Mehtap Diler Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkı ...

  • Saliha Özkan
    Saliha Özkan

    25.08.2009 - 22:44

    *_*Doğum Gününüz Kutlu Olsun*_*
    Doğum gününüz kutlu, hayırlı ve mutlu olsun. Allah imanlı, dualı, hayırlı geçecek nice yıllır, ilahi rızalı başarılar versin. Bal gibi tatlı, fırat gibi uzun ömrünüz olsun İnşallah! ! !

  • Necati Şahbaz
    Necati Şahbaz

    25.08.2009 - 03:05

    *******dogum gününüz kutlu olsun*********
    Dilerim yeni yaşınızda mutlulukların en güzelini yasar, basari merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsınız ve dilerim yüzünüz hep güler, neşenizi hiç yitirmezsiniz. Sevgi dolu kalmanız ve mutlu olmanız dileğiyle… Doğum gününüz kutlu olsun!

    ♥ *** YAGMURDA ISLANANLAR GRUBU***♥
    Hayırlı ramazanlar
    Ortak dostlarla beraber
    güzel paylaşımlarla hoş sohbet bir ortamda
    şiir tadında sevgi,kardeşlik, paylaşım yağmuru altında
    beraber ıslanmaya davet ediyoruz …
    YAGMURDA ISLANANLAR GRUBUMUZA bekliyoruz saygılarımla...
    http://gruplar.Antoloji.Com/yagmurda-islananlar bu linkden de kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

  • Suleyman Cicek
    Suleyman Cicek

    29.09.2008 - 13:05

    ne guzel olurdu bır yere ait olamak.
    ama ben kayboldum derk edılmıslıgınde,
    bır hayatın
    ve koseye bırakılmız
    eskımıs bır esya gıbıyım
    ne guzel olurudu
    bır renge sahıp olmak
    ama ben golgesınde
    kayboldum hayatın...

  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz

    05.01.2008 - 15:32

    SAYGIDEĞER ARKADAŞIM; SAYFAMA YENİ BİR ŞİİR EKLEDİM...GÖRÜŞLERİNİZİ VE YORUMLARINIZI BEKLERİM...ŞİMDİDEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...SEVGİYLE VE ŞİİRLE KALIN....SAYGILARIMLA...İBRAHİM YILMAZ.



    ZOR ZAMANLARDA AŞKA İNANMAK

    gülmeyi unutmadan
    ağlamayı utandırmadan aşk
    gecenin ve evrenin huzurunda
    aşkı kirletmeden zaman
    zor zamanlarda aşka inanmak istiyorum.

    beynime zerkedilen iblisin ruhunu
    bir zorunluluk olarak taşıdım bedenimde
    deniz gibi atardı ruhumdaki acıları zaman
    arkamda bırakırdım
    esmer gecelerde sarışın gözlerini,
    önümde açelyalar
    ve mutlu bir orman denizi
    işte diyordum; aradığım gerçek burada
    burada sana giden yolların haritası
    labirent bir ormanda buharlaşırken ruhum
    güneşin otağına oturunca aşk
    süzülürdü kalbimin izbelerine
    hayalimde kaybolan gerçek,
    aktı, kanımdan tortulanmış yalan aşk
    çölün serabını ağlatan
    öfkeyi bana geri vererek.

    geçtim,
    arsız sevdaların solgun sayfalarından
    indim beyhude akşamların caresiz hatıralarına
    açtım yelkenlerimi
    başakların terinden boşalan sevdalara,
    tutuşan bir nehir miydi ki
    içimde kabaran sen
    indim esmer bir kadının
    zonklayan şakaklarına,
    orada bir tılsım değildi aşk
    ivme kazanmış
    bir hayatın güzelliğiydi yaşamak.


    NOT; ŞİİRİMİN DEVAMI SAYFAMDADIR..

  • Emine Sevim
    Emine Sevim

    09.02.2007 - 17:09

    Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

    Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, “bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur” diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... “Senin için ölürüm” derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma “Hayır, ben senin için ölürüm” diye yanıt verirdi hep...

    Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, “Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak....” Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, “Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma” Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

    Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde “satılık” levhası asılı olan. “Ne dersin, bu evi alalım mı? ” dedi adama. “Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı...” “Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim? ” diye yanıt verdi adam. “Amerika’daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık....”

    Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika’ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: “Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...”

    Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, “Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat” diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

    Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, “Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım” diye sözünü kesti arkadaşı. “O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya....”
    “Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları” diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

    Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, “son bir kez kucaklamak isterim seni” diyecek oldu ama kadın, “defol” dedi nefretle...

    İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika’ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.

    Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. “Sen, buraya ne yüzle geliyorsun” diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. “Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor.” dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: “Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika’daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldğını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika’ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi...” Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, “Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem” diyordu... Sırayla okudu; “Seni çok sevdim”, “Seni sevmekten hiç vazgeçmedim”, “Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim.” “Fakat benim için ölmeni istemedim” “Şimdi bana söz vermeni istiyorum.” “Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı? ” son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
    “Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım....”


    (bu hikayeyi okudukca beni hatırla canım inşallah sende bu kadar çok sevilirsin)

  • Emine Sevim
    Emine Sevim

    01.02.2007 - 12:34

    temiz kalpli iyi bir dost :)

  • Murat Kaya
    Murat Kaya

    29.01.2007 - 12:00

    balkanların en guzel dj sı naber ya?

  • Sevcan Aydın
    Sevcan Aydın

    14.12.2004 - 18:29

    mehtap benim birick kankam en iyi dostum onun hakkında neler yazsam eminimki bu sayfaya sığmaz seni çokkkkk seviyorum kankim her zaman yanımda ol olurmu? ? ? ? ?

Toplam 8 mesaj bulundu