İbrahim Yılmaz - Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı


İbrahim Yılmaz
Dedelerim 100 yıl önce 1877-78 Osmanlı Rus savaşı sırasında ( tarihte 93 harbi olarak anılan ) Bulgaristan’ın Şumlu vilayetinden Manisa’nın Kırkağaç ilçesinin köyüne gelip yerleşmişler…Bu göç esnasında dedelerim çok acılar ve çileler çekmişler..akrabalar dağılmış,kimisi gelemeyip Bulgaristan da kalmış..tam 100 yıl sonra ben Karamanda akrabalarımı gidip buldum..Şu an Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı sahil Akçay Beldesinde yaşamaktayım..İçten,samimi,doğayı,denizi,şiiri,insanları ve hayata dair ne varsa seven biriyim..Antolojideki tüm arkadaşlarıma yararlı paylaşımlar dilerim.


** HAYAT SEVGİ KADAR GÜZEL AŞK GİBİ GÜÇLÜ OLSUN **


** KISA ŞİİRLERİM **


SENİ DÜŞÜNÜYORUM

Gecenin sessizliğinde seni düşünüyorum
Dışarısı zifiri karanlık,
Ay doğmuyor geceme
Senin karanfil kokan saclarını okşuyorum
Hayalimde gizlice.


YAĞMURLA GELEN AŞKSIN

Sen derin ormanlar vadisinden
Yağmurla gelen aşksın, sıcacık
Açık penceremden kokun dolar odama
Baharı anlatır billur gözlerin
Bir uçurumdur sensizlik
Beni sarar mı ah o günahsız ellerin.


SANA HABER VERMEDEN GİDECEĞİM

Sana haber vermeden gideceğim bu şehirden
Sana damla damla gözyaşlarımı
Bir de sen dolu hatıralarımı bırakacağım.
Yeryüzünün herhangi bir yerinde
Örneğin,küçük bir balıkçı kasabasında
Seni bensiz,beni sensiz yaşayacağım.
Her gün batımı hüznünde
Geceye dalarken,acılara tutunup
Sensizliğe ağlayacağım.


HAYALLERİM OLMASA

Gülü bülbülün hasretine bıraktım
Seni demli akşamlara.
Biliyorum sana ulaşmak çok zor artık
Hayallerim olmasa.


YAŞAM GÜNEŞİMSİN

Sen yaşam güneşimsin
Sen olmasan
Işığına muhtaç gece ve ay neye yarar
Zifiri karanlığı yırtan mehtabın olmasa
Sabah senin gözlerinde yansır
Arzular tutuşur ışığında
Varlığın meyvelerin tadında saklıdır.


SENSİZLİĞİN HÜZNÜ

Ceviz ağacında asılı üç renk karanfil
İkisi kırmızı diğeri solgun ve sefil
Dereyi yalar gecenin soğuk yüzü
Anlatılmaz bir duygudur sensizliğin hüznü
Sensizliğe boş ver deme sakın
Şuramda hep sen varsın
Boşluğu kucaklamaktan yorgun düştü bu gönül
Hicrana ağlar bahçemde kanayan gül.


HASRET ŞARKISI

Tatlı bir sesin
Güzel bir kalbin var
İçimde tarifi imkansız yangınlar,
Sahildeyim
Mehtap,sen ve yıldızlar
İnan bebeğim
Bizim hasret şarkımızı söylüyor dalgalar.


DÖNÜLMEZ HASRET

Sen hangi iklimin baharısın
Kaç gece geçti aradan saymadım
Ağaçlar yaprak yaprak toprak oldu
Sen dönülmez hasretin ufkunda mısın.


YAŞANMAMIŞ SEVDALAR KADINISIN

Sen yaşanmamış sevdalar kadınısın
Ayaz bozkır iklimlerinde
Sevdanın yalın yüzü parlar
O mahzun menekşe gözlerinde,
Seni ıtır kokan duygularda ararım
Bu şehrin serseri caddelerinde.


HAYATIN GERÇEK ANLAMI

Hayat bir öpücüktür
Yaşamla ölüm arasında
Yeryüzü bize sunulan bir armağandır
Aşkla yoğrulmuş bu topraklarda,
Aynaya bakınca anlarız
Yüzümüzün coğrafyasını
Çoğu kez anlamak istemeyiz
Hayatın gerçek anlamını.


ELVEDA DEMEYECEĞİM

Sana elveda demeyeceğim
Sadece gözlerini kapa
Gözlerini açtığında
Yine ben olacağım yanında.


İR RESMİN BİLE YOK

Seni sensiz yaşıyorum
Bir resmin bile yok elimde
Gözlerin yıldızlardan duygu taşır
Şu virane gönlüme
Hayat bir öpücüktür
Hayalimdeki resminde.


AYRILIK

Ayrılık ne demek bilir misin
İnsanı verem eder bu geceler
Belkide sen hiç dönmeyeceksin
Esmer kaldırımda arsız geceler.


YARALI KELBİM

Hayallerimi anlatan bir masal gibi
Doğal sularda yansır bebek yüzün
Ağlatır sen dolu rüyalarımı
Hasret gecelerinde tatlı hüznün.
Benim bu yaralı kalbimden başka
Anlamaz,duymaz hiç kimse seni
Beyhude geçen akşamlara bakıp yanma
Gönül kapımdan sormadan gir içeri.


ÇOK UZAKLARDASIN

Hayatın gölgeleri çöktü üstüme
Rüzgarların önünde oyuncak olmuş
Mor bulutlarda vefa yok.
Tek umut sensin içimde
Ama sen
Çok uzaklardasın nafile.


BU AŞKA DÜŞMEDEN ÖNCE

İnsan severken de aldanırmış
Gülen gözlerde sır perde perde
Senin yalan gözlerin yaktı beni
Bu aşka düşmemeden önce.


UMUT PENCEREM

Umut penceremden bir gül at bana
Kokusu ruhumu sarsın
Güneş ışığından bir buse ver bana
Üşüyen duygularım ısınsın
Umut balkonuna çıkıp
Hayallerimin sessizliğinden sesleniyorum sana
Batan güneşe bakıp
Yitik sevdamı arıyorum gecenin koynunda.


BEN SEVECEĞİM

Senin beni sevmeni istemiyorum
Yalnızca ben seveceğim seni
Sana kavuşmak bir hayalde olsa
Ömrümce yalnız ben seveceğim seni.


ROL

Yeryüzü büyük bir sahne
Biz rolümüzü oynuyoruz sadece
Rolümüz bitince ineriz sahneden
Gireriz içeri sisler içindeki bahçeden.
Kim söyleyebilir bana,hanginiz
Bin yıllık bu zeytin ağacını kimin diktiğini
Elbette hiç kimse bilemez söyleyemez
Bu bereketli tarlanın ilk sahibini.
Hayat renkli bir rüyadır sadece
Uyanınca anlarız ancak bence
Geriye dönüp baktığımızda
Sadece yaşadıklarımız kalır aklımızda.


SEN YOKSUN YANIMDA

Şimdi kırık bir kalbi taşıyorum yakamda
Anlatılmaz bir duygudur aşk
Eğer unutulmaksa.
Hava alabildiğine soğuk
Sen yoksun yanımda
Şimdi bu koca şehirde yapayalnızım
Önümde akasya ağaçları
Yürüyorum sahil boyunca
Git gide artıyor kalp ağrılarım
Hani sevgi büyüten ellerin
Gecenin ışıltısı gözlerin nerede
Nerde bana huzur veren sesin
Bu koca şehirde yapayalnızım
Sen yoksun yanımda.


SİTEM EDEMEM

Sana hiç sitem edebilir miyim ben
Bir avuç toprakta sen varsın
Gurubun renginde gizlidir resmin
Bir küme yıldızına ismini verdim
Aşkın sihirli anahtarı gözlerinde
Kim bilir kaç gemimi batırdım
Ey..! gecenin karanlığına göz kırpan yıldızlar
Ey..! yakamozların parıltısında dans eden dalgalar
Ey..! intizamlı dalgalar halinde göç eden turnalar
Ey..! şehri aydınlatan huzme lambalar
Şahit olur musunuz aşkımın bu fermansız mührüne
Kim karşı çıkabilir aşkın bu zamansız hükmüne.


MASUM HAYALLERİM

Seni bir güz günü sevmiştim
Yeşille beyaz arsında
Tatlı ve hüzünlü bir kalbin vardı
Sessiz çığlıklar ortasında,
Seninle değişecek sanmıştım
Bahtsız kaderim
Boşlukta kaldı üşüyen ellerim
Hele bir gün
Zamansız bir rüzgar esiverdi
Ve senin alev saçlarını dağıtıverdi
Aslında dağılan senin alev saçların değil
Benim masum hayallerimdi.


SEVDA BİR GÖNÜL İŞİDİR

İnsanları tanımak çok zormuş
Yaşadıklarımdan öğrendim
Seni sevmek de suçmuş ki
Aşkın hançeriyle yaralandım
Hayat gölgeler içinde bir oyunmuş
İnsan sonsuzluğa giden bir yolcuymuş.
Sevda bir gönül işidir sevene
Yanar bu gönül yağmur serinliğinde
Aşk deniz ortasında susuzluk
Sen hayallerimin en güzel yerinde sonsuzluk
GÜLÜM
Bugün sevgililer günü gülüm
Sen mesut ve bahtiyar mısn
Düşler ülkesindeki rüyalarını anlat bana
Seni anlar ve dinlerim ben gülüm
Umarsız ve yalnız duygularındaki esrarını ver bana
Seni ruhumun derinliklerinde saklarım ben gülüm
Şimdi yalnız sen varsın hayalimde
Gizemli ve sımsıcak
Güneşe inat beni ısıtır sıcak gözlerin
Ben senin nemli ve derin gözlerini de severim gülüm
Hayat akarken duygularının coğrafyasında
Sen bugün mutlu ve bahtiyar ol gülüm
Yeryüzünün damarlarında dolaşan aşk iksiri
Yayılsın çocukların bedenlerine
Çoğalsın sevenlerin sevdası
Senin mahzun ve çocuksu gözlerinde
Kaldır başını yüzüme bak
Senin sessiz gururunun çağıltısını işitiyorum ben gülüm
Sen benim için vazgeçilmezsin
Ve tiryakisi olduğum bir tutkusun be gülüm.


DELİ GÖNÜL

Bana kimse sevmenin utancını yüzüme vurmasın
Fersiz kış güneşi ısıtmaz duygularımı
Kalabalıkların ortasında mahzun ve yalnızım
Yüzüm kızardı tozlu ve silik aynalara bakmaktan
Yumrukladığım otel odalarında kaldı gençlik rüyalarım
Bakışların sönmüş ateşi yakardı
Senin doğayı kuşatan merhametine sığınırdım daralan akşamlarda
Dudaklarımı ısırdıkça kabaran sevdam
Kuşların sessiz uykularında büyürdü usulca
Masum yüzünü özlerdi gözlerim
Yağmurun altında susadıkça
Uyan ey...! deli gönül
Bu sevdanın derin kış uykularından
Ulaşılmaz vefalı bir yıldızdır o
Evrenin derinliklerinde yalnız yaşayan.

AKÇAY - 2007

İbrahim Yılmaz