Merhabalar Efendim.. Her yeni gün, yeni bir umut olsun... Hayırlı ramazanlar... Selam ve sevgilerimle...
Beklerken
Günışığını beklerken… Korkularım şarkılar söyler Gökyüzüne doğru haykırarak, Hayallerim ete kemiğe bürünür Yalpalarım duvarlardan sekerek. Sessizce dönerim yine Başladığım yere çırpınarak Ve çırılçıplak…
Canımın içi meleğim benim; İnanıyorum ki o güzeller güzeli yüreğinden çıka gelen O Kocaman Bulut; Sevgi Güzellik ve Bereketini ömür boyu yağdıracaktır üzerimize. Ruhumu ne denli beslendiğini ve bana nasıl bir yaşam gücü verdiğini bilemezsin... Bütün dualarım seninle.
Altının kıymetini sarraflar bilir derler... Sen de benim için o denli değerlisin. Aynı dili konuşabilmek, birbirini böylesine anlayabilmek ve bunları en güzel en içten en sıcak sözlerle dile getirip, manevi yakarışlarla taçlandırmak kaç faniye kısmet olmuştur dersin… Canım benim; Sonsuz Sevgi ve Takdir hislerimle kucaklıyorum Seni…
ÇOBAN YILDIZI; Yalnızca sayfanı ziyaret için girdiğim sitede sayfanı sensiz sessiz ve boş gördüğümde yüreğim ışıltısını yitiriyor inan. Lütfen kendini seni seven ve sözlerinden-eylemlerinden ders çıkaran kimselerden yoksun bırakma asil dost.
'İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.' W. Shakespeare
Bir ninniyi kıskandıracak kadar güzel sesiyle çakıl taşları arasından sızıp gelen su, çimenler, dağ çiçekleri, ceylanlar, kuşlar, denizler, yeni doğmuş süt kokan bebekler, güller, toprak, rüzgarda nazlı nazlı devinen yapraklar, ağaçlar, kısacası her şey. Ne yana baksam her şey bana insanları anlatır. İnsanların inceliğini, duyarlılığını, insancıllığını, sevecenliğini ululuğunu, yaratıcılığını, sanatçılığını.
Dünyada bunca yıkım, kıyım, zulüm, ihanet ve kötülükler olmasına rağmen, yine de insanlar hakkında kötü düşünemiyorum. İnsanları öylesine güzel, öylesine derin, anlamlı, zarif incelikli düşünüyorum ki, onları güneş gibi sıcak, toprak kadar vefalı, su kadar temiz, çimenler gibi zarif, ceylanlar kadar güzel, kuşlar gibi özgür ve verimli bir toprak kadar ağır ve olgun düşlüyorum.
Ya güller, gülleri anlatacak kelime bulamıyorum, o üstün gururlu, minnet nedir bilmeyen, kendinden güzelliğinden emin, güller bana daima genç kızları hatırlatır. İnce, hassas, kızararak bakan, soluveren, hemencecik küsen, kırılan, tatlı bir söze gülümseyişe hemen açıveren yüreğini. Güller ki her yaprağı binbir mana binbir renk, ahenk ve ifade dolu.
Savaşlar, silahlar, ölümler, iftiralar, intikamlar, açlık, sefalet, ilkel ırkçılık, dini bağnazlıklar, kan, kin, nefret, bütün bunlar beni hayal kırıklığına uğratsa da; her şeye rağmen insanları güzel düşlemekten kendimi alamıyorum. Çünkü insanları yeryüzünün en değerli varlığı olarak görüyorum. Vicdan, adalet, merhamet ve sevginin, insanı insan eden ögelerin en başında geldiğini unutmayarak yaşıyorum. İnsanı insan eden bir diğer öğe ise bilinç ve düşüncedir, duyguysa olaylar karşısında ve yaşamda insanın yaşadığı acı ve sevinçtir. İyilik, dostluk, güzellik, adaletli ve vicdanlı olmak salt insana özgü bir olgudur. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Aydınlık ve karanlık nasıl biribirinin zıddıysa, iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik de biribirinin zıddıdır. Ama evrende her şey iç içedir ve beraber yaşar. Karanlık, kötülük, çirkinlik nasıl ki körlüğü, cehaleti, zulmü, haksızlığı, adeletsizliği, vicdansızlığı, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü temsil ediyorsa. Aydınlık, iyilik, güzellik de, bilgiyi, doğruyu, dostluğu, merhameti, dürüstlüğü, adaleti ve vicdanı temsil eder. Unutmayalım ki, tabiatı güneş aydınlatır, insanı da bilgi. Bilgi eğer iyinin ve vicdanın hızmetinde ise hakça paylaşım ve adalet olur. Yoksa, haksızlık, vicdansızlık, zulüm ortaya çıkar.
Yirmibirinci yüzyılda hala insanın inancına, diline, kültürüne, bilincine, düşüncelerine, görüşüne ket vurarak, baskı uygulayarak hakaret ederek bir yere varmaya çalışan sırtlanları anlamakta güçlük çekiyorum. Tertemiz bir suyu bulandırmak ne kadar kolaysa, bir insanı dininden, inancından, görüşünden, renginden, dilinden, tipinden dolayı, hor görmek, küçük düşürmek, aşağılamak, iftira atmak da belki o kadar kolaydır.
Önemli olan yaşamayı bilmek ve yaşarken de paylaşmayı, dünyada her insanın yaşam hakkına saygı duymayı, insanları anlamayı ve en önemlisi de hoşgörüyle bakmayı savunmak ve sevmesini bilmek. Her şey son derece hassas ve basit. Zor görünse de. insanları diğer canlılardan ayıran özellikler de bunlar olsa gerek…
Ama sırtlanlar gün aydınlığını sevmez. Güzellikler onların meselesi değildir. Onların gülistanı çirkinliklerdir. Nefrettir, kindir, düşmanlıklardır. Onların hiç kimseye merhameti sevgisi saygısı olmaz, hatta kendilerine bile. Yürekleri, beyinleri, kan kin nefretle doludur. Erdemleri namusları bacakları arasındadır, namusları kadar beyinleri ve yürekleri de kirlidirler.
Bence bu dünyada ihtiyacını duyduğumuz ve muhtaç olduğumuz en önemli şey sevgi, dostluk ve hoşgörüdür. Küçücük bir tebesüm ve tatlı dil, karşımızdakine verebileceğimiz en güzel hediyedir, unutmayalım. İnsanlar sevmeli, şartlar ne olursa olsun insanlar sevmesini bilmeli. Hayata hoşgörü ile bakılınca olaylara pek çok şey yumuşuyor. Bunu hepimiz de biliyoruz mutlaka, ama yine de söylemeliyiz biribirimize, hatırlatmalıyız. Çünkü yaşamın tadı ayrıntılarda gizlidir, yaşamak sevmektir, hissetmektir, anlamaktır.
Sevgi, insanlara bağışladığımız bir duygu, bir armağan. Bu yüzden bazen tek taraflı da olabiliyor ve bu yüzden bunu hiç tanımadığımız insanlara da bahşedebiliyoruz.
Severek yaşamak güzeldir, severek yaşamanın güzelliğini ve önemini farkedenler de güzeldir… Dünyada bir şey olabilmenin ötesinde çok daha önemli bir şey var aslında; insan olabilmek. İnsan olabilmenin koşulu ise tek; yüreğinde sevgi taşıyabilmek. Yoksa kim olduğumuz, nereden geldiğimiz, hangi ülkenin pasaportunda adımızın yazılı olduğunun ne önemi var. Bu dünyada sadece insan değil miyiz? Herman Hesse diyor ki, 'Ben vatanseverim ama, önce insanım. Her ikisinin bir arada yürümediği yerde daima insana hak veririm'. Başkalarının hep ayrılan yanlarını değil, biraz da ortak yanları ortaya çıkarılmaya çalışılmalı, sonradan yaratılan ve dayatılan din, dil, mezhep, ırk, tarikat, kültür, bölgecilik şeyhlik aşiretcilik gibi kavramlar yüzünden ve o kavramların kutsanmasından çıkan savaşlara, katliamlara, haksızlıklara karşı durulması gerekmiyor mu? İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta kimin ne zararı olabilir, insani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka.
Yılgınlıkların yorgunlukların damarlarımızda dolaşıyor olması bizi bıktırmamalı ve de ilgilendirmemeli. Bize yüreğimiz gerekli, sevgiyi görmek ve duvarını örmek için. Korkmadan, yılmadan bozgunlardan ve sevgiyi kirleten yozluklardan.
Düşüncelerimiz, yargılarımız, önyargılarımız; ne kadar barajlar, dalkıranlar inşa etse de o yakıcı yıldırımların beynimize ulaşmaması için, ne kadar tarihsel, kültürel ideolojik gündelik paratonerimiz olsa da, bir yerden sonra, en azından şöyle kendi yüreğimizle başbaşa kaldığımızda, eminim anlarız. Eminim anlarız, bir kez olsun, biz de yürekten o soruları sorarsak kendimize, sormak durumunda kaldığımızı tahayyül edersek hiç olmazsa.
Yaşama Dair 'Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır… Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur… Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur… Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır… Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olabilmenin sembolü budur'… Goethe
Canım benim; Nisan ayı senin için bu denli anlam taşıyorsa bir dostun olarak buna ilgisiz kalmam mümkün olabilirmi? Ben de sana Cahit Sıtkı TARANCI'nın çok sevdiğim bir şiiri armağan ediyorum. Yüreğinde Baharlar Bahçende Çiçekler hiç eksik olmasın.
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını, Toprakların en bereketlisini sende sürdüm, Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar mübarek, Su gibi aziz bir şeysin; Nimettensin, nimettensin! Desem ki... İnan bana sevgilim inan, Evimde şenliksin, bahçemde bahar; Ve soframda en eski şarap. Ben sende yaşıyorum, Sen bende hüküm sürmektesin. Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. Günlerden sonra bir gün, Şayet sesimi farkedemezsen, Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, Bil ki ölmüşüm. Fakat yine üzülme, müsterih ol; Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
tanıtım sayfanıza yazdıklarınız eş değer bir söz de karl Marks tan vardı yanlış anımsamıyorsam.. Sevginiz Dışa vurumunda bir karşı sevgi Sevgi yaratmıyorsa Kısırdır. ve yok olmaya mahkumdur diye....
Modern insan düsün dünyasinda önüne problemler koyar ve bunlari cözmeye calisir.Bir yandan da ögrendiklerini pratige dökmenin yollarini arar,dogru bildiklerini olanaklar cercevesinde yasamin her alaninda sonuna kadar savunur,diger yandan da erdemi arar,yakalayabildigi kadar erdemli olmaya calisirken evrensel deger yargilarini gözden kacirmaz.Hosgeldin Cihancanan.....
15.06.2016 - 14:59
Merhabalar Efendim.. Her yeni gün, yeni bir umut olsun... Hayırlı ramazanlar... Selam ve sevgilerimle...
Beklerken
Günışığını beklerken…
Korkularım şarkılar söyler
Gökyüzüne doğru haykırarak,
Hayallerim ete kemiğe bürünür
Yalpalarım duvarlardan sekerek.
Sessizce dönerim yine
Başladığım yere çırpınarak
Ve çırılçıplak…
İbrahim Soyalar
08.03.2013 - 20:02
Canımın içi meleğim benim;
İnanıyorum ki o güzeller güzeli yüreğinden çıka gelen O Kocaman Bulut; Sevgi Güzellik ve Bereketini ömür boyu yağdıracaktır üzerimize.
Ruhumu ne denli beslendiğini ve bana nasıl bir yaşam gücü verdiğini bilemezsin...
Bütün dualarım seninle.
07.03.2013 - 20:14
Ben de tüm yıldızları serpiştiriyorum vefa ve sevgi dolu o gerçek insan yüreğine Çoban Yıldızım...
20.02.2013 - 00:12
Ben de öyle kolay kolay sevmezdim aslında...Bir nefis insana denk geldim...
30.01.2013 - 21:13
Bayıdığım bir manzara ve içimi aydınlatan bir prenses gülümsüyor bana yeşil yeşil.
13.01.2013 - 19:02
Altının kıymetini sarraflar bilir derler...
Sen de benim için o denli değerlisin. Aynı dili konuşabilmek, birbirini böylesine anlayabilmek ve bunları en güzel en içten en sıcak sözlerle dile getirip, manevi yakarışlarla taçlandırmak kaç faniye kısmet olmuştur dersin…
Canım benim; Sonsuz Sevgi ve Takdir hislerimle kucaklıyorum Seni…
06.12.2012 - 19:54
Huzur dolu ve yıldızlar kadar aydınlık güzel gecelerrrrr benden de :)))
26.11.2012 - 19:17
Aman da aman! Ne kadar da yakışmış bu güzel faytona Çoban Yıldızım...
24.11.2012 - 12:37
Sezgili Bilgili Yüreği Sevgi ve Güzellik Dolu Canan CİHAN. Günün Kutlu Ömrün Uzun OLSUN...
16.11.2012 - 21:23
ÇOBAN YILDIZI; Yalnızca sayfanı ziyaret için girdiğim sitede sayfanı sensiz sessiz ve boş gördüğümde yüreğim ışıltısını yitiriyor inan. Lütfen
kendini seni seven ve sözlerinden-eylemlerinden ders çıkaran kimselerden yoksun bırakma asil dost.
18.08.2012 - 17:49
Sevmeyi Bilmek
'İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.'
W. Shakespeare
Bir ninniyi kıskandıracak kadar güzel sesiyle çakıl taşları arasından sızıp gelen su, çimenler, dağ çiçekleri, ceylanlar, kuşlar, denizler, yeni doğmuş süt kokan bebekler, güller, toprak, rüzgarda nazlı nazlı devinen yapraklar, ağaçlar, kısacası her şey. Ne yana baksam her şey bana insanları anlatır. İnsanların inceliğini, duyarlılığını, insancıllığını, sevecenliğini ululuğunu, yaratıcılığını, sanatçılığını.
Dünyada bunca yıkım, kıyım, zulüm, ihanet ve kötülükler olmasına rağmen, yine de insanlar hakkında kötü düşünemiyorum. İnsanları öylesine güzel, öylesine derin, anlamlı, zarif incelikli düşünüyorum ki, onları güneş gibi sıcak, toprak kadar vefalı, su kadar temiz, çimenler gibi zarif, ceylanlar kadar güzel, kuşlar gibi özgür ve verimli bir toprak kadar ağır ve olgun düşlüyorum.
Ya güller, gülleri anlatacak kelime bulamıyorum, o üstün gururlu, minnet nedir bilmeyen, kendinden güzelliğinden emin, güller bana daima genç kızları hatırlatır. İnce, hassas, kızararak bakan, soluveren, hemencecik küsen, kırılan, tatlı bir söze gülümseyişe hemen açıveren yüreğini. Güller ki her yaprağı binbir mana binbir renk, ahenk ve ifade dolu.
Savaşlar, silahlar, ölümler, iftiralar, intikamlar, açlık, sefalet, ilkel ırkçılık, dini bağnazlıklar, kan, kin, nefret, bütün bunlar beni hayal kırıklığına uğratsa da; her şeye rağmen insanları güzel düşlemekten kendimi alamıyorum. Çünkü insanları yeryüzünün en değerli varlığı olarak görüyorum. Vicdan, adalet, merhamet ve sevginin, insanı insan eden ögelerin en başında geldiğini unutmayarak yaşıyorum. İnsanı insan eden bir diğer öğe ise bilinç ve düşüncedir, duyguysa olaylar karşısında ve yaşamda insanın yaşadığı acı ve sevinçtir. İyilik, dostluk, güzellik, adaletli ve vicdanlı olmak salt insana özgü bir olgudur. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Aydınlık ve karanlık nasıl biribirinin zıddıysa, iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik de biribirinin zıddıdır. Ama evrende her şey iç içedir ve beraber yaşar. Karanlık, kötülük, çirkinlik nasıl ki körlüğü, cehaleti, zulmü, haksızlığı, adeletsizliği, vicdansızlığı, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü temsil ediyorsa. Aydınlık, iyilik, güzellik de, bilgiyi, doğruyu, dostluğu, merhameti, dürüstlüğü, adaleti ve vicdanı temsil eder. Unutmayalım ki, tabiatı güneş aydınlatır, insanı da bilgi. Bilgi eğer iyinin ve vicdanın hızmetinde ise hakça paylaşım ve adalet olur. Yoksa, haksızlık, vicdansızlık, zulüm ortaya çıkar.
Yirmibirinci yüzyılda hala insanın inancına, diline, kültürüne, bilincine, düşüncelerine, görüşüne ket vurarak, baskı uygulayarak hakaret ederek bir yere varmaya çalışan sırtlanları anlamakta güçlük çekiyorum. Tertemiz bir suyu bulandırmak ne kadar kolaysa, bir insanı dininden, inancından, görüşünden, renginden, dilinden, tipinden dolayı, hor görmek, küçük düşürmek, aşağılamak, iftira atmak da belki o kadar kolaydır.
Önemli olan yaşamayı bilmek ve yaşarken de paylaşmayı, dünyada her insanın yaşam hakkına saygı duymayı, insanları anlamayı ve en önemlisi de hoşgörüyle bakmayı savunmak ve sevmesini bilmek. Her şey son derece hassas ve basit. Zor görünse de. insanları diğer canlılardan ayıran özellikler de bunlar olsa gerek…
Ama sırtlanlar gün aydınlığını sevmez. Güzellikler onların meselesi değildir. Onların gülistanı çirkinliklerdir. Nefrettir, kindir, düşmanlıklardır. Onların hiç kimseye merhameti sevgisi saygısı olmaz, hatta kendilerine bile. Yürekleri, beyinleri, kan kin nefretle doludur. Erdemleri namusları bacakları arasındadır, namusları kadar beyinleri ve yürekleri de kirlidirler.
Bence bu dünyada ihtiyacını duyduğumuz ve muhtaç olduğumuz en önemli şey sevgi, dostluk ve hoşgörüdür. Küçücük bir tebesüm ve tatlı dil, karşımızdakine verebileceğimiz en güzel hediyedir, unutmayalım. İnsanlar sevmeli, şartlar ne olursa olsun insanlar sevmesini bilmeli. Hayata hoşgörü ile bakılınca olaylara pek çok şey yumuşuyor. Bunu hepimiz de biliyoruz mutlaka, ama yine de söylemeliyiz biribirimize, hatırlatmalıyız. Çünkü yaşamın tadı ayrıntılarda gizlidir, yaşamak sevmektir, hissetmektir, anlamaktır.
Sevgi, insanlara bağışladığımız bir duygu, bir armağan. Bu yüzden bazen tek taraflı da olabiliyor ve bu yüzden bunu hiç tanımadığımız insanlara da bahşedebiliyoruz.
Severek yaşamak güzeldir, severek yaşamanın güzelliğini ve önemini farkedenler de güzeldir… Dünyada bir şey olabilmenin ötesinde çok daha önemli bir şey var aslında; insan olabilmek. İnsan olabilmenin koşulu ise tek; yüreğinde sevgi taşıyabilmek. Yoksa kim olduğumuz, nereden geldiğimiz, hangi ülkenin pasaportunda adımızın yazılı olduğunun ne önemi var. Bu dünyada sadece insan değil miyiz? Herman Hesse diyor ki, 'Ben vatanseverim ama, önce insanım. Her ikisinin bir arada yürümediği yerde daima insana hak veririm'. Başkalarının hep ayrılan yanlarını değil, biraz da ortak yanları ortaya çıkarılmaya çalışılmalı, sonradan yaratılan ve dayatılan din, dil, mezhep, ırk, tarikat, kültür, bölgecilik şeyhlik aşiretcilik gibi kavramlar yüzünden ve o kavramların kutsanmasından çıkan savaşlara, katliamlara, haksızlıklara karşı durulması gerekmiyor mu? İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta kimin ne zararı olabilir, insani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka.
Yılgınlıkların yorgunlukların damarlarımızda dolaşıyor olması bizi bıktırmamalı ve de ilgilendirmemeli. Bize yüreğimiz gerekli, sevgiyi görmek ve duvarını örmek için. Korkmadan, yılmadan bozgunlardan ve sevgiyi kirleten yozluklardan.
Düşüncelerimiz, yargılarımız, önyargılarımız; ne kadar barajlar, dalkıranlar inşa etse de o yakıcı yıldırımların beynimize ulaşmaması için, ne kadar tarihsel, kültürel ideolojik gündelik paratonerimiz olsa da, bir yerden sonra, en azından şöyle kendi yüreğimizle başbaşa kaldığımızda, eminim anlarız. Eminim anlarız, bir kez olsun, biz de yürekten o soruları sorarsak kendimize, sormak durumunda kaldığımızı tahayyül edersek hiç olmazsa.
Yaşama Dair
'Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır…
Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur…
Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur…
Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır…
Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olabilmenin sembolü budur'…
Goethe
27.04.2012 - 01:15
Canım benim; Nisan ayı senin için bu denli anlam taşıyorsa bir dostun olarak buna ilgisiz kalmam mümkün olabilirmi? Ben de sana Cahit Sıtkı TARANCI'nın çok sevdiğim bir şiiri armağan ediyorum. Yüreğinde Baharlar Bahçende Çiçekler hiç eksik olmasın.
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
26.03.2012 - 02:02
tanıtım sayfanıza yazdıklarınız eş değer bir söz de karl Marks tan vardı yanlış anımsamıyorsam..
Sevginiz Dışa vurumunda bir karşı sevgi Sevgi yaratmıyorsa Kısırdır. ve yok olmaya mahkumdur diye....
14.12.2011 - 22:45
Uzak diyarlarda...Karanlık gecelerde pırıl pırıl parlayan bir ÇOBAN YILDIZI....
Sonuz sevgilerimle
16.09.2011 - 23:27
Lüzumsuz seyler yazmasak,ask,mesk kirlilikten baska bi ise yaramiyor Ziira,.!
09.06.2011 - 16:46
Yüreği İnsan sevgisiyle dolu samimi, iyilik sever dost Hemşerim-))
08.05.2009 - 02:46
Modern insan düsün dünyasinda önüne problemler koyar ve bunlari cözmeye calisir.Bir yandan da ögrendiklerini pratige dökmenin yollarini arar,dogru bildiklerini olanaklar cercevesinde yasamin her alaninda sonuna kadar savunur,diger yandan da erdemi arar,yakalayabildigi kadar erdemli olmaya calisirken evrensel deger yargilarini gözden kacirmaz.Hosgeldin Cihancanan.....
Toplam 17 mesaj bulundu