Bu haberi ozellikle kaymakli yogurt yemeyi sevenler
iyi okumali.
Cunku kaymak diye yogurtlarin uzerinde bulunan
o insani cezbeden tabaka aslinda margarin karisimi.
Nasil mi gelin, yogurt dunyasinda yasananlara birlikte bakalim.
Prof. Ahmet Aydin, yalniz iddialarini ortaya koymakla kalmiyor.
Pastorize sut ureticilerini cok kizdiracak, tuketicileri de korkutacak
bir arastirmaya yer veriyor:
Turkiye'de pastorize sut saticilari, ayni zamanda yogurt pazarina da
hakim durumdalar.
Sokak sutculeri ile birlikte, mahalle yogurculari da hizla ortadan kalkti.
Pastorize sutculerin yogurt sektorunde yaptiklari ise cok daha vahim.
Kaymakli yogurtlarin kaymaginin nasil yapildigi cok tartisilacak bir noktada.
Sutun icindeki yagin tamamini alip tereyagi olarak degerlendiren
firmalar, son yillarda kaymakli yogurda olan talep artinca
yeni bir yontem gelistirdiler.
Unilever'in hazir yemek sektoru icin pazara sundugu Dorina markali
margarin yagi, yogurt ureticilerinin can simidi oldu.
Tereyagi aromasi bulunan Dorina margarin, bir miktar sutle birlikte eritilip
yogurdun uzerine kaymak diye dokuluyor.
Buyurun size kaymakli yogurt.
Unilever'in en buyuk bayilerinden biri Rotahaber'e bu konuda
su bilgileri paylasti:
'Son zamanlarda bizim Dorina margarin satisimizda hizli bir artis
kaydettik.
Musteri kitlesinde bir zenginlesme gorduk.
Musterilerimiz arasinda yogurt ureticilerinin onemli bir yeri oldugunu
tesbit ettik.
Bunlarin hangileri oldugunu paylasmamiz elbette mumkun degil.
Ama, cok farkli markalar oldugunu soyleyebilirim. '
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak-
sabahtan akşama dek, uykusuz,
sağır, eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
Bir boş söz, bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
Böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde
kıvrımlar yansıtırken aynada.
Hangi gün, ey sevgili umut,
bizlerde öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.
Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak.
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce.
****'Dedin, 'Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarımı kıydığım boşa harcadığım.'
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın. ****
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
izzet-i-nefislerini yıkanlar,
hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar,
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler
bir örgüyse sökülen ve çocuksa söken, keyiftir.
bir örgüyse sökülen ve örense söken,hatadan mütevelliddir ve acıdır her ilmeğin sökülüşü.emeklerdir sökülen.
kök ise sökülen ve insansa söken,kendi ciğerlerine toprak doldurmuştur.
sosyolojik araştırmalar sonunda dilin duygusal ve akılsal olarak iki gruba ayrıldığını gördük.bunun da ötesinde bizim toplumumuzun duygusal dil kullanımında olduğunu da yapısal özelliklerimizden belirledik.sanayi ergenliğe ermiş toplumlarda daha rasyonel bir dil hakimken bizim gibi bu gelişimi tamamlıyamamış toplumlarda duygusal dil dediğimiz kavram daha etken.bu durum aslında bizi daha sıcak,canayakın,sevimli insanlar olarak algılanmamızı sağlar.evet güzel ama.aması var tabii.akılsal sorunları duygusal tepkilerle değerlendirdiğimizden dolayı,farklı akılsal yargıları da yine duygusal olarak değerlendirdiğimiz için objektifliğimiz tartışılır bir hâl alır.aynı şeyi söyleyen iki insanımız bile aslında aynı şeyi ifade ettiklerinin farkına varamazlar işte bu dilin duygusal karakterinden ötürü.birinin ne dediğini iyi anlıyamamak,hemen kendi değerlerine hakaret edildiğini zannetmek gibi olumsuz sonuçları var bu dilin duygusal karakterinin.
işte anlamamaktan bahsediyorsak o yerde duygusal dilin baskın olduğunu da bilmeliyiz. daha rasyonel olmak? buna sanırım henüz hazır değiliz.
yatarken herdefasında herşeyi son halini vermiş,bitirmiş,açık ve uyum içinde bırakmak isterim aslında.hani yatışın kalkışı olmazsa geride yarımlarım kalmasın diye düşünerek.askıda bırakmaları sevmediğimden.ama o gecelerin sabahında gözlerime ışık dolarken de ***hâlâ yaşıyorum*** diyerek devam...........işte hayat
ses dalga hareketi yapmakta.bir duvara çarpında geri döner tıpkı ışık gibi.yankı da sesin yüzeye çarparak geri gelme durumu.ama mecaz anlamda kullanıldığı da olur.bir hareket veya sözün bir şekilde kişiye karşısındakilerce yapılan başka hareket veya sözler olarak geri dönüşü de yankı bulması olarak ifade edilebiliyor.
Kürt İsimleri1
27.08.2007 - 14:06yapmayın.
faşizanlık yapmayın.
uzaylı kardeşlerimiz
27.08.2007 - 14:03chp liler :))))
Kürtçenin seçmeli ders olması
27.08.2007 - 14:00olmasında sakınca niçin görülüyor?
özgürlük diyoruz da hani?
uygulamasını gösterin. dileyen arapça öğrensin dileyen kürtçe dileyen ingilizce ya ne saçma...söylerken evet ama pratikte fırtınalar koparıyor millet.
benim alacağım seçmeli dersim benim özgürlüğümdür. ve başkalarının özgürlüklerine müdahalem olmuyorsa hangi dersi alırım almam kime ne?
geniş bakın lütfen.empati gücünüze doping yaptırın.
Sevgilim
27.08.2007 - 13:48hiçkimse seni ben gibi sıcak öpemez.
biliyorsun.
Tarihteki en şeytan kadınlar
02.08.2007 - 18:14kadın zaten şeytan da :)))
**en** listesi yapmıyalım yaaa :)
yoğurt
29.06.2007 - 19:03Kaymakli yogurdun seruveni:
Bu haberi ozellikle kaymakli yogurt yemeyi sevenler
iyi okumali.
Cunku kaymak diye yogurtlarin uzerinde bulunan
o insani cezbeden tabaka aslinda margarin karisimi.
Nasil mi gelin, yogurt dunyasinda yasananlara birlikte bakalim.
Prof. Ahmet Aydin, yalniz iddialarini ortaya koymakla kalmiyor.
Pastorize sut ureticilerini cok kizdiracak, tuketicileri de korkutacak
bir arastirmaya yer veriyor:
Turkiye'de pastorize sut saticilari, ayni zamanda yogurt pazarina da
hakim durumdalar.
Sokak sutculeri ile birlikte, mahalle yogurculari da hizla ortadan kalkti.
Pastorize sutculerin yogurt sektorunde yaptiklari ise cok daha vahim.
Kaymakli yogurtlarin kaymaginin nasil yapildigi cok tartisilacak bir noktada.
Sutun icindeki yagin tamamini alip tereyagi olarak degerlendiren
firmalar, son yillarda kaymakli yogurda olan talep artinca
yeni bir yontem gelistirdiler.
Unilever'in hazir yemek sektoru icin pazara sundugu Dorina markali
margarin yagi, yogurt ureticilerinin can simidi oldu.
Tereyagi aromasi bulunan Dorina margarin, bir miktar sutle birlikte eritilip
yogurdun uzerine kaymak diye dokuluyor.
Buyurun size kaymakli yogurt.
Unilever'in en buyuk bayilerinden biri Rotahaber'e bu konuda
su bilgileri paylasti:
'Son zamanlarda bizim Dorina margarin satisimizda hizli bir artis
kaydettik.
Musteri kitlesinde bir zenginlesme gorduk.
Musterilerimiz arasinda yogurt ureticilerinin onemli bir yeri oldugunu
tesbit ettik.
Bunlarin hangileri oldugunu paylasmamiz elbette mumkun degil.
Ama, cok farkli markalar oldugunu soyleyebilirim. '
aşk
12.06.2007 - 14:42hüzünle beslenir.
kalitesiz
12.06.2007 - 14:37**şikayet** ve **dedikodu** kimdeyse bu özel sıfatı ona verebiliriz.
çözüm
12.06.2007 - 14:36tebessüm ve sükut.
şakşuka
11.06.2007 - 15:08yaz aylarının tercihi
tren
07.06.2007 - 13:19kaçırmak değil benimki.yolveriyorum gitmesi için.
cesare pavese
07.06.2007 - 13:17Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak-
sabahtan akşama dek, uykusuz,
sağır, eski bir pişmanlık
ya da anlamsız bir ayıp gibi
ardını bırakmayan bu ölüm.
Bir boş söz, bir kesik çığlık,
bir sessizlik olacak gözlerin:
Böyle görünür her sabah
yalnız senin üzerinde
kıvrımlar yansıtırken aynada.
Hangi gün, ey sevgili umut,
bizlerde öğreneceğiz senin
yaşam olduğunu, hiçlik olduğunu.
Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak.
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce.
Cesare Pavese
yok
07.06.2007 - 13:14****'Dedin, 'Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarımı kıydığım boşa harcadığım.'
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın. ****
liman
23.05.2007 - 16:54tamam limanlar yapılmış,sığınmaları için gemilerin.
ama gemiler o limanlar için yapılmamış ki?
Ç.Y.D.D
23.05.2007 - 16:47bir başkanı var,türkan sultan(!) . buyurmuş ki:
gençlik orkestrasını yaratan ve yöneten gencin adı **muhammed*** düşünebiliyor musunuz ironiyi? ? ?
çağdaşlık ve türkan arasındaki ironi kadar en fazla :)))
yavaş yavaş
23.05.2007 - 16:29Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
izzet-i-nefislerini yıkanlar,
hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar,
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Pablo Neruda
sökmek
23.05.2007 - 16:27bir örgüyse sökülen ve çocuksa söken, keyiftir.
bir örgüyse sökülen ve örense söken,hatadan mütevelliddir ve acıdır her ilmeğin sökülüşü.emeklerdir sökülen.
kök ise sökülen ve insansa söken,kendi ciğerlerine toprak doldurmuştur.
anlamamak
23.05.2007 - 16:24sosyolojik araştırmalar sonunda dilin duygusal ve akılsal olarak iki gruba ayrıldığını gördük.bunun da ötesinde bizim toplumumuzun duygusal dil kullanımında olduğunu da yapısal özelliklerimizden belirledik.sanayi ergenliğe ermiş toplumlarda daha rasyonel bir dil hakimken bizim gibi bu gelişimi tamamlıyamamış toplumlarda duygusal dil dediğimiz kavram daha etken.bu durum aslında bizi daha sıcak,canayakın,sevimli insanlar olarak algılanmamızı sağlar.evet güzel ama.aması var tabii.akılsal sorunları duygusal tepkilerle değerlendirdiğimizden dolayı,farklı akılsal yargıları da yine duygusal olarak değerlendirdiğimiz için objektifliğimiz tartışılır bir hâl alır.aynı şeyi söyleyen iki insanımız bile aslında aynı şeyi ifade ettiklerinin farkına varamazlar işte bu dilin duygusal karakterinden ötürü.birinin ne dediğini iyi anlıyamamak,hemen kendi değerlerine hakaret edildiğini zannetmek gibi olumsuz sonuçları var bu dilin duygusal karakterinin.
işte anlamamaktan bahsediyorsak o yerde duygusal dilin baskın olduğunu da bilmeliyiz. daha rasyonel olmak? buna sanırım henüz hazır değiliz.
hayat
23.05.2007 - 16:14yatarken herdefasında herşeyi son halini vermiş,bitirmiş,açık ve uyum içinde bırakmak isterim aslında.hani yatışın kalkışı olmazsa geride yarımlarım kalmasın diye düşünerek.askıda bırakmaları sevmediğimden.ama o gecelerin sabahında gözlerime ışık dolarken de ***hâlâ yaşıyorum*** diyerek devam...........işte hayat
Trinidad & Tobago
21.05.2007 - 22:49puroya güzel marka olur sanki :)
anne
20.05.2007 - 17:52Hani eski zaman masalları anlatır
Hüznümü huzura dolarsın
Kaşım gözümden çok içim bir parçan
Annem sen benim yanıma kalansın
Hani bir biblon vardı kırdığım
Üstüne ne kırgınlıklar yaşadın
Ama bil ki ben de parçalandım
Annem ben senin yanına kalanım
Annem annem
Sen üzülme
Sözlerin hep yüreğimde
Uzayan sohbet gecelerinde
Rolleri unutup dost oluuruz
Bizi bağlayan bu kan değil yalnız
Annem biz birbirimize kalanız
Ben kararlı uçarken yolumda
Sen çatık kaşların altında
Katıksız sevgiyle bakarsın
Annem sen benim yanıma kalansın
Annem annem
Gel üzülme
Ben hala senin
Dizlerinde
Söz: Aylin Atalay
candan erçetin söyleyince muhteşemdir.dinleyin:
http://www.plak.gen.tr/dinle-Candan%20Erçetin+Annem_1805.html
anthony zimmer
20.05.2007 - 16:39filmdi bu
Memati
20.05.2007 - 13:45ölüme dair
yankı
20.05.2007 - 13:41ses dalga hareketi yapmakta.bir duvara çarpında geri döner tıpkı ışık gibi.yankı da sesin yüzeye çarparak geri gelme durumu.ama mecaz anlamda kullanıldığı da olur.bir hareket veya sözün bir şekilde kişiye karşısındakilerce yapılan başka hareket veya sözler olarak geri dönüşü de yankı bulması olarak ifade edilebiliyor.
Toplam 85 mesaj bulundu