hêleke min diqutife ji sermê çiya keleheke asê, rê asê,dem asê hêviya min kulîlka binê berfê ha bel bû ha bel bibê û berf tê tê tê..!
bibare berfê li ber xwe bide kulîlkê, tu ji vê axê yî, ez ji vê axê..!
wê vebe rengo rengo piştî taveke xwêjinkî keskesor sihareke rûbihar e hêviya min tîrêj-bişirîn rojeke gulî-sor ha hilat ha hiltê û berf tê tê tê..!
bibare berfê li ber xwe bide kulîlkê berf li hêlekê,tu li hêlekê hêviya min jî bihar e
Arjen Arî
bı hembézan slav é germ jı tera hevala delal.. deme ki dur tu nexuyayi,bé baweri em gelek bériya te dıkın.u tu ket biraninamın mın got ki bé helbesteki xweş pırsate bıkım bıla rojen ronahi é tebe, jan u axin duri te heré biminé xweşi
Dicle ve Fırat, ilk yazıyı öğretti sana bana. Sular fısıldadı, sen yazdın. Yumuşak kil tablete işledin sivri uçla. Mısra mısra. Kuruttun güneşte, pişirdin ateşte. İlk tohumu sana, bu iki nehir verdi. İlk tohumu toprağa düştün, tohumun adını kil deftere düştün.....
Bir Daha Dönmedi Bir gecenin karanlığında, Basıldık, hepimiz bir anda. Alıp götürdüler babamı. Sorguya çektiler anamı. Atıldılar caniler gibi üstüne, Daha gözlerimi açmadan dövdüler beni Dünyaya gelmeden işkenceyle tanıştıdılar beni. Henüz yedi aylık iken, Zorladılar beni yerimden etmeye. Zamanım dolmadan terk ettirdiler, Yerimi, yurdumu bana.
Bir gece karanlığında, Basıldık hepimiz aynı anda. Bu sırada alıp götürdüler babamı, Mecbur ettiler beni, Bir an önce savaşa katılmaya, Bu savaş ve barış dolu dünyaya. Dünyaya merhaba deyip, gözlerimi içtığımda, Göremedim babamı. Onu götürmüşlerdi Ve bir daha dönmedi. Bu savaş ve barış dolu dünyaya
Bilmem nasil baslamali Ne demeli Nasil etmeli gulasor Dün gece yoldaydim Arka koltukta Kirk numarada Dimdik uyuyamadim Akip giden arabanin seyrine uyan Düslerimi anlatmak istiyorum sana Gelecegin düsü ne kadar güzel Ve ne kadar engin Düslerim durmadan kipirdayan Daldan dala konan Bir serçenin canliligini Kivrakligini Ve hareketlerindeki karmasikligi andiriyordu Ama bu düsler hayal degil Olacak ve olmasi gerekenin Beynime yansimasiydi Bazen En barbar gericiligin Zulmün ve acinin Özgürlük türkülerini engelleyemedigi Munzurun, toroslarin doruklarindayim Atesler yakili Mavzerler çatili Içimdeki atesle Doganin o dondurucu sogugu birbirine karsi savasiyor Nöbetteki yoldas da Inceden inceye bir türkü tutturmus 'de lori lori berxemin lori' Bir iç geçiriyorum derinden Nedendir bilmem 302 mersedesin artan hizina uyuyor düslerim Eteklerde bir baskindayim bazen Elimde dünya gericiligine kann kusturan Halklarin silahi Kendimi Yivle set arasinda dönen Ve döne döne düsmanin cigerini daglayan Kizil kursunlarda hissediyorum Toroslardan geçiyoruz Ince memedi düsünüyorum Kel apti yi Memed in gün batmadan Anavarzalari tutan kanatli atini Hatçe ye olan askini Ve sen geliyorsun aklima Seni düsünüyorum gulasor Gül yanagini, bal dudagini, zülüf saçini O minicik yüregini düsünüyorum Bildigin tek kürtçe kelime geliyor aklima; ' ez buke kurmancim' Için için gülüyorum Uyumusum çok kisa bir süre Simdi buradayim Anandan aldim haberi Yakalamislar seni Içim buruk Yüregim çok daha kati Üzülmedim diyemem Üzüldüm Ama yanip yikilmadim Unutma birbirimize verdigimiz bahti Bilmem biliyormusun Düsman zindanlarda yenilmez diye Düsünme hiçbi rzaman Hatirla ıbrahimi, mehmet zekiyi, orhani Ve daha simsicak Kurumadi bile cihan imizin kani Ve haykir sancagimizdaki o kizil silahlari Açikça olmasa bile içten içe Yoldaşlar ölmez Yasasin halk savasi Sana diyecegim su ki Sen olmasanda olur Ama olmani istiyorum gulasor. şiirin sahibi bir heval dır ismini bilmiyorum batmanlı ilyas
yüreğindeki özgürlük ateşinin hiç sönmemesi dileğimdir
fırtınaların alasına siper bedenimiz en ala baskıya dalgakıran göğsümüz insanlığa bir s.o.s. tir avazımız bir eğildik bir daha asla doğmamış çocuklardır ardıllarımız
Deli dolu iki irmak benle kibela Zaman ötesi inanilmaz rüya Duvar halilarina dökülmedi daha serüvenimiz Kis öncesi cöl kahreden Cölde yitik cocuk aglayan ipissiz karanlik Donuyor firtinalar Cildirasi bir sessizlik Yol yoktu yola ciktigimizda Birlesmek icin acilan Kollarimiz disinda Hersey darmadagin Kosuverdik durup dinlenmeden Apacik kollara uctukca yükselip cogalan… Köpüre köpüre durulan ap ak… Nereye ayak bassak Mese,sögüt,cinar,salkim saca
Dağlarının, dağlarının ardı, Nazlıdır. Uçurum kıyısında incecik bir yol Gider dolana - dolana, Bir hastan vardır, umutsuz, Belki Ayşe, belki Elif Endamı kuytuda başak, Memesinin, memesinin altında, Bir sancı, Bir hayın bıçak...
Ölüm bu, Fıkara ölümü Geldim, geliyorum demez. Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü, Ya da seher, mahmurlukta, Bakarsın, olmuş olacak. Bir hastan vardı umutsuz, Hasreti uykularda, Hasreti soğuk sularda. Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri, İki mavi, kocaman korku çiçeği, Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur. Hiç akıl edip de düşünen var mı? Gün kimin hesabına tutar akşamı, Rahmetinden kim demlenir bulutun, Hayırlı evlat makina Nasıl canavar kesilir. Kurdun, karıncanın rızkını veren Toprak nasıl ayartılır, Yüz vermez topal öküze, Ve almaz koynuna kara sabanı.
Sepetçioğlu'm kömür işçisidir, Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif Mal, haraç - mezattır, Can, pazar - pazar. Kırmızı, ak ve esmer, Yumuşak ve sert buğdaları Yaratan ellerin sahibidir bu, Kör boğaz, nafaka uğruna, Haldan düşmüş, tebdil gezer...
Dağlarının, dağlarının ardı Nasıl anlatsam... Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz. Çırılçıplak, Vay kurban... 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda.' Yiğitlik, sen cehennem olsan bile Fedayı kabul etmektir, Cennet yapabilmek için seni, Yoksul ve namuslu halka. Bu'dur ol hikayet, Ol kara sevda.
Seni sevmek, Felsefedir kusursuz. İmandır, korkunç sabırlı. İp'in, kurşun'un rağmına, Yürür pervasız ve güzel. Sıradağları devirir, Akan suları çevirir, Alır yetimin hakkını, Buyurur, kitabınca...
Gün ola, devran döne, umut yetişe, Dağlarının, dağlarının ardında, Değil öyle yoksulluklar, hasretler, Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız... Sıkıysa yağmasın yağmur, Sıkıysa uyanmasın dağ. Bu yürek, ne güne vurur... Kaçar damarlarından karanlık, Kaçar, bir daha dönemez, Sunar koynunda yatandan, Hem de mutlulukla sunar Beynimizin ışığında yeraltı.
Her mevsim daha genç, daha verimli, Sunar, pırıl - pırıl, sebil, Ömrünün en güzel aşk hasadını, Elimizin hünerinde yeryüzü. Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar, Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe Şafakla doğan işgücü. Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür, Ol kitapta böyle yazılıdır, Ol sevda, böyledir çünkü...
Sevince ölesiye sevilir kalınırdı Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi Sonra Şehirler uyur kalbim örselenirdi Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen Gidince upuzun kırılmış ...
27.08.2008 - 20:10
hêleke min diqutife ji sermê
çiya keleheke asê, rê asê,dem asê
hêviya min kulîlka binê berfê
ha bel bû ha bel bibê
û berf tê
tê
tê..!
bibare berfê
li ber xwe bide kulîlkê,
tu ji vê axê yî, ez ji vê axê..!
wê vebe rengo rengo
piştî taveke xwêjinkî keskesor
sihareke rûbihar e hêviya min
tîrêj-bişirîn rojeke gulî-sor
ha hilat ha hiltê
û berf tê
tê
tê..!
bibare berfê
li ber xwe bide kulîlkê
berf li hêlekê,tu li hêlekê
hêviya min jî bihar e
Arjen Arî
bı hembézan slav é germ jı tera hevala delal.. deme ki dur tu nexuyayi,bé baweri em gelek bériya te dıkın.u tu ket biraninamın mın got ki bé helbesteki xweş pırsate bıkım
bıla rojen ronahi é tebe, jan u axin duri te heré biminé xweşi
13.04.2007 - 02:10
Dicle ve Fırat, ilk yazıyı öğretti sana bana.
Sular fısıldadı, sen yazdın. Yumuşak kil tablete işledin sivri uçla. Mısra mısra. Kuruttun güneşte, pişirdin ateşte.
İlk tohumu sana, bu iki nehir verdi. İlk tohumu toprağa düştün, tohumun adını kil deftere düştün.....
06.01.2007 - 22:52
Bir Daha Dönmedi
Bir gecenin karanlığında,
Basıldık, hepimiz bir anda.
Alıp götürdüler babamı.
Sorguya çektiler anamı.
Atıldılar caniler gibi üstüne,
Daha gözlerimi açmadan dövdüler beni
Dünyaya gelmeden işkenceyle tanıştıdılar beni.
Henüz yedi aylık iken,
Zorladılar beni yerimden etmeye.
Zamanım dolmadan terk ettirdiler,
Yerimi, yurdumu bana.
Bir gece karanlığında,
Basıldık hepimiz aynı anda.
Bu sırada alıp götürdüler babamı,
Mecbur ettiler beni,
Bir an önce savaşa katılmaya,
Bu savaş ve barış dolu dünyaya.
Dünyaya merhaba deyip, gözlerimi içtığımda,
Göremedim babamı.
Onu götürmüşlerdi
Ve bir daha dönmedi.
Bu savaş ve barış dolu dünyaya
12.12.1998
K. Özdemir
31.12.2006 - 01:34
Gulasor
Bilmem nasil baslamali
Ne demeli
Nasil etmeli gulasor
Dün gece yoldaydim
Arka koltukta
Kirk numarada
Dimdik uyuyamadim
Akip giden arabanin seyrine uyan
Düslerimi anlatmak istiyorum sana
Gelecegin düsü ne kadar güzel
Ve ne kadar engin
Düslerim durmadan kipirdayan
Daldan dala konan
Bir serçenin canliligini
Kivrakligini
Ve hareketlerindeki karmasikligi andiriyordu
Ama bu düsler hayal degil
Olacak ve olmasi gerekenin
Beynime yansimasiydi
Bazen
En barbar gericiligin
Zulmün ve acinin
Özgürlük türkülerini engelleyemedigi
Munzurun, toroslarin doruklarindayim
Atesler yakili
Mavzerler çatili
Içimdeki atesle
Doganin o dondurucu sogugu birbirine karsi savasiyor
Nöbetteki yoldas da
Inceden inceye bir türkü tutturmus
'de lori lori berxemin lori'
Bir iç geçiriyorum derinden
Nedendir bilmem
302 mersedesin artan hizina uyuyor düslerim
Eteklerde bir baskindayim bazen
Elimde dünya gericiligine kann kusturan
Halklarin silahi
Kendimi
Yivle set arasinda dönen
Ve döne döne düsmanin cigerini daglayan
Kizil kursunlarda hissediyorum
Toroslardan geçiyoruz
Ince memedi düsünüyorum
Kel apti yi
Memed in gün batmadan
Anavarzalari tutan kanatli atini
Hatçe ye olan askini
Ve sen geliyorsun aklima
Seni düsünüyorum gulasor
Gül yanagini, bal dudagini, zülüf saçini
O minicik yüregini düsünüyorum
Bildigin tek kürtçe kelime geliyor aklima;
' ez buke kurmancim'
Için için gülüyorum
Uyumusum çok kisa bir süre
Simdi buradayim
Anandan aldim haberi
Yakalamislar seni
Içim buruk
Yüregim çok daha kati
Üzülmedim diyemem
Üzüldüm
Ama yanip yikilmadim
Unutma birbirimize verdigimiz bahti
Bilmem biliyormusun
Düsman zindanlarda yenilmez diye
Düsünme hiçbi rzaman
Hatirla ıbrahimi, mehmet zekiyi, orhani
Ve daha simsicak
Kurumadi bile cihan imizin kani
Ve haykir sancagimizdaki o kizil silahlari
Açikça olmasa bile içten içe
Yoldaşlar ölmez
Yasasin halk savasi
Sana diyecegim su ki
Sen olmasanda olur
Ama olmani istiyorum gulasor.
şiirin sahibi bir heval dır ismini bilmiyorum
batmanlı ilyas
28.12.2006 - 19:34
...*Bir dost yüzüne ihtiyaç duyduğunda başını kaldır ve gökyüzüne bak.Gündüzleri bulutların,geceleri yıldızların arkasından gülümsüyor olacağım... *
************Yaşamın Rengi' adlı grubuma hoşgeldiniz.......
16.09.2006 - 00:19
Dersim Dersim
DERSIM DERSIM
nedir bilmem bu sevdalar
icim dersim diye yanar
A.KAYAYA yurek kanar
dersim dersim verdin dersim
dersimmidir yolun basi
zehir olur tatli asi
kime vursam bilmem tasi
dersim dersim aldim dersim
dersime sevdam var gizli bilinmez
munzurun tepesi yuksek gorunmez
el kol sallayarak bura gelinmez
dersim dersim yamansin dersim
dersim daglarinda sakir bulbulleri
mis kokar kekikleri gulleri
kirarim dersime kalkan elleri
dersim dersim benimsin dersim
dersimin cevresinde yucedir daglar
dersimi sevenler sevgiden aglar
saiir yasar artik posu,sun baglar
dersim dersim canimsin dersim
KARDEŞ VEDE SIRDAŞ ŞEHİRLERİN İNSANIYIZ AYRI DEĞİL BERABERİZ ROJ BAŞ))))))))))
30.08.2006 - 02:34
yüreğindeki özgürlük ateşinin hiç sönmemesi dileğimdir
fırtınaların alasına siper bedenimiz
en ala baskıya dalgakıran göğsümüz
insanlığa bir s.o.s. tir avazımız
bir eğildik bir daha asla doğmamış çocuklardır ardıllarımız
29.07.2006 - 00:23
Amed'in yürekli insanlarındansın,
Büyüttüğümüz umutlar
Avutur deli yüreğimizi
Bizimle can bulan çiçekler
Özür diler yetimleşen bebeklerden
Biz akarız okyanuslara delice...
25.07.2006 - 21:45
Dicle Nehrinin Azgın
Sularında Gördüm Yüzünü
Yüreğimi Surlarla Kaplı
Bir Yerde Bıraktım
Ve Gecelerde Buna Şahit
Ağlama Şimdi Sevgili Ülkem
Mezopotamya'nın Bahçesinden
Sesleniyorum Sana
Ağlama Ne Olursun...
10.04.2006 - 23:04
firatla diclenin ask masali
Deli dolu iki irmak benle kibela
Zaman ötesi inanilmaz rüya
Duvar halilarina dökülmedi daha serüvenimiz
Kis öncesi cöl kahreden
Cölde yitik cocuk aglayan ipissiz karanlik
Donuyor firtinalar
Cildirasi bir sessizlik
Yol yoktu yola ciktigimizda
Birlesmek icin acilan
Kollarimiz disinda
Hersey darmadagin
Kosuverdik durup dinlenmeden
Apacik kollara uctukca yükselip cogalan…
Köpüre köpüre durulan ap ak…
Nereye ayak bassak
Mese,sögüt,cinar,salkim saca
08.04.2006 - 19:51
VAY KURBAN
Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana - dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fıkara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardı umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabanı.
Sepetçioğlu'm kömür işçisidir,
Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif
Mal, haraç - mezattır,
Can, pazar - pazar.
Kırmızı, ak ve esmer,
Yumuşak ve sert buğdaları
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör boğaz, nafaka uğruna,
Haldan düşmüş, tebdil gezer...
Dağlarının, dağlarının ardı
Nasıl anlatsam...
Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz.
Çırılçıplak,
Vay kurban...
'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda.'
Yiğitlik, sen cehennem olsan bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.
Seni sevmek,
Felsefedir kusursuz.
İmandır, korkunç sabırlı.
İp'in, kurşun'un rağmına,
Yürür pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca...
Gün ola, devran döne, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Sıkıysa yağmasın yağmur,
Sıkıysa uyanmasın dağ.
Bu yürek, ne güne vurur...
Kaçar damarlarından karanlık,
Kaçar, bir daha dönemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin ışığında yeraltı.
Her mevsim daha genç, daha verimli,
Sunar, pırıl - pırıl, sebil,
Ömrünün en güzel aşk hasadını,
Elimizin hünerinde yeryüzü.
Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe
Şafakla doğan işgücü.
Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür,
Ol kitapta böyle yazılıdır,
Ol sevda, böyledir çünkü...
Ahmet ARiF
20.03.2006 - 22:28
esmer bir yalnızlık,yoklugun uzun bi gurbet.
kısındayım yollarını bilmediğim,sularını içmediğim ülkemsinn..
Toplam 12 mesaj bulundu