Ayrılık ve hüzünle birlikte kullanılır.bütün o cıvıltının bittiği; herkesin,her şeyin bir yere dağıldığı ay..ben yine de seviyorum bu ayı huzur veriyor..
...Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık... - ahmet telli -
Ne kadar temiz olursa olsun yataklarına zor yattığım,banyosuna giremediğim,ayakkabısız adım atamadığım(acaba temizlik hastası mıyım ben :) ve eve dönünce bana “ohh bee insanın evi gibi yokmuş” dedirten yerler..
Sakin bir deniz kenarında tek başımayken ve mutsuzken dinlemek istediğim ve dinlerken hüzünlendiğim bir grup..özellikle de şu şarkılarını dinlerken..
‘Aşk bitti..
Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti
Aşk bitti..
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti
Aşk hiç biter mi?
Kalır bir durakta..’
kafanda muhteşem bir insan figürü çiziyorsun,o insanla ilgili düşler kuruyorsun ama sadece kurmakla yetiniyorsun.. bence aşkların en güzeli hiç beklemeden içinden geçtiği gibi zaman ve mekan gözetmeksizin söyleneni..hayat kısa maalesef..
'Öyle bir çağdayız ki, insanoğlu geçen asır düşünü gördüğe 'denizler altında 20 bin fersah' yolu kat edip, 'arzın merkezine' yaklaştıkça, uzaklaştı insanlığından...
Kalabalıklaştıkça arttı kayıtsızlığın ıssızlığı...
Her bineni ise bulayan sefil bir trenle onun borsadan başka tapınak, paradan başka tanrı tanımayan son yolcuları, kainatın raylarındaki şiiri, ilhamı, aşkı ezip geçti.
'Ah o gönü1 şarkıları' sustu önce...
Sonra, sevdaların ömrü kısaldı; tadı kaçtı hasretin, şehvetin harı söndü.
Sanal posta kutusu, mektubu öldürdü; bak, bir tek satır yok kalemimden sana kalacak.
Silinip gidiyor telefondaki aşk mesajları; 'seni seviyorum', -ki amentüsüdür itiraf gecelerinin- parfüm sıkılmış plastik bir gül dalının teybinde tutsak...
Korkuyorum gülüm; 'Seni seviyorum' desem sana, plastik kokacak..'
1981'in hâki renkli bir yaz gününde İstanbul'da doğdu. Darbe çocuğu denilmeyi şiddetle reddeder. Nilüfer Hatun İlkokulu'nda kırmızı kurdela dolu bir beş yıl geçirdikten sonra Beyoğlu onu çağırdı, Alman Lisesi'ne girdi. Hayatının bundan sonraki kısmının ortasından, demirlerinden sokak çocukları sarkan kırmızı bir tramvay geçtiği söyleniyor. Okul dergisinin bir dönem utangaç müdavimi yazı ve şiirleri 1999'da Liman Yapımevi'nce yayımlandı. Ayrıca yaptığı felsefi gevezelikler sonucunda 2000 yılında Türkiye Felsefe Olimpiyatları birincisi oldu. Şimdiyse Amerika'da, masallara inat, okuyup küçük adam olacak. Bir de okyanus kadar özlüyor sokaklarını bir şehrin…
Sen hiç düştün mü?
Düşerken yerle buluşmadan önce neler yaşanır bilir misin?
O kadar uzun zamandır ki o..
Sanırsın bir ömür geçiyor.
Düş, düş geçmez zaman,
Sanki sonsuzluğa uçuyormuş gibi.
Ta ki; dibe vurana kadar.
Öylece hareketsiz kımıltısız bir çuval gibi...
Dibe vurmadan yere çakılmadan,
Doğrulmaya çalışmayı düşünme, aklına bile getirme.
Aman...
Düşmeden toparlayayım diye çırpınırsan,
Daha sert çakılırsın yere.
Onun için sakin ol,
Bırak kendini rahat, rahat düş.
Yumuşacık, canın yanmadan.
Sonra topla kendini derin bir nefes al ve ayağa kalk! ..
GÖR BAK YİNE YÜRÜYECEK, YİNE KOŞACAKSIN...
r.u.
bazen
yıldızları süpürürsün farkında olmadan
güneş kucağındadır,bilemezsin.
bir çocuk gözlerine bakar,arkan dönüktür
ciğerinde kuruludur orkestra duymazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun anlamazsın
uçar gider,koşsan da tutamazsın...
shekespeare
'Bütün bu kalabalığa inat sessiz bir yalnızlığım var taa derinlerimde, kimsenin bilmediği..yalnızlığın kelime anlamına inat çok mutluyum böyle..kimse paylaşmaya kalkmasın..'
Gitmek. Bir hançeri inceltip Okyanusa daldırmak iste ...
eylül
25.11.2005 - 16:03Ayrılık ve hüzünle birlikte kullanılır.bütün o cıvıltının bittiği; herkesin,her şeyin bir yere dağıldığı ay..ben yine de seviyorum bu ayı huzur veriyor..
...Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık... - ahmet telli -
otel odası
25.11.2005 - 16:02Ne kadar temiz olursa olsun yataklarına zor yattığım,banyosuna giremediğim,ayakkabısız adım atamadığım(acaba temizlik hastası mıyım ben :) ve eve dönünce bana “ohh bee insanın evi gibi yokmuş” dedirten yerler..
ahmed arif
25.11.2005 - 16:01bir şair: Ahmed Arif toplar dağlarının rüzgarlarını dağıtır çocuklara erken..
' Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
efkan şeşen
25.11.2005 - 16:00=dokuz altı yolları=
ezginin günlüğü
25.11.2005 - 15:59Sakin bir deniz kenarında tek başımayken ve mutsuzken dinlemek istediğim ve dinlerken hüzünlendiğim bir grup..özellikle de şu şarkılarını dinlerken..
‘Aşk bitti..
Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti
Aşk bitti..
İçimden sanki bir şeyler kopup gitti
Aşk hiç biter mi?
Kalır bir durakta..’
platonik aşk
25.11.2005 - 15:58kafanda muhteşem bir insan figürü çiziyorsun,o insanla ilgili düşler kuruyorsun ama sadece kurmakla yetiniyorsun.. bence aşkların en güzeli hiç beklemeden içinden geçtiği gibi zaman ve mekan gözetmeksizin söyleneni..hayat kısa maalesef..
şehir
25.11.2005 - 15:57şu koskocaman şehrin sokaklarında dolaşanların yüzlerine bakın..yüz mü bunlar! sararmış,uzamış..gülmeyi unutmuş..sevmeyi unutmuş..şöyle yürek dolusu,can dolusu,kucak dolusu sevmeyi unutmuş..ağız dolusu öpmeyi unutmuşlar..gözleri kırgın yılgın,paslı..kuşkulu,korkulu,düşmanca..ben bu şehirden korkuyorum,bu şehirde hasta oluyorum,deliriyorum..
can dündar
25.11.2005 - 15:56'Öyle bir çağdayız ki, insanoğlu geçen asır düşünü gördüğe 'denizler altında 20 bin fersah' yolu kat edip, 'arzın merkezine' yaklaştıkça, uzaklaştı insanlığından...
Kalabalıklaştıkça arttı kayıtsızlığın ıssızlığı...
Her bineni ise bulayan sefil bir trenle onun borsadan başka tapınak, paradan başka tanrı tanımayan son yolcuları, kainatın raylarındaki şiiri, ilhamı, aşkı ezip geçti.
'Ah o gönü1 şarkıları' sustu önce...
Sonra, sevdaların ömrü kısaldı; tadı kaçtı hasretin, şehvetin harı söndü.
Sanal posta kutusu, mektubu öldürdü; bak, bir tek satır yok kalemimden sana kalacak.
Silinip gidiyor telefondaki aşk mesajları; 'seni seviyorum', -ki amentüsüdür itiraf gecelerinin- parfüm sıkılmış plastik bir gül dalının teybinde tutsak...
Korkuyorum gülüm; 'Seni seviyorum' desem sana, plastik kokacak..'
özdemir asaf
25.11.2005 - 15:55'yalnızlık paylaşılmaz,paylaşılırsa yalnızlık olmaz' diyen ünlü şairimiz..
Onan Günöz
25.11.2005 - 15:551981'in hâki renkli bir yaz gününde İstanbul'da doğdu. Darbe çocuğu denilmeyi şiddetle reddeder. Nilüfer Hatun İlkokulu'nda kırmızı kurdela dolu bir beş yıl geçirdikten sonra Beyoğlu onu çağırdı, Alman Lisesi'ne girdi. Hayatının bundan sonraki kısmının ortasından, demirlerinden sokak çocukları sarkan kırmızı bir tramvay geçtiği söyleniyor. Okul dergisinin bir dönem utangaç müdavimi yazı ve şiirleri 1999'da Liman Yapımevi'nce yayımlandı. Ayrıca yaptığı felsefi gevezelikler sonucunda 2000 yılında Türkiye Felsefe Olimpiyatları birincisi oldu. Şimdiyse Amerika'da, masallara inat, okuyup küçük adam olacak. Bir de okyanus kadar özlüyor sokaklarını bir şehrin…
Onan Günöz
25.11.2005 - 15:54uyan sevgilim, uyan!
biz burada uyurken
son sevişmemize
dipnot yapmış aşkımızı yazarlar
kar gecelerinde okunacak
mutsuz hikâyelere
uyan! ..
kalbimizi çalıp
kitap kapaklarında
elele tutuşan çocuklara vermişler
daha bir sıkı tutuyorlarmış
birbirlerinin elini
ve gözlerin gibi bakıyormuş her biri
saçların gibi kokuyormuş her cümle
virgüller öyle söyledi…
U
Y
A
N
yalnızlık
25.11.2005 - 15:53Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
s.a
dibe vurmak
25.11.2005 - 15:52Sen hiç düştün mü?
Düşerken yerle buluşmadan önce neler yaşanır bilir misin?
O kadar uzun zamandır ki o..
Sanırsın bir ömür geçiyor.
Düş, düş geçmez zaman,
Sanki sonsuzluğa uçuyormuş gibi.
Ta ki; dibe vurana kadar.
Öylece hareketsiz kımıltısız bir çuval gibi...
Dibe vurmadan yere çakılmadan,
Doğrulmaya çalışmayı düşünme, aklına bile getirme.
Aman...
Düşmeden toparlayayım diye çırpınırsan,
Daha sert çakılırsın yere.
Onun için sakin ol,
Bırak kendini rahat, rahat düş.
Yumuşacık, canın yanmadan.
Sonra topla kendini derin bir nefes al ve ayağa kalk! ..
GÖR BAK YİNE YÜRÜYECEK, YİNE KOŞACAKSIN...
r.u.
oktay sinanoğlu
25.11.2005 - 15:51'türk biliminin yüz akı ve dünyanın en genç profesörü ünvanına sahip türk bilim adamı..'
bazen
25.11.2005 - 15:50bazen
yıldızları süpürürsün farkında olmadan
güneş kucağındadır,bilemezsin.
bir çocuk gözlerine bakar,arkan dönüktür
ciğerinde kuruludur orkestra duymazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun anlamazsın
uçar gider,koşsan da tutamazsın...
shekespeare
Toplam 207 mesaj bulundu