Bir Kuş
Bir kuşun yüreği olsaydım eğer
Hiç konuşulmayanları
Hiç söylenmeyenleri
Köşe bucak gizli gizli saklananları
Bir kuşun yüreği olsaydım eğer
Ve sana gösterseydim
Bir kuşun sevgisi olsaydım eğer
Pencerende dolaşır
Küçük sırlarına bakar
Yanına gelip şakalar yapar
Bir kuşun sevgisi olsaydım eğer
Ve sana dokunsaydım
Bir kuşun kanatları olsaydım eğer
Kocaman gemiler kayık gibi kalır
İnsanlar ateşböcekleri kadar
Bir kuşun kanatları olsaydım eğer
Ve seni götürseydim
Bir kuşun sesi olsaydım eğer
Tanımadığın şarkıları başka dillerde söylesek
Bilinmez seslerle oyunlar oynasak
Bir kuşun sesi olsaydım eğer
Ve sana seslenseydim
İntegral
Güzel günler mi geçti
Yoksa biz mi çirkinleştik
Adını koyamadığımız her gün yeni şey var
Yeşilmişik bir zamanlar
Kuruduk koyu kahverengi
Tozu dumana katıyor yaşam
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
Babamın maaşı 60'da bin lira
Benimkisi 83'te tam otuz bin lira
Bugün artık milyoneriz
Ama ekmek aslanın ağzında
Türk Lirası dolar bazında
İntegralimi al abi...
Birleştirmek için ayrılıyor insanlar
Ee? E'si bu politika hep böyle
O günler kırmızıydı
Artık tümden alaca
Beyazın da beyazı
yersen yani!
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
'Çalışan kazanır'dı
Öyle derdi büyükler
La Fontaine'nin karıncaları bile şaşkın
Havaî mavi pek moda
Ya da hercai menekşe
Özet olarak köşe dönmece...
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
Adam Sen De
Adımı düşürmüşüm yere, dipsiz kuyuya, vardı ve hiç duymazlardı.
psikologlar gülsün.
Değişik insanlardı ama çok ses vardı
ve hiç duymazlardı.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Büyük bir köy oldu bu ülke.
Güle güle! Politikacı gülsün.
Kargadan başka kuş tanımam
ve hiç önermem benden küçüklere.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Boğaz tokluğu tek ilkemiz.
Parası olan yaşar, doktorlar gülsün.
Sağ olsun sağ kalanlar.
Hastayım demeyin hemen anlarlar.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Onyedisinde çocuk var içeride.
Acaba ne diye? Yargıçlar gülsün.
Çeyrek var yüzyılı devirmeye ama
bizde 'Hayır, sırası değil! '
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Okuduk, okuduk, ok olduk.
Çok geldik. Öğretmenim gülsün.
Gemiler yürümüyor kaptan, köşeler bizi bekler.
Neden Mazhar?
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Yeşilden hiç hoşlanmam.
Ben betonu severim. Mimarlar gülsün.
Her yıl ur gibi büyürüm. Tek yol Aspirin!
Sonra düşünürüm.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Onlar uçuyor, biz yaya.
Alışamadık hâlâ yenile yenile.
Siz Hanya'ya ben Konya'ya.
Bana bir gül verin, birlikte gülelim.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Çiçekler Su İster
Kimi petunya kimi sardunya, çiğdemsin bazen manolya,
Karanfilsin, karamsarsın bazen.
Ve fulya ve dalya,
Güldürürsün, gülsün, sümbülsün,
Sarmaşıksın karmaşıksın bazen.
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister
Su yoksa sevgimiz yaşatsın onları
Biraz da sen konuş
Duymayan hiç kalmasın
Güzel bahçemiz hiç solmasın
Nilüfersin, yağmuru seversin,
Yediverensin, kardelensin,
Fesleğensin, filbaharsın bilinmez.
Begonvildir, üzerliktir, ortancadır güzelliktir,
Mine de olsa orkide de olsa fark etmez.
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister...
Ya şebboysa? Ya nergisse?
Hüzünlenmişse,
Ya yaseminse, şakayıksa,
Ya şaka yaparsa bizlere?
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister...
Yolculuk
Sen bir kuştun
Çok uçmuş, yorulmuştun
Bense kıştım, herşeyden bıkmıştım
Sen güneştin
Ben biraz sonbahar
Bak, haber vermeden gidiyor yolcular
Her gün bir parçamız kopar yolculuk boyunca
Her gün bir parçamız kopar ama seninki çok büyük
Sen bir sistin
Bense biraz pus
İkimiz kaldık, yok başka çaremiz
Sen denizdin
Ben içindeki tuz
İkimiz kaldık, bitiyor yolumuz
Her gün bir parçamız kopar yolculuk boyunca
Her gün bir parçamız kopar ama seninki çok büyük
Sensiz Olmaz
Bu sabah yalnız uyandım
sensiz olmaz
Tanıdık kokular yok
sensiz olmaz
Kahvaltım anlamsızdı
sensiz olmaz
İlk sigaram bile tatsızdı
sensiz olmaz
Anlaşılan alışmışım
sensiz olmaz
Bir verdiysem iki almışım
sensiz olmaz
Aşk bir dengesizlik işi
sensiz olmaz
Dengeye dönüşendir sevgi
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Yalnızlık zor sokaklar çıkmaz
sensiz olmaz
Hep tekdüze herşey dümdüz
sensiz olmaz
Anlamak çözmeye yetmez
sensiz olmaz
Biraz telaşlı, huzursuz
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Gece gelmiş yatağım boş
sensiz olmaz
Sen uzaktasın ben uzanmış
sensiz olmaz
Anlamak çözmeye yetmez
sensiz olmaz
Biraz telaşlı, huzursuz
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Mum
Sen içimdeki küçük mum
Hala sönmedin yanıyor musun?
Gündüz aydınlıkta kaybolup
Gece yatınca karşımdasın
En soğuk rüzgârlarda
En ıslak yağmurlarda bırakmadın beni
Yalnız anlarımda korktuğum zamanlarda
Vazgeçmedin benden
Bana kızmadın unuttum diye
Başarısız bir akşamüstü
Tepem atmış bağırıyorken
Dinledin çıt çıkarmadan
En gizli duygularda
En saçma sözlerde utanmadın benden
Yalnız anlarımda üşüdüğüm zamanlarda
Sen ısıttın beni
Ne zamandır birlikteyiz
Kim öğretti kaçmamayı
Yoksa ben mi yarattım
Yaşlanmaya başladıktan sonra
En suskun günlerde
En güçsüz saatlerde sıkılmadın benden
Yalnız anlarımda ümitsiz zamanlarda
Şarkı oldun bana
Dalyan
Dalyan deltası...
Kafam biraz karışıktır oldum olası
Denize doğru, yüzlerce yol var
Ama hangisi doğru hangisi çıkmaz?
Aman, sen bir yana ben bir yana
Ayrı düşmüşüz yan yana
Karşımız deniz
Yardım et yoksa gidemeyiz
Kıyıda bir saz gibi yalnızlık olmaz
Dalyan deltası
Yaşamın ta kendisi
Düğümdür dokusu
Öyle kolay çözülmez
Aman, sen bir yana
ben bir yana
Ayrı düşmüşüz yan yana
Basit
Basit, basit, basit
An basit
Zaman basit
Yıllar geçsin bak gör çok zor
Basit, basit, basit
Sen basit
Ben basit
İkimiz olalım bak gör çok zor
Basit, basit, basit
Kalmak basit
Almak basit
Ver dersinler bak gör çok zor
Bir tek sen varsın basit olmayan
Yaşanmadıkça
sorulmayan
Bir tek sen anlarsın
Doğrularda sorun var
Sen ağlarken onlar gülüyorlar
Basit, basit, basit
Doğmak basit
Ölmek basit
Yaşamaya kalk ve gör çok zor
Bu Şarkılar Adam Olmaz
Ne gecemiz katran karası
Ne de 'Kolay gelsin bakalım'
Olmadı yaşam
Sevdanın yolları yokuş
Şans hiç alışmamış bize, nedense!
Sizin bêlalınız ben olamadım
Şöyle bir masaya vurup susturamadım
Hadi iyisin, iyisin dediniz
Ama faka basan hep bendeniz
Doğduğumda ölmeye değil
Yaşamaya yattım
Bu şarkılar adam olmaz...
Ağıtım elinde silahla vurulana değil
Her gün yavaş yavaş ölene dair
Herkesin sözcüsü olamadık
Çok yazık!
Sözümüz bitince Nazım'a sığınamadık
Bu şarkılar adam olmaz...
İnsanın dışındakiler ilgimizi çeker
Oysa içimize inenler pek az
Sessiz isyanı hiç kimse istemez
Biz dövüşmekten yanayız
Bu şehri İstanbul ki
Taşı toprağı moloz
Artık bize söylemek düşmez
İHSANOĞLU: 'İKÖ İÇİNDE BİR DÖNÜM NOKTASINA ŞAHİT OLDUK'
İslam Konferansı Örgütü genel sekreterliğine seçilen Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ'de genel sekreterin seçimle belirlenmesinin ve bu göreve bir Türkün gelmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
İKÖ GENEL SEKRETERİ İHSANOĞLU: 'TEŞEKKÜR EDERİM'
İKÖ genel sekreterliğine seçilen Ekmeleddin İhsanoğlu da, Türk hükümetine, Başbakan'a ve Bakan'a güvenlerinden dolayı teşekkür etti.
1943 yılında Kahire’de doğan İhsanoğlu’nun bilim tarihi, Türk kültürü, İslam dünyası ve Batı dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri hakkında değişik dillerde çok sayıda kitap, makale ve tebliği bulunuyor.
İhsanoğlu, Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra El Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. Türk kültürünü küçük yaşta aile çevresinde tanıyan İhsanoğlu, Kahire Milli Kütüphanesi’nde ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmaları yaptı. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı.
İslâm ve Batı kültürüyle yakından teması olan İhsanoğlu, 1984’te profesör oldu. Prof. İhsanoğlu, İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin genel direktörlüğünün yanı sıra İÜ Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun başkanlığını ve İÜ Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi müdürlüğü görevlerinde bulundu. UNESCO ve Harvard Üniversitesi’ndeki görevlerinin yanı sıra millî ve uluslararası birçok bilim kurumunun üyesi olan İhsanoğlu, bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı. Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi olan İhsanoğlu evli ve 3 çocuk babası.
dünyada o kadar çok bunları biliyormusunuz bölümü yazısı vardır ki bunları buraya yazmak imkansızdır
arkadaşlarla eskiden dergi çıkartırken bu köşe hep benim olurdu
bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye
bazen insanlar bunlara gereksiz gözü ile bakarlar ama bilgi yarışmlarında çok yararını gördüm
maddi ve manevi olarak
1-Sinekkuşları saniyede altmış kez kanat çırparlar.
2-Mayıs sineklerinin yaşam süresi yalnızca birkaç saattir.
3-Bir istiridye türü yüz yıldan daha uzun yaşayabilir.
4-Uğur böcekleri sadece siyah ve kırmızı renkte değildirler, 5000 ayrı renkte olanı vardır.
5-Güneş ısı verdikçe küçülür.
6-Güneş ışıklarının çok az bir kısmı bizim gezegenimize gelir.
7-Dünyaya gelen ısı ve ışığın bir kısmı yansıyarak geri döner.
8-Bir insanın çevreye yaydığı ısı 200 vatlık (wattlık) bir lambanın çevreye yaydığı ısı
ile eşittir.
9-İnsan vücudu besinleri yakarak sürekli ısı üretir.
10-Işık saniyede yaklaşık 300 000 km yol alır.
11-Hava sıcaklığına göre hızı değişen ses 0 santigrat derecede saniyede 331 m, 20 santigrat derecede saniyede 344 m hıza sahiptir.
12-Akrepler ve bazı örümcekler yavrularını sırtlarında taşırlar.
13-Çiftleşme sonucu dişi akrep erkeğini yer.
14-3 hafta süreyle buz kalıbında dondurulan bir akrep buz eritildiğinde yürüyüp normal hayatına devam eder.
15-Akrepler 1 sene aç ve susuz yaşarlar. Kopan organları yeniden ortaya gelir. Radyasyona çok dayanıklıdır.
16-Akrep ve örümcekler görmekten çok dokunma ve duyu organı olanbir çift tarağını hassas bir radar gibi kullanırlar. Avlarının yitreşimini hissederek yerlerini tesbit ederler.
17-Örümcek ağlarının ipleri çelikten sağlamdır. Güney Pasifikte yaşayan bir cins iri örümcek ağı, balak avında kullanılır.
Örümcek ağı çelikten 5 kat daha sağlamdır.
Bir örümceği bir insan boyuna gelecek kadar büyültürsek bu örümceğin yaptığı ağ 150 metre olur ve bu ağ bir Jumbo jeti bile durduracak güçte olur.
Örümcek ağından çelik yelek yapılır.
18-Kangurular bir sıçrayışta 3 - 4 metre uzağa sıçrayabilirler.
19-Kaplumbağalar hiçbirşey yemeden 3-4 yıl dayanabilirler.
20-Bir bal arısı, bir çorba kaşığı bal yapabilmek için 4200 çiçeğe konar.
21-Dünyada yaklaşık 75 milyon at vardır ve bu hayvanların ortalama 40 yıl yaşar
Atların insanlardan 18 tane daha fazla kemiği olduğunu...
Bankalarda batan 12 milyar dolarla 12 milyon bilgisayar alınabileceğini, 40 boğaz köprüsü inşa edilebileceğini, 200 yataklı 400 hastane, 12 dev baraj yapılabileceğini,
Beynin %85'inin su olduğunu,
Bir ineğin hayatı boyunca yaklaşık 200.000 bardak süt ürettiğini,
Bir insanın, ömrü boyunca 20 kg toz yuttuğunu,
Bir istakozun 7 senede ancak yarım kilo alabileceğini, (İstakoz olmak varmış)
Bir karıncanın kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabildiğini,
Bir pirenin kendi boyunun 150 katı yüksekliğe zıplayabildiğini,
Bir saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını,
Bu gün 75 milyon liraya dolan bir deponun 1983 yılında 5 bin liraya doldurulabileceğini,
Büyükçe bir yunusun günde 2 ton yiyecek tükettiğini,
Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,
Domuzların vucut yapılarından dolayı hiç bir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,
Dünyada en çok kullanılan ismin 'MUHAMMED' olduğunu...
Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23'ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini,
Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini,
El tırnaklarının ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı büyüdüklerini,
En hızlı balık olan yelken balığının hızının saatte 109 km'ye ulaşabildiğini,
En hızlı büyüyen hayvanın mavi balina olduğunu,
En hızlı kara hayvanı olan çıta'nın hızının saatte 95 km'ye ulaşabildiğini,
En hızlı kuş olan boğazlı kırlangıçın hızının 3 saniyede saatte 128 km'ye çıkabildiğini,
Farelerin ve atların kusamadıklarını,
Fillerin günde ortalama 2 saat uyuduklarını,
Gülmek için 17, surat asmak için 43 adaleye ihtiyaç olduğunu,
Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini,
Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini,
Hastalanmayan tek hayvanın köpek balıkları olduğunu,
İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,
Karıncaların koku alma kabiliyetinin en az köpekler kadar gelişmiş olduğunu,
Kibrit kutusu kadar bir altının, bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebileceğini,
Köpekleri burun izinden tanımanın mümkün olduğunu,
Mavi balinanın ağırlığının 22 ayda 26 tona kadar ulaşabildiğini,
Mavi balinanın çıkardığı sesin 850 km öteden duyulduğunu,
Mavi yunusların kalbinin dakikada sadece 9 kere attığını,
Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını,
Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu,
Penguen'in yüzebilen fakat uçamayan tek kuş olduğunu,
Peru'da hiç umumi tuvaletin olmadığını,
Sivrisineğin insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvan olduğunu,
Timsahların derine batabilmek için taş yuttuklarını,
Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini,,,
Yunusların beyninin insanların beyninden büyük olduğunu,
Bu yazıyı okuyan insanların %76'sından fazlasının, dirseklerini yalamaya çalıştıklarını
BİLİYOR MUYDUNUZ...
_timsahların avlarını yeken göz yaşı döktüklerini
_dünyadaki en zengin 200 kişinin toplam servetinin yüzde 4'ü ile dünyadaki tüm açlığın giderilebileceğini
iş ekmek özgürlük çerçevesi içerisinde yer alan sosyalizm kapitalizmin yıkıldıktan sonra komünizme geçiş aşamasıdır
sosyalizm komünizmde sadece bir basamak olarak görülür
asıl hedef komünizmdir
Bu mesajımı sil
türkiyede çıkar yol mudur?
burası tartışma konusu ama dünya ülkeleri arasında yavaş yavaş sindirilmeye başlandı..amerika bunda da başarılı oldu..küba,kuzey kore gibi ülkeler hariç amerikanın uygulamış olduğu sindirme harekatı bu ülkeleri de kıskaç altına almıştır
kapitalizm mutlaka yıkılacaktır ama sosyalizmin dünyaya egemen olması sanırım uzun vadeli bir düşünce olsa gerek
yeni dünya düzeninde milliyetçilik değerini kaybetmektedir
milliyetçiliğin kimseye faydası olmamıştır
şovenizm yaparak bir yere varılmayacağını çoğu kişinin görmesi gerekir
daha radikal tavırlar sergilemesi gereken türkiyede milliyetçilik artık yavaş yavaş silinmektedir
Fenerbahçe Cumhuriyeti
1-Fenerbahçe'nin yönetim şekli cumhuriyettir.
2-Fenerbahçe'nin başkenti kadıköydür.
3-Fenerbahçe'nin dili fenercedir
4-Fenerbahçe Cumhuriyetinin yukarıdaki anayasa maddelerinin değiştirilmesi bile teklif edilemez.
Cumhurbaşkanı:Aziz Yıldırım
Başbakan:Ümit Özat
barış mançonun şarkısı
kara sevda
kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki
kara sevda
kara sevda
seni benden kim ayırabilir ki
çocukça bir aşk deyip de geçme
sakın gülme halime
ne olduğunu anlatamadım ama
seviyorum seni delicesine
...............
Ceviz Kabuğu'yla ünlenen televizyon programcısı Hulki Cevizoğlu terapide içini döktü
Hulki Cevizoğlu, beklediğim gibi çıktı. ‘‘Beton’’ gibi duran, ama hiç de öyle olmayan biri. Renklerini keşfetmek bana keyif verdi. Onunla söyleşi yapmak en az programlarını seyretmek kadar zevkliydi. O bizi 4 saat esir alıyor ama ben onu ancak bir saat esir alabildim! Bu röportajda ‘‘işini iyi yapan’’ bir adamın kişiliğine göz atacaksınız. Hazır mısınız?
Televizyonda röportaj yaparken kullandığınız ölçüler var mı? Soyunmam, öpüşmem, yatağa girmem gibi.
- Onların hiç birini yapmam tabii!
Demek istiyorum ki: Televolecileri çıkarmam, Türk toplumunun anlayışına aykırı tipleri reytingleri yüksek olsa bile çağırmam.
- Programıma Türkler'in Ermeniler'e soykırım uyguladığını söyleyen bir adamı çıkardım. Türkiye'nin genel anlayışına çok ters birisiydi Taner Akçam. Toplumsal tabuları zorlayan pek çok iş yaptım. Ama bugüne kadar reytingi yüksek insanlar gelsin de, ben popüler olayım diye hiç düşünmedim.
‘‘Şu benim programıma çıkamaz! ’’ diyeceğiniz kimse yok mu yani.
- Herkes çıkabilir, yeter ki propaganda yapmaya kalkışmasın! Şuna dikkat ederim: Hakimiyet, program sahibi olarak bende mi, karşımdakinde mi? Karşımdakindeyse iş işten geçmiş demektir, dört saat propagandasını yapar!
Kendinizi ne zamandan beri gündemdeki televizyoncu olarak değerlendiriyorsunuz?
- Gündemdeyim diye hiç düşünmedim ki ben!
‘‘Beton’’ gibi durmak zorunda mısınız? Bir tür 'kalas' hatta! Duygularınızı saklıyor musunuz yoksa onları aşmayı becerdiniz mi?
- Genelde sfenks gibisin derler, siz ‘‘beton’’u layık buldunuz! Ben mantıklı bir adamım. Beynimdeki düşünceler bana, kendisine duygusal diyen pek çok insandan daha fazla heyecan yaratabiliyor.
Çok olumsuz bir şey değil ‘‘beton’’ gibi olmak. Yüzünüzden ne hissettiğiniz pek anlaşılmıyor, pekala bu bir avantaj da olabilir.
- Ertuğrul Özkök, Ankara temsilcisiyken, ‘‘Sana sinir oluyorum’’ demişti. ‘‘Bu büroda hakkımda kim ne düşünüyorsa yüzüne bakınca anlıyorum, sen hariç! ’’ Genelde böyle söylerler.
Ama ben yüzünüze bakınca hakkımda ne düşündüğünüzü anlıyorum. İtici gelmiyorum size.
- İşte herkes öyle diyor! İnsanlar bana güveniyor. Mantık ve duygu olarak kimseyi reddetmediğim için de aramızda bir direnç oluşmuyor.
Karınızı da ekranda olduğu gibi sabırla dinliyor musunuz?
- Dinlerim. Hatta bazen öyle çok dinlerim ki, onu sinir ederim!
Sizin ‘‘Yeteeeeer! ’’ diye birileri yakalayıp anlatmak istediğiniz olmuyor mu?
- Öyle zamanlarda yazmayı tercih ediyorum. Yapmak istediklerimden biri de bu. Zamanın fazlasıyla hızlı aktığını düşünüyorum ve zaman sayacı süresini tamamlayana kadar, çok şey yapmam gerektiğini düşünüyorum. Kalıcı olmak gibi bir derdim var.
Sizi bunalıma sokmak istemem ama hayatınız çok mu düz sizin?
- İnişler, çıkışlar da yaşadım hayatımda. Daha çok mesleki alanda.
Hayatı hep iş olarak mı algılıyoruz?
- Erkekler öyle algılar.
İşten daha önemli bir şey yok değil mi!
- Bilmem, oğlum var. O çok önemli.
Karınız buna sinirlenmez mi?
- Oğlum deyince, karım da giriyor işin içine!
Pasif agresif olduğunuz söylenebilir mi?
- Bazen öfkemi içimde tutuyorum tabii. İşimle ilgili bir şeyin yolunda gitmemesi beni sinirlendiriyor.
Öyle bir imajınız var ki, hiçbir şeye şehvetle saldırmayacak gibi duruyorsunuz. Şehvetin hayatınızda hiç mi yeri yok?
- Hiçbir şeye kaptırmadım ki kendimi ben.
Çileği şehvetle sevmek, bir müzik grubuna ölmek ya da kuru fasülyeye dayanamamak söylediğim.
- Gençliğimde taze fasülyeye dayanamazdım. Ama ona da şehvetle saldırmadım!
Karşınızdaki çıldırsa bile siz aynı yüz ifadesiyle duracaksınız ya da soyunmaya başlasa.
- Soyunmuyor ama namaz kılıyorlar. Edip Yüksel canlı yayında kıldı mesela!
Hani biz Akdenizliyiz ya, bu kadar soğukkanlı olmanız çelişki değil mi?
- Akdenizli olduğumuz filan yalan. 100 Türk yalanının yüzbirincisi! Kim Akdenizli? Güney Doğu'daki çocuklar mı? Antalya sahilindeki bir grup insan belki. Biz ne İtalyanlara ne de Yunanlılara benzeriz! Olsa olsa egemen kültürün palavrası bu. Benim için bu tür kalıplar fazla bir anlam ifade etmiyor. Kendimi daha çok kuzeyli gibi görüyorum.
EVET, HERŞEYİ İSTİYORUM
Ceviz Kabuğu'ndan farklı bir televizyon programı yapmak ister misiniz?
- Yarışma programı sunmak istiyorum. Tabii Ceviz Kabuğu'nu bırakmadan. Pek çok insandan daha iyi yaparım. Şimdiki yarışmalara bilgi yarışması diyorlar ama aslında onlar birer tahmin yarışması! A şıkkı değil şunun için, B şıkkı değil şunun için, öyleyse C şıkkı diyorlar! Oysa bilgi yarışmalarında insan bildiğini pat diye söyler.
İyi de sizinle ne alakası var? Siz niye sunasınız ki?
- Benim yaptığım iş de bilgiye dayanıyor ondan. Televizyonlardaki yarışmalar, şova dönük. Oysa Türkiye'de bilen ve bilgisini sınamak isteyen pek çok insan var. Hem hazırlayan hem sunan insan olmak istiyorum. Bilgiyi test etmek için de biraz bilmek gerekiyor. Ekrandaki sunucular, ‘‘Bunun cevabını ben de bilmiyorum’’ diyor, ama insan çalışır gelir, değil mi?
Haber sunmak istiyorum deseniz anlardım!
- Onu da istiyorum.
Nasıl yani? Herşeyi mi istiyorsunuz?
- Çok geç kaldığımı söylüyorum ya, hepsini istiyorum, bir tanesini nasıl olsa yakalayacağım.
Günün birinde sizi saçları jöleli, minimalist dekorlu bir stüdyoda görmeyeceğiz değil mi?
- Müsterih olun, kesinlikle hayır!
KARADENİZLİYİM, ANLAMIYORUM
Ben Karadenizliyim anlamıyorum, ondan çok soru soruyorum diye espri yaptığım oluyor. Zaafiyetlerimin bazen üstünlük haline geldiğini de görüyorum. Anlasam sormam değil mi? Konuklarımla da program öncesi fazla diyaloğa girmemeye çalışıyorum. Meseleyi izleyenlerle birlikte anlayayım istiyorum. Hakikaten birçok şeyi de anlamıyorum! Bazen fakslar geliyor: Hulki Bey, sen anlamadın ama biz anladık diyorlar.
CENAZE TEMENNİSİ
Herşeyiniz çok belirli mi sizin, İstanbul'a gelişleriniz gidişleriniz...
- Güvenlik gerekçesiyle öyle olmamasına dikkat ediyorum. Uzun bir süredir kaygımız yoktu. Şimdi var. Ne yazık ki, devlet koruması altındayım.
Kim öldürecek ki sizi?
- Bilsem! Arabamı hanım kullanacaktı, bir gün telefon etti. ‘‘Çalışmıyor. Ne yapayım’’ dedi. ‘‘Boğdun herhalde, bir süre sonra tekrar dene’’ dedim. Meğer, dokunmaması gerekiyormuş! Adam gönderdik baktırdık, ön tarafındaki kablolor kesilmiş, uçları bir güzel soyulmuş. Polise haber verdik. ‘‘Hadi geçmiş olsun, bu bir bomba hazırlığı! ’’ dediler. Kimden şüphelendiğimi sordular. Kimseden süphelenmediğimi söyledim. Bir tarikatla ilgili programdan ötürü, Fetullah Gülen'in ismini verdim. Polis ‘‘Abi onları hiç karıştırmayalım’’ dedi. Acemiliğime geldi, ‘‘Peki’’ dedim. Sonra da devlet ‘‘Seni koruyacağız’’ dedi.
Böyle soru sorulmaz ama Allah korusun, başınıza bir şey gelirse size de Uğur Mumcu'ya yapılan muamele mi yapılacak sizce?
- Ahmet Taner Kışlalı'nın cenazesindeyim. Bir dolu siyasiyi yuhalıyorlar. Sonra baktım, bir alkış! Ortamı bozmayayım diye etrafa da fazla bakmıyorum, meğer beni alkışlıyorlarmış. Bir kadıncağız geldi büyük bir çoşkuyla, ‘‘Allah size de böyle bir cenaze nasip etsin! ’’ dedi. ‘‘Sevenleriniz çok olsun’’ demeye getiriyor ama yaşayan birine de böyle demek tuhaf oluyor.
YAZILI BASIN BENİ KEŞFEDEMEDİ
Meslekte tek ölçü işini iyi yapmak mıdır? Bu size tuhaf gelmiyor mu? Özellikle bu ülkede.
- Bir tarafta işimi yapan ben, diğer tarafta bu işi yapan insanın toplum tarafından algılanması. Kimi zaman, karşı tarafın algılamasındaki eksiklikleri anlayamıyorum! Her zaman, işimi iyi yaptım.
Sizce Türkiye'de başarıya ulaşmanın genel formülü ne? Sizinkiyle arada bir fark var mı?
- İşini doğru yapmak. Ve çalışmak. Ama Türkiye'de ne yazık ki şans faktörü, çalışmak faktörüne eşit oranda. Yani özel olarak, çabalayarak ve mutlaka o çabanın sonucunda bir şeyler elde ediliyor değil Türkiye'de! Çalışan elde ediyor, ama geç elde ediyor. Tüm bunları 26 yaşındayken yapmak isterdim. Emin Çölaşan Hürriyet'te bu işi yaparken, biz muhabirdik, röportaj yapmak istiyordum ama bir türlü fırsatını bulamıyordum. Şimdi, ‘‘Sen şöyle sorular soruyorsun’’ diyorlar ama ben bunu on sene önce de yapıyordum! Doğuştan sorgucuydum ben.
Öyleyse neden yazılı basında ‘‘beceremediniz’’ de televizyonda ‘‘becerdiniz’’?
- Demek ki yazılı basında yaptığım işi yeterli gördü o zamanki yöneticilerim.
Hata sizde miydi, sizin dışınızdaki unsurlarda mı?
- Beni farktemeyenlerde!
Kim sizi keşfetmeyen yöneticiler, parçalayalım onları!
- Parçalayamazsınız. Çünkü ikisi rahmetli oldu: Orhan Kantoğlu ve Çetin Emeç. Diğer ikisi de çok güçlü: Mehmet Ali Kışlalı ve Ertuğrul Özkök.
KÖŞE İSTİYORDUM
O yılları kayıp yıllar olarak mı değerlendiriyorsunuz?
- Hayır. Tam sayfa röportajlar yapmak istiyordum, denk düşmedi, haftada bir özel haber yapıyor ve bir şekilde tatmin oluyordum. Ama ben aslında bana ait köşe istiyordum.
Peki şöyle olmuş olamaz mı: Yazılı basın, o dönem zaten çok ciddiydi ve sizin ciddiyetiniz bir işe yaramadı! Ama şimdi televizyon çok laubali o yüzden sizin ciddiyetiniz fark ediliyor.
- Başkaları için olabilir, benim için olamaz. 15 yıla yakın gazetecilik deneyimlerinden sonra, bir Devlet Bakanı'nın basın bürosunda kapı açıldı ve Bülent Öztürkmen girdi içeri. O sırada HBB'nin genel koordinatörüydü. Neden bize televizyon programı yapmıyorsun dedi. Çok üstüne atlarmış gibi yapmadım, ölüyordum oysa ki, neden olmasın dedim. Ve programın bugünkü ismi dahil olmak üzere, formatını yazdım, yolladım. Hemen başla dedi. Ama bu bir tesadüftür! Belki de, üzerinde yoğunlaştığım bir meseleyi telepatik olarak etrafıma yaymamdan olmuştur.
Hayatınızdaki en zor dönem hangisiydi?
- Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmam. Hayatta paranın önemi var ama o olay bana meslek hayatında paranın ikinci planda kaldığını öğretti. Fazla para kazanacağım diye Asil Nadir'in Günaydın Gazetesi'ne gittim. Hataydı. Meslekte süreklilik kısa sürede çok para kazanmaktan önemli.
BÜTÜN KALELER ZAPTEDİLMEDİ
Türkiye’de bir grup “toplu uyku hâli” içinde kendisini “pop kültüre” kaptırmış, esnemeye ve bunu etrafındakilere de bulaştırmaya devam ediyor.
- “Türkiye’nin bir hain kontenjanı var, bu nüfusun yüzde 10’udur”,
- “Türk aydını dediğimiz kişi, Batı’nın manevi ajanıdır”,
- “Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır, olmazsa Sevr gelir”,
- “Batı diye bir şey yoktur. Bu hayâli bir kavramdır.”
- “Türkiye’de basın Türk değildir”
Toplumcu yazar ve düşünür” Attilâ İlhan’ın, ülke çapında büyük heyecan yaratan ve dalgalanmalara neden olan bu açıklamaları bir “ders” ve “belge” niteliğinde.
“Dipten bir dalga yükseliyor. Bir çeşit Müdafâ-i Hukuk oluşuyor” diyen Attilâ İlhan’ın sözünü ettiği “dipten gelen dalga” yakın bir zamanda esneyenlerin yüzüne tokat gibi çarparak ya uykudan uyandıracak, ya da...
“Tarihi uykulardan” hep son anda uyanan Türkiye, bugün de uluslararası büyük planların hedefinde. İçerde ise, yıllardır bir gaflet gözümüzün önünde büyüyor ve büyütülüyor.
Hulki Cevizoğlu, Türkiye üzerinde oynanan oyunları “inceledi”, “araştırdı” ve önemli insanlarla konuştu... Ortaya, nefesinizi tutarak okuyacağınız, bir solukta bitireceğiniz bir eser çıktı.
Bu kitapta;
- terörün en yoğun olduğu dönemde Başbakan Demirel ve Yardımcısı İnönü’nün politikalarının sonuçlarını;
- “Başbakan Özal, ‘PKK büyüsün’ diye TSK’yı 10 yıl devreye sokmadı”, “Bunlar bence çok ağır gafletler, bir bölümü de ihanet” diyen önemli komutanın şok açıklamalarını;
- “Pilotlar ile piyade ve komando subaylarımdan ABD’nin PKK’ya yardımını bizzat gözleriyle gördüklerine ilişkin anlatım dinledim” diyen bir başka komutanın açıklamaları ile
- ilk kez duyacağınız çok önemli tarihi gerçeklerin ışığında, yıllardır büyüyen bir gafleti, ülkemizi bölme çabalarını ve iyi birşeymiş gibi sunularak canlandırılmak istenen “1991 ruhu”nun ne olduğunu, nasıl geliştiğini bulacaksınız.
Bugün, bu ülkede yaşayan bizler “ya bu ülkeyi sevecek, ya da Sevr’e razı olacak...” noktaya geldik.
Bu kitapta okuyacağınız herşey gerçektir. Ciddi bir araştırma ve incelemeye dayanmaktadır.
Okuyacağınız birçok bilgi karşısında şaşkınlığa düşseniz de, ders almayı unutmamalıyız.
Türkiye'nin başarılı TV program yapımcısı Hulki Cevizoğlu (1958) A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 'Siyasi Bilim' lisansı ve 'İşletmecilik' Yüksek lisansını tamamladı. Gazeteciliğe başladığı Hürriyet'te aralıksız 8 yıl çalıştıktan sonra çeşitli basın kuruluşlarında muhabir ve yönetici olarak görev yaptı. 1994'te başladığı 'Ceviz Kabuğu' programını Atv de sürdürüyor.
Verilen ödüller arasında Hulki Cevizoğlu'nun kabul ettiği bazı ödüller:
Haber dalında Yılın Gazetecisi (ÇGD-1986)
Haber dalında Yılın Gazetecisi (ÇGD-1987)
Cengiz Polatkan Ödülü (RTGD-1997)
TV tartışma dalında Yılın televizyoncusu
(T.Yazarlar Birliği-1997)
Yılın TV Gazetecisi (Karadeniz Olay-1997)
En Beğenilen TV Programı (P.Politika Dergisi-1997)
Jüri Özel Ödülü (Doğu And. Gaz. Cem.-1997)
Yılın Gazetecisi (Gazeteciler Cemiyeti-1997) (Tüm medya içinde yalnız bir kişiye verilen ödül)
Televizyon söyleşi dalında '97'nin Başarılı İletişimcisi' (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1997)
Medyada Hoşgörü Ödülü (Ç.Kale Onsekiz Mart Üniv.-1998)
1998 Sedat Simavi Televizyon Ödülü (T. Gazeteciler Cemiyeti-1998)
Televizyon Söyleşi dalında '98'in Başarılı İletişimcisi' (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1998)
Gazetecilik dalında 'Yılın Altın Adamı' Ödülü (Anadolu Basın Birliği-1999)
Televizyon Söyleşi Dalında 1999'un Başarılı iletişimcisi (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1999)
Türk Kültürüne ve Sosyal Hayatına Hizmet Eden TV Programı Ödülü (Türk Ocakları - 2000)
Başarı Ödülü (Aydın Gaz. Cem. - 2001)
Araştırma Dalında 2000 Yılının Bilişimcisi (İ.Ü. Bilgisayar Kulübü - 2001)
En Beğenilen Tartışma Programı (M.Ü. İletişim Fakültesi - 2001)
Zirvedekiler 2001 Yılı En İyi Tartışma Programı (Özel Radyo ve Televizyon Yayıncıları Derneği- 2002)
En İyi Haber ve Tartışma Programı (A.Ü. Hukuk Fakültesi Birleşik Hukukçular Kulübü- 2002)
Açık Oturum Dalında 2001 Yılının En Başarılı İletişimcisi (Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi– 2002) .
alev alatlıyı bastırdı hulki her zaman ki gibi
artık hulki cevizoğlu programına konuşmacı olarak çağırıyor konukları sonra kendisi tartışıyor
hobi haline geldi
hulki ankara sbf mezunu
çok bilgili araştıran bir adam
hayatı hep okumakla geçiyor
en baygın konularından biri de moon tarikatı dosyası idi
ama en ateşlisi ise cevat babuna yaman örs ve ali demirsoyun katıldığı programdı
bazen saçma programlar yapıyor bazen de aksiyon filmi izler gibi heyecanlanıyorsunuz
Rap müziğin yıldızı Ceza, yeni albümünün arifesinde Esquire dergisinin nisan sayısına röportaj verdi. Ceza, 'Kendini beğenmişlik yapmayayım ama Türkiye'de bu işi en iyi ben yapıyorum' diyor.
'Gerçek adım Bilgin, Ceza lakabım. Rapçi'ler arasında atışmalar olur, ozanların atışması gibi. Bu konuda başarılı olduğum için bana Ceza dediler'
Gençliğin yeni idollerinden Ceza, 'Med Cezir' isimli albümü ile adını büyük kitlelere duyurmuştu. Şu sıralar yeni albümünün hazırlıkları içerisinde olan genç rapçi, ünlü erkek dergisi Esquire'in son sayısında Yalım Aydın'ın sorularını yanıtladı.
* İnsanlar 'Ceza'yı grup olarak algılıyor. Ama tek tabanca takılıyorsun galiba...
Lakap olarak kullanıyorum. Rap müzikte freestyle diye bir olay vardır. Herkes nick name kullanabilir. Ceza çok uzun zamandan beri kullandığım bir isim. Gerçek adım Bilgin ama Ceza ismi daha çok kullanılıyor artık. Daha bilinir oldu. Bence çok hoş bir isim. Ayrıca rapçi'ler arasında atışmalar olur, bizdeki ozanların atışması gibi, bu konularda başarılı olduğum için adıma Ceza dediler.
* Peki rap'in enstrümanı var mı?
Her şey rap'in enstrümanıdır. Rap ilk başta insanın içinden ve ağzından gelir. Sonra müziğe dökülür ve devam eder. İllaki klasik rap ritimlerinin olmasına gerek yok. Mesela ben yeni albümümde deneysel bir şeyler yapmaya çalıştım. Farklı soundlar denedim. Her türlü müziğin üstüne rap yapılabilir zaten.
* 'Med Cezir' albümünde yaylı enstrümanlar kullanmışsın. Yeni çıkacak olan albümünde bu tip tatlar var mı?
Yeni albüm sound kalitesi olarak daha profesyonelce diyebilirim ama müziğe verilmek istenen ruh, yine aynı. Kayıtlar sırasında gitar ve bas gitarı canlı kullanmaya çalıştık. Sonra birkaç yerde Ramazan davulu kullanmaya çalıştık. Yeni albüm, Med Cezir'e göre sound olarak daha sert ve seri. Alışılmışın dışında konu ve ritimler olacak.
* Genelde inanış olarak 'gurbetçiler bu tür müziği yapar' derler. Sende böyle bir 'gurbetçi' durumu var mı?
Hayır, yok. Ben 1977'de Üsküdar'da doğdum. O zamandan beri İstanbul'da yaşıyorum. Türkiye dışına da sadece konserler vermek için çıktım. Bu işle uğraşan insanların yurtdışından gelme sebebi açık. Orada her türlü imkana sahipler. Stüdyo olsun, maddi olsun, medya olsun bu işin tüm yönlerini görüp öğrenebiliyorlardı ve Türkiye'ye empoze ediyorlardı. Türkiye'de olanaklar olmadığı halde biz bu işi başardık. Kendini beğenmişlik yapmayayım ama kendime güvendiğimden dolayı Türkiye'de en iyi Türkçe rap'i yaptığıma inanıyorum. Çünkü yabancı ülkelerdeki konserlerde Türkçe söylememize rağmen insanların eşlik etmeye çalıştığını, Türkçe bir şeyler öğrenmeyi arzuladıklarını görüyorum.
* Albümlerindeki şarkı sözlerinin hepsi sana ait. Nasıl bir süreçten geçiyor?
Öncelikle insanın içindeki ritim duygusunun gelişmiş olması lazım. Ayrıca kendimde ozanlık olduğunu hissediyorum ve bu müziği tanımanız, uzun süre incelemeniz, dinleyip çalışmalar yapmanız gerekir. Söz yazma hadisesine gelince... Albümdeki tüm müzikler bitince oturup bir şeyler yazarım. Bu da en fazla yarım saatimi alıyor.
* Sorunlu musun peki?
Her insan kadar. Aklıma gelen her şeyi söyleyebilirim. Bunlar ırkçılığa karşı, doğanın yok olmasına karşı olabilir. Yahut başka bir rap grubuna gıcık olmuşsam, onlara şarkı yazıp dalga geçebilirim. Çekindiğim bir şey yok.
* Rap müziğinde kullanılan mimik ve hareketler var. Bunların özel bir anlamı var mı?
Hayır, herhangi bir anlamı yok bu hareketlerin. Ben de yapıyorum şarkı söylerken bu hareketleri ama içimden geldiği için yapıyorum. Psikolojik olarak araştırılması gerekebilir belki. Ama benim yaptıklarım Amerika'daki sokak müzisyenlerinin yaptığı hareketler gibi değil, biraz daha farklı.
* Hip-hop, rap bunlar hep karıştırılıyor. Bu türlerin temel farklılıkları nedir?
Dünyada hip-hop, neşeli müzik olarak anlamlandırılabiliyor. Hip-hop'u bir ağaç olarak düşünün. DJ'lik, rap, grafiti de bunların bir dalı.
milliyetçilik
02.08.2004 - 15:56kabir suallerinde hangi millettensin diye sorulduğunda
ibrahim a.s nin milletindenim diye cevap veriliyor
bize türk müsün kürt müsün diye sormuyorlar!
ufuk uras
02.08.2004 - 14:20doç.dr.mehmet ufuk uras
iktisatçı
saçma şarkı sözleri
02.08.2004 - 13:56Bir Kuş
Bir kuşun yüreği olsaydım eğer
Hiç konuşulmayanları
Hiç söylenmeyenleri
Köşe bucak gizli gizli saklananları
Bir kuşun yüreği olsaydım eğer
Ve sana gösterseydim
Bir kuşun sevgisi olsaydım eğer
Pencerende dolaşır
Küçük sırlarına bakar
Yanına gelip şakalar yapar
Bir kuşun sevgisi olsaydım eğer
Ve sana dokunsaydım
Bir kuşun kanatları olsaydım eğer
Kocaman gemiler kayık gibi kalır
İnsanlar ateşböcekleri kadar
Bir kuşun kanatları olsaydım eğer
Ve seni götürseydim
Bir kuşun sesi olsaydım eğer
Tanımadığın şarkıları başka dillerde söylesek
Bilinmez seslerle oyunlar oynasak
Bir kuşun sesi olsaydım eğer
Ve sana seslenseydim
İntegral
Güzel günler mi geçti
Yoksa biz mi çirkinleştik
Adını koyamadığımız her gün yeni şey var
Yeşilmişik bir zamanlar
Kuruduk koyu kahverengi
Tozu dumana katıyor yaşam
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
Babamın maaşı 60'da bin lira
Benimkisi 83'te tam otuz bin lira
Bugün artık milyoneriz
Ama ekmek aslanın ağzında
Türk Lirası dolar bazında
İntegralimi al abi...
Birleştirmek için ayrılıyor insanlar
Ee? E'si bu politika hep böyle
O günler kırmızıydı
Artık tümden alaca
Beyazın da beyazı
yersen yani!
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
'Çalışan kazanır'dı
Öyle derdi büyükler
La Fontaine'nin karıncaları bile şaşkın
Havaî mavi pek moda
Ya da hercai menekşe
Özet olarak köşe dönmece...
İntegralimi al abi
Limit sıfıra gider
İstediğini yap bana
Sessizlik sonsuzda nasıl olsa
Adam Sen De
Adımı düşürmüşüm yere, dipsiz kuyuya, vardı ve hiç duymazlardı.
psikologlar gülsün.
Değişik insanlardı ama çok ses vardı
ve hiç duymazlardı.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Büyük bir köy oldu bu ülke.
Güle güle! Politikacı gülsün.
Kargadan başka kuş tanımam
ve hiç önermem benden küçüklere.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Boğaz tokluğu tek ilkemiz.
Parası olan yaşar, doktorlar gülsün.
Sağ olsun sağ kalanlar.
Hastayım demeyin hemen anlarlar.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Onyedisinde çocuk var içeride.
Acaba ne diye? Yargıçlar gülsün.
Çeyrek var yüzyılı devirmeye ama
bizde 'Hayır, sırası değil! '
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Okuduk, okuduk, ok olduk.
Çok geldik. Öğretmenim gülsün.
Gemiler yürümüyor kaptan, köşeler bizi bekler.
Neden Mazhar?
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Yeşilden hiç hoşlanmam.
Ben betonu severim. Mimarlar gülsün.
Her yıl ur gibi büyürüm. Tek yol Aspirin!
Sonra düşünürüm.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Onlar uçuyor, biz yaya.
Alışamadık hâlâ yenile yenile.
Siz Hanya'ya ben Konya'ya.
Bana bir gül verin, birlikte gülelim.
Adaam sen de, adam nerde? Adam yok!
Çiçekler Su İster
Kimi petunya kimi sardunya, çiğdemsin bazen manolya,
Karanfilsin, karamsarsın bazen.
Ve fulya ve dalya,
Güldürürsün, gülsün, sümbülsün,
Sarmaşıksın karmaşıksın bazen.
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister
Su yoksa sevgimiz yaşatsın onları
Biraz da sen konuş
Duymayan hiç kalmasın
Güzel bahçemiz hiç solmasın
Nilüfersin, yağmuru seversin,
Yediverensin, kardelensin,
Fesleğensin, filbaharsın bilinmez.
Begonvildir, üzerliktir, ortancadır güzelliktir,
Mine de olsa orkide de olsa fark etmez.
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister...
Ya şebboysa? Ya nergisse?
Hüzünlenmişse,
Ya yaseminse, şakayıksa,
Ya şaka yaparsa bizlere?
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister...
Yolculuk
Sen bir kuştun
Çok uçmuş, yorulmuştun
Bense kıştım, herşeyden bıkmıştım
Sen güneştin
Ben biraz sonbahar
Bak, haber vermeden gidiyor yolcular
Her gün bir parçamız kopar yolculuk boyunca
Her gün bir parçamız kopar ama seninki çok büyük
Sen bir sistin
Bense biraz pus
İkimiz kaldık, yok başka çaremiz
Sen denizdin
Ben içindeki tuz
İkimiz kaldık, bitiyor yolumuz
Her gün bir parçamız kopar yolculuk boyunca
Her gün bir parçamız kopar ama seninki çok büyük
Sensiz Olmaz
Bu sabah yalnız uyandım
sensiz olmaz
Tanıdık kokular yok
sensiz olmaz
Kahvaltım anlamsızdı
sensiz olmaz
İlk sigaram bile tatsızdı
sensiz olmaz
Anlaşılan alışmışım
sensiz olmaz
Bir verdiysem iki almışım
sensiz olmaz
Aşk bir dengesizlik işi
sensiz olmaz
Dengeye dönüşendir sevgi
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Yalnızlık zor sokaklar çıkmaz
sensiz olmaz
Hep tekdüze herşey dümdüz
sensiz olmaz
Anlamak çözmeye yetmez
sensiz olmaz
Biraz telaşlı, huzursuz
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Gece gelmiş yatağım boş
sensiz olmaz
Sen uzaktasın ben uzanmış
sensiz olmaz
Anlamak çözmeye yetmez
sensiz olmaz
Biraz telaşlı, huzursuz
sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum bulamadım
Mum
Sen içimdeki küçük mum
Hala sönmedin yanıyor musun?
Gündüz aydınlıkta kaybolup
Gece yatınca karşımdasın
En soğuk rüzgârlarda
En ıslak yağmurlarda bırakmadın beni
Yalnız anlarımda korktuğum zamanlarda
Vazgeçmedin benden
Bana kızmadın unuttum diye
Başarısız bir akşamüstü
Tepem atmış bağırıyorken
Dinledin çıt çıkarmadan
En gizli duygularda
En saçma sözlerde utanmadın benden
Yalnız anlarımda üşüdüğüm zamanlarda
Sen ısıttın beni
Ne zamandır birlikteyiz
Kim öğretti kaçmamayı
Yoksa ben mi yarattım
Yaşlanmaya başladıktan sonra
En suskun günlerde
En güçsüz saatlerde sıkılmadın benden
Yalnız anlarımda ümitsiz zamanlarda
Şarkı oldun bana
Dalyan
Dalyan deltası...
Kafam biraz karışıktır oldum olası
Denize doğru, yüzlerce yol var
Ama hangisi doğru hangisi çıkmaz?
Aman, sen bir yana ben bir yana
Ayrı düşmüşüz yan yana
Karşımız deniz
Yardım et yoksa gidemeyiz
Kıyıda bir saz gibi yalnızlık olmaz
Dalyan deltası
Yaşamın ta kendisi
Düğümdür dokusu
Öyle kolay çözülmez
Aman, sen bir yana
ben bir yana
Ayrı düşmüşüz yan yana
Basit
Basit, basit, basit
An basit
Zaman basit
Yıllar geçsin bak gör çok zor
Basit, basit, basit
Sen basit
Ben basit
İkimiz olalım bak gör çok zor
Basit, basit, basit
Kalmak basit
Almak basit
Ver dersinler bak gör çok zor
Bir tek sen varsın basit olmayan
Yaşanmadıkça
sorulmayan
Bir tek sen anlarsın
Doğrularda sorun var
Sen ağlarken onlar gülüyorlar
Basit, basit, basit
Doğmak basit
Ölmek basit
Yaşamaya kalk ve gör çok zor
Bu Şarkılar Adam Olmaz
Ne gecemiz katran karası
Ne de 'Kolay gelsin bakalım'
Olmadı yaşam
Sevdanın yolları yokuş
Şans hiç alışmamış bize, nedense!
Sizin bêlalınız ben olamadım
Şöyle bir masaya vurup susturamadım
Hadi iyisin, iyisin dediniz
Ama faka basan hep bendeniz
Doğduğumda ölmeye değil
Yaşamaya yattım
Bu şarkılar adam olmaz...
Ağıtım elinde silahla vurulana değil
Her gün yavaş yavaş ölene dair
Herkesin sözcüsü olamadık
Çok yazık!
Sözümüz bitince Nazım'a sığınamadık
Bu şarkılar adam olmaz...
İnsanın dışındakiler ilgimizi çeker
Oysa içimize inenler pek az
Sessiz isyanı hiç kimse istemez
Biz dövüşmekten yanayız
Bu şehri İstanbul ki
Taşı toprağı moloz
Artık bize söylemek düşmez
Bu şarkılar adam olmaz...
prof. dr. ekmeleddin ihsanoğlu
02.08.2004 - 13:46İHSANOĞLU: 'İKÖ İÇİNDE BİR DÖNÜM NOKTASINA ŞAHİT OLDUK'
İslam Konferansı Örgütü genel sekreterliğine seçilen Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ'de genel sekreterin seçimle belirlenmesinin ve bu göreve bir Türkün gelmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
İKÖ GENEL SEKRETERİ İHSANOĞLU: 'TEŞEKKÜR EDERİM'
İKÖ genel sekreterliğine seçilen Ekmeleddin İhsanoğlu da, Türk hükümetine, Başbakan'a ve Bakan'a güvenlerinden dolayı teşekkür etti.
prof. dr. ekmeleddin ihsanoğlu
02.08.2004 - 13:441943 yılında Kahire’de doğan İhsanoğlu’nun bilim tarihi, Türk kültürü, İslam dünyası ve Batı dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri hakkında değişik dillerde çok sayıda kitap, makale ve tebliği bulunuyor.
İhsanoğlu, Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nden mezun olduktan sonra El Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. Türk kültürünü küçük yaşta aile çevresinde tanıyan İhsanoğlu, Kahire Milli Kütüphanesi’nde ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlı kültürü ve edebiyatı ile ilgili araştırma ve eğitim çalışmaları yaptı. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı.
İslâm ve Batı kültürüyle yakından teması olan İhsanoğlu, 1984’te profesör oldu. Prof. İhsanoğlu, İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin genel direktörlüğünün yanı sıra İÜ Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun başkanlığını ve İÜ Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi müdürlüğü görevlerinde bulundu. UNESCO ve Harvard Üniversitesi’ndeki görevlerinin yanı sıra millî ve uluslararası birçok bilim kurumunun üyesi olan İhsanoğlu, bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı. Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi olan İhsanoğlu evli ve 3 çocuk babası.
biliyor muydunuz
02.08.2004 - 13:34dünyada o kadar çok bunları biliyormusunuz bölümü yazısı vardır ki bunları buraya yazmak imkansızdır
arkadaşlarla eskiden dergi çıkartırken bu köşe hep benim olurdu
bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye
bazen insanlar bunlara gereksiz gözü ile bakarlar ama bilgi yarışmlarında çok yararını gördüm
maddi ve manevi olarak
biliyor muydunuz
02.08.2004 - 13:311-Sinekkuşları saniyede altmış kez kanat çırparlar.
2-Mayıs sineklerinin yaşam süresi yalnızca birkaç saattir.
3-Bir istiridye türü yüz yıldan daha uzun yaşayabilir.
4-Uğur böcekleri sadece siyah ve kırmızı renkte değildirler, 5000 ayrı renkte olanı vardır.
5-Güneş ısı verdikçe küçülür.
6-Güneş ışıklarının çok az bir kısmı bizim gezegenimize gelir.
7-Dünyaya gelen ısı ve ışığın bir kısmı yansıyarak geri döner.
8-Bir insanın çevreye yaydığı ısı 200 vatlık (wattlık) bir lambanın çevreye yaydığı ısı
ile eşittir.
9-İnsan vücudu besinleri yakarak sürekli ısı üretir.
10-Işık saniyede yaklaşık 300 000 km yol alır.
11-Hava sıcaklığına göre hızı değişen ses 0 santigrat derecede saniyede 331 m, 20 santigrat derecede saniyede 344 m hıza sahiptir.
12-Akrepler ve bazı örümcekler yavrularını sırtlarında taşırlar.
13-Çiftleşme sonucu dişi akrep erkeğini yer.
14-3 hafta süreyle buz kalıbında dondurulan bir akrep buz eritildiğinde yürüyüp normal hayatına devam eder.
15-Akrepler 1 sene aç ve susuz yaşarlar. Kopan organları yeniden ortaya gelir. Radyasyona çok dayanıklıdır.
16-Akrep ve örümcekler görmekten çok dokunma ve duyu organı olanbir çift tarağını hassas bir radar gibi kullanırlar. Avlarının yitreşimini hissederek yerlerini tesbit ederler.
17-Örümcek ağlarının ipleri çelikten sağlamdır. Güney Pasifikte yaşayan bir cins iri örümcek ağı, balak avında kullanılır.
Örümcek ağı çelikten 5 kat daha sağlamdır.
Bir örümceği bir insan boyuna gelecek kadar büyültürsek bu örümceğin yaptığı ağ 150 metre olur ve bu ağ bir Jumbo jeti bile durduracak güçte olur.
Örümcek ağından çelik yelek yapılır.
18-Kangurular bir sıçrayışta 3 - 4 metre uzağa sıçrayabilirler.
19-Kaplumbağalar hiçbirşey yemeden 3-4 yıl dayanabilirler.
20-Bir bal arısı, bir çorba kaşığı bal yapabilmek için 4200 çiçeğe konar.
21-Dünyada yaklaşık 75 milyon at vardır ve bu hayvanların ortalama 40 yıl yaşar
biliyor muydunuz
02.08.2004 - 13:29Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu...
Altıyüz tane bitki cinsinin etyiyen olduğunu,
Amerika'da 58 milyondan fazla köpek olduğunu,
Atların insanlardan 18 tane daha fazla kemiği olduğunu...
Bankalarda batan 12 milyar dolarla 12 milyon bilgisayar alınabileceğini, 40 boğaz köprüsü inşa edilebileceğini, 200 yataklı 400 hastane, 12 dev baraj yapılabileceğini,
Beynin %85'inin su olduğunu,
Bir ineğin hayatı boyunca yaklaşık 200.000 bardak süt ürettiğini,
Bir insanın, ömrü boyunca 20 kg toz yuttuğunu,
Bir istakozun 7 senede ancak yarım kilo alabileceğini, (İstakoz olmak varmış)
Bir karıncanın kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabildiğini,
Bir pirenin kendi boyunun 150 katı yüksekliğe zıplayabildiğini,
Bir saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını,
Bu gün 75 milyon liraya dolan bir deponun 1983 yılında 5 bin liraya doldurulabileceğini,
Büyükçe bir yunusun günde 2 ton yiyecek tükettiğini,
Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,
Domuzların vucut yapılarından dolayı hiç bir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,
Dünyada en çok kullanılan ismin 'MUHAMMED' olduğunu...
Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23'ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini,
Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini,
El tırnaklarının ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı büyüdüklerini,
En hızlı balık olan yelken balığının hızının saatte 109 km'ye ulaşabildiğini,
En hızlı büyüyen hayvanın mavi balina olduğunu,
En hızlı kara hayvanı olan çıta'nın hızının saatte 95 km'ye ulaşabildiğini,
En hızlı kuş olan boğazlı kırlangıçın hızının 3 saniyede saatte 128 km'ye çıkabildiğini,
Farelerin ve atların kusamadıklarını,
Fillerin günde ortalama 2 saat uyuduklarını,
Gülmek için 17, surat asmak için 43 adaleye ihtiyaç olduğunu,
Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini,
Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini,
Hastalanmayan tek hayvanın köpek balıkları olduğunu,
İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,
Karıncaların koku alma kabiliyetinin en az köpekler kadar gelişmiş olduğunu,
Kibrit kutusu kadar bir altının, bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebileceğini,
Köpekleri burun izinden tanımanın mümkün olduğunu,
Mavi balinanın ağırlığının 22 ayda 26 tona kadar ulaşabildiğini,
Mavi balinanın çıkardığı sesin 850 km öteden duyulduğunu,
Mavi yunusların kalbinin dakikada sadece 9 kere attığını,
Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını,
Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu,
Penguen'in yüzebilen fakat uçamayan tek kuş olduğunu,
Peru'da hiç umumi tuvaletin olmadığını,
Sivrisineğin insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvan olduğunu,
Timsahların derine batabilmek için taş yuttuklarını,
Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini,,,
Yunusların beyninin insanların beyninden büyük olduğunu,
Bu yazıyı okuyan insanların %76'sından fazlasının, dirseklerini yalamaya çalıştıklarını
BİLİYOR MUYDUNUZ...
biliyor muydunuz
02.08.2004 - 13:28_timsahların avlarını yeken göz yaşı döktüklerini
_dünyadaki en zengin 200 kişinin toplam servetinin yüzde 4'ü ile dünyadaki tüm açlığın giderilebileceğini
biliyor muydunuz
02.08.2004 - 13:25Bunları Biliyormuydunuz?
Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
Hindistan'da oyun kağıtları yuvarlaktır.
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar...
Zürafaların ses telleri yoktur...
Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90cm. kadar uzuyor.
Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg.
Uyurken, televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz.
İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir..
Hapşırdığımız zaman, kalbimiz de dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur..
Kadınlar erkeklere oranla, iki kat daha fazla göz kırpar..
Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
Eğer Barbi gerçekten yaşasaydı, vücut ölçüleri 97-72-82 cm olacaktı..
İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar, ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor.
Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
İngiltere'deki bütün kuğular, kraliyet ailesine aittir.
Bir karınca kendi ağırlığının elli katını taşıyabilir.
Külot giymediği için,Donald Duck'ın çizgi filimlerinin Finlandiya'da oynatılması yasaktır..
Kutup ayıları solaktır...
Kangurular geri geri yürüyemezler.
Peru'da hiç umumi tuvalet yoktur..
Buckingham sarayı'nda 602 oda bulunuyor.
Sineklerin beş gözü vardır.
Baykuş mavi görebilen tek kuştur.
Tom Sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.
Mexico City her sene 25cm. kadar batıyor..
Yunuslar bir gözleri açık uyurlar..
Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.
Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyon.
Filler zıplamayan tek memelilerdir.
Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.
İnsanlar beyinlerinin %10'unu kullanırlar.
Fareler kusamaz...
Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi Çinlilerdir.
Newton, yer çekimi kanununu farkettiği zaman, 23 yaşındaydı.
Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullananlara göre, ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.
Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar.
Bir insan hayatı boyunca, ortalama iki yılını telefonda konuşarak harcıyor...
18 Şubat 1979 tarihinde sahra çölüne kar yağmıştı.
Bir big mac hamburgerin ekmeğinde, ortalama 170 adet susam bulunuyor.
Bir karıncanın koku alma yeteneği, en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir...
Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda, her tepsiden bir zeytini kaldırarak, 1987 yılında, 40 bin dolar kar etmiştir.
Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu, babalar gününde ediliyor.
Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.
Hamam böcekleri yaklaşık olarak, 250 milyon yıldır yaşadıkları halde, hiçbir değişime uğramamışlardır...
Kediler ultrason seslerini duyarlar.
Zürafa 35cm. uzunlukta siyah bir dile sahiptir.
Ortalama bir pire, kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğe zıplayabiliyor. Bu oranı tutturmak için bir insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gerekli..
kanser
02.08.2004 - 13:20mikroskoptan kanser hücrelerine bakarsanız
yengeç halinde mikropçuklar görürsünüz
kanser latincede yengeç demektir zaten
sosyalizm
02.08.2004 - 13:19iş ekmek özgürlük çerçevesi içerisinde yer alan sosyalizm kapitalizmin yıkıldıktan sonra komünizme geçiş aşamasıdır
sosyalizm komünizmde sadece bir basamak olarak görülür
asıl hedef komünizmdir
Bu mesajımı sil
sosyalizm
02.08.2004 - 13:15türkiyede çıkar yol mudur?
burası tartışma konusu ama dünya ülkeleri arasında yavaş yavaş sindirilmeye başlandı..amerika bunda da başarılı oldu..küba,kuzey kore gibi ülkeler hariç amerikanın uygulamış olduğu sindirme harekatı bu ülkeleri de kıskaç altına almıştır
kapitalizm mutlaka yıkılacaktır ama sosyalizmin dünyaya egemen olması sanırım uzun vadeli bir düşünce olsa gerek
milliyetçilik
02.08.2004 - 13:10yeni dünya düzeninde milliyetçilik değerini kaybetmektedir
milliyetçiliğin kimseye faydası olmamıştır
şovenizm yaparak bir yere varılmayacağını çoğu kişinin görmesi gerekir
daha radikal tavırlar sergilemesi gereken türkiyede milliyetçilik artık yavaş yavaş silinmektedir
sosyalizm
02.08.2004 - 11:00EVET bence de
tıklayın paylaşın
fenerbahçe
31.07.2004 - 18:02Fenerbahçe Cumhuriyeti
1-Fenerbahçe'nin yönetim şekli cumhuriyettir.
2-Fenerbahçe'nin başkenti kadıköydür.
3-Fenerbahçe'nin dili fenercedir
4-Fenerbahçe Cumhuriyetinin yukarıdaki anayasa maddelerinin değiştirilmesi bile teklif edilemez.
Cumhurbaşkanı:Aziz Yıldırım
Başbakan:Ümit Özat
zekeriya beyaz
31.07.2004 - 17:11pay tv
kara sevda
31.07.2004 - 16:54barış mançonun şarkısı
kara sevda
kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki
kara sevda
kara sevda
seni benden kim ayırabilir ki
çocukça bir aşk deyip de geçme
sakın gülme halime
ne olduğunu anlatamadım ama
seviyorum seni delicesine
...............
hulki cevizoğlu
31.07.2004 - 16:30Yarışma programı sunmak istiyorum
Ayşe ARMAN
Ceviz Kabuğu'yla ünlenen televizyon programcısı Hulki Cevizoğlu terapide içini döktü
Hulki Cevizoğlu, beklediğim gibi çıktı. ‘‘Beton’’ gibi duran, ama hiç de öyle olmayan biri. Renklerini keşfetmek bana keyif verdi. Onunla söyleşi yapmak en az programlarını seyretmek kadar zevkliydi. O bizi 4 saat esir alıyor ama ben onu ancak bir saat esir alabildim! Bu röportajda ‘‘işini iyi yapan’’ bir adamın kişiliğine göz atacaksınız. Hazır mısınız?
Televizyonda röportaj yaparken kullandığınız ölçüler var mı? Soyunmam, öpüşmem, yatağa girmem gibi.
- Onların hiç birini yapmam tabii!
Demek istiyorum ki: Televolecileri çıkarmam, Türk toplumunun anlayışına aykırı tipleri reytingleri yüksek olsa bile çağırmam.
- Programıma Türkler'in Ermeniler'e soykırım uyguladığını söyleyen bir adamı çıkardım. Türkiye'nin genel anlayışına çok ters birisiydi Taner Akçam. Toplumsal tabuları zorlayan pek çok iş yaptım. Ama bugüne kadar reytingi yüksek insanlar gelsin de, ben popüler olayım diye hiç düşünmedim.
‘‘Şu benim programıma çıkamaz! ’’ diyeceğiniz kimse yok mu yani.
- Herkes çıkabilir, yeter ki propaganda yapmaya kalkışmasın! Şuna dikkat ederim: Hakimiyet, program sahibi olarak bende mi, karşımdakinde mi? Karşımdakindeyse iş işten geçmiş demektir, dört saat propagandasını yapar!
Kendinizi ne zamandan beri gündemdeki televizyoncu olarak değerlendiriyorsunuz?
- Gündemdeyim diye hiç düşünmedim ki ben!
‘‘Beton’’ gibi durmak zorunda mısınız? Bir tür 'kalas' hatta! Duygularınızı saklıyor musunuz yoksa onları aşmayı becerdiniz mi?
- Genelde sfenks gibisin derler, siz ‘‘beton’’u layık buldunuz! Ben mantıklı bir adamım. Beynimdeki düşünceler bana, kendisine duygusal diyen pek çok insandan daha fazla heyecan yaratabiliyor.
Çok olumsuz bir şey değil ‘‘beton’’ gibi olmak. Yüzünüzden ne hissettiğiniz pek anlaşılmıyor, pekala bu bir avantaj da olabilir.
- Ertuğrul Özkök, Ankara temsilcisiyken, ‘‘Sana sinir oluyorum’’ demişti. ‘‘Bu büroda hakkımda kim ne düşünüyorsa yüzüne bakınca anlıyorum, sen hariç! ’’ Genelde böyle söylerler.
Ama ben yüzünüze bakınca hakkımda ne düşündüğünüzü anlıyorum. İtici gelmiyorum size.
- İşte herkes öyle diyor! İnsanlar bana güveniyor. Mantık ve duygu olarak kimseyi reddetmediğim için de aramızda bir direnç oluşmuyor.
Karınızı da ekranda olduğu gibi sabırla dinliyor musunuz?
- Dinlerim. Hatta bazen öyle çok dinlerim ki, onu sinir ederim!
Sizin ‘‘Yeteeeeer! ’’ diye birileri yakalayıp anlatmak istediğiniz olmuyor mu?
- Öyle zamanlarda yazmayı tercih ediyorum. Yapmak istediklerimden biri de bu. Zamanın fazlasıyla hızlı aktığını düşünüyorum ve zaman sayacı süresini tamamlayana kadar, çok şey yapmam gerektiğini düşünüyorum. Kalıcı olmak gibi bir derdim var.
Sizi bunalıma sokmak istemem ama hayatınız çok mu düz sizin?
- İnişler, çıkışlar da yaşadım hayatımda. Daha çok mesleki alanda.
Hayatı hep iş olarak mı algılıyoruz?
- Erkekler öyle algılar.
İşten daha önemli bir şey yok değil mi!
- Bilmem, oğlum var. O çok önemli.
Karınız buna sinirlenmez mi?
- Oğlum deyince, karım da giriyor işin içine!
Pasif agresif olduğunuz söylenebilir mi?
- Bazen öfkemi içimde tutuyorum tabii. İşimle ilgili bir şeyin yolunda gitmemesi beni sinirlendiriyor.
Öyle bir imajınız var ki, hiçbir şeye şehvetle saldırmayacak gibi duruyorsunuz. Şehvetin hayatınızda hiç mi yeri yok?
- Hiçbir şeye kaptırmadım ki kendimi ben.
Çileği şehvetle sevmek, bir müzik grubuna ölmek ya da kuru fasülyeye dayanamamak söylediğim.
- Gençliğimde taze fasülyeye dayanamazdım. Ama ona da şehvetle saldırmadım!
Karşınızdaki çıldırsa bile siz aynı yüz ifadesiyle duracaksınız ya da soyunmaya başlasa.
- Soyunmuyor ama namaz kılıyorlar. Edip Yüksel canlı yayında kıldı mesela!
Hani biz Akdenizliyiz ya, bu kadar soğukkanlı olmanız çelişki değil mi?
- Akdenizli olduğumuz filan yalan. 100 Türk yalanının yüzbirincisi! Kim Akdenizli? Güney Doğu'daki çocuklar mı? Antalya sahilindeki bir grup insan belki. Biz ne İtalyanlara ne de Yunanlılara benzeriz! Olsa olsa egemen kültürün palavrası bu. Benim için bu tür kalıplar fazla bir anlam ifade etmiyor. Kendimi daha çok kuzeyli gibi görüyorum.
EVET, HERŞEYİ İSTİYORUM
Ceviz Kabuğu'ndan farklı bir televizyon programı yapmak ister misiniz?
- Yarışma programı sunmak istiyorum. Tabii Ceviz Kabuğu'nu bırakmadan. Pek çok insandan daha iyi yaparım. Şimdiki yarışmalara bilgi yarışması diyorlar ama aslında onlar birer tahmin yarışması! A şıkkı değil şunun için, B şıkkı değil şunun için, öyleyse C şıkkı diyorlar! Oysa bilgi yarışmalarında insan bildiğini pat diye söyler.
İyi de sizinle ne alakası var? Siz niye sunasınız ki?
- Benim yaptığım iş de bilgiye dayanıyor ondan. Televizyonlardaki yarışmalar, şova dönük. Oysa Türkiye'de bilen ve bilgisini sınamak isteyen pek çok insan var. Hem hazırlayan hem sunan insan olmak istiyorum. Bilgiyi test etmek için de biraz bilmek gerekiyor. Ekrandaki sunucular, ‘‘Bunun cevabını ben de bilmiyorum’’ diyor, ama insan çalışır gelir, değil mi?
Haber sunmak istiyorum deseniz anlardım!
- Onu da istiyorum.
Nasıl yani? Herşeyi mi istiyorsunuz?
- Çok geç kaldığımı söylüyorum ya, hepsini istiyorum, bir tanesini nasıl olsa yakalayacağım.
Günün birinde sizi saçları jöleli, minimalist dekorlu bir stüdyoda görmeyeceğiz değil mi?
- Müsterih olun, kesinlikle hayır!
KARADENİZLİYİM, ANLAMIYORUM
Ben Karadenizliyim anlamıyorum, ondan çok soru soruyorum diye espri yaptığım oluyor. Zaafiyetlerimin bazen üstünlük haline geldiğini de görüyorum. Anlasam sormam değil mi? Konuklarımla da program öncesi fazla diyaloğa girmemeye çalışıyorum. Meseleyi izleyenlerle birlikte anlayayım istiyorum. Hakikaten birçok şeyi de anlamıyorum! Bazen fakslar geliyor: Hulki Bey, sen anlamadın ama biz anladık diyorlar.
CENAZE TEMENNİSİ
Herşeyiniz çok belirli mi sizin, İstanbul'a gelişleriniz gidişleriniz...
- Güvenlik gerekçesiyle öyle olmamasına dikkat ediyorum. Uzun bir süredir kaygımız yoktu. Şimdi var. Ne yazık ki, devlet koruması altındayım.
Kim öldürecek ki sizi?
- Bilsem! Arabamı hanım kullanacaktı, bir gün telefon etti. ‘‘Çalışmıyor. Ne yapayım’’ dedi. ‘‘Boğdun herhalde, bir süre sonra tekrar dene’’ dedim. Meğer, dokunmaması gerekiyormuş! Adam gönderdik baktırdık, ön tarafındaki kablolor kesilmiş, uçları bir güzel soyulmuş. Polise haber verdik. ‘‘Hadi geçmiş olsun, bu bir bomba hazırlığı! ’’ dediler. Kimden şüphelendiğimi sordular. Kimseden süphelenmediğimi söyledim. Bir tarikatla ilgili programdan ötürü, Fetullah Gülen'in ismini verdim. Polis ‘‘Abi onları hiç karıştırmayalım’’ dedi. Acemiliğime geldi, ‘‘Peki’’ dedim. Sonra da devlet ‘‘Seni koruyacağız’’ dedi.
Böyle soru sorulmaz ama Allah korusun, başınıza bir şey gelirse size de Uğur Mumcu'ya yapılan muamele mi yapılacak sizce?
- Ahmet Taner Kışlalı'nın cenazesindeyim. Bir dolu siyasiyi yuhalıyorlar. Sonra baktım, bir alkış! Ortamı bozmayayım diye etrafa da fazla bakmıyorum, meğer beni alkışlıyorlarmış. Bir kadıncağız geldi büyük bir çoşkuyla, ‘‘Allah size de böyle bir cenaze nasip etsin! ’’ dedi. ‘‘Sevenleriniz çok olsun’’ demeye getiriyor ama yaşayan birine de böyle demek tuhaf oluyor.
YAZILI BASIN BENİ KEŞFEDEMEDİ
Meslekte tek ölçü işini iyi yapmak mıdır? Bu size tuhaf gelmiyor mu? Özellikle bu ülkede.
- Bir tarafta işimi yapan ben, diğer tarafta bu işi yapan insanın toplum tarafından algılanması. Kimi zaman, karşı tarafın algılamasındaki eksiklikleri anlayamıyorum! Her zaman, işimi iyi yaptım.
Sizce Türkiye'de başarıya ulaşmanın genel formülü ne? Sizinkiyle arada bir fark var mı?
- İşini doğru yapmak. Ve çalışmak. Ama Türkiye'de ne yazık ki şans faktörü, çalışmak faktörüne eşit oranda. Yani özel olarak, çabalayarak ve mutlaka o çabanın sonucunda bir şeyler elde ediliyor değil Türkiye'de! Çalışan elde ediyor, ama geç elde ediyor. Tüm bunları 26 yaşındayken yapmak isterdim. Emin Çölaşan Hürriyet'te bu işi yaparken, biz muhabirdik, röportaj yapmak istiyordum ama bir türlü fırsatını bulamıyordum. Şimdi, ‘‘Sen şöyle sorular soruyorsun’’ diyorlar ama ben bunu on sene önce de yapıyordum! Doğuştan sorgucuydum ben.
Öyleyse neden yazılı basında ‘‘beceremediniz’’ de televizyonda ‘‘becerdiniz’’?
- Demek ki yazılı basında yaptığım işi yeterli gördü o zamanki yöneticilerim.
Hata sizde miydi, sizin dışınızdaki unsurlarda mı?
- Beni farktemeyenlerde!
Kim sizi keşfetmeyen yöneticiler, parçalayalım onları!
- Parçalayamazsınız. Çünkü ikisi rahmetli oldu: Orhan Kantoğlu ve Çetin Emeç. Diğer ikisi de çok güçlü: Mehmet Ali Kışlalı ve Ertuğrul Özkök.
KÖŞE İSTİYORDUM
O yılları kayıp yıllar olarak mı değerlendiriyorsunuz?
- Hayır. Tam sayfa röportajlar yapmak istiyordum, denk düşmedi, haftada bir özel haber yapıyor ve bir şekilde tatmin oluyordum. Ama ben aslında bana ait köşe istiyordum.
Peki şöyle olmuş olamaz mı: Yazılı basın, o dönem zaten çok ciddiydi ve sizin ciddiyetiniz bir işe yaramadı! Ama şimdi televizyon çok laubali o yüzden sizin ciddiyetiniz fark ediliyor.
- Başkaları için olabilir, benim için olamaz. 15 yıla yakın gazetecilik deneyimlerinden sonra, bir Devlet Bakanı'nın basın bürosunda kapı açıldı ve Bülent Öztürkmen girdi içeri. O sırada HBB'nin genel koordinatörüydü. Neden bize televizyon programı yapmıyorsun dedi. Çok üstüne atlarmış gibi yapmadım, ölüyordum oysa ki, neden olmasın dedim. Ve programın bugünkü ismi dahil olmak üzere, formatını yazdım, yolladım. Hemen başla dedi. Ama bu bir tesadüftür! Belki de, üzerinde yoğunlaştığım bir meseleyi telepatik olarak etrafıma yaymamdan olmuştur.
Hayatınızdaki en zor dönem hangisiydi?
- Hürriyet Gazetesi'nden ayrılmam. Hayatta paranın önemi var ama o olay bana meslek hayatında paranın ikinci planda kaldığını öğretti. Fazla para kazanacağım diye Asil Nadir'in Günaydın Gazetesi'ne gittim. Hataydı. Meslekte süreklilik kısa sürede çok para kazanmaktan önemli.
hulki cevizoğlu
31.07.2004 - 16:25BÜTÜN KALELER ZAPTEDİLMEDİ
Türkiye’de bir grup “toplu uyku hâli” içinde kendisini “pop kültüre” kaptırmış, esnemeye ve bunu etrafındakilere de bulaştırmaya devam ediyor.
- “Türkiye’nin bir hain kontenjanı var, bu nüfusun yüzde 10’udur”,
- “Türk aydını dediğimiz kişi, Batı’nın manevi ajanıdır”,
- “Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır, olmazsa Sevr gelir”,
- “Batı diye bir şey yoktur. Bu hayâli bir kavramdır.”
- “Türkiye’de basın Türk değildir”
Toplumcu yazar ve düşünür” Attilâ İlhan’ın, ülke çapında büyük heyecan yaratan ve dalgalanmalara neden olan bu açıklamaları bir “ders” ve “belge” niteliğinde.
“Dipten bir dalga yükseliyor. Bir çeşit Müdafâ-i Hukuk oluşuyor” diyen Attilâ İlhan’ın sözünü ettiği “dipten gelen dalga” yakın bir zamanda esneyenlerin yüzüne tokat gibi çarparak ya uykudan uyandıracak, ya da...
hulki cevizoğlu
31.07.2004 - 16:24Ya Sev Ya Sevr
(Bir Gafletin Büyümesi)
“Tarihi uykulardan” hep son anda uyanan Türkiye, bugün de uluslararası büyük planların hedefinde. İçerde ise, yıllardır bir gaflet gözümüzün önünde büyüyor ve büyütülüyor.
Hulki Cevizoğlu, Türkiye üzerinde oynanan oyunları “inceledi”, “araştırdı” ve önemli insanlarla konuştu... Ortaya, nefesinizi tutarak okuyacağınız, bir solukta bitireceğiniz bir eser çıktı.
Bu kitapta;
- terörün en yoğun olduğu dönemde Başbakan Demirel ve Yardımcısı İnönü’nün politikalarının sonuçlarını;
- “Başbakan Özal, ‘PKK büyüsün’ diye TSK’yı 10 yıl devreye sokmadı”, “Bunlar bence çok ağır gafletler, bir bölümü de ihanet” diyen önemli komutanın şok açıklamalarını;
- “Pilotlar ile piyade ve komando subaylarımdan ABD’nin PKK’ya yardımını bizzat gözleriyle gördüklerine ilişkin anlatım dinledim” diyen bir başka komutanın açıklamaları ile
- ilk kez duyacağınız çok önemli tarihi gerçeklerin ışığında, yıllardır büyüyen bir gafleti, ülkemizi bölme çabalarını ve iyi birşeymiş gibi sunularak canlandırılmak istenen “1991 ruhu”nun ne olduğunu, nasıl geliştiğini bulacaksınız.
Bugün, bu ülkede yaşayan bizler “ya bu ülkeyi sevecek, ya da Sevr’e razı olacak...” noktaya geldik.
Bu kitapta okuyacağınız herşey gerçektir. Ciddi bir araştırma ve incelemeye dayanmaktadır.
Okuyacağınız birçok bilgi karşısında şaşkınlığa düşseniz de, ders almayı unutmamalıyız.
hulki cevizoğlu
31.07.2004 - 16:23Türkiye'nin başarılı TV program yapımcısı Hulki Cevizoğlu (1958) A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 'Siyasi Bilim' lisansı ve 'İşletmecilik' Yüksek lisansını tamamladı. Gazeteciliğe başladığı Hürriyet'te aralıksız 8 yıl çalıştıktan sonra çeşitli basın kuruluşlarında muhabir ve yönetici olarak görev yaptı. 1994'te başladığı 'Ceviz Kabuğu' programını Atv de sürdürüyor.
Verilen ödüller arasında Hulki Cevizoğlu'nun kabul ettiği bazı ödüller:
Haber dalında Yılın Gazetecisi (ÇGD-1986)
Haber dalında Yılın Gazetecisi (ÇGD-1987)
Cengiz Polatkan Ödülü (RTGD-1997)
TV tartışma dalında Yılın televizyoncusu
(T.Yazarlar Birliği-1997)
Yılın TV Gazetecisi (Karadeniz Olay-1997)
En Beğenilen TV Programı (P.Politika Dergisi-1997)
Jüri Özel Ödülü (Doğu And. Gaz. Cem.-1997)
Yılın Gazetecisi (Gazeteciler Cemiyeti-1997) (Tüm medya içinde yalnız bir kişiye verilen ödül)
Televizyon söyleşi dalında '97'nin Başarılı İletişimcisi' (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1997)
Medyada Hoşgörü Ödülü (Ç.Kale Onsekiz Mart Üniv.-1998)
1998 Sedat Simavi Televizyon Ödülü (T. Gazeteciler Cemiyeti-1998)
Televizyon Söyleşi dalında '98'in Başarılı İletişimcisi' (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1998)
Gazetecilik dalında 'Yılın Altın Adamı' Ödülü (Anadolu Basın Birliği-1999)
Televizyon Söyleşi Dalında 1999'un Başarılı iletişimcisi (İ.Ü. İletişim Fakültesi-1999)
Türk Kültürüne ve Sosyal Hayatına Hizmet Eden TV Programı Ödülü (Türk Ocakları - 2000)
Başarı Ödülü (Aydın Gaz. Cem. - 2001)
Araştırma Dalında 2000 Yılının Bilişimcisi (İ.Ü. Bilgisayar Kulübü - 2001)
En Beğenilen Tartışma Programı (M.Ü. İletişim Fakültesi - 2001)
Zirvedekiler 2001 Yılı En İyi Tartışma Programı (Özel Radyo ve Televizyon Yayıncıları Derneği- 2002)
En İyi Haber ve Tartışma Programı (A.Ü. Hukuk Fakültesi Birleşik Hukukçular Kulübü- 2002)
Açık Oturum Dalında 2001 Yılının En Başarılı İletişimcisi (Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi– 2002) .
hulki cevizoğlu
31.07.2004 - 16:20alev alatlıyı bastırdı hulki her zaman ki gibi
artık hulki cevizoğlu programına konuşmacı olarak çağırıyor konukları sonra kendisi tartışıyor
hobi haline geldi
hulki ankara sbf mezunu
çok bilgili araştıran bir adam
hayatı hep okumakla geçiyor
en baygın konularından biri de moon tarikatı dosyası idi
ama en ateşlisi ise cevat babuna yaman örs ve ali demirsoyun katıldığı programdı
bazen saçma programlar yapıyor bazen de aksiyon filmi izler gibi heyecanlanıyorsunuz
ceza
31.07.2004 - 15:15Ceza: 'En İyi Türkçe Rap' i Ben Yapıyorum! '
Rap müziğin yıldızı Ceza, yeni albümünün arifesinde Esquire dergisinin nisan sayısına röportaj verdi. Ceza, 'Kendini beğenmişlik yapmayayım ama Türkiye'de bu işi en iyi ben yapıyorum' diyor.
'Gerçek adım Bilgin, Ceza lakabım. Rapçi'ler arasında atışmalar olur, ozanların atışması gibi. Bu konuda başarılı olduğum için bana Ceza dediler'
Gençliğin yeni idollerinden Ceza, 'Med Cezir' isimli albümü ile adını büyük kitlelere duyurmuştu. Şu sıralar yeni albümünün hazırlıkları içerisinde olan genç rapçi, ünlü erkek dergisi Esquire'in son sayısında Yalım Aydın'ın sorularını yanıtladı.
* İnsanlar 'Ceza'yı grup olarak algılıyor. Ama tek tabanca takılıyorsun galiba...
Lakap olarak kullanıyorum. Rap müzikte freestyle diye bir olay vardır. Herkes nick name kullanabilir. Ceza çok uzun zamandan beri kullandığım bir isim. Gerçek adım Bilgin ama Ceza ismi daha çok kullanılıyor artık. Daha bilinir oldu. Bence çok hoş bir isim. Ayrıca rapçi'ler arasında atışmalar olur, bizdeki ozanların atışması gibi, bu konularda başarılı olduğum için adıma Ceza dediler.
* Peki rap'in enstrümanı var mı?
Her şey rap'in enstrümanıdır. Rap ilk başta insanın içinden ve ağzından gelir. Sonra müziğe dökülür ve devam eder. İllaki klasik rap ritimlerinin olmasına gerek yok. Mesela ben yeni albümümde deneysel bir şeyler yapmaya çalıştım. Farklı soundlar denedim. Her türlü müziğin üstüne rap yapılabilir zaten.
* 'Med Cezir' albümünde yaylı enstrümanlar kullanmışsın. Yeni çıkacak olan albümünde bu tip tatlar var mı?
Yeni albüm sound kalitesi olarak daha profesyonelce diyebilirim ama müziğe verilmek istenen ruh, yine aynı. Kayıtlar sırasında gitar ve bas gitarı canlı kullanmaya çalıştık. Sonra birkaç yerde Ramazan davulu kullanmaya çalıştık. Yeni albüm, Med Cezir'e göre sound olarak daha sert ve seri. Alışılmışın dışında konu ve ritimler olacak.
* Genelde inanış olarak 'gurbetçiler bu tür müziği yapar' derler. Sende böyle bir 'gurbetçi' durumu var mı?
Hayır, yok. Ben 1977'de Üsküdar'da doğdum. O zamandan beri İstanbul'da yaşıyorum. Türkiye dışına da sadece konserler vermek için çıktım. Bu işle uğraşan insanların yurtdışından gelme sebebi açık. Orada her türlü imkana sahipler. Stüdyo olsun, maddi olsun, medya olsun bu işin tüm yönlerini görüp öğrenebiliyorlardı ve Türkiye'ye empoze ediyorlardı. Türkiye'de olanaklar olmadığı halde biz bu işi başardık. Kendini beğenmişlik yapmayayım ama kendime güvendiğimden dolayı Türkiye'de en iyi Türkçe rap'i yaptığıma inanıyorum. Çünkü yabancı ülkelerdeki konserlerde Türkçe söylememize rağmen insanların eşlik etmeye çalıştığını, Türkçe bir şeyler öğrenmeyi arzuladıklarını görüyorum.
* Albümlerindeki şarkı sözlerinin hepsi sana ait. Nasıl bir süreçten geçiyor?
Öncelikle insanın içindeki ritim duygusunun gelişmiş olması lazım. Ayrıca kendimde ozanlık olduğunu hissediyorum ve bu müziği tanımanız, uzun süre incelemeniz, dinleyip çalışmalar yapmanız gerekir. Söz yazma hadisesine gelince... Albümdeki tüm müzikler bitince oturup bir şeyler yazarım. Bu da en fazla yarım saatimi alıyor.
* Sorunlu musun peki?
Her insan kadar. Aklıma gelen her şeyi söyleyebilirim. Bunlar ırkçılığa karşı, doğanın yok olmasına karşı olabilir. Yahut başka bir rap grubuna gıcık olmuşsam, onlara şarkı yazıp dalga geçebilirim. Çekindiğim bir şey yok.
* Rap müziğinde kullanılan mimik ve hareketler var. Bunların özel bir anlamı var mı?
Hayır, herhangi bir anlamı yok bu hareketlerin. Ben de yapıyorum şarkı söylerken bu hareketleri ama içimden geldiği için yapıyorum. Psikolojik olarak araştırılması gerekebilir belki. Ama benim yaptıklarım Amerika'daki sokak müzisyenlerinin yaptığı hareketler gibi değil, biraz daha farklı.
* Hip-hop, rap bunlar hep karıştırılıyor. Bu türlerin temel farklılıkları nedir?
Dünyada hip-hop, neşeli müzik olarak anlamlandırılabiliyor. Hip-hop'u bir ağaç olarak düşünün. DJ'lik, rap, grafiti de bunların bir dalı.
Toplam 816 mesaj bulundu