Hakkı Ertan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • deniz gezmiş

    13.04.2004 - 17:28

    GUN DOGAR HEP UYANDIK SIPERLERE DAYANDIK
    BAGIMSIZLIK UGRUNA ALGANLARA BOYANDIK
    YUREGIM DE YANAN **DEVRIM Cİ ***ATESIYLE SELAMLARIM

  • deniz gezmiş

    10.03.2004 - 10:29

    Hiç bir toplum tarihsiz yaşayamaz. Tarih bilinci dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir sürekliliktir. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan bireyler, kurumlar, toplumlar tarihten ve tarihi kavrama olgusu olan tarih bilincinden vazgeçemez. Çünkü tarih dünü anlayıp bugünü geliştirmek ve geleceğin nasıl olacağının belirlenmesine yarayan tek kaynaktır. Kitabın konusu olan ve 25 yaşında siyasi bir kararla idam edilen Deniz Gezmiş'in yaşam öyküsü umarım gençliğe bir nebze ışık tutar MARATONUN EN UZUN KOSUSU TÜRKIYEDE DE ELBETTE *DEVRIM*
    O ONUN ENGUZEL YUZMETRESINI KOSTU
    EN SEKMEZ SILAHIN NAMLUSUN DAN FIRLAYARAK EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN
    ACIYORSAM COCUK SANA ANAM AVRADIM OLSUN
    AMA ASKOLSUN COCUKSANA ASKOLSUN hoscakal gozum

  • deniz gezmiş

    23.01.2004 - 16:53

    Hiç bir toplum tarihsiz yaşayamaz. Tarih bilinci dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir sürekliliktir. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan bireyler, kurumlar, toplumlar tarihten ve tarihi kavrama olgusu olan tarih bilincinden vazgeçemez. Çünkü tarih dünü anlayıp bugünü geliştirmek ve geleceğin nasıl olacağının belirlenmesine yarayan tek kaynaktır. Kitabın konusu olan ve 25 yaşında siyasi bir kararla idam edilen Deniz Gezmiş'in yaşam öyküsü umarım gençliğe bir nebze ışık tutar MARATONUN EN UZUN KOSUSU TÜRKIYEDE DE ELBETTE *DEVRIM*
    O ONUN ENGUZEL YUZMETRESINI KOSTU
    EN SEKMEZ SILAHIN NAMLUSUN DAN FIRLAYARAK EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN
    ACIYORSAM COCUK SANA ANAM AVRADIM OLSUN
    AMA ASKOLSUN COCUKSANA ASKOLSUN hoscakal gozum

  • deniz gezmiş

    15.12.2003 - 11:57

    “Acıların sessiz, sözsüz kuşlarını bıraktın şarkılarımıza...
    Ölümlerde ağlanmasın diye ezberlemiştik; senin için ağladık...
    Çünkü, bahar günü yürek taşımanın ölçüsüydü senin için ağlamak...
    Can üstünde parçalamış senin gibi bir çiçeğe ağlanır...”

    DEVRİM AŞKINA

  • ahmet kaya

    02.11.2003 - 19:18

    Taş duvar, demir karyola ve yerlerde sayısız izmaritler.
    Helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
    İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
    Duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor

  • mahir çayan

    02.11.2003 - 19:17

    Taş duvar, demir karyola ve yerlerde sayısız izmaritler.
    Helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
    İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
    Duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor.

  • deniz gezmiş

    28.10.2003 - 18:12

    ulkenın kapıtılızme esır dusmesıne karsı koymus olanların pesındeyız..........YUREGIMDE YANAN DEVRIMCI ATESIYLE SELAMLAR...

  • uğur mumcu

    27.10.2003 - 12:52

    Uğradığı bombalı saldırı sonucu 24 Ocak 1993'te aramısdan ayrılan gazeteci-yazar Uğur
    Mumcu, ölümünün 9'uncu yılında törenlerle anıldı.
    Mumcu için ilk anma töreni, Ankara'da, ölümünün ardından adının verildiği sokakta düzenlendi. Buradaki törene, Mumcu'nun ailesinin yanı sıra Devlet Bakanı Fikret Ünlü, milletvekilleri Rıdvan Budak, Mehmet Ali İrtemçelik, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi ve çok sayıda vatandaş katıldı. Mumcu'nun anısına saygı duruşunda bulunan vatandaşlar,
    öldürüldüğü yere yapılan anıta da karanfiller bırakıp mum yaktı.
    Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu, törende yaptığı konuşmada, 'Karşısındakini yok etmek aslında kendini yok etmekle eşanlamlıdır. Böyle bir kısır döngünün sonunda da insanlığın yok olacağı görülemezse, özgürlük, boş bir sözden öte bir anlam taşımaz Uğur Mumcu'nun belirttiği gibi 'terörün hüküm sürdüğü ülkelerde, anayasa kağıt parçalarından, parlamentolar taş yığınından başka bir işe yaramaz'' dedi.
    Terörün, insana insanlığını unutturduğunu kaydeden Mumcu, ilkel duyguların üzerine çıkamamış ülkelerde, hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden bahsedilemeyeceğini vurguladı. Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü:
    'Uğur Mumcu, 'hukuk, en acımasız, en kanlı teröristlerin can güvenliklerini korumaya yarıyorsa ve onları bağımsız yargı önüne çıkarıyorsa hukuktur' derken; ancak ilkel toplum güdülerinden arınmış ülkelerin ve devlet yönetimlerinin kalıcı ve insana yaraşır olacağını söylüyordu.
    Öç alma ve kan gütme duygularından uzakta, susmadan, adalet isteyerek, direnerek, hesap sorarak, terör yoluyla can alanların ve ardındakilerin peşini bırakmayarak adalet ve demokrasinin bu ülkede ve dünyada yerleşmesi ve uygulanmasının gerekliliğini yılmadan, tam 9 yıldır buraya, Uğur'un öldürüldüğü bu yere gelerek, bize ve dünyaya gösterdiniz. Terörün yaşama hakkını yok ettiği kişilerin yakınlarının nasıl acı çektiklerini, tek bir birey olarak ve toplumca çok yakından biliyoruz. Ve bu nedenle ülkemiz ve dünya için terörsüz özgürlük diliyorum.'

  • uğur mumcu

    27.10.2003 - 12:43

    UĞUR MUMCU DÜNYAYA gelmiş eniyi sosyal demokrat ve ATATÜK CÜ BABAYİGİTTİR
    Maratonun enuzun koşusu Türkiye de de elbette DEVRİMDİR
    Oonun engüzel yüzmetresini koştu ensekmez lüferın namlusundan fırlayarak enhızlısıydı hepimizin
    Acıyorsam sana anamavradım olsun ama sana aşkolsun

  • ernesto che guevara

    26.10.2003 - 18:21

    Kayalikta çakili yelkenli
    sana birakiyorum veda sarkimi.
    2.
    Benim uzaklardaki ölümümün kaninda tohumlanisi da
    kayalar devraninin altinda degisken köklerle.
    Yalnizlik! geçmise özlem çiçegi canlii duvarlarin.
    Yalnizlik, yeryüzünde adanmis faniligim.
    3.
    Tasimak istemistim heybemde
    yüreginin gelip geçici tadini,
    ama kaldi havaya çizilmis kesin egrilerle,
    yadsima oldu umudumun yigitligine.
    Giderim hatiradan daha uzun yillar boyu
    kapali yalnizligiyla gezginin,
    fakat havaya çizilmis kesin egri sanki bana döndü
    ve bir isaret koydu pusula kaderime.
    Sonu geldiginde bütün gündelik islerin
    yol yapacagim bir gelecegim olmasa,
    gelmis olacagim bakisinda canlanmaya
    kaderimin siritan parçasi olarak.
    Gidecegim hatiradan daha uzun yollar boyunca
    zincir halkalari gibi eklenen elvedalarla zamanin akisinda.

  • yılmaz güney

    26.10.2003 - 18:17

    Yılmaz Güney'in Kocaman yüreği için

    ”...hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili.
    biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını acımız yaptık çünkü.
    dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız
    bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
    kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
    yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat
    karşısında bizi zayıf yaptı. aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
    ne güzeldir bilmediğin birinin derdine
    üzülebilmek ve çare aramak. ben bütün
    hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
    yaşamak ne güzeldir be sevgili...sevinerek,
    severek, sevilerek, düşünerek... ve o
    vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın... “

    Yılmaz Güney

    Yürek yanarsa titrer gül üşürse

    Yılmaz Güney'in Kocaman yüreği için

    Git gide kirletiyorlar gökyüzünü sevgili
    Umutlarıda tüketiyorlar hep beraber / sevgileri de
    dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle
    soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
    kimin eli kimin cebinde
    kimin eli kimin neresinde belli değil

    bense öyle acemi ve şaşkın
    boş kalan ellerimi bir ömür
    nereye koyacağımı bilemedim
    bilemedim, hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı
    buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabıma
    maske diye bir not düşürmedim yüzüme
    bukalemuna çalan rengimde olmadı

    tuttuğum her insanın elinde/ ellerim kirlendi
    gözlerim kirlendi/ baktığım her insanın gözlerinde
    yüreğimi sarktım umut kuyularına her defasında
    her defasında yangın çektim su yerine, acı çektim
    ne bir gün ışığı aktı içime, ne de bir yağmur damlası
    rezil bir dünyanın orta yerinde
    hüzün ben oldum düşen her yaprakta
    her savaşta vurulan ben
    yıkıldı hayallerim
    gözlerimde yandı son ümitler
    ıstırabın en derin okyanusuna gömüldüm
    suskunum, susuzum, yaralıyım sevgilim
    gözlerim, ruhum, bedenim yorgun.

    durmadan kirletiliyor/ kanıyor zaman /kimse aldırmıyor
    kimse yanmıyor /sevincini ateşe döken gelincik çiçeklerine
    dönüp bakmıyor çığlıklarına çocukların
    kapkara bir nehir gibi
    acı akıyor yüzünde yoksulların her akşam

    tüm çabalarımıza ragmen, temiz tutamadık güzelliklerimizi
    herşeyin kirletildiği bir dünyada
    hep vurgun kaldı bir yanımız
    bir yanımız aşka acıya ayarlı

    dumanlar yürüyor her akşam
    beton yığınlarıyla örtülü / sevgisiz kentler üstüne
    zifiri karanlıklar
    kimse kimsenin yasını tutmuyor sevgili
    bölüşmüyor acısını

    Sarılki
    kokun sinsin tenime /sevgin işlesin yüreğime
    bu yalancı dünyada kimim varki başka gözlerimden öpecek
    içimi ısıtacak bu karanlık soğuk kış gecelerinde

    Sarılki
    serinlensin ateşler içindeki alnım
    yorgunum sevgili
    beynim tenim ellerim yorgun
    kendime sürgün yaşamaktan
    sevgiye tanımlar aramaktan
    tüm bu oldu bittilere
    insanın kayıtsızlığından yorgunum sevgilim

    yoruldum sevgilim ağrılarım sızılarım yorgun
    ihanetler yedi umudumu, sevgimi, düşlerimi
    her gece yalnızlıklar sürüyorum/ kanayan yerlerime
    ellerime çaresizlikler yüklüyorum
    üşüyorum bu karanlık soğuk gecelerde sarıl boynuma

    oysa hiç dönmedim sırtımı insanın emeğine
    öpmedim namerdin elini/ eğilmedim zalimin önünde
    ama ezildim bir çaresizin bakışından
    bir annenın yakarışından
    bir babanın haykırışından
    utandım sevgili dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
    aç insanların kederinden utandım
    bombalanan şehirlerden
    insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
    insanlığımdan utandım sevgili insanlığımdan

    heyhatki,
    bizi ağlatan acılar güldürüyor başkalarını
    yürek yanarsa titrer sevgilim gül üşürse
    kaç insan soyundan ihanet görmüş, kaç gül dikeninden
    mademki ihanet var,
    öz elleriyle boğsun gül emen çocuklarını anneler
    ve şairler ihanet etsin şiirlerine
    yazmasın bir daha gül yüzlü sevgililerine şiirler
    her mısrası kurşun olup saplansın yüreklerine

    ....ve ben
    bunca kalabalıkların ve bunca mekanların içinde
    her defasında yarası kanayan şiirler damlarken içime
    yüreğimdeki yağmurlarla, herkesin bildiği bu dünyada
    adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun
    yavru bir kedi gibi yalnız ve sahipsiz
    öyle mi?
    vayyy.

    ...........
    ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
    alın beni üşüdüğüm yerden
    kalbinizin üstüne tutun pul pul
    vicdanınızın üstüne
    aynı soydanım sizinle

    yok başka bir umarım alın beni üşüdüğüm yerden
    yok başka kimsem kiminle konuşsam
    sizin elleriniz var soyan, evleriniz var kocaman
    sokaklarda gecekondularda yatmadınız karda kışta
    bir dilim ekmeğe avuç açmadınız
    utanan biz olduk yoksulluğumuzdan
    utanan anam oldu, babam bacım gardaşım

    ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
    alın beni üşüdüğüm yerden
    kalbinizin üstüne tutun pul pul
    vicdanınızın üstüne
    aynı soydanım sizinle

  • ahmet kaya

    26.10.2003 - 18:06

    Vay be gözüm sendemi düşüp gidecektin azrailin peşine. Sen yine çok iyi dayandın bu kadar yıkıma hırpalamaya karalamaya.Ben olsam vallahi başedemem. Hele bi medya anlayışımız varki allahımdan düşmanıma dilemem. Hükümettekilerde zora düştükleri zaman medyayıda kışkırtıp senin üzerine nasılda saldılar. O sanatçı bozuntuları o olaylı gecede senin üzerine ellerine ne geçtiyse kıyamadan nasıl da attılar. Şimdi hepside bayram etsin. Artık bu gariban Özgür'ün bir Ahmet KAYA'sı yok. Ben ve benim milyonlarca insan bir nevi yetim kaldık.Ahmet Kaya benim gözümde dünya da saygınlık görmesi gereken bir sanatçıyken maalesef bazı çıkar çevreleri yüzünden sürgün de öldü. Bir Ahmet Kaya'yı koskoca -Ermenisinin Rumunun Yahudisinin sığdığı- Türkiyeye sığdıramadık. Yazıklar olsun hepimize. Aslında O'nun tek suçu ezikliğe mahkum halkımızın sesini bazı kulakları üzerinde yatan vatan hainlerine küpünü doldurma çabası içindeki çapulculara duyurma çabası içindeydi. Bu çabası içinde halkın yanında olup O'nu takdir etmesi gerekirken üstada cephe aldılar. Kuru milliyetçilik yapıp aç kalsakta hükümete devlete laf söyletmeyiz dediler. Halbuki öyle diyenler bugün Ahmet Kaya'nın haklılığını kabul ediyorlar ama işi işten geçti. Yukardakiler küpünü doldurdu maalesef Ahmet Babamızda bunlara daha fazla dayanamayarak bu mahalleden nefret ederek öbür mahalleye taşındı. Ah be Ahmet Abi bu mahallenin nesini beğenmedin de öbür tarafa taşındın. Merak etme ben ve milyonlarca Ahmet Kaya hayranı senden fazla ayrı kalmaya dayanamayıp birkaç güne kadar bizde senin yanına geliriz.Ruhun şad olsun rahat uyu. Toprağın bol olsun

  • deniz gezmiş

    26.10.2003 - 17:58

    DEVRİM hayatımız gibiydi.
    Doyasıya aşık olduğumuz,
    tekrar tekrar sevişsek de o hep özlediğimiz yere bir türlü ulaşamadığımız,
    bu yüzden acı çektiğimiz,
    acı çektikçe hasretle bağlandığımız sevgilimiz gibiydi DEVRİM

Toplam 13 mesaj bulundu