Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kızkulesi” diye sızlamasının? .. Kızkulesi,,, mıknatısındır; Seni bana bağlı kılan! .. § Kaybolmuş gemiler için; uzaak, zayııf, cılıız, titreek, soluuk ve soğuuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi? .. Duyuyor musun, soğuğu? .. Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun? .. Hadi, dokun sesime! .. Tut, nefesimi; ve oğuştur, ısıt ellerini! .. § Savrulurken dalgaların arasında; Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden... Sen de geçme; Koy gönlünü, huzûra! .. § Ben... Aşka kılıf aramam! .. ..... Kendimden ve zamandan ve mekândan çaldığım bir ödülse bu sevda; Saplarım yüreğime... Sen kanarsın içimde! .. § Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime! .. Kılıfın “ben” olurum... Aşka kılıf aranmaz! .. § Şimdi, ben... Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu... Elbette rüyalarınım senin... Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi? .. § Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzûra giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden! .. § Söyledik ya... Dedik ya; aşka kılıf aranmaaz! Ne çaldı isen benden; hediyem olsun... Sen... Yüreğimde saplı kal; Başka talebim olmaz! .. Muammer Erkul
ÖLÜM,GÜLÜMDÜR... Bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer yaprak yaprak ve satır satır! .. Ve bir insanın ölümü; Bir goncanın açması kadar, beklenendir! .. § İnsan, tohumdur; her şey gibi! ... Tohum; ayağını aşağı, elini yukarı uzatıp çeker kendini... Tohum, uzatıp elini tutar hayatı ama, hayatın “bir avuç boşluk” olduğunu düşünmeden! .. Hayat yoktur ki! .. Dünya da yoktur! .. Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir! .. ..... Ha, hayâl olan bu dünya; ha, hayaletleri masalların! .. § Bir insanın ölümü; Bir kızıl goncanın içini açmasına... Yapraklarının arasında ne varsa dökmesine benzer... Kimi goncalar açıldığında; miss gibi yayılır kokusu,,, kimi güller, dillere destan olur... § Beklenen, aslında budur. Topraktan boşluğa saplanan bir küçük filiz, ne kadar tırmanırsa tırmansın; ya toprağa iner, veya toprağa yükselir! .. Toprak ne yüksekliğin irtifaı, ne alçaklığın ölçüsüdür... Toprak, kapıdır; Girdiğin ve çıkacağın! .. § Bir insanın ölümü; Bir goncanın gül olmasıdır! .. § Bir tohumun kök salması... Bir kökün filiz vermesi... Filizin fidan olması... Ve bunun tomurcuklanması ne kadar normal geliyorsa görenlere... Kimse şaşırmıyorsa bir goncanın sapı ve yaprağı olmasına... Niye şaşırılıyor; İnsanın güle benzemesine? .. § Yani, özü şudur bu lafın: Bu “hayâl et”ler diyarındaki bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer... Yaprak yaprak, ve satır satır! Ve bir insanın ölümü; bir goncanın açması kadar, beklenendir! .. § Hayat yoktur ki... Dünya da yoktur! .. Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir! .. Bir insanın ölümü; Bir goncanın gül olmasıdır! .. MUAMMER ERKUL
Bir dağ başında olmalıydık şimdi seninle uzanıp çimenlerin üstüne şiirler okumalıydık mavi ırmaklara öpüp güneşi alnından sevdiğimizin sisler aralanınca çekip gitmeliydik
15.10.2005 - 02:00
ASKA KILIF ARANMAZ
Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kızkulesi” diye sızlamasının? ..
Kızkulesi,,, mıknatısındır;
Seni bana bağlı kılan! ..
§
Kaybolmuş gemiler için; uzaak, zayııf, cılıız, titreek, soluuk ve soğuuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi? ..
Duyuyor musun, soğuğu? ..
Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun? ..
Hadi, dokun sesime! ..
Tut, nefesimi; ve oğuştur, ısıt ellerini! ..
§
Savrulurken dalgaların arasında;
Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden...
Sen de geçme;
Koy gönlünü, huzûra! ..
§
Ben... Aşka kılıf aramam! ..
.....
Kendimden ve zamandan ve mekândan çaldığım bir ödülse bu sevda;
Saplarım yüreğime...
Sen kanarsın içimde! ..
§
Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime! ..
Kılıfın “ben” olurum...
Aşka kılıf aranmaz! ..
§
Şimdi, ben... Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu... Elbette rüyalarınım senin...
Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi? ..
§
Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzûra giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden! ..
§
Söyledik ya... Dedik ya; aşka kılıf aranmaaz!
Ne çaldı isen benden; hediyem olsun...
Sen... Yüreğimde saplı kal;
Başka talebim olmaz! ..
Muammer Erkul
29.05.2005 - 17:22
ÖLÜM,GÜLÜMDÜR...
Bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer yaprak yaprak ve satır satır! ..
Ve bir insanın ölümü;
Bir goncanın açması kadar, beklenendir! ..
§
İnsan, tohumdur; her şey gibi! ...
Tohum; ayağını aşağı, elini yukarı uzatıp çeker kendini...
Tohum, uzatıp elini tutar hayatı ama, hayatın “bir avuç boşluk” olduğunu düşünmeden! ..
Hayat yoktur ki! ..
Dünya da yoktur! ..
Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir! ..
.....
Ha, hayâl olan bu dünya; ha, hayaletleri masalların! ..
§
Bir insanın ölümü;
Bir kızıl goncanın içini açmasına... Yapraklarının arasında ne varsa dökmesine benzer...
Kimi goncalar açıldığında; miss gibi yayılır kokusu,,, kimi güller, dillere destan olur...
§
Beklenen, aslında budur.
Topraktan boşluğa saplanan bir küçük filiz, ne kadar tırmanırsa tırmansın; ya toprağa iner, veya toprağa yükselir! ..
Toprak ne yüksekliğin irtifaı, ne alçaklığın ölçüsüdür...
Toprak, kapıdır;
Girdiğin ve çıkacağın! ..
§
Bir insanın ölümü;
Bir goncanın gül olmasıdır! ..
§
Bir tohumun kök salması... Bir kökün filiz vermesi... Filizin fidan olması... Ve bunun tomurcuklanması ne kadar normal geliyorsa görenlere... Kimse şaşırmıyorsa bir goncanın sapı ve yaprağı olmasına...
Niye şaşırılıyor;
İnsanın güle benzemesine? ..
§
Yani, özü şudur bu lafın:
Bu “hayâl et”ler diyarındaki bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer... Yaprak yaprak, ve satır satır!
Ve bir insanın ölümü; bir goncanın açması kadar, beklenendir! ..
§
Hayat yoktur ki... Dünya da yoktur! ..
Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir! ..
Bir insanın ölümü;
Bir goncanın gül olmasıdır! ..
MUAMMER ERKUL
05.02.2005 - 17:17
UYAN YARİM
Uyan yarim, uyan, söndü yıldızlar,
Gün, karşı tepeden doğmak üzredir.
Her sabah güneşi seyreden kızlar,
Mahmur gözlerini oğmak üzredir.
Uyan yarim, sesler geldi derinden,
Karanlık oynadı, koptu yerinden;
İlk ışık, kapının eşiklerinden,
Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir.
Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
Baygın gözlerimi aldı aydınlık,
İçimde tıkandı, kaldı ayrılık,
Bu aydınlık beni boğmak üzredir.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
04.12.2004 - 02:48
Beni neden ciddiye bile alıp cevap yollamadığını bilemiyorum fakat ben tanıtım yazının Muammer Erkul a ait oldugunu bari burada belirtmek istedim
Toplam 4 mesaj bulundu