kalessin_ x (01.02.2008 10:13) ,,, Şurdan bakınca kürsü ahalisinin bireylerini tek tek hayal ediyorsun bazen, kimi lirizmin, kimi anarşizmin, kimi de iki lafın beline attıkları kollarıyla gerçek hayatta gerçekten kim oldukları sorusunu sorduruyorlar.Kim derken tabi bu kimlik hangi kasabada doğrduğu kime selam verirken netameli davrandığı hangi partiye oy verdiği değil daha çok otobüsteki yolcuların hangisine benzediği hususu.Mesela bestofu otobüste hayal etmiyoruz artık çünkü onun arabası var.Arabada dinlediği müzikleri burada dikkatli takip edersek bulabiliriz ama kırmızı ışıkta beklerken diresiyona mı sarılıp düşüncelere daldığını yahut ta güvenle arkasına yaslanıp dikiz aynasından sağı solu kolaçan mı ettiğini bilmiyoruz.Gerek trafikte gerekse de park ettiğinde gayet süratle hareket ettiğini tahmin ediyoruz.Kapıları kapattığında sanki hayatının beklenileni belirecek tarzda bir acelecilik.Ömrün yarısında olmanın verdiği oturmuşluk halinin belki de kalıntılarıdır artık gençlik ateşi dediğimiz çırpınışları.Artık uzatmadığı kıvırcık saçları vardır, siyah.Yuvarlak bir sima, kalın bacaklar ve çok ufak olmayan bir göbek.Ticaretle iştigal etmektedir, baba yadigarı :) Duygusaldır, balkondan kuşlara ekmek atabilir, sakat bir kediyi yol kenarına almadan gidemez.Muhafazakardır ama maço değildir.İyi sallıyorum ama burada keseyim, tepkilere göre bir yol çizeceğim kendime.Cümlelerin devrikliğine dikkat edemedim, bestofa yoğunlaşmaktan dolayı
Kapattık kapılarımızı dostlarımıza Mesafeler koyduk araya Bir merhaba demek için, girmeleri gerekti sıraya... Bize çok ihtiyaçları olduğu an meşguldük, Not bıraksınlardı, sonra arardık, başka zaman... Sınavdan en iyi notu aldıklarında, gözlerindeki pırıltıyı göremedik, Bir küçücük armağan veremedik. Canları yandığında, bize koşamadılar nefes nefese, Ne kadar hasrettiler bir dost sese! Görüşürüz; ya salı, ya çarşamba günü, diye diye kaçırdık nişanı, düğünü, Paylaşamadık o en coşkulu anlarını, seveceğimiz yanlarını. Hayat denen suyun akışında, birlikte çağlayamadık, Ölümlerini bile geç duyduk da vaktinde ağlayamadık... Bu hikaye hem acı hem uzun, Selam vermeden geçiyoruz artık yanından komşumuzun. Bahanelerle etrafımızı sardık Oysa biz, birbirimiz için vardık. Adına huzur dedik, iş dedik, Yalnızlığı seçtik. Herkes Can cana olmaktan vazgeçtik,... bir yalana kandı. Ne olursa olsun sebep, aslında KAPILAR hep, Kendi üstümüze kapandı!
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat! İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin...
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık. Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte: Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık, Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık Hazzın, yavuz celladın kırbacına boyun eğmiş de Devşirmeye koyulmuş rezil bir şölende pişmanlık, Acım benim, elini elime ver; şöyle gel işte,
Onlardan öteye. Geçmiş yılların, bir gör yakından, Sarktığını eski giysilerle gök balkonlarından; Hüznün gülümseyerek sudan yükseldiği yer yer;
Güneşin bir kemerde durduğunu, can vereceği, Ve, Doğu'ya sürüklenen bir uzun kefene benzer, Gece'yi dinle, canım, ilerleyen güzel Gece'yi.
Charles BAUDELAIRE.......:..enkısa'dan on numaramıza :)))
Dağ tepesinde bir çam olamazsan, Vadide bir çalı ol. Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver. Bir misk çiçeği olmazsan bir saz ol. Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz. Dünyada hepimiz için bir şey var. Yapılacak büyük işler, küçük işler var. Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol. Güneş olamazsan yıldız ol. Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir. Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman, çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat. Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın ateş de pay alır kendine soğuktan.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak bir yolculuğa yeniden başlamak için: bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Sanki ellerimdeymiş gibi mutluluğun ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.
Sevgimin iki canı var seni sevmeye. Bu yüzden sevmezken seviyorum seni ve bu yüzden severken seviyorum seni.
bir dost..... Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... 'Nereden çıktın bu vakitte' dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; 'Gözünün dilini' bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, 'hak ettim' diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş... :..
Bir dosta söz verdim; Artık hüznü yazmayacağım. Mısralarıma acıyı koymayacağım, Yüreğime yalnızlığı almayacağım, Işıl ışıl gözlerimi bir an bile buğulandırmayacağım. O sözünde durduğu sürece, ben hep sözümde duracağım...
Yalınlık benimle kal,mavi göğümün Enginliğinde uçan kuşların kanatlarına Şiirler yazayım diye,onlar götürsün Sevincini sözcüklerimin uzak ülkelere... Yalınlık benimle kal,bir yaprağın Yeşilliğinin altında damar damar yatan giz gibi Baktıkça derinleşen bir şey Okudukça yenilenen şiirler yazayım Sözcükleri eğireyim gecenin saçlarından Artık bilmiyorum bu serüven nerde biter? Hiçbir belirti yok,ama bu kargaşada bir tek Şunu söylesinler gerisi umurumda değil: Bu adam çiçeklere,kuşlara yeni adlar verecek!
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni? Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan. Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini. Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın... Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı; Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın- Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek, Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana. Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler, Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler
çalışan bir ceset olarak onlara verdığim yıllara saatlere,dakıkalara hep içerledım,başımı ağrıtırdı,.ıçımı ağrıtırdı-yıllarımın bu şekılde katledılmesını anlayamıyordum ama mesaı arkadaşlarım hiç şikayet etmıyorlardı,bazıları çok memnun görünüyorlardı hatta,ve onları öyle görmek yaptıgım iş kadar ve delı kılıyordu benı.işcıler boyun eğiyorlardı.iş oyle balyozluyordu kı onları düşünemıyorlardı, kepçelenıp fırlatılmışlardı.ıntıharı düşündüm boş saatlerımde bır başıma içtım.olabılecek en kötü kadın türü ile bırlıkte oldum,işin öldüremedıgını onlar öldürdüler.bılıyordum öldüğümü,içimde bır ses,hadi öl,uyu,onlar dedı..sonra içimde bır başka ses,hayır,mınıcık bır parça sakla dedı.fazla büyük olması gerkmez,Bir kıvılcım.kıvılcım orman yakar.bır kıvılcım yeter.sakla...SANIRIM SAKLADIM IYIKI SAKLAMIŞIM NE ŞANS AMA.... barış manço abıme sevıgıler saygılar on puanlarını eksık etme bızden :))
abim yapma böyle... bak ben de inat edersem hiç konuşmam,kalırız öyle valla :)) seni kırmak istemediğimi biliyosun. öyle bişey düşünmedim bile... seni seviyorum :)
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum.
İnce çizgidir yaşam ne şakaya gelir nede oynamaya, Bazen güldürür,bazen öldürür,genelde öldürür. Hata yapmaya gelmez kaldırmaz şakayı dalgayı Hassas terazidir yaşam güldürürken aglatır
Kimine göre eglencedir, kimide eziyet Alayda edilemez onla hep ister ciddiyet Bazen de düşündürür anlaşılmaz bir hürriyet Hepsi burda der cehennem ve de cennet
Serttir mevsimleri adam olmayı ögretir Zorunluluktur Yasaklar koyar bazen bilerek kendini Korur Hep anlaşılmazlıgı oynar gizemlidir Kolla kendini der en olmadık zamanda öldürür.
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler? Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, Giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları, Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hâlâ sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum 'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hâlâ bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim Senin ve benim, yani bizim için...
Sevgilin olmalı... ...yanında huzur bulduğun... ayrı geçen anlarında onu düşündüğün yada bir dostun olmalı... sen gizlice sevmelisin.. o bilmemeli nasıl sevdiğini... aşık olmalısın delice... özgürce.. korkmadan söylemelisin sevdiğini.. ve hiç kimse umurunda olmamalı öyle bir sevmelisin ki... bıkmalı ayrılıktan... onsuzluktan... mutluluk olmalı birde... senin gözlerinde başlamalı... onun yüreğinde bitmeli cümleler... düşünmemeli yarını... hep bugünde olmalı... kaçırmamalı güzellikleri... mutlulukları... öyle sevmelisin ki... kelimeler yetmemeli onu anlatmaya.. neden sorularının cevabı hep ismi olmalı... aşk olmalı... sevgi olmalı.. aşık olmalı... sevgili olmalı... birde kaçmamalı... korkmamalı..
07.05.2008 - 15:46
kalessin_ x (01.02.2008 10:13) ,,,
Şurdan bakınca kürsü ahalisinin bireylerini tek tek hayal ediyorsun bazen, kimi lirizmin, kimi anarşizmin, kimi de iki lafın beline attıkları kollarıyla gerçek hayatta gerçekten kim oldukları sorusunu sorduruyorlar.Kim derken tabi bu kimlik hangi kasabada doğrduğu kime selam verirken netameli davrandığı hangi partiye oy verdiği değil daha çok otobüsteki yolcuların hangisine benzediği hususu.Mesela bestofu otobüste hayal etmiyoruz artık çünkü onun arabası var.Arabada dinlediği müzikleri burada dikkatli takip edersek bulabiliriz ama kırmızı ışıkta beklerken diresiyona mı sarılıp düşüncelere daldığını yahut ta güvenle arkasına yaslanıp dikiz aynasından sağı solu kolaçan mı ettiğini bilmiyoruz.Gerek trafikte gerekse de park ettiğinde gayet süratle hareket ettiğini tahmin ediyoruz.Kapıları kapattığında sanki hayatının beklenileni belirecek tarzda bir acelecilik.Ömrün yarısında olmanın verdiği oturmuşluk halinin belki de kalıntılarıdır artık gençlik ateşi dediğimiz çırpınışları.Artık uzatmadığı kıvırcık saçları vardır, siyah.Yuvarlak bir sima, kalın bacaklar ve çok ufak olmayan bir göbek.Ticaretle iştigal etmektedir, baba yadigarı :) Duygusaldır, balkondan kuşlara ekmek atabilir, sakat bir kediyi yol kenarına almadan gidemez.Muhafazakardır ama maço değildir.İyi sallıyorum ama burada keseyim, tepkilere göre bir yol çizeceğim kendime.Cümlelerin devrikliğine dikkat edemedim, bestofa yoğunlaşmaktan dolayı
29.04.2008 - 01:46
KAPILAR
Kapattık kapılarımızı dostlarımıza
Mesafeler koyduk araya
Bir merhaba demek için, girmeleri gerekti sıraya...
Bize çok ihtiyaçları olduğu an meşguldük,
Not bıraksınlardı, sonra arardık, başka zaman...
Sınavdan en iyi notu aldıklarında, gözlerindeki
pırıltıyı göremedik,
Bir küçücük armağan veremedik.
Canları yandığında, bize koşamadılar nefes nefese,
Ne kadar hasrettiler bir dost sese!
Görüşürüz; ya salı, ya çarşamba günü,
diye diye kaçırdık nişanı, düğünü,
Paylaşamadık o en coşkulu anlarını, seveceğimiz yanlarını.
Hayat denen suyun akışında, birlikte çağlayamadık,
Ölümlerini bile geç duyduk da vaktinde ağlayamadık...
Bu hikaye hem acı hem uzun,
Selam vermeden geçiyoruz artık yanından komşumuzun.
Bahanelerle etrafımızı sardık
Oysa biz, birbirimiz için vardık.
Adına huzur dedik, iş dedik,
Yalnızlığı seçtik.
Herkes Can cana olmaktan vazgeçtik,... bir yalana kandı.
Ne olursa olsun sebep, aslında KAPILAR hep,
Kendi üstümüze kapandı!
ÜMİT ÖZGER
09.04.2008 - 23:38
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
09.04.2008 - 16:42
şiir yürekli insan...
konuş benimle,
şiirlerle değil,cümlelerinle =)
08.04.2008 - 03:43
Nice Kapanış
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Hazzın, yavuz celladın kırbacına boyun eğmiş de
Devşirmeye koyulmuş rezil bir şölende pişmanlık,
Acım benim, elini elime ver; şöyle gel işte,
Onlardan öteye. Geçmiş yılların, bir gör yakından,
Sarktığını eski giysilerle gök balkonlarından;
Hüznün gülümseyerek sudan yükseldiği yer yer;
Güneşin bir kemerde durduğunu, can vereceği,
Ve, Doğu'ya sürüklenen bir uzun kefene benzer,
Gece'yi dinle, canım, ilerleyen güzel Gece'yi.
Charles BAUDELAIRE.......:..enkısa'dan on numaramıza :)))
07.04.2008 - 03:55
Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol.
Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olmazsan bir saz ol.
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapılacak büyük işler, küçük işler var.
Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
03.04.2008 - 23:35
sen şiir adamı değilsiiin :)))
26.03.2008 - 08:15
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
Bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın
ateş de pay alır kendine soğuktan.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Sanki ellerimdeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarları
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.
Sevgimin iki canı var seni sevmeye.
Bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken seviyorum seni.
24.03.2008 - 23:33
bir dost.....
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
'Nereden çıktın bu vakitte' dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
'Gözünün dilini' bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları,
...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, 'hak ettim' diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...
:..
24.03.2008 - 23:28
Bir dosta söz verdim;
Artık hüznü yazmayacağım.
Mısralarıma acıyı koymayacağım,
Yüreğime yalnızlığı almayacağım,
Işıl ışıl gözlerimi bir an bile buğulandırmayacağım.
O sözünde durduğu sürece, ben hep sözümde duracağım...
:) :) :)
LÜTFEEENNNN...
22.03.2008 - 00:34
Yalınlık benimle kal,mavi göğümün
Enginliğinde uçan kuşların kanatlarına
Şiirler yazayım diye,onlar götürsün
Sevincini sözcüklerimin uzak ülkelere...
Yalınlık benimle kal,bir yaprağın
Yeşilliğinin altında damar damar yatan giz gibi
Baktıkça derinleşen bir şey
Okudukça yenilenen şiirler yazayım
Sözcükleri eğireyim gecenin saçlarından
Artık bilmiyorum bu serüven nerde biter?
Hiçbir belirti yok,ama bu kargaşada bir tek
Şunu söylesinler gerisi umurumda değil:
Bu adam çiçeklere,kuşlara yeni adlar verecek!
Ahmet Erhan
21.03.2008 - 15:04
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar; Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazan, kızgın olarak,parlar gözü semanın...
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel,güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazan bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler
SHAKESPEARE
:)))))))
18.03.2008 - 09:32
gelip geçen dostluklar vardır, birde gelip de asla geçemeyen....
17.03.2008 - 14:25
çalışan bir ceset olarak onlara verdığim yıllara saatlere,dakıkalara hep içerledım,başımı ağrıtırdı,.ıçımı ağrıtırdı-yıllarımın bu şekılde katledılmesını anlayamıyordum ama mesaı arkadaşlarım hiç şikayet etmıyorlardı,bazıları çok memnun görünüyorlardı hatta,ve onları öyle görmek yaptıgım iş kadar ve delı kılıyordu benı.işcıler boyun eğiyorlardı.iş oyle balyozluyordu kı onları düşünemıyorlardı,
kepçelenıp fırlatılmışlardı.ıntıharı düşündüm boş saatlerımde bır başıma içtım.olabılecek en kötü kadın türü ile bırlıkte oldum,işin öldüremedıgını onlar öldürdüler.bılıyordum öldüğümü,içimde bır ses,hadi öl,uyu,onlar dedı..sonra içimde bır başka ses,hayır,mınıcık bır parça sakla dedı.fazla büyük olması gerkmez,Bir kıvılcım.kıvılcım orman yakar.bır kıvılcım yeter.sakla...SANIRIM SAKLADIM IYIKI SAKLAMIŞIM NE ŞANS AMA....
barış manço abıme sevıgıler saygılar on puanlarını eksık etme bızden :))
15.03.2008 - 13:42
Benim biricik abim :))) Gerçekten çok iyi..Allah da kalbine göre versin.. :)
09.03.2008 - 14:51
abimmm yaa abicim yaaa :)))
antolojinin bana kazandırmış olduğu çok sevdiğim abim :)))
07.03.2008 - 02:29
diyelim ki sessiz gecede poyraz
sis çökmüş o heybetli dağlara
yurdun da kar altında, gözlerin gök-
yüzünde bir dolunay
diyelim ki sınamışsın uzaklığın ihanetini
seslere çarpmış sesin
ama ulaşmamış nefesin
diyelim ki şarabın dökülmüş, suların kesik
bu hayat seni bir oyuncak sanıyor
diyelim ki sana çıldırmak yasak, sana ağlamak
yasak, yarın yasak, düş yasak sana
diyelim ki üşüyorsun kısacık bir ömrün sığınağında
bir çay bile ısmarlamıyor hayat!
diyelim ki lekesiz hiçbir şey kalmamış artık
sis çökmüş güvendiğin dağlara...
kederli bir süvari ol
orda! sen orda
bırakma atını mahmuzlamaktan
bıkma bu puştlar panayırında
berrak nehirler aramaktan!
yaslı bir kışa rehin düşse de günler
kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt
o tomurcuk düşlerin yağmuruyla ıslansın
(o tomurcuklar ki bahçedir bir gün insanlığa güllerden
hep ilenç mi?
sevinçler de devşirmeli bu ayaz mevsimlerden!)
çünkü her insan bir limandır baş ucunda tekneler
çünkü herkesin hüznü kocaman, aşkları dalgın
kimi kesik, kanıyor şah damarından
kimi bozgunda yetim dervişan
kimi aşklarıyla, düşleriyle perişan
(yamalı yerlerinde
kanıyor hayat
tutunduğun yerlerinden
soluyor hayat...)
bu yüzden salıver düşlerini kendi uğruna yansın
salıver düşlerini ateşlere abansın!
tutunduğun yerlerinden solarken hayat
bıkma atını mahmuzlamaktan
bıkma sendeki insan için
derin uçurumlar arşınlamaktan...
yaslı bir kışa rehin düşse de günler
bir gün rüzgar esecektir suların serinliğinden
bir gün kırlangıçlar da geçecektir göğün genişliğinden
yaslı bir kışa rehin düşse de günler kalbindeki tomurcuğu bahara büyüt
o tomurcuk düşlerinin yağmuruyla ıslansın
çünkü senin de bir ütopyan varsa,
i n s a n s ı n...
03.03.2008 - 15:28
abim yapma böyle...
bak ben de inat edersem hiç konuşmam,kalırız öyle valla :))
seni kırmak istemediğimi biliyosun.
öyle bişey düşünmedim bile...
seni seviyorum :)
01.03.2008 - 01:29
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
ORHAN VELİ KANIK
23.02.2008 - 13:52
İnce çizgidir yaşam ne şakaya gelir nede oynamaya,
Bazen güldürür,bazen öldürür,genelde öldürür.
Hata yapmaya gelmez kaldırmaz şakayı dalgayı
Hassas terazidir yaşam güldürürken aglatır
Kimine göre eglencedir, kimide eziyet
Alayda edilemez onla hep ister ciddiyet
Bazen de düşündürür anlaşılmaz bir hürriyet
Hepsi burda der cehennem ve de cennet
Serttir mevsimleri adam olmayı ögretir
Zorunluluktur
Yasaklar koyar bazen bilerek kendini
Korur
Hep anlaşılmazlıgı oynar gizemlidir
Kolla kendini der en olmadık zamanda öldürür.
Adulera Ayza
20.02.2008 - 15:07
MIRILDANDIKLARIM
Kırdın mı incittin mi birilerini
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler?
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
Giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hâlâ sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
'İçtenliğin' ya da 'dünya görüşünün' kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hâlâ bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Ne çıkmaz sokaktayım ne de mutsuz
Sadece rüzgârlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
Açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
Kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
Sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim
Senin ve benim, yani bizim için...
Murathan MUNGAN
:))))
16.02.2008 - 18:03
eşdeğeriyle yanyana yürürken
cehennem sokağında birey olmak,
ve en inceldikten sonra
ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.
saat beş nalburları pencerelerden
madeni paralar gösteriyorlar,
yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
daha ne olsun abi..şiirimiz işte...
16.02.2008 - 14:47
Sevgilin olmalı...
...yanında huzur bulduğun...
ayrı geçen anlarında onu düşündüğün
yada bir dostun olmalı... sen gizlice sevmelisin..
o bilmemeli nasıl sevdiğini...
aşık olmalısın delice...
özgürce..
korkmadan söylemelisin sevdiğini..
ve hiç kimse umurunda olmamalı
öyle bir sevmelisin ki...
bıkmalı ayrılıktan... onsuzluktan...
mutluluk olmalı birde...
senin gözlerinde başlamalı...
onun yüreğinde bitmeli cümleler...
düşünmemeli yarını... hep bugünde olmalı...
kaçırmamalı güzellikleri... mutlulukları...
öyle sevmelisin ki...
kelimeler yetmemeli onu anlatmaya..
neden sorularının cevabı hep ismi olmalı...
aşk olmalı... sevgi olmalı..
aşık olmalı... sevgili olmalı...
birde kaçmamalı... korkmamalı..
VANLIYAMM ŞANLIYAMM... :))))))
16.02.2008 - 01:06
:(:( :(:( :(((((
Toplam 134 mesaj bulundu