Kimi onları yiğid mert diye tanır, kimi onlar deli divane diye tanır, kimi düşman bilir onları kendine kimi dost bilir onları ve ona göre tavır alır, kimi onları boş bir hayale kapılmış zamane çocukları diye tanır... dedik ya işte kimi yavuz diye tanır, kimi yunus diye tanır ve tarih onları Türk milletinin son fidelerini iyi tanır ve irdeler...
Üstad Necip Fazıl ne güzel anlatmış onları... ALLAH'sızın nefret, namussuzun dehşet, yüreksizin heybet, başı boşun mihnet, devrim bazın zulmet, eyyamcının şirret, inmelinin sıklet, anarşistin devlet, komünistin illet sandığı ve tanıdığı sen... Anlayana çok söz anlatır bunlar...
Bu millet ve devlet o ak alınlı kara yazgılı çocukların mertliğini yiğitliğini, bileklerinin bükülmezliğini, sözünden dönmezliği gördü ve tanıdı onlarda... Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz misali sokaklarında, mahallelerinde, semtlerinde ve çevrelerinde komünistlere,bölücülere peşkeş çekmediler, onların karşısında başlarını eğip susmadılar, her zaman haykırdılar... daima haklının yanında haksızın karşısında durdular....ne dünyalık istediler nede aferin umdular, ne kavgadan vazgeçtiler, ne gücenip küstüler, vatan millet din ve devlet alsancaklar hakkına dar günlerin bozkurt sesi olarak haykırdılar.Tanıdığı bildiği abileri yakın bildiği arkadaşları onlara hep öğüt dolu sözler verdiler. Etme oğlum, yapma oğlum kendini heder etme vatanı sen mi kurtaracaksın derler. Yerine göre liderlerinin, başbuğlarının hakkında atıp tuttular, ocaklarda işin ne, ne yapacan vatanı seviyorsan içinde sev vs. buna benzer şeyleri söylerler. Büyüklük taslarlar. Yüreğinde ülkü meşalesi yanan genç, söz kendine gelince ülkücülerin yüreğinden geleni dilleriyle değil de gözleriyle anlatırlaki önce anlayacağını anlar. Ülkücü genç, eğer söylenen sözler kendine ise, teşkilatı hedefi anlatır kutlu sevdasını anlatır. Anlatır anlatır çok şey anlatırda karşısındaki hiçbir şey anlamaz ama başbuğun ve davanın hakkında eleştiri yaptıysa bu sefer ülkücü genç yüreğinden geleni bilekleriyle ve bütün gücüyle vurunca yeri de öptürür.
Onlar dudaklarında sevda şiirleri, sevgiliye aşk-ı ilan edemediler. Sevgilileriyle oturup da mehtaba bakıp yıldızları sayarak kendilerine yıldız seçemediler, sevgililerinin kulaklarına aşk sözcükleri fısıldayamadılar. Bir türlü kırmızı, beyaz ve sarı gülün ne anlam ifade ettiğini bilemediler. Onlarda insandı onlarda gençti, onlarda delikanlıydı. Daha hayatının baharında taze fidandılar sevdiler ise de bir türlü sevdiklerini belli edemediler, sevdiğini görünce zamane bebeleri gibi boyunlarına atlamak ellerini bellerinden tutmak yerine yüzleri kızarıp bir an önce oralardan uzaklaşmanın yoluna baktılar... işte onlar yirminci asrın bahadır melekleri...
Hayattan nasiplenemediler. Bir türlü parayı malı mülkü de sevemediler. Ellerine de pek para geçmedi zaten.Onların yürekleri zengindi oda onlara yeterdi zaten.
Orta okul, lise talebesi iken adı 'reis'; diye bilinenler kendilerini okudukları okulun tahta sıralarının yerine hücrelere zindanlara atıldılar. Küçücük elleriyle kalem tutanların ellerinde defalarca joplar patladı. Söyle dediler, anlat dediler. Ne biliyorlardı ki neyi anlatsınlar. Vatan mı sattılar, bayrak mı yırttılar, neyi anlatacaklardı ki...Yıktılar üzerlerine suçları ben kalırım tek arkadaşım kurtulsun diyerek kendilerini feda ettiler. Bir şeyler yazılıp önlerine konuldu. Hep alakası olmayan faili meçhulleri verdiler bunlara... vatanımın ha ekmeğini yemişim ha kurşununu yemişim diyen şehit abilerinin yolundan gittiler hep vur abalının sırtına misali oldular. Abileri canlarını verdi karatoprağa düşerek kara toprağı gül bahçesine çevirdiler, onlar sırtlarında dünya yükü o kara zindanları yusufiye bildiler, taş medrese yaptılar... onlara taşmedreseli yusufiyeli dediler öyle anıldılar kimisi Bursa'ya, kimi Eskişehir adana Yozgat il il cezaevlerine dağıldılar... ama hiçbir zaman davasına tşkilatına küsmediler yılgınlık göstermediler.
Onlar çağımızın alperenleri, Hoca Ahmet Yesevi' nin Horasandaki velilerin hem manevi hemde öz torunlarıydılar. Türk e sevdalıydılar. Kendilerini arabesk konserlerinde jiletlemediler, sanatçıların ellerini sıkmak için ağlayarak sanatçı ismi bağırmadılar. Onlar zamane çocuklarından çok farklıydılar çok... onlar gözyaşlarını uzak diyarlarındaki Türk illerindeki soydaşlarının garipliğine hüzün kalışına ağladılar onlar haykırdılarsa da yamyam bile hür bu dünyada Türk niye esir diye haykırdılar.
Onlar ak alınlı kara yazgılı çocuklardılar. Onların kavgası varoluş kavgası idi. Onların zamane çocuklarıyla değil, vatana bayrağa dine ve devlete kastı olanaydı kavgaları...
ÜLKÜCÜYE MEKTUP-3 Şol gökleri kaldıranın / Donatıp dolduranın
Ol! .. deyince olduranın / Doksandokuz adı ile..
Can Kardeşim Alp-Eren;
Bu sana yazdığım ilk mektup değil. Ve sonuncusu da olmayacak.. Ne zaman birşeyler paylaşma ihtiyacı hissetsem; hislerim ya bağlamamda ezgi olup kanatlanır, ya da bir beyaz kağıt üzerine dosta yazılmış, kırık dökük üç beş satır..
Bugünlerde sıkıntılıyım dostum. Sancılıyım.. Belki de kutlu bir sevdanın doğum sancısı bu.. Bak dostum.. Büyük Ülkü yolunda yürümek zor ve meşakkatlidir. Sorumluluğunun bilincinde olmalı ve ona göre yaşamalısın.. 'Elestü Bi Rabbiküm' sualine verdiğin 'Gâlu Bela' cevabını asla unutmamalı ve yaradılış gayeni uygun bir hayat idame ettirebilmelisin. Mensubu olduğun Büyük Ülkü'de senden 'karşı olduğun sistem içerisinde özlediğin nizamı ölçülerine göre yaşamanı, Allah' a (cc) kul, Rasulune (sav) ümmet ve atalarına layık bir fert' olmanı istemiyor mu?
Meleklere nefsi, hayvanlara aklı vermeyen Allah (cc) insana her ikisini de bir arada vermiştir. Aklını kullanırsan meleklerden daha yüksek mertebelere çıkabilirsin. Nefsine uyarsan yaratılmışların en aşağısı olman kaçınılmazdır. Eşref-i mahlukatın sırrına mazhar olmak varken, esfele safilinde bu ısrar niye?
Gördüklerin seni yanıltmasın Alp Eren! ...
Ülkücülük bıyık bırakmaktan, rozet takmaktan ibaret değildir. Ülkücülük zor iştir. Ülkücü beyaz takım elbise ile kömür taşıyan maden işçisi gibidir. Mühim olan elbiseyi kirletmeden kömürü taşıyabilmektir. Şunu asla unutma ki; binlerce şehidin sorumluluğunu sırtında taşıyorsun. Allah (cc) aşkına nefsini üç ta'lakta boşayıp, davanı yaşayamıyorsan, hiç olmazsa Ülkücüyüm deme. Çünkü o kadar ucuz değil Ülkücülük...
Can dostum, hangi ortam ve şartta olursan ol Ülkücüyüm diyebilmen için, davanı nefsinde yaşayıp, çevrene örnek olmalısın.. Biliyorsun ki; 'inandığı davayı yaşamayan insanlar, yaşadığı hayata inanmaya başlarlar..'
Alp Eren.. söylediklerim gücendirmesin seni. Madem ki; Alp'sin Eren' sin, Erence sevdalanmalı, Yunusca sevmelisin. Ama Yunusca sevdanı anlamayana Yavuzca tavrını da gösterebilmelisin.. Şair diyor ya:
'Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister...'
Biz bu kan bedelini çoktan ödedik. O yüzden çekinmeden diyorum ki; 'Davayı yaşamayan tek Ülkücü kalmasın/Biz o gün iktidarız hiç şüpheniz olmasın..'
Can Kardeşim; muhasebeni yap, silkelen, titre ve kendine dön.. Titreyişin Türk'ün birliğine, İslamın dirliğine vesile olsun. Ve unutma ki; sen istersen o bir hayal değildir...
YA DEVLET ÜLKÜCÜ OLACAK, YA ÜLKÜCÜLER DEVLET OLACAK...
ÜLKÜCÜYE MEKTUP-2 O dem ki, perdeler kalkar perdeler iner
Azraile hoşgeldin diyebilmekte hüner..
Can Dostum Alp Eren...
Üstad Necip Fazıl KISARÜREK, bir şiirinde böyle sesleniyor iman sahiplerine.. Evet.. bütün maharet ölüm meleğine hoşgeldin diyebilmekte. Gerisi ne kadar anlamsız, gerisi ne kadar beyhude...
Ömrünü 'mefahiri diniyye, sadakati vataniyye ve muhabbeti milliye' mefkuresiyle ilmik ilmik ören ve bu yolda tarifi imkansız çilelere düçar olan, Türk Dünyasının son Başbuğu, şüphesiz ölmeden ölen müstesna şahsiyetlerdendi..
'Elhamdülillah samimi müslümanım. Fanilik hissine aşinayım. Rahmet ve şaşmaz ümidimiz yalnız ALLAH' tan (cc) dır' diyen ve ömrünün her saniyesini Hak yolunda, Hakikat yolunda, Allah yolunda mücadelelerle geçiren Bilge Liderimiz için ölüm son değil, başlangıçtır. Sonun başlangıcıdır..
O' nu da diğer yiğitlerimiz gibi ebedi istirahatgahına Fatihalarla, tekbirlerle, dualarla uğurladık. Ve O' da gitti.. Evvel gidenler gibi, yüreğimizin yarısını alıp giderek... Acı dedikleri bu olsa gerek. Bu olsa çaresizlik..
Can Dostum Alp Eren...
Artık sorumluluğumuz bir kat daha arttı.. Ettiğimiz yeminler daha bir anlam kazandı.
Gün birlik günü, gün dirlik günü.. Son nefesine kadar birliği, dirliği öğütleyen Başbuğumuza layık olabilmek için, BİR OLMAK, İRİ OLMAK, DİRİ OLMAK günü..
Gün uyanış, gün silkiniş, gün diriliş günü..
Haydi öksüz Bozkurdum..Alperenim. Can Kardeşim..
Başbuğumuzun ruhunu şâd etmeye var mısın?
Var mısın kenetlenmeye, küskünlükleri bir köşeye koyup tek vücut, tek yürek, tek yumruk olmaya?
Varım diyorsan yiğidim, ses kat sesime.. Kalk, doğrul ve haykır.. Milyonlarca Ülküdaş seninle şimdi:
YASTIĞIMIZ MEZAR TAŞI, YORGANIMIZ KAR OLSUN
BİZ BU YOLDAN DÖNER İSEK, NAMUS BİZE AR OLSUN....
Yiğidim, Alperenim;
Biliyorum, üzülüyorsun için için... Daha dün Osmanlı'ya haraç yollayan, nerede Türk görse kuyruk sallayan, yağcılıkta İngiliz'i bile sollayan sadık tebamızın efendice tavırları beni de üzüyor.
Ama ne demiş atalarımız 'keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner' Öyle ya Alperen, Rabbimizin (cc) vaadi haktır. Kafirler istemesede O (cc) nurunu tamamlayacaktır. Yeter ki sen; Türk gibi düşün, Müslüman gibi yaşa.. 'Benim Türk adını verdiğim ve şarkta iskan ettiğim bir ordum vardır...' kûdsi hadisinin muhatabı olduğunu unutma.. Mülk-ü millet, Devlet-i ebed müddet, ilây-ı kelimetullah ve nizâm-ı alem için verdiğin canları düşün...
Özmen'i, Önkuzu'yu, Kılıçkıran'ı düşün..
Cevdet'i, Fikri'yi, Ali Bülent Orkan'ı düşün...
Ruhunu, gönlünü ve fikrini lif lif ayırarak, Hakk ve Hakikat tezgahında dokuyan Turan Ülküsü'nün kara sevdalısı yiğit ülküdaşım...
Biliyorum ki içinde volkanlar patlamakta.. öyle ise konuş.. bu suskunluk niye?
Susma, konuş....var sen de dök öfkeni, sevgini kağıda..
Konuş ki satılmış uşaklar, şereflerini şerefsizce satanlar, gözler önüne serilsinler.
Yaz... yaz ki; meteryalist zihniyetler, kukla beyinler, Türk'e ters, batıya has kalemler seçilsin...
Yaz ki; homoların, komoların, bilumum deyyusların sözümona aşk (!) maceralarını birinci sayfada günlerce yazan basın utansın....
Biliyorum binbir güçlükler ve imkansızlıklar içindesin.. Ama sen de azim var, vecd var, iman var, büyük ülkü var..
Haydi Alperen! .. Kalk, doğrul ve var gücünle haykır:
' Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar! artık ne yandan esersen es '
Veli Can ondört yaşında, pol-der'li vatan hainleri tarafından yakalanarak ve bir nice işkenceden sonra tutuklanmış, Sağmalcılar taşmedresesine kapatılmıştı. Yaşı küçüktü ama o bir devdi, bir ülkü devi.
Sarsarak köprüleri
Devler geçti bu yollardan:
Dudaklarında Hun Türküleri.
DURSUN ÖNKUZU, Cennet ülkemizin güzel beldesi, bozkurtlar yuvası Tokat'ın Zile kazasında dünyaya geldi..
Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda tahsil görürken İşgal altındaki okulda komünistler tarafından yakalanıp üç gün süren ve bisiklet pompasıyla ciğerlerine hava basmaya varan ağır işkenceler yapıldıktan sonra, 23 KASIM 1970 günü, okulun üçüncü katından aşağıya atılarak şehid edildi...
Önkuzu hey! .. Önkuzu! ..
Önde gider Önkuzu...
Anası 'Dursun' demiş...
Durmaz.. gider Önkuzu...
11-12 yaşlarında idim... Erzurum da Kasım ayı donma noktasının başladığı günlerdi ve oldukça soğuk geçerdi... Mahellemizin büyükleriyle beraber Genç Ülkücüler Teşkilatı'na giderdik ve başkan Yılma Durak'ı hayranlıkla dinler, okul harici zamanlarda tahsilimizi bu kutlu ocakta yapardık...
Erzurum'da postahane' nin arkasında tek katlı küçük ama çok şirin bir binada faaliyet gösteren tek bir teşkilat vardı... Genç Ülkücüler Teşkilatı... O gün bütün bozkurtlar orada toplanmış olağanüstü bir tartışma başlamıştı. Küçük kafamla olayı çözmeye çalışıyor neler olduğunu anlamak için fevkalede bir gayret gösteriyordum. Başkan'ın gür sesiyle toparlandık,
-'Bozkurtlar! Dün Ankara'da bir arkadaşımız, ağır işkencelerden sonra okul binasından atılarak şehit edilmiştir'... diyordu... Hep bir ağızdan 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' sesleri Erzurum'da gökyüzünü kaplamıştı... ve bütün ülke semaları bu seslerle yankılanacak tı...
şeyh edebali
23.06.2005 - 03:46Haklı olduğunda kavgadan korkmayasın...Bilesin ki! atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler... 'şeyh edebali'
Şeyh Şamil
23.06.2005 - 03:43DAĞISTANDAKİ TÜRKLERDEN OLUP DAĞISTANLILARA KUMANDANLIK YAPMIŞ BİR ÖZBE ÖZTÜRK YİĞİDİ...
Şeyh Şamil
23.06.2005 - 03:37KAFKAS KARTALI.....TÜRK SOYUNDAN GELMEKTEDİR....OSMANLI ZAMANINDA KAFKASLARA GÖÇ ETMİŞ OLAN KAFKASLARDAKİ ENESKİ VE KÖKLÜ TÜRKLERDENDİR...
Şeyh Yahya
23.06.2005 - 03:32TÜR-İSLAM ÜLKÜSÜ.....EVLİYANIN BÜYÜKLERİNDEN....TÜRBESİ İSTANBUL BEŞİKTAŞTADIR...
Şeyh Yahya
23.06.2005 - 03:29TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ......TASVVUF EHLİ EVLİYA.....
seyyid ahmet arvasi
06.06.2005 - 15:20O BIR AHMEY YESEVI EKOLÜ.....YANI TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ.....
ülkü
15.05.2005 - 19:56Onlar... Onlar...ÜLKÜCÜLER
Kimi onları yiğid mert diye tanır, kimi onlar deli divane diye tanır, kimi düşman bilir onları kendine kimi dost bilir onları ve ona göre tavır alır, kimi onları boş bir hayale kapılmış zamane çocukları diye tanır... dedik ya işte kimi yavuz diye tanır, kimi yunus diye tanır ve tarih onları Türk milletinin son fidelerini iyi tanır ve irdeler...
Üstad Necip Fazıl ne güzel anlatmış onları... ALLAH'sızın nefret, namussuzun dehşet, yüreksizin heybet, başı boşun mihnet, devrim bazın zulmet, eyyamcının şirret, inmelinin sıklet, anarşistin devlet, komünistin illet sandığı ve tanıdığı sen... Anlayana çok söz anlatır bunlar...
Bu millet ve devlet o ak alınlı kara yazgılı çocukların mertliğini yiğitliğini, bileklerinin bükülmezliğini, sözünden dönmezliği gördü ve tanıdı onlarda... Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz misali sokaklarında, mahallelerinde, semtlerinde ve çevrelerinde komünistlere,bölücülere peşkeş çekmediler, onların karşısında başlarını eğip susmadılar, her zaman haykırdılar... daima haklının yanında haksızın karşısında durdular....ne dünyalık istediler nede aferin umdular, ne kavgadan vazgeçtiler, ne gücenip küstüler, vatan millet din ve devlet alsancaklar hakkına dar günlerin bozkurt sesi olarak haykırdılar.Tanıdığı bildiği abileri yakın bildiği arkadaşları onlara hep öğüt dolu sözler verdiler. Etme oğlum, yapma oğlum kendini heder etme vatanı sen mi kurtaracaksın derler. Yerine göre liderlerinin, başbuğlarının hakkında atıp tuttular, ocaklarda işin ne, ne yapacan vatanı seviyorsan içinde sev vs. buna benzer şeyleri söylerler. Büyüklük taslarlar. Yüreğinde ülkü meşalesi yanan genç, söz kendine gelince ülkücülerin yüreğinden geleni dilleriyle değil de gözleriyle anlatırlaki önce anlayacağını anlar. Ülkücü genç, eğer söylenen sözler kendine ise, teşkilatı hedefi anlatır kutlu sevdasını anlatır. Anlatır anlatır çok şey anlatırda karşısındaki hiçbir şey anlamaz ama başbuğun ve davanın hakkında eleştiri yaptıysa bu sefer ülkücü genç yüreğinden geleni bilekleriyle ve bütün gücüyle vurunca yeri de öptürür.
Onlar dudaklarında sevda şiirleri, sevgiliye aşk-ı ilan edemediler. Sevgilileriyle oturup da mehtaba bakıp yıldızları sayarak kendilerine yıldız seçemediler, sevgililerinin kulaklarına aşk sözcükleri fısıldayamadılar. Bir türlü kırmızı, beyaz ve sarı gülün ne anlam ifade ettiğini bilemediler. Onlarda insandı onlarda gençti, onlarda delikanlıydı. Daha hayatının baharında taze fidandılar sevdiler ise de bir türlü sevdiklerini belli edemediler, sevdiğini görünce zamane bebeleri gibi boyunlarına atlamak ellerini bellerinden tutmak yerine yüzleri kızarıp bir an önce oralardan uzaklaşmanın yoluna baktılar... işte onlar yirminci asrın bahadır melekleri...
Hayattan nasiplenemediler. Bir türlü parayı malı mülkü de sevemediler. Ellerine de pek para geçmedi zaten.Onların yürekleri zengindi oda onlara yeterdi zaten.
Orta okul, lise talebesi iken adı 'reis'; diye bilinenler kendilerini okudukları okulun tahta sıralarının yerine hücrelere zindanlara atıldılar. Küçücük elleriyle kalem tutanların ellerinde defalarca joplar patladı. Söyle dediler, anlat dediler. Ne biliyorlardı ki neyi anlatsınlar. Vatan mı sattılar, bayrak mı yırttılar, neyi anlatacaklardı ki...Yıktılar üzerlerine suçları ben kalırım tek arkadaşım kurtulsun diyerek kendilerini feda ettiler. Bir şeyler yazılıp önlerine konuldu. Hep alakası olmayan faili meçhulleri verdiler bunlara... vatanımın ha ekmeğini yemişim ha kurşununu yemişim diyen şehit abilerinin yolundan gittiler hep vur abalının sırtına misali oldular. Abileri canlarını verdi karatoprağa düşerek kara toprağı gül bahçesine çevirdiler, onlar sırtlarında dünya yükü o kara zindanları yusufiye bildiler, taş medrese yaptılar... onlara taşmedreseli yusufiyeli dediler öyle anıldılar kimisi Bursa'ya, kimi Eskişehir adana Yozgat il il cezaevlerine dağıldılar... ama hiçbir zaman davasına tşkilatına küsmediler yılgınlık göstermediler.
Onlar çağımızın alperenleri, Hoca Ahmet Yesevi' nin Horasandaki velilerin hem manevi hemde öz torunlarıydılar. Türk e sevdalıydılar. Kendilerini arabesk konserlerinde jiletlemediler, sanatçıların ellerini sıkmak için ağlayarak sanatçı ismi bağırmadılar. Onlar zamane çocuklarından çok farklıydılar çok... onlar gözyaşlarını uzak diyarlarındaki Türk illerindeki soydaşlarının garipliğine hüzün kalışına ağladılar onlar haykırdılarsa da yamyam bile hür bu dünyada Türk niye esir diye haykırdılar.
Onlar ak alınlı kara yazgılı çocuklardılar. Onların kavgası varoluş kavgası idi. Onların zamane çocuklarıyla değil, vatana bayrağa dine ve devlete kastı olanaydı kavgaları...
Ne mutlu öyle olanlara ve de kalabilenlere! ...
----------
ülkü
15.05.2005 - 19:48ÜLKÜCÜYE MEKTUP-3 Şol gökleri kaldıranın / Donatıp dolduranın
Ol! .. deyince olduranın / Doksandokuz adı ile..
Can Kardeşim Alp-Eren;
Bu sana yazdığım ilk mektup değil. Ve sonuncusu da olmayacak.. Ne zaman birşeyler paylaşma ihtiyacı hissetsem; hislerim ya bağlamamda ezgi olup kanatlanır, ya da bir beyaz kağıt üzerine dosta yazılmış, kırık dökük üç beş satır..
Bugünlerde sıkıntılıyım dostum. Sancılıyım.. Belki de kutlu bir sevdanın doğum sancısı bu.. Bak dostum.. Büyük Ülkü yolunda yürümek zor ve meşakkatlidir. Sorumluluğunun bilincinde olmalı ve ona göre yaşamalısın.. 'Elestü Bi Rabbiküm' sualine verdiğin 'Gâlu Bela' cevabını asla unutmamalı ve yaradılış gayeni uygun bir hayat idame ettirebilmelisin. Mensubu olduğun Büyük Ülkü'de senden 'karşı olduğun sistem içerisinde özlediğin nizamı ölçülerine göre yaşamanı, Allah' a (cc) kul, Rasulune (sav) ümmet ve atalarına layık bir fert' olmanı istemiyor mu?
Meleklere nefsi, hayvanlara aklı vermeyen Allah (cc) insana her ikisini de bir arada vermiştir. Aklını kullanırsan meleklerden daha yüksek mertebelere çıkabilirsin. Nefsine uyarsan yaratılmışların en aşağısı olman kaçınılmazdır. Eşref-i mahlukatın sırrına mazhar olmak varken, esfele safilinde bu ısrar niye?
Gördüklerin seni yanıltmasın Alp Eren! ...
Ülkücülük bıyık bırakmaktan, rozet takmaktan ibaret değildir. Ülkücülük zor iştir. Ülkücü beyaz takım elbise ile kömür taşıyan maden işçisi gibidir. Mühim olan elbiseyi kirletmeden kömürü taşıyabilmektir. Şunu asla unutma ki; binlerce şehidin sorumluluğunu sırtında taşıyorsun. Allah (cc) aşkına nefsini üç ta'lakta boşayıp, davanı yaşayamıyorsan, hiç olmazsa Ülkücüyüm deme. Çünkü o kadar ucuz değil Ülkücülük...
Can dostum, hangi ortam ve şartta olursan ol Ülkücüyüm diyebilmen için, davanı nefsinde yaşayıp, çevrene örnek olmalısın.. Biliyorsun ki; 'inandığı davayı yaşamayan insanlar, yaşadığı hayata inanmaya başlarlar..'
Alp Eren.. söylediklerim gücendirmesin seni. Madem ki; Alp'sin Eren' sin, Erence sevdalanmalı, Yunusca sevmelisin. Ama Yunusca sevdanı anlamayana Yavuzca tavrını da gösterebilmelisin.. Şair diyor ya:
'Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister...'
Biz bu kan bedelini çoktan ödedik. O yüzden çekinmeden diyorum ki; 'Davayı yaşamayan tek Ülkücü kalmasın/Biz o gün iktidarız hiç şüpheniz olmasın..'
Can Kardeşim; muhasebeni yap, silkelen, titre ve kendine dön.. Titreyişin Türk'ün birliğine, İslamın dirliğine vesile olsun. Ve unutma ki; sen istersen o bir hayal değildir...
YA DEVLET ÜLKÜCÜ OLACAK, YA ÜLKÜCÜLER DEVLET OLACAK...
Selam, dua ve aminlerimle..
----------
ülkü
15.05.2005 - 19:46ÜLKÜCÜYE MEKTUP-2 O dem ki, perdeler kalkar perdeler iner
Azraile hoşgeldin diyebilmekte hüner..
Can Dostum Alp Eren...
Üstad Necip Fazıl KISARÜREK, bir şiirinde böyle sesleniyor iman sahiplerine.. Evet.. bütün maharet ölüm meleğine hoşgeldin diyebilmekte. Gerisi ne kadar anlamsız, gerisi ne kadar beyhude...
Ömrünü 'mefahiri diniyye, sadakati vataniyye ve muhabbeti milliye' mefkuresiyle ilmik ilmik ören ve bu yolda tarifi imkansız çilelere düçar olan, Türk Dünyasının son Başbuğu, şüphesiz ölmeden ölen müstesna şahsiyetlerdendi..
'Elhamdülillah samimi müslümanım. Fanilik hissine aşinayım. Rahmet ve şaşmaz ümidimiz yalnız ALLAH' tan (cc) dır' diyen ve ömrünün her saniyesini Hak yolunda, Hakikat yolunda, Allah yolunda mücadelelerle geçiren Bilge Liderimiz için ölüm son değil, başlangıçtır. Sonun başlangıcıdır..
O' nu da diğer yiğitlerimiz gibi ebedi istirahatgahına Fatihalarla, tekbirlerle, dualarla uğurladık. Ve O' da gitti.. Evvel gidenler gibi, yüreğimizin yarısını alıp giderek... Acı dedikleri bu olsa gerek. Bu olsa çaresizlik..
Can Dostum Alp Eren...
Artık sorumluluğumuz bir kat daha arttı.. Ettiğimiz yeminler daha bir anlam kazandı.
Gün birlik günü, gün dirlik günü.. Son nefesine kadar birliği, dirliği öğütleyen Başbuğumuza layık olabilmek için, BİR OLMAK, İRİ OLMAK, DİRİ OLMAK günü..
Gün uyanış, gün silkiniş, gün diriliş günü..
Haydi öksüz Bozkurdum..Alperenim. Can Kardeşim..
Başbuğumuzun ruhunu şâd etmeye var mısın?
Var mısın kenetlenmeye, küskünlükleri bir köşeye koyup tek vücut, tek yürek, tek yumruk olmaya?
Varım diyorsan yiğidim, ses kat sesime.. Kalk, doğrul ve haykır.. Milyonlarca Ülküdaş seninle şimdi:
YASTIĞIMIZ MEZAR TAŞI, YORGANIMIZ KAR OLSUN
BİZ BU YOLDAN DÖNER İSEK, NAMUS BİZE AR OLSUN....
ülkü
15.05.2005 - 19:42ÜLKÜCÜYE MEKTUP
Avf-u rahmet sahibinin / Nur-u cennet sahibinin
Cümle hikmet sahibinin / Doksandokuz adı ile...
Yiğidim, Alperenim;
Biliyorum, üzülüyorsun için için... Daha dün Osmanlı'ya haraç yollayan, nerede Türk görse kuyruk sallayan, yağcılıkta İngiliz'i bile sollayan sadık tebamızın efendice tavırları beni de üzüyor.
Ama ne demiş atalarımız 'keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner' Öyle ya Alperen, Rabbimizin (cc) vaadi haktır. Kafirler istemesede O (cc) nurunu tamamlayacaktır. Yeter ki sen; Türk gibi düşün, Müslüman gibi yaşa.. 'Benim Türk adını verdiğim ve şarkta iskan ettiğim bir ordum vardır...' kûdsi hadisinin muhatabı olduğunu unutma.. Mülk-ü millet, Devlet-i ebed müddet, ilây-ı kelimetullah ve nizâm-ı alem için verdiğin canları düşün...
Özmen'i, Önkuzu'yu, Kılıçkıran'ı düşün..
Cevdet'i, Fikri'yi, Ali Bülent Orkan'ı düşün...
Ruhunu, gönlünü ve fikrini lif lif ayırarak, Hakk ve Hakikat tezgahında dokuyan Turan Ülküsü'nün kara sevdalısı yiğit ülküdaşım...
Biliyorum ki içinde volkanlar patlamakta.. öyle ise konuş.. bu suskunluk niye?
Susma, konuş....var sen de dök öfkeni, sevgini kağıda..
Konuş ki satılmış uşaklar, şereflerini şerefsizce satanlar, gözler önüne serilsinler.
Yaz... yaz ki; meteryalist zihniyetler, kukla beyinler, Türk'e ters, batıya has kalemler seçilsin...
Yaz ki; homoların, komoların, bilumum deyyusların sözümona aşk (!) maceralarını birinci sayfada günlerce yazan basın utansın....
Biliyorum binbir güçlükler ve imkansızlıklar içindesin.. Ama sen de azim var, vecd var, iman var, büyük ülkü var..
Haydi Alperen! .. Kalk, doğrul ve var gücünle haykır:
' Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar! artık ne yandan esersen es '
----------
ittihat ve terakki cemiyeti
15.05.2005 - 19:35MODERN HALİ BUGÜNKÜ ÜLKÜCÜLER..............
veli can oduncu
15.05.2005 - 19:28Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti,
'İyi insanlar iyi atlara binip gitti.'
veli can oduncu
15.05.2005 - 19:22Veli Can ondört yaşında, pol-der'li vatan hainleri tarafından yakalanarak ve bir nice işkenceden sonra tutuklanmış, Sağmalcılar taşmedresesine kapatılmıştı. Yaşı küçüktü ama o bir devdi, bir ülkü devi.
Sarsarak köprüleri
Devler geçti bu yollardan:
Dudaklarında Hun Türküleri.
Şair onu tarif ediyordu şüphesiz.
veli can oduncu
15.05.2005 - 19:10Ant; ölüme dirliğe
Ant; dirlikte birliğe
Ant; erdeme erliğe
Mayalandı umutlar,
Dirilecek Bozkurtlar...
13. cuma
13.05.2005 - 18:00MUSLUMANLARIN ENKUTASL RAKAMI VE GUNU..............
Seyyit Ahmet Arvasi
13.05.2005 - 17:56TASAVVUF EHLİ......TÜRK-İSLAM SENTEZİ......
doom 3
13.05.2005 - 17:54bırzamalraın efsane oyunu...hıc oynamadım...ama mıllet heryerde bunu konusurdu
mynet
13.05.2005 - 17:52yerli mali türkün malı e-mail herkese tavsıye ederım.......mynetten şaşmayalım......
Dursun Önkuzu
13.05.2005 - 17:47Kuzular koç olacak, Toy, düğün, göç... olacak,
Bu yıl ki kuzuların Adları ÖÇ olacak! ! !
Dursun Önkuzu
13.05.2005 - 17:46Dursun adı... Dursun adı... O gitti, dursun adı...
Dillerde türkü olsun, Yürekte vursun adı! ..
Dursun Önkuzu
13.05.2005 - 17:46Önkuzu hey! ..Önkuzu! .. Önde gider Önkuzu...
Bu bayrak düşmez yere Ölmedikçe son kuzu! ..
Dursun Önkuzu
13.05.2005 - 17:43DURSUN ÖNKUZU, Cennet ülkemizin güzel beldesi, bozkurtlar yuvası Tokat'ın Zile kazasında dünyaya geldi..
Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda tahsil görürken İşgal altındaki okulda komünistler tarafından yakalanıp üç gün süren ve bisiklet pompasıyla ciğerlerine hava basmaya varan ağır işkenceler yapıldıktan sonra, 23 KASIM 1970 günü, okulun üçüncü katından aşağıya atılarak şehid edildi...
Dursun Önkuzu
13.05.2005 - 17:43Önkuzu hey! .. Önkuzu! ..
Önde gider Önkuzu...
Anası 'Dursun' demiş...
Durmaz.. gider Önkuzu...
11-12 yaşlarında idim... Erzurum da Kasım ayı donma noktasının başladığı günlerdi ve oldukça soğuk geçerdi... Mahellemizin büyükleriyle beraber Genç Ülkücüler Teşkilatı'na giderdik ve başkan Yılma Durak'ı hayranlıkla dinler, okul harici zamanlarda tahsilimizi bu kutlu ocakta yapardık...
Erzurum'da postahane' nin arkasında tek katlı küçük ama çok şirin bir binada faaliyet gösteren tek bir teşkilat vardı... Genç Ülkücüler Teşkilatı... O gün bütün bozkurtlar orada toplanmış olağanüstü bir tartışma başlamıştı. Küçük kafamla olayı çözmeye çalışıyor neler olduğunu anlamak için fevkalede bir gayret gösteriyordum. Başkan'ın gür sesiyle toparlandık,
-'Bozkurtlar! Dün Ankara'da bir arkadaşımız, ağır işkencelerden sonra okul binasından atılarak şehit edilmiştir'... diyordu... Hep bir ağızdan 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' sesleri Erzurum'da gökyüzünü kaplamıştı... ve bütün ülke semaları bu seslerle yankılanacak tı...
-YA ALLAH BİSMİLLAH ALLAHÜ EKBER...
Yusuf Ziya ARPACIK
yunus emre
08.05.2005 - 23:50A$IKLAR oLMEZ
Ya rab bu ne derttir derman bulunmaz
Benim garip gonlum a$ktan usanmaz
A$Ik ki cana kaldI a$Ik olmaz
CanIn terketmeyen,ma'$ukun bulmaz
*** ***
A$k pazarIdIr bu canlar satIlIr
SatarIm canImI kimseler almaz
A$Ik,bir ki$idir,Bu dunya malIn
Ahiret korkusun bir pula saymaz
*** ***
Bu dunya ol ahiretten iceri
A$IkIn yeri var kimseler bilmez
Yunus oldu diye sela verirler
olen hayvan imi$, A$IKLAR oLMEZ
*** ***
Toplam 45 mesaj bulundu