Ne bana, ne başkasına ait olan; bir çınar gibi yalnız yaşayan, özgürlüğünü ellerine kelepçe etmemiş bir adamı seviyorum. Her düşündüğümde kalbimi sızlatıyor sevgim. Nasıl anlatmalı bu duyguyu bilmem ki? Doktorların, ölecek dediği hastanın başında beklemek gibi, elinizden bir şey gelmez, sadece iyi bakarsınız, başında beklersiniz. Bir yandan kendinizi hazırlarsınız, ne kadar hazır olabilir ki insan? Ayrılığın çok uzak olmadığını bile bile sevmek, kalbin kaldıracağından ağır bir yük gibi ama öyle dayanıklı ki şu kalp, sanki etten, kandan değil de demirden. Onu seyrettim uyurken, kırılacak gibi duruyordu. Öyle narin ki, pamuklara sararak saklamak geliyor içimden. “Erkek adam narin olur mu? ” diye düşünmeyin, oluyor! En kadın yanım bile kaba kalıyor. Vakti geldiğinde gideceğini bildiğim bir adamı seviyorum. Oysa kalsın isterdim. Bir ömrü birlikte geçirelim. Yaşlanalım koltuğun üzerinde, balkonunda begonviller açan evin serin saatlerinde birlikte ölelim. Omuz omuza duralım ayakta, zor bu yükü hayatın, her köşe başı geçene çelme takmak için bekleyenlerle doluyken, saklanalım birbirimize. Dışarıda fırtına çıkmış, güneş açmış, volkanlar patlamış, bize ne? Ama öyle olmayacak! Onun gidip kafa tutması gerek hayata, tüm sakinliğine rağmen, kızgın bir güneş altında bağırması lazım kan ter içinde. Birine, sen seviyorsun diye “kal” denmiyor. Biliyorsun, hissediyorsun, şimdi olmasa yarın, mutlaka gidecek. Zaten sevgi, seven yüreği bağlar, karşı taraf sorumlu değil ki! “Sevmeseydin arkadaşım” derler adama, silah zoruyla yatmadık ya koluna! Acı, aşkın kan kardeşi, ayrılmamaya yeminleri var. Ne zaman gönlüne aşk ateşi düşerse, bil ki canın yanacak. Öyle büyük alev topları patlayacak ki içinde, her yan kül, duman olacak. Gözünden yaş yerine ömrün akacak. Birine tutulduysan, söz geçiremiyorsan kalbine, kendini yangınlara hazırlayacaksın. Önünü, sonunu görmeyi öğreneceksin. Aşk dediğin, bir çeşit delilik hali, akıllı insan aşık olur mu hiç? Aslında, aklı olan sever. Bilirsen ki bu bedenler ihtiyarlayacak, büzüşecek, geriye hiçbir şey kalmayacak güzellikten, önce aklı seversin. Gidecek bir adamı seviyorum. Kendine zulüm etmek böyle olmalı ama bu, zulmün en asil olanı. Karşılık beklemeden sevmeyi öğretiyorum kalbime. Tüm insani isteklerime rağmen, olduğu kadarıyla yetinerek tadını çıkarıyorum. Ruhumdaki yabani otları koparıyorum. Egomu, gururumu, şeytan yanımı, çıkarları, almayı, sadece istemeyi, bildiğim bütün aşk oyunlarını yolarak söküyorum. Bir daha hiç çıkmasınlar diye ateşe veriyorum. Sevgi tarlasına yakışmayan ne varsa temizliyorum. Kirlenmiş neresi varsa, eskimiş hangi gönül yarasının artıklarını tutuyorsam, hepsini kaldırıp atıyorum. İçimde büyük bir bahar temizliği var. Hak ettiğine inandığım bir erkeğe, daha önce kimseye bakmamışım gibi bakıyorum. Sonu ayrılık olacak bir aşka koşuyorum. Üstüm başım ne kadar kirli olsa da, sevgimi yıkadım, gümüş bir tepside sunuyorum. İster alır, ister almaz ama ben aşka inancını kaybedenlere inat ve aşka rağmen; dimdik sevdamın arkasında duruyorum. Her yaşam mutlu bitecek değil ya? Ben payıma düşeni aldım, giden bir adamı seviyorum!
oysa söyleyeceğim ne çok şey vardı hayata dair..daha çok gülecektim,daha çok sevinecektim ve mutluluk olacaktı gözyaşı sebebim ama sustum..sebebini sormayın,siz çok iyi bilirsiniz..
sustum..kanayan yaralarıma tuz bastım yani...sızladı tenim..o kadar çok yandı ki canım..ama siz bilmezsiniz..sizin kanayan yaralarınınz olmadı hiç,kanattıklarınız oldu hep..tuz bastıklarınız değil,bastırdıklarınız..bu yüzden yanmadı canınız sizin..can yakmaktan fırsat kalmadı...
'Başka bir denizde yüzüyorum artık Derinlere dalmaktan korkuyorum! Herşeyi olduğu gibi kabullendim Neden incittiniz diye sormuyorum..'
evet sustum..acılarımı anlatmamak için..! ! bilmeyin ne denli ağır yaralarım,kaybettiğim kan ne denli çok görmeyin..! sustum konuşmuyorum..zehirdir kelimelerim duymayın! ! öyle kolay değildir beni dinlemek..can yakarım konuşursam,kanatırım,kapatılamaz yaralar açarım..ısrar etmeyin....ben yine sizin için sustum..anlayamazsınız..
nefret değil suskunluğum..kin asla değil..ben o kadar basit duygular beslemedim hiç..! sustum..size sustum,kendi içime kan kustum..yoruldum..gidiyorum..
Leyla ile Mecnun'un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır. Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli (Leyla) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk serüveni anlatılmaktadır.
Söylentiye göre Kays ile Leyla kardeş çocuklarıdır.Küçük yaşta birbirlerini severler. Kays'ın Leyla için söylediği şiirler dillerde dolaşır.Leyla'nın babası,adını dillere düşürdüğü için kızının Kays'la evlenmesini önler.Leyla başka biriyle evlendirilir.Kays çöllere düşer.Mecnun (deli) diye anılmaya başlar.Ayrılık acısına dayanamayan Leyla kederinden ölür. Mecnun bunu duyunca onun mezarının başına koşar ve o da orada can verir.
Bu efsane Arap edebiyatında X. yüzyılda çok yaygın bir hale gelmiş,Mecnun'a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiştir.Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da işlenmiştir. Bunların arasında en ünlüsü Fuzuli'nin yapıtıdır (1535)
Aşağıda okuyacağınız küçük hikaye Fuzuli`nin Leyla vü Mecnun adlı mesnevisinden alınmıştır.
Kays, bilinen adıyla Mecnun, Leyla`nın aşkından kendisinden geçip yarı meczup bir halde çölde giderken, namaz kılmakta olan bir dervişin önünden geçer. Derviş hemen namazını selamlayıp, Mecnun'a 'Namaz kılan birinin önünden geçilmez, bunu bilmiyor musun? ' diye çıkışır. Mecnun cevap verir 'Ben Leyla'nın aşkından öyle bir hale geldim ki, senin burada namaz kıldığını görmedim bile, sen nasıl bir aşkla namaz kılıyorsun da benim senin önünden geçtiğimi görüyorsun? '
Leyla ve Mecnun'un hikayesi Türk Halk edebiyatının da etkilemiş ve Leyla ile Mecnun adıyla bir Karagöz oyunu haline getirilmiştir.
Karagöz oyunlarında işlenen Leyla ile Mecnun hikayesi ise şöyle:
Oyunun başında Leyla ile Mecnun birbirlerine olan sevgilerini şiirlerle dile getirirler. Aralarında bir gül ağacı vardır. Zebani gelerek gül ağacını alır ve yerine karaçalı koyar. Karagöz bu karaçalıyı almak isterken zebani Karagöz'ü kaldırıp baş aşağı kara çalının üzerine atar. Hacıvat gelerek Karagöz'e Leyla ile Mecnun'un hikayesini anlatarak, Zebani'nin kara çalıyı onları ayırmak için koyduğunu söyler.
Perdeye içinde Leyla'nın babası ve annesinin olduğu bir kervan gelir. Hacıvat onlara bir ev bulur. Daha sonra Mecnun'un babası olan Halepli Haşim gelir. Hacıvat Leyla'nın anne ve babasının olduğu yere ergeç Mecnun'un da geleceğini söyler. Mecnun gelip Leyla'ya olan aşkını Hacıvat'a anlatır ve ondan yardım ister. Bu esnada bir aslan gelip Karagöz'ün köpeğini yutar. Leyla'nın babası kızını Mecnun'a istemeye gelen Hacıvat'ı kovar. Hacıvat, Karagöz'ün ninesi olan Cazu'dan yardım ister. Cazu nine Leyla'nın babasına giderek eğer kızlarını Mecnun'a vermezlerse Leyla'nın öleceğini söyler.
Bunun üzerine Leyla'nın babası kızını Mecnun'a vermek için üç şart koşar. Birincisi Mecnun çok sevdiği dişi ahuyu öldürecektir. İkincisi aslan ile boğuşup onu da öldürmesi. Üçüncüsü ise yedi başlı ejderhayı öldürmesi. Karagöz Mecnun'a bir bıçak verir. Mecnun kendi isteğiyle ahuyu öldürür. Daha sonra aslan ile ejderhayı da öldürür ve koşulları yerine getirmiş olur. Zebani iki sevgilinin kavuşmasını engellemek amacıyla araya yine kara çalı koyarsa da Mecnun bıçağı ile karaçalıyı kesip atar. Sevgililer birbirlerine kavuşurlar ve kervanla memleketlerine dönerler...
Gece, disarda garip bir sessizlik icinde odasinda bunca sessizlik icinde, bu sessizlikten daha da tinisiz bir yoklukla kendini dinleyen kadini seyrediyordu: Sordu kendine kadin;
`Mutlu musun ey kendini arayan kadin? `
`Mutluyum` diye kolayca cevap verebilirdi kendisini gormemis, kesfetmemis, mutsuzlugunun ustunde suc ustu yakalamamis birine. Kendine yalan soylemesi hic olmayacak bir sey degildi belki, ama artik kendisi de inanmiyordu soyledigi yalanlarina.
Mutlu muydu? Hayir! Peki mutsuz muydu? Mutsuzum demeye de dili varmiyordu. Bir insan hem mutluluga hem mutsuzluga nasil ayni `degil` cevabini verebilirdiki?
Ruhunu cilgina ceviren belirsizlik geldi aklina: Bu da ayni celiskilerin ve belirsizliklerin bir devami gibiydi. Neden mutlu degildi peki? Sordu kadin:
`Kizim neyin var senin, neden bunca olanak icindeki bu mutsuz hallerin? `
`Mutsuzum` dedi ya, korktu hemen, duzeltti bu sozunu. Neden mutlu degilsin diye sordu bu defa. Bu soz mutsuzlugunu saklayan iyi bir kilifti aslinda. Ya da belirli bir sure idare edebilirdi.
Gece disarda bu garip soylesiyi seyrediyordu. Sonunu belki de kadindan cok merak ediyordu.Kadinin duslerinin en derin hallerinde, bilincsizce (belki de en buyuk bilincle) bedeninde gezinen ellerinin acliginin en yakin sahidiydi Gece.
Kadinin elleri bedenine gitti. Sicak bir oksanis, guzel ve ozel bir kadin oldugunu hatirlatan bir sevismenin ustunden ne kadar gecmisti acaba? Yok yok, tanrinin verdiklerine haksizlik ediyordu. Iyi bir is, iyi bir kariyeri, iyi bir aile, kendisini seven arkadaslari…Daha ne istiyordu?
Gece bu garip cekismeyi gulumseyerek takip ediyordu. Perdelerin ardinda nice kadin ve erkegin bu garip savasi yasadigini cok gormustu. Insanlar ne denli birbirine benziyordu. Kendini dusundu Gece; Bunca karanliga ragmen, insanlarin yalnizliklarina en cok kucak acan varlik olmasina ragmen biliyordu ki; bir cok sevismeye, bir cok siire, bir cok hikayeye kendisi ev sahipligi yapiyordu. Yalnizligin en buyuk simgesiyken bu yalnizliklarin sevismelere boyandigi ve silindigi anlarin ev sahibiydi. Bu kendi icinde celiski gibi gorunebilirdi. Ama yalnizligi kendisi yaratirken iste kendisi yine silebiliyordu. O zaman bu yasamda mutlu olmak icin bir neden var diye dusundu Gece. Sonra kadina verdi kendini yeniden:
Kadinin elleri bedeninde dolasiyordu. Sevme icgudusu acti, sevilme icgudusu acti. Dahasi hic yasatamadigi tutkusu, sehveti icinde yanardag patlamalarina gebeydi. Ustelik icindeki hayvanin aclik cigliklarini artik okudugu her siirin harflerinde, aska doymus her sevismeyi anlatan bir romanin her parcasinda daha net duyuyordu.
Mutsuz muydu? Evet, simdi bu anda, bu duygularin icinde mutsuzdu. `Neden peki bu mutsuzluga son vermiyorum, veremiyorum`diye dusundu. Bu kadar mi gucsuzum. Dunyalari yikabilecek gucu olduguna inanan kendisi, herkesin gelip akil danistigi kadin neden gucsuzluk icinde kivraniyordu. En cok bu caresiz halleri uzuyordu kendisini. Nedendi mutsuzluga son veremeyisi? Gece de sordu bu soruyu ayni anda; neden bu mutsuzluga son vermiyordu kadin?
Mutsuzluk yasamak, hayal kirikligi yasamak istemiyordu kadin. Tekrar yalnizlik yasamak, tekrar kirilmak istemiyordu. Gece guldu kadinin bu hallerine. Simdi oldugu duruma dusmekten korkuyordu. Zaten dusmeye korktugu huzunlu ve yalniz ve hatta aldatilmis durumun en derinindeydi.
Cok sey anlatiyordu kadinin korkusu. Simdi neden bu durumda oldugunu, ilerde nelerden pisman olacagini cok iyi anlatiyordu kadinin sorgulari.
Gece sessizce cekilecekti belki geriye; eger kadinin duslerindeki renkleri gormeseydi; kadin sevisiyordu... tutkuyla, ozlemle, hasretle; sevme ve sevilme icgudusuyle sevisiyordu. Bakti kadinin dudaklarindaki garip kivrilisa. Hazdan duslerine vuran renklerin izdusumu gibiydi.
Gece sordu bu kez; neden insan icinde zaten bulundugu bir duruma dusmekten korkar ve neden daha baslamadan pes eder hic denenmemisi yapmaktan? Neden insan kendi icindeki arzu ve isteklere yine kendi icinde buyuttugu korkularla engel olurdu?
Gece, `bunu anlamak zor` dedi. Sonra dikkatini baska bir perde arkasina verdi. Ayni hikayenin baska bir kahramanina verdi dikatini. Benzer sorgularin benzer mutsuzluguydu yasanan..........Gassan SATAR
önce öğren Aşki, yaşamayi Bil,ondan Sonra çık Karşıma. Ondan Sonra 'seninki De Aşk Mı? ' De. ben De O Zaman Cevap Vereyim Sana, Savunayım Aşkımı. Madem Yeri Geldi, Bir iyilik Yapayim Sana, Okuda Nasıl Aşık Olunurmuş öğren... Teslim Olacaksın... Kayıtsız şartsız Teslim Olmayı Gererktirir Aşk. Bir Yanın Aşkta, Bir Yanın Başka Tarafta Olmaz. Beynen, Kalben, Ruhen, Bedenen Teslim Olmayı Bileceksin... Herşeyinle Aşka Adayacaksın Kendini... 'canım Yanar 'diye Düşünmeyeceksin. Aşk Bu, Yakabilir Canını. Ama Sen Bunu Göze Almazsan, Dünyanin En Büyük Mutluluğunu Da Yakalayamazsın. Hem Gülü Koklamak Isteyeceksin Hemde 'dikensiz'olsun Diyeceksin. Olmaz öyle şey, Gülü Seveceksen, Dikeninin Batabileceğini De Bileceksin... Korkmayacaksın... Hiç Bir Aşk 'şu Gün Biter' Diye Başlamaz. Aşk Sözleşmelere Bağlanamaz. 'önce Sen Aşık Ol, Sonra Ben Olurum' Diyemezsin. Karşılık Olmasada Aşk Vardır. Yüreğini Ardına Kadar Açacaksın. yaralanma Olasılığın Vardır Ama Unutma Ki O Yürek Aşksız Atmaz. Aşksız Atan Yüreğe, Yürek Denmez. 'terk Ederse, Aldatırsa' Diye Düşünüp Kendine Zehir Etmeyeceksin Hayatı şüphe Hem Aşkn Hem Insanın Düşmanıdır... Yaşabildiğin Kadar Yaşayacaksın. sonu Acı Bitmiş Olsa Da şükredeceksin O Güzel Günleri Yaşadığın için. çalışacaksın...'aşık Oldum, Haydi Bakalım Ne Olacaksa Olsun' Demeyeceksin.iştir Aşk, Uğraştır, Emektir.uğraşacaksın, çalışacaksın. Besin Ister Aşk, Tıpkı çicek Gibi. Insandır Besini Aşkın. Sen Aşka Ne Kadar çok şey Verirsen O Da Seni O Kadar Mutlu Eder Bunu Unutmayacaksın. Asıl iş, Aşık Olduktan Sonra Başlıyor Zaten. Aşk Küt Diye çıkar Karşına Reddemezsin. öyle Bir Gücün Yok. Ama Aşkı Yaşatabilme Gücün Var. Kullanırsan Var. üşenmeyeceksin, Usanmayacaksın. Bir Duvarı ören Usta Gibi, Bir Bahçeyi çapalayan Bahçivan Gibi Ekeceksin, Dikeceksin,sulayacaksın. Sen Bunları Yaptığın Halde Yaşamıyorsa Aşk, Aldırma. Elinden Geleni Yapmış insanların Huzurunu Hissedeceksin. Bu Bile Yetecek Sana. Koruyacaksın... Aşk Senin En Değerli Varlığındır, Gözünden Bile Sakınacaksın. Nadide Bir çicek Gibi, En Değerli Vazoda, Paha Biçilmez Bir Mücevher Gibi En Gizli Kasada Tutacaksın. Dalgalanmalara Açık Bir Duygulur Aşk... Korumazsan, Kırılr, Kaybolur. Saklamazsan, çalarlar üzülürsün. şimdi Okudun Mu Aşkı? Anladın Mı? Yetmez, Bir Daha Oku, Ezberle. Sonra Gel Yine, Belki O Zaman Konuşuruz Aşkı Seninle. Belki O Zaman... -
:) yazılanları da okudum da.. inanılmaz bir çiftsiniz vallahi :) o günlerde pc olsa evde ben de sayardım ortak olurdum sizi ama ne yazık ki geri sayıma katılamadım.. yazmayan bi ben kalmışım zaten aaaa! ! sinirlendim şimdiii! ! hüsam abi nası kulaklarımı çekmedi bilmem hihi :)) ay çenem düştü ne yazıcağımı bilmeden yazıyorum bide :) özel olaraktann :))) ................. Allah daha mutlu etsin inşallah dilerim hiç ayrılmazsınız :) ben de sizi seviyorum hihi :))
aminn ağyar...) duydumki sende gidiyormuşssun hadi hayırlısı kürsüde ayağımızı sürttük galiba arkası gelirmiki acaba.)) hayırlısı ne ise o olsun bütün sevenler için. rab gerçek sevgiyi yakalayanların yanında biz bunu ilişkimizde gerçekten çok gördük.çünkü bizi dünyaya getiriken sevgisini hamurumuza eklemiş o bizi nasıl seviyorsa bizimde birbirimizi sevmemizi istiyor aslında bütün insanların birbirini sevmesinide istiyorya bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil şimdilik..))
ve artık şafak sayma bitti.... döndüm hemde sonsuza kadar kalmak için... beni beklediğin,varlığınla bana sonsuz güç verdiğin ve benle birlikte(ki sen daha çok saydın) şafak saydığın için sana ne kadar teşekkür etsem az.Seni Çok Seviyorum ve bu can bu bedende olduğu sürece seveceğim. iyiki varsın ve iyiki benimsin....
ve son günnnnn nihayet herşey bitti.)) tam 5 ay 6 gün sonra maratonun sonuna geldik..şöyle bi genel bakınca okadarda zor bişey değilmiş beklemek başlarda kendimden çok korkmuştum acaba pes edermiyim die :)) ama sağlammışım bunuda gördüm aferin bana ayy ne övdüm şimdi kendim sen gelince kendi duygularını yazacaksın biliyorum ama ben kendi içimdekilerin yazayım dedim.)) destekleyen herkese çok teşekkürler sizlerde bana güç kattınız inanın.sizler bizim dugularımızın gerçek olduğuna inandınız desteklediniz..aşk görünmeyen ama duygularda yaşayan çok güçlü bir olgu insan hayatında.ben zor aşık olanlardanım galiba ilk kez böyle bişey yaşıyorum hayatımda en güzelide sanırım karşındakininde aynı güçlü duygular beslemesiyle yaşananlar dahada haz veriyor insana bunu biz birbirimize yaşatıyoruz..bütün duam bizim yakaladığımız uyumu sevgiyi herkesin yakalaması yoksa başkasını düşünmek çok boş geliyor artık bana..şimdi bundan sonra zamanı dolu dolu gönlümüzce yaşamak kalıyor bize...
02.08.2009 - 03:36
SAYGIDEĞER ARKADAŞIM;
HAYAT SEVGİ KADAR GÜZEL AŞK GİBİ GÜÇLÜ OLSUN
**** RÜYA GİBİ *** ŞİİRİM BESTELENDİ...DİNLEMEK VE YORUM YAZMAK İSTERSENİZ 1. SAYFAMDA GÖRÜŞLERİNİZE SUNMUŞ BULUNMAKTAYIM....AKÇAYDAN SELAM VE SAYGILARIMLA MUTLU TATİLLER DİLERİM...İBRAHİM YILMAZ..
** RÜYA GİBİ **
Rüya gibi uçup bitti
O güzelim mutlu anlar
Bir hayaldi geçip gitti
O sevecen tatlı yıllar.
Mazideki o yıllara
Şöyle dönüp bir baksana
Sarhoş eden duygu gibi
Alır bizi kollarına.
Solmaz denen güzellikler
Hep yalanmış yalan meğer
Hayat denen tüm gerçekler
Bir anlık rüyaymış meğer.
Nerde şimdi nerde kaldı
Yalan olan çocukluğum
Bir yıldızdı kaydı gitti
Aşka kanan o gençliğim.
Kutlu olsun doğum günün
Mutlu olsun melek yüzün
Aşkla gülsün bütün ömrün
Sevip sarsın petek gönlün.
ŞEHİR PALAS OTELİ
SARIKAMIŞ / 1987
Wep sitem: www.akcay-ibrahimyilmaz.com
Güfte: İbrahim Yılmaz
Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz
Okuyan: Mustafa Açıkgöz
Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.
Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime çok teşekkür ederim.
09.05.2009 - 18:45
Ne bana, ne başkasına ait olan; bir çınar gibi yalnız yaşayan, özgürlüğünü ellerine kelepçe etmemiş bir adamı seviyorum. Her düşündüğümde kalbimi sızlatıyor sevgim. Nasıl anlatmalı bu duyguyu bilmem ki? Doktorların, ölecek dediği hastanın başında beklemek gibi, elinizden bir şey gelmez, sadece iyi bakarsınız, başında beklersiniz. Bir yandan kendinizi hazırlarsınız, ne kadar hazır olabilir ki insan?
Ayrılığın çok uzak olmadığını bile bile sevmek, kalbin kaldıracağından ağır bir yük gibi ama öyle dayanıklı ki şu kalp, sanki etten, kandan değil de demirden. Onu seyrettim uyurken, kırılacak gibi duruyordu. Öyle narin ki, pamuklara sararak saklamak geliyor içimden. “Erkek adam narin olur mu? ” diye düşünmeyin, oluyor! En kadın yanım bile kaba kalıyor.
Vakti geldiğinde gideceğini bildiğim bir adamı seviyorum. Oysa kalsın isterdim. Bir ömrü birlikte geçirelim. Yaşlanalım koltuğun üzerinde, balkonunda begonviller açan evin serin saatlerinde birlikte ölelim. Omuz omuza duralım ayakta, zor bu yükü hayatın, her köşe başı geçene çelme takmak için bekleyenlerle doluyken, saklanalım birbirimize. Dışarıda fırtına çıkmış, güneş açmış, volkanlar patlamış, bize ne? Ama öyle olmayacak! Onun gidip kafa tutması gerek hayata, tüm sakinliğine rağmen, kızgın bir güneş altında bağırması lazım kan ter içinde.
Birine, sen seviyorsun diye “kal” denmiyor. Biliyorsun, hissediyorsun, şimdi olmasa yarın, mutlaka gidecek. Zaten sevgi, seven yüreği bağlar, karşı taraf sorumlu değil ki! “Sevmeseydin arkadaşım” derler adama, silah zoruyla yatmadık ya koluna!
Acı, aşkın kan kardeşi, ayrılmamaya yeminleri var. Ne zaman gönlüne aşk ateşi düşerse, bil ki canın yanacak. Öyle büyük alev topları patlayacak ki içinde, her yan kül, duman olacak. Gözünden yaş yerine ömrün akacak. Birine tutulduysan, söz geçiremiyorsan kalbine, kendini yangınlara hazırlayacaksın. Önünü, sonunu görmeyi öğreneceksin. Aşk dediğin, bir çeşit delilik hali, akıllı insan aşık olur mu hiç? Aslında, aklı olan sever. Bilirsen ki bu bedenler ihtiyarlayacak, büzüşecek, geriye hiçbir şey kalmayacak güzellikten, önce aklı seversin.
Gidecek bir adamı seviyorum. Kendine zulüm etmek böyle olmalı ama bu, zulmün en asil olanı. Karşılık beklemeden sevmeyi öğretiyorum kalbime. Tüm insani isteklerime rağmen, olduğu kadarıyla yetinerek tadını çıkarıyorum. Ruhumdaki yabani otları koparıyorum. Egomu, gururumu, şeytan yanımı, çıkarları, almayı, sadece istemeyi, bildiğim bütün aşk oyunlarını yolarak söküyorum. Bir daha hiç çıkmasınlar diye ateşe veriyorum. Sevgi tarlasına yakışmayan ne varsa temizliyorum. Kirlenmiş neresi varsa, eskimiş hangi gönül yarasının artıklarını tutuyorsam, hepsini kaldırıp atıyorum. İçimde büyük bir bahar temizliği var. Hak ettiğine inandığım bir erkeğe, daha önce kimseye bakmamışım gibi bakıyorum.
Sonu ayrılık olacak bir aşka koşuyorum. Üstüm başım ne kadar kirli olsa da, sevgimi yıkadım, gümüş bir tepside sunuyorum. İster alır, ister almaz ama ben aşka inancını kaybedenlere inat ve aşka rağmen; dimdik sevdamın arkasında duruyorum. Her yaşam mutlu bitecek değil ya? Ben payıma düşeni aldım, giden bir adamı seviyorum!
26.01.2009 - 16:00
oysa söyleyeceğim ne çok şey vardı hayata dair..daha çok gülecektim,daha çok sevinecektim ve mutluluk olacaktı gözyaşı sebebim ama sustum..sebebini sormayın,siz çok iyi bilirsiniz..
sustum..kanayan yaralarıma tuz bastım yani...sızladı tenim..o kadar çok yandı ki canım..ama siz bilmezsiniz..sizin kanayan yaralarınınz olmadı hiç,kanattıklarınız oldu hep..tuz bastıklarınız değil,bastırdıklarınız..bu yüzden yanmadı canınız sizin..can yakmaktan fırsat kalmadı...
'Başka bir denizde yüzüyorum artık
Derinlere dalmaktan korkuyorum!
Herşeyi olduğu gibi kabullendim
Neden incittiniz diye sormuyorum..'
evet sustum..acılarımı anlatmamak için..! ! bilmeyin ne denli ağır yaralarım,kaybettiğim kan ne denli çok görmeyin..!
sustum konuşmuyorum..zehirdir kelimelerim duymayın! ! öyle kolay değildir beni dinlemek..can yakarım konuşursam,kanatırım,kapatılamaz yaralar açarım..ısrar etmeyin....ben yine sizin için sustum..anlayamazsınız..
nefret değil suskunluğum..kin asla değil..ben o kadar basit duygular beslemedim hiç..! sustum..size sustum,kendi içime kan kustum..yoruldum..gidiyorum..
'Taş duvarlar ördünüz
Beni kime döndürdünüz..!
İçimde yanardınız
Nihayet söndürdünüz..'
22.11.2008 - 20:47
antolojinin ekşisözlük yazarı tadında bir nick dedim,mesajlarıma iğneli bir kırmızı bir mesaj düştükçe..
Yüzüme bir gülümseme yayan zeka..
ehlen ve sehlen şükran ve kesiran
02.02.2008 - 10:57
bende sizi seviyorum :)
27.01.2008 - 15:23
Seni en az ilk günki kadar Seviyorum.....
15.11.2007 - 14:39
Leyla ile Mecnun'un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır. Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli (Leyla) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk serüveni anlatılmaktadır.
Söylentiye göre Kays ile Leyla kardeş çocuklarıdır.Küçük yaşta birbirlerini severler. Kays'ın Leyla için söylediği şiirler dillerde dolaşır.Leyla'nın babası,adını dillere düşürdüğü için kızının Kays'la evlenmesini önler.Leyla başka biriyle evlendirilir.Kays çöllere düşer.Mecnun (deli) diye anılmaya başlar.Ayrılık acısına dayanamayan Leyla kederinden ölür. Mecnun bunu duyunca onun mezarının başına koşar ve o da orada can verir.
Bu efsane Arap edebiyatında X. yüzyılda çok yaygın bir hale gelmiş,Mecnun'a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiştir.Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da işlenmiştir. Bunların arasında en ünlüsü Fuzuli'nin yapıtıdır (1535)
Aşağıda okuyacağınız küçük hikaye Fuzuli`nin Leyla vü Mecnun adlı mesnevisinden alınmıştır.
Kays, bilinen adıyla Mecnun, Leyla`nın aşkından kendisinden geçip yarı meczup bir halde çölde giderken, namaz kılmakta olan bir dervişin önünden geçer. Derviş hemen namazını selamlayıp, Mecnun'a 'Namaz kılan birinin önünden geçilmez, bunu bilmiyor musun? ' diye çıkışır. Mecnun cevap verir 'Ben Leyla'nın aşkından öyle bir hale geldim ki, senin burada namaz kıldığını görmedim bile, sen nasıl bir aşkla namaz kılıyorsun da benim senin önünden geçtiğimi görüyorsun? '
Leyla ve Mecnun'un hikayesi Türk Halk edebiyatının da etkilemiş ve Leyla ile Mecnun adıyla bir Karagöz oyunu haline getirilmiştir.
Karagöz oyunlarında işlenen Leyla ile Mecnun hikayesi ise şöyle:
Oyunun başında Leyla ile Mecnun birbirlerine olan sevgilerini şiirlerle dile getirirler. Aralarında bir gül ağacı vardır. Zebani gelerek gül ağacını alır ve yerine karaçalı koyar. Karagöz bu karaçalıyı almak isterken zebani Karagöz'ü kaldırıp baş aşağı kara çalının üzerine atar. Hacıvat gelerek Karagöz'e Leyla ile Mecnun'un hikayesini anlatarak, Zebani'nin kara çalıyı onları ayırmak için koyduğunu söyler.
Perdeye içinde Leyla'nın babası ve annesinin olduğu bir kervan gelir. Hacıvat onlara bir ev bulur. Daha sonra Mecnun'un babası olan Halepli Haşim gelir. Hacıvat Leyla'nın anne ve babasının olduğu yere ergeç Mecnun'un da geleceğini söyler. Mecnun gelip Leyla'ya olan aşkını Hacıvat'a anlatır ve ondan yardım ister. Bu esnada bir aslan gelip Karagöz'ün köpeğini yutar. Leyla'nın babası kızını Mecnun'a istemeye gelen Hacıvat'ı kovar. Hacıvat, Karagöz'ün ninesi olan Cazu'dan yardım ister. Cazu nine Leyla'nın babasına giderek eğer kızlarını Mecnun'a vermezlerse Leyla'nın öleceğini söyler.
Bunun üzerine Leyla'nın babası kızını Mecnun'a vermek için üç şart koşar. Birincisi Mecnun çok sevdiği dişi ahuyu öldürecektir. İkincisi aslan ile boğuşup onu da öldürmesi. Üçüncüsü ise yedi başlı ejderhayı öldürmesi. Karagöz Mecnun'a bir bıçak verir. Mecnun kendi isteğiyle ahuyu öldürür. Daha sonra aslan ile ejderhayı da öldürür ve koşulları yerine getirmiş olur. Zebani iki sevgilinin kavuşmasını engellemek amacıyla araya yine kara çalı koyarsa da Mecnun bıçağı ile karaçalıyı kesip atar.
Sevgililer birbirlerine kavuşurlar ve kervanla memleketlerine dönerler...
-
15.11.2007 - 14:37
SENI SANA ANLATACAGIM
Gel otur yamacima
Seni sana anlatayim
Ben seni cok eskilerden bilirim
Piriltisini ruhunun gostermeye geldim
Ruyalarina girecegim
Aski ne kadar ozledigini anlatacagim sana
Asik olmaktan ne kadar cok korktugunu
Ozlem buyudukce nasil daha cok korktugunu
Korktukca nasil umudunu kararttigini anlatacagim sana
Gel sana mutsuzluguna dokunmani ogretecegim
Gel otur yuregimin kiyisina
Zayifligini anlatacagim sana
Haykirmak istedigin
Ama icinde sakladigin zayifliklarini anlatacagim
Sana zayifliklarini bilmenin
Seni ne kadar guclendirecegini anlatacagim
Sana senin bildiginden fazlasini anlatmayacagim
Sadece senin sozlerin
Senin yuregin
Senin bakislarin olacagim
Sana seni gosterecegim
Gel gece yastiga basini koydugunda
Kurdugun dusleri anlatacagim
Kurdugun duslerden ne kadar korktugunu da gosterecegim
Korkunun sonunun olmadigini fisildayacagim uykularina
Bunu aslinda bildigini de soyleyecegim sana
Kactikca, kactigin yerde
Daha cok kacman gereken seni bulacagini da soyleyecegim
Ne zamandir ruhuna kimsenin dokunmadigini anlatacagim
Gel sana asik olanlari elinin tersiyle ittigini
Ama asil asik olmak istedigini anlatacagim
Asik olunca nasil bir nehir gibi deli akacagini
Nasil bir ruzgar gibi esecegini anlatacagim
Sel olacagini
Cig olacagini anlatacagim
Kendini bulmak icin ask yolunda
Nasil yikintilarin ustunden yuruyecegini anlatacagim
Bunu senin nasil da bildigini
Nasil yeniden korktugunu
Bildikce nasil da yuregini gomdugunu anlatacagim
Geceler boyunca sevismelere nasil dus buyuttugunu anlatacagim
Gel otur ruhumun renklerinin yanina
Anlatacaklarimin seni nasil korkutacagini anlatayim
Bu yalanci mutluluk oyununu bozacagimdan
Sendeki o gercek sene dokunacagimdan nasil korkacagini anlatayim
Sonra sana dair her cumleden sonra
Her korku engelini gectikten sonra
Zaten senin bildigin
Bildigini sakladigin seni ne kadar sevecegini anlatayim sana
Haydi gel kacislarini sonlandir
Anlatayim seni sana …..Gassan SATAR
15.11.2007 - 14:36
GECE VE KADIN
Gece, disarda garip bir sessizlik icinde odasinda bunca sessizlik icinde, bu sessizlikten daha da tinisiz bir yoklukla kendini dinleyen kadini seyrediyordu: Sordu kendine kadin;
`Mutlu musun ey kendini arayan kadin? `
`Mutluyum` diye kolayca cevap verebilirdi kendisini gormemis, kesfetmemis, mutsuzlugunun ustunde suc ustu yakalamamis birine. Kendine yalan soylemesi hic olmayacak bir sey degildi belki, ama artik kendisi de inanmiyordu soyledigi yalanlarina.
Mutlu muydu? Hayir! Peki mutsuz muydu? Mutsuzum demeye de dili varmiyordu. Bir insan hem mutluluga hem mutsuzluga nasil ayni `degil` cevabini verebilirdiki?
Ruhunu cilgina ceviren belirsizlik geldi aklina: Bu da ayni celiskilerin ve belirsizliklerin bir devami gibiydi. Neden mutlu degildi peki? Sordu kadin:
`Kizim neyin var senin, neden bunca olanak icindeki bu mutsuz hallerin? `
`Mutsuzum` dedi ya, korktu hemen, duzeltti bu sozunu. Neden mutlu degilsin diye sordu bu defa. Bu soz mutsuzlugunu saklayan iyi bir kilifti aslinda. Ya da belirli bir sure idare edebilirdi.
Gece disarda bu garip soylesiyi seyrediyordu. Sonunu belki de kadindan cok merak ediyordu.Kadinin duslerinin en derin hallerinde, bilincsizce (belki de en buyuk bilincle) bedeninde gezinen ellerinin acliginin en yakin sahidiydi Gece.
Kadinin elleri bedenine gitti. Sicak bir oksanis, guzel ve ozel bir kadin oldugunu hatirlatan bir sevismenin ustunden ne kadar gecmisti acaba? Yok yok, tanrinin verdiklerine haksizlik ediyordu. Iyi bir is, iyi bir kariyeri, iyi bir aile, kendisini seven arkadaslari…Daha ne istiyordu?
Gece bu garip cekismeyi gulumseyerek takip ediyordu. Perdelerin ardinda nice kadin ve erkegin bu garip savasi yasadigini cok gormustu. Insanlar ne denli birbirine benziyordu. Kendini dusundu Gece; Bunca karanliga ragmen, insanlarin yalnizliklarina en cok kucak acan varlik olmasina ragmen biliyordu ki; bir cok sevismeye, bir cok siire, bir cok hikayeye kendisi ev sahipligi yapiyordu. Yalnizligin en buyuk simgesiyken bu yalnizliklarin sevismelere boyandigi ve silindigi anlarin ev sahibiydi. Bu kendi icinde celiski gibi gorunebilirdi. Ama yalnizligi kendisi yaratirken iste kendisi yine silebiliyordu. O zaman bu yasamda mutlu olmak icin bir neden var diye dusundu Gece. Sonra kadina verdi kendini yeniden:
Kadinin elleri bedeninde dolasiyordu. Sevme icgudusu acti, sevilme icgudusu acti. Dahasi hic yasatamadigi tutkusu, sehveti icinde yanardag patlamalarina gebeydi. Ustelik icindeki hayvanin aclik cigliklarini artik okudugu her siirin harflerinde, aska doymus her sevismeyi anlatan bir romanin her parcasinda daha net duyuyordu.
Mutsuz muydu? Evet, simdi bu anda, bu duygularin icinde mutsuzdu. `Neden peki bu mutsuzluga son vermiyorum, veremiyorum`diye dusundu. Bu kadar mi gucsuzum. Dunyalari yikabilecek gucu olduguna inanan kendisi, herkesin gelip akil danistigi kadin neden gucsuzluk icinde kivraniyordu. En cok bu caresiz halleri uzuyordu kendisini. Nedendi mutsuzluga son veremeyisi? Gece de sordu bu soruyu ayni anda; neden bu mutsuzluga son vermiyordu kadin?
Mutsuzluk yasamak, hayal kirikligi yasamak istemiyordu kadin. Tekrar yalnizlik yasamak, tekrar kirilmak istemiyordu. Gece guldu kadinin bu hallerine. Simdi oldugu duruma dusmekten korkuyordu. Zaten dusmeye korktugu huzunlu ve yalniz ve hatta aldatilmis durumun en derinindeydi.
Cok sey anlatiyordu kadinin korkusu. Simdi neden bu durumda oldugunu, ilerde nelerden pisman olacagini cok iyi anlatiyordu kadinin sorgulari.
Gece sessizce cekilecekti belki geriye; eger kadinin duslerindeki renkleri gormeseydi; kadin sevisiyordu... tutkuyla, ozlemle, hasretle; sevme ve sevilme icgudusuyle sevisiyordu. Bakti kadinin dudaklarindaki garip kivrilisa. Hazdan duslerine vuran renklerin izdusumu gibiydi.
Gece sordu bu kez; neden insan icinde zaten bulundugu bir duruma dusmekten korkar ve neden daha baslamadan pes eder hic denenmemisi yapmaktan? Neden insan kendi icindeki arzu ve isteklere yine kendi icinde buyuttugu korkularla engel olurdu?
Gece, `bunu anlamak zor` dedi. Sonra dikkatini baska bir perde arkasina verdi. Ayni hikayenin baska bir kahramanina verdi dikatini. Benzer sorgularin benzer mutsuzluguydu yasanan..........Gassan SATAR
15.11.2007 - 14:34
Gözümüzde dev gibi büyüttüğümüz
Aslında;
Küçücük bir uzaklığa takıldı ayaklarımız…
Yüzüstü kapaklandık yere.Kalplerimiz kanadı…
Bayırlardan geçtik, yokuşlardan indik çıktık,
Dağları teperleri geçtik…
Ama biz seninle düz yolda yürüyemedik…
Alt tarafı gün batımında kısa bir yürüyüş dü mızmızlandığımız,
Alt tarafı baş başa geçirilecek kısa-uzun zamanlardı aklımızı şaşırtan,
Alt tarafı, geceleri pencereden bir gülümsemeydi yıldızımıza,böyle zorlandığımız…
Ve tökezledik, düşmek istedik…
Biz gizliden gizliye uzaklığı sevdik galiba…
Kapımızı vurmuştu da biz duymadık aşkı..
Kim bilir ne kadar beklettik.Belki soğukta üşüdü kalkıp açmadık…
Biz kapımıza gelmiş aşkın kabini kırdık….
15.11.2007 - 14:32
önce öğren Aşki,
yaşamayi Bil,ondan Sonra çık Karşıma.
Ondan Sonra 'seninki De Aşk Mı? ' De.
ben De O Zaman Cevap Vereyim Sana,
Savunayım Aşkımı. Madem Yeri Geldi, Bir iyilik Yapayim Sana,
Okuda Nasıl Aşık Olunurmuş öğren...
Teslim Olacaksın...
Kayıtsız şartsız Teslim Olmayı Gererktirir Aşk.
Bir Yanın Aşkta, Bir Yanın Başka Tarafta Olmaz.
Beynen, Kalben, Ruhen, Bedenen Teslim Olmayı Bileceksin...
Herşeyinle Aşka Adayacaksın Kendini...
'canım Yanar 'diye Düşünmeyeceksin.
Aşk Bu, Yakabilir Canını.
Ama Sen Bunu Göze Almazsan,
Dünyanin En Büyük Mutluluğunu Da Yakalayamazsın.
Hem Gülü Koklamak Isteyeceksin Hemde 'dikensiz'olsun Diyeceksin.
Olmaz öyle şey, Gülü Seveceksen,
Dikeninin Batabileceğini De Bileceksin...
Korkmayacaksın...
Hiç Bir Aşk 'şu Gün Biter' Diye Başlamaz.
Aşk Sözleşmelere Bağlanamaz.
'önce Sen Aşık Ol, Sonra Ben Olurum' Diyemezsin.
Karşılık Olmasada Aşk Vardır.
Yüreğini Ardına Kadar Açacaksın.
yaralanma Olasılığın Vardır Ama Unutma Ki O Yürek Aşksız Atmaz.
Aşksız Atan Yüreğe, Yürek Denmez.
'terk Ederse, Aldatırsa'
Diye Düşünüp Kendine Zehir Etmeyeceksin Hayatı
şüphe Hem Aşkn Hem Insanın Düşmanıdır...
Yaşabildiğin Kadar Yaşayacaksın.
sonu Acı Bitmiş Olsa Da şükredeceksin O Güzel Günleri Yaşadığın için.
çalışacaksın...'aşık Oldum, Haydi Bakalım
Ne Olacaksa Olsun' Demeyeceksin.iştir Aşk, Uğraştır,
Emektir.uğraşacaksın, çalışacaksın.
Besin Ister Aşk, Tıpkı çicek Gibi.
Insandır Besini Aşkın.
Sen Aşka Ne Kadar çok şey Verirsen
O Da Seni O Kadar Mutlu Eder Bunu Unutmayacaksın.
Asıl iş, Aşık Olduktan Sonra Başlıyor Zaten.
Aşk Küt Diye çıkar Karşına Reddemezsin.
öyle Bir Gücün Yok. Ama Aşkı Yaşatabilme Gücün Var.
Kullanırsan Var. üşenmeyeceksin, Usanmayacaksın.
Bir Duvarı ören Usta Gibi,
Bir Bahçeyi çapalayan Bahçivan Gibi Ekeceksin,
Dikeceksin,sulayacaksın.
Sen Bunları Yaptığın Halde Yaşamıyorsa Aşk, Aldırma.
Elinden Geleni Yapmış insanların Huzurunu Hissedeceksin.
Bu Bile Yetecek Sana.
Koruyacaksın...
Aşk Senin En Değerli Varlığındır,
Gözünden Bile Sakınacaksın.
Nadide Bir çicek Gibi, En Değerli Vazoda,
Paha Biçilmez Bir Mücevher Gibi En Gizli Kasada Tutacaksın.
Dalgalanmalara Açık Bir Duygulur Aşk...
Korumazsan, Kırılr, Kaybolur.
Saklamazsan, çalarlar üzülürsün.
şimdi Okudun Mu Aşkı?
Anladın Mı?
Yetmez, Bir Daha Oku, Ezberle.
Sonra Gel Yine,
Belki O Zaman Konuşuruz Aşkı Seninle.
Belki O Zaman...
-
23.10.2007 - 22:29
:) yazılanları da okudum da.. inanılmaz bir çiftsiniz vallahi :)
o günlerde pc olsa evde ben de sayardım ortak olurdum sizi ama ne yazık ki geri sayıma katılamadım..
yazmayan bi ben kalmışım zaten aaaa! ! sinirlendim şimdiii! !
hüsam abi nası kulaklarımı çekmedi bilmem hihi :))
ay çenem düştü ne yazıcağımı bilmeden yazıyorum bide :)
özel olaraktann :))) .................
Allah daha mutlu etsin inşallah dilerim hiç ayrılmazsınız :)
ben de sizi seviyorum hihi :))
29.09.2007 - 12:30
aminn ağyar...) duydumki sende gidiyormuşssun hadi hayırlısı kürsüde ayağımızı sürttük galiba arkası gelirmiki acaba.)) hayırlısı ne ise o olsun bütün sevenler için. rab gerçek sevgiyi yakalayanların yanında biz bunu ilişkimizde gerçekten çok gördük.çünkü bizi dünyaya getiriken sevgisini hamurumuza eklemiş o bizi nasıl seviyorsa bizimde birbirimizi sevmemizi istiyor aslında bütün insanların birbirini sevmesinide istiyorya bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil şimdilik..))
20.09.2007 - 10:21
ve artık şafak sayma bitti....
döndüm hemde sonsuza kadar kalmak için...
beni beklediğin,varlığınla bana sonsuz güç verdiğin ve benle birlikte(ki sen daha çok saydın) şafak saydığın için sana ne kadar teşekkür etsem az.Seni Çok Seviyorum ve bu can bu bedende olduğu sürece seveceğim.
iyiki varsın ve iyiki benimsin....
18.09.2007 - 21:27
ne demek mavi, sevgiyle...umarım bundan sonra herşey dilediğinizce olur... :))
17.09.2007 - 09:36
ve son günnnnn nihayet herşey bitti.)) tam 5 ay 6 gün sonra maratonun sonuna geldik..şöyle bi genel bakınca okadarda zor bişey değilmiş beklemek başlarda kendimden çok korkmuştum acaba pes edermiyim die :)) ama sağlammışım bunuda gördüm aferin bana ayy ne övdüm şimdi kendim sen gelince kendi duygularını yazacaksın biliyorum ama ben kendi içimdekilerin yazayım dedim.)) destekleyen herkese çok teşekkürler sizlerde bana güç kattınız inanın.sizler bizim dugularımızın gerçek olduğuna inandınız desteklediniz..aşk görünmeyen ama duygularda yaşayan çok güçlü bir olgu insan hayatında.ben zor aşık olanlardanım galiba ilk kez böyle bişey yaşıyorum hayatımda en güzelide sanırım karşındakininde aynı güçlü duygular beslemesiyle yaşananlar dahada haz veriyor insana bunu biz birbirimize yaşatıyoruz..bütün duam bizim yakaladığımız uyumu sevgiyi herkesin yakalaması yoksa başkasını düşünmek çok boş geliyor artık bana..şimdi bundan sonra zamanı dolu dolu gönlümüzce yaşamak kalıyor bize...
16.09.2007 - 16:52
evet! yarın büyük gün :)
toprakım maviden zorla kopartıp yolladığımız askerliğini yedi bitirdi nihayet ama eminim bu arada maviyi de yeyip bitirdi)))
hayırlı teskereler dilerim...
artık sonsuz bir kavuşma zamanı...
ve mawi o anı bana anlatmalısın ;)
...BENDE SİZİ SEVİYORUM ;))
dedi fatmani...
16.09.2007 - 10:30
ve son... :) yarın mutlu bir gün...
15.09.2007 - 10:45
kızlar yazmamış.. :)
sondan bir önce.. :))
15.09.2007 - 09:01
veeeee..... 2.....))
13.09.2007 - 08:43
dörtttt :)
12.09.2007 - 08:57
bence hepimiz yazsak daha çabuk geçer.
veeeeee....5.....
:))
12.09.2007 - 08:51
5 :)
11.09.2007 - 09:58
6 :)
SİT@RE (İstanbul, Bayan, 22)
11.9.2007 08:41
(yanlış yere yazmış olabilirim ama ilk ben yazdım :)
Toplam 49 mesaj bulundu