kızlar sağolun sağolun şafak yazmasını size bıraktım çok mutlu ediyorsunuz bizi.)) yükümüzü hafifletiyor sizin destekleriniz..teşekkürler dila ve laviiii :)) hüsam çok duygulancak bunları görünce hatırlanmak unutulmamak insana güç veriyor.)
çeken bilir demişler mavim ;) sende haklısın buralarda değildim geldimi yoksa kardiş çok az kalmış olmalı bana göre tabii hehe kardişe selamlar kendinize dikkat edin güzel şeyler bunlar elindekinin kıymetini anlarsın....
Kumunu yitirmiş bir çölün hüznü Önemlidir bir düş'ün depreminden ölümün sevinci her silah sesi kalbimde çalkalanır bir deniz bunu bilmekten.
Yüzünü yerinde kullanmıyor sevgilim dalgınlığını da, onda bir geyiğin dağlar kadar korkusu kanı görünüyor bir avcının dürbününden toplardamarında doğurgan bir acı inciniyor zamansız gökyüzünden.
Sessizlikten öğrenmiş tutkuyu ayrılıkla şakalaşmaktan aşkı bir şarkıya uğramış durmuş taş sözcüğünü duyunca kırılan cam gibi paramparça bir bakıma göz ağrısı. Çam kokulu dudakları değince ağzıma kar diner, çiçek açar kasığındaki sudan.
“marifet birbirimizi sevmekte” Yani ne kadının yeşil gözü, Ne adamın güzel yüzü… Eros onları aşkla yaralarken, Aslında bir şeyin farkına vardırdı… Her şeyin kendileri olduğunun… Dünyanın merkeziydi onlar… Köklerini koparıp geçmişlerinden, Vazgeçtiler kendilerine ait olmayan her şeyden… Kökleri birbirinin kalbindeydi artık… Yaşadıkları şehir, Yedikleri ekmek, Baktıkları manzara… Kalpleriydi var oldukları yekün varlık… Aşk değişmeden, Değiştirmeden yaşanmalıydı, Ve kadın değişimini Kendinin icadı olduğunu anladı… Adam onu icat etmişti Ve o adamı yeniden… Ağaçtaki yuvasından düşmüş, Tek başına hayat süren, Düştüğü yeri benimseyen bir kuştu. Adam onu bulmuştu, Ve ona yeni bir yuva yapıp, Kanatlarıyla her şeyi olmuştu… Bu değişim değildi aslında, Oluşumdu… Aşkın harcıyla yoğurup dünyasını, En güzel anlamlarla boyadı etrafını… “Azalacağı yerde her geçen gün büyüyen”, Çığ gibi içini dolduran şeydi… “Karşı çıkışlarındaki teslimiyet” bile, Aslında sıra dışı değildi…
Bir dünya vardı… Herkesin hiç kimse, Birin hep olduğu… Her yolun aynı köşede ona bağlanıp, Her kördüğümüm mucizevî bir şekilde, Adım adım çözüldüğü…
Yağmur yağıyor mavi :) Size yazdığım her şiirde hep yağmur yağar :) Ve bu şarkı burda bitmez… Şimdilik bu kadar… Çook dahası var…. Hiç bitmeyecek…
merhaba... ben fatmani... burayı okudum daha önce fakat, size özel kalsın diye uygun yazmayı görmedim...) ama yazıomuş herkes..((
bende yazarım o zaman))
sevgili toprakımın 69 günü kalmış şafağa... e gelinimiss bize emanet...)) bugün ki samimietin için teşekkür ederim sana mavi... beni kendine yakın hissetmiş olman çok hoşuma gitti...
gelicem yine ama diğer rumuzumla ve birkaç mısramla...) şimdilik sevgiyle kalın lütfen...
durulmuştu deniz... karanlık ve sis kalkmıştı tepelerden... uçurum yoktu, derinliği kaybolmuştu içinden...
kadın anlattı uzun uzun... adamın şımarıklığını, kızgınlığını, deniz köpüğünden dayanıksız aşka yenik öfkesini...
kavuşma anlarını... önce kim anlatacak... gözlerinde buldukları telaş... dün arabamla bir kadına çarğıyordum, gece arkadaş çok horladı... bunlar öylesineydi... aslında dudaklar değilde, sadece gözleri kavuşuyordu... ellerini tutuyordu kadının... gökyüzünden derin, gökyüzünden sıcak ve ipek kozasından yumuşak ellerini... adam ellerini kaybetmek istiyordu kadının ellerinde...
gözlerine düşürmek istiyordu bakışlarını... orda kalmak, orda kör olmak istiyordu... bu öyle bir kavuşmaktı...
bir kuştu onlar... aynı kuş... bir kanadı kadın, diğeri erkek... biri olmadan havalanmıyordu hayat...
ve kadın anlattı masalcısına... tanrım bizi ayır dedim! ağlayarak yalvardım... ama tanrı ayrımadı... tanrı da ondan ve aşktan yanaydı...
Uçurumun kenarında duruyorlardı... El ele... Yüksek sesle konuşsalar, Uçurum büyüyecek gibi bakıyordu derinden...
Kadın bembeyaz giyinmişti... Adam koyu bir karamsarlığa sarılmıştı, Uçurum masmaviydi... Adam hayatını adadığı renk için Uçuruma atlamaya hazırdı. Arkasına sakladığı diğer elinde Uykusuz gecelerin kâbusları vardı...
Kadın girdaptan kaldırıp başını, Derin bir nefes aldı: “içinde mutluluk olmayacaksa, Ne çıkar âşık olmaktan” Sanki her şeyden vazgeçmeye hazırdı... Adam sarsıldı: “ayakta bile duramıyorum…………………………..”
Uykuları boğulmuştu o gece. İmkânsızlık aşklarını ağulamıştı. Umutları tükeniyordu sanki... Uzun uzun susuyorlardı... Bir damla isyan akıyordu sonra gözlerinden. Uzun uzun konuşuyorlardı. Kelimeler kalplerini oyuyordu inceden...
Geçti bir zaman dilimi. Şair ağladı bu ayrılığı okurken... Kızdı, bağırdı içinden! Sona yakın, “Aşk”ları başlarına geldi aptal âşıkların...
Anladılar... Yanlış yöne bakarak seviyorlarmış meğer birbirlerini. Uçuruma değil, Gözlerinde yaşıyormuş aşkın rengi... Kadın mavi bakıyormuş, Adam beyaz... Bu renkler aşkın bayrağı olmuş, Beyaz üzerine mavi bir kalp...
Karar vermiş kadın ve adam... Bir resimdeki iki maymun olmaya... Çünkü anlam verememişler, Bu kadar severken, Ayrılmaya nasıl kalkıştık diye... Ve gülmüşler birbirlerine. Kadının sol yanağında, Beyaz gül-müş gamze Adamın sol yanında mavi gül-müş.
Meğer bu bir senaryoymuş sadece... Aşk ipiyle bağlıyken, Ne kadar derine düşeriz ayrılıkta diye, Merak etmiş kadın ve adam. Ve görmüşler; Aşk bir adım attırmayacak kadar ayrılığa, Bağlamış onları sonsuzluğuna...
Başka çareleri yok, anlamışlar! Mecburlar beraber yaşamaya...
Bilmem nasıl başladı, Şiirlerin payı olmalı, Bu başlangıçta… Adam konuştu; Umudu mavi, Beyazdı geleceği… Kadın biliyordu, İncir ağacından düşen ölürdü… Sevdiler birbirlerini, Ayrı kıtalardan… Mesafeye örtüler yaptılar, Rengârenk dantelâlardan… Şiirlerle süslü bir ev kurdular, İçini mavi-beyaza boyadılar… Upuzun bir köprü ayırıyordu ellerini, Ama onlar bir pencereden, Karşılıklı içtiler çaylarını, Aynı masada paylaştılar çorbalarını… Günlük hayattan girip, Kuytuya çektiler sırlı sözlerini. Biri …-...’dı, Saf ve sonsuz tutacak kadar aşkını… Diğeri inatçı ve hoyrattı; İmkânsızlığı delip uçuracak kadar aşkını… Birbirlerine değince bakışları, Aşk varlıklarından şımarırdı…
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir ümit türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış örtüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum,geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana Geleceğim diyorum,takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalarda geleceğim sana On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
Bak işte notalar karıştı,ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif Ne güzellik,ne tad var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ihlamur çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sadığım,sadığım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
AŞK imkansızlığı delmektir, gözü kara bir kurşunla.... bir ağacı seviyorsan eğer; toprağını, dallarını, kuruyup dökülen yaprağını, ve hatta üstüne konan kargayı, sevmesini bilmektir....
aşk olduğu gibi kabullenmektir, değiştirmeden, değişmeden, bütünleşmektir...
'beyzade çiçekçi çingene kızı sevdi' sevdi hemde kökünden kuru yaprağına kadar.... sevdi de ayıplandı!
ÇÜNKÜ KİMSE BÖYLE CESARET EDEMEDİ SEVMEYE, SAHİP ÇIKAMADI BAŞKALARININ kusur GÖRDÜĞÜNE....
FATMANİ DEN BİZE YAZILMIŞ BİR ŞİİR TEŞEKKÜRLER FATMANİ..))
sen benim ruhsatlı sevdam ben senin sevdakeşinim diyordu fatih kısaparmak bi şiirinde...o kadar da kolay değil bir sevdayı anlatmak.hele böyle bir sevdayı...en güzelini bahaeddin karakoç demiş ama bu sevda için...ben sana çiçeklerle gelecegim ıhlamurlar çiçek açtığı zaman...diye..elimde bir demeT ıhlamur çiçeği bir şehirden uzak bir şehre yolculuk nasip olmustu bana günün birinde..nede olsa delikanlıydık ve söz vermiştik.iyide etmiştim aslında.hayatta herşeye rağmen umuda mutlu olmak için çaba harcamaya gülümseyebilmeye yer oldugunu göstermişti bana o son yolculuk..ve herr güzel şey gibi o bir haftalık yolculukta sona erdi ve ben geri döndüm..şimdi bir kez daha gitmek için sözüm var o uzak kente.ama bu sefer ya dönmemecesine yada iki kişi dönmesine..şarkıcının da dediği gibi
bir sabah öldürüp tüm koca kenti seni alıp çıktım gün ığımadan adını hasrete yazdığım yerden bir tek sen kaldın yar avucumda...
evet mavim adını gurbete yazdıgım o kentten bir tek sen kaldın avucumda ve sonsuza kadar kaybetmemek dilegiyle... seni seviyorum ve seninle olmanın mükemmelliğine tüm kalbimle inanıyorum..hayat zor ve hiçbirzaman dümdüz değil yolu..ama ben senle tüm dğları aşmak ırmaklardan birlikte gecmek ve kimine göre çok uzun kimine görede bir nefeslik mesafedeki o hayat yolunu birliklte yürümek istiyorum.ve sana volkanik bir şekilde sesleniyorum...
gelirmisin benimle alıp gideyim seni türküler kondurayım apal dudaklarına gelirmisin benimle kaf dağının ardına arpa boyu yolları aşarmısın benimle
sana dümdüz-sadece mutluluk olan bir yol vaadetmiyorum güzel kadın.sana hayat yolundaki her türlü zorlukta yanında olmayı sen yorulunca elinden tutup sana güç verrmeyi (senden aldığım gücü) ve ömür son limana demirleyene kadar gözleeindeki o ışığın hiç sönmemesi için elimden geleni yapmayı vaadediyorum.. evet daha önce sormuş ve istediğim cevabı almıştım ama bir kez daha soruyorum...
aslında hiç hazırlık yapmadım ama yazmak istedim :)) içimden geldiği gibi. hande ve seni ayıramadığımdan ikinizede aynı yazıyı asmak istiyorum :))
ilk önce hüsamın adı ilgimi çekmişti. hem anlamsızdı :)) hem uzun nden böyle bir isim diye düşündüm. sonraları benim gibi düşünenler çok olcakki hüsam neden böyle bir isim aldığıyla ilgili uzun bir yazı astı birkaç kez. her sefende üşenmedim okudum. ama ne yalan söyleyeyim hala anlamadım :)))
ben kürsüyü bir mahalleye benzetiyorum her türlü insan veya insan olduğunu sanan var! ! ! hüsam yani kaan ise mahallemizin abisi o kürsüde olduğunda kendimi güvende hissediyorum. biliyorumki saygısızlığa izin vermiycek biliyorumki hakının yanında olcak biliyorumki güzel yazılar asacak biliyorumki kürsüye kalite getirecek
ee mahallemizin herşeyi var dedik birde güzel,nazlı,kültürlü,elişnden iş gelen,güzel yemek yapan,işveli,cilveli birde kızı var
mahallemizin parlak delikanlısı ile güzel kızı güzel bir izdivaç yapmak üzereler yakışıyorlarda birbirlerine. allah mesut etsin mahallemize yakında küçük hüsamlar, küçük handeler gelicek. nüfusumuz artacak :)))
RABBİM SİZİ BİRBİRİNİZDEN,İMANDAN,KENDİSİNDEN,SEVDİKLERİNİZDEN AYIRMASIN VATANA,MİLLETE,DİNİMİZE FAYDALI ÇOCUKLAR NASİP ETSİN
HÜSAM KARDEŞİM; YOLUN HER DAİM AÇIK LSUN MAVİ BEYAZ(HANDE) : ALLAH İMANIN HER GEÇEN GÜN ARTIRSIN,PARLATSIN
SON OLARAK HÜSAM İLE ARAMIZDA GEÇEN BİR DİYALOĞU YAZMAK İSTİYORUM
EFSUNNUR=SEVGİ NEYDİ? ? ? HÜSAM=2 KELİME; MAVİ BEYAZ
Sen bilmezsin belki Belkide unutmuşsundur Belkide yaşamadıgındandır böylesi büyük bir aşkı Benim sevdamdır işte dizginlenemeyen Kuraklıgını yeşertecegim ellerini ver Aşkım yeni bir ülkedir sana Sınırlarını sen çiz Ne dilersen onu yaşayacaksın aşkın ülkesinde Ey sevdigim ey yagmur damlalarının gizli şarkısı Islat gönlümün kaldırımlarını da gör Nasıl bogulur sevda’da dileyene SENİ SEVİYORUM Ama yollarıda seviyorum Ben gidiyorum sevgili Bilinmezlere gidiyorum, Sen masallar dilersen çagır beni Sevgilim Bana ihtiyacın oldugunu bilecegim Ölmüş olursam hayelimle Yaşıyorsam koşarak GELECEGİM
10.09.2007 - 17:31
bugün bana yazmak düştü kimseden ses çıkmadı bu saate kadar işleri var sanırım... :))
veeeee 7.............
08.09.2007 - 10:00
veeeeeeee 9 :)))
bunuda ben yazayım bari :)
07.09.2007 - 13:17
:)) evet gerçekten çok değişik olmuş..10 dan sonra geriye sayım başladı :)
07.09.2007 - 10:24
:) dilamm değişik bir tarz olmuş
06.09.2007 - 10:31
ve ve 11 :) ne demek mavimmm
05.09.2007 - 11:53
kızlar sağolun sağolun şafak yazmasını size bıraktım çok mutlu ediyorsunuz bizi.)) yükümüzü hafifletiyor sizin destekleriniz..teşekkürler dila ve laviiii :)) hüsam çok duygulancak bunları görünce hatırlanmak unutulmamak insana güç veriyor.)
05.09.2007 - 10:23
ve 12... ;)
04.09.2007 - 08:58
çeken bilir demişler mavim ;) sende haklısın buralarda değildim geldimi yoksa kardiş çok az kalmış olmalı bana göre tabii hehe kardişe selamlar kendinize dikkat edin güzel şeyler bunlar elindekinin kıymetini anlarsın....
22.08.2007 - 14:10
Kumunu yitirmiş bir çölün hüznü
Önemlidir bir düş'ün depreminden
ölümün sevinci her silah sesi
kalbimde çalkalanır bir deniz bunu bilmekten.
Yüzünü yerinde kullanmıyor sevgilim
dalgınlığını da,
onda bir geyiğin dağlar kadar korkusu
kanı görünüyor bir avcının dürbününden
toplardamarında doğurgan bir acı
inciniyor zamansız gökyüzünden.
Sessizlikten öğrenmiş tutkuyu
ayrılıkla şakalaşmaktan
aşkı bir şarkıya uğramış durmuş
taş sözcüğünü duyunca kırılan cam gibi paramparça
bir bakıma göz ağrısı.
Çam kokulu dudakları değince ağzıma
kar diner, çiçek açar kasığındaki sudan.
Onu durmadan anımsamak bir kanama mı?
Nereme dokunsanız gül tadında bir sancı.
01.08.2007 - 16:33
“marifet birbirimizi sevmekte”
Yani ne kadının yeşil gözü,
Ne adamın güzel yüzü…
Eros onları aşkla yaralarken,
Aslında bir şeyin farkına vardırdı…
Her şeyin kendileri olduğunun…
Dünyanın merkeziydi onlar…
Köklerini koparıp geçmişlerinden,
Vazgeçtiler kendilerine ait olmayan her şeyden…
Kökleri birbirinin kalbindeydi artık…
Yaşadıkları şehir,
Yedikleri ekmek,
Baktıkları manzara…
Kalpleriydi var oldukları yekün varlık…
Aşk değişmeden,
Değiştirmeden yaşanmalıydı,
Ve kadın değişimini
Kendinin icadı olduğunu anladı…
Adam onu icat etmişti
Ve o adamı yeniden…
Ağaçtaki yuvasından düşmüş,
Tek başına hayat süren,
Düştüğü yeri benimseyen bir kuştu.
Adam onu bulmuştu,
Ve ona yeni bir yuva yapıp,
Kanatlarıyla her şeyi olmuştu…
Bu değişim değildi aslında,
Oluşumdu…
Aşkın harcıyla yoğurup dünyasını,
En güzel anlamlarla boyadı etrafını…
“Azalacağı yerde her geçen gün büyüyen”,
Çığ gibi içini dolduran şeydi…
“Karşı çıkışlarındaki teslimiyet” bile,
Aslında sıra dışı değildi…
Bir dünya vardı…
Herkesin hiç kimse,
Birin hep olduğu…
Her yolun aynı köşede ona bağlanıp,
Her kördüğümüm mucizevî bir şekilde,
Adım adım çözüldüğü…
Yağmur yağıyor mavi :)
Size yazdığım her şiirde hep yağmur yağar :)
Ve bu şarkı burda bitmez…
Şimdilik bu kadar…
Çook dahası var….
Hiç bitmeyecek…
SEVGİLERİMİ BIRAKIYORUM İKİNİZE...
29.06.2007 - 03:05
merhaba...
ben fatmani...
burayı okudum daha önce fakat, size özel kalsın diye uygun yazmayı görmedim...) ama yazıomuş herkes..((
bende yazarım o zaman))
sevgili toprakımın 69 günü kalmış şafağa... e gelinimiss bize emanet...))
bugün ki samimietin için teşekkür ederim sana mavi... beni kendine yakın hissetmiş olman çok hoşuma gitti...
gelicem yine ama diğer rumuzumla ve birkaç mısramla...)
şimdilik sevgiyle kalın lütfen...
dedi fatmani..)
29.04.2007 - 03:55
durulmuştu deniz...
karanlık ve sis kalkmıştı tepelerden...
uçurum yoktu,
derinliği kaybolmuştu içinden...
kadın anlattı uzun uzun...
adamın şımarıklığını,
kızgınlığını,
deniz köpüğünden dayanıksız
aşka yenik öfkesini...
kavuşma anlarını...
önce kim anlatacak...
gözlerinde buldukları telaş...
dün arabamla bir kadına çarğıyordum,
gece arkadaş çok horladı...
bunlar öylesineydi...
aslında dudaklar değilde,
sadece gözleri kavuşuyordu...
ellerini tutuyordu kadının...
gökyüzünden derin,
gökyüzünden sıcak
ve ipek kozasından yumuşak ellerini...
adam ellerini kaybetmek istiyordu
kadının ellerinde...
gözlerine düşürmek istiyordu bakışlarını...
orda kalmak, orda kör olmak istiyordu...
bu öyle bir kavuşmaktı...
bir kuştu onlar...
aynı kuş...
bir kanadı kadın,
diğeri erkek...
biri olmadan
havalanmıyordu hayat...
ve kadın anlattı masalcısına...
tanrım bizi ayır dedim!
ağlayarak yalvardım...
ama tanrı ayrımadı...
tanrı da ondan
ve aşktan yanaydı...
göğünü onlara verdi
uçsunlar diye...
dedi fatmani...
MAVİ VE HÜSAM İÇİN....
sevgiler toprağıma...
hayırlı teskereler...
şafak 120...)
dostların seninle gurur duyuyor...)
17.04.2007 - 08:11
Merhabalar canımmm iyisindir umarım sana mesaj atamıyorum Hüsamı merak ettim nereye çıktı birde birşeye ihtiyacınız varmı diyecektim bana ulaşırsan sevinirim kardeşime çok selamm,,,,,,,,,,
10.03.2007 - 17:06
Mavi ve Hüsam’ın ibret-i aşkı
AŞK...
Uçurumun kenarında duruyorlardı...
El ele...
Yüksek sesle konuşsalar,
Uçurum büyüyecek gibi bakıyordu derinden...
Kadın bembeyaz giyinmişti...
Adam koyu bir karamsarlığa sarılmıştı,
Uçurum masmaviydi...
Adam hayatını adadığı renk için
Uçuruma atlamaya hazırdı.
Arkasına sakladığı diğer elinde
Uykusuz gecelerin kâbusları vardı...
Kadın girdaptan kaldırıp başını,
Derin bir nefes aldı:
“içinde mutluluk olmayacaksa,
Ne çıkar âşık olmaktan”
Sanki her şeyden vazgeçmeye hazırdı...
Adam sarsıldı:
“ayakta bile duramıyorum…………………………..”
Uykuları boğulmuştu o gece.
İmkânsızlık aşklarını ağulamıştı.
Umutları tükeniyordu sanki...
Uzun uzun susuyorlardı...
Bir damla isyan akıyordu sonra gözlerinden.
Uzun uzun konuşuyorlardı.
Kelimeler kalplerini oyuyordu inceden...
Geçti bir zaman dilimi.
Şair ağladı bu ayrılığı okurken...
Kızdı, bağırdı içinden!
Sona yakın,
“Aşk”ları başlarına geldi aptal âşıkların...
Anladılar...
Yanlış yöne bakarak seviyorlarmış meğer birbirlerini.
Uçuruma değil,
Gözlerinde yaşıyormuş aşkın rengi...
Kadın mavi bakıyormuş,
Adam beyaz...
Bu renkler aşkın bayrağı olmuş,
Beyaz üzerine mavi bir kalp...
Karar vermiş kadın ve adam...
Bir resimdeki iki maymun olmaya...
Çünkü anlam verememişler,
Bu kadar severken,
Ayrılmaya nasıl kalkıştık diye...
Ve gülmüşler birbirlerine.
Kadının sol yanağında,
Beyaz gül-müş gamze
Adamın sol yanında mavi gül-müş.
Meğer bu bir senaryoymuş sadece...
Aşk ipiyle bağlıyken,
Ne kadar derine düşeriz ayrılıkta diye,
Merak etmiş kadın ve adam.
Ve görmüşler;
Aşk bir adım attırmayacak kadar ayrılığa,
Bağlamış onları sonsuzluğuna...
Başka çareleri yok, anlamışlar!
Mecburlar beraber yaşamaya...
MAVİ VE HÜSAM İÇİN....DEDİ fatmani...)
8 mart 2007
02.12.2006 - 02:31
fatma sancak (02.12.2006 01:46)
Aşk -2 –
Bilmem nasıl başladı,
Şiirlerin payı olmalı,
Bu başlangıçta…
Adam konuştu;
Umudu mavi,
Beyazdı geleceği…
Kadın biliyordu,
İncir ağacından düşen ölürdü…
Sevdiler birbirlerini,
Ayrı kıtalardan…
Mesafeye örtüler yaptılar,
Rengârenk dantelâlardan…
Şiirlerle süslü bir ev kurdular,
İçini mavi-beyaza boyadılar…
Upuzun bir köprü ayırıyordu ellerini,
Ama onlar bir pencereden,
Karşılıklı içtiler çaylarını,
Aynı masada paylaştılar çorbalarını…
Günlük hayattan girip,
Kuytuya çektiler sırlı sözlerini.
Biri …-...’dı,
Saf ve sonsuz tutacak kadar aşkını…
Diğeri inatçı ve hoyrattı;
İmkânsızlığı delip uçuracak kadar aşkını…
Birbirlerine değince bakışları,
Aşk varlıklarından şımarırdı…
Kasım-2006
31.10.2006 - 23:57
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir ümit türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış örtüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum,geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende
Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana
Geleceğim diyorum,takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalarda geleceğim sana
On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana
ıhlamurlar çiçek açtığı zaman
Bak işte notalar karıştı,ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız
Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
Ne güzellik,ne tad var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ihlamur çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sadığım,sadığım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
26.10.2006 - 18:11
.....aşk.....
AŞK imkansızlığı delmektir,
gözü kara bir kurşunla....
bir ağacı seviyorsan eğer;
toprağını, dallarını,
kuruyup dökülen yaprağını,
ve hatta üstüne konan kargayı,
sevmesini bilmektir....
aşk olduğu gibi kabullenmektir,
değiştirmeden, değişmeden,
bütünleşmektir...
'beyzade çiçekçi çingene kızı sevdi'
sevdi hemde kökünden kuru yaprağına kadar....
sevdi de ayıplandı!
ÇÜNKÜ KİMSE BÖYLE CESARET EDEMEDİ SEVMEYE,
SAHİP ÇIKAMADI BAŞKALARININ kusur GÖRDÜĞÜNE....
FATMANİ DEN BİZE YAZILMIŞ BİR ŞİİR TEŞEKKÜRLER FATMANİ..))
23.10.2006 - 16:31
beyaz sayfalar kirletilmek için bir davettir.
UNUTMA...
10.10.2006 - 16:04
aşkım şu an bana mektup yazmakla meşgul e bende boş duracak halim yok ya bende buraya bişiler yazayım..
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
titrek ustura ağzında yaşamaktan
...
ben sana mecburum...bilemezsin...
ben sana mecburum...bilemezsin...
08.10.2006 - 04:04
sen benim ruhsatlı sevdam ben senin sevdakeşinim diyordu fatih kısaparmak bi şiirinde...o kadar da kolay değil bir sevdayı anlatmak.hele böyle bir sevdayı...en güzelini bahaeddin karakoç demiş ama bu sevda için...ben sana çiçeklerle gelecegim ıhlamurlar çiçek açtığı zaman...diye..elimde bir demeT ıhlamur çiçeği bir şehirden uzak bir şehre yolculuk nasip olmustu bana günün birinde..nede olsa delikanlıydık ve söz vermiştik.iyide etmiştim aslında.hayatta herşeye rağmen umuda mutlu olmak için çaba harcamaya gülümseyebilmeye yer oldugunu göstermişti bana o son yolculuk..ve herr güzel şey gibi o bir haftalık yolculukta sona erdi ve ben geri döndüm..şimdi bir kez daha gitmek için sözüm var o uzak kente.ama bu sefer ya dönmemecesine yada iki kişi dönmesine..şarkıcının da dediği gibi
bir sabah öldürüp tüm koca kenti
seni alıp çıktım gün ığımadan
adını hasrete yazdığım yerden
bir tek sen kaldın yar avucumda...
evet mavim adını gurbete yazdıgım o kentten bir tek sen kaldın avucumda ve sonsuza kadar kaybetmemek dilegiyle...
seni seviyorum ve seninle olmanın mükemmelliğine tüm kalbimle inanıyorum..hayat zor ve hiçbirzaman dümdüz değil yolu..ama ben senle tüm dğları aşmak ırmaklardan birlikte gecmek ve kimine göre çok uzun kimine görede bir nefeslik mesafedeki o hayat yolunu birliklte yürümek istiyorum.ve sana volkanik bir şekilde sesleniyorum...
gelirmisin benimle alıp gideyim seni
türküler kondurayım apal dudaklarına
gelirmisin benimle kaf dağının ardına
arpa boyu yolları aşarmısın benimle
sana dümdüz-sadece mutluluk olan bir yol vaadetmiyorum güzel kadın.sana hayat yolundaki her türlü zorlukta yanında olmayı sen yorulunca elinden tutup sana güç verrmeyi (senden aldığım gücü) ve ömür son limana demirleyene kadar gözleeindeki o ışığın hiç sönmemesi için elimden geleni yapmayı vaadediyorum..
evet daha önce sormuş ve istediğim cevabı almıştım ama bir kez daha soruyorum...
gelirmisin benimle?
08.09.2006 - 23:44
aslında hiç hazırlık yapmadım ama yazmak istedim :)) içimden geldiği gibi.
hande ve seni ayıramadığımdan ikinizede aynı yazıyı asmak istiyorum :))
ilk önce hüsamın adı ilgimi çekmişti. hem anlamsızdı :)) hem uzun
nden böyle bir isim diye düşündüm.
sonraları benim gibi düşünenler çok olcakki hüsam neden böyle bir isim aldığıyla ilgili uzun bir yazı astı birkaç kez. her sefende üşenmedim okudum. ama ne yalan söyleyeyim hala anlamadım :)))
ben kürsüyü bir mahalleye benzetiyorum
her türlü insan veya insan olduğunu sanan var! ! !
hüsam yani kaan ise mahallemizin abisi
o kürsüde olduğunda kendimi güvende hissediyorum.
biliyorumki saygısızlığa izin vermiycek
biliyorumki hakının yanında olcak
biliyorumki güzel yazılar asacak
biliyorumki kürsüye kalite getirecek
ee mahallemizin herşeyi var dedik
birde güzel,nazlı,kültürlü,elişnden iş gelen,güzel yemek yapan,işveli,cilveli birde kızı var
mahallemizin parlak delikanlısı ile güzel kızı güzel bir izdivaç yapmak üzereler
yakışıyorlarda birbirlerine. allah mesut etsin
mahallemize yakında küçük hüsamlar, küçük handeler gelicek. nüfusumuz artacak :)))
RABBİM SİZİ BİRBİRİNİZDEN,İMANDAN,KENDİSİNDEN,SEVDİKLERİNİZDEN AYIRMASIN
VATANA,MİLLETE,DİNİMİZE FAYDALI ÇOCUKLAR NASİP ETSİN
HÜSAM KARDEŞİM; YOLUN HER DAİM AÇIK LSUN
MAVİ BEYAZ(HANDE) : ALLAH İMANIN HER GEÇEN GÜN ARTIRSIN,PARLATSIN
SON OLARAK HÜSAM İLE ARAMIZDA GEÇEN BİR DİYALOĞU YAZMAK İSTİYORUM
EFSUNNUR=SEVGİ NEYDİ? ? ?
HÜSAM=2 KELİME; MAVİ BEYAZ
VAYBEEE :))))
07.09.2006 - 00:26
Hala ve herşeye rağmen....
Seni Seviyorum
21.08.2006 - 00:51
Sen bilmezsin belki
Belkide unutmuşsundur
Belkide yaşamadıgındandır böylesi büyük bir aşkı
Benim sevdamdır işte dizginlenemeyen
Kuraklıgını yeşertecegim ellerini ver
Aşkım yeni bir ülkedir sana
Sınırlarını sen çiz
Ne dilersen onu yaşayacaksın aşkın ülkesinde
Ey sevdigim ey yagmur damlalarının gizli şarkısı
Islat gönlümün kaldırımlarını da gör
Nasıl bogulur sevda’da dileyene
SENİ SEVİYORUM
Ama yollarıda seviyorum
Ben gidiyorum sevgili
Bilinmezlere gidiyorum,
Sen masallar dilersen çagır beni Sevgilim
Bana ihtiyacın oldugunu bilecegim
Ölmüş olursam hayelimle
Yaşıyorsam koşarak GELECEGİM
MAVİ VE BEYAZ KAL
20.08.2006 - 20:35
Seni Seviyorum...
Toplam 49 mesaj bulundu