Erdinç Yücesoy Adlı Üyenin Nedir Yazıları - A ...

  • carlos fuentes

    06.05.2007 - 14:42

    'artemio cruz un ölümü' kitabı çok güzeldir

  • Eyfel Kulesi

    06.04.2007 - 19:06

    şu eyfele çıkmalı Parise bir bakmalı

  • sendikalı işçi

    06.04.2007 - 19:03

    ee onlar sendikalı ise ben de harranlıyam

  • zaman makinesi

    04.04.2007 - 16:38

    teoride belki
    pratikte asla

  • no surprises

    04.04.2007 - 16:36

    radiohead grubunun unutulmaz şarkılarından biri..dinlerken etkilenmemek mümkün değil..

  • pınar altuğ

    04.09.2006 - 19:43

    kara dul

  • DTP demoktratik toplum partisi

    03.09.2006 - 22:15

    bir gün gelecek,bu güzel ülkemiz için pis işler peşinde olan hainleri kanlarıyla boğacağız..

  • massive attack

    16.05.2006 - 03:58

    'You are my angel come from above to bring me love! ! '
    massive attack kendi tarzındaki gruplar içinde bir numaradır.
    aksini söyleyen varsa ayıp ediyodur :)

  • white snake

    05.05.2006 - 20:01

    is this love adlı şarkıları çok güzeldir.

  • kara kitap

    20.04.2006 - 04:12

    '… besbelli, kısa bir zaman sonra, bir zamanlar ‘boğaz’ dediğimiz o cennet yer, kara bir çamurla sıvalı kalyon leşlerinin, parlak dişlerini gösteren hayaletler gibi parladığı bir zifiri bataklığa dönüşecek. sıcak bir yaz sonunda ise, bu bataklığın, kçük bir kasabayı sulayan alçakgönüllü bir derenin tabanı gibi yer yer kuruyup çamurlaşacağını, hatta binlerce geniş borudan şelaleler gibi gürül gürül akan lağımların suladığı yamaçlarda otların ve papatyaların yeşereceğini tahmin etmek zor değil. kız kulesi’nin bir tepenin üstünde korkutucu gerçek bir kule gibi yükseleceği bu derin ve vahşi vadide yeni bir hayat başlayacak..

    … ama asıl hazırlıklı olmamız gereken şey, bütün istanbul’un koyu yeşil lağım şelaleleriyle suluyacağı bu lanet çukurda, tarih öncesinin yer altından fokurdayan zehirli gazlar, kuruyan bataklıklar, yunus, kalkan ve kılıç leşleri, ve yeni cennetlerini keşfeden fare orduları içerisinde çıkacak yepyeni bir salgın hastalığıdır. biliyorum ve uyarıyorum: o gün, dikenlitellerle karantinaya alınacak bu hastalıklı bölgede olup biten felaketler hepimizin içine işleyecek.

    bir zamanlar, boğaz’ın ipek sularını gümüş gibi ışıldatan mehtabı seyrettiğimiz balkonlardan gömülemedikleri için alelacele yakılan ölülerden çıkan mavimsi dumanın aydınlığını seyredeceğiz artık. boğaz kıyılarındaki erguvan ve hanımellerinin bayıltıcı serinliğini koklayarak rakı içtiğimiz masalarda çürüyen ölülerin genzimizi yakan o küfle karışık kekre kokusunun tadını alacağız. balıkçıların sıra sıra dizildiği o rıhtımlarda boğaz akıntılarının ve bahar kuşlarının huzur veren şarkılarını değil, bin yıl süren genel aramaların korkusuyla denize dökülmüş çeşit çeşit kılıçları, hançerleri, paslanmış pala ve tabanca ve tüfekleri ele geçirip ölüm korkusuyla birbirlerine girenlerin haykırışları duyulacak. bir zamanlar deniz kıyısındaki köylerinde yaşayan istanbullular, akşam evlerine yorgun argın dönerlerken yosun kokusunu duymak için otobüs pencerelerini fayrap açmayacaklar; tam tersi, çürümüş ölü ve çamur kokusu sızmasın diye alevlerle aydınlanan aşağıdaki o korkunç karanlığı seyrettikleri belediye otobüslerinin pencere kenarlarına gazete ve kumaş parçaları sıkıştıracaklar…

    … şehrin ışıklarına dönerken, felaket anlarında ölümü karşılamanın en mutlu yolunun bu olduğunu düşünerek uzak bir sevgiliye acıyla sesleneceğim: canım, güzelim, kederlim, felaketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaşan korkunç felaketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.'

  • öss

    29.03.2006 - 06:20

    Öğrenci Severek Seçme sınavı.bir de bunun abisi var severek seçilen öğrenciler giriyor o sınava.Öğrenci Yamultma Sınavı.ne diyelim allah acısın o öğrencilere

  • bilgisayar

    29.03.2006 - 06:15

    biligisayarlar bildiğimiz hesap makineleridir aslında.insanların saatler ya da günler ve hatta haftalar içinde yapabilecekleri hesaplamaları ve de işlemleri daha kısa sürede yapabilen hesap makineleri.yazılımların onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen alettirler.hiç bir şekilde bağımsız olarak düşünemezler,işlem yapamazlar ya da yorumlayamazlar.

  • algoritma

    28.03.2006 - 04:33

    algoritma çoğu zaman insanda matematik ya da bilgisayarla ilgili bir çağrışım yapsa da,tanımı şuna yakın birşeydir:belli bir işin yapılabilmesi için izlenilmesi gereken en basit,en kısa ve de en hesaplı yöntemler bütünüdür.algoritmada yapılması gereken işlerin sırası çok önemlidir.

  • rekürsif fonksiyonlar

    28.03.2006 - 04:26

    anlaşılması çok zor fonksiyonlardan biridir.özellikle C,C++ algoritmalarında çok kullanılırlar.kendi kendini çağıran fonksiyonlarda diyebilirz.

  • logaritma

    28.03.2006 - 04:21

    Hesaplanması çok zor ve de zaman alıcı üstel fonksiyonlarını kendisine uğraş edinmiş matematik dalıdır.Eğer bugün bilgisayarlar ya da hesap makineleri çok zor gözüken bazı işlemleri yapabiliyorlarsa bunu logaritmaya borçludurlar.Aynı şekilde çeşitli istatistik ve de hesaplamalı alanlarda son derece önemlidir logaritma.

  • trigonometri

    28.03.2006 - 04:12

    Trigonometri,matematiğin üçgenleri inceleyen bilim dalıdır.Çok zor bir ders ya da uğraş olmakla ün salmasına rağmen.Son derece basit,anlaşılır ve eğlenceli bir konudur.Ama maalesef bu görüşüme çoğu arkadaş katılmayacak bunu da biliyorum..

  • puslu kıtalar atlası

    26.03.2006 - 03:10

    muhteşem bir kitap.ihsan oktay anarın başka hiç bir kitaba benzemeyen şaheseri.iyi bir yönetmen tarafından iyi oyuncalarla filmi çekilse tüm dünyada ilgi uyandırırdı heralde..

  • alice harikalar diyarında

    22.03.2006 - 22:53

    'alice in wonderland' ve de 'through the looking glass' her zaman kimilerince lewis caroll ın saçmalıklarla dolu çocuk kitabı olarak bilinir.ve yine kraliçe victoria tarafından sevilmiş felan deniliyor.aslında bu kitap da victoria dönemi çok ağır şekilde eleştiriliyor.lütfen kitabı okumuş arkadaşlar yorum yapsın.bunların dışında kitap da çok zekice hazırlanmış diyaloglar ve de kurgular var.son olarak bazı kitapları çevirmek çok zor ve hatta bazen imkansız gibidir.işte alice in wonderland de çevirisi çok zor kitaplardan biridir.mümkünse orjinali okunmalı.

  • alice harikalar diyarında

    21.03.2006 - 02:40

    Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?

    Cheshire Kedisi: Nereye gitmek istediğine bağlı bu.

    Alice: Neresi olduğunun önemi yok!

    Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.

    Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.

    Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen

  • alice harikalar diyarında

    21.03.2006 - 02:32

    alice koştu bir tavşanın peşinden
    papyonlu ve aceleci
    uzun kulaklarının rüzgarda bıraktığı izden
    zamanın yuttuğu sözcüklerinin ardından
    o da yetişmek istedi
    bir masaya
    çok şey vaad etmeyen
    yuvarlak, kurabiye kokularının sallındığı masaya
    yolu bilmeden koştu alice peşinden
    ardında olmalıydı bir şeyin
    en azından sanmalıydı
    sandı
    kapılardan geçmeliydi
    uygun kapılardan, büyümek istediğinde ki yine sandı alice büyümesi gerektiğini, küçüldü kapılar
    küçülmek istediğinde ki yine sandı ki alice küçülmesi gerekiyordu, kapılar çok büyüdü
    büyük kapılardan geçti alice küçücük kalarak, görünmeyerek, yok olmasına ramak kalarak
    sandı ki alice böylesi en iyiydi, kapıdan geçmişti...
    renkli mantarların bahçesinde dinledi türlü ezgileri birileri ona fısılda dı duymak istediğini sandığı ezgileri
    alice sandığı herşeyi bulabiliyordu, alice alice alice sandığı herşeyi buluyordu, sandığı herşey onu buluyordu
    alice ardındaydı bişeyin
    izlerini kaybettiği şeyin izindeydi
    bir solukta yıkılacak biri yerde biri gökte iki başlı kraliçenin süvarileri hiç soluk alınmadığından yıkılmadan duruyorlardı
    duvarın üzerindeyse alice bulduğunu sandı
    bir yumurtanın aşşağı fırlattığı sözcüklerinin altında
    alice sandı, sözcükler ardında olduğunun iziydi
    oysa yumurta sözcüklerinin peşi sıra duvardan düşmekteydi
    alice alice...
    sadece sandı, ardında olduğu tat bir çaya batırılmış, kraliçenin olmayan dilinin üzerinde olmayan bir tat bırakarak eriyordu, zaman olmayanı varetmeye yetmiyordu
    alice zamanın peşinde zamanın tüm izlerini kaybetti oysa
    zaman alice’in sandıklarını var etmeye yetmedi
    çaya batırılmış bir kurabiyenin akreple yelkovanın dişsiz ağzında çürüyüşü gibi alice çürüdü
    sözcükler peşinden gelmediler...

  • air

    14.03.2006 - 02:35

    muhteşem müzik yapan fransız bir grup.yaptıkları müziği bir kalıba sokmak çok zor,dinlediğiniz zaman anlıyorsunuz bunu.'moon safari' ve 'talkie walkie' albümleri dinlemeye fazlasıyla değer.

  • Demokratik Toplum Hareketi/DTH

    04.03.2006 - 16:51

    bilen biliyor zaten ne olduğunu..
    'we will feast in your flesh! ! '

  • Radiohead

    02.12.2005 - 18:09

    esrar kullanmadan,ot çekmeden kelleyi uçurmak isteyenler varsa,buyursun gelsin..melankolik,hüzünlü,terkedilmiş..

  • enteresan diyaloglar

    11.11.2005 - 04:20

    baba:noldu olm,başvurdun mu LES sınavına?
    ben:ya baba,LES ne işime yarayacak benim.daha okumayacam ben.
    baba:lan olm sen ne manyak adamsın lan! !

Toplam 31 mesaj bulundu