yanaklarımda su birikintileri var bir kadının ayak izleri, korkakça adımlanmış yüzümün bir yanı hala aşka dönük, hunharca eskitilmiş... bildiğim bir aralık, akıyor parmaklarımdan aralık bulduğu bir yerden yakıyor hüzün ayıklıyorum seni içimden mercimek aş(k) ı yapmayı beceremem tuttum kolundan, seni şiirime oturttum boynu bükük bir kadın kalmalısın seni de, diğerleri gibi tozlu raflara kaldırım tek ciltlik bir kitap, modası geçmiş bir aşk... en can alıcı sayfaları yakılmış gül ve kül kokusu birbirine girmiş kadın şimdi intihara daha yakın ve yaraları bile sarılmamış yar yadigarı belli, özenle saklanmış bu kadın, sakladığı izlerden tanınacak gölgesi düşüyor son mısraya ilk dizeden sallandırmış başı hala asi, düşmemiş öne kan toplamış ayak parmakları kızıla boyanıyor kitabın yaprakları seni içimden ayıkladım, dayanamadın ansısızın düşverdin kağıda, hareketsiz ve hemen ardından çığlığın... kulak zarımı deliyor serçe parmağım artık kapanacak kitabın kapağı üzerinde ölüm marşı...
Ölüm Marşı
yanaklarımda su birikintileri var
bir kadının ayak izleri, korkakça adımlanmış
yüzümün bir yanı hala aşka dönük,
hunharca eskitilmiş...
bildiğim bir aralık, akıyor parmaklarımdan
aralık bulduğu bir yerden yakıyor hüzün
ayıklıyorum seni içimden
mercimek aş(k) ı yapmayı beceremem
tuttum kolundan, seni şiirime oturttum
boynu bükük bir kadın kalmalısın
seni de, diğerleri gibi tozlu raflara kaldırım
tek ciltlik bir kitap, modası geçmiş bir aşk...
en can alıcı sayfaları yakılmış
gül ve kül kokusu birbirine girmiş
kadın şimdi intihara daha yakın
ve yaraları bile sarılmamış
yar yadigarı belli, özenle saklanmış
bu kadın, sakladığı izlerden tanınacak
gölgesi düşüyor son mısraya
ilk dizeden sallandırmış
başı hala asi, düşmemiş öne
kan toplamış ayak parmakları
kızıla boyanıyor kitabın yaprakları
seni içimden ayıkladım, dayanamadın
ansısızın düşverdin kağıda, hareketsiz
ve hemen ardından çığlığın...
kulak zarımı deliyor serçe parmağım
artık kapanacak kitabın kapağı
üzerinde ölüm marşı...
Cumhur Karahan