Yüreğinize sağlık şiirinizi beğeniyle okudum güzeliklerle dolu duygu yüklü mısraları çok güzel şiirinize yansıtmışınız duyguları ilmek ilmek işleyip güzel yüreklere sunmuşsunuz kaleminizden dökülen güzel anlamlı duygu yüklü şiirinizi ve sizi kutlarım dilerim ilham kaynağınız gönül pınarınız daim olsun güzel duygularınız güzel yürek pınarınızdan sel olsun gönlünüzden sevgilerle taşsın sihirli ilham perinizin daima sizin yanınızda kalsın şiirleriniz tüm gönüllere mutluluk saçsın kaleminiz daima kılıçtan keskin yüreğiniz bir meleğin yüreği kadar saf kalsın sizi ve güzel şiirinizi yürekten kutlarım Saygı ve Sevgilerimle.
Erteledim,,, Bir başka mevsime; derdi, kederi, elemi Yıldızların gökyüzünden kaymasını, Karabahtı, kör talihi Nev baharın kokusunu, son baharın vurgununu Erteledim, ömrümün sonraki sayfalarına. Aşk denilen illeti Ay ın kızgın şimşeklerle kaş çatışını Yavukluların kaçamak bakışlarını Kırlarda koşan çocukların yalınayak çoşkusunu Kattım son mısralarıma Belki bir su kenarında, belki de bir kuğu kanadında Salkım söğütlerin gölgesinde Soluklandı, can buldu kelimelerim... Söküp attım, hep pazartesi ye teyellenen yerinden.. Çok verenin malından, az verenin canevinden Yeniledim, yaşamın yamalı günlerini Hep ’ son ’ dediğim ve hiç ’ sonu ’ olmayan Söyleyebildiklerim dilimin ucunda Söyleyemediklerim, bir çift yaralı bakışımda Uslanmadı, avare gönül, biçare kalemim Yazacaklarım bitmeden kırıldı, son cümle üzerinde Velhasıl,,, Fazla söze hacet yok Erteledim,, Ömrümün pınarlarından hızla akıp giden Geri gelmeyecek olan gidenleri ve zamanı.. Balı peteğinden süzdüm İki zeytin, bir dilim ekmek böldüm Erteledim rejim denilen baş belasını Doya doya gezdim, gökyüzünün atlasında Vatanımın her karış toprağında Nicelerini tanıdım, gelenek görenekleriyle tokalaştım Gurbet ellerinde, henüz su gibi yıllarımda, Saatim onikiye, yüreğim nisanlara çarparken Erteledim, saçlarıma lapa lapa yağan şubat mevsimini Bu ne çıldırtan dengeyi.. Yaprak döker bir yanımız Diğer yanımız bahar bahçe..! Bir yanımız gülerken Ağlayan öbür yanımızı Erteledim,, Yeniden, aşka vaad edilen mutluluğu... Şimdi,, (İyi bir şair bıraktın geriye, ekmeğini yaşamın mayasından ve insanlığın özünden kazanan....) DİCLE AYYILDIZ
MERHABA Merhaba Yurdumun güzel insanı Merhaba, dağa- taşa, uçan kuşa sizlerede merhaba Gökyüzünde edalıca süzülen rengim, hilalim Ay yıldızım, Türk Bayrağım Merhaba şehitlerimin kanıyla harmanlaşan, Çanakkale Kars, Ardahan,dünya gökyüzünün atlasından Vatanıma,, nöbet tutan Mehmetçiğe Yurdumun efendisi dağbaşındaki çiftçime, köylüme Şehirlerin bittiği ufuk çizgisinden Engin denizlere, merhaba.. Merhaba bir çift sevdalı bakışa, Yavukluların kaçamak gülüşlerine Dağ tepe, çayır çimen,, saksıdaki sardunyam Bahçemde sarıp sarmalanan sarmaşık güllerine Bir gül için bülbülün dile gelişine,, merhaba... Gönül heybemde biriken dost simaların Önünde, ceketim ilikli,, sevgim ve saygımla eğilirim Nazen mutluluktan uçuşur, Nazen de nice fırtınalar kopar bağrımızda Yüreğime ses olan kalemimin yazdıkları Sade benim yaşantım değil Acılarla yüreği nasırlaşmış bütün insanımızın dilidir. Acının, gözyaşının rengi aynıdır, Yurdumun çok uzak bir köyünde nice anaların Acısına bazen birebir tanık oldum. Onlarla ağlayıp, onlarla güldüm Nice sessiz feryatlar benim yüreğimde çınladı Borç bilirim aynı duygulara ses olmayı Onların öyküsü Benim ve kalemimin yaşam öyküsü olmuştur. ' O ' tek yenilgim yüreğimdi,, Hayata itiraz ettiğimdi...DİCLE AYYILDIZ
Garip bir öğlen sonu ve yıllar sonra yeniden gördüm Bu defa iyice çökmüştü, üstelik pervasıda yoktu, Dilinden sıçrayan kelimeler kasıp kavuran biçimiyle Tam bir cehennem ateşi gibiydi. Talihine küskün, nezaketi kaldırıp hayatını yangın yerine çevrilmiş Alevden bir adaydı sanki. Karşı kaldırımın sahibi kör bir dilenciye benzeyen Keskin bıçak ucundaydı, zehir zakkum gibi bakışları. Çekindim, ürktüm ama haklıydı, bilirim ki vefasızlığın çoğu bendeydi. Üstelik aynı gökyüzünün havasını soluyorduk, Şehrin bir ucunda o, diğer bir ucunda ben. Çok değil, dolmuşa binsem on dakikalık bir yoldu Ne yazık ki yaşamın hoyrat sularındaki çalkantıda hep ertelemiştim. Meğer yıllar yılı geçmiş, ardıma bakınca anladım, Kaç mevsim, kaç bayram, kaç ayaz geçmiş Yarışır gibi yaşamak adına aldığımız soluk kesen yine kendi nefesimiz, kendi ensemizde.
O na giden yollar, sanki tıkanmıştı, Örümcek tutmuştu loş kaldırım taşları Hırsı yatışmıştı, pişman olmuş dolu dolu gözleri bir an sakinleşti Eski günlerinden dem vuran sohbete başladı, Dile kolay 82 lik ömrünün son deminde, Köklü çınar ağacı yüreğiyle. Ahh be..! Dev yürek, alnında ki her çizgi ak pak Gam yumağı bembeyaz saçların Çözüldükçe film şeridi gibi çözlüyordu Belliydi ağır giden adımları gibi yaşamıda ağırlaşmıştı Kara bulutların kasveti meğer çoktan çökmüş, Bir zamanların o umut dolu gözlerine Biraz neşe vermek ve karamsarlığını yok etmek için Bir kaç kelam etmeye başlıyordum ki..! Hemen azarlayan ses tonuyla ’’ Sus ve dinle ’’ diyordu. Gözlerim nemleniyordu, ne kadar gizlemeye çalışsam da nafileydi Anlıyordu, birazda yalnızlığa terk edilişinin hırsını alıyordu, benden. Haklıydı üstelik; Nerde kaldı, şen şakrak günlerin Bir dakikan bile boş geçmiyordu, kalabalıktı çevren konuşmaktan bitap düşerdin. Şimdiyse çevrende kimsecikler kalmadı Çoğu sevdiğini kara toprak aldı, Çoğu da vefasız uzak şehirlerin ıssızlığında Bir sen yapayalnız kaldın, Şimdi bütün anılarını saksılarda büyüttüğün sardunyalarla paylaşıyorsun. Soğuk duvarlara baka baka yapayalnızdın, dev yürek Oysa bir zamanlar ne çok dostun, ne çok çevren ve talebelerin vardı O yıllara bir an geri döndüm, Gözümde canlanan siyah beyaz tek karedeki kalan resim Yaşam iştahıyla dolu, mesut günlerin dilberiydin Derslerden ziyade kara kalemle çizilmiş simsiyah saçlarını izlerdim, Gözlerinde ki parıltıları huzur veren bakışlarını dinlerdim Zil çalınınca bozulan bir büyü gibiydin O zamanlardan hiç ama hiç aklıma gelmezdi, Rüzgârın narasıyla savrulan saçların gibi ömrünün de savrulacağını.
Baktıkça için yanıyor, gözlerim dolu dolu oluyordu Sen ki küçücük çocukları sıcacık şefkat dolu kollarında Sevgiyle eğit ve okumayı öğret Gençliğinin en güzel yıllarını sular seller gibi harca, Sonrasında da böyle bir başına kal, Dağbaşı yalnızlığına mahkum edil Kapını çalan, hatırını soran olmasın, Hep söylerdin; ’’ İnsan ölünce değeri anlaşılır ’’ diye. Kapı eşiğinde ki son cümlesi yine buydu, döküldü dudaklarından. Gözündeki yaş sanki ölümü bekler gibi aktı yanaklarından Adımlarım ilerlerken son kez dönüp baktım, Sözleri kadar yüzünden de belliydi Ben pek konduramıyordum kendisine ama çökmüş simasından belliydi. Bu yüzden korkuyordum ve gözlerine bakamıyordum Yeniden buluşmak üzere ellerinden öpüp ayrılmıştık, Yol boyunca boğazıma feryat gibi sessiz bi çığlıkla Günlerce aklımdan çıkmadı, o son halleri Meğer o son görüşümmüş, ve iyi ki de son kez de olsa görmeye gitmişim. Yüreğime saplanan bir bıçak gibiydi, son hali.
İlk tanıdığımda daha yedi yaşındaydım, Ana kucağından sonra onun şefkatli kollarındaydım. Hani derler ya; ’’ İlkokul öğretmeni, asla unutulmaz ’’ diye. Hakikatende ilk öğretmen asla unutulmuyormuş. Ben de unutmadım seni, bütün emeklerinin her harfine Ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sen ki, küçücük zihinleri birer birer çömlek gibi işleyip şekillendirdin. Dev Yürek,, Ruhun şad olsun.... (Sevgili İlkokul Öğretmenimin Anısına,..) DİCLE AYYILDIZ
15 Mart 1982 Surların Diyarı olan memleketim Diyarbakır dır. Edebiyat mezunuyum. Şiire sevdalı yorgun yüreğimin izdivacıdır, titrek kalemim. Öncelikle okumayı çok seviyorum, sonrasında da gönül tel ...
25.11.2011 - 03:27
CANIM BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİM :)
Yüreğinize sağlık şiirinizi beğeniyle okudum güzeliklerle dolu duygu yüklü mısraları çok güzel şiirinize yansıtmışınız duyguları ilmek ilmek işleyip güzel yüreklere sunmuşsunuz kaleminizden dökülen güzel anlamlı duygu yüklü şiirinizi ve sizi kutlarım dilerim ilham kaynağınız gönül pınarınız daim olsun güzel duygularınız güzel yürek pınarınızdan sel olsun gönlünüzden sevgilerle taşsın sihirli ilham perinizin daima sizin yanınızda kalsın şiirleriniz tüm gönüllere mutluluk saçsın kaleminiz daima kılıçtan keskin yüreğiniz bir meleğin yüreği kadar saf kalsın sizi ve güzel şiirinizi yürekten kutlarım Saygı ve Sevgilerimle.
24.11.2011 - 01:42
YAMALI DÜŞLERİM
Erteledim,,, Bir başka mevsime; derdi, kederi, elemi
Yıldızların gökyüzünden kaymasını,
Karabahtı, kör talihi
Nev baharın kokusunu, son baharın vurgununu
Erteledim, ömrümün sonraki sayfalarına.
Aşk denilen illeti
Ay ın kızgın şimşeklerle kaş çatışını
Yavukluların kaçamak bakışlarını
Kırlarda koşan çocukların yalınayak çoşkusunu
Kattım son mısralarıma
Belki bir su kenarında, belki de bir kuğu kanadında
Salkım söğütlerin gölgesinde
Soluklandı, can buldu kelimelerim...
Söküp attım, hep pazartesi ye teyellenen yerinden..
Çok verenin malından, az verenin canevinden
Yeniledim, yaşamın yamalı günlerini
Hep ’ son ’ dediğim ve hiç ’ sonu ’ olmayan
Söyleyebildiklerim dilimin ucunda
Söyleyemediklerim, bir çift yaralı bakışımda
Uslanmadı, avare gönül, biçare kalemim
Yazacaklarım bitmeden kırıldı, son cümle üzerinde
Velhasıl,,, Fazla söze hacet yok
Erteledim,,
Ömrümün pınarlarından hızla akıp giden
Geri gelmeyecek olan gidenleri ve zamanı..
Balı peteğinden süzdüm
İki zeytin, bir dilim ekmek böldüm
Erteledim rejim denilen baş belasını
Doya doya gezdim, gökyüzünün atlasında
Vatanımın her karış toprağında
Nicelerini tanıdım, gelenek görenekleriyle tokalaştım
Gurbet ellerinde, henüz su gibi yıllarımda,
Saatim onikiye, yüreğim nisanlara çarparken
Erteledim, saçlarıma lapa lapa yağan şubat mevsimini
Bu ne çıldırtan dengeyi..
Yaprak döker bir yanımız
Diğer yanımız bahar bahçe..!
Bir yanımız gülerken
Ağlayan öbür yanımızı
Erteledim,,
Yeniden, aşka vaad edilen mutluluğu...
Şimdi,,
(İyi bir şair bıraktın geriye, ekmeğini yaşamın mayasından ve insanlığın özünden kazanan....) DİCLE AYYILDIZ
23.11.2011 - 02:06
MERHABA
Merhaba Yurdumun güzel insanı
Merhaba, dağa- taşa, uçan kuşa sizlerede merhaba
Gökyüzünde edalıca süzülen rengim, hilalim
Ay yıldızım, Türk Bayrağım
Merhaba şehitlerimin kanıyla harmanlaşan, Çanakkale
Kars, Ardahan,dünya gökyüzünün atlasından
Vatanıma,, nöbet tutan Mehmetçiğe
Yurdumun efendisi dağbaşındaki çiftçime, köylüme
Şehirlerin bittiği ufuk çizgisinden
Engin denizlere, merhaba..
Merhaba bir çift sevdalı bakışa,
Yavukluların kaçamak gülüşlerine
Dağ tepe, çayır çimen,, saksıdaki sardunyam
Bahçemde sarıp sarmalanan sarmaşık güllerine
Bir gül için bülbülün dile gelişine,, merhaba...
Gönül heybemde biriken dost simaların
Önünde, ceketim ilikli,, sevgim ve saygımla eğilirim
Nazen mutluluktan uçuşur,
Nazen de nice fırtınalar kopar bağrımızda
Yüreğime ses olan kalemimin yazdıkları
Sade benim yaşantım değil
Acılarla yüreği nasırlaşmış bütün insanımızın dilidir.
Acının, gözyaşının rengi aynıdır,
Yurdumun çok uzak bir köyünde nice anaların
Acısına bazen birebir tanık oldum.
Onlarla ağlayıp, onlarla güldüm
Nice sessiz feryatlar benim yüreğimde çınladı
Borç bilirim aynı duygulara ses olmayı
Onların öyküsü
Benim ve kalemimin yaşam öyküsü olmuştur.
' O ' tek yenilgim yüreğimdi,,
Hayata itiraz ettiğimdi...DİCLE AYYILDIZ
23.11.2011 - 00:55
kaleminiz çok güzel hocam...neden sayfanızda başka şiir yok? lütfen paylaşın:=) esenlik dileklerimle.....
21.11.2011 - 01:31
SON SAYFADAN YADİGÂR İZLER
Garip bir öğlen sonu ve yıllar sonra yeniden gördüm
Bu defa iyice çökmüştü, üstelik pervasıda yoktu,
Dilinden sıçrayan kelimeler kasıp kavuran biçimiyle
Tam bir cehennem ateşi gibiydi.
Talihine küskün, nezaketi kaldırıp hayatını yangın yerine çevrilmiş
Alevden bir adaydı sanki.
Karşı kaldırımın sahibi kör bir dilenciye benzeyen
Keskin bıçak ucundaydı, zehir zakkum gibi bakışları.
Çekindim, ürktüm ama haklıydı, bilirim ki vefasızlığın çoğu bendeydi. Üstelik aynı gökyüzünün havasını soluyorduk,
Şehrin bir ucunda o, diğer bir ucunda ben.
Çok değil, dolmuşa binsem on dakikalık bir yoldu
Ne yazık ki yaşamın hoyrat sularındaki çalkantıda hep ertelemiştim. Meğer yıllar yılı geçmiş, ardıma bakınca anladım,
Kaç mevsim, kaç bayram, kaç ayaz geçmiş
Yarışır gibi yaşamak adına aldığımız soluk kesen yine kendi nefesimiz, kendi ensemizde.
O na giden yollar, sanki tıkanmıştı,
Örümcek tutmuştu loş kaldırım taşları
Hırsı yatışmıştı, pişman olmuş dolu dolu gözleri bir an sakinleşti
Eski günlerinden dem vuran sohbete başladı,
Dile kolay 82 lik ömrünün son deminde,
Köklü çınar ağacı yüreğiyle.
Ahh be..! Dev yürek, alnında ki her çizgi ak pak
Gam yumağı bembeyaz saçların
Çözüldükçe film şeridi gibi çözlüyordu
Belliydi ağır giden adımları gibi yaşamıda ağırlaşmıştı
Kara bulutların kasveti meğer çoktan çökmüş,
Bir zamanların o umut dolu gözlerine
Biraz neşe vermek ve karamsarlığını yok etmek için
Bir kaç kelam etmeye başlıyordum ki..!
Hemen azarlayan ses tonuyla ’’ Sus ve dinle ’’ diyordu.
Gözlerim nemleniyordu, ne kadar gizlemeye çalışsam da nafileydi
Anlıyordu, birazda yalnızlığa terk edilişinin hırsını alıyordu, benden. Haklıydı üstelik; Nerde kaldı, şen şakrak günlerin
Bir dakikan bile boş geçmiyordu, kalabalıktı çevren konuşmaktan bitap düşerdin.
Şimdiyse çevrende kimsecikler kalmadı
Çoğu sevdiğini kara toprak aldı,
Çoğu da vefasız uzak şehirlerin ıssızlığında
Bir sen yapayalnız kaldın,
Şimdi bütün anılarını saksılarda büyüttüğün sardunyalarla paylaşıyorsun. Soğuk duvarlara baka baka yapayalnızdın, dev yürek
Oysa bir zamanlar ne çok dostun, ne çok çevren ve talebelerin vardı
O yıllara bir an geri döndüm,
Gözümde canlanan siyah beyaz tek karedeki kalan resim
Yaşam iştahıyla dolu, mesut günlerin dilberiydin
Derslerden ziyade kara kalemle çizilmiş simsiyah saçlarını izlerdim, Gözlerinde ki parıltıları huzur veren bakışlarını dinlerdim
Zil çalınınca bozulan bir büyü gibiydin
O zamanlardan hiç ama hiç aklıma gelmezdi,
Rüzgârın narasıyla savrulan saçların gibi ömrünün de savrulacağını.
Baktıkça için yanıyor, gözlerim dolu dolu oluyordu
Sen ki küçücük çocukları sıcacık şefkat dolu kollarında
Sevgiyle eğit ve okumayı öğret
Gençliğinin en güzel yıllarını sular seller gibi harca,
Sonrasında da böyle bir başına kal,
Dağbaşı yalnızlığına mahkum edil
Kapını çalan, hatırını soran olmasın,
Hep söylerdin; ’’ İnsan ölünce değeri anlaşılır ’’ diye.
Kapı eşiğinde ki son cümlesi yine buydu, döküldü dudaklarından. Gözündeki yaş sanki ölümü bekler gibi aktı yanaklarından
Adımlarım ilerlerken son kez dönüp baktım,
Sözleri kadar yüzünden de belliydi
Ben pek konduramıyordum kendisine ama çökmüş simasından belliydi. Bu yüzden korkuyordum ve gözlerine bakamıyordum
Yeniden buluşmak üzere ellerinden öpüp ayrılmıştık,
Yol boyunca boğazıma feryat gibi sessiz bi çığlıkla
Günlerce aklımdan çıkmadı, o son halleri
Meğer o son görüşümmüş, ve iyi ki de son kez de olsa görmeye gitmişim. Yüreğime saplanan bir bıçak gibiydi, son hali.
İlk tanıdığımda daha yedi yaşındaydım,
Ana kucağından sonra onun şefkatli kollarındaydım.
Hani derler ya; ’’ İlkokul öğretmeni, asla unutulmaz ’’ diye.
Hakikatende ilk öğretmen asla unutulmuyormuş.
Ben de unutmadım seni, bütün emeklerinin her harfine
Ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sen ki, küçücük zihinleri birer birer çömlek gibi işleyip şekillendirdin. Dev Yürek,, Ruhun şad olsun....
(Sevgili İlkokul Öğretmenimin Anısına,..)
DİCLE AYYILDIZ
Toplam 29 mesaj bulundu