Berdush Bebe Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    05.08.2009 - 14:49

    Sana ilişkin her düşüncem
    Bir dize olabilseydi koca bir şiirden
    Hiçbir aşk kitabı
    Daha büyük olmazdı benim bu kitabımdan
    Ama şimdilik pek ince bu kitap
    Çünkü üzerinde pek çalışamıyorum
    Seninle geçirebileceğim saatleri
    Şiire harcamaya kıyamıyorum.

    Resul HAMZATOV
    ]] Bu mesajı sil
    HÜZÜNBAZ YÜZLER
    30.7.2009 19:34

  • Emel Kasap
    Emel Kasap

    02.08.2009 - 02:45

    yerim ben seni :))

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    07.07.2009 - 17:27

    KİM OLDUĞUNU BİLMEDİĞİM BİRİNE



    Karşılıksız aşkının zehrini taşıyordu bana
    Kokusu sinmişti inatçı ruhuma, kitalarıma, ellerime...
    Öyle çok öpüşürdük ki,
    Ağzının tadıyla yerdim yemeklerimi...
    Öylesine inanıyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdiğine,
    Bir gün ansızın korkunç bir özlem duymaya başlamıştım
    Kim olduğunu bilmediğim birine...
    Şimdi ağzımda karşılıksız aşkın o aç tadı...
    Karşımda o...
    Yine hüzünlü, yine yenik...
    Ama eşitiz artık,
    Damarlarımızda karşılıkız aşkın o zehirli kanı...





    Cezmi erSöz

  • Sevdiğiniz Kaybolduğunda
    Sevdiğiniz Kaybolduğunda

    04.07.2009 - 17:50

    çok yakışıklı bea

    hani ağbim diye demiyom =))

  • Eftelya Dila
    Eftelya Dila

    13.06.2009 - 08:57

    BUGÜN DOĞUMGÜNÜNMÜŞ HEMŞOM...ÖMRÜN ACISIZ,AĞRISIZ GEÇSİN..

  • Mis Sincap
    Mis Sincap

    13.06.2009 - 01:38

    uyuyorsundur sen şimdi,
    sanırım hayatım boyunca görmeyeceğim
    gülümseyerek uyanan birini daha
    senden başka...

    yüzü asık insanlar dolu etrafımızda
    nereye baksak bi parça öfke
    neye tutunsak boşa çıkan ellerimiz
    sırtımızı dönmeye gelmiyo
    dost bildiklerimize bile...

    ve ben diyorum ki
    bu dünyanın senin gibilerine ihtiyacı var
    kötüden iyiyi bulup çıkaranlara
    tek başına gülümsemeyi bencillik sayanlara
    ekmeğini bölmezse kursağında kalanlara
    diyorum ya işte
    senin gibilere...

    cenazesini düşündüğünde yüzü gülenlere...
    sana ihtiyacımız var....

    hep burda ol,gözümüzün önünde,
    sakın kaybolma bir yere,
    senin gülümseyişinle hayatı sevenler var
    unutma :)

    iyi ki doğmuşsun,
    anacıının ellerinden de öpüver yerimize :)

  • Hüzünbaz Yüzler
    Hüzünbaz Yüzler

    13.06.2009 - 01:19

    canımmmmmmmmmm,bidenem benim...
    senin yerin hep ayrı biliyosun.
    ilk geldiğimde, ilk tanıdığım insanlardandın.
    ve en hası çıktınn..
    çok seviyorum seni biliyon zati :)
    sen bugün vacibimle geçirdiğin günün sarhoşluğundayken ben sana iyiki doğdun diyorummm veee hep böyle mutlu ve umutlu kalmanı umud ediyorum....
    gülen yüzün hiç solmasın
    herşey gönlünce olsun bea...

    dostları olmalı insanınn................

  • Hüzünbaz Yüzler
    Hüzünbaz Yüzler

    03.06.2009 - 23:42

    Kimseler yapamaz senin resmini
    Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
    Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında
    Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler

    Bizden en uzak gezegenin kederi
    Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin
    Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerinde
    Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır

    Kimseler yapamaz senin resmini
    Kıyıdan açılanın tan yerinden esenin
    Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
    Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde

    Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna geceleri
    Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri
    Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
    Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde

    Senin resmini ben yapacağım...

    Nazım Hikmet

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    26.05.2009 - 09:57

    BİR BEYAZ SAYFADA SANA BAKMAK

    Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla
    Uçak örneğin
    Uçurtma mesela
    Altına konabilir biri ötekilerden
    Kısa olduğu için sallanan bir masanın
    Veya şiir yazılabilir
    Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine

    Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir
    Senin dışında
    Güzelliğine benzetme bulmak zor
    Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden
    Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor
    Belki tabiattadır çaresi
    Senin bir güle bu kadar benzemenin
    Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
    Anlarım bitkiden filan
    Ama anlayamam
    Toprağın güneşle konuşmasını
    Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

    Sen bana ışık ver yeter
    Bende filiz çok
    Köklerim içimde gizlidir
    Gelen giden,açan solan, bere budak yok
    Bir şiir istersin
    İçinde benzetmeler olan
    Kusura bakma sevgilim
    Heybemde sana benzeyecek kadar
    Güzel bir şey yok

    Uzun bir yoldan geldim
    Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum
    Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
    Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
    Her şeyi anlattım
    Olan olmayan, acıtan sancıtan
    Bilsem ki sana varmak içindi
    Bütün mola sancıları
    Bütün stabilize arkadaşlıklar
    Daha hızlı koşardım
    Sever adım gelirdim
    Gözlerinin mercan maviliğine

    Sana bakmak, suya bakmaktır
    Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır
    Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
    Aşk sorgusunda şahanem
    Yalnız kelepçeler sanıktır
    Ne yazsam olmuyor; çünkü bilenler hatırlar
    Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar,
    Bahçıvanlar değil,tüccarlardır.
    Sen öyle göz,sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
    Sen teninde cennet kayganlığı iken
    Sana şiir yazmak ahmaklıktır.

    Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
    Ben sana gülüm derim,gülün ömrü uzamaya başlar
    Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
    Ben sana gülüm derim,gül sana benzediği için ölümsüz
    Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

    Sana bakmak,bir beyaz kağıda bakmaktır
    Her şey olmaya hazır
    Sana bakmak,suya bakmaktır
    Gördüğün suretten utanmak
    Sana bakmak,bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi
    Anlatmaktır
    Sana bakmak,Allah'a inanmaktır.

    Yılmaz Erdoğan

  • Emma Libertarian
    Emma Libertarian

    17.04.2009 - 19:45

    Her Şey Sende Gizli

    Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
    Kanatların çırpındığı kadar hafif..
    Kalbinin attığı kadar canlısın,
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
    Sevdiklerin kadar iyisin,
    Nefret ettiklerin kadar kötü..
    Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
    Karşındakinin gördüğüdür rengin..
    Yaşadıklarını kâr sayma:
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
    Sevdiğin kadardır ömrün..
    ..........
    ..........



    Can Yücel

    Üstadı sevdiğini duydum bir yerlerden..

    Güneş tadıyla kal abicik..=)

  • Aylin Aylin
    Aylin Aylin

    13.04.2009 - 10:23

    Çekil Git Desem de Gitme



    'Ayrılık Sevdi Bizi, İçim Hüzün Denizi
    Çekil Git Desemde Gitme Sevdiğim
    En Güzel Derdim Sensin, Ölüm Seninle Gelsin
    Bende Git Desemde Gitme'




    'Sana Git Dediğim Yalan
    Yokluğun Bende Kalan
    Son Sözüm Budur Sakın Sakın Gitme'



    Çekil Git Artık Düşlerimden,
    Bıkıp Usanmadın mı Benden Artık?
    Gözlerimden, Yüreğimden, İçimden,
    ...Ve Varolan Her Şeyimden, Git Artık..



    Dokunma, Kirletirsin Beyazları,
    Konuşma, Tüketirsin Satırları,
    Mehtabı Bırak, Doğan Ayrılık,
    Çekil Git, Şafak Gelen Aralık...



    Kanıyorum Zaten, Uzak Dur Benden,
    Sebebin Olurum, Yakanın Olurum,
    Çekil Git Yolumdan, Ölümün Olurum,
    ...Ve Git Artık, Ne Olursun Git Benden
    Konuşma, Nefesini Al Benliğimden,
    Ben Soluğunu Kesmeden,
    Sus Demeden, Sus Ne Olur, Söylemeden,
    Git, Bir Daha Allah Aşkına, Hiç Dönmeden...




    Yıkıl Git Artık Hayallerimden,
    Kumdan Evlerin, Yıkıldı Artık,
    Taşlarımdan, Oyuncaklarımdan, Beynimden,
    ...Ve Yaşayan, Her Şeyimden, Git Artık
    Uzanma, Karaya Çalarsın Günlerimi,
    Söylenme, Devrik Tümcelerim Olursun,
    Ne Öznesini, Ne Yüklemini Kurtarabilirsin
    Çekil Git, Bırak, Bütün Düşüncelerimi...



    Yaralıyım Zaten, Şöyle Dur Gönlümden,
    Derdin Olurum, Korun Olurum,
    Çekil Git, Harın Değil, Külün Olurum,
    ...Ve Git Artık, Ne Olursun Git, Git Gözlerimden
    Kal Yerinde Öylece, Ses Etme,
    Mevsimler Solsun Senelerce,
    Mümkünse Çıkmasın, O İki Hece,
    Öldü de, Bitsin Bu İşkence...



    Ya da Bir Sonbahardı, Sarardı de,
    Düşen Her Bir Yaprakta, Uzaklaştı de,
    De ki, Gövdeden Dal Kırıldı,
    Kopan Candı, Yıkıldı de, Deki Öldü, Öldü de...
    Yaşamaz de, Olsun de, Deki Bitti, Bitti de...
    Kardı Yağdı, Yağmurdu Aktı,
    Sonra Toprağa Karıştı, Kurudu de, Soldu de...
    Ne Bileyim İşte, Kısaca Öldü de...



    ...Ve Çekil Git Artık, Gölge Etme,
    Alın Yazısı Gibi Görme,
    Değilim Birşeyin, Olmadım Hiçbir Şeyin,
    Çekil Git Artık, Ne Olur Çekil Git, Kötü Söyletme...
    Yaşamaz de, Olsun de, Deki Bitti, Bitti de...
    Kardı Yağdı, Yağmurdu Aktı, Kurudu de...
    Sonra Toprağa Karıştı, Soldu de...
    Ne Bileyim İşte, Kısaca Öldü de...
    Ne Dersen de...



    MURAT İNCE

    kuzum buaralar favori parçam bu bitiyorum bu şiire naşidenin yorumuna bütün biten kaybedilen aşklara astım buraya offffffff yine duygulandım ağlayabilirmiyim be kuzumyaaaaaa:((

  • Mis Sincap
    Mis Sincap

    12.04.2009 - 14:12

    Gideyim
    Gidiyorum diye üzülme
    Çekmem gözlerimi gecenden...

    Hatırlatırım sana kendimi
    Anlamsız bir rüyanın son hecesinde...
    Yarın sabah olmasa da
    Bir sabah kalkacaksın
    Her sabahtan erken hiç gerek yokken
    Dudaklarındaki tebessüm güldürecek insanları
    Hep sevecekler seni
    Benim seni hep sevdiğim gibi...

    Anlamadın di mi?
    Gittim ama mutluluğu bıraktım kanına! ..

    Ceyhun Yılmaz

  • Sevdiğiniz Kaybolduğunda
    Sevdiğiniz Kaybolduğunda

    03.04.2009 - 12:22

    onu kaybeden çok şey kaybeder =))
    onu sewenin içi kıpır kıpır olur=))
    o benim bestoff tatlımmdır=))
    tanıtım yazısı da güzel =))

  • Sevdiğiniz Kaybolduğunda
    Sevdiğiniz Kaybolduğunda

    30.03.2009 - 19:03

    =))

    Beyaz giyme söz olur
    Siyah giyme toz olur
    Gel beraber kaçalım
    Muradımız tez olur

    Salına da salına da gel
    Haydi yavrum dön dolaş yine bana gel

    Beyaz giyme tanırlar
    Seni yolcu sanırlar
    Zaten bende talih yok
    Seni benden alırlar

    Salına da salına da gel
    Haydi yavrum dön dolaş yine bana gel

    Alçak ceviz dalları
    Sıva beyaz kolları
    Yar nereden geleyim
    Hep sarmışlar yolları

    Salına da salına da gel
    Haydi yavrum dön dolaş yine bana gel

  • Mis Sincap
    Mis Sincap

    14.02.2009 - 00:54

    DUYDUM Kİ BİZİ BIRAKMAYA

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme...

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

    İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme! !


    Mevlana Celaleddin-i Rumi

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    05.02.2009 - 15:17

    sık sık ve çok gülmek,
    zeki insanların saygısını kazanmak,
    ve de çocukların sevgisini,
    dürüst eleştirmenlerin takdirini kazanmak,
    sahte dostların ihanetine dayanmak,
    güzelliği takdir etmek,
    başkalarındaki en iyiyi bulmak,
    dünyayı bir parça daha iyi terk etmek,
    ister sağlıklı bir çocukla ya da bir parça bahçeyle,
    isterse bir sosyal koşulu iyileştirerek
    ,siz yaşadığınız için,
    tek bir canlının bile daha kolay nefes aldığını bilmek,

    işte budur başarmak (Ralp Waldo Emerson....



    berdush

  • Mis Sincap
    Mis Sincap

    03.02.2009 - 04:25

    bu aşkın efkârı şarkılarda
    yüzün bende solacak
    bizi zaman yenecek
    ve anılar kalacak

    geçtim borandan, kardan yitirdim bahçeleri
    ellerini tutmazsam yakarım geceleri!


    SEVERSİN SEN ŞİİRLERİ BİLİRİM...YÜREĞİ GÜZEL İNSAN...

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    18.01.2009 - 11:17

    ¶¶ø´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶
    ´¶¶¶¶¶¶1´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶
    ´¶¶¶¶¶¶¶¶7´´´´´´´´´´´´´´´´´´$¶¶¶¶¶$
    ´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¢´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶$
    ´´ø¶¶¶¶¶$¶¶¶¶´´´´´´´´´´´´´¢¶¶¶¶¶¶¶$
    ´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶ø
    ´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¢´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶o
    ´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶´
    ´´´´´´´¢¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶´
    ´´´´´´´´´¶¶¶¶¶$¶¶¶¶¶7´´´o¶¶¶¶¶¶¶¶7´
    ´´´´´´´´´´´7¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´o¶¶¶¶¶¶¶¶´´
    ´´´´´´´´´´´´´´o¶¶¶¶¶¶¶¶´´¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´´´´´´´´´´´´´´´$¶¶¶o¶¶¶¶¶¶´´´´
    ´´´´´´´´´´´´´´o¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´
    ´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´´´
    ´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶7´´´´
    ´´´´´´´´¶¶¶ø´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´
    ´´´´´´´¶¶¶¶´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´¶¶¶¶¶¶´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´´´´´´7¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´
    ´´´´´´´´´´´´´´´o¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶¶´´´´
    ´´´´´´´´´´´´´´´¶¶¶¶¶¶1¶¶¶¶¶¶¶1´´´´´

  • Kıymet
    Kıymet

    15.01.2009 - 17:00

    Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...
    'Nereden çıktın bu vakitte' dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
    'Gözünün dilini' bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...
    Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.
    Kucaklamalı seni güvenli kolları,
    ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
    En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
    Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
    Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
    Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, 'hak ettim' diyebilmelisin.
    Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
    Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...
    Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
    Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...

    * * *



    Böyle bir dostum var benim.
    Pek sık görmesem de hep yanımda olduğunu bildiğim, yalansız riyasız dertleşebildiğim.
    Kuşağımın en iyisiydi hilafsız...
    Beraber okuduk, birlikte koştuk son 20 yılın amansız parkurunu...
    Katılasıya ağladık, doyasıya güldük yol boyu... Ekmeğimizi ve acılarımızı bölüştük. Çocuklar doğurduk, büyükler gömdük.
    Sonunda yara bere içinde oraya buraya savrulduk.
    Buluştuk geçenlerde...
    Bitaptı; kayan bir yıldız kadar ışıltılı, bir o kadar yorgun:
    '- N'apıyorsun' diye sordum.
    '- Seyrediyorum' dedi; 'çaresizce, öfkeyle, şaşkınlıkla ama sadece seyrediyorum'.
    Seyrettiği; kuşağımızın en kötülerinin, pespayelik yarışında ipi ilk göğüsleyenlerin zirveye hak kazanmalarındaki akıl almaz gariplikti.
    İyiliğin ve ustalığın bu kadar eziyet gördüğü, kötülüğün ve yeteneksizliğin bunca ödüllendirildiği bir başka coğrafya var mıydı acaba?
    Okuldaki ideallerimizden, gençlik coşkumuzdan söz ettik bir süre; tozlu raftaki bir kitabı yıllar sonra merakla karıştırır gibi...
    Ülkemizin kaderini değiştirmeye azimliydik mezun olurken; lakin karanlığını boğmaya yemin ettiğimiz ülke, karanlığına boğmuştu bizi...
    Pazarda görsek tezgahından meyve almayacağımız adamların cenderesinde bir ömür geçirmiş, tünelden çıkış sandığımız ışığın, üstümüze gelen kamyonun farı olduğunu çok geç fark etmiştik.
    Velhasılı ne sevebilmiş, ne terk edebilmiştik.
    Krizde geçmişti bütün gençliğimiz; ve şimdi çocuklarımıza tek devredebildiğimiz, çok daha ağırlaşmış bir kriz...
    '- İşte' diye iç geçirdi kadim dostum, '...bunları seyrediyorum bir kenardan sessizce...'

    * * *


    İşte en çok da böyle zamanlarda bir dostu olmalı insanın...
    Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri...
    'Parkurun bütün zorluğuna rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız' diyebilmeli...
    Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa, ama ümitvar bir yazıyı, yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
    'Bunu da aşacağız!
    İmza: Bir dost! ..'

    Can Dündar.....

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    09.01.2009 - 09:00

    _______________.O. __________
    ________________.OO.__________
    ________________.OOO.____________.O. *.*.
    ________________.OOOO.______-.OOO. *.*..
    ________________.OOOOO._-.OOOO. *.*..
    _______________.OOOOOOOOOOO. *. *. *
    __________-.OOOOOOOOOOOOO. *.*..
    _____.OOOOOOOO0000000OOOO. *. *. *.
    __________-.OOOOOOOOOOOOO. *. *. *..
    _______________.OOOOOOOOOOO. *. *. *..
    ________________.OOOOO._-.OOOO. *. *. *
    ________________.OOOO.______-.OOO. *.*..
    ________________.OOO.____________.O. *. *..
    ________________.OO.__________
    ________________.O______________________

  • Berdush Bebe
    Berdush Bebe

    27.12.2008 - 02:10

    'Önce kapağını açtı kanyağının, bir yudum aldı...
    Biraz boğazı burkuldu ilk yudumunda.
    Ayrılığına benzetti tadını...
    Kanyağı yan taraftaki taşın üzerine koydu, ağzını kapatmıştı.

    Oturdu bir kenarı.
    Paltosunun eteği sıkışmıştı, düzeltti.
    Oturduğu yerde biraz öne eğildi, sanki nefes alamıyordu.
    Gözleri ağrıyor gibiydi ve birazda pusluydular bu gece.
    Midesi ağrıyordu sanki birde.
    Kalbi çarpıyordu ve ritmi bozuktu.
    Nefes alamıyordu.
    Elleri titriyordu hafiften ve ellerini karnına doladı.
    Eğildi öne, başını denize doğru kaldırdı.
    Denizde hiç bir şey göremeyeceğini bildiği halde uzun uzun baktı.

    Kaç kere daha bu duyguyu yaşayacağını düşündü önce.
    Oysa yaşamamaya yemin etmişti, izin vermeyecekti.

    Berbat bir hayatı vardı ve değişmek istiyordu...
    O, onu değiştiriyordu...
    Tamamlıyordu...

    Bir an için sızısı tekrar depreşti sanki.
    Yüreğinden boğazına doğru bir hıçkırıktı sanki gelen,
    Soğuk bir yutkunuşla geri gitti geldiği yere...

    Taşın üzerinden aldı kanyağı, kapağını açıp bir yudum daha içti.
    Biraz fazla bir yudumdu
    Ve ne kadar da hissettiklerine benzetmeye çalışsa yaşattığı o burukluğu,
    Aslında zerresi bile olamıyordu...
    Tekrar taşın üzerine koydu,
    Bu sefer kapatmadı kapağını.

    Sonra ellerini yine karnına sardı, eğildi ve ayaklarına baktı.
    Öyle dengesiz bir ritim tutturdu ayaklarıyla, aynen yüreğinin çarpıntısı gibiydi.

    Hayatıda hep öyle olmuştu zaten.
    Ritimsizdi ve onu tanıyana kadar hiç düzelmeyeceğine inanmıştı.
    Sonra onu benimsemişti.
    Hayatı güzelleşmişti.
    İlk defa sonsuza kadar sürecek bir şeylerin hayalini kurmuştu gerçekten.
    Herşeye rağmen sürebilecek olan.

    İlk aklına gelen şey artık sabahları onun sesiyle uyanamayacağıydı.
    Gerçekten içini en çok acıtan bu oldu.
    Bir anlık bir sızı sardı bedenini, yüreğinden gelmişti yine.

    Gözlerini düşündü, gözlerini denize doğru diktiğinde.
    O muzır bakışlarıda göremeyecekti artık.
    Gerçi cebinde bir fotoğrafı vardı ama bakmaya korkuyordu ona.
    Çünkü gerçeğini hiç göremeyecekti artık.

    Korkarak elini cebine attı paltosunun.
    Fotoğrafı çıkardı.
    Bakmadı.
    Bu fotoğrafı çizmişdi daha önce onun için.
    Her çizgisini de ezberlemişti yüzünün aslında.
    Yine taşıyordu yanında, bakmak için...

    Ama bakmadı.
    Kapalı bir şekilde, oturduğu taşın yanına koydu.

    Hafif bir rüzgar esti ve daha sıkı sarıldı kendisine.
    Çünkü artık sarılabileceği tek kimsede yoktu hayatında.
    Ürperdi bir an.

    Resim uçmasın diye üzerine bir taş koydu küçükçe.
    Resmi ters koymuştu ve görmediği halde yönünü, uzun uzun baktı yine de.

    Başını derin bir nefes alarak önüne çekti ve ellerini başının üzerinde birleştirdi.
    Nerede hata yapmış olabileceğini düşündü...
    Acaba onun istediği ne vardı da eksik kalmıştı ona.
    Yetmemişti...

    Daha bir kaç gün önce 'Aşkım' derken hissediyordu sevgisini oysa.
    Bu kadar güzel der miydi bir insan o kelimeyi?
    Bu kadar inandırıcı olabilir miydi?

    O kadar güzel bir kelime, nasıl bu kadar yalan olabilirdi ki peki?

    Önce bir daha o kelimeyi duyamayacağını düşündü; buruldu...
    Sonra o kelimenin yalan olduğunu düşündü; öldü...

    Yoo...
    Haketmiyordu bunları o, olamazdı.
    Hep kendi olmuştu ona karşı.
    İçinden gelenlere engel olmamıştı hiç mesela...
    Ve sevmişti onu sadece ve değişmişti de.
    Bu kadar vermişken ne olmuştu ki?

    Birden gerildi.
    Hırsla resmin üzerindeki taşı tuttu...
    Sıktı...
    Eli acıyana kadar sıktı...
    Ağlamak istiyordu, sinirliydi birde.

    Resmi yırtmak geldi içinden.
    Haketmiyordu bunları.

    Taşı bıraktı ve kanyağı aldı tekrar.
    Yudumladı, içi yandı gerçekten.
    Daha büyük bir yudumdu bu.

    Resmi yırtmaya elbette ki kıyamadı...

    Sonra parmaklarıyla oynadı taşla, bir ileri bir geri ittirdi resmin üzerinde.
    Yuvarladı resmin üzerinden.
    Biraz toz olmuştu resmin arkası, kıyamadı, temizledi.
    Aldı eline ve cesaretini toplarlayıp, resmin yönünü çevirdi.
    Dirseklerini dizlerine koydu, ellerini yanaklarında birleştirdi.
    Resim yan tarafında öyle yatıyordu, başını öylece çevirip uzun uzun ona baktı.

    Boğazında bir yumruk vardı.
    Nefret ediyordu bu duygudan yaa...
    Ya yemin etmişti, yaşamayacaktı artık bu duyguyu.
    Bıkmıştı artık...
    Berbattı.

    Gözleri doluyordu.

    Kimse için şiir yazmamıştı daha önce,
    Ona yazdığı şiirlerden birisini taşıyordu hep cebinde...
    'Bir damla suya muhtaçtı sevgimiz, lütfedeceğin...'

    Çıkardı, baktı...
    Lütfetmemişti...

    Hiç bir sevgilisinin resmini çizmeye değer bulmamıştı oysa birde.
    Hiç birisini bu kadar benimsememişti...
    Bu kadar sevmediğini düşündü hiçbirisini.

    Bir düşü vardı hep:
    Kar yağıyordu ve yol ıssızdı.
    Uzun paltosu, beyaz atkısı ve çiçekli başlığıyla bir kız vardı.
    İnce ince yağan karın altında, ona sarılmıştı...
    Yürüyorlardı.
    Hayatının en mutlu anıydı o an.
    Seviyordu...
    Ömür boyu sürecekti...

    İşte onu o hayale oturtabilmişti.
    O paltoda yakışıyordu ona,
    O beyaz atkı da yakışıyordu,
    O çiçekli başlıkta...
    O’ydu O...

    Ama ömür boyu sürmeyecekti artık ne yazık...

    Oysa tutunabileceği bir daldı o onun için.
    Sarılabileceğiydi...

    Hayat üzerine gelirken tek tesellisiydi her kötü şeye.
    En sevdiğiydi.
    'Sana değer' diyebildiğiydi...

    Sadece o olsun istemişti hayatında,
    İstedikleri boşmuş,
    Boşunaymış...

    Küpeler yapmıştı ona mesela,
    Hayatında en çok sevdiği gümüş anahtarlığının bir parçasından.
    Kaderini onun ellerine göndermişti mesela, o yazsın diye defterini...

    Hala resme bakıyordu...
    Gözleri doluydu.
    Bir an bıraksa kendisini, biliyordu koyuverirdi artık...
    Ve hiç kimseye söylemezdi bunu ömür boyunca.

    Sonra ölümü düşündü...
    Üzüntüsünden değil...
    Şimdi değil...
    Bir gün yaşlanacaktı onunla birlikte
    Ve onun yanında verecekti son nefesini...
    Onun gözlerine bakarak.
    Çok isterdi bunu ve yapacaktı, yanında onun olmasını istediğini biliyordu...

    Onsuz öleceği geldi aklına.
    Düşündüğü buydu...

    Ayrılmadan önce, ölümün onları ayıracağından konuşmuşlardı.
    Kötüydü, içi en az bu kadar acımıştı yine...
    Ayrılık hep koymuştu ona çünkü.
    Ondan ayrılmak...

    Ama en azından doya doya yaşadıktan sonra olurdu ölüm ve huzurlu olurdu o zaman.

    Ama ayrılığın adını da sevgilisi koymuştu...
    Ölüm değil...

    Bir an hangisinin daha acımasız olduğunu düşündü...

    Oysa şimdi kanıyordu.
    Yüreği acıyordu...
    Ondan ve onunla yaşamayı hayal ettiği bir ömürden mahrumdu.

    O karlı yolda yürüyeceği sevgilisi yoktu artık...

    Başka hiç kimseyide o hayale konduramayacağını biliyordu.
    Çünkü hiç kimse o kadar yakışmıyordu o hayale.
    Hiç kimse o karlı yolda yürürken,
    Onun gözlerine bakıp, o kadar güzel gülümseyemezdi.
    Ve hiç kimse o gülümseyişten sonra
    O kadar masum bir şekilde başını onun göğsüne bu kadar hafif yaslayamazdı.
    Ve hiç kimse ona bu kadar güzel 'Seni Seviyorum' diyemezdi.

    En güzel 'Seni Seviyorum'u da ondan duyduğunu düşündü bir an.
    Geceydi, çok geçti...
    Telefonun ucunda o vardı.
    Hiç kimseyle bu kadar uzun konuşmamıştı da...
    Uykuluydu ikiside.
    Sonra sevgilisi bir an dalmıştı...
    Uyuyordu.
    Ard arda bir kaç kere 'Seni Seviyorum' demişti...
    Uykulu uykulu...
    O kadar kadife bir sesle söylemişti ki;
    İpek böcekleri ses çıkarsaydı eğer,
    Ancak bu kadar narin olabilirdi sesleri.

    Cemal Süreyya’nın dizesi geldi aklına;
    'Benim İpek Böceği Sesli Kadınım'...

    Sonra resme bakmaya devam etti...

    Mırıldandı:
    'Keşke yalnız bunun için sevseydim seni...'

    Kötüydü,
    Eve kadar yürümek çok zor olacaktı.

    Gitsede uyuyamayacaktı biliyordu.
    Uzanacaktı kanepeye,
    Gözlerini kapayacaktı.
    Düşünecekti onu...
    Kabullenmeye çalışacaktı,
    Başaramayacaktı...

    Oysa o,
    Onu alıştırmaya bile başlamıştı son zamanlarda...
    Hissetmişti...
    Nedenini sorgulamak istemedi...

    'Niçin alıştırmak istemişti? '
    'Ne yapmıştı, yaşadıkları neydi? '
    Bunları sordu ama düşünmedi.
    Bulacağı cevaplardan korktu...
    Yalan olmasından herşeyin...

    Kalktı yerinden.
    Paltosunu düzeltecek kadar düşünemiyordu artık.
    Konyak yarımdı şişede, dokunmadı...
    Kendisine benzetti şişeyi...
    Kendiside yarımdı artık.

    Döndü denize doğru ve baktı biraz...
    Derin derin nefes aldı...
    Elleri ceplerindeydi.

    Dönüp kaldırıma bir adım attı.
    Bir adım daha...
    Bir adım daha...

    Yola çıkmıştı...
    Hep yolları kendi hayatına benzetirdi.
    Şimdide öyleydi.
    Karanlıktı ve yolun sonu görünmüyordu.
    Soğuk bir ayaza vurmuştu hava.

    Ne konyağı düşündü, ne de resmi...
    Belki denize karışmışlardır ikiside...
    Bilmiyordu...

    Cebinden bir anahtarlık çıkardı.
    Son kez ışığını yakıp içindeki resme baktı.
    Cebine yeniden koydu.
    Onu her şeye rağmen saklayacaktı, sözü vardı...

    Yürüdü...
    Yürüdü...
    Yürüdü...

    Üzgündü...
    Gözleri puslu ve yorgundu...
    Suskundu...

    Durdu bir an...

    Sevgilisinin söylediği son şey geldi aklına Nazım’dan:
    'Yirminci yüzyılda aşk acısı en fazla bir yıl sürer...'

    Oysa o, ömür boyu onsuz kalacaktı...
    Önemsediği şey bir yıl sonra acısının dinecek ya da dinmeyecek olması değildi...
    Önemsediği şey artık onun hayatında olmamasıydı, onsuz olmasıydı...
    Acı dinerdi ama artık o yoktu hayatında...
    Yarımdı...
    Eksikti...
    Anlamsızdı...

    Ve o bunun ne demek olduğunu
    Hiç ama hiç anlamayacaktı...

    Artık hangi acıyı yaşarsa yaşasın onun umurunda bile olmayacaktı.
    Sevincini de paylaşamayacaktı mesela onunla bir sevgili edasıyla.
    Haykırmak istediği şeyleri kime haykıracaktı?

    Ya! daha önce kimseye bu kadar içten 'Seni Seviyorum' dememişti,
    Kime diyecekti?

    İnandığı bir şey vardı:
    İnsan gerçek aşkı hayatında sadece bir kere yaşar...
    Ya sonuna kadar gider,
    Ya da imkansız olur biter...
    Ama onu sadece ve sadece bir kere yaşayabilirdi...
    Ve o gittimi, her şeyi de alır götürürdü...

    Gerçekten de öyle oldu:
    İyi olmak istiyordu...
    Onunla iyiydi...

    O gitti,
    Bitti...

    Kımıldayamıyordu yerinden sanki.
    Bir sınır çizgisindeydi sanki.

    Geriye dönüp konyağı bitirmeyi ve resmi yeniden almayı düşündü.
    Belki yerindedirler hala diye...

    Biliyordu,
    Geri dönmeyecekti artık o...

    Onunla birlikte onu iyi yapan herşeyi
    Şu an bulunduğu çizginin geri tarafında bırakmayı düşündü...
    Derin bir nefes aldı...
    Cesaretini topladı...
    İleri bir adım attı...

    Ondan önceki,
    Onsuz,
    O basit ve günlük hayatına...

    Sadece iyi bir insan olmak istemişti...
    'Yirminci yüzyılda aşk acısı en fazla bir yıl sürer...'
    Gülümsedi acıyla...
    Öyle işte...'

  • Mustafa Kemal
    Mustafa Kemal

    23.12.2008 - 19:31

    en best abişimdir kendileri...
    turkcellsuperlig tezahüratıyla beni benden almıştır :))
    yok böyle bir enerji..hastasıyız ailecek :)

  • Melek Kara
    Melek Kara

    06.12.2008 - 18:42

    Gececil Kuşların Ürkmediği Aydınlık

    Günlerimize
    o ilkel sesleri karışır ya
    gemileri annelerinden çok seven çocukların
    bir adam gelir ya
    devinen bir sancıdır artık
    gelir eski günlerden
    ve uzar sanki uzar
    ırzına geçilmiş bir kahramanlık.

    Sinsi gülüşlerimizdir şimdi pis bir suda yıkanan
    korkulardır katar katar inenler gökyüzünden.
    Ay sürekli yükselirse içimizde
    çirkin ama güçlü bir tanrıya taptığımızdandır
    ondan ki sıkıcıyız bu eski ayaklarla
    ondan ki ulu bir tiksintiye hazırlanmışız.
    Kemerlerimizdeki en güzel geyik ölüm.

    Ama kim? Ben miyim burda bir esrime mi
    nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
    Aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.
    Oysa yüreğimden akan o derin suda
    kırmızılar öylesine yırtılır ki
    siner kan,
    huysuz kemanlar dolar şahdamarıma,
    yansır kin savaşçıları, gürül gürül ordular
    utancın köpürttüğü yanaklarımdan.
    Köz komamış ateşinden bize o adam
    şimdi gülüşlerimiz yırtıcı, gülüşlerimiz korkunç
    ağır, kara bir zırh taşıdığımızdan.

    İsmet Özel

  • Adı Yok
    Adı Yok

    02.12.2008 - 20:06

    ne yazsam ki..
    şiirden anlamam hiç.

    ama dua ederim.evet evet dua..
    kime? ediyoruz işte abi bee ;)

    (kısa ve öz oldu.ama oldu)

    saygılar abi...

Toplam 134 mesaj bulundu