Bir insanın bu zamanda nasıl giyineceğini yada giyimesi gerektiğini belirlemeyi, bu konu hakkında fikir yürütmeyi, onun kişiliğine ve özgürlüğüne müdahale olarak kabul ediyor bu konuda yapılan yorumlardan özgür düşünce ve insanlık adına utandığımı söylüyorum...
Makberi henüz ortaokul yıllarında duymuş ama bir türlü dinlemek nasip olmamıştı...sonunda eski plak kolleksiyoNU olan bir bakkalla muhabbet ederken, kendisinde Hafız Burhan'ın (Almanyada) plaktan aktarılmış bir kaseti olduğunu öğrendim. Hafız Burhan'ın sesinden dinlemek müthişti....
Seni devlet eliyle sevdirmeye çalıştılar, kanunla korumaya çalıştılar, kendi laiklik anlayışaları adına milletin kafasını ezdiler, sonrada adres olarak seni gösterdiler...10 Kasımlarda çocukları zorla ağlattılar, ağlattıkça senden soğuttular...seni tabu yaptılar, tabu yaptıkçada milletten uzaklaştırdılar, keşke seni kendi haline bıraksalardı, milletinle başbaşa bıraksalardı da dilediğin yerde yaşasaydın.
Önce adam olacağımıza inanmalıyız.Bunun ızdırabını içimizde duyuyorsak, önce kendimizden başlamalı, sonra da bir toplumu dönüştürmenin mühendisliğine soyunmalıyız...
Yiğitliğin bilekte olmayıp yürekte olduğunu gösteren adam. Not: Bu arada intihar komandolarına sivil hedeflere saldırmalarını emretmişse, kesinlikle onu onaylamıyorum, Allah affetsin diyorum.
Antoloji de beni en çok cezbeden bölüm. Çünkü kavramları konu alıyor ve bizler kavramlarla düşünürüz...buna rağman 'kavram'ın ne olduğuna dair bir başlık yok nedirde...aslında pek çoğumuz kelimeyle kavram arasındaki farktan da habersiziz.
Öte yandan 'nedir? ' sorusu bir nesnenin mahiyetine yönelik bir sorgulama olduğu için bu başlık altında kişileri almak edebi ve ontolojik açıdan bir yanlışlık bence...'Cemil Meriç nedir? ' denmez, hatta aşağılayıcı bile kabul edilebilir.O yüzden buna 'nedir ve kimdir? ' demek lazım.
Son bir husus da bazen çok güncel bir konuyu kamuoyuna açmak istiyorsunuz, ama terim onaydan geçinceye kadar güncelliği kayboluyor...
O zaman daha mucize diye çok şeyin peşinde koşarsınız, ama bir gün karşınıza bir serap çıkıverir, Kuranın düşünen insan vurgusu boşuna değil bunu bir kez daha gördük...
Kuranın anaytarı konumunda olan besmelenin ne otantik yazılışındaki harf sayısının ne de latince yazılışındaki ki harf sayısının 19 u tutmaması, sadece bu bile oldukça ilginç ve düşündürücü...
1-'Çoğu zorlama değil' derken, 'bazısının' zorlama olduğunu sen de kabul ediyorsun bu bir.(Bkz.Mantık kuralları önermeler konusu)
2-Bir şeyin kabuledilebilir seviyede bir gerçek olabilmesi için 'tutarlı' olması, yani her yerde uygulanabilir olması lazım,(özellikle de matematiksel işlemlerde) halbu ki 19 mucizesi denilen çağdaş hurafede bu yok iki...
3-Buna inanmayan insanlar da en az inananlar kadar mümin, hatta Kuranın içeriğinden başka mucize aramıyacak kadar mümin bu üç...
4-Tartıştığın insanlar bu konuda Türkiye çapında uzman olabilir, bunu da dikkate al dört.
Razi müfessir ve kelamcı kimliğiyle tanınan 1149 senesinde, Rey şehrinde doğmuş, 1210 senesinde vefat etmiş, geride 200den fazla eser bırakmış olan Fahrettin er-Razi'dir. Bu 200 çaplı eserden sırf tefsiri,16 cilt olup Türkçeye de 'Tefsir-i kebir'ismiyle çevrilmiştir. Razi fatihadan bin soru çıkartıp binine de cevap verebileceği iddiasıyla bu tefsiri yazmaya başlamış ve aşılamaz bir eser ortaya koymuştur. Seleflerin görüşlerini naklettiği her yerde mutlaka kritik yapmıştır. Raziye seleflerinin görüşlerini nakletmekten başka bir şey yapmamıştır demek bu zatı hiç tanımadan kes yapıştır yapmış olmak demektir.
Lütfen iyi niyetle de olsa sırf yazmak için yazmayın! biraz araştırın biraz okuyun...Bu alim hakkında islam dünyası türkiye ve batıda yapılan saısız doktora ve master çalışması var, keşke arkadaşımız yazmadan önce hakkında biraz inceleme yapsaydı...
O büyük alim bir gün oturmuş hüngür hüngür ağlıyormuş...dostları, sevenleri yanına gelip sormuşlar ne oldu? nedir seni ağlatan? Demiş ki; ' Tam 30 senedir, 'doğru' diye naklettiğim, savunduğum bir tezin/bilginin bu gün yanlış olduğunu fark ettim. Bu gün hayattayım ve bunun yanlış olduğunu insanlara duyurabilirim, ya diğer konularda savunduklarımda da yanılmışsam ne olur halim...onu düşünüp ağlıyorun...'(umarım kimse ne olmuş ki demez!) Bunu okudukça aklıma Antolojide yazdıklarım geliyor ve kara kara düşünüyorum ne olacak halimiz diye...
Soru:19 la alakası olmayan ayetlerin bu alakasızlığını nasıl açıklıyoruz? Haşa! Allah o ayetlerde hesabı tutturamamışmıdır? Yoksa o ayetler Allah'a ait mi değildir?
Bu konuda yanlış olan nokta; kendi doğrularımızı kabul ettirmek adına, Atatürk'ün dine bakışı yada yaşantısını ölçü alıp kendimizi haklı çıkartmaya çalışmaktır.
Atatürk-din ilişkisini alakasız görmek Türkiye gerçeklerini, sosyolojik bir okumaya tabi tutamamaktan kaynaklanıyor sanırım...Din adına yapılan bir uygulama, karşısında Atatürkün ilke ve inklaplarını buluyorsa, bunların yorumlaması çoğu zaman keyfiliğe dönüştüğünde, insanlar Ata'nın dinle ilgili görüşlerini gündeme getirme ihtiyacı duyuyorlarsa, iki olgu arasında ciddi bir ilinti var demektir.
Bunu görememiş olabilir bazıları, ama Atatürk-din ilişkisini irdeleyen kitapların varlığından habersiz olmaları anlaşılır gibi değil...Bunlardan sadece bazıları:
1-) Atatürk ve Din, Sadi Borak, Anıl yayınevi
2-) Atatürk ve Din, Cenk Koray, Altın Kitaplar^
3-) Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürtaş,Diyanet yay.
4-) Atatürk ve Din, İsmail Yakıt. SDÜ yay.
Bunlar ilk aklıma gelenler, acaba bu kadar alakasız olduğu için mi bu kitaplar kaleme alındı? Sanırım daha çok düşünüp, araştırıp daha az yazmalıyız.
Bu bir aldatmaca. Amacı; Kuranda 19 la ilgisi kurulamayan ne varsa, sonradan ilave edilmiştir iddeasını temellendirmek, Kuran'ın bozulduğunu kanıtlamaktır.
Modern hurafe, safsata, kandırmaca. İsteyen besmeledeki harfleri saysın ve anahtar ayet dedikleri ayetin bile 19 u tutmadığını görsün. Mucize, Kuran'ın toplumlarda ve bireyde meydana getirdiği dönüşümdür, bu dönüşüme imkan veren anlatım tarzıdır.
'Banet Suat' Hz. Peygamber döneminde yazılmış bir aşk şiiri..üstelik sahibini ölüm cezasından kurtarmış bir şiir..bu kadarını pek çoğumuz tahmin bile edemez..şiirin ilk mısraaı, şairin Suat adlı sevgilisinden bahseder..'Suat bu gün benden ayrıldı.. g ...
türban
06.04.2004 - 15:16Bir insanın bu zamanda nasıl giyineceğini yada giyimesi gerektiğini belirlemeyi, bu konu hakkında fikir yürütmeyi, onun kişiliğine ve özgürlüğüne müdahale olarak kabul ediyor bu konuda yapılan yorumlardan özgür düşünce ve insanlık adına utandığımı söylüyorum...
makber
05.04.2004 - 21:02Makberi henüz ortaokul yıllarında duymuş ama bir türlü dinlemek nasip olmamıştı...sonunda eski plak kolleksiyoNU olan bir bakkalla muhabbet ederken, kendisinde Hafız Burhan'ın (Almanyada) plaktan aktarılmış bir kaseti olduğunu öğrendim. Hafız Burhan'ın sesinden dinlemek müthişti....
mustafa kemal atatürk
01.04.2004 - 15:24Seni devlet eliyle sevdirmeye çalıştılar, kanunla korumaya çalıştılar, kendi laiklik anlayışaları adına milletin kafasını ezdiler, sonrada adres olarak seni gösterdiler...10 Kasımlarda çocukları zorla ağlattılar, ağlattıkça senden soğuttular...seni tabu yaptılar, tabu yaptıkçada milletten uzaklaştırdılar, keşke seni kendi haline bıraksalardı, milletinle başbaşa bıraksalardı da dilediğin yerde yaşasaydın.
aşkın başkenti
01.04.2004 - 15:10Adres:Konya, Konyada da Mevlana.
biz adam olurmuyuz
30.03.2004 - 11:55Önce adam olacağımıza inanmalıyız.Bunun ızdırabını içimizde duyuyorsak, önce kendimizden başlamalı, sonra da bir toplumu dönüştürmenin mühendisliğine soyunmalıyız...
erol güngör
30.03.2004 - 11:51Selefi Mümtaz Turan, muasırı Cemil Meriç, halefi ise henüz çıkmamış bir düşünür, bir ilim adamı ve Anadolu insanı....
michelangelo buonarroti
30.03.2004 - 11:07Haya felsefemi etkileyen insan
selefiye
27.03.2004 - 11:59İslamın bedevi yorumu...
şeyh ahmet yasin
24.03.2004 - 20:03Yiğitliğin bilekte olmayıp yürekte olduğunu gösteren adam. Not: Bu arada intihar komandolarına sivil hedeflere saldırmalarını emretmişse, kesinlikle onu onaylamıyorum, Allah affetsin diyorum.
nedir bölümü
24.03.2004 - 12:03Antoloji de beni en çok cezbeden bölüm. Çünkü kavramları konu alıyor ve bizler kavramlarla düşünürüz...buna rağman 'kavram'ın ne olduğuna dair bir başlık yok nedirde...aslında pek çoğumuz kelimeyle kavram arasındaki farktan da habersiziz.
Öte yandan 'nedir? ' sorusu bir nesnenin mahiyetine yönelik bir sorgulama olduğu için bu başlık altında kişileri almak edebi ve ontolojik açıdan bir yanlışlık bence...'Cemil Meriç nedir? ' denmez, hatta aşağılayıcı bile kabul edilebilir.O yüzden buna 'nedir ve kimdir? ' demek lazım.
Son bir husus da bazen çok güncel bir konuyu kamuoyuna açmak istiyorsunuz, ama terim onaydan geçinceye kadar güncelliği kayboluyor...
19 mucizesi
19.03.2004 - 13:44O zaman daha mucize diye çok şeyin peşinde koşarsınız, ama bir gün karşınıza bir serap çıkıverir, Kuranın düşünen insan vurgusu boşuna değil bunu bir kez daha gördük...
19 mucizesi
19.03.2004 - 11:40Kuranın anaytarı konumunda olan besmelenin ne otantik yazılışındaki harf sayısının ne de latince yazılışındaki ki harf sayısının 19 u tutmaması, sadece bu bile oldukça ilginç ve düşündürücü...
19 mucizesi
18.03.2004 - 22:291-'Çoğu zorlama değil' derken, 'bazısının' zorlama olduğunu sen de kabul ediyorsun bu bir.(Bkz.Mantık kuralları önermeler konusu)
2-Bir şeyin kabuledilebilir seviyede bir gerçek olabilmesi için 'tutarlı' olması, yani her yerde uygulanabilir olması lazım,(özellikle de matematiksel işlemlerde) halbu ki 19 mucizesi denilen çağdaş hurafede bu yok iki...
3-Buna inanmayan insanlar da en az inananlar kadar mümin, hatta Kuranın içeriğinden başka mucize aramıyacak kadar mümin bu üç...
4-Tartıştığın insanlar bu konuda Türkiye çapında uzman olabilir, bunu da dikkate al dört.
fahrettin er- razi
18.03.2004 - 00:06Razi müfessir ve kelamcı kimliğiyle tanınan 1149 senesinde, Rey şehrinde doğmuş, 1210 senesinde vefat etmiş, geride 200den fazla eser bırakmış olan Fahrettin er-Razi'dir. Bu 200 çaplı eserden sırf tefsiri,16 cilt olup Türkçeye de 'Tefsir-i kebir'ismiyle çevrilmiştir. Razi fatihadan bin soru çıkartıp binine de cevap verebileceği iddiasıyla bu tefsiri yazmaya başlamış ve aşılamaz bir eser ortaya koymuştur. Seleflerin görüşlerini naklettiği her yerde mutlaka kritik yapmıştır. Raziye seleflerinin görüşlerini nakletmekten başka bir şey yapmamıştır demek bu zatı hiç tanımadan kes yapıştır yapmış olmak demektir.
Lütfen iyi niyetle de olsa sırf yazmak için yazmayın! biraz araştırın biraz okuyun...Bu alim hakkında islam dünyası türkiye ve batıda yapılan saısız doktora ve master çalışması var, keşke arkadaşımız yazmadan önce hakkında biraz inceleme yapsaydı...
hacı kemâl erimez
18.03.2004 - 00:01Eli öpülesi bir alperen, bir hizmet eri...
turk dil kurumu
17.03.2004 - 20:00Türk diline, kurum olarak nasıl zarar verebilirizin düşünülüp taşınıldığı yer...bir zamanlar...
fahrettin er- razi
17.03.2004 - 19:35O büyük alim bir gün oturmuş hüngür hüngür ağlıyormuş...dostları, sevenleri yanına gelip sormuşlar ne oldu? nedir seni ağlatan? Demiş ki; ' Tam 30 senedir, 'doğru' diye naklettiğim, savunduğum bir tezin/bilginin bu gün yanlış olduğunu fark ettim. Bu gün hayattayım ve bunun yanlış olduğunu insanlara duyurabilirim, ya diğer konularda savunduklarımda da yanılmışsam ne olur halim...onu düşünüp ağlıyorun...'(umarım kimse ne olmuş ki demez!) Bunu okudukça aklıma Antolojide yazdıklarım geliyor ve kara kara düşünüyorum ne olacak halimiz diye...
19 mucizesi
15.03.2004 - 20:02Soru:19 la alakası olmayan ayetlerin bu alakasızlığını nasıl açıklıyoruz? Haşa! Allah o ayetlerde hesabı tutturamamışmıdır? Yoksa o ayetler Allah'a ait mi değildir?
atatürk ve din
15.03.2004 - 19:57Bu konuda yanlış olan nokta; kendi doğrularımızı kabul ettirmek adına, Atatürk'ün dine bakışı yada yaşantısını ölçü alıp kendimizi haklı çıkartmaya çalışmaktır.
atatürk ve din
15.03.2004 - 19:52Atatürk-din ilişkisini alakasız görmek Türkiye gerçeklerini, sosyolojik bir okumaya tabi tutamamaktan kaynaklanıyor sanırım...Din adına yapılan bir uygulama, karşısında Atatürkün ilke ve inklaplarını buluyorsa, bunların yorumlaması çoğu zaman keyfiliğe dönüştüğünde, insanlar Ata'nın dinle ilgili görüşlerini gündeme getirme ihtiyacı duyuyorlarsa, iki olgu arasında ciddi bir ilinti var demektir.
Bunu görememiş olabilir bazıları, ama Atatürk-din ilişkisini irdeleyen kitapların varlığından habersiz olmaları anlaşılır gibi değil...Bunlardan sadece bazıları:
1-) Atatürk ve Din, Sadi Borak, Anıl yayınevi
2-) Atatürk ve Din, Cenk Koray, Altın Kitaplar^
3-) Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürtaş,Diyanet yay.
4-) Atatürk ve Din, İsmail Yakıt. SDÜ yay.
Bunlar ilk aklıma gelenler, acaba bu kadar alakasız olduğu için mi bu kitaplar kaleme alındı? Sanırım daha çok düşünüp, araştırıp daha az yazmalıyız.
çanakkale şehitleri
15.03.2004 - 15:22'Çanakkaleyi yazmayan romancı, romancı mıdır? Çanakkaleyi çekmeyen yapımcı, yapımcı mıdır? ' M.Niyazi
19 mucizesi
15.03.2004 - 15:15Bu bir aldatmaca. Amacı; Kuranda 19 la ilgisi kurulamayan ne varsa, sonradan ilave edilmiştir iddeasını temellendirmek, Kuran'ın bozulduğunu kanıtlamaktır.
19 mucizesi
15.03.2004 - 10:56Modern hurafe, safsata, kandırmaca. İsteyen besmeledeki harfleri saysın ve anahtar ayet dedikleri ayetin bile 19 u tutmadığını görsün. Mucize, Kuran'ın toplumlarda ve bireyde meydana getirdiği dönüşümdür, bu dönüşüme imkan veren anlatım tarzıdır.
türkiye günlüğü
14.03.2004 - 17:21İlk yazı yazdığım, ilk defa bir dergi sahibiyle kavga ettiğim dergi. Şimdi olsa ne Çalıkla kavga etmeye ne de yazı yazmaya cesaret ederdim.
Toplam 361 mesaj bulundu