giden de, gidiş şekliyle. Kimi gidişiyle kimi kalışıyla destan yazıyor. Öyle veya böyle, kimse kadim değil alemin bu kısmında.
Hayat acımasız değil kıymetli dostum. Hem de hiç değil. Hayatın özü muhabbet. Muhabbet ise gerçek safiyetine ve aslında gerçek mahiyetine imtihanla ulaşır. Muhabbetindeki samimiliğinle sınanırsın. Ekmek bile sofrana gelene kadar binler imtihandan geçer. Önce güneşte sonra ateşte pişer. Ya sen? Pişmeden vuslata erme derdine düştün. Önüne çıkan her bir engelde isyana sarıldın.
Söz söylerken mizandan geçir. Zira söylediğinden mesulsün. Söylediğin sözün karşı tarafa faydası var mı? Ya da söylediğin söz seni zarara uğratır mı? Ettiğin kelam gıybetse hem seni hem de muhatabını müflis kılar. Her hakikat söylenmeye muhtaç değildir. İki düşün bir söyle demişler ya hani, ben de diyorum ki bu zamanda beş düşün ölç, tart, biç, vicdan süzgecinden geçir sonra söyle. Ya hayır söyle ya da sus!
Gören göz, işiten kulak, konuşan dil, dokunan el ise, ruh bunun neresinde? İnsan vücûd elbisesini giyer de kendini var zanneder. Oysa “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun”dan gayri hükmü var mıdır âlemde?
"Akibet" diyorum azizim,
Akibet!
Öyle bir şey ki;
Sırat gibi,
Kıldan ince
Kılıçtan keskin.
Kimsenin zerre miskal senedi yok,
O köprüden sağlam geçmek için.
Altı uçurum, üstü rahmet...
Sükut... kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez Dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da kalan biz miyiz?
Şehrin derme çatma evleri kentsel dönüşüme karşı direnememişti. Hele ki üç beş katlı binaların arasından yeni yapılan gökdelenler bir heyula gibi, adeta o koca dağa meydan okurmuşçasına dikilmişti tarihi şehrin orta yerine. Birden ürküverdi. Bu elim manzara bıraktığı birçok şeyin artık eskisi gibi olmadığının ilk sinyalini veriyordu. Kim bilir daha nelere şahit olacaktı? Hayalinde hep kaldığı yerden devam edecekmiş gibi yaşattığı bu şehir acı tatlı ne çok hatıraları saklıyordu içinde.
dengelemek
07.02.2025 - 18:26Ne acı, ne de acıt...
Hissiyatın merkezinde ol ki,
Ne acınacak hâle düş,
Ne de canını acıtsın masiva.
"duadar"
gürültü kirliliği
03.02.2025 - 17:27Gürültü sadece kulağa mahsus bir terim değildir. Göz, akıl, hafıza, kalp ve ruh da gürültüye maruz kalır. Gözün bakışındaki ahengi bozan her şey gürültüdür. Akıl ve hafıza için her türlü gereksiz malumat gürültüdür. Kalbe bağlanan yok olmaya mahkum her türlü Dünya metaı gürültüdür. Ve Ruh'un kendini sadece bu dünyaya mahsus olduğunun vehmine kapılması da bir gürültüdür. Sükunet gerek; göze, kulağa, akla, kalbe ve ruha... Sükuneti yakalayan huzura varır, huzurda durur. Ve belki Hızır ona rehber olur.
"duadar"
Öz benlik
01.02.2025 - 14:08Kendimizden kendimize giderken o kadar çok menzile uğruyoruz ki, asıl hedefin kendimiz ve aslında kendi kemâlatımız olduğunu unutuyoruz çoğu zaman...
"duadar"
faydalı
28.01.2025 - 18:53Fayda da zarar da içten dışa yayılır aslında. Biz hep dış Dünya'yı düzeltmeye çalışırız. Halbuki içsel yönelimle dış Dünya'ya maya veya lokomotif olabiliriz.
*tolichona*
DÜNYA HAYATI
02.01.2025 - 14:02Bilcümle ahbab, yâr, yâran
El-Veliyyül Hamid, El-Hakkûl Vekil
Ol Halık-ı Rahman imiş
Dünya dediğin han; bir virane
Meğer boş bir gümân imiş.
"Duadar"
Days of Heaven (O Güzel Günler)
06.12.2024 - 15:22Güzel günler uzak değil. Yeter ki sebepleri değil, o sebepleri var edeni görebilelim, az ötesini seçebilmek için perdeye değil perdenin ardına odaklanma yetisini kazanabilelim. Her çirkin görünen şey kötü değildir. Hangi kışın ardı bahar, hangi gecenin sonu sabah olmamıştır? Kıyamet bile gelse, arkası ebedi hayatın ilk buluşma zamanı değil midir?
"duadar"
siyaset adamı
11.11.2024 - 17:13Temiz siyaset şehir efsanesinden başka bir şey değildir. Zira siyaset menfaatle örülü büyük bir duvardır. O duvar şahsi menfaatle örülüyse şerri zulmetle yoğurur , Hakk'a dayanarak halkın menfaatiyle örülüyse hayrı aydınlıkla harmanlar, duvar olmaktan çıkar tenteneli bir perdeye dönüşür. Asr zamanındayız ama, Hakk'a dayanarak halkın menfaatinin gözetildiği Asr-ı Saadet zamanında değiliz. Yine bir umut, adaletin zirvede yaşandığı, kendini halkın hadimi bilen Asr-ı Saadet'in Hz. Ömer'lerini sabırla bekliyoruz...
"tolichona"
ayrılık vakti
08.11.2024 - 08:36Her yeni gün birçoğumuz hiç ölmeyecekmiş gibi programlar yaparak başlarız hayata. Oysaki bir kısmımız yapmış olduğumuz bu programları gerimizde bırakarak kendi zannımızca programsızca ayrılıveririz gerçek hayat algısıyla idame ettirmiş olduğumuz bu fani mekândan.
"tolichona"
iç güzellik
06.11.2024 - 18:31Güzelliği standartlaştırma çabaları bireylerin güzellik algısını bozduğu için toplumsal psikolojinin de altını üstüne getirmiş. Oysaki güzellik görecelidir. Ahlak güzelse suret de güzeldir. Sureti “sözüm ona güzelleştirmek gayreti” ahlaka zerre miktar tesir etmez.
İnsan farklılıklarıyla güzeldir.
"tolichona"
kıymetini bilmek
05.11.2024 - 19:24Kıymet bilmek için kaybetmeyi bekleme. Kıymet bilmenin en belirgin göstergesi şükürdür. Şükür kanaatle inşa edilirse nimeti daimi kılar.
"tolichona"
namaz
04.11.2024 - 14:06Ömür apartmanının taşıyıcı kolonları namazdır. O kolonlarda herhangi bir eksik gedik varsa en küçük bir sarsıntı o binayı kusurlu eyler ve yıkılmaya namzet kılar. Manevi hastalıklarımızın kaynağına bu eksen üzerinden bakabiliriz.
Din bir hayat biçimidir ve o hayatı sistemli hale getiren yine namazdır. Kişi namazı kendine göre programlamamalı, kendini ve hayat düzenini namaza göre programlamalı ki hayatın kalitesi ziyade olsun.
"tolichona"
dünya mı rüya mı
02.11.2024 - 20:27Gözü kapalıyken hemen hemen herkes rüya görür. Asıl mesele gözü açık tutup Dünya hayatının bir rüya olduğunu idrak edebilmektedir. O idrak ile hal ve hareketlerini düzenleyebilmektedir.
iman
01.11.2024 - 14:46Tasarruf hakkını kendinde zanneden insan gafletin isimsiz bir çocuğudur. Bilseydi ki tek bir yaprak kıpırdamaz, zerreler seyran etmezdi O istemedikçe. Tevekkülden uzak tefekküre yabancı bir halde teslimiyeti arka saflarda tuttuğu için en küçük bir menfi durumda isyanın bayraklarını yorgan yaptı üstüne.
Netice, hüsran... Kurtuluş reçetesi ise İman. Önce Allah'a sonra ahirete. İmandır insanı emniyetli kılan. Hem dünyada hem de ahirette...
"tolichona"
gitmek
31.10.2024 - 15:56Kiminin gidişi, kiminin kalışı ibret olur aleme. Kalan, her şeye rağmen önceliği nefsi olmak üzere mücadeleye devam ediyorsa ibret olur, giden de, gidiş şekliyle. Kimi gidişiyle kimi kalışıyla destan yazıyor. Öyle veya böyle, kimse kadim değil alemin bu kısmında.
"tolichona"
hayat herşeye rağmen çok güzel
30.10.2024 - 16:35Hayat acımasız değil kıymetli dostum. Hem de hiç değil. Hayatın özü muhabbet. Muhabbet ise gerçek safiyetine ve aslında gerçek mahiyetine imtihanla ulaşır. Muhabbetindeki samimiliğinle sınanırsın. Ekmek bile sofrana gelene kadar binler imtihandan geçer. Önce güneşte sonra ateşte pişer. Ya sen? Pişmeden vuslata erme derdine düştün. Önüne çıkan her bir engelde isyana sarıldın.
"tolichona"
söz
29.10.2024 - 18:26Söz söylerken mizandan geçir. Zira söylediğinden mesulsün. Söylediğin sözün karşı tarafa faydası var mı? Ya da söylediğin söz seni zarara uğratır mı? Ettiğin kelam gıybetse hem seni hem de muhatabını müflis kılar. Her hakikat söylenmeye muhtaç değildir. İki düşün bir söyle demişler ya hani, ben de diyorum ki bu zamanda beş düşün ölç, tart, biç, vicdan süzgecinden geçir sonra söyle. Ya hayır söyle ya da sus!
"tolichona"
ruh
28.10.2024 - 17:17Gören göz, işiten kulak, konuşan dil, dokunan el ise, ruh bunun neresinde? İnsan vücûd elbisesini giyer de kendini var zanneder. Oysa “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun”dan gayri hükmü var mıdır âlemde?
âkıbet
25.10.2024 - 16:44"Akibet" diyorum azizim,
Akibet!
Öyle bir şey ki;
Sırat gibi,
Kıldan ince
Kılıçtan keskin.
Kimsenin zerre miskal senedi yok,
O köprüden sağlam geçmek için.
Altı uçurum, üstü rahmet...
"duadar"
necip fazıl kısakürek
08.10.2024 - 20:47Sükut... kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez Dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da kalan biz miyiz?
imtihan
03.10.2024 - 12:58İmtihan herkese var
Kimine vardan var kimine yoktan var
Kimine dost kimine ağyardan
Kimine sağlık kimine marazdan
Kimine eş kimine kardeşten
Kimine ilim kimine cehilden
Kimine zorluk kimine sehilden
***duadar
bursa
30.09.2024 - 10:39Şehrin derme çatma evleri kentsel dönüşüme karşı direnememişti. Hele ki üç beş katlı binaların arasından yeni yapılan gökdelenler bir heyula gibi, adeta o koca dağa meydan okurmuşçasına dikilmişti tarihi şehrin orta yerine. Birden ürküverdi. Bu elim manzara bıraktığı birçok şeyin artık eskisi gibi olmadığının ilk sinyalini veriyordu. Kim bilir daha nelere şahit olacaktı? Hayalinde hep kaldığı yerden devam edecekmiş gibi yaşattığı bu şehir acı tatlı ne çok hatıraları saklıyordu içinde.
Toplam 21 mesaj bulundu