Yavaş yavaş ölürler Seyahat etmeyenler. Yavaş yavaş ölürler Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler Alışkanlıklarına esir olanlar, Her gün aynı yolları yürüyenler, Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler, Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler, Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler Heyecanlardan kaçınanlar, Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler, Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar, Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar
Pablo Neruda ...................................BEST OFFF 42
adını kendin koymuşsun dört yaşının çocukluğuna inat kendini hırçınlığa vurmuşsun çılgın geçen gençliğin bir köhne kahvede durulmuş elini kaleme vurmuşsun yetmemiş fırçalarla boyalarla kocaman gökkuşağı yormuşsun bez beyaz tuvaller üstüne kendini çizmişsin önce çiçeği böceği kuşu kelebeği yüreğini çizmişsin yanına hep baharı çizmişsin nisanlarla müjdelenen adın ne olursa olsun en yakışanı koymuşsun dört yaşın çocukluğu vurmuş baharlar yakışıyor sana adın bahar, adın nisan olsun
dostları olmalı insanın, aynen gemilerin limanları gibi zaman zaman uğradığın yükünü boşalttığın dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
sonra açık denizlere uğurlamalı seni, geri döneceğin günü bekleme umuduyla bazan rüzgara o açmalı yelkenini yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla halatlarını çözmeli seni çok ama çok özlemeli
dostları olmalı insanın, ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen düşünmediklerini düşündüren seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen
yolunu ışıtan ustan olmalı, şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini sana vermeli soğuk bir kış gününde üzerindeki tek gömleğini
Merhaba günaydın rahatsızlıgımı bagışlayın ama sizi gurubumuza davet etmek istemiştim eger tabi sizin acınızdan sakıncası yoksa tabi gelip gelmemek size kalmış bir düşünce olcak ama en azından bir incelerseniz gurubumuzu sevinirim saygı ve sevgilerimle @-}-
Gurubumuzun kısa link i bu dur (http://gruplar.Antoloji.Com/aynalardaki-sakli-duygular) sizide aramızda görmekten mutluluk duycaz şimdiden ilginiz için tşkr ederiz....@-}-
kim bilir kaç zamandır hep sustun söylenenlere aldırmadın belki dedin belki benide anlayan bana ben gibi bakan haykırışlarımı duyan biriri vardır içlerinde ama çıkmadı öylemi? ve yıllar acımasızca hiç dinlemeden geçmekte hayallerini,umutlarını an ve an köreltmekte çark başkaları için dünya senden calanlar için hep onlar için dönmekte arada bir içini kemiren seni yiyip bitiren kahrettiğin mutsuzluğa inat içinde isyan halindesin duyan yokmu feryatların buralara kadar gelmekte halini anlayanlar senin için cümleler kurmakta keşkelerle
Ölümsüz gülüşünle başlıyorum Her güzelliğe her sevince Bir yağmur ince ince Sürerken beni başka zamanlara
Zamanla yorgun hanlara Dönüyor işte gördün her şeyim Kuru topraklar gibi dağılıyor belleğim Sınırsız bir boşluğu süre süre Yorgunum çok uzaklardan geldim Kaygılar sıkıntılar yaşadım uzun uzun Korkuyu yakından tanıdım Ölümsüz düşmanı oldum korkunun
Şimdi bakışınla bağlanıyorum Kocaman bir dünyaya umutla Bir akşam aşılmaz kaygılar Çağırıken beni sozsuzluğuma
Sıcaklığın beni alıştırıyor Soğuk ve yağmurlu akşamlara Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum Ellerine ayaklarına saçlarına
Gizli yaralar saklanmaktan vazgeçerler bir gün… Ahhh hiç çocuk olmasaydık… Saklambaç oynayamaz artık çocuklar… Belki de biz hiç oyunlar oynamamalıydık. Belki de hiç çocuk olmamalıydık… Çocuk olamasaydık yalan uykulara dalmazdı gözlerimiz. Topumuzu patlatmazdı ak saçlı dede… Tam da en neşeli çığlıkta susturmazlardı bizi… Annemiz bizi oyunun en tatlı yerinde eve çağırmazdı, biz üzgün ayrılmazdık hiçbir oyundan… İp atlarken, komşu teyze bize kızmazdı: “Ses yapmayın… çocuk uyuyor …” diye… -Biz de çocuktuk ve büyümeye bu kadar hevesliyken, sesimiz kısılmamalıydı belki…- Çocuk olmasaydık o kötü çocuk çelme takmazdı ayağımıza, geçmişimiz de bir yara izi olmazdı o zaman… Bir ağacın dalını kırmazdık dalda beyhude sallanan bir incir için. Canımız çekmezdi ki çocuk olmasaydık. Çocuk olmasaydık bir bacağımız avluda asılı kalmazdı hiç… Yüreklerimiz saf olmazdı bu kadar, kanmazdık öyle bir çubuklu şekere… Bisikletten düşmezdik o zaman, dizimiz kanamazdı, bisikletimizin tekeri patlamazdı…Eseflenmezdik öyle, bir bisiklet tekerine… … Çocuk olmasaydık düşlere gebe kalamazdık… Ama çocuk olmasaydık düştüğümüzde kalkmayı öğrenemezdik… İnatla hayallerimizin iplerine asılıp yolculuklara çıkamazdık… Bize öğretemezdi o zaman kimse bir ana şevkatini… Büyümek için sıraya giremezdik o zaman… Yaralarımız o günden bu yana var… Ama çocuk olamasaydık, yaraların kabuk bağlayacağından da haberimiz olmazdı… Şimdi çocuk olsaydık da kapansaydı annemiz öpünce yaralarımız… Şimdi yaralarımız gün geçtikçe derinleşiyor…Kabuk bağlamasına fırsat verilmiyor ki hiçbir yaranın… Herkes aynı yerden kurcalıyor o yarayı… Ve tarifi, telafisi imkansız bir yara açılıyor… Çelik çomak oynuyor her gün binlercesi, canımız acıyor. Çocuk olsaydık daha temiz severdik. Kirli sevdaların üzerini bi güzel örterdik… Saf kalbimizle kimsenin tarif edemeyeceği hatta arzu edemeyeceği kadar büyük severdik. Biz çocuk olurduk da yüreğimiz hep büyük olurdu. Yolculuklardan korkmazdık. Gözümüz kapalı atlayabilirdik en derin sulara… Dilimizin ucuna gelen her şey düşünmemize imkan tanımazdı… Kekeme düşlerimiz olmazdı o zaman… Bir bacağı kısa kalmazdı hiç bir hayalin… … Ben küçükken gökyüzü daha maviydi… Ağaçlar daha bi yeşil… Dağlar daha küçüktü sanki… Uçurtmalar vardı kocaman semada, ufacık kalan…Fakat “Ben de varım.”diyen uçurtmalar… Yürekler okyanus dolusu sevgiyle doluydu. Deniz daha bi denizdi, daha bi berraktı… Çiçekler daha bi çiçek… Hanımeli daha bi hanımeliydi… Zambak daha bi zambak… Gül daha bi “gü”ldü… Bülbül daha bi pervaneydi “gül”e… Biz mi büyüdük hayallerimiz mi küçüldü? Biz mi sınırsızız sevgiler mi sınırlı? Bu siyah bulutta nerden çıktı? Gitmedi günlerdir… Kim sakladı yıldızları? Gökyüzü neden bu kadar yalnız? Belki de hiç oyunlar oynamamalıydık ya da hiç büyümemeliydik… Her canımız yandığında ağlamaktan vazgeçebilirdik o zaman “büyüyünce geçebilir” ihtimaline karşı…
bir güvercin feryattaysa feryat benim umurumda yanmış yakılmışsa virane yıkılmışsa küsmüşse birde baharda genç yaşta hele birde arkadaşımsa benim umurumda hayatı değersiz olmuşsa gidip yad ellere konmuşsa horlanıp zorlanmışsa beim umurumra dostum benim umurumda
uzaklar
carziyy seni hiç böle görmemiştim,özelin kapalı soramıyorum,noluyor carzy:?
Sadece bir kardelen çiçeğiydin benim için Buz gibi havada beyaz örtünün içinden çıkmış Sade bir kardelen çiçeği Siyah düşlerimin arasından Boynu bükülmüş bir hançerle Kalbimi Söküp Koparacak kadar Asi İlk görüşte kalbimi çalacak kadar Masum bir kardelen çiçeği
Gözlerini bile göremeden vuruldum sana Gözlerine ilk baktığım anı ise hiic sorma Karların arasında o güzel denizin ne işi vardı Bilmiyordum amma Artık senden başka hic bir sey sen olmuyordu bana İki kere iki SEN Uğurlu sayım SEN Mecnunun Leylası SEN Ferhatın Şirini SEN Aşkımın adı SEN SEN Kardelen Çiçeği Ölümün adı SEN
Nerden bilebilirdim ölümün adının SEN oldugunu Nerden bilirdim eriyip gideceğini Nerden bilebilirdim Kardelen Çiçeği
Şimdi Seni düşünüyorum Simdi karların arasında BEN seni arıyorum Mecnunun yanında BEN seni soruyorum Denizlere gözlerindir diye dalıyorum Orada bile Seni bulamıyorum
Çarem kalmadı artık Beyaz ÖRTÜNDEN başka Gel artık Ölüm meleğim Ben beyaz örtüne gidiyorum Gel artık deniz Gözlüm Denizinde Boğuluyorum Gel artık Kardelen Çiçeğim! ! ! Seni Seviyorum ...............................................
Bu cok guzel ilkbahar sabahinda deniz kenarina park ettigi arabasinda, bu sarkiyi mirildanarak denize bakiyordu kadin.. Arabadan cani inmek istememisti.. Oysa hava ne guzeldi.. Kara kis bitmis, ilkbahar gelmisti iste. Onun oralara karakis geliyordur su aralar diye gecirdi aklindan.Sonra ne guzel bir sarki bu diye dusundu. Insanin icini burkarken ayni zamanda dudaklarin iradesizce sarkiya katiliyor..
Neydi onu bu kadar melankolik yapan. sevdigi terketmisti. Bu gune kadar kac sefer terk edilip, terk etmisti.. Neydi onu bu terkediste bu kadar cok yikan? Onun yazdiklarini hatirladi.. ici burkuldu gene.. Daha ilk satirda hissetmisti onun bir ayrilik mektubu oldugunu..
Nasil kanmisti yalanlarina? Hani gelecekti? Hani uzakliklar onun icin sevgisini kamcilayan bir kirbacti.. Yollar uzadikca, onun sevgisi artiyordu hani.. Nasil inanmisti bu yalanlara? .. Neden bu kadar muhtacti sevilmeye.. Neden kanmisti.. Adinin bile O oldugundan emin olmadigi birine.. Tum bunlari hak edecek ne yapmisti? Acaba adam, kadinin, ona oldugu kadar durust muydu? Yoksa hepsi koca bir hic miydi? Bombos hayallerle dolu birbucuk yilini dusundu.. Kalemi aldi eline ve yazmaya basladi...
Bir gun ask biter.. Anilarda tadi kalir.. Yarim kalan askin tadi.. Damaklarda saklanir.. Belki de yasanmayan asklar.. Bu yuzden hep tatlidir..
Siiri gozyaslari icinde okudu. Kalemi elinden birakti, arabadan cikti. Bu ara ne cok kilo verdim, bu ask sadece kilo vermeme yaradi diye dusunup gulumsedi.. Hayir dedi 7 yil sonra siir yazmama yaradi, 7 yil sonra kalbim oldugunu hissetmeme, 7 yil sonra birini sevmenin ve 7 yil sonra sevilmenin ne guzel oldugunu hatirlamama, ilk defa adima yazilmis bir sarkida mutluluktan aglamama yaradi diye dusundu..
Arabaya gitti, cep telefonunu eline aldi.. Bir an oyle kaldi.. Arayip aramamak, arasinda bocaladi.. Cep telefonunu birakti ve kalemini alip yazmaya basladi.
Neye yarar yuregimiz dolu olmazsa askla, Neye yarar bu dunya,ask olmasa... Yazilabilir miydi siir? Cizilebilir miydi resim? Sarkilar yurekten soylenir miydi boylesine? Dusebilir miydik..? Suzulen bir yaprak gibi sevginin kucagina.. Acilabilir miydik? bir yelkenli gibi.. ask denizinin koynuna.. ask olmasa..
Gozlerindeki yaslari tekrar sildi, arabasini calistirdi, eve dogru surdu.. Belki bir e-mail daha gelmistir diye dusundu.. Affet diyen.. Yuzunu bir gulumseme sardi.. ASK SANAL BILE OLSA GUZELDI...
özledik seni bee arada bi bakıver be arkadaşım :) koma beni selamsız uzklarda, biliyorum şimdi sende uzaklardasın ama üzülme,alışacaksın, o körpecik yüreğin örselenecek ve keçeleşecek sonra işte o zaman hissetmeyeceksin işte o zaman artık ağır gelmeyecek darbeler gülüp geçmeyi öğreneceksin işte o zaman özlemeyeceksin şimdi çok yenisin küçüğüm şimdi çok kırılgan ama seninde gün gelip boğazında düğümlenmeyecek andığında geçmişin gün gelip üzülmeyeceksin
Damat: Ah! Nihayet rüya gerçek oluyor! ! Gelin: Senden ayrılmamı ister misin? Damat: Hayır! Bu lafı bir daha asla söyleme! Gelin: Sen.. Bana aşıkmısın? Damat: Taaaabiki. Gelin: Beni terketmeyi düşünür müsün? Damat: Tabiki hayır. Gelin: Peki bana bir öpücük verir misin? Damat: Evet hem yüzüne hem gözüne. Gelin: Peki bana bir gün vuracakmısın? Damat: Asla! Ben o tür erkeklerden değilim. Gelin: Sana güvenebilir miyim? Damat: Evet. Gelin: AŞKIM.
ve aradan bir sene geçtikten sonra yine aralarında aynı söyleşi döner ancak ters bir şekilde (Metni aşağıdan yukarıya okuyun!)
söyle gençliğinde düşündüğün gibi oldumu hayatın sürdümü hayallerindeki o hoş saltanatın kopardılarmı senide acımadan insafsız dilediğin gibi geçiyormu senin olan hayatın aanlat düşkırıklıkların nerde başladı ilk nerde ve ne zaman kaybettiğini anladın dünya denen cenderenin tabanı delik biliyorum geçte olsa sende anladın kırılma üzerine gelsede en gaybana geceler uykusuna dal bir melek içeri sessizce gire karabasanlar girsede pembe düşler terine mutlaka bir gün biri gelir gözyaşını siler umut sende yüklü hep böyle geçmez zaman dileme sana çektirenlerden sakın aaman çek restini koy postanı ne olur göreceğin günler var çilelerde bundan yaman
hiç kimseyi düşünmemiştim bu kadar aşka dair hiç bu kadar konuşmamıştım sözler hiç bu kadar düzenli olmamıştı hiç kimse için şimdi gelse dememiştim yıllar önce bıraktım gidene dur demeyi aynı gün başladım sigarayı dost bilmeyi bak yoksun yine buralarda ben biçare öğretme yine yalnızlığı sevmeyi aşktan sevdadan hep uzak oldum adım gibi sanım gibi şanım gibi ve bi gün sen çıktın karşıma bak yine öğrendim sevgi denen kelimeyi gözlerim hep yollarda yüreğim hep uzaklarda burda olmadığı kesin önceden dağlardaydı şimdi orada,yanıbaşında
uzaklar
bu yazdığımı okumadan çıkmışsın. ama sana değildi:(
gecelerin işi her gece sessiz her atılan çığlıklar kayboluyor gecenin karanlığında savruluyor hayaller, mutluluklar tek bir tane sağlam kalmayıncaya dek gecenin karanlığı örtüyor ayıpları, günahları kim biliyor derlerse bunları beni gösterin ben her gece yolumu aydınlatarak giderim gecenin karanlığı beni aşk körü yapmaması için
Ünlü sosyolog Ayfer Monolog'un araştırmalarına göre, evlilik 'SAKIZ'a benzer. Çiğnemesini bilirsen iyi ve faydalı... Çiğnemesini bilmezsen can sıkıcı ve sinir bozucudur.
Peki, neden başka bir şeye değil de sakıza ben ...
07.05.2008 - 22:50
:)))))))))))))
07.04.2008 - 23:08
Yavaş Yavaş Ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar
Pablo Neruda
...................................BEST OFFF 42
29.03.2008 - 18:03
selam...
:)
nasılsınız nasıl gidiyor hayat...
umarım iyisinizdir...
ve hayat istediğiniz yönde akmaktadır..
:)
29.03.2008 - 07:22
Gülüm
Bana seslenişini özledim
Ben kendimi üzüm gözlüm diye severim
Sen nasıl seversin beni?
Nerene koyarsın?
Nerende saklı kalırım?
Ay karanlık etme gel demiş şair
Benimkisi şiir değil sohbet
Güzel laf edemem ama çağırabilirim seni
Geeel Gülümmm Geel..
22.03.2008 - 23:30
adını kendin koymuşsun
dört yaşının çocukluğuna inat
kendini hırçınlığa vurmuşsun
çılgın geçen gençliğin
bir köhne kahvede durulmuş
elini kaleme vurmuşsun
yetmemiş fırçalarla boyalarla
kocaman gökkuşağı yormuşsun
bez beyaz tuvaller üstüne
kendini çizmişsin önce
çiçeği böceği kuşu kelebeği
yüreğini çizmişsin yanına
hep baharı çizmişsin
nisanlarla müjdelenen
adın ne olursa olsun
en yakışanı koymuşsun
dört yaşın çocukluğu vurmuş
baharlar yakışıyor sana
adın bahar, adın nisan olsun
uzaklar
çok beğenmiştin al bakalım :)
19.03.2008 - 23:42
Anlamak
Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.
Cahit Sıtkı Tarancı
14.03.2008 - 20:28
cok özel ve güzel :))
13.03.2008 - 23:58
Dostları Olmalı İnsanın /
dostları olmalı insanın,
aynen gemilerin limanları gibi
zaman zaman uğradığın
yükünü boşalttığın
dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda
sonra açık denizlere uğurlamalı seni,
geri döneceğin günü bekleme umuduyla
bazan rüzgara o açmalı yelkenini
yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla
halatlarını çözmeli
seni çok
ama çok özlemeli
dostları olmalı insanın,
ermiş, bilge hayatı ezbere okuyabilen
düşünmediklerini düşündüren
seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
gerektiğinde senin’çün ateşi yutabilen
yolunu ışıtan ustan olmalı,
şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini
sana vermeli soğuk bir kış gününde
üzerindeki tek gömleğini
13.03.2008 - 18:31
bir mesaj yazamadım sana ya sinir oldum heee!
10.03.2008 - 10:16
Merhaba günaydın rahatsızlıgımı bagışlayın ama sizi gurubumuza davet etmek istemiştim eger tabi sizin acınızdan sakıncası yoksa tabi gelip gelmemek size kalmış bir düşünce olcak ama en azından bir incelerseniz gurubumuzu sevinirim saygı ve sevgilerimle @-}-
Gurubumuzun kısa link i bu dur (http://gruplar.Antoloji.Com/aynalardaki-sakli-duygular) sizide aramızda görmekten mutluluk duycaz şimdiden ilginiz için tşkr ederiz....@-}-
03.03.2008 - 14:36
kim bilir kaç zamandır
hep sustun söylenenlere
aldırmadın belki dedin
belki benide anlayan
bana ben gibi bakan
haykırışlarımı duyan
biriri vardır içlerinde
ama çıkmadı öylemi?
ve yıllar acımasızca
hiç dinlemeden geçmekte
hayallerini,umutlarını
an ve an köreltmekte
çark başkaları için
dünya senden calanlar için
hep onlar için dönmekte
arada bir içini kemiren
seni yiyip bitiren
kahrettiğin mutsuzluğa inat
içinde isyan halindesin
duyan yokmu feryatların
buralara kadar gelmekte
halini anlayanlar senin için
cümleler kurmakta keşkelerle
uzaklar
senin için yazmıştım okumadan kaçmışsın :))
02.03.2008 - 00:34
Ölümsüz gülüşünle başlıyorum
Her güzelliğe her sevince
Bir yağmur ince ince
Sürerken beni başka zamanlara
Zamanla yorgun hanlara
Dönüyor işte gördün her şeyim
Kuru topraklar gibi dağılıyor belleğim
Sınırsız bir boşluğu süre süre
Yorgunum çok uzaklardan geldim
Kaygılar sıkıntılar yaşadım uzun uzun
Korkuyu yakından tanıdım
Ölümsüz düşmanı oldum korkunun
Şimdi bakışınla bağlanıyorum
Kocaman bir dünyaya umutla
Bir akşam aşılmaz kaygılar
Çağırıken beni sozsuzluğuma
Sıcaklığın beni alıştırıyor
Soğuk ve yağmurlu akşamlara
Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum
Ellerine ayaklarına saçlarına
Afşar TİMUÇİN
02.03.2008 - 00:33
Gizli yaralar saklanmaktan vazgeçerler bir gün…
Ahhh hiç çocuk olmasaydık…
Saklambaç oynayamaz artık çocuklar…
Belki de biz hiç oyunlar oynamamalıydık. Belki de hiç çocuk olmamalıydık…
Çocuk olamasaydık yalan uykulara dalmazdı gözlerimiz.
Topumuzu patlatmazdı ak saçlı dede…
Tam da en neşeli çığlıkta susturmazlardı bizi…
Annemiz bizi oyunun en tatlı yerinde eve çağırmazdı, biz üzgün ayrılmazdık hiçbir oyundan…
İp atlarken, komşu teyze bize kızmazdı: “Ses yapmayın… çocuk uyuyor …” diye…
-Biz de çocuktuk ve büyümeye bu kadar hevesliyken, sesimiz kısılmamalıydı belki…-
Çocuk olmasaydık o kötü çocuk çelme takmazdı ayağımıza, geçmişimiz de bir yara izi olmazdı o zaman…
Bir ağacın dalını kırmazdık dalda beyhude sallanan bir incir için. Canımız çekmezdi ki çocuk olmasaydık.
Çocuk olmasaydık bir bacağımız avluda asılı kalmazdı hiç…
Yüreklerimiz saf olmazdı bu kadar, kanmazdık öyle bir çubuklu şekere…
Bisikletten düşmezdik o zaman, dizimiz kanamazdı, bisikletimizin tekeri patlamazdı…Eseflenmezdik öyle, bir bisiklet tekerine…
…
Çocuk olmasaydık düşlere gebe kalamazdık…
Ama çocuk olmasaydık düştüğümüzde kalkmayı öğrenemezdik…
İnatla hayallerimizin iplerine asılıp yolculuklara çıkamazdık…
Bize öğretemezdi o zaman kimse bir ana şevkatini…
Büyümek için sıraya giremezdik o zaman…
Yaralarımız o günden bu yana var…
Ama çocuk olamasaydık, yaraların kabuk bağlayacağından da haberimiz olmazdı…
Şimdi çocuk olsaydık da kapansaydı annemiz öpünce yaralarımız…
Şimdi yaralarımız gün geçtikçe derinleşiyor…Kabuk bağlamasına fırsat verilmiyor ki hiçbir yaranın… Herkes aynı yerden kurcalıyor o yarayı… Ve tarifi, telafisi imkansız bir yara açılıyor…
Çelik çomak oynuyor her gün binlercesi, canımız acıyor.
Çocuk olsaydık daha temiz severdik. Kirli sevdaların üzerini bi güzel örterdik… Saf kalbimizle kimsenin tarif edemeyeceği hatta arzu edemeyeceği kadar büyük severdik.
Biz çocuk olurduk da yüreğimiz hep büyük olurdu.
Yolculuklardan korkmazdık. Gözümüz kapalı atlayabilirdik en derin sulara…
Dilimizin ucuna gelen her şey düşünmemize imkan tanımazdı…
Kekeme düşlerimiz olmazdı o zaman…
Bir bacağı kısa kalmazdı hiç bir hayalin…
…
Ben küçükken gökyüzü daha maviydi…
Ağaçlar daha bi yeşil…
Dağlar daha küçüktü sanki…
Uçurtmalar vardı kocaman semada, ufacık kalan…Fakat “Ben de varım.”diyen uçurtmalar…
Yürekler okyanus dolusu sevgiyle doluydu. Deniz daha bi denizdi, daha bi berraktı…
Çiçekler daha bi çiçek… Hanımeli daha bi hanımeliydi… Zambak daha bi zambak…
Gül daha bi “gü”ldü… Bülbül daha bi pervaneydi “gül”e…
Biz mi büyüdük hayallerimiz mi küçüldü?
Biz mi sınırsızız sevgiler mi sınırlı?
Bu siyah bulutta nerden çıktı? Gitmedi günlerdir…
Kim sakladı yıldızları? Gökyüzü neden bu kadar yalnız?
Belki de hiç oyunlar oynamamalıydık ya da hiç büyümemeliydik…
Her canımız yandığında ağlamaktan vazgeçebilirdik o zaman “büyüyünce geçebilir” ihtimaline karşı…
canım benim :))))
28.02.2008 - 22:39
bir güvercin feryattaysa
feryat benim umurumda
yanmış yakılmışsa
virane yıkılmışsa
küsmüşse birde
baharda genç yaşta
hele birde arkadaşımsa
benim umurumda
hayatı değersiz olmuşsa
gidip yad ellere konmuşsa
horlanıp zorlanmışsa
beim umurumra dostum
benim umurumda
uzaklar
carziyy seni hiç böle görmemiştim,özelin kapalı soramıyorum,noluyor carzy:?
27.02.2008 - 14:36
Sadece bir kardelen çiçeğiydin benim için
Buz gibi havada beyaz örtünün içinden çıkmış
Sade bir kardelen çiçeği
Siyah düşlerimin arasından
Boynu bükülmüş bir hançerle
Kalbimi Söküp Koparacak kadar Asi
İlk görüşte kalbimi çalacak kadar
Masum bir kardelen çiçeği
Gözlerini bile göremeden vuruldum sana
Gözlerine ilk baktığım anı ise hiic sorma
Karların arasında o güzel denizin ne işi vardı
Bilmiyordum amma
Artık senden başka hic bir sey sen olmuyordu bana
İki kere iki SEN
Uğurlu sayım SEN
Mecnunun Leylası SEN
Ferhatın Şirini SEN
Aşkımın adı SEN
SEN Kardelen Çiçeği
Ölümün adı SEN
Nerden bilebilirdim ölümün adının SEN oldugunu
Nerden bilirdim eriyip gideceğini
Nerden bilebilirdim Kardelen Çiçeği
Şimdi Seni düşünüyorum
Simdi karların arasında BEN seni arıyorum
Mecnunun yanında BEN seni soruyorum
Denizlere gözlerindir diye dalıyorum
Orada bile Seni bulamıyorum
Çarem kalmadı artık
Beyaz ÖRTÜNDEN başka
Gel artık Ölüm meleğim
Ben beyaz örtüne gidiyorum
Gel artık deniz Gözlüm
Denizinde Boğuluyorum
Gel artık Kardelen Çiçeğim! ! !
Seni Seviyorum
...............................................
canimmm umarim begenirsinnnnnn :))))
23.02.2008 - 00:39
pencereyi kapama
gök dolabilir içeri
sen neyi görebilirsin
ıslak bir bulutun ağışını mı
pencereyi kapama
kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin
kırık bir dalın yükünü mü
Pencereyi aç
Soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu
Kokusu hayatı yıkasın diye
Pencereyi aç
Sesin sarsın dünyayı
Duyulur elbet ta ötelerden
Yürek kendini tanır........
A.Z.Özger
23.02.2008 - 00:28
Sanal Aşk
Bu cok guzel ilkbahar sabahinda deniz kenarina park ettigi arabasinda, bu sarkiyi mirildanarak denize bakiyordu kadin.. Arabadan cani inmek istememisti.. Oysa hava ne guzeldi.. Kara kis bitmis, ilkbahar gelmisti iste. Onun oralara karakis geliyordur su aralar diye gecirdi aklindan.Sonra ne guzel bir sarki bu diye dusundu. Insanin icini burkarken ayni zamanda dudaklarin iradesizce sarkiya katiliyor..
Neydi onu bu kadar melankolik yapan. sevdigi terketmisti. Bu gune kadar kac sefer terk edilip, terk etmisti.. Neydi onu bu terkediste bu kadar cok yikan? Onun yazdiklarini hatirladi.. ici burkuldu gene.. Daha ilk satirda hissetmisti onun bir ayrilik mektubu oldugunu..
Nasil kanmisti yalanlarina? Hani gelecekti? Hani uzakliklar onun icin sevgisini kamcilayan bir kirbacti.. Yollar uzadikca, onun sevgisi artiyordu hani.. Nasil inanmisti bu yalanlara? .. Neden bu kadar muhtacti sevilmeye.. Neden kanmisti.. Adinin bile O oldugundan emin olmadigi birine.. Tum bunlari hak edecek ne yapmisti? Acaba adam, kadinin, ona oldugu kadar durust muydu? Yoksa hepsi koca bir hic miydi? Bombos hayallerle dolu birbucuk yilini dusundu.. Kalemi aldi eline ve yazmaya basladi...
Bir gun ask biter..
Anilarda tadi kalir..
Yarim kalan askin tadi..
Damaklarda saklanir..
Belki de yasanmayan asklar..
Bu yuzden hep tatlidir..
Siiri gozyaslari icinde okudu. Kalemi elinden birakti, arabadan cikti. Bu ara ne cok kilo verdim, bu ask sadece kilo vermeme yaradi diye dusunup gulumsedi.. Hayir dedi 7 yil sonra siir yazmama yaradi, 7 yil sonra kalbim oldugunu hissetmeme, 7 yil sonra birini sevmenin ve 7 yil sonra sevilmenin ne guzel oldugunu hatirlamama, ilk defa adima yazilmis bir sarkida mutluluktan aglamama yaradi diye dusundu..
Arabaya gitti, cep telefonunu eline aldi.. Bir an oyle kaldi.. Arayip aramamak, arasinda bocaladi.. Cep telefonunu birakti ve kalemini alip yazmaya basladi.
Neye yarar yuregimiz dolu olmazsa askla,
Neye yarar bu dunya,ask olmasa...
Yazilabilir miydi siir?
Cizilebilir miydi resim?
Sarkilar yurekten soylenir miydi boylesine?
Dusebilir miydik..?
Suzulen bir yaprak gibi sevginin kucagina..
Acilabilir miydik?
bir yelkenli gibi..
ask denizinin koynuna..
ask olmasa..
Gozlerindeki yaslari tekrar sildi, arabasini calistirdi, eve dogru surdu.. Belki bir e-mail daha gelmistir diye dusundu.. Affet diyen.. Yuzunu bir gulumseme sardi.. ASK SANAL BILE OLSA GUZELDI...
23.02.2008 - 00:10
özledik seni bee
arada bi bakıver be arkadaşım :)
koma beni selamsız uzklarda,
biliyorum şimdi
sende uzaklardasın
ama üzülme,alışacaksın,
o körpecik yüreğin örselenecek
ve keçeleşecek sonra
işte o zaman
hissetmeyeceksin
işte o zaman
artık ağır gelmeyecek darbeler
gülüp geçmeyi öğreneceksin
işte o zaman
özlemeyeceksin
şimdi çok yenisin küçüğüm
şimdi çok kırılgan
ama seninde gün gelip
boğazında düğümlenmeyecek
andığında geçmişin
gün gelip üzülmeyeceksin
uzaklar
annesi bu beyzanın öpüyorum onu :))
22.02.2008 - 20:50
yaşama,umuda,sevdaya dair yeni merhabalara nedersin
20.02.2008 - 18:26
OKU -ANLA
Evli bir çiftin ilk günki konuşmaları:
Damat: Ah! Nihayet rüya gerçek oluyor! !
Gelin: Senden ayrılmamı ister misin?
Damat: Hayır! Bu lafı bir daha asla söyleme!
Gelin: Sen.. Bana aşıkmısın?
Damat: Taaaabiki.
Gelin: Beni terketmeyi düşünür müsün?
Damat: Tabiki hayır.
Gelin: Peki bana bir öpücük verir misin?
Damat: Evet hem yüzüne hem gözüne.
Gelin: Peki bana bir gün vuracakmısın?
Damat: Asla! Ben o tür erkeklerden değilim.
Gelin: Sana güvenebilir miyim?
Damat: Evet.
Gelin: AŞKIM.
ve aradan bir sene geçtikten sonra yine aralarında aynı söyleşi döner ancak
ters bir şekilde (Metni aşağıdan yukarıya okuyun!)
14.02.2008 - 17:30
NEDEN! ! ! ? ? ?
09.02.2008 - 19:32
söyle
gençliğinde düşündüğün gibi oldumu hayatın
sürdümü hayallerindeki o hoş saltanatın
kopardılarmı senide acımadan insafsız
dilediğin gibi geçiyormu senin olan hayatın
aanlat
düşkırıklıkların nerde başladı ilk
nerde ve ne zaman kaybettiğini anladın
dünya denen cenderenin tabanı delik
biliyorum geçte olsa sende anladın
kırılma
üzerine gelsede en gaybana geceler
uykusuna dal bir melek içeri sessizce gire
karabasanlar girsede pembe düşler terine
mutlaka bir gün biri gelir gözyaşını siler
umut
sende yüklü hep böyle geçmez zaman
dileme sana çektirenlerden sakın aaman
çek restini koy postanı ne olur
göreceğin günler var çilelerde bundan yaman
uzaklar
bu seninkiydi
09.02.2008 - 00:18
hiç kimseyi düşünmemiştim bu kadar
aşka dair hiç bu kadar konuşmamıştım
sözler hiç bu kadar düzenli olmamıştı
hiç kimse için şimdi gelse dememiştim
yıllar önce bıraktım gidene dur demeyi
aynı gün başladım sigarayı dost bilmeyi
bak yoksun yine buralarda ben biçare
öğretme yine yalnızlığı sevmeyi
aşktan sevdadan hep uzak oldum
adım gibi sanım gibi şanım gibi
ve bi gün sen çıktın karşıma
bak yine öğrendim
sevgi denen kelimeyi
gözlerim hep yollarda
yüreğim hep uzaklarda
burda olmadığı kesin
önceden dağlardaydı
şimdi orada,yanıbaşında
uzaklar
bu yazdığımı okumadan çıkmışsın. ama sana değildi:(
05.02.2008 - 20:02
sözünü TUT.......
gecelerin işi
her gece sessiz
her atılan çığlıklar
kayboluyor gecenin karanlığında
savruluyor hayaller, mutluluklar
tek bir tane sağlam kalmayıncaya dek
gecenin karanlığı
örtüyor ayıpları, günahları
kim biliyor derlerse bunları
beni gösterin
ben her gece
yolumu aydınlatarak giderim
gecenin karanlığı
beni aşk körü yapmaması için
Toplam 25 mesaj bulundu