Bir zamanlar gökyüzünde birbirlerini çok seven, bir bulutla yıldız vardı... Bulut, gökyüzünün en şeker, en pembe bulutu; yıldızsa, en parlak, umudu en çok yansıtan yıldızıydı...
Gökyüzündeki her varlık onların sevgisini kıskanırdı. Tatlı bir kıskançlıktı onlarısınkisi...
Ama biri vardı ki; bulut ve yıldızın ayrılmalarını yürekten istiyordu. Hem de, yıldızın en yakın arkadaşı olmasına ragmen.
Bulut biraz saftı, kimseyi kıramazdı. Yıldızsa, bulut için elinden gelen herşeyi yapabilir, herkese meydan okuyabilirdi. Zaten onun için bulutu, bir de çok sevdigi dostu, peri vardı.
Bir derdi oldugunda gider periye anlatırdı. Nereden bilebilirdi ki, perinin birgün bunların hepsini yıldızla bulutun ayrılmaları için kullanacagını? ...
Bir gün nazar degdi bulutla yıldıza... Hiç yoktan bir sebep yüzünden tartıştılar. Bulut, çekti gitti, hatalı olmasına ragmen. Yıldızsa, ''Nasılsa bulutum beni seviyor, dönecektir...'' diye düşündü. Fakat hiç bir şey bekledigi gibi gitmedi. Bulut dönmedi. Kimbilir, belki de cesaret edemedi dönmeye...
..