Ceyhun ırmağının Aral gölüne döküldüğü yerin güney kesimleri Harezm (Harzem) adıyla anılır. Öteden beri burada hüküm sürenlere Harzemşah (Harezmşah) denilmiştir.Harzemşahlar sülâlesinin atası Anuş-Tegin isminde, Begdili Türk zümresine mensup bir kişidir. Anuş- tegin Selçuklu Sultanı Melikşah'ın saray hizmetinde bulunuyordu. Oğlu Kudbeddin Muhammed, Selçuklulara bağlı kalarak, Harzemşah unvanı ile bu bölgenin valiliğini üstlenmiştir (1097-1128) . Daha sonra başa geçen Atsız ve İl-Arslan devirlerinde hem Irak Selçukluları hem de Kara-Hıtaylarla mücadele edildi. Nitekim İl-Arslan, Sultan Sencer'in ölümü üzerine bağımsızlığını ilân etti (1157) .
Harzemşahların en büyük hükümdarı Alaaddin Tekiş'tir (1172 -1200) . Tekiş, önce Kara-Hıtaylar'ı, ardından son Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul'u yendi. Harzemşahlar kısa sürede sınırlarını Doğu Anadolu'dan Maverâünnehir'e kadar genişlettiler. Âdeta Selçuklu devletinin vârisi oldular. Karahanlı ve Kara-hıtay devletlerine son verdiler. Ancak bu parlak dönem uzun sürmedi. 1220'de bütün ülke Cengiz Moğolları'nın istilâsına uğradı. Celâleddin Harzemşah devleti yeniden toparlamak için uğraştıysa da başarılı olamadı. Ölümü üzerine Harzemşahlar Devleti tamamen ortadan kalktı (1231) .
türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük ili...
konya ovası: bu düzlük nasıl tarif edilir..
yollar o kadar düz ve geniştir ki konya'ya giderken uçaklar acil iniş yapabilir o kadar yani
Atatürk ve Fenerbahçe
Büyük kurtarici 3 Mayis 1918 günü Kulübümüzü ziyaret etti ve hatira defterine Kulübü ve üyelerini öven satirlar yazdi.
Atatürk, 10 Agustos 1928 günü, 3-3 berabere biten Gazi kupasi maçindan sonra üçü Galatasarayli ve ikisi Fenerbahçeli olan bes kisinin önünde aynen sunlari söyledi:
' - Burada üçe üçüz...Çünkü ben de Fenerbahçeliyim! '
Bu arada, 5 Haziran 1932'de Kulübümüzün Kusdili'ndeki binasi yaninca, ilk bagis yine büyük kurtaricimiz Atatürk'ten geldi. Bu önemli olay, kulubümüzün tarihinde gerçekten apayri bir yere sahiptir ve bizi sonsuza kadar mutlu kilacaktir.
Resimde: Sarı Gömleği, Lacivert Ceketi ile Mustafa Kemal Atatürk
www.antu.com resim için
Hamamböcekleri evlerde ve işyerlerinde sık rastlanan haşerelerdir. Hamamböceği, görüldüğü ortamda büyük rahatsızlık oluşturur. Bunun nedeni de bu böceklerin sağlığımıza karşı oluşturduğu tehditin herkes tarafından biliniyor olmasıdır. Hamamböcekleri, yüksekte veya kapalı olan her yere rahatlıkla ulaşabilmekte ve üzerinde gezindiği her şeye mikrop bulaştırmaktadır.
Ülkemizde görülen önemli hamamböceği türleri şunlardır:
Hamamböceği mücadelesinde; uzman personel uygulama yapılacak alanı inceler, tür teşhisi yapar, ortamın niteliğine uygun yöntem ve ilacı belirler. belirlenen yönteme ve böcek türüne uygun periyot belirlenir. İncelemede dikkat edilecek bir diğer unsur da haşerenin kaynak ve yuvasının belirlenmesidir.
Uygulamalarda, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) onaylı ve ruhsatlı çevre sağlığı ilaçları kullanılır.
Uygulamalar; veteriner hekim kontrolünde, gerekli eğitimleri almış personel tarafından, işgüvenliği önlemleri alındıktan ve ortamda bulunanların da sağlığı güvence altında tutularak yapılacaktır.
marmara üniversitesi'nde arasıra derslere giren türkiye'nin tek hukuk ordinaryusu..tabi ordinaryusluk kaldırıldığı için bu gibi değerli hukukçular da son temsilcisi olmuştur bu ünvanın...
BİA Haber Merkezi
04.05.2001
----------
BİA- Hüseyin İnan, 1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu.
1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. 1968'de TİP ve daha sonra Milli Demokratik Devrim(MDD) içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen illegal ve dar örgütçülük fikri etrafında çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme fikrini geliştirmeye çalıştı. Özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı bu grup daha sonra, THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı.
14 Ekim 1969'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün El Fetih kamplarına gitti ve orada İsrail'e karşı savaştı. 1 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra 4 Amerikalının kaçırılması eylemlerinde yer aldı. 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, 9 Kasım 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la birlikte idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
9 Ekim 1968 yılında Adana'da doğdu. Adana'da doğmasına rağmen 5 yaşına kadar Almanya'da yaşadı. Daha sonra tekrar Adana'ya döndü ve burada ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladı. Daha sonra ise 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi devlet konservatuarına girdi. Burda tamamladığı üniversite eğitiminin ardından ise Çukurova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev aldı. Bu yıllarda felsefeye olan merakı sonucu tasavvufa ilgi duydu ve dergah eğitimi aldı. Adana'da bulunduğu yıllar içinde gitar dersleri veren ve bar çalışmaları yapan Göğebakan 1995 yılına kadar Adana'da yaşadı ve bu esnada bir evlilik yaptı. Bülent isminde çocuğu olan Göğebakan 1994 yılında eşinden ayrıldı.
Yaptığı besteleri Adana'da değerlendirememesi sebebiyle 1995 yılında İstanbul'a geldi. 1996 yılında Ben Sana Aşık Oldum albümünü çıkardı ve bu kasedi ile büyük bir çıkış yaptı. 'Ben Sana Aşık Oldum' ile müzik piyasasında kendine iyi bir yer edinen sanatçı, daha sonra çıkardığı kasetleri ile bu başarısını perçinlemeyi başarmıştır. Aralıksız olarak müzik üretimini sürdüren Göğebakan şu an itibariyle 5 albüme sahiptir...
İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut'un il merkezine uzaklığı 29 km'dir. Şuhut 1946 yılında ilçe olmuştur. Şuhut 'keşkek' yemeğiyle ünlüdür. Önemli bir et ve patates üretim merkezidir.
İlçenin tarihinin Neolitik çağa kadar uzandığı Şuhut Hisar, Karaadilli, Kepirtepe Höyüğü'nün bu çağa ait eserler olduğu tahmin edilmektedir.
Hitit döneminde ise Afyon ve Kütahya illerinde hüküm süren Mira Krallığına bağlı bir prenslik olan Kuvalya'nın başkentinin Şuhut olduğu bilinmektedir. Şuhut'un netleşmiş biçimdeki tarihi ise, Alemas adlı Frig komutanının Truva Savaşlarına katılan ve mağlûplar arasında yer alan birliklerini buraya kadar çekerek M.Ö. hâkimiyeti 1180 yıllarında 'Synnada' kentini kurmasıyla başlamaktadır.
M.Ö. 3500'lere kadar uzanan tarihi içinde Roma döneminde bir başkent ve medeniyet merkezi olmuştur. Bugünkü Şuhut, Truva Savaşları sonunda Trakyalı, Makedonyalı ve Ahiyalı birlikleriyle bölgeye gelen Akomas tarafından 'Synnada' adıyla M.Ö. 1180'de kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Synnada'nın önce Lidya, daha sonrada Pers hâkimiyeti altına girdiği görülmektedir. Hatta Perslere sığınan Atinalı ünlü komutan Alkibiyedes M.Ö. 404 yılında bugünkü Balçıkhisar Kasabası sınırları içerisinde yer alan 'Melisse' çiftliğinde ölmüştür. Daha sonraki yıllarda Romalılar ve Bizanslıların egemenliğine girdiği bilinmektedir. Bizans döneminde 'cfut' olan adı ise değişikliğe uğrayarak önce 'çıfut' olmuş, Türk hâkimiyetine girdiğinde (1219) İslâm askerleri içinde bulunan Şeyh Şuhudi Ömer Efendi'ye izafeten 'Şuhut' adını almıştır.
Türk hâkimiyetindeki Şuhut, 1150 yıllarında Orta Asya'nın güneyinden göç eden Akan Boyu Türklerince kurulmuştur.
Kurtuluş Savaşımızda ise Şuhut, kısa süre de olsa Ulu Önder Atatürk'ü, dolayısıyla Başkomutan karargâhını ağırlama şerefine erişmiş bir ilçemizdir.
Coğrafî bölge olarak İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut, Afyon'un güneyindedir. Batı Anadolu'yu İç Anadolu'ya bağlayan eşik arazi üzerinde olup, 1151 m rakımıyla Afyon'un en yüksek yerleşim merkezlerinden biridir.
İlçenin kuzeyinde Afyon ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri, doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle çevrilidir. 1 Merkez ve 6 Belde Belediyesi ile 31 köyü mevcuttur.
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 63.137'dir. Bunun 13.862'si ilçe merkezinde, 49.275'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 983 km²'dir.
İlçede 44 adet ilköğretim, 5 adet ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullarda Toplam 7.384 öğrenciye 327 öğretmenle eğitim ve öğretim verilmektedir. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce halkımızın beceri ve görgüsünü arttırmak için kurslar açılmaktadır. Bu kurslar genellikle halıcılık, giyim, makine, nakış, daktilo, bilgisayar, makrome kurslarıdır. Ayrıca ilçemizde AKÜ'ye bağlı bir Meslek Yüksek okulu bulunmaktadır.
İlçede ki 75 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 12 Sağlık Ocağı, 12 Sağlık Evi, 1 Sağlık Meslek Lisesi halkımızın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
İlçede 1500 kişi kapasiteli 1 stadyum bulunmaktadır. Bu stadyumun yanında 1991 yılında, inşaatına başlanan hizmet binası ve 450 kişi kapasiteli spor salonu da faaliyete geçmiştir. 7 adet spor kulübü vardır. Ayrıca, 500 kişi kapasiteli Karaadilli Kasabasında bir stadyum mevcut olup amatör kupa maçları düzenlenmektedir. Şuhut Hisar Belediye Spor, futbolun yanı sıra voleybol, basketbol ve atletizm dallarında müsabakalara iştirak etmektedir.
İlçe ekonomisinin temel taşını tarım ve hayvancılık sektörü teşkil etmektedir. İlçemizde genellikle buğday, arpa, nohut, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, haşhaş ziraatı yapılmaktadır. Meyvecilik son 15 yılda düzenli bir gelişme göstermiştir. Meyve ziraatinde vişne üretimi ön sırayı almaktadır. Bundan başka kiraz, elma, erik, armut gibi meyveler de yetiştirilmektedir. Vişne haricinde diğer meyvecilik alanları ticarî amaçtan çok, aile meyveciliği şeklindedir. Sebzecilik, ilçede büyük çapta aile ziraati şeklinde yapılmaktadır.
İlçemizde hayvancılık, tarım alanı içinde ekonomik değer bakımından en önemlisidir. Merkez ilçe ve köylerinde çok sayıda besihane bulunmaktadır. Besihanelerin çoğunluğunda dana besiciliği yapılmaktadır. İlçede et kombinaları vardır. Bu kombinalarda hazırlanan etler, firikofirik vasıtalarla, başta İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir ve Antalya'ya sevk edilmektedir.
İlçede hayvancılık içerisinde ikinci sırayı tavukçuluk almaktadır. İlçe merkez ve köylerinde çok sayıda tavuk kümesi mevcut olup, yumurta tavukçuluğu yapılmaktadır. İlçe ekonomisine yumurta üretimiyle çok büyük katkı sağlanmaktadır.Bunlardan başka koyun ve süt sığırcılığı da önemli ölçüde gelişme göstermiştir.
İlçede şahıslara ait yağ ve un fabrikaları mevcuttur.
İlçenin Hisartepesi (Synnada Höyüğü) , Bininler Kaya Mezarları ve Asmakaya Kalesi eski yerleşim yerleri olup, Kayabelen Göleti ve Selevir baraj gölü mesirelik ve dinlenme yerleridir.
Bininler; ilçenin Senir Köyü'ne 5 km uzaklıkta, birbirine bağlantılı odalardan meydana gelen Bizans kaya yerleşimidir. Günümüzde ise yayla barınağı olarak kullanılmaktadır. Kayalar üzerinde yer yer mezar odaları ve kaya mezarları ile eteklerinde Bizans dönemine ait ören yeri bulunmaktadır.
İlçenin Kayabelen Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 1.haftasında Şeyh Hamza Dede'yi Anma ve Hıdırellez Kültür Bayramı, Karaadilli Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 4. haftasında geleneksel yağlı güreşler yapılmaktadır.
Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Afyon ili, coğrafi konum itibariyle Marmara ve İç Anadolu bölgelerini Ege ve Akdeniz bölgelerine bağlayan bir geçit, bir eşik durumunda olması nedeniyle tarih boyunca doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir köprü, bir intikal bölgesi olmuştur. M.Ö. Üçbinden başlayarak bilinen beşbin yıllık bir tarihe sahip olan ve sırasıyla Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Hellenler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar'ın hüküm sürdükleri Afyon İli, ülkemizin üç coğrafi bölgesinde yer alması ve geçit olma özelliği nedeniyle “ Anadolu'nun Kilidi ” haline gelmiş. Anadolu'nun üstünlüğünü ele geçirmek ya da korumak için yapılan büyük savaşlardan olan İpsos (M.Ö.301) , Miryakefalon (1176) ve Büyük Taarruz (1922) savaşları Afyon topraklarında cereyan etmiştir. Geçiş ve kavşak bölgesi olması nedeniyle Hititler Arzava seferine giderken Afyon'dan geçmişler; Frigler sonunda gelip Afyon'a yerleşmişlerdir. Persler Apameia'yı (Dinar) merkez edinmiş. Roma ticaret yolları Afyon'da düğümlenmiştir. Bizanslılar Amorium'u (Emirdağ) askeri üs yapmış, Araplar ve Türkler Anadolu'nun kilidinin Afyon'un alınmasıyla açılacağını düşünerek Afyon'a saldırmış, Haçlı Seferleri buradan geçirilmek istenmiştir. Selçuklular Afyon'u üs olarak kullanmış, Osmanlılar, Anadolu'nun Osmanlılaşması için Karamanoğulları üzerine buradan sefer düzenlemiş, Anadolu'da egemen olmak isteyen Yunanlılar da yine stratejik öncelik verdikleri Afyon'da üstlenmişlerdir. Son olarak Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının en büyük zaferine ev sahipliği yapmıştır.
Böylesine tarihi ve stratejik bir öneme sahip olan Afyon İlinin günümüzde mermeri, Termal kaynakları, kaymağı, sucuğu ve haşhaşı ile de haklı bir ünü bulunmaktadır. Bütün bunlara ek olarak eşsiz doğal ve kültürel varlıkları da önemli bir turizm potansiyelini oluşturmaktadır. Afyon Valiliği tarafından Afyon'a ait tüm değerlerin doğru bir tanıtımını yapmak amacıyla hazırlanan “Anadolu'nun Kilidi AFYON” adlı kitap yaklaşık bir yıl süren bir çalışma ile tamamlanmıştır. Bir açık hava müzesi niteliğindeki Afyon İlini mümkün olduğunca bütün özellikleri ile ortaya konulmaya çalışıldığı bu eser, ili yakından tanımak isteyenlere sunulmuş bir bilgi demetidir.
Almanlar, 2. Dünya Savaşı'nda, 15 bin Yahudi çocuğu başta Auschwitz olmak üzere çeşitli toplama kamplarında gaz odalarında öldürdü. 'Ölüm kampları'ndan biri de Prag'a 60 kilometre uzaklıktaki Terezin Toplama Kampıdır... ama en ünlüsü içlerinde auschwitz'dir...yapılanlar sadece gaz odalrına kapatmakla bitmiyor,hergün amansızca yapılan işkenceler ve infazlar insanlık tarihine kara bir leke olarak düşen hitler'in gerçek yüzünü ortaya koymaktadır..insanları dinlerine göre değerlendirmek gibi büyük bir yanlışa kapılan nazi partisi,görmüştür ki savaştan sonra milliyetçilik insanlara hiçbir zaman mutluluk ve fayda getirmemiştir..
Oyuncular
Adrien Brody
- Wladyslaw Szpilman
Thomas Kretschmann
- Kaptan Wilm Hosenfeld
Frank Finlay
- Baba
Maureen Lipman
- Anne
Emilia Fox
- Dorota
Yönetmen
Roman Polanski
Senarist
Ronald Harwood
Yapımcı
Robert Benmussa
Roman Polanski
Alain Sarde
Wladyslaw Szpilman çok yetenekli Yahudi ve de Polonyalı bir piyanisttir. İkinci Dünya Savaşı esnasında sınır dışı edilmekten kaçmıştır. Bu kaçış sonucu Varşova'nın ara sokaklarında hayat mücadelesini sürdürmek zorunda kalmıştır. Savaşın vermiş olduğu ıstırabı, küçük düşmeyi ve ölüm-kalım mücadelesini şehirle paylaşmaktadır. Başkent Varşova’nın sokaklarında sürekli kaçış içindedir ve yıkıntılarda saklanarak yaşamayı başarmaktadır. İşte bu umutsuzluk içinde kıvrandığı dönemde bir Alman subayı ona yardım elini uzatır ve hayatta kalmasını sağlar.
roman polanski'nin yönettiği adrien brody'nin başrolünü oynadığı nefis ve müthiş oscar ödüllü filmi..tekrar tekrar izlenilmesi gereken bir film..tek kelime ile harika bir film...
iskoçya
27.08.2004 - 10:23gayda ve etekleri ortaya çok güzel bir görüntü çıkarıyor..
peri bacaları
26.08.2004 - 12:13kapodokya güzel atlar ülkesinin coğrafi güzellikleri
hakan şükür
25.08.2004 - 13:44evet hakan şükür çok efendi bir futbolcudur..
NOT:Fenerliyim
harzemşahlılar
25.08.2004 - 11:07HARZEMŞAHLAR (1097-1231)
Ceyhun ırmağının Aral gölüne döküldüğü yerin güney kesimleri Harezm (Harzem) adıyla anılır. Öteden beri burada hüküm sürenlere Harzemşah (Harezmşah) denilmiştir.Harzemşahlar sülâlesinin atası Anuş-Tegin isminde, Begdili Türk zümresine mensup bir kişidir. Anuş- tegin Selçuklu Sultanı Melikşah'ın saray hizmetinde bulunuyordu. Oğlu Kudbeddin Muhammed, Selçuklulara bağlı kalarak, Harzemşah unvanı ile bu bölgenin valiliğini üstlenmiştir (1097-1128) . Daha sonra başa geçen Atsız ve İl-Arslan devirlerinde hem Irak Selçukluları hem de Kara-Hıtaylarla mücadele edildi. Nitekim İl-Arslan, Sultan Sencer'in ölümü üzerine bağımsızlığını ilân etti (1157) .
Harzemşahların en büyük hükümdarı Alaaddin Tekiş'tir (1172 -1200) . Tekiş, önce Kara-Hıtaylar'ı, ardından son Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul'u yendi. Harzemşahlar kısa sürede sınırlarını Doğu Anadolu'dan Maverâünnehir'e kadar genişlettiler. Âdeta Selçuklu devletinin vârisi oldular. Karahanlı ve Kara-hıtay devletlerine son verdiler. Ancak bu parlak dönem uzun sürmedi. 1220'de bütün ülke Cengiz Moğolları'nın istilâsına uğradı. Celâleddin Harzemşah devleti yeniden toparlamak için uğraştıysa da başarılı olamadı. Ölümü üzerine Harzemşahlar Devleti tamamen ortadan kalktı (1231) .
konya
25.08.2004 - 10:56türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük ili...
konya ovası: bu düzlük nasıl tarif edilir..
yollar o kadar düz ve geniştir ki konya'ya giderken uçaklar acil iniş yapabilir o kadar yani
hamamböceği
25.08.2004 - 10:44dünya varolduğundan beri evrime uğramayan hayvanlardan birisi...
hekimoğlu
25.08.2004 - 10:07Hekimoğlu - Fatsa yöresi
Hekimoğlu Derler Benim Aslıma
Aynalı Martin Yaptırdım Da (Narinim) Kendi Neslime.
Hekim Oğlu Derler Bir Ufak Uşak,
Bir Omuzdan Bir Omuza (Narinim) On Arma Fişek.
Bugün Günlerden Pazardır Pazar,
Çitlice Muhtarı (Narinim) ,Puştluklar Düzer
Ünye Fatsa Arası,Ordu Da Kuruldu,
Hekimoğlu dediğin de (Narinim) O Da Vuruldu.
Konaklar Yaptırdım Döşetemedim,
Ünye Fatsa Bir Oldu Da(Narinim) Başedemedim.
Konaklar Yaptırdım Mermer Direkli,
Hekimoğlu Dediğin De (Narinim) Aslan Yürekli.
Bahçearmut Dibinde Kaymak Yedin Mi,
Hekimoğlu'nu Görünce (Narinim) Budur Dedin Mi...
Mehmet Bayrak
fenerbahçe
25.08.2004 - 09:56Atatürk ve Fenerbahçe
Büyük kurtarici 3 Mayis 1918 günü Kulübümüzü ziyaret etti ve hatira defterine Kulübü ve üyelerini öven satirlar yazdi.
Atatürk, 10 Agustos 1928 günü, 3-3 berabere biten Gazi kupasi maçindan sonra üçü Galatasarayli ve ikisi Fenerbahçeli olan bes kisinin önünde aynen sunlari söyledi:
' - Burada üçe üçüz...Çünkü ben de Fenerbahçeliyim! '
Bu arada, 5 Haziran 1932'de Kulübümüzün Kusdili'ndeki binasi yaninca, ilk bagis yine büyük kurtaricimiz Atatürk'ten geldi. Bu önemli olay, kulubümüzün tarihinde gerçekten apayri bir yere sahiptir ve bizi sonsuza kadar mutlu kilacaktir.
Resimde: Sarı Gömleği, Lacivert Ceketi ile Mustafa Kemal Atatürk
www.antu.com resim için
hamamböceği
25.08.2004 - 09:40Hamamböcekleri evlerde ve işyerlerinde sık rastlanan haşerelerdir. Hamamböceği, görüldüğü ortamda büyük rahatsızlık oluşturur. Bunun nedeni de bu böceklerin sağlığımıza karşı oluşturduğu tehditin herkes tarafından biliniyor olmasıdır. Hamamböcekleri, yüksekte veya kapalı olan her yere rahatlıkla ulaşabilmekte ve üzerinde gezindiği her şeye mikrop bulaştırmaktadır.
Ülkemizde görülen önemli hamamböceği türleri şunlardır:
-Blatta orientalis (Oryantal Hamamböceği)
-Blattella germanica (Alman Hamamböceği)
-Periplaneta americana (Amerikan Hamamböceği)
-Periplaneta austuralasia (Avusturalya-Asya Hamamböceği)
Hamamböceği mücadelesinde; uzman personel uygulama yapılacak alanı inceler, tür teşhisi yapar, ortamın niteliğine uygun yöntem ve ilacı belirler. belirlenen yönteme ve böcek türüne uygun periyot belirlenir. İncelemede dikkat edilecek bir diğer unsur da haşerenin kaynak ve yuvasının belirlenmesidir.
Uygulamalarda, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) onaylı ve ruhsatlı çevre sağlığı ilaçları kullanılır.
Uygulamalar; veteriner hekim kontrolünde, gerekli eğitimleri almış personel tarafından, işgüvenliği önlemleri alındıktan ve ortamda bulunanların da sağlığı güvence altında tutularak yapılacaktır.
sulhi dönmezer
25.08.2004 - 09:08marmara üniversitesi'nde arasıra derslere giren türkiye'nin tek hukuk ordinaryusu..tabi ordinaryusluk kaldırıldığı için bu gibi değerli hukukçular da son temsilcisi olmuştur bu ünvanın...
vadideki zambak
24.08.2004 - 18:34honore de balzac'ın muhteşem dev eseridir..
tasvirleri çok ağır olmasına rağmen çok sürükleyici ve duygu yüklü bir üslubu vardır...
burj al arab oteli
24.08.2004 - 18:32dünyanın ilk ve tek 7 yıldızlı otelidir..
otelin içeni gezmek 100 dolardır..
tabi dubai hükümeti kabul ederse :)
burj al arab oteli
24.08.2004 - 18:32Kimilerine göre ‘altın şehir’ kimilerine göre ‘alışveriş cenneti’. Çölün huzurlu tenhasından çarşı pazarın telaşına, koşuşturmasına bir yelpaze şehir, Dubai.
telefon sapıkları
24.08.2004 - 10:45122 acil sıhhi imdat servisine günde 100 bin tane sapıkın telefon ettiğini,bir o kadar da itfaiye'ye telefon geldiğini....
engin civan
24.08.2004 - 10:19hortumun ucunun başladığı yer...
kayınvalide
24.08.2004 - 10:16gelinlerin çok çektiklerini iddia ettikleri kişidir
hüseyin inan
24.08.2004 - 10:15BİA Haber Merkezi
04.05.2001
----------
BİA- Hüseyin İnan, 1949'da Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Bozhöyük köyünde doğdu. İlk ve orta okulu Sarız'da, liseyi Kayseri'de okudu.
1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. 1968'de TİP ve daha sonra Milli Demokratik Devrim(MDD) içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen illegal ve dar örgütçülük fikri etrafında çekirdek bir grup oluşturup, kır gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme fikrini geliştirmeye çalıştı. Özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan'ın attığı bu grup daha sonra, THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı.
14 Ekim 1969'da Filistin Kurtuluş Örgütü'nün El Fetih kamplarına gitti ve orada İsrail'e karşı savaştı. 1 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra 4 Amerikalının kaçırılması eylemlerinde yer aldı. 24 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalanarak, 9 Kasım 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la birlikte idama mahkum edildi. 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
murat göğebakan
24.08.2004 - 10:129 Ekim 1968 yılında Adana'da doğdu. Adana'da doğmasına rağmen 5 yaşına kadar Almanya'da yaşadı. Daha sonra tekrar Adana'ya döndü ve burada ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladı. Daha sonra ise 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi devlet konservatuarına girdi. Burda tamamladığı üniversite eğitiminin ardından ise Çukurova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev aldı. Bu yıllarda felsefeye olan merakı sonucu tasavvufa ilgi duydu ve dergah eğitimi aldı. Adana'da bulunduğu yıllar içinde gitar dersleri veren ve bar çalışmaları yapan Göğebakan 1995 yılına kadar Adana'da yaşadı ve bu esnada bir evlilik yaptı. Bülent isminde çocuğu olan Göğebakan 1994 yılında eşinden ayrıldı.
Yaptığı besteleri Adana'da değerlendirememesi sebebiyle 1995 yılında İstanbul'a geldi. 1996 yılında Ben Sana Aşık Oldum albümünü çıkardı ve bu kasedi ile büyük bir çıkış yaptı. 'Ben Sana Aşık Oldum' ile müzik piyasasında kendine iyi bir yer edinen sanatçı, daha sonra çıkardığı kasetleri ile bu başarısını perçinlemeyi başarmıştır. Aralıksız olarak müzik üretimini sürdüren Göğebakan şu an itibariyle 5 albüme sahiptir...
şuhut
24.08.2004 - 10:08İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut'un il merkezine uzaklığı 29 km'dir. Şuhut 1946 yılında ilçe olmuştur. Şuhut 'keşkek' yemeğiyle ünlüdür. Önemli bir et ve patates üretim merkezidir.
İlçenin tarihinin Neolitik çağa kadar uzandığı Şuhut Hisar, Karaadilli, Kepirtepe Höyüğü'nün bu çağa ait eserler olduğu tahmin edilmektedir.
Hitit döneminde ise Afyon ve Kütahya illerinde hüküm süren Mira Krallığına bağlı bir prenslik olan Kuvalya'nın başkentinin Şuhut olduğu bilinmektedir. Şuhut'un netleşmiş biçimdeki tarihi ise, Alemas adlı Frig komutanının Truva Savaşlarına katılan ve mağlûplar arasında yer alan birliklerini buraya kadar çekerek M.Ö. hâkimiyeti 1180 yıllarında 'Synnada' kentini kurmasıyla başlamaktadır.
M.Ö. 3500'lere kadar uzanan tarihi içinde Roma döneminde bir başkent ve medeniyet merkezi olmuştur. Bugünkü Şuhut, Truva Savaşları sonunda Trakyalı, Makedonyalı ve Ahiyalı birlikleriyle bölgeye gelen Akomas tarafından 'Synnada' adıyla M.Ö. 1180'de kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Synnada'nın önce Lidya, daha sonrada Pers hâkimiyeti altına girdiği görülmektedir. Hatta Perslere sığınan Atinalı ünlü komutan Alkibiyedes M.Ö. 404 yılında bugünkü Balçıkhisar Kasabası sınırları içerisinde yer alan 'Melisse' çiftliğinde ölmüştür. Daha sonraki yıllarda Romalılar ve Bizanslıların egemenliğine girdiği bilinmektedir. Bizans döneminde 'cfut' olan adı ise değişikliğe uğrayarak önce 'çıfut' olmuş, Türk hâkimiyetine girdiğinde (1219) İslâm askerleri içinde bulunan Şeyh Şuhudi Ömer Efendi'ye izafeten 'Şuhut' adını almıştır.
Türk hâkimiyetindeki Şuhut, 1150 yıllarında Orta Asya'nın güneyinden göç eden Akan Boyu Türklerince kurulmuştur.
Kurtuluş Savaşımızda ise Şuhut, kısa süre de olsa Ulu Önder Atatürk'ü, dolayısıyla Başkomutan karargâhını ağırlama şerefine erişmiş bir ilçemizdir.
Coğrafî bölge olarak İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut, Afyon'un güneyindedir. Batı Anadolu'yu İç Anadolu'ya bağlayan eşik arazi üzerinde olup, 1151 m rakımıyla Afyon'un en yüksek yerleşim merkezlerinden biridir.
İlçenin kuzeyinde Afyon ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri, doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle çevrilidir. 1 Merkez ve 6 Belde Belediyesi ile 31 köyü mevcuttur.
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 63.137'dir. Bunun 13.862'si ilçe merkezinde, 49.275'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 983 km²'dir.
İlçede 44 adet ilköğretim, 5 adet ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullarda Toplam 7.384 öğrenciye 327 öğretmenle eğitim ve öğretim verilmektedir. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce halkımızın beceri ve görgüsünü arttırmak için kurslar açılmaktadır. Bu kurslar genellikle halıcılık, giyim, makine, nakış, daktilo, bilgisayar, makrome kurslarıdır. Ayrıca ilçemizde AKÜ'ye bağlı bir Meslek Yüksek okulu bulunmaktadır.
İlçede ki 75 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 12 Sağlık Ocağı, 12 Sağlık Evi, 1 Sağlık Meslek Lisesi halkımızın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
İlçede 1500 kişi kapasiteli 1 stadyum bulunmaktadır. Bu stadyumun yanında 1991 yılında, inşaatına başlanan hizmet binası ve 450 kişi kapasiteli spor salonu da faaliyete geçmiştir. 7 adet spor kulübü vardır. Ayrıca, 500 kişi kapasiteli Karaadilli Kasabasında bir stadyum mevcut olup amatör kupa maçları düzenlenmektedir. Şuhut Hisar Belediye Spor, futbolun yanı sıra voleybol, basketbol ve atletizm dallarında müsabakalara iştirak etmektedir.
İlçe ekonomisinin temel taşını tarım ve hayvancılık sektörü teşkil etmektedir. İlçemizde genellikle buğday, arpa, nohut, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, haşhaş ziraatı yapılmaktadır. Meyvecilik son 15 yılda düzenli bir gelişme göstermiştir. Meyve ziraatinde vişne üretimi ön sırayı almaktadır. Bundan başka kiraz, elma, erik, armut gibi meyveler de yetiştirilmektedir. Vişne haricinde diğer meyvecilik alanları ticarî amaçtan çok, aile meyveciliği şeklindedir. Sebzecilik, ilçede büyük çapta aile ziraati şeklinde yapılmaktadır.
İlçemizde hayvancılık, tarım alanı içinde ekonomik değer bakımından en önemlisidir. Merkez ilçe ve köylerinde çok sayıda besihane bulunmaktadır. Besihanelerin çoğunluğunda dana besiciliği yapılmaktadır. İlçede et kombinaları vardır. Bu kombinalarda hazırlanan etler, firikofirik vasıtalarla, başta İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir ve Antalya'ya sevk edilmektedir.
İlçede hayvancılık içerisinde ikinci sırayı tavukçuluk almaktadır. İlçe merkez ve köylerinde çok sayıda tavuk kümesi mevcut olup, yumurta tavukçuluğu yapılmaktadır. İlçe ekonomisine yumurta üretimiyle çok büyük katkı sağlanmaktadır.Bunlardan başka koyun ve süt sığırcılığı da önemli ölçüde gelişme göstermiştir.
İlçede şahıslara ait yağ ve un fabrikaları mevcuttur.
İlçenin Hisartepesi (Synnada Höyüğü) , Bininler Kaya Mezarları ve Asmakaya Kalesi eski yerleşim yerleri olup, Kayabelen Göleti ve Selevir baraj gölü mesirelik ve dinlenme yerleridir.
Bininler; ilçenin Senir Köyü'ne 5 km uzaklıkta, birbirine bağlantılı odalardan meydana gelen Bizans kaya yerleşimidir. Günümüzde ise yayla barınağı olarak kullanılmaktadır. Kayalar üzerinde yer yer mezar odaları ve kaya mezarları ile eteklerinde Bizans dönemine ait ören yeri bulunmaktadır.
İlçenin Kayabelen Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 1.haftasında Şeyh Hamza Dede'yi Anma ve Hıdırellez Kültür Bayramı, Karaadilli Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 4. haftasında geleneksel yağlı güreşler yapılmaktadır.
afyon
24.08.2004 - 10:08Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Afyon ili, coğrafi konum itibariyle Marmara ve İç Anadolu bölgelerini Ege ve Akdeniz bölgelerine bağlayan bir geçit, bir eşik durumunda olması nedeniyle tarih boyunca doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir köprü, bir intikal bölgesi olmuştur. M.Ö. Üçbinden başlayarak bilinen beşbin yıllık bir tarihe sahip olan ve sırasıyla Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Hellenler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar'ın hüküm sürdükleri Afyon İli, ülkemizin üç coğrafi bölgesinde yer alması ve geçit olma özelliği nedeniyle “ Anadolu'nun Kilidi ” haline gelmiş. Anadolu'nun üstünlüğünü ele geçirmek ya da korumak için yapılan büyük savaşlardan olan İpsos (M.Ö.301) , Miryakefalon (1176) ve Büyük Taarruz (1922) savaşları Afyon topraklarında cereyan etmiştir. Geçiş ve kavşak bölgesi olması nedeniyle Hititler Arzava seferine giderken Afyon'dan geçmişler; Frigler sonunda gelip Afyon'a yerleşmişlerdir. Persler Apameia'yı (Dinar) merkez edinmiş. Roma ticaret yolları Afyon'da düğümlenmiştir. Bizanslılar Amorium'u (Emirdağ) askeri üs yapmış, Araplar ve Türkler Anadolu'nun kilidinin Afyon'un alınmasıyla açılacağını düşünerek Afyon'a saldırmış, Haçlı Seferleri buradan geçirilmek istenmiştir. Selçuklular Afyon'u üs olarak kullanmış, Osmanlılar, Anadolu'nun Osmanlılaşması için Karamanoğulları üzerine buradan sefer düzenlemiş, Anadolu'da egemen olmak isteyen Yunanlılar da yine stratejik öncelik verdikleri Afyon'da üstlenmişlerdir. Son olarak Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının en büyük zaferine ev sahipliği yapmıştır.
Böylesine tarihi ve stratejik bir öneme sahip olan Afyon İlinin günümüzde mermeri, Termal kaynakları, kaymağı, sucuğu ve haşhaşı ile de haklı bir ünü bulunmaktadır. Bütün bunlara ek olarak eşsiz doğal ve kültürel varlıkları da önemli bir turizm potansiyelini oluşturmaktadır. Afyon Valiliği tarafından Afyon'a ait tüm değerlerin doğru bir tanıtımını yapmak amacıyla hazırlanan “Anadolu'nun Kilidi AFYON” adlı kitap yaklaşık bir yıl süren bir çalışma ile tamamlanmıştır. Bir açık hava müzesi niteliğindeki Afyon İlini mümkün olduğunca bütün özellikleri ile ortaya konulmaya çalışıldığı bu eser, ili yakından tanımak isteyenlere sunulmuş bir bilgi demetidir.
toplama kampları
24.08.2004 - 10:01Almanlar, 2. Dünya Savaşı'nda, 15 bin Yahudi çocuğu başta Auschwitz olmak üzere çeşitli toplama kamplarında gaz odalarında öldürdü. 'Ölüm kampları'ndan biri de Prag'a 60 kilometre uzaklıktaki Terezin Toplama Kampıdır... ama en ünlüsü içlerinde auschwitz'dir...yapılanlar sadece gaz odalrına kapatmakla bitmiyor,hergün amansızca yapılan işkenceler ve infazlar insanlık tarihine kara bir leke olarak düşen hitler'in gerçek yüzünü ortaya koymaktadır..insanları dinlerine göre değerlendirmek gibi büyük bir yanlışa kapılan nazi partisi,görmüştür ki savaştan sonra milliyetçilik insanlara hiçbir zaman mutluluk ve fayda getirmemiştir..
piyanist
24.08.2004 - 09:52Yapım Yılı: 2001
Süre: 150 dk
Oyuncular
Adrien Brody
- Wladyslaw Szpilman
Thomas Kretschmann
- Kaptan Wilm Hosenfeld
Frank Finlay
- Baba
Maureen Lipman
- Anne
Emilia Fox
- Dorota
Yönetmen
Roman Polanski
Senarist
Ronald Harwood
Yapımcı
Robert Benmussa
Roman Polanski
Alain Sarde
Müzik
Wojciech Kilar
Görüntü Yönetmeni
Pawel Edelman
Roman
Wladyslaw Szpilman
piyanist
24.08.2004 - 09:52Wladyslaw Szpilman çok yetenekli Yahudi ve de Polonyalı bir piyanisttir. İkinci Dünya Savaşı esnasında sınır dışı edilmekten kaçmıştır. Bu kaçış sonucu Varşova'nın ara sokaklarında hayat mücadelesini sürdürmek zorunda kalmıştır. Savaşın vermiş olduğu ıstırabı, küçük düşmeyi ve ölüm-kalım mücadelesini şehirle paylaşmaktadır. Başkent Varşova’nın sokaklarında sürekli kaçış içindedir ve yıkıntılarda saklanarak yaşamayı başarmaktadır. İşte bu umutsuzluk içinde kıvrandığı dönemde bir Alman subayı ona yardım elini uzatır ve hayatta kalmasını sağlar.
piyanist
24.08.2004 - 09:50roman polanski'nin yönettiği adrien brody'nin başrolünü oynadığı nefis ve müthiş oscar ödüllü filmi..tekrar tekrar izlenilmesi gereken bir film..tek kelime ile harika bir film...
Toplam 816 mesaj bulundu