Beni her ölüm etkiler... Tanımasam bile üzülürüm yitirilmiş ümitlere... Hiç gerçekleşemeyecek ideallere... Yaşanmamış sevgilere üzülürüm...
Bu yüzden korkarım yaşamı ertelemekten... Ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa söylenmeli, yapılmalı... Seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin, sevdanızı bugün yaşayın... İşinizde yapılacak ne varsa bir an önce yapın... Yarın çok geç olabilir... Bir anda bitebilir... Her şey yaşamak için acele edin bence... Kısa yaşamışlıklar, yaşamamışlıklardan daha iyidir... Geriye dönüp baktığınızda 'KEŞKE' ler çoğunlukta olmasın... Uzun vadeli hedefler için bile bugünden harekete geçmelisiniz... Yarınlar çok uzakta olabilir... Daha okulda başlamıyor muyuz ertelemeye yaşamı... İlk hedef kolej, sonra üniversite Hep yarına yatırım bugünü... Sonra yaşamamacasına... İşe gireyim sonra... Evleneyim sonra... Çocuklar büyüsün sonra... Emekli olayım sonra.... Sonra... Sonra.. Sonra.... Bir sürecin başında, ortasında yaşam her an sona erebilir... Sonrası olmayabilir... Fedakarlıklar güzel ama... Unutmayalım 'herkes kendi hayatını yaşar' İnsanlar yaşadıkça yaşlandığını düşünür, Aslında insanlar yaşamadıkça yaşlanır...
Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin.
Peki ben sende neyi sevdim?' diye sorma bosuna kendine...
Ben sende imkansızlıgı sevdim, elimi uzattıgımda tutabilecek kadar yakın olmana karsın safak vakti kızıllıgının ikametindeki ufuk kadar ulasılmaz olusunu sevdim.. Bilmedim,tanımadım,tenine bir kere bile olsun degmedim severken.. Ben sendeki ucurumdan hayata bakabilmeyi sevdim... Gozumu kapadım sevdim; actım sevdim; ölümler tattım o zaman bile sevdim. Ama sevdigim sen degildin. Ben sendeki beni aramayı sevdim. Ozledigim, hayalimdeki sendin.. Sen sadece benim hayallerime bir kılıftın, derin gozleri olan deli dolu sevgilimdin... Yıkıldım..Ama yine sevdim! Agladım imkansızlıga... Ama yine sevdim!Seni tanımadan sevmek, teninin kokusunu bilemeden kokuna hasret kalmak... Sen bilmezsin sensizligin acısını cunku sen hic sensiz kalmadınki!! Halbuki ben sensizlige aşık olmusum... Yudumladıgım zamanda gozum kapalıyken kacırdıgım cok sey varmıs... Seni gozu kapalı sevmenin acısıymıs hissedipte anlam veremedigim burukluk kalbimdeki... Ama anladım ki sen benim icin kaldırım tasındaki cocuklugum kadar uzakmıssın...
'Seni tanimak o kadar agırmıs ki ve o kadar can yakıyormus ki gozyaşım avcumda duran hayallerimi silip supürdügünde anladım.. .'
Sevgi ile aşk arasındaki fark hâkimiyet derecesiyle ölçülür. İnsan, gönlündeki hâle hâkim olabiliyorsa buna sevgi denir. Ama gönlündeki hâl insana hâkim ise onun adı aşk olur. Sevgide irade vardır ama aşkta irade elden gider.
DOGUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ELFİDAM
Aşk dediğin şey ateş yaratılışı bir kevserdir. (İçmek istersin, ama ateştir.) Cennet gibi görünen cehennemin adını da aşk koymuşlar (girmek istersin,
ama yanarsın).
Bir düş gördüm... Düş'ümde düştüm gördüm... Karanlıktı her yer, sessizdi, Işık diye karşımda yüzünü gördüm! Uzandım, Tutacaktım, Kayboldun! ...Bu kaçıncı gece böyle sürüp giden, ben artık çetelesini tutmuyorum. Her sabah kendime söz verip 'geçti artık bu hal' diye, her gece başımı yastığa koyduğumda dönüyorum sözümden... Ama bu sefer öyle değil... Bu sefer galip gelemeyeceksin! Bu sabah seni hiç özlemedim... Bu sabah uyandığımda ilk aklıma gelen sen değildin... Düş'üm yoktu bu gece... Umut çizdim gökyüzüne gözlerimle... Küskünlüklerimi bıraktım bir kenara... Gözyaşlarım en ücra köşelerde... Baktığım yerler seni hatırlatmıyor... İçim acımıyor hatırlamayınca... Yokluğundan kaynaklanan boşluk yok içimde... Hissediyorum, yenileniyorum... Çünkü; Bu sabah seni hiç özlemedim!
DUYMUYORSUN
Çok uzaklarda, altın değerinde sevdam... Uzansam.. yetişemiyorum Düşlesem.. hep yanlış çıkıyor Unutsam.. işte onu yapamıyorum
Düşle gerçek arasında sevdam..Yalan mı bilmiyorum..Yalan sevdalarda örtülmüş yüreğim artık buz.. Hiçbirşey ayırt edemez olmuş..Hani 'g e l' diyorum, gidiyorsun ya.. Hani 's e v' diyorum, unutuyosun ya..Hani 'b ı r a k m a' diyorum, arkana bile bakmadan gidiyosun ya...
Sevda yolumu kesmiş.. Kayboluyorum caddelerde.. Çıkmaz sokağa girmişim farkında bile değilim.. Yolumu bulamıyorum Yardım istiyorum senden.. Yalvarıyorum adeta.. 'Bak' bi, 'Gör' bi.. Yardım et bana.. Yokluğunda kayboluyorum... Diyorum... Ama sesimi duyan yok..
Sonbahar geldi işte.. Yokluğunun mevsimi. Sevmiyorum işte.. Anlıyor musun sevmiyorum bu mevsimi Gidişler mevsimi.. Sen G i t m e.. Sonbaharlar yüreğimde çoşsun.. Sen K a l..
Ayrılık vurmasın bizim sevdamıza.. Gölgeler düşmesin.. Ama nafile.. Her aşk gibi bizimde sonbaharlarımız var artık.. Yüreğimize vurmuş ayrılık saatleri.. Çanlar çalıyor.. Ve Sen; Gidiyorsun..!
Ben; Arkandan bakıyorum.. Lanetliyorum sonbaharları.. Hayat işte bundan ibaret.. Gidiş ve bitişlerden… .. Yağmurlar yağıyor.. Ardından mevsimini kışa bırakıyor.. Sen; Gelmiyorsun..!
Unut Beni Sevda.. AŞK BANA GÖRE DEĞİL… Diye haykırıyorum sonbaharlara.. Sonbaharlar duymuyor, sen duymuyorsun…..
ßugün yine yalnızım..yalnızlıkların bilemeyeceği kadar bir yalnızlık..
bilmeliydim küçük harflerle 'ben' yazılmasını, ve 'sen' yazılmasını...
UNUTMA...gözlerimdeki çıkmaz sokaklardasın..
sokaklar sesim..SEN ise, NEFESİM...
Zemheri soğuğundayım yarim Sensizligin pencesindeyim Bir adım otesindeyim ellerinin Bir anlik zamandır sesinin uzaklığı Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini Yurek verir de kendini duyamaz sesini Bir baska dunyadasin sevgili Seyran olmussun gozlerime yar Seyrederim seni uzaklardan Umutlu bir imkansızlıkla beklerim Istekli bir beklentisizlikle severim Nasıl anlatsam yarim derdimi Haykırırım ismini Dag duyar Tas duyar Gok duyar Bilirim hissedersin sen de yarim Duyamazsın ama beni Bilirsin uzaklardayim ben Yureginde yasatırsın sevgili beni Gozyasların akar sessizce Bilirsin hissederim gozyaslarını Ama tutamam ellerimle Silemem gozyaslarını dudaklarımla Bilirsin sevgili Mesafeler degildir bizi ayıran Bir kus olur ucardım yine sana Bir ruzgar olur eserdim senden yana Yagmur olur yagardım sana Gunes kavurmaz yuregimi Bilirsin çölleri aşardim da gelirdim sana Bilirsin mesafe tanımaz bu sevda Bilirsin imkansızlıklardır bizi ayıran Sen ve yuregin kalırsınız başbasa Ne yere koyacagını şaşırırsın sevdanı Kimle konusacağını bilemezsin Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni Sana kendimi verirdim de yoldaşlik ederdim sana Bilirsin uzaklıklar degildir bizi ayiran Bilirsin caresizliklerdir yollarımızı baglayan Yuregin daralır Gozlerin kısılır Bir aci duyarsin sevince benzer Bir yara olur imkansızlıklar yureginde Bilirsin lokman hekim gerekmez Bilirsin ilac kar etmez Bilirsin bir sevdalı sozcugun yuregindedir dermanın Bilirsin sevdalı bir bakışın sevecenligindedir çaren Bilirsin bir anlık calınmıs sevismelerdedir canın Ah sevgili ah Ahlar duser dillerden sevdamıza dair
Bilirsin bir imkansız sevdadir bu Bilirsin zamandan calınmıs bir andır bulusmamız Yasamin bir armaganıdır bu sevda bilirsin Bir armagandir bu sevda imkansızlıklar icinde yasansa da Bilirsin sevgili bu sevda yasanmamıstır kimselerce Bilirsin belki yasanmayacaktir bir daha Bilirsin umutlu bir imkansızlıktır bu askın adı Bilirsin de yuregine soz geciremezsin yine de Yurek kanatlanmıs sevene dogru Yürek ne mesafe tanır Ne de imkansızlıklar Bırakırsın kendini yüreğinin sesine Yuregin tasir seni aşkin denizine...
Sonu olmayan bir savaşın içindeyim. Sonu olmadığını bildiğim halde girdim bu savaşa, bile bile.... Şimdi dönüşü yok... kurtuluş hiç yok.... Hani insan kapılırya bir dalgaya, kapıldım gidiyorum... Nereye gidiyorum onuda bilmiyorum. Böyle bilinmezlikler içinde savaşıyorum kendimle.... Oysa benim bir düşüm vardı... Gerçekleştirmek istediğim düşlerim vardı. Tutunmuştum onlara, sarıldığımda kendimi güvende hissettiğim düşlerim.... Ve sana dair düşerim.... Sen....
Gittin....
Düşlerde gitti, düşlerimde.... Şimdi bir boşluktayım işte... Biliyorum Düşüyorum....
Düşerken bir dalgaya kapılıyorum, Nereye sürüklendiğimi bilmediğim hırçın bir dalga... Götürüyor beni uzaklara... Yaşamak adına neyim varsa alıyor elimden bir bir... Şimdi elimde kalan bir kalemim var. Aldım elime yaşama dair birşeyler yazmak istiyorum.
Sevgi adına, aşk adına...
Ama sen katili oldun hepsinin Hiçbir duygum kalmadı.... Şimdi bana öğrettiğin tek şey var.... Kin ve Nefretim... Bu canavarı içimden sen söküp çıkardın sen... Oysa nasılda seviyordum seni nasıl da sevgi doluydum sana karşı. Sen görmedin, gördünde işine gelmedi. Gitmek istiyorum, kaçmakk, bu şehirden kopmak istiyorum. Bu şehir bana acı veriyor. Sen olmasan da hayalin karşımda her an. İşte acıtıyor canımı bu...
Evet terk etmeliyim bu şehri....
Çok şey aldı götürdü benden bu şehir... Benliğimi, umutlarımı,düşlerimi ve seni...
Sen Benim Her Şeyimdin
Sen gözlerimdin benim Hiç tükenmeyen bir pınar misali Süzülürken damla damla sular Bazen ılık, yüreğinin sıcaklığında Bazen buz kesmiş, kartal bakışlarında Bakarken bazen, yıldız parlaklığında Sen gözlerimdin benim.
Sen sözlerimdin benim Dilimden dökülen bir çağlayan misali Ve yatağına sığmayan bir nehir Bazen bir çığlık sessizliğimde Bazen bir sitem haykırışlarımda Dökülürken dilimden, uçurumdan dökülür gibi Sen sözlerimdin benim.
Sen ellerimdin benim Rüzgarlarınla doldurduğun bir yelken misali Bir sağa çekersin beni, bir sola Bazen savurursun açık denizlere Bazen vurursun acımadan kıyılarına Başıboş dümensiz, kapılacakken girdaplara Sen ellerimdin benim.
Sen yüreğimdin benim Ritimsiz çalan bir saat misali Çalışıyorsun tik tak tik tak Bazen ileri gidiyorsun koşar gibi, Bazen geri kalıyorsun, sanki yorgun Ha durdu, ha duracak hala sana vurgun Sen yüreğimdin benim.
Sen herşeyimdin benim Düşlerim, ümitlerim,geleceğim Ellerimdin, gözlerimdin ve yüreğim Bazen kapılsamda umutsuzluklara Bazen kızsamda yüreğim alev alev Sen ne görürsün beni. ne duyarsın Yine de sen herşeyimdin benim Ve yine de herşeyimsin.
Kadın dediğin güzel olacak arkadaş. Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin. Saçları ipek, topukları pembe, boynu ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir hanımefendi barındıracak.
Güzel olacak ama kaşı, gözü, bacağı, iki meme ucundan önce, sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak.
Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde. Yeni bir kabus gibi yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak kadar da akıllı.... Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayacak... Bileceksin ki “emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni böyle.” Rahat olacaksın yanında,
Çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine.
Asla şatafat düşkünü olmayacak. Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears ın alamayacağını algılayacak kadar doygun olacak.
Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir hediyeyle savuşturmadan sadeliğin içinde farkedilir olabilmeyi, gösterişli kıyafetle bir tutmayacak.
Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak.
Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingirdeşmeyecek başkalarıyla. Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak.
Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir, bilecek. Saf hatun numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek.
Gezip, eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek.
Elinden her iş gelecek. Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak
Adamın sinirini bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına toplamayacak, kör olası dilini gerektiğinde yutacak...
Çarşı Pazar görmesini, sana don külot almasını, gömlek ayakkabı numaranı bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini giydirmeyi bildiği gibi
Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak. Ortalık yerde kahkahalarıyla sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak. Açık saçık olan elbisesi değil, sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti...
Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanı başında ve huzurla... Öyle “çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver” yapmayacak.
Sana yüreğiyle güvenecek, inançlarıyla sokulacak. Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek.
Sözü dinlenir, anlaşılır olacak. Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak.
Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak. Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek. Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının ayrımını yapabilecek arkadaş. Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek.
“Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim” değil, “sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme” olacak lügatında. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak.
Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş. Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, her şeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin
Kadın gibi kadın olacak, kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin. Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek. Kadın dediğin ayıp nedir, bilecek.
Sıkboğaz edip, seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. İki lafın başı, her tartışmada “ayrılalım” tehdidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak...
Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kuru fasulyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe. Su getirmeyi hiç mi hiç unutmayacak.
Temiz olacak her şeyden önce, mesela; köfteyi mıncıklarken elleri. Yahut pahalı parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak, kadın dediğin.
Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte bir şey.
Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da...
Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek.
Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek, üstüne sevgili edinmeyecek.
Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir, olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak... Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak. Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak
En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa...
Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle. Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de... Kadın, kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle , sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla... Bileceksin ki evde “O” kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana..
ÖYLE BİR KADIN VARDIRRRRRRRR
GÜNAHKARSIN
günahkarsın sessiz sevdamsın dua diye seni haykırdım .... ben seni damla damla içimden attım hüznümsün,sevdam esir,ben yine sana yanarım sana değil hayaline akar gözyaşım ölümdür benim diğer adım sanadır sessiz isyanım...
dertlerim yastığımda senden hatıra silinmedi izler yatagımda günahların boynuna.... gözyaşım eylül ortasında dinmez bir daha günahın çok aşkımdan fazla günahım yok sevmekten başka.....
SON SİGARAM
Yaktıgın sigara kadar kaldım dünyanda....
çektiğin içine derinlere.
ciğerlerinde soludun önce ,
küle döndü sonra ....
söndürüp attın sevginide benide;
kaldırımdaki izmarit kadar kaldım sen de........
Ama anlamadın bana tiryaki oldugunu
kabul etmek istemedin ..
bırakırım dedin
denedin ....
ve olmadı
ve hep yaktın tütünü
her ateşlediğin çakmak taşında düştüm içine .....
Oysa bıraktım seni ben
ciğerlerin nefes alabilsin diye
gidiyorum bugün dünyandan ;
bir sigarada ben yakıyorum
içime çekmeden
seni düşünüyorum son kez,
sigaramın dumanı yaşartırken gözlerimi .....
seni çıkarıyorum yüreğimden bugün ....
ve gidiyorum;
çünkü seni seviyorum .................
Bu son veda... Gidiyorum... Olması gerktiği gibi... Çok uzaklara... Tek başıma... Sana yüreğimi bırakıyorum, Benden hatıra senli günlere... Yollar bekliyor beni... Meçhule gidiyorum... Adını koyamadığım bir geleceğe... Ömrümü tüketmeye... Beni sürüklediğin sensizliğe... Gidiyorum serseri... Mektup gönderemeyeceğin bir adrese... Gidiyorum.... Bilmediğim yarınlara... Seni seviyorum dedim ya! Canımdan öte cansın dedim ya! Ama sen anlamadın ya! Ve şimdi gitme zamanı... Umut kokulu diyarlara... Yollara düşme zamanı... Yaşanacak bişey kalmadığında... Ve ben gidiyorum... İçim kan ağlasada...
gitmek yada kalmak veda yada vuslat hercai menekşe kadar kısa boy verdi gönlümde yaşadım mı kaybettim mi seni anlayamadım.....
EGER BİR GÜN KARŞILAŞIRSAK
Unuttum seni ben Zaten… Yıldızlarımızı, Haybeden taşıyordum ceplerimde… Boş yere ağırlık yapıyordular Düşse de içime bir sızı, Giderken açık bıraktığın kapıdan, Birer, birer kayıp gittiler… Enselerindeki kaşıntıda pişmanlık kırıntıları! Bilinen sondu! İyi ettiler! Kısa bir düştün diyorum Hayallerime arsızca misafir olan hayaletine! Bahanemi kısalığına teslim ediyorum Sığınıyorum aşkın yalancı adaletine! Takır, takır düşüyor üzerime damlalar Ellerimde tek buramlık kokun var Senden uzakta… Ey yar! Korkular etrafında pervane olsa da Nefretin aksayan ayağı batakta! Kısa bir düştün Düştün ellerimden… Unuttum seni ben Unutulduğuna say bu şiiri Unutulmadığını bilerek! Sen!
YAŞAMI ERTELEMEK....Tayfun Talipoğlu



Sevgi ile aşk arasındaki fark hâkimiyet derecesiyle ölçülür. İnsan, gönlündeki hâle hâkim olabiliyorsa buna sevgi denir. Ama gönlündeki hâl insana hâkim ise onun adı aşk olur. Sevgide irade vardır ama aşkta irade elden gider.
Aşk dediğin şey ateş yaratılışı bir kevserdir. (İçmek istersin, ama ateştir.) Cennet gibi görünen cehennemin adını da aşk koymuşlar (girmek istersin,
ama yanarsın).

Bir düş gördüm...
Çok uzaklarda, altın değerinde sevdam...


Zemheri soğuğundayım yarim
Bilirsin bir imkansız sevdadir bu

Sonu olmayan bir savaşın içindeyim.
Gittin....
Düşlerde gitti, düşlerimde....
Düşerken bir dalgaya kapılıyorum,
Sevgi adına, aşk adına...
Ama sen katili oldun hepsinin
Evet terk etmeliyim bu şehri....
Çok şey aldı götürdü benden bu şehir...

Sen Benim Her Şeyimdin
Sen gözlerimdin benim
Sen sözlerimdin benim
Sen ellerimdin benim
Sen yüreğimdin benim
Sen herşeyimdin benim


GÜNAHKARSIN


Bu son veda...

Beni her ölüm etkiler...
Tanımasam bile üzülürüm yitirilmiş ümitlere...
Hiç gerçekleşemeyecek ideallere...
Yaşanmamış sevgilere üzülürüm...
Bu yüzden korkarım yaşamı ertelemekten...
Ne yapılması, ne söylenmesi gerekiyorsa
söylenmeli, yapılmalı...
Seviyorsanız, sevdiğinizi bugün söyleyin,
sevdanızı bugün yaşayın...
İşinizde yapılacak ne varsa bir an önce yapın...
Yarın çok geç olabilir...
Bir anda bitebilir...
Her şey yaşamak için acele edin bence...
Kısa yaşamışlıklar, yaşamamışlıklardan daha iyidir...
Geriye dönüp baktığınızda 'KEŞKE' ler çoğunlukta olmasın...
Uzun vadeli hedefler için bile
bugünden harekete geçmelisiniz...
Yarınlar çok uzakta olabilir...
Daha okulda başlamıyor muyuz ertelemeye yaşamı...
İlk hedef kolej, sonra üniversite
Hep yarına yatırım bugünü...
Sonra yaşamamacasına...
İşe gireyim sonra...
Evleneyim sonra...
Çocuklar büyüsün sonra...
Emekli olayım sonra....
Sonra...
Sonra..
Sonra....
Bir sürecin başında, ortasında yaşam her an sona erebilir...
Sonrası olmayabilir...
Fedakarlıklar güzel ama...
Unutmayalım 'herkes kendi hayatını yaşar'
İnsanlar yaşadıkça yaşlandığını düşünür,
Aslında insanlar yaşamadıkça yaşlanır...
Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin.
Peki ben sende neyi sevdim?' diye sorma bosuna kendine...
Ben sende imkansızlıgı sevdim, elimi uzattıgımda tutabilecek kadar yakın olmana karsın safak vakti kızıllıgının ikametindeki ufuk kadar ulasılmaz olusunu sevdim..
Bilmedim,tanımadım,tenine bir kere bile olsun degmedim severken.. Ben
sendeki ucurumdan hayata bakabilmeyi sevdim...
Gozumu kapadım sevdim; actım sevdim; ölümler tattım o zaman bile sevdim. Ama sevdigim sen degildin.
Ben sendeki beni aramayı sevdim.
Ozledigim, hayalimdeki sendin.. Sen sadece benim hayallerime bir
kılıftın, derin gozleri olan deli dolu sevgilimdin...
Yıkıldım..Ama yine sevdim! Agladım imkansızlıga... Ama yine sevdim!Seni
tanımadan sevmek, teninin kokusunu bilemeden kokuna hasret kalmak... Sen
bilmezsin sensizligin acısını cunku sen hic sensiz kalmadınki!! Halbuki ben
sensizlige aşık olmusum... Yudumladıgım zamanda gozum kapalıyken kacırdıgım cok sey varmıs... Seni gozu kapalı sevmenin acısıymıs hissedipte anlam veremedigim burukluk kalbimdeki...
Ama anladım ki sen benim icin kaldırım tasındaki cocuklugum kadar
uzakmıssın...
'Seni tanimak o kadar agırmıs ki ve o kadar can yakıyormus ki gozyaşım avcumda duran hayallerimi silip supürdügünde anladım.. .'
DOGUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ELFİDAM
Düş'ümde düştüm gördüm...
Karanlıktı her yer, sessizdi,
Işık diye karşımda yüzünü gördüm!
Uzandım,
Tutacaktım,
Kayboldun!
...Bu kaçıncı gece böyle sürüp giden, ben artık çetelesini tutmuyorum.
Her sabah kendime söz verip 'geçti artık bu hal' diye, her gece başımı yastığa koyduğumda dönüyorum sözümden...
Ama bu sefer öyle değil...
Bu sefer galip gelemeyeceksin!
Bu sabah seni hiç özlemedim...
Bu sabah uyandığımda ilk aklıma gelen sen değildin...
Düş'üm yoktu bu gece...
Umut çizdim gökyüzüne gözlerimle...
Küskünlüklerimi bıraktım bir kenara...
Gözyaşlarım en ücra köşelerde...
Baktığım yerler seni hatırlatmıyor...
İçim acımıyor hatırlamayınca...
Yokluğundan kaynaklanan boşluk yok içimde...
Hissediyorum, yenileniyorum...
Çünkü;
Bu sabah seni hiç özlemedim!
DUYMUYORSUN
Uzansam.. yetişemiyorum
Düşlesem.. hep yanlış çıkıyor
Unutsam.. işte onu yapamıyorum
Düşle gerçek arasında sevdam..Yalan mı bilmiyorum..Yalan sevdalarda örtülmüş yüreğim artık buz.. Hiçbirşey ayırt edemez olmuş..Hani 'g e l' diyorum, gidiyorsun ya.. Hani 's e v' diyorum, unutuyosun ya..Hani 'b ı r a k m a' diyorum, arkana bile bakmadan gidiyosun ya...
Sevda yolumu kesmiş.. Kayboluyorum caddelerde.. Çıkmaz sokağa girmişim farkında bile değilim.. Yolumu bulamıyorum Yardım istiyorum senden.. Yalvarıyorum adeta.. 'Bak' bi, 'Gör' bi.. Yardım et bana.. Yokluğunda kayboluyorum...
Diyorum...
Ama sesimi duyan yok..
Sonbahar geldi işte.. Yokluğunun mevsimi. Sevmiyorum işte.. Anlıyor musun sevmiyorum bu mevsimi
Gidişler mevsimi.. Sen G i t m e.. Sonbaharlar yüreğimde çoşsun.. Sen K a l..
Ayrılık vurmasın bizim sevdamıza.. Gölgeler düşmesin..
Ama nafile.. Her aşk gibi bizimde sonbaharlarımız var artık.. Yüreğimize vurmuş ayrılık saatleri.. Çanlar çalıyor..
Ve Sen;
Gidiyorsun..!
Ben;
Arkandan bakıyorum.. Lanetliyorum sonbaharları..
Hayat işte bundan ibaret.. Gidiş ve bitişlerden…
..
Yağmurlar yağıyor.. Ardından mevsimini kışa bırakıyor..
Sen;
Gelmiyorsun..!
Unut Beni Sevda.. AŞK BANA GÖRE DEĞİL… Diye haykırıyorum sonbaharlara..
Sonbaharlar duymuyor, sen duymuyorsun…..
ßugün yine yalnızım..yalnızlıkların bilemeyeceği kadar bir yalnızlık..
nefes alsam sesimi duyuyorum..nefes alamamaklar oluyor sesim...
nefeslerken bile, gözlerimde SEN varsın..
gözlerimin sokaklarındaki SEN...
çıkamıyorsun benden..gözlerimle soluduğum sesimden...
bilmeliydim küçük harflerle 'ben' yazılmasını, ve 'sen' yazılmasını...
UNUTMA...gözlerimdeki çıkmaz sokaklardasın..
sokaklar sesim..SEN ise, NEFESİM...
Sensizligin pencesindeyim
Bir adım otesindeyim ellerinin
Bir anlik zamandır sesinin uzaklığı
Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini
Yurek verir de kendini duyamaz sesini
Bir baska dunyadasin sevgili
Seyran olmussun gozlerime yar
Seyrederim seni uzaklardan
Umutlu bir imkansızlıkla beklerim
Istekli bir beklentisizlikle severim
Nasıl anlatsam yarim derdimi
Haykırırım ismini
Dag duyar
Tas duyar
Gok duyar
Bilirim hissedersin sen de yarim
Duyamazsın ama beni
Bilirsin uzaklardayim ben
Yureginde yasatırsın sevgili beni
Gozyasların akar sessizce
Bilirsin hissederim gozyaslarını
Ama tutamam ellerimle
Silemem gozyaslarını dudaklarımla
Bilirsin sevgili
Mesafeler degildir bizi ayıran
Bir kus olur ucardım yine sana
Bir ruzgar olur eserdim senden yana
Yagmur olur yagardım sana
Gunes kavurmaz yuregimi
Bilirsin çölleri aşardim da gelirdim sana
Bilirsin mesafe tanımaz bu sevda
Bilirsin imkansızlıklardır bizi ayıran
Sen ve yuregin kalırsınız başbasa
Ne yere koyacagını şaşırırsın sevdanı
Kimle konusacağını bilemezsin
Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni
Sana kendimi verirdim de yoldaşlik ederdim sana
Bilirsin uzaklıklar degildir bizi ayiran
Bilirsin caresizliklerdir yollarımızı baglayan
Yuregin daralır
Gozlerin kısılır
Bir aci duyarsin sevince benzer
Bir yara olur imkansızlıklar yureginde
Bilirsin lokman hekim gerekmez
Bilirsin ilac kar etmez
Bilirsin bir sevdalı sozcugun yuregindedir dermanın
Bilirsin sevdalı bir bakışın sevecenligindedir çaren
Bilirsin bir anlık calınmıs sevismelerdedir canın
Ah sevgili ah
Ahlar duser dillerden sevdamıza dair
Bilirsin zamandan calınmıs bir andır bulusmamız
Yasamin bir armaganıdır bu sevda bilirsin
Bir armagandir bu sevda imkansızlıklar icinde yasansa da
Bilirsin sevgili bu sevda yasanmamıstır kimselerce
Bilirsin belki yasanmayacaktir bir daha
Bilirsin umutlu bir imkansızlıktır bu askın adı
Bilirsin de yuregine soz geciremezsin yine de
Yurek kanatlanmıs sevene dogru
Yürek ne mesafe tanır
Ne de imkansızlıklar
Bırakırsın kendini yüreğinin sesine
Yuregin tasir seni aşkin denizine...
Sonu olmadığını bildiğim halde girdim bu savaşa, bile bile....
Şimdi dönüşü yok... kurtuluş hiç yok....
Hani insan kapılırya bir dalgaya, kapıldım gidiyorum...
Nereye gidiyorum onuda bilmiyorum.
Böyle bilinmezlikler içinde savaşıyorum kendimle....
Oysa benim bir düşüm vardı...
Gerçekleştirmek istediğim düşlerim vardı.
Tutunmuştum onlara, sarıldığımda kendimi güvende hissettiğim düşlerim....
Ve sana dair düşerim.... Sen....
Şimdi bir boşluktayım işte...
Biliyorum
Düşüyorum....
Nereye sürüklendiğimi bilmediğim hırçın bir dalga...
Götürüyor beni uzaklara...
Yaşamak adına neyim varsa alıyor elimden bir bir...
Şimdi elimde kalan bir kalemim var.
Aldım elime yaşama dair birşeyler yazmak istiyorum.
Hiçbir duygum kalmadı....
Şimdi bana öğrettiğin tek şey var....
Kin ve Nefretim...
Bu canavarı içimden sen söküp çıkardın sen...
Oysa nasılda seviyordum seni nasıl da sevgi doluydum sana karşı.
Sen görmedin, gördünde işine gelmedi.
Gitmek istiyorum, kaçmakk, bu şehirden kopmak istiyorum.
Bu şehir bana acı veriyor.
Sen olmasan da hayalin karşımda her an.
İşte acıtıyor canımı bu...
Benliğimi, umutlarımı,düşlerimi ve seni...
Hiç tükenmeyen bir pınar misali
Süzülürken damla damla sular
Bazen ılık, yüreğinin sıcaklığında
Bazen buz kesmiş, kartal bakışlarında
Bakarken bazen, yıldız parlaklığında
Sen gözlerimdin benim.
Dilimden dökülen bir çağlayan misali
Ve yatağına sığmayan bir nehir
Bazen bir çığlık sessizliğimde
Bazen bir sitem haykırışlarımda
Dökülürken dilimden, uçurumdan dökülür gibi
Sen sözlerimdin benim.
Rüzgarlarınla doldurduğun bir yelken misali
Bir sağa çekersin beni, bir sola
Bazen savurursun açık denizlere
Bazen vurursun acımadan kıyılarına
Başıboş dümensiz, kapılacakken girdaplara
Sen ellerimdin benim.
Ritimsiz çalan bir saat misali
Çalışıyorsun tik tak tik tak
Bazen ileri gidiyorsun koşar gibi,
Bazen geri kalıyorsun, sanki yorgun
Ha durdu, ha duracak hala sana vurgun
Sen yüreğimdin benim.
Düşlerim, ümitlerim,geleceğim
Ellerimdin, gözlerimdin ve yüreğim
Bazen kapılsamda umutsuzluklara
Bazen kızsamda yüreğim alev alev
Sen ne görürsün beni. ne duyarsın
Yine de sen herşeyimdin benim
Ve yine de herşeyimsin.
Zara - Beni unutma
by sayit
Kadın dediğin güzel olacak arkadaş.
Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin.
Saçları ipek, topukları pembe, boynu ince,
salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında
bir hanımefendi barındıracak.
Güzel olacak ama kaşı, gözü,
bacağı, iki meme ucundan önce,
sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak.
Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde.
Yeni bir kabus gibi yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama,
aklını evde tutacak kadar da akıllı....
Seni elinin tersiyle değil,
avucunun içiyle kavrayacak...
Bileceksin ki “emin ellerdeyim,
başkası tutamaz beni böyle.”
Rahat olacaksın yanında,
Çok konuşmayacak,
beynini didiklemeyecek
küçük kurtçuklarla.
Sıradan ve kabullenir yaşamanın
ne demek olduğunu
sindirmiş olacak içine.
Asla şatafat düşkünü olmayacak.
Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears ın alamayacağını algılayacak
kadar doygun olacak.
Hatırlaman yetecek özel günleri,
pahalı bir hediyeyle savuşturmadan sadeliğin içinde
farkedilir olabilmeyi,
gösterişli kıyafetle bir tutmayacak.
Duruşu, oturuşu,
yürüyüşü abartılı değil,
basit hiç değil,
sadelikten oluşacak.
Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingirdeşmeyecek başkalarıyla.
Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak.
Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir, bilecek.
Saf hatun numarasıyla cahilliğini
güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek.
Gezip, eğlenmesini bildiği kadar,
pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek.
Cak cak telefonda konuşup,
“niye böyle fatura geldi” hayret tribine girmeyecek.
Eşini dostunu kollayacak ama içi
vıcık vıcık dedikodu yumağının içinde
kaybolmayacak.
Marka düşkünü,
moda düşkünü olmayacak kesinlikle...
Takip edecek ancak yakışanı seçecek.
Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek, her seferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık.
Elinden her iş gelecek. Marifetlerini sadece seni elde ederken değil,
seni elde tutarken de gösterecek
ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak
Adamın sinirini bozmayacak,
tepesini attırmayacak,
cinleri başına toplamayacak,
kör olası dilini gerektiğinde yutacak...
Çarşı Pazar görmesini,
sana don külot almasını,
gömlek ayakkabı numaranı bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar
yerinde olacak,
kendisini giydirmeyi bildiği gibi
Orada burada dedikodu yapmayacak,
laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak.
Ortalık yerde kahkahalarıyla
sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama
sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak.
Açık saçık olan elbisesi değil,
sana olan ilgisi olacak ve
bunu gösterebilecek medeniyeti...
Onu bir kediyi sever gibi seveceksin
yanı başında ve huzurla...
Öyle “çağırdım, gelmedin,
geç kaldın, aramadın, sormadın,
kiminleydin, hesap ver” yapmayacak.
Sana yüreğiyle güvenecek,
inançlarıyla sokulacak.
Bilmem kimin sözüne aldırmayacak,
asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek.
Sınırını zorlamayacak ,
salya sümük ağlamayacak,
kıytırık nedenlerden
hır gür çıkarmayacak.
Sözü dinlenir, anlaşılır olacak.
Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak.
Gömleklerini o ütüleyecek ve
o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak.
Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek.
Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının
ayrımını yapabilecek arkadaş.
Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek.
“Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim” değil,
“sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim,
merak etme” olacak lügatında. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak.
Cesur olacak cesur.
Seni seviyorum derken korkmayacak,
başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak,
kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama,
aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen
hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca,
göğsünde atan kalbinin yerine
koyacaksın kendini,
ruhunu, her şeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa
ve sen bunu bileceksin
Kadın gibi kadın olacak, kadın dediğin,
çıtır çerez niyetine yemediğin.
Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek,
hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.
Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek.
Kadın dediğin ayıp nedir, bilecek.
Sıkboğaz edip, seni yalancı durumuna düşürmeyecek.
Seni öyle bir tutacak ki arkadaş,
sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna.
İki lafın başı,
her tartışmada “ayrılalım”
tehdidi savurmayacak.
Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak...
Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kuru fasulyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe.
Su getirmeyi hiç mi hiç unutmayacak.
Temiz olacak her şeyden önce, mesela;
köfteyi mıncıklarken elleri.
Yahut pahalı parfümlerin sindiği,
süslü püslü boyacı küpü gibi,
her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı
bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş.
Buram buram kadın kokacak,
kadın dediğin.
Kadın dediğin güzel olacak ama
eli yüzü düzgünden çok öte bir şey.
Zeki olacak zeki,
seni bir hamur gibi karmasını da bilecek,
o hamura kendini katmasını da...
Paranın gücünü bilecek ama
ne parasızlığın ezikliğini ne de
paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek.
Namussuzluğunu,
ahlaksızlığını ancak ve ancak
seni baştan çıkarırken kullanacak,
yan gözle adam kesmeyecek,
üstüne sevgili edinmeyecek.
Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya...
Kadın dediğin hatun olacak arkadaş,
sözüne güvenilir, olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır,
kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.
Sırrını tutacak ama
gününü bekleyip kusmayacak... Para lazımcılardan, kürkçülerden,
cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan,
unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan,
kendi yetersizliğini
seni suçlayarak rahatlayanlardan,
raf süslerinden, tehtidkarlardan, kaçaklardan,
kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.
Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak,
biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak.
Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak
En önemlisi kendini sevecek arkadaş,
kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.
Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa...
Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle. Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de,
anaya babaya hürmet etmeyi de... Kadın, kadın olacak be,
seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle,
kimin ne dediğiyle , sınırlamayacak.
Hem sevgilin, hem arkadaşın,
hem annen, hem çocuğun olacak,
bağrına basacaksın huzurla...
Bileceksin ki evde “O” kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana..
ÖYLE BİR KADIN VARDIRRRRRRRR
günahkarsın
sessiz sevdamsın
dua diye seni haykırdım ....
ben seni damla damla içimden attım
hüznümsün,sevdam esir,ben yine sana yanarım
sana değil hayaline akar gözyaşım
ölümdür benim diğer adım
sanadır sessiz isyanım...
dertlerim yastığımda
senden hatıra
silinmedi izler yatagımda
günahların boynuna....
gözyaşım eylül ortasında
dinmez bir daha
günahın çok aşkımdan fazla
günahım yok sevmekten başka.....
SON SİGARAM
Yaktıgın sigara kadar kaldım dünyanda....
çektiğin içine derinlere.
ciğerlerinde soludun önce ,
küle döndü sonra ....
söndürüp attın sevginide benide;
kaldırımdaki izmarit kadar kaldım sen de........
Ama anlamadın bana tiryaki oldugunu
kabul etmek istemedin ..
bırakırım dedin
denedin ....
ve olmadı
ve hep yaktın tütünü
her ateşlediğin çakmak taşında düştüm içine .....
Oysa bıraktım seni ben
ciğerlerin nefes alabilsin diye
gidiyorum bugün dünyandan ;
bir sigarada ben yakıyorum
içime çekmeden
seni düşünüyorum son kez,
sigaramın dumanı yaşartırken gözlerimi .....
seni çıkarıyorum yüreğimden bugün ....
ve gidiyorum;
çünkü seni seviyorum .................
Gidiyorum...
Olması gerktiği gibi...
Çok uzaklara...
Tek başıma...
Sana yüreğimi bırakıyorum,
Benden hatıra senli günlere...
Yollar bekliyor beni...
Meçhule gidiyorum...
Adını koyamadığım bir geleceğe...
Ömrümü tüketmeye...
Beni sürüklediğin sensizliğe...
Gidiyorum serseri...
Mektup gönderemeyeceğin bir adrese...
Gidiyorum....
Bilmediğim yarınlara...
Seni seviyorum dedim ya!
Canımdan öte cansın dedim ya!
Ama sen anlamadın ya!
Ve şimdi gitme zamanı...
Umut kokulu diyarlara...
Yollara düşme zamanı...
Yaşanacak bişey kalmadığında...
Ve ben gidiyorum...
İçim kan ağlasada...
gitmek yada kalmak
veda yada vuslat
hercai menekşe kadar
kısa boy verdi gönlümde
yaşadım mı kaybettim mi
seni
anlayamadım.....
EGER BİR GÜN KARŞILAŞIRSAK
Unuttum seni ben
Zaten… Yıldızlarımızı,
Haybeden taşıyordum ceplerimde…
Boş yere ağırlık yapıyordular
Düşse de içime bir sızı,
Giderken açık bıraktığın kapıdan,
Birer, birer kayıp gittiler…
Enselerindeki kaşıntıda pişmanlık kırıntıları!
Bilinen sondu! İyi ettiler!
Kısa bir düştün diyorum
Hayallerime arsızca misafir olan hayaletine!
Bahanemi kısalığına teslim ediyorum
Sığınıyorum aşkın yalancı adaletine!
Takır, takır düşüyor üzerime damlalar
Ellerimde tek buramlık kokun var
Senden uzakta…
Ey yar!
Korkular etrafında pervane olsa da
Nefretin aksayan ayağı batakta!
Kısa bir düştün
Düştün ellerimden…
Unuttum seni ben
Unutulduğuna say bu şiiri
Unutulmadığını bilerek!
Sen!