Sheakspeare, Othello gibi, eşini öldürmezdi. Ama Romeo gibi kendisini öldürür müydü? Öldürürdü...
Fakat Othello gibi eşini öldürmezdi. Shekaspeare bunu yapmazdı...
Kamelyalı kadın, yıllar önce gerçekten yaşamış olan bir kadın... Bir Fransız, Fransa'nın en güzel kadını, üstelik bu kadın bir hayat kadını, ama bu bile güzelliğine gölge düşürmüyo, çünkü güzellik bu kadının ruhunda olan bir şey.
Fakir genç, adı neydi? Hatırladım, Andormak... İşte bu Andormak'da ruhunun güzelliğine aşık oluyo bu Kamelyalı kadın'ın.
Kamelyalı kadın'sa lüks içinde yaşayan, bu lüks yaşantısı için, zengin erkeklerle birlikte olan bir kadın.
Ama Andormağa karşı duyduğu aşk öyle güçlü ki, bu lüks yaşamdan vazgeçiyor ve Andormakla birlikte yaşamayı kabul ediyor.
Fakat, ne var ki, Andormak'ın babası, oğlunun eski bir hayat kadınıyla birlikte olmasını istemiyor. Ve bunu margariteye, yani kamelyalı kadına açıkça söylüyor.
Kamelyalı kadınsa Andormağın babasının bu isteğini kabul edip Andormak'tan ayrılıyor.
Andormak'sa artık benle olmak istemiyo, beni terk etti diye düşünmeye başlıyor böylece. Bu yanlış düşünce yüzünden, sırf Kamelyalı kadına inat olsun diye, kendine yalandan sevgilim diyeceği başka bir kız buluyor. Adeta Kamelyalı kadına düşman kesiliyor.
Zavallı Margarita dayanımıyor bunlara, hastalığı olan verem, yeniden nüksediyor, ve Kamelyalı kadın, büyük bir üzüntüyle, çaresizlikle, ve Paris'in en zengin kadınları arasındayken, bi anda sefalet içinde ölüyor.
Çünkü Kamelyalı kadın, hastalığında borçlarını ödeyemediğinden evine haciz konuyor, üstünde yattığı yatağından başka, her şeyini alıyolar.
Kamelyalı kadın'sa, ne sefaleti, ne ölümü, sadece Andormağı düşünüyor.
Andormak, yanlış düşündüğünü, aslında Kamelyalı kadın'ın kendisini terk etmediğini, babası istediği için gittiğini sonradan anlıyor fakat, çok geç oluyor ozaman.
Çünkü kamelyalı kadın, hastalık ve keder içerisinde, öksüre öksüre, ölüyor.
Ayrıca Kamelyalı kadın müzikalinden harika sözler:
Sevmediysen bilemezsin, keder nedir.
Sevilmediysen bilemezsin, şefkat nedir.
Görmediysen bilemezsin, güzel kimdir.
Bozmadıysan anlamazsın, düzen nedir
Tiyatrocular harika oynamışlardı, hepsine yeniden ŞAK ŞAK ŞAK!
Nedim, 18. yüzyıl' da yaşamış, divan edebiyatında önemli bir yer eden şairimizdir...
Kendisi, zevke, eğlenceye düşkün olduğu için, şiirlerinde de, zevk ve eğlence mutlaka geçmiştir...
Aynı zamanda o, lale dönemi şairidir, o dönemin refahı, mutluluğu, onun şiirlerine de yansımıştır...
Daha sonra lale devrinin bitişinde, Patrona Halil İsyanı başlarken, damdan düşerek ölmüştür...
Kazasker, Osmanlı zamanında çok popüler, önemli bir dereceye sahip olan kadılık çeşidiydi...
Kazasker olanlar, devletin bir çok idari işlerinde söz sahibiydiler...
Mesela, mahkemede kadılar, yanlış bir karar verirse, kazasker, bunu açıkca söylüyordu, yani kadıların en büyüğüydü...
Evlilik, noter gibi, devletin bir çok işinde söz sahibiydi kazasker...
Sonra 1841 de, ikiye ayrıldılar bunlar, rumeli kazaskerleri, anadolu kazaskerleri diye...
Kendisi 16: y.y'ın en önemli şairlerinden olmuştur...
Osmanlı'nın en parlak, en refah dönemi de diyebiliriz buna... 18, 19 yaşların da önemli bir şair olmayı başarmıştır...
Gazel ve kaside'de başarılı olmuştur, yazdığı konular din dışında olmuştur genellikle, tabii, bu yüzden de şeyhülislamlığa kabul edilmemiştir :) Bence...
Şairler sultanı olarak ta bilinir... Sonra kanuni öldüğünde, onun adına bir mersiye yazmıştır, kanuni mersiyesi adında... En önemli eserlerinden biridir... Çok mütevazii bir sanatçımızdır :)
Onun hakkında ne denilebilir ki?
Düşünün, uyuşturucuya bağlı olduğu zamanlarda, sen beni bırak, yoksa sen de benimle birlikte düşeceksin demiş eşine...
Huysuz ve tatlı kadın şarkısı, onun için yapılmış...
Keşke yaşamı da kendisi gibi tatlı olsaydı da, öyle yalnız, öyle kötü bir biçimde ölmeseydi...
Afife jale demek, çok şey demek... Ah Afife jale, ah! ...
Onun hakkında ne denilebilir ki?
Düşünün, uyuşturucuya bağlı olduğu zamanlarda, sen beni bırak, yoksa sen de benimle birlikte düşeceksin demiş eşine...
Huysuz ve tatlı kadın şarkısı, onun için yapılmış...
Keşke yaşamı da kendisi gibi tatlı olsaydı da, öyle yalnız, öyle kötü bir biçimde ölmeseydi...
Afife jale demek, çok şey demek... Ah Afife jale, ah! ...
Her daim gülebilen, çünkü bunun için mutlaka bir neden bulan kız türü...
Üstelik kitabı da çok güzeldir, çocukken okumuştum :)
Bizim ülkemizdeyse, bir filmi vardır bunun, hayat sevince güzel, bir taşı, kelebeği, bir kuşu sevin yeter sözlerine sahip olan şarkıyı asla unutmayız :)
Sözün kısası severim ben polyana'yı... Hatta onun teyzesini bile severim :) :)
Sanatsaldır, romantiktir, diğer içkilerden çook farklıdır... Eh, boşuna edebiyatımıza, şarkılarımıza konu olmamaış değil mi?
Fakat bütün bunlara rağmen, domuz etini yemekten hiç bir fakı yoktur şarap içmenin...
Ekşiyi ve kırmızı sevmeyenler, şarap içmeyi de hiç sevmezler... Olsa olsa vişne suyu içer onlar... Ne de olsa vişne suyu, şarap kadar ekşi değildir...
Sanatsaldır, romantiktir, diğer içkilerden çook farklıdır... Eh, boşuna edebiyatımıza, şarkılarımıza konu olmamaış değil mi?
Fakat bütün bunlara rağmen, domuz etini yemekten hiç bir fakı yoktur şarap içmenin...
Ekşiyi ve kırmızı sevmeyenler, şarap içmeyi de hiç sevmezler... Olsa olsa vişne suyu içer onlar... Ne de olsa vişne suyu, şarap kadar ekşi değildir...
En güzel saçtır bana göre, çok severim... Zorlukları vardır tabii, ama gerçekten uzun saçı sevenler, bundan hiç şikayet etmezler, eğer gerçekten bakımı çok zor oluyor diye düşünürlürse, kuaföre giderler, sonra kesilmiş saçlarını gördüklerinde, sanki kendileri saçlarının kesilmesini istememiş gibi üzülürler, uzun saçları akıllarına gelir...
Kendimden biliyorum :)
sokak lambasındaki sinek
03.06.2008 - 22:19Bunlar ışıkta ne buluyor?
sinir etmek
03.06.2008 - 22:17Sinir edilmez, sinir olunur!
Çünkü hiç sinir olmayan bir insanı mümkünü yok sinir edemezsin. Ama beni sinir edebilirsin dostum :)
sheakspeare bunu asla yapmazdı
03.06.2008 - 22:13Sheakspeare, Othello gibi, eşini öldürmezdi. Ama Romeo gibi kendisini öldürür müydü? Öldürürdü...
Fakat Othello gibi eşini öldürmezdi. Shekaspeare bunu yapmazdı...
sevmeden sevişmek
03.06.2008 - 22:09Hiçbirzaman, hiçbirzaman, hiçbirzaman! ! ! Sadeceeee...
kısmetsiz kedi
03.06.2008 - 21:56Ulaşamadığı ciğere pis diyen kedi! Ve bütün kara kediler...
kedi ruhu
03.06.2008 - 21:52Asil ve başına buyruk. Birde kendisinden korkmasam, onunla daha iyi anlaşıcaz ama...
karanlıktan korkmak
03.06.2008 - 21:48Çocuk kalmanın belirtisi...
KANSIZLIK
03.06.2008 - 21:46Sizi ruh gibi yaşatabilecek bir hastalık.
kamelyalı kadın
03.06.2008 - 21:37Kamelyalı kadın, yıllar önce gerçekten yaşamış olan bir kadın... Bir Fransız, Fransa'nın en güzel kadını, üstelik bu kadın bir hayat kadını, ama bu bile güzelliğine gölge düşürmüyo, çünkü güzellik bu kadının ruhunda olan bir şey.
Fakir genç, adı neydi? Hatırladım, Andormak... İşte bu Andormak'da ruhunun güzelliğine aşık oluyo bu Kamelyalı kadın'ın.
Kamelyalı kadın'sa lüks içinde yaşayan, bu lüks yaşantısı için, zengin erkeklerle birlikte olan bir kadın.
Ama Andormağa karşı duyduğu aşk öyle güçlü ki, bu lüks yaşamdan vazgeçiyor ve Andormakla birlikte yaşamayı kabul ediyor.
Fakat, ne var ki, Andormak'ın babası, oğlunun eski bir hayat kadınıyla birlikte olmasını istemiyor. Ve bunu margariteye, yani kamelyalı kadına açıkça söylüyor.
Kamelyalı kadınsa Andormağın babasının bu isteğini kabul edip Andormak'tan ayrılıyor.
Andormak'sa artık benle olmak istemiyo, beni terk etti diye düşünmeye başlıyor böylece. Bu yanlış düşünce yüzünden, sırf Kamelyalı kadına inat olsun diye, kendine yalandan sevgilim diyeceği başka bir kız buluyor. Adeta Kamelyalı kadına düşman kesiliyor.
Zavallı Margarita dayanımıyor bunlara, hastalığı olan verem, yeniden nüksediyor, ve Kamelyalı kadın, büyük bir üzüntüyle, çaresizlikle, ve Paris'in en zengin kadınları arasındayken, bi anda sefalet içinde ölüyor.
Çünkü Kamelyalı kadın, hastalığında borçlarını ödeyemediğinden evine haciz konuyor, üstünde yattığı yatağından başka, her şeyini alıyolar.
Kamelyalı kadın'sa, ne sefaleti, ne ölümü, sadece Andormağı düşünüyor.
Andormak, yanlış düşündüğünü, aslında Kamelyalı kadın'ın kendisini terk etmediğini, babası istediği için gittiğini sonradan anlıyor fakat, çok geç oluyor ozaman.
Çünkü kamelyalı kadın, hastalık ve keder içerisinde, öksüre öksüre, ölüyor.
Ayrıca Kamelyalı kadın müzikalinden harika sözler:
Sevmediysen bilemezsin, keder nedir.
Sevilmediysen bilemezsin, şefkat nedir.
Görmediysen bilemezsin, güzel kimdir.
Bozmadıysan anlamazsın, düzen nedir
Tiyatrocular harika oynamışlardı, hepsine yeniden ŞAK ŞAK ŞAK!
nedim
04.02.2008 - 14:16Nedim, 18. yüzyıl' da yaşamış, divan edebiyatında önemli bir yer eden şairimizdir...
Kendisi, zevke, eğlenceye düşkün olduğu için, şiirlerinde de, zevk ve eğlence mutlaka geçmiştir...
Aynı zamanda o, lale dönemi şairidir, o dönemin refahı, mutluluğu, onun şiirlerine de yansımıştır...
Daha sonra lale devrinin bitişinde, Patrona Halil İsyanı başlarken, damdan düşerek ölmüştür...
kazasker
04.02.2008 - 13:54Kazasker, Osmanlı zamanında çok popüler, önemli bir dereceye sahip olan kadılık çeşidiydi...
Kazasker olanlar, devletin bir çok idari işlerinde söz sahibiydiler...
Mesela, mahkemede kadılar, yanlış bir karar verirse, kazasker, bunu açıkca söylüyordu, yani kadıların en büyüğüydü...
Evlilik, noter gibi, devletin bir çok işinde söz sahibiydi kazasker...
Sonra 1841 de, ikiye ayrıldılar bunlar, rumeli kazaskerleri, anadolu kazaskerleri diye...
O Yaz
02.02.2008 - 23:10Zerrin özer'in söylediği çok güzel bir şarkıdır... Teoman'da yorumlamıştır, o güzel sesiyle...
baki
02.02.2008 - 22:30Kendisi 16: y.y'ın en önemli şairlerinden olmuştur...
Osmanlı'nın en parlak, en refah dönemi de diyebiliriz buna... 18, 19 yaşların da önemli bir şair olmayı başarmıştır...
Gazel ve kaside'de başarılı olmuştur, yazdığı konular din dışında olmuştur genellikle, tabii, bu yüzden de şeyhülislamlığa kabul edilmemiştir :) Bence...
Şairler sultanı olarak ta bilinir... Sonra kanuni öldüğünde, onun adına bir mersiye yazmıştır, kanuni mersiyesi adında... En önemli eserlerinden biridir... Çok mütevazii bir sanatçımızdır :)
afife jale
30.01.2008 - 02:50Onun hakkında ne denilebilir ki?
Düşünün, uyuşturucuya bağlı olduğu zamanlarda, sen beni bırak, yoksa sen de benimle birlikte düşeceksin demiş eşine...
Huysuz ve tatlı kadın şarkısı, onun için yapılmış...
Keşke yaşamı da kendisi gibi tatlı olsaydı da, öyle yalnız, öyle kötü bir biçimde ölmeseydi...
Afife jale demek, çok şey demek... Ah Afife jale, ah! ...
afife jale
30.01.2008 - 02:49Onun hakkında ne denilebilir ki?
Düşünün, uyuşturucuya bağlı olduğu zamanlarda, sen beni bırak, yoksa sen de benimle birlikte düşeceksin demiş eşine...
Huysuz ve tatlı kadın şarkısı, onun için yapılmış...
Keşke yaşamı da kendisi gibi tatlı olsaydı da, öyle yalnız, öyle kötü bir biçimde ölmeseydi...
Afife jale demek, çok şey demek... Ah Afife jale, ah! ...
pollyanna
30.01.2008 - 02:21Her daim gülebilen, çünkü bunun için mutlaka bir neden bulan kız türü...
Üstelik kitabı da çok güzeldir, çocukken okumuştum :)
Bizim ülkemizdeyse, bir filmi vardır bunun, hayat sevince güzel, bir taşı, kelebeği, bir kuşu sevin yeter sözlerine sahip olan şarkıyı asla unutmayız :)
Sözün kısası severim ben polyana'yı... Hatta onun teyzesini bile severim :) :)
patates
30.01.2008 - 02:13O dünyanın en lezzetli şeyi :)
Gönül bahçesi
30.01.2008 - 02:10Mutlaka bir bahçivan'ın olduğu bahçedir...
şarap
28.01.2008 - 00:50Sanatsaldır, romantiktir, diğer içkilerden çook farklıdır... Eh, boşuna edebiyatımıza, şarkılarımıza konu olmamaış değil mi?
Fakat bütün bunlara rağmen, domuz etini yemekten hiç bir fakı yoktur şarap içmenin...
Ekşiyi ve kırmızı sevmeyenler, şarap içmeyi de hiç sevmezler... Olsa olsa vişne suyu içer onlar... Ne de olsa vişne suyu, şarap kadar ekşi değildir...
şarap
28.01.2008 - 00:47Sanatsaldır, romantiktir, diğer içkilerden çook farklıdır... Eh, boşuna edebiyatımıza, şarkılarımıza konu olmamaış değil mi?
Fakat bütün bunlara rağmen, domuz etini yemekten hiç bir fakı yoktur şarap içmenin...
Ekşiyi ve kırmızı sevmeyenler, şarap içmeyi de hiç sevmezler... Olsa olsa vişne suyu içer onlar... Ne de olsa vişne suyu, şarap kadar ekşi değildir...
uzun saç
28.01.2008 - 00:25En güzel saçtır bana göre, çok severim... Zorlukları vardır tabii, ama gerçekten uzun saçı sevenler, bundan hiç şikayet etmezler, eğer gerçekten bakımı çok zor oluyor diye düşünürlürse, kuaföre giderler, sonra kesilmiş saçlarını gördüklerinde, sanki kendileri saçlarının kesilmesini istememiş gibi üzülürler, uzun saçları akıllarına gelir...
Kendimden biliyorum :)
unut sevme beni
28.01.2008 - 00:16Candan Erçetin'in, bir zamanlar çok popüler olan şarkısı...
ofis
28.01.2008 - 00:08Sıkıcı bir yer...
Leylâya mektuplar
29.12.2007 - 00:33Mecnun'un leyla'ya yazdığı mektuplardır herhalde...
Toplam 276 mesaj bulundu