Tanıtım yazısı henüz yok...
-
kadın
07.01.2010 - 17:52Bir Kadın Neden Ağlar?
Bir kadının gözyaşları hafife alınacak kadar değersiz
değildir...
Kadın paylaşmayı sever.
Onun için de en değerli olanını verir; gözyaşlarını.
Kadın güçlüdür aslında. Gözyaşları onun güçsüz olduğunu kanıtlamaz...
Bir kadın nelere katlanır.
Öncelikle toplumdaki yerini sağlama almak zorundadır kadın....
Öyle saçı uzun aklı kısa da değildir. Çok zekidir...
Başkalarının kuvveti kalmadığında, devam edecek azim vardır onda.
Ailesi hastalandığında, yorgunluğa pabuç bırakmayacak kadar kuvvetlidir.
Her türlü şartlar altında, onu incitseler, hafife alsalar veya gururunu ayaklar
altına alsalar bile o yine sevdiklerinin yanında kalır. Vefası çoktur. Acıma
duygusu ona tümüyle verilmiştir, çünkü o bir kere anne olma şerefine layık
görülmüştür...
Kadın dinlemeyi sever, derman olmayı da. Duygularını ve düşüncelerini paylaşır
herkesle. Eşiyle, dostuyla hatta düşmanıyla bile konuşur. Aslında düşmanı da
yoktur onun ya, yalnız pekiyi anlaşamadıkları vardır bazen...
Sevdiklerinin tüm kusurlarına rağmen, kadına sevme kuvveti de verilmiştir...
O her zaman duyarlılığıyla, sadakatiyle, anlayışıyla sevdiğinin yanındadır
aslında...
Ama gel gör ki, kadın asla unutmaz. İyiliği de kötülüğü de. Yapılanlar, iğne
oyası gibi işlenir narin yüreğine. Ama bazen yinede susmayı tercih eder
gerektiğin de...
Yorgun düşmüş biçare yüreği hep umut içindedir; hep sevilsin ister. Unutulmak
ona ölüm gelir...
İşte budur kadın. Gözyaşları ise onun zayıflığını değil, insan olmanın
simgesini ifade eder...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu...
Kadını esas güzel yapan, sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu ve
anlayışıdır. Yalnızca bilgisi değil, aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır
kadını kadın yapan...
Onun içinde bütün bunların ifadesi olan gözyaşlarını asla kimseden esirgemez
insanlık namına.KADINI, KADIN YAPAN ASLINDA GÖZYAŞIDIR..Devamını Gör
-
acı çekmek ruhun fiyakasıdır
20.03.2009 - 19:47... İçimi susturmak istediğimde kaç yaşında olduğumu dahi hatırlamıyorum. Buna neden gerek duyduğumu da keza... Sahiden neden susturmak istedim içimi acaba? Başıma iş açmasından korktuğum için mi? Sorular soruyordum zaten. Belki de bu soruları susturup muhtemelen verilmeyecek cevapların da önüne bir barikat koymuş olmak için... Kim bilir, sorularımı yüksek sesle dile getirebilecek cesareti bulup buluşturabilseydim bir yerlerimden, belki de hiçbir zaman cevapsız kalmayacaktım. Umut dünyası, demişler... Bir zamanlar benim de “umut dünya”m vardı. Bir erkeğin sayesinde yoktan var etmiştim o dünyayı. O kadar güzel insanlar yerleştiriyordu ki – hem de yerli yerine – dünyamıza, ister istemez kaptırmıştım işte kendimi. Sonra o dünyanın kıyameti gerçek dünyanınkinden daha erken gerçekleşti. Yerle bir oldu içime özenle yerleştirdiğim tüm duygular, insancıklar, bir de evimiz... Belki de o gün susturmuşumdur içimi. Yaşamım bir “harikalar diyarında Alice” oluvermişken aniden “gerçeğe uyanan dünyalı”ya dönüşüvermişti ve evet, ben o günden beri suskunum. Tepkisizim. “Umurumda değil”cilik oynuyorum ama, aslında etrafıma zaman zaman yerleşen saf âşıklara gözüm çalındığı, ister istemez iç geçirdiğim hâlde...
-
reşat nuri güntekin
20.09.2007 - 18:20dudaktan kalbe yi ilk kez okuduğumdan bu yana hep bir üzüm bağında koşturmanın hayalini kurarım.hayalim gerçekleşmedikçe de kitabı ve TV dizisini defalarca okur,izlerim.keza çalıkuşunu da... reşat nuri güntekin dir beni yazmaya iten,bana edebiyatı sevdiren...
Toplam 19 mesaj bulundu
Neredeyim
Sema Develi
11.01.2010 - 14:21sözü bitirendir yedi kat karanlığa mahkum eden
Toplam 1 mesaj bulundu