Dina Can Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkında ...

  • Dina Can
    Dina Can

    10.09.2007 - 17:31

    bugün bana yazmak düştü kimseden ses çıkmadı bu saate kadar işleri var sanırım... :))

    veeeee 7.............

  • veeeeeeee 9 :)))
    bunuda ben yazayım bari :)

  • Dina Can
    Dina Can

    07.09.2007 - 13:17

    :)) evet gerçekten çok değişik olmuş..10 dan sonra geriye sayım başladı :)

  • Uğub
    Uğub

    07.09.2007 - 10:24

    :) dilamm değişik bir tarz olmuş

  • Uğub
    Uğub

    06.09.2007 - 10:31

    ve ve 11 :) ne demek mavimmm

  • Dina Can
    Dina Can

    05.09.2007 - 11:53

    kızlar sağolun sağolun şafak yazmasını size bıraktım çok mutlu ediyorsunuz bizi.)) yükümüzü hafifletiyor sizin destekleriniz..teşekkürler dila ve laviiii :)) hüsam çok duygulancak bunları görünce hatırlanmak unutulmamak insana güç veriyor.)

  • Uğub
    Uğub

    05.09.2007 - 10:23

    ve 12... ;)

  • Uğub
    Uğub

    04.09.2007 - 08:58

    çeken bilir demişler mavim ;) sende haklısın buralarda değildim geldimi yoksa kardiş çok az kalmış olmalı bana göre tabii hehe kardişe selamlar kendinize dikkat edin güzel şeyler bunlar elindekinin kıymetini anlarsın....

  • Dina Can
    Dina Can

    22.08.2007 - 14:10

    Kumunu yitirmiş bir çölün hüznü
    Önemlidir bir düş'ün depreminden
    ölümün sevinci her silah sesi
    kalbimde çalkalanır bir deniz bunu bilmekten.

    Yüzünü yerinde kullanmıyor sevgilim
    dalgınlığını da,
    onda bir geyiğin dağlar kadar korkusu
    kanı görünüyor bir avcının dürbününden
    toplardamarında doğurgan bir acı
    inciniyor zamansız gökyüzünden.

    Sessizlikten öğrenmiş tutkuyu
    ayrılıkla şakalaşmaktan
    aşkı bir şarkıya uğramış durmuş
    taş sözcüğünü duyunca kırılan cam gibi paramparça
    bir bakıma göz ağrısı.
    Çam kokulu dudakları değince ağzıma
    kar diner, çiçek açar kasığındaki sudan.

    Onu durmadan anımsamak bir kanama mı?

    Nereme dokunsanız gül tadında bir sancı.

  • Şabaniye Sultanbanu
    Şabaniye Sultanbanu

    01.08.2007 - 16:33

    “marifet birbirimizi sevmekte”
    Yani ne kadının yeşil gözü,
    Ne adamın güzel yüzü…
    Eros onları aşkla yaralarken,
    Aslında bir şeyin farkına vardırdı…
    Her şeyin kendileri olduğunun…
    Dünyanın merkeziydi onlar…
    Köklerini koparıp geçmişlerinden,
    Vazgeçtiler kendilerine ait olmayan her şeyden…
    Kökleri birbirinin kalbindeydi artık…
    Yaşadıkları şehir,
    Yedikleri ekmek,
    Baktıkları manzara…
    Kalpleriydi var oldukları yekün varlık…
    Aşk değişmeden,
    Değiştirmeden yaşanmalıydı,
    Ve kadın değişimini
    Kendinin icadı olduğunu anladı…
    Adam onu icat etmişti
    Ve o adamı yeniden…
    Ağaçtaki yuvasından düşmüş,
    Tek başına hayat süren,
    Düştüğü yeri benimseyen bir kuştu.
    Adam onu bulmuştu,
    Ve ona yeni bir yuva yapıp,
    Kanatlarıyla her şeyi olmuştu…
    Bu değişim değildi aslında,
    Oluşumdu…
    Aşkın harcıyla yoğurup dünyasını,
    En güzel anlamlarla boyadı etrafını…
    “Azalacağı yerde her geçen gün büyüyen”,
    Çığ gibi içini dolduran şeydi…
    “Karşı çıkışlarındaki teslimiyet” bile,
    Aslında sıra dışı değildi…

    Bir dünya vardı…
    Herkesin hiç kimse,
    Birin hep olduğu…
    Her yolun aynı köşede ona bağlanıp,
    Her kördüğümüm mucizevî bir şekilde,
    Adım adım çözüldüğü…

    Yağmur yağıyor mavi :)
    Size yazdığım her şiirde hep yağmur yağar :)
    Ve bu şarkı burda bitmez…
    Şimdilik bu kadar…
    Çook dahası var….
    Hiç bitmeyecek…

    SEVGİLERİMİ BIRAKIYORUM İKİNİZE...

  • Şabaniye Sultanbanu
    Şabaniye Sultanbanu

    29.06.2007 - 03:05

    merhaba...
    ben fatmani...
    burayı okudum daha önce fakat, size özel kalsın diye uygun yazmayı görmedim...) ama yazıomuş herkes..((

    bende yazarım o zaman))

    sevgili toprakımın 69 günü kalmış şafağa... e gelinimiss bize emanet...))
    bugün ki samimietin için teşekkür ederim sana mavi... beni kendine yakın hissetmiş olman çok hoşuma gitti...

    gelicem yine ama diğer rumuzumla ve birkaç mısramla...)
    şimdilik sevgiyle kalın lütfen...

    dedi fatmani..)

  • Dina Can
    Dina Can

    29.04.2007 - 03:55

    durulmuştu deniz...
    karanlık ve sis kalkmıştı tepelerden...
    uçurum yoktu,
    derinliği kaybolmuştu içinden...

    kadın anlattı uzun uzun...
    adamın şımarıklığını,
    kızgınlığını,
    deniz köpüğünden dayanıksız
    aşka yenik öfkesini...

    kavuşma anlarını...
    önce kim anlatacak...
    gözlerinde buldukları telaş...
    dün arabamla bir kadına çarğıyordum,
    gece arkadaş çok horladı...
    bunlar öylesineydi...
    aslında dudaklar değilde,
    sadece gözleri kavuşuyordu...
    ellerini tutuyordu kadının...
    gökyüzünden derin,
    gökyüzünden sıcak
    ve ipek kozasından yumuşak ellerini...
    adam ellerini kaybetmek istiyordu
    kadının ellerinde...

    gözlerine düşürmek istiyordu bakışlarını...
    orda kalmak, orda kör olmak istiyordu...
    bu öyle bir kavuşmaktı...

    bir kuştu onlar...
    aynı kuş...
    bir kanadı kadın,
    diğeri erkek...
    biri olmadan
    havalanmıyordu hayat...

    ve kadın anlattı masalcısına...
    tanrım bizi ayır dedim!
    ağlayarak yalvardım...
    ama tanrı ayrımadı...
    tanrı da ondan
    ve aşktan yanaydı...

    göğünü onlara verdi
    uçsunlar diye...

    dedi fatmani...

    MAVİ VE HÜSAM İÇİN....

    sevgiler toprağıma...
    hayırlı teskereler...
    şafak 120...)
    dostların seninle gurur duyuyor...)

  • Uğub
    Uğub

    17.04.2007 - 08:11

    Merhabalar canımmm iyisindir umarım sana mesaj atamıyorum Hüsamı merak ettim nereye çıktı birde birşeye ihtiyacınız varmı diyecektim bana ulaşırsan sevinirim kardeşime çok selamm,,,,,,,,,,

  • Kaan
    Kaan

    10.03.2007 - 17:06

    Mavi ve Hüsam’ın ibret-i aşkı

    AŞK...

    Uçurumun kenarında duruyorlardı...
    El ele...
    Yüksek sesle konuşsalar,
    Uçurum büyüyecek gibi bakıyordu derinden...

    Kadın bembeyaz giyinmişti...
    Adam koyu bir karamsarlığa sarılmıştı,
    Uçurum masmaviydi...
    Adam hayatını adadığı renk için
    Uçuruma atlamaya hazırdı.
    Arkasına sakladığı diğer elinde
    Uykusuz gecelerin kâbusları vardı...

    Kadın girdaptan kaldırıp başını,
    Derin bir nefes aldı:
    “içinde mutluluk olmayacaksa,
    Ne çıkar âşık olmaktan”
    Sanki her şeyden vazgeçmeye hazırdı...
    Adam sarsıldı:
    “ayakta bile duramıyorum…………………………..”

    Uykuları boğulmuştu o gece.
    İmkânsızlık aşklarını ağulamıştı.
    Umutları tükeniyordu sanki...
    Uzun uzun susuyorlardı...
    Bir damla isyan akıyordu sonra gözlerinden.
    Uzun uzun konuşuyorlardı.
    Kelimeler kalplerini oyuyordu inceden...

    Geçti bir zaman dilimi.
    Şair ağladı bu ayrılığı okurken...
    Kızdı, bağırdı içinden!
    Sona yakın,
    “Aşk”ları başlarına geldi aptal âşıkların...

    Anladılar...
    Yanlış yöne bakarak seviyorlarmış meğer birbirlerini.
    Uçuruma değil,
    Gözlerinde yaşıyormuş aşkın rengi...
    Kadın mavi bakıyormuş,
    Adam beyaz...
    Bu renkler aşkın bayrağı olmuş,
    Beyaz üzerine mavi bir kalp...

    Karar vermiş kadın ve adam...
    Bir resimdeki iki maymun olmaya...
    Çünkü anlam verememişler,
    Bu kadar severken,
    Ayrılmaya nasıl kalkıştık diye...
    Ve gülmüşler birbirlerine.
    Kadının sol yanağında,
    Beyaz gül-müş gamze
    Adamın sol yanında mavi gül-müş.

    Meğer bu bir senaryoymuş sadece...
    Aşk ipiyle bağlıyken,
    Ne kadar derine düşeriz ayrılıkta diye,
    Merak etmiş kadın ve adam.
    Ve görmüşler;
    Aşk bir adım attırmayacak kadar ayrılığa,
    Bağlamış onları sonsuzluğuna...

    Başka çareleri yok, anlamışlar!
    Mecburlar beraber yaşamaya...


    MAVİ VE HÜSAM İÇİN....DEDİ fatmani...)

    8 mart 2007

  • fatma sancak (02.12.2006 01:46)

    Aşk -2 –

    Bilmem nasıl başladı,
    Şiirlerin payı olmalı,
    Bu başlangıçta…
    Adam konuştu;
    Umudu mavi,
    Beyazdı geleceği…
    Kadın biliyordu,
    İncir ağacından düşen ölürdü…
    Sevdiler birbirlerini,
    Ayrı kıtalardan…
    Mesafeye örtüler yaptılar,
    Rengârenk dantelâlardan…
    Şiirlerle süslü bir ev kurdular,
    İçini mavi-beyaza boyadılar…
    Upuzun bir köprü ayırıyordu ellerini,
    Ama onlar bir pencereden,
    Karşılıklı içtiler çaylarını,
    Aynı masada paylaştılar çorbalarını…
    Günlük hayattan girip,
    Kuytuya çektiler sırlı sözlerini.
    Biri …-...’dı,
    Saf ve sonsuz tutacak kadar aşkını…
    Diğeri inatçı ve hoyrattı;
    İmkânsızlığı delip uçuracak kadar aşkını…
    Birbirlerine değince bakışları,
    Aşk varlıklarından şımarırdı…

    Kasım-2006

  • Dilimde sabah keyfiyle yeni bir ümit türküsü
    Kar yağmış dağlara, bozulmamış örtüsü
    Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
    Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
    Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


    Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
    Dağlar çivilendikleri yerlerde çürümeden
    Bebekler hayta hayta yürümeden
    Geleceğim diyorum,geleceğim sana
    Ne olur kesin bir takvim sorma bana
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


    Beklesen de olur, beklemesen de
    Ben bir gökkuruşum sırmalı kesende
    Gecesi çok süren karlar buzlar ülkesinde
    Hangi ses yürekten çağırırsa seni bana
    Geleceğim diyorum,takvim sorma bana
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


    Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
    Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
    Sevda duvarımı aştım, sendeki bu tılsım neydi?
    Başka gezegende de olsan dönüşüm hep sana
    Kesin bir gün belirtmem, ne olur takvim sorma bana
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


    Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
    Yaralarıma en acı tütünleri saracağım ben
    Yeter ki bir çağır çiçeklendiğin yerden
    Gemileri yaksalarda geleceğim sana
    On iki ayın birisinde,kesin takvim sorma bana
    ıhlamurlar çiçek açtığı zaman


    Bak işte notalar karıştı,ezgiler muhalif
    Hava kurşun gibi ağır, yağmur arsız
    Ey benim yeni alfabemdeki kadim elif
    Ne güzellik,ne tad var baharsız
    Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
    Geleceğim diyorum biraz mühlet tanı bana
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


    Ihlamur çiçek açtığı zaman
    Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
    Kimseye uğramam ben sana uğramadan
    Kavlime sadığım,sadığım sana
    Takvim sorup hudut çizdirme bana
    Ben sana çiçeklerle geleceğim
    Ihlamurlar çiçek açtığı zaman

  • .....aşk.....

    AŞK imkansızlığı delmektir,
    gözü kara bir kurşunla....
    bir ağacı seviyorsan eğer;
    toprağını, dallarını,
    kuruyup dökülen yaprağını,
    ve hatta üstüne konan kargayı,
    sevmesini bilmektir....

    aşk olduğu gibi kabullenmektir,
    değiştirmeden, değişmeden,
    bütünleşmektir...

    'beyzade çiçekçi çingene kızı sevdi'
    sevdi hemde kökünden kuru yaprağına kadar....
    sevdi de ayıplandı!

    ÇÜNKÜ KİMSE BÖYLE CESARET EDEMEDİ SEVMEYE,
    SAHİP ÇIKAMADI BAŞKALARININ kusur GÖRDÜĞÜNE....


    FATMANİ DEN BİZE YAZILMIŞ BİR ŞİİR TEŞEKKÜRLER FATMANİ..))

  • Filiz
    Filiz

    23.10.2006 - 16:31

    beyaz sayfalar kirletilmek için bir davettir.
    UNUTMA...

  • aşkım şu an bana mektup yazmakla meşgul e bende boş duracak halim yok ya bende buraya bişiler yazayım..

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşamüstü ansızın yorulur
    titrek ustura ağzında yaşamaktan
    ...

    ben sana mecburum...bilemezsin...
    ben sana mecburum...bilemezsin...

  • sen benim ruhsatlı sevdam ben senin sevdakeşinim diyordu fatih kısaparmak bi şiirinde...o kadar da kolay değil bir sevdayı anlatmak.hele böyle bir sevdayı...en güzelini bahaeddin karakoç demiş ama bu sevda için...ben sana çiçeklerle gelecegim ıhlamurlar çiçek açtığı zaman...diye..elimde bir demeT ıhlamur çiçeği bir şehirden uzak bir şehre yolculuk nasip olmustu bana günün birinde..nede olsa delikanlıydık ve söz vermiştik.iyide etmiştim aslında.hayatta herşeye rağmen umuda mutlu olmak için çaba harcamaya gülümseyebilmeye yer oldugunu göstermişti bana o son yolculuk..ve herr güzel şey gibi o bir haftalık yolculukta sona erdi ve ben geri döndüm..şimdi bir kez daha gitmek için sözüm var o uzak kente.ama bu sefer ya dönmemecesine yada iki kişi dönmesine..şarkıcının da dediği gibi

    bir sabah öldürüp tüm koca kenti
    seni alıp çıktım gün ığımadan
    adını hasrete yazdığım yerden
    bir tek sen kaldın yar avucumda...

    evet mavim adını gurbete yazdıgım o kentten bir tek sen kaldın avucumda ve sonsuza kadar kaybetmemek dilegiyle...
    seni seviyorum ve seninle olmanın mükemmelliğine tüm kalbimle inanıyorum..hayat zor ve hiçbirzaman dümdüz değil yolu..ama ben senle tüm dğları aşmak ırmaklardan birlikte gecmek ve kimine göre çok uzun kimine görede bir nefeslik mesafedeki o hayat yolunu birliklte yürümek istiyorum.ve sana volkanik bir şekilde sesleniyorum...

    gelirmisin benimle alıp gideyim seni
    türküler kondurayım apal dudaklarına
    gelirmisin benimle kaf dağının ardına
    arpa boyu yolları aşarmısın benimle

    sana dümdüz-sadece mutluluk olan bir yol vaadetmiyorum güzel kadın.sana hayat yolundaki her türlü zorlukta yanında olmayı sen yorulunca elinden tutup sana güç verrmeyi (senden aldığım gücü) ve ömür son limana demirleyene kadar gözleeindeki o ışığın hiç sönmemesi için elimden geleni yapmayı vaadediyorum..
    evet daha önce sormuş ve istediğim cevabı almıştım ama bir kez daha soruyorum...

    gelirmisin benimle?

  • Efsunnur Gül
    Efsunnur Gül

    08.09.2006 - 23:44

    aslında hiç hazırlık yapmadım ama yazmak istedim :)) içimden geldiği gibi.
    hande ve seni ayıramadığımdan ikinizede aynı yazıyı asmak istiyorum :))

    ilk önce hüsamın adı ilgimi çekmişti. hem anlamsızdı :)) hem uzun
    nden böyle bir isim diye düşündüm.
    sonraları benim gibi düşünenler çok olcakki hüsam neden böyle bir isim aldığıyla ilgili uzun bir yazı astı birkaç kez. her sefende üşenmedim okudum. ama ne yalan söyleyeyim hala anlamadım :)))

    ben kürsüyü bir mahalleye benzetiyorum
    her türlü insan veya insan olduğunu sanan var! ! !
    hüsam yani kaan ise mahallemizin abisi
    o kürsüde olduğunda kendimi güvende hissediyorum.
    biliyorumki saygısızlığa izin vermiycek
    biliyorumki hakının yanında olcak
    biliyorumki güzel yazılar asacak
    biliyorumki kürsüye kalite getirecek

    ee mahallemizin herşeyi var dedik
    birde güzel,nazlı,kültürlü,elişnden iş gelen,güzel yemek yapan,işveli,cilveli birde kızı var

    mahallemizin parlak delikanlısı ile güzel kızı güzel bir izdivaç yapmak üzereler
    yakışıyorlarda birbirlerine. allah mesut etsin
    mahallemize yakında küçük hüsamlar, küçük handeler gelicek. nüfusumuz artacak :)))

    RABBİM SİZİ BİRBİRİNİZDEN,İMANDAN,KENDİSİNDEN,SEVDİKLERİNİZDEN AYIRMASIN
    VATANA,MİLLETE,DİNİMİZE FAYDALI ÇOCUKLAR NASİP ETSİN

    HÜSAM KARDEŞİM; YOLUN HER DAİM AÇIK LSUN
    MAVİ BEYAZ(HANDE) : ALLAH İMANIN HER GEÇEN GÜN ARTIRSIN,PARLATSIN

    SON OLARAK HÜSAM İLE ARAMIZDA GEÇEN BİR DİYALOĞU YAZMAK İSTİYORUM

    EFSUNNUR=SEVGİ NEYDİ? ? ?
    HÜSAM=2 KELİME; MAVİ BEYAZ

    VAYBEEE :))))

  • Hala ve herşeye rağmen....

    Seni Seviyorum

  • Demet Karaali
    Demet Karaali

    21.08.2006 - 00:51

    Sen bilmezsin belki
    Belkide unutmuşsundur
    Belkide yaşamadıgındandır böylesi büyük bir aşkı
    Benim sevdamdır işte dizginlenemeyen
    Kuraklıgını yeşertecegim ellerini ver
    Aşkım yeni bir ülkedir sana
    Sınırlarını sen çiz
    Ne dilersen onu yaşayacaksın aşkın ülkesinde
    Ey sevdigim ey yagmur damlalarının gizli şarkısı
    Islat gönlümün kaldırımlarını da gör
    Nasıl bogulur sevda’da dileyene
    SENİ SEVİYORUM
    Ama yollarıda seviyorum
    Ben gidiyorum sevgili
    Bilinmezlere gidiyorum,
    Sen masallar dilersen çagır beni Sevgilim
    Bana ihtiyacın oldugunu bilecegim
    Ölmüş olursam hayelimle
    Yaşıyorsam koşarak GELECEGİM

    MAVİ VE BEYAZ KAL

  • Seni Seviyorum...

Toplam 49 mesaj bulundu