Drhemin Sert Antoloji.com

İnsanî ve Sosyal Gelişim Uzmanı, Araştırmacı. Sosyo-psikolojik konuları paylaşıp tartışmak isterim.www.eminsert.com HizmetinizdeHangi Konuda Konuşmak İsterseniz buyurun:Hakikat YolcusuArayış İçinde olanlarÖzüyle Yüzleşebilecek olanlarDoğruya Teslim OlabilmekHakikat SevgisiFıtratla ÖrtüşebilmekŞükür Bilinci“Kutsallarımız’ın Değeri”Kutsallaştırılmaya ÇalışılanlarBedeni HazlarRuhi HazlarUlaşılamayan ZenginliklerÇözümsüz DertlerDönüşsüz YollarSorunlardan Rant SağlayanlarYorgun GönüllerGülerken Ağlayan GözlerKan Ağlayan YüreklerAnlaşılmayı Bekleyen GençlerSevilmeyi Bekleyen SevgililerAnlaşılmayı Ve Mutluluğa Susamış EşlerKeşfedilmeyi Bekleyen KabiliyetlerSuya Hasret TopraklarToprakla Buluşmayı Bekleyen TohumlarTomurcuk GoncalarErtelenen MutluluklarDürüst ve Açık İletişim insanı geliştirir. Kültürümüz ve yetişme tarzımızdan dolayı, belki de güvensiz internet ortamı ve hayat şartları dürüst iletişimin yollarını tıkamış gibi görünüyor.Ama hepimiz içimizde kaybettiğimiz bir şeyleri arar olmuşuz. Fakat kaybettiklerimizi bulmaya çalışırken bazı olanlarımızı da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya da kalabiliyoruz.“İnsanın İletişim Haritası” ve “Fıtrat Merkezli Yaklaşım” ismini verdiğim bazı açılım çalışmalarım var. isterseniz güzel bir iletişim sağlanabilir. Bu tamamen size ait bir tercih. Bana nasıl ulaşabileceğiniz ile ilgili bilgiler aşağıdaki web sayfamda mevcut. İnsan tabiatı, temel ihtiyaçlar ve değerler üzerine bazı projeleri de isterseniz sizlerle paylaşabilirim.“Hayat her şeye rağmen yaşamaya ve dostluğa değer” diyebilmek ve İletişim için www.eminsert.com adresine bakabilir ve oradaki kitabın yazarı ile konuşabilirsiniz. Teşekkürler, Selamlar.. ÖZGEÇMİŞ / HAYAT PROFİLİDr. Hüseyin Emin SERT, Ordu’nun sahil ilçelerinden Perşembe’nin Alınca Köyü’nde 1967 yılında dünyaya geldi. 1972 yılında sekiz ay süreyle Hollanda’da kaldı. Daha sonra yurda dönerek, ilkokul tahsilini Alınca İlkokulu’nda tamamladı. Ordu merkezde başladığı ortaokul eğitimini “gurbet ellerde”, Samsun Cumhuriyet Lisesi ortaokul kısmında bitirdi. Liseyi, Samsun 100. Yıl Lisesi Edebiyat Bölümü’nde okurken, Türkçe’yi daha iyi öğrenmek ve “dilin namûsunu korumak” gayesiyle bir “lügat” aldı ve ilk sayfasına “İlimde bir tat var ki, hiç bir şeyde o tat yok. Allah’ın huzurunda âlimden makbul zat yok” yazdı. Bu dizeler, onun ilmi çalışmalarının motorunu ateşledi. 1983 yılında 2.5 ay süreyle tekrar bulunduğu Hollanda’daki gözlemleri neticesinde, Türkiye’deki tahsiline ciddiyetle eğilerek devam etmeye karar verdi. 1984 yılında, ilk tercihlerinden olan Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Buradaki sosyal, ticari ve kültürel hayatı da yakından takip ederek, eğitimini 1989 yılında fiilen tamamlayarak, üç yıl süreyle gözde şehir İstanbul’da; eğitim, sarf, nahiv, fıkıh, akaid, mantık, belagat, kıraat, İslam tarihi, Tefsir, Hadis, usul-ü fıkıh, usûlü hadis ve usul-ü tefsir gibi sahalarda dersler alırken, “Dersaadet”in sosyo-kültürel atmosferini de derinden teneffüs etti. Bu esnada “İslam’da Eğitim” konusu üzerinde araştırmalarda bulundu. “Kur’an-ı Kerim’de Akıl” isimli teziyle lisans mezunu oldu. 1992 yılında Anadolu’ya dönerek, Sivas Gemerek İnkışla İlköğretim Okulu’na Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olarak atandı. Aynı yıl Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tefsir Bilim Dalı’nda ‘yüksek lisans’a başladı. 1995 yılında kazandığı seri imtihanlar neticesinde, Fırat Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi’ne ‘Tefsir Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi’ olarak atandı. “Tefsir Târihi’nde Fıkhî Tefsirler ve İmam Şâfiî’ye Nisbet Edilen Ahkâmu’l-Kur’ân” isimli teziyle ‘Tefsir Uzmanı’ ünvanı aldı. 1996 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tefsir Bölümü’nde doktora programına başladı. 1997 yılında ülkelerarası anlaşma çerçevesinde burslu olarak Mısır-Kahire’de üç ay müddetle araştırmalarda bulundu. Bu esnada “Kur’an-ı Kerim’de İnsan” olarak düşündüğü doktora tezini “Kur’an-ı Kerim Işığında İnsan Tipleri ve Davranışları” boyutuyla ele almayı tasarladı. Aynı isimli teziyle 2002 yılında “Sosyal Bilimler Doktoru” oldu. Ayrıca Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği “İthalatçı ve İhracatçı Yetiştirme Programı”na da devam ederek başarıyla tamamladı. Vatani görevini 2003 yılında Erzurum Kandilli Garnizonu “Danışmanlık ve Rehberlik Merkezi”nde, danışmanlık ve rehberlik hizmetleri vererek yapan Dr.Emin www.eminsert.com adresinde “Eğitim, Rehberlik ve Danışmanlık” hizmetleri de vermektedir. Aynı gayenin “toplum mühendisliği” boyutuyla yansıtılması için “3.Göz’den Hayatımız” isimli canlı televizyon proğramı tasarlamaktadır.Sosyal sorumluluk sahibi olarak; “Sevimli Hayat Gençlik”, “Dört Boyutlu Çalışma” “Durum Teorisi”, “Hedef Teorisi”, “Gençlik ve Zararlı Alışkanlıklar”, “Din Adamı Kimliği, İletişim ve Sosyal Münasebetler”, “Hayat Sermayesi” “Herkes İçin Sürekli Eğitim” gibi konularda “Toplam Kalite, Verimlilik, İnsanî ve Toplumsal Gelişim” içerikli konferans ve seminerler vermektdir. Mutlu bir evliği olan yazarımız, üç çocuk babasıdır. İngilizce ve Arapça’yı da bilişim-iletişim dili olarak kullanmak suretiyle bazen küreselleşme denizine açılmaktadır. 2006 yılında Bosna-Hersek ve 2007 yılında Hac ziyaretinde bulunmuştur. İdarî bir görevi olmayıp halen Fırat Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi Doktor olarak gözlem, inceleme, araştırma ve çalışmalarına devam etmektedir.
..

Devamını Oku
  • Yeniden doğuş

    Ferzan Güney

    10.09.2008 - 07:49

    Karmaşık duygularla derinden hissedilerek yazılmış bir şiir...

  • Mutluluk Paradoksu

    Nilgün Budak

    22.11.2007 - 08:59

    Mutluluk Beklentisi İçindeki Doyumsuz Ruhlar
    (18/04/05) Değerli Nilgün Budak Hanımefendi,
    (Mutluluk Paradoksu, şiirinizi okurken kaleme aldıklarım. Müsaadeniz olursa, üzerinde biraz çalışarak bu yazımı yayınlamak isterim.)
    “Mutluluk bir yanılsama mı sadece” Gerçek mutluluk aslında yanılsama de ...

Toplam 2 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • arkadaşlık

    30.10.2007 - 03:25

    ARKADAŞLIK HAFTASI
    Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak' demiş. Genç, birinci gün tahta perdeye 37 çivi çakmış Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün
    gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence 'Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi çıkart, sök' demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona 'Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak' demiş.
    Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak (kapanmayacak) . Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür yüreklendirir. Sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar' demiş. Bu hafta arkadaşlık haftasıdır. Sen de arkadaşlarına bu maili gönder, sana gönderene bile gönder. E-Mail sana döndüğü zaman ne kadar arkadaşın var öğreneceksin. Sana iyi bir arkadaşlık haftası diliyorum. Senin tahta perdene koyduğum çivi için beni affet (eğer varsa)

  • insan

    30.10.2007 - 03:23

    insanı kamil olabilmek için çaba sarfetmeyi

Toplam 2 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR