Hayatı keşke şiir tadında, şiir sadeliğinde ve şiirin kendine has hüzünlü ve duygusal atmosferinde kimseleri kırmadan, incitmeden, karalamadan, aşağılamadan, yargılamadan insanca yaşayabilseydik ve tüm insanlarıda kendimiz gibi görebilseydik. Bu anla ...
20.04.2013 - 13:23
Sevgili antoloji arkadaşım;
Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar, yaşam boyu başarı ve mutluluklar dilerim.
Hayat sevgi kadar güzel aşk gibi güçlü olsun..
Doğum gününüzün anısına ** RÜYA ** gibi şiirimin şarkısını aşağıdaki linkten dinlemek ister misiniz?
http://www.ibrahimyilmaz-siirleri.com/bestelenen-1.html
** RÜYA GİBİ **
Rüya gibi uçup bitti
O güzelim mutlu anlar
Bir hayaldi geçip gitti
O sevecen tatlı yıllar.
Mazideki o yıllara
Şöyle dönüp bir baksana
Sarhoş eden duygu gibi
Alır bizi kollarına.
Solmaz denen güzellikler
Hep yalanmış yalan meğer
Hayat denen tüm gerçekler
Bir anlık rüyaymış meğer.
Nerde şimdi nerde kaldı
Yalan olan çocukluğum
Bir yıldızdı kaydı gitti
Aşka kanan o gençliğim.
Kutlu olsun doğum günün
Mutlu olsun melek yüzün
Aşkla gülsün bütün ömrün
Sevip sarsın petek gönlün.
İbrahim Yılmaz
Güfte: İbrahim Yılmaz
Beste:Ersin Kayışlı - Mustafa Açıkgöz
Okuyan: Mustafa Açıkgöz
Not:bu şarkının yasal telif hakları mevcuttur.
Bestekar saygıdeğer Ersin Kayışlı hocama ve şarkıyı okuyan saygıdeğer Mustafa Açıkgöz kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunarım...
Ayrıca ANTOLOJİ sayfamdaki şiirlerimi okuyup yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
Tekrar nice mutlu yıllar diler. Akçaydan selam ve sevgilerimi iletiyorum.
İbrahim Yılmaz
13.03.2013 - 14:19
Esirlik Özlemler... Insan esiri oluyor ilk ozlemlerinin... En uzun surenleri, en ulasilmaz hasretleri oluyor ilkleri hep. Bunca ozlemli hayat kesitlerinde sanki bir ozlem secip siki sikiya baglanmasi gerekiyor insanin. Hatta belkide bu ozlemlerle baglaniyor hayata, ve yillar gectikce, hani olgunlastikca insan gunumuzun deyisiyle bu bagi kopariyor yavas yavas, ve tam da o anda; artik ilk ozlemine dair bile yeterince olgunlastiginda oluyor insan, hayata baglayani kalmadigindan..Velhasil ozlemler gercekleri hayatlarimizin, en bilmemne duranin bile var bir ozlemi hayatta, hayatta kaldiginca... Ama sadece yeterince durust olanlar, yeterice cesur olanlar yasayabiliyorlar ozlemlerini gizlemeden yeterince olgunlasacaklari o ana kadar... Bazen bir cift ayakkabida sekilleniyor aslinda korkulacak kadar sert babanin sevgisini elde tutmak olan ozlem, bazen yiten kaybolan bir sevgilide, bazen oynanamamis sokak oyunlarinda, bazen yatilan hastane odalarinda, gozden kaybolan arkada birakilan kentlerde, koylerde... Sekli cokta onemli degil aslinda ozlemin, eski sinema filmlerinde hayalleri canlandirirken kullandiklari bugulu goruntuler gibiyse aklimiza hatiralari geldiginde, acabalarla susluyse birde bugunun arkasinda, ozlemlerimiz oradadir iste... Calinamamis bir piyanoda, opulememis komsu kizinda, binilememis bir tramvayda, gidilememis bir sahil kasabasinda, gorulememis bir bale resitalinde, icab edilememis bir davette, konusulamamis bir dilde, dillendirilememis bir duyguda, ilerleyen yaslarda gencligin, cocuklugun toyluguna verilmesi ihtimali olan herseyde biraz ozlem birakip devam etmisizdir hayata... Kimi gucludur, kimi hatirlanamayacak kadar zayif, kimiyse anlatilamayacak kadar cocuksudur.. Zira korkulur cocuk kalmaktan yaslar ilerledikce... Cocuklugun ozlemleri de utanilacak kadar anlatilmaz olur ilerleyen yaslarda...Hele de gec kalinmis cocukluklarin ozlemleri...Onlar daha bir acidir, daha fazla acitir...Daha utanilasi, yalniz yasanilasi ozlemlerdir...Sigaraya baslatmistir mesela bazisi, bazisi kaybettirmistir ozlemleneni vodka siselerinde... Kendini kaybedebilmek icin, iste bu gercek ozlemlerini paylasabilmek icin sarhoslugun bile elit bir adabini olusturmustur olgun insan figurleri.. Belki de bundandir cocuklarin hicbir kulturde alkolle tanismasinin istenmemesi... Dusunsenize bir; cocuk olanca cesaretine bir de sarhoslugunkini yuklenirse... Bir cocuk dunyanin basina bela bile olabilir belki de... Iste, bu sarhoslugun kendiligindenligini yasadigi cagda mutludur insan, sonrasinda da suni sarhosluklarda arar ozlemli gunlerinde kaybolmus mutluluk kirintilarini...Turk ra kida arar, Yunan’i uzo da...Mastikasi, vodkasi, sakisi, sarabi derken tum dunyayi bir masada ayni adab ile dolasirda insan, yine de ayilir... Olgun yasta bir insan olmanin tum sorumlulugu aslinda ozlemlerin sirrinin altinda ezilmekten ibarettir... Mutlu evliliklerin gerdek gecelerinin sabahi hep ayni hayalle uyanir kadinda, erkekte... Belki ozlemle asik oldugum, sevdigimdir yanimda yatan... Derken gercekle yuzlesilir... Gulumsenir karsilikli... Saklanmaya calisilir o gulumsemenin ardina, zaten gizlenilmeye alisilmis o ozlem... Keskeleri karanliklar ortemez oysa, tenin birden sogumasinda, gozun saga sola kacisinda, aniden sarilista yuzdeki olasi degisiklikleri saklamak-zaman kazanmak adina, kalbin korkuyla durusunda... Korkuyla, ya anlarsa, ya aslinda onu degilde ozlemlendigimi sevdigimi anlarsa...Lakin korkunun cift tarafliligi gorunmez yapar korkuyu, gorunmez, duyulmaz, hissedilmez, onemsenmez.. Tipki ozlemlenenin ulasilmazligi gibi...Tipki ulasilamadigi gibi..Belki de en insancil tarafidir ozlem insanin.. En vahsilerini dusunun insaligin, Hitler mi, Cengiz mi, Mussolini mi... Belki sizin icin daha vahsileride vardir, firavunu, Brutusu, Kleopatrasi...Belki Saddami, belki G.W Bush’u... Kimse en vahsisi sizin icin onu getirin akliniza ve farkedin onlardaki ozlemleri de...Belki asklari, belki sevgi, belki dostluklar...Var olma savaslarinda zaferler belki, kaybedilmis ozgurlukler... Kardes kanindan tadilmis damlalar...Insan ozler...Varolusun belki de bu en insancil duygusundan, ozlemlerden kacilmaz... Kacilmamali... Insan itiraflarinin en buyugunu en ozlemli olduguna yapmali aslinda... Gerekirse haykirmali... Televizyonlar bunun icin vardir belki de anlasilmazligin bugun geldigi yerde... Bir zamanlarin en dislisi yan koye kadar uzanan, kasabaya bile varmayan ozlemleri bugunlerde dunyanin obur ucunda varliklaniyor, belki de herhangi birimiz icin bir uzay mekiginde dunyanin yorungesine dogru seyrediyor...Caglarin ozlemleri degil, ozlemlenen mesafeleri buyuttugu savi ne kadar dogru olur bilmiyorum ama, hep var, hep olacak ozlemlerin hakedilmis, haketmis ozlemler olup olmadigini anlamanin bir yolu... Yeter ki “yol” dan, arayisin dolambaclarindan kacmasin insancil taraflari agir basan, omrun kisaligindan, gelecegin sorulmazligindan haberdar olan insanlar... Yeter ki “yol” la olun...Yol size acacaktir en az gecilebilmis patikalarini bile... Esirlik ozlemler de idam edilmediklerini bilmek ister...Ne kadar uzun surmusse esaret, bir o kadar hakeder artik kurtulmayi bunca yillarin esaretinden...Esirlik ozlemler de safak sayarlar... En aydinlik gunlere ulasabilmek icin...Yeter ki bir defa isteyin esirlerin azadini...Istenildiginde size ne kadar uzak gelirse gelsin, her azad yakindir, onlarca yili esir gecirmisler icin... Esirlik ozlemler icin...
02.09.2012 - 20:31
kalp kırıldıgında cıkan ses nasıldır? güvercinin telaşlı kanat çırpışındaki ses mi? yoksa, kelebeğin kanadındaki inadına sessiz bir çığlık gibi mi? ya da, tuz-buz olan bir sırçanın haykırışı gibi mi? nasıl bir sestir ki,perişan eder bizi duyduğumuzda? ? ne kalpler kırdık bilmeden.. ya da bile bile...... ne setler koyduk aramıza bu kırılmış kalplerden de.. sonra aşmaya çabaladık durduk çok... dokunmak istedik,ulaşamadık.... ulaşmak istedik,kendi ellerimizle kurduğumuz setler engel oldu yine kendimize..... oysa, nasıl da kolaydı yıkıvermek han duvarlarını.... sıcacık bir gülümseme, içten bir çift gözle birleştiğinde,eritmez mi en büyük buzulları? ? ? esirgedik birbirimizden maliyeti sıfır olan gülümsemelerimizi... kolay geldi bencillik en dar anlarda..koyuvermek..koyuup kaçıvermek.... kaçarken bakmamak ardımıza ya da, bakıp da görmemek...görmek istememek... her ne varsa... oysa,ne de kolaydı düşmanlığı yoketmek, sıcacıık bir gülümsemeyle...olmaz dedik. o bana düşman denemedik bile hiç..korktuk belki de yanılacağımızdan.. oysa hayat ne de kısa.. düşünmek için bile vakit yokken.... bile bile zehir ettik günlerimizi.. kavgalarla.. itişip kakışmakla harcadık dünlerimizi... ziyan ettik hem düne.. hem bugüne.. hem de yarınlarımıza.. s ahi,kalp kırıldığında nasıl bir ses çıkarır? duydunuz mu hiç?
01.09.2012 - 14:24
Ellerim ellerınde doğar açlıgına
bilirim yüzüm yüzünde güler ancak
ellerim ellerinde doyar açlığına
güz düştü aramıza bir arama vakti
sevincim sana kalsın, özlemin bana
reva değil tek yaşamak bunca aşkı
biliyorum buluşmasak büyürüm yine
eksilmeden taşıyabilirim uzakları
bağırmak reva değil söz dardayken
düşün!
tomurcuksun, dalda ince bir bahar
konuşursan söz olur aşka intihar
kanatarak dudaklarımızı bir zaman
susacağız sevmek öyledir diye yar
bağırmak reva değil söz dardayken
susacağız! dilde ince bir can var
Haydar Altıntaş
24.05.2012 - 16:50
Bu gün senin gününSükûnetin meyvelerini, sağlığın mutluluğunu, kendi ayaklarının üstünde durabilmenin mükafatını başarının sevincini, gücünün sorumluluğunu, doğanın Ahenk ve güzelliğini, sevginin mucizesini, dostluğun anlamını, İnancın kudretini, paylaşmanın zevkini,doğruluğun hazinesini hissedeceğiniz bir yıl diliyorum.can.....günakların af oldugu bu gecedesenin ve aileyin ragaib kandilini kutlar sevdiklerinle nice kandillere erişmenizdir dilerim
========================================
09.05.2012 - 22:51
Susuyorum Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum. Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum! Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik… Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim... Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan? Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum… Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan. İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…
06.05.2012 - 00:16
Dostluk Ve Arkadaşlık Grubu...
D Dostluk, arkadaşlık Grubu kurdum
O Ordu, İzmirden Çok dostlar edindim
S Sivasta Ankarada kardeş buldum
T Tuncelide Antalyada sevindim
L Lale sümbül Hüzün çiçekler gördüm
U Ulaştılar bana çok mutlu oldum
K Kütahya ve Bursalılarla güldüm.
V Vandan Adapazarı ve Tokattan
E Erzurum Elaziğ ve Sakaryadan
A Aydin Muğlaya Selamlar gönderdim
R Rizeden gönül dostları özledim
K Karstan Edirne ve Hataya kadar.
A Arkadaşlarımı yürekten sevdim
D Dıyarbakır Urfa ve İstanbulum
A Afyon Konya İzmit Safranbolum
Ş Şairler diyarını çok beğendim
L Laz derler bize Karadenizliyiz
I Insan olanı kardeşçe severiz
K Kesinlikle hiç bir eksık yapmayız.
G Gönül sesimi paylaştım sizlere
R Rizenin Çayeli ilçesindeyim
U Ulaşamadığım İller varsa eğer
B Bütün selamim gelsin hepinize
U Unutulmayan dostlar gönlümüze.
05/05/ 2012 Rize / Çayeli
Hikmet Atiş
Merhaba Arkadaşlar.
Yürek sesimi İllerimizi dizelere yansıtarak
bir nevi hece tarzında akrostiş olarak yazdığım bu şiirde
grubumuzu konu edindim Ancak hece tarzı olduğundan
bir çok İllerimiz dışarda kaldığı için Yürek sesimi burda devam ettiriyorum
ben Kahraman maraşımı Adana ve Trabzonumu
Karabük Denizli Uşak Nazillimi Aydin İsparta Giresunumu
Asla unutamam. Erzincan Ağrı Hakkari Niğde Bolu
Yalova Trakya Anadolumu asla unutamam.
Düzce Çorum Kilis Yavru vatanımız Kıbris
Yurt dışında gurbetçi arkadaşlarım çokça varmiş.
Bitlis siirt Gaziantep Artvin Zonguldak Mersin.
Kırıkkale Nevşehir Eskişehir kalmasın bize ırak
Karaman Balikesir Gümüşhanede dostlarım var.
Samsun Sinop yan yana Şehitler diyarı Çanakkalem
Asla geçilmez Çanakkalem. Mardin Muş Bartın Batmanda
Dostlarım var Amasya Manisa Osmaniyeden dostlarım var.
Malatya Burdur Çankırıden Ozanlarım var.
Ah benim Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Adiyaman ım
Keşke daha olsa zamanım.Unutulmaz Tekirdağ ım
Varsa eksığım affola. Hepinize sevgi saygı ve selamlarimi
gönderiyor sağlıklı huzur dolu mutluluklar diliyorum.
Hikmey Atiş
Hikmet Atiş
30.04.2012 - 01:23
can yücel'e sormuşlar
Şiirlerinizde hep babanıza olan sevginizi anlatıyorsunuz
CAN YÜCEL
anneme olan sevgimi anlatacak kadar şair değilim.
28.04.2012 - 04:06
Buruk bir duygu yuklenirse yuregine gözlerin zaman zaman dalarsa uzaklara kulaklarin zamansiz deli gibi cinlarsa bilki bir yerlerde deli gibi özlenmissindir...! ! ! ! ! ! ! .
slm
28.04.2011 - 15:59
ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubumuzadavet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
dileğiyle.Sevgilerimle
Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/
Toplam 10 mesaj bulundu