Dilek Çece Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Dilek Çece
    Dilek Çece

    16.07.2012 - 10:55

    seni nekadar cok sevdigim geliyor aklıma gözlerim yine dolu dolu aglamaklı belkide sonra diyorum kendime sanada zaten baskasından gelmemişmiydi... baskasından gelen baskasına gitmezmiydi sanki....
    oysaki tüm sözleri yalan mış oda diger insanlar gibi sahteymiş
    oda beni terketmek zorundaymış
    oda hiç sevmemiş beni.......
    geceleri korkudan uyuyamadıgıma üzülen adam degilmiş benim için göz yası döken sevgili degilmiş yalan mış işde hersey ya oda sahte cıkdı...

  • Dilek Çece
    Dilek Çece

    02.07.2012 - 17:07

    Arkamdan konuşanlar :) sizin için ancak konuşulacak konu olurum…!
    Beni yargılayanlar… devam edin… Edin ki; kendi hatalarınızı örtün, bakalım ne yanlışımı bulabileceksiniz…?
    Silinmeyi hak edenler(!) : Merak... etmeyin silinmediniz…! Yeriniz kalbimde hep hazır, bana birer ders birer tecrübe olarak en güzel yerde silinmemek üzere kazındınız! ! ! !
    Benimle uğraşanlar(…) siz de aynen devam…! Ne kadar önemli, ne kadar değerli olduğumu bi kere daha hissettiriyosunuz bana vede ne kadar doğru olduğumu… ;)
    Sonuç mu? ? ? Sonuç(! ! !) :
    -
    Bu hayat benim! ! ! Gelene de, gidene de eyvallahım var, gelmişe de geçmişe de saygım... Kimsenin hayatı beni igilendirmez, benimki de kimseyi... ARKADASIMDAN ALINTI...

  • Dilek Çece
    Dilek Çece

    30.06.2012 - 10:58

    SİMİTÇİ KIZ DİLEK'MUTLULUĞU ARAMAK ADINA'ŞİİR KİTABI ÇIKARDISimitçi kız Dilek “Mutluluğu aramak” adında şiir kitabı çıkardı Annesiyle babasının ayrılmasıyla küçük yaşlardan itibaren simit satarak okumaya çalışan Dilek Çece yaşadıkları ile şiirlerini bir kitapta topladı. “Mutsuzluklar içinde mutluluğu aramak” adlı kitabını geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkaran Çece, 20 yaşına kadar çok çileli bir yaşam geçirdiğini belirterek “Çok kötü ve zor yıllar yaşadım. Babam bizlere bakamıyordu. İlkokulda simit satarak okumaya çalıştım. Gençliğimi de sıkıntılar içinde geçirdim. Yaşadıklarımı bir kitapta topladım. Bu kitabı çıkarmamda emeği bulunan ve bu yaşıma kadar beni koruyan kollayan herkese teşekkür ediyorum” dedİ.

  • Dilek Çece
    Dilek Çece

    30.06.2012 - 00:06

    Yazar : Şaban KARAKAYA
    Yorum Sayısı : 0
    Okunma : 95
    Tarih : 09 Mart 2012, 19:19


    Bugünkü yazımızın konusu; çok genç bir kızımızın yaşam öyküsünden ve kendi kalemi ile kendi yaşam öyküsünü anlatan bir kitaptan söz edeceğim.
    Kızımızın adı; Dilek ÇACE
    22 yaşında.
    Aslen Alucra ilçemizin nüfusuna kayıtlı olup, Giresun merkezde ikamet etmekte…
    Daha doğrusu ikamet etmeye çalışmakta!
    Hayata sımsıkı tutunabilmek için tutunacağı bir dal aramakta!
    Yaşam öyküsü; kendisinin kaleme aldığı; “Mutsuzluklar içinde mutluluğu aramak” isimli kitabında yer alıyor.
    Bu genç ve güzel kızımızın kendi yaşamını konu alan öyküyü bir nefeste okudum ve çok etkilendim.
    Çarpıcı ve çarpıcı olduğu kadar düşündürücü bir öykü…
    Onun içindir ki, bu 22 yıllık yaşamının içine çok şeyler sığdırmış Dilek..
    Acıları gökyüzünden yıldız gibi toplamış, deste-deste, demet-demet yığın etmiş yürek harmanına!
    Mutluluğu tanımamış, henüz tatmamış!
    Kimseyi incitip, canını acıtmamış!
    Onurlu duruşuna hiçbir kirliliği katmamış!
    Hala alnını gökyüzüne çevirerek dimdik yürüyor mutluluğun adresini bir yerlerde bulabilmek için! ..
    ***
    Konunun özünden uzaklaşmadan burada “yaşadığımız çağın adı nedir? ” diye bir soru açsam sizler ne adını nasıl koyarsınız bilemem ama bana sorarsanız yaşadığımız çağın adını hiçbir başka isim aramadan “Reyting Çağı” derim ben!
    Yani tüketim alışkanlığının çoğaldığı, özenti kültür kuyruğunun uzadığı ve toplumsal değerlerin buharlaştığı bir çağın adıdır ‘Reyting Çağı’ dersem, bilmem ki, uzmanları bana çok kızar mı?
    Reyting çağı! ..
    Yani insanların birbirini ‘bencil çıkarları’ için boğazladığı çağ!
    Yani ‘Altta kalanın canı çıksın’ denildiği bir çağ!
    Yani ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ sözünün küçükten-büyüğe, siyah-beyaz ayrımı yapmadan herkese ezberlettirilen, kıraat ettirilen bir çağ! ..
    Yani ‘Denize düşen yılana sarılır’ denildiği bir çağ!
    Yani ‘Büyük balık, küçük balığı yutmalı’ felsefesinin işletildiği bir çağ!
    Daha buna benzer çok güzel özdeyişler var.
    Ekleyin, uzatın uzatabildiğiniz kadar! ..
    ***
    Aile nedir aile?
    Çekirdek aile nasıl kurulur?
    Medeni yasa evliliği nedir?
    Medeni yasa ile yapılan evliliklerin içinden medeni davranışlar çıkar mı?
    Yoksa ‘medeni’ başlayan yolculuklar daha sonra çöker mi?
    Bana sorarsanız çöker! ..
    Hem de öyle bir çöker ki, sekiz şiddetindeki depremin çökerttiği evlerden daha da beter çöker! ..
    Yerle-bir olur! ..
    Hatta doğanın yasası ile meydana gelen depremlerin çökerttiği binaların altından ölü veya diri insanları çıkarabilirsiniz ama kültürsüz ve eğitimsiz geleneksel alışkanlıklarla kurulan çekirdek aileler, yani evlilikler bir çöktü mü o enkazın altından kimseleri çıkaramazsınız! ..
    Çıkarsanız da her gün ‘ölen birisi’ olarak yaşatırsınız!
    Tıpkı şu an yazımızın konusu olan genç kızımız Dilek’in enkaz altından çıktığı gibi! ..
    Dilek ÇACE isimli kızımız, dağılan bir ailenin enkazından çıkarılan dört kardeşin en büyüğü ve ablasıdır.
    Altı nüfuslu aile artık dağılmıştır…
    Her birisi bir yerlere savrulmuştur!
    Baba kendisine yeni bir dünya, anne bir başkası ile yuvasını kurmuştur!
    Yuvasız kalan sadece ve sadece dört kardeş olmuştur!
    Üç kardeş küçük, Dilek büyük! ..
    Dilek evlenmeden, çocuk doğurmadan anne olmuştur!
    Aslında Dilek’te çocuktur!
    12-13 yaşındaki bir çocuktan anne mi olur!
    Demek ki oluyormuş! ..
    Dilek bir yandan okula gider, bir yandan sokaklarda simit satar!
    Kardeşlerini doyurmak uğuruna bazen kendisi sabahlara kadar aç yatar!
    Evcilik oyununu anne ve nine olana kadar ertelemiştir Dilek!
    Kardeşlerine bakmak için anne olmak varken oyun onun nesine gerek!
    Halbuki ne kadar arzu ediyordu annesinin kurduğu sofraya oturmayı!
    Ne kadar istiyordu babasının akşamları getirdiği sıcacık ekmeği!
    Düşlerini erteledi, rafa kaldırdı Dilek! ..
    Çünkü kardeşlerine anne olması gerek! ..
    Yeri geldi kendi yazmasını kardeşinin başına bağladı!
    Yeri geldi kimsecikler sesini duymadan hıçkıra, hıçkıra ağladı!
    Ama kimselere kendine acındırıp, yalvarmadı! ..
    Yani biraz öncede belirttiğimiz gibi yoz reytinglere yem olmadı! ..
    Kendi yaşamını konu alan yazdığı kitabının bir yerinde şöyle betimliyor Dilek kendini;
    “Kelebeklerin ömrü bir günmüş
    Oysa çocukların bir ömür boyu
    Yüreğin bir gün kan ağlarsa eğer
    Düşün kimi sebepsiz üzdüm diye”
    ***
    Dilek kitabını bastıracak parası olmadığı için kendisine İl Turizm Müdürü öncülük edip, İstanbul’da 500 tane bastırmış.
    Şimdi tanıdıklarına, nazının geçtiklerine, kurumları ve okulları dolaşarak kendi elleriyle, kendi kitabını satmaya çalışıyor Dilek! ..
    Kitabında yazdığı öykünün bir paragrafında ifade ettiği gibi kitaplarının gelirleri ile kardeşleri ile birlikte ‘başını sokacağı’ tek odalı bir ev almak için düş kuruyor Dilek! .. (500, 1000, bilemedin 2000 bin kitabın parası ile nasıl ev almayı düşlüyorsa!)
    Halbuki on liradan sattığı kitabın parası ancak yetse-yetse kardeşlerinin ve kendisinin gündelik ihtiyaçlarına yeter! (yetmez ya söz gelişi ben öyle diyorum)
    Genç kızımız ve genç yazarımız Dilek düşlerinin önceliğini kitabında mülkiyeti kendisine ait tek odalı, tek göz bir evinin olmasını istiyor!
    Yine kitabının çoğu sayfalarında Giresun’a olan sevdasından söz ediyor.
    Acaba diyorum kardeşlerine annelik yapma fedakarlığı gösteren bu genç kızımıza, Giresun’un önde gelenleri küçücük iki odalı da olsa bir ev alıp onları bu kendilerine ait bu eve yerleştiremezler mi?
    Vallahi bana sorarsanız, onlarca hali vakti yerinde insanlarımız var ilimiz içerisinde…
    ‘Hayırsa, hayır!
    Yardımlaşma ise yardımlaşma!
    Haydi gösterelim kendimizi.
    Mutsuzluklar içinde ‘mutluluğu’ aratmayalım bu pırıl-pırıl çocuklarımıza!

  • Dilek Çece
    Dilek Çece

    29.06.2012 - 12:20

    KAYIP
    Kaybettim sevdigimi
    Parçalanmış ailenin kızıyım diye
    Yıllarca sevdim olmadı
    Yakıştıramadı kendine annesi babası ayrı diye
    Böyle olsun hiç istemezdim
    Onu bukadar severken



    YOKLUĞU YAKIYOR YÜREĞİMİ

Toplam 5 mesaj bulundu