Sidar Cam Antoloji.com

BALİNA
Göğü gördüm imkâna tutuldum düşü sevdim
dalıp çıkmalarım 'orda bir şey'e dönüktü
kaç kez bir şey, başka bir şey
sıçradım hem yittim
hem belirlendim
derin durdum, teknenin altına girdim
..

Devamını Oku
  • Sinan Karakaş
    Sinan Karakaş 21.02.2010 - 12:18

    Değerli arkadaşım, bu gün sizin doğum gününüz,iyi ki doğmuş ve iyiki sevenleriniz olmuş ve siz sevenlerinizi mutlu kılmışsınız.Selam ve Saygılarımla

    Doğum Günü

    D oğduğunda bilmezdin dünyada misafirsin
    O ysa nadir bulunan değerli bir safirsin
    G eçmiş günlere göre bu gün daha mahirsin
    U ...

  • Mehmet Başal
    Mehmet Başal 18.03.2008 - 20:49

    Uyuyormuşum uzun zamandır. Uyandırdığın için teşekkürler.İMKANA TUTULDUM. herşey istediğin gibi gitsin hayatta......

  • Mehmet Butaku
    Mehmet Butaku 10.07.2007 - 15:59

    izin olursa iyice tanıdıkça fikrimi açıklamak isterim bir kerede hiç kimse kimseyi tanıyamaz yazdıkça tanıdıkça bunlar oluşur ancak sadece edindigim ilk izlenim meraklı biriaraştırmacı bir arkadaş

Toplam 4 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR


  • Saat Onbire Yaklaşırken

    Nusret Gürkan Gülanber

    07.12.2008 - 19:56

    nazım'ın piraye'ye yazdığı; zülfü livaneli'nin de bestelediği; 'o şimdi ne yapıyordur, şu anda şimdi'....ve arkasından gelen dizeleri hatırlattı bu şiir bana.
    ...
    diğer şiirlerinize göre daha iyi...ama sakın alınmayın, ben olsam bunlara şiir demezdim.

Toplam 1 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR
  • nuray mert

    07.12.2008 - 22:59

    açık oturumların rakipsiz şahsı. bu meziyetini, dürüstlüğünden, her durumda muazzam işleyen zihninden ve eyvallahsızlığından alır. karşısında kimse lafı geveleyemez. satıraralarında şöyle meydan okur: 'eğri oturup, doğru konuşalım' soyadı gibi merttir. her yere, her şeye yetişir. bir yandan gazete yazarlığı, bir yandan üniversite hocalığı, bir yandan televizyon..ve gidip gidip geldiği ortadoğu ülkeleri.

  • meksika sınırı

    07.12.2008 - 22:18

    tanım: cuma akşamları 23 ile 01 saatleri arasında, ülke tv'de; selahaddin yusuf, tarık tufan ve ismail kılıçarslan tarafından, siyaset, sanat, felsefe, tarih,edebiyat, din, ekonomi, sosyoloji alanlarında muhabbeti aralarında yapıyormuş da, biz de kulak misafiri oluyormuşuz gibi hissettirdikleri program.

    yorum: bir defa çok iyi muhabbet ehli bu üç silahşörler. ikincisi; yukarıda bahsettiğim alanlarda literatüre oldukça hakimler(özellikle selahaddin-nam-ı diğer:selo-) . siyasl görüş olarak muhafazakar olmalarına rağmen(tarık tufan kendini müslüman sosyalist olarak tanımladı bir keresinde) , sol jargondan beslenmeleri ve onu islami ilimle harmanlamaları, en azından söylem olarak liberal düşünüşe de yakın olduklarını hissettiriyor bana. bu bağlamda, kendilerinin islam'ı tutucu,dar kalıplarından çıkarma ve dönüştürme gibi bir misyonla hareket ettiklerini düşünüyorum. bu tavır, aslında türkiye'nin gündemi ve tarihsel süreciyle de örtüşüyor. üçüncüsü, eleştirel tutumları, hayatın her alanına dair nitelikli, gösterişsiz, samimi, kesinliklerden uzak, arayış içinde ve heyecanlı tavırları ile başta tarık tufan olmak üzere kendilerini seviyor, muhabbetlerini -siyasal görüş olarak aynı çizgide olmasam da-, zevkle dinliyorum...çaldıkları o güzel müzikler de cabası.

  • tehlikeli oyunlar

    27.04.2008 - 23:26

    ÜLKEMİZ/Tehlikeli Oyunlar/Oğuz Atay

    -öğretmen ülkemizde ne varsa yazın dedi.neler yetişiyor? ne
    alıyoruz? hepsini yazın dedi.
    hikmet parmaklarıyla hesapladı:
    -çok şey yetişiyor, istersen ben yazdırayım
    -bilmem, öğretmen kendiniz yazın dedi.
    -küçük çocuklar, bu kadar şeyi birden akıllarında tutamazlar.ben sana
    önce birikiüç diye yazdırırım; sonra,birikiüçü sileriz.yazı ödevi böyle
    yapılırsa daha güzel olur; geçişler farkedilmez.bütün büyük yazarlar,
    satırların arasındaki birikiüçleri satırların arasında güzelce eriten
    adamlardır. sen de büyüyünce böyle yazarsın olur mu?
    -ne yapayım büyüyünce hikmet amca?
    -tiyatro yaz
    salim çantasından bir dergi çıkararak karıştırmaya başladı.
    -nedir o dergi?
    -hayvanlar dünyası
    -demek onlar bir başka dünyada yaşıyorlar...
    salim gülmeye başladı
    -çok komiksin sen hikmet amca
    hikmetamca komik, komik hikmetamca
    -biz onları bırakalım da kendi dünyamıza gelelim, ödevimizi
    yapalım.bırak o dergiyi.hem adı da yanlış:hayvanlar krallığı
    demeliydi.biz daha ileriyiz hayvanlardan.biz cumhuriyetiz.
    -ingiltere cumhuriyet değil ama.onlar krallık.
    -hayır tam değil
    -peki,ne onlar?
    -meşrutiyet.üç çeşit idare var
    biliyorsun:mutlakiyet,meşrutiyet,cumhuriyet.biz en
    ilerideyiz:cumhuriyet....ingilizler, daha ikinci bölümde.başlarında
    kral var.
    -aslan da var mı hikmet amca?
    -hayır, aslan ancak resimlerde filan kalmış.neyse biz konumuza
    dönelim,ülkemizi yazalım.alıştırma defterine mi yazacaksın?
    salim başını salladı:-evet, sonra temize çekerim.
    -hikmet amca, öğretmen,ingiltere'de hyde park diye bir yer var, diyor
    -evet, orada biraz cumhuriet yapıyorlarmış.biz ülkemize
    gelelim.ülkemizi baş tarafa yaz bakalım, ortaya.
    salim başını salladı
    -iyi, baştan başlıyoruz.
    yerinden kalktı, yatağa uzandı:
    -buradan sesmi duyabiliyor musun?
    salim gene başını salladı
    -iyi, ülkemizi önce kısaca tanıtacağız.her söylediğimi yazma sakın.ben
    gerekli olanları yavaş yavaş söylerim, yazarsın.
    -ÜLKEMİZ: ülkemiz, bazı yanlardan denizlerle çevrili, bazı yanlardan
    da başka ülkelerle çevrili, genellikle dört köşe, özellikle çok çok
    köşe bir kara parçasıdır.denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı
    çizgilerle sınırlanmıştır.
    -hani haritalaraki gibi değil mi?
    -sözümü kesme.
    -evet, haritalardaki gibi.ülkemiz bir haritaya benzer
    -kesiki, yani noktalı çizgiler neye benzer hikmet amca?
    -sözümü kesme dedim.noktalı çizgiler bir şeye benzemez. noktalı
    çizgiler, sınır olarak, sınırlarımızda bulunur. bütün sınırlar boyunca
    uzun binalar çizgileri; noktalar da, bunların arasına yerleştirilmiş
    bulunan gözetleme kulelerini gösterir.bunlar, üstten bakılınca,
    haritalara benzer.uzun binaların ve kulelerin damları kırmızı olduğu
    için, sınırlar haritada kırmızı çizgilerle gösterilir.biz bu
    sınırların içinde kalırız.bundan başka, ülkemizin dört bir yanı,
    köylülerle çevrilidir.köylülerle çevrili ülkemizde birçok ürün
    yetişir.çeitli ikilmlerin kaynaştığı ülkemizin akdeniz bölgesine maki
    denilen kısa boylu, tıknazca fundalıklar yetişir, pirinç yetişir.
    ayrıca bir de güneşi olan bölgelerde meyve yetişir. ülkemizde
    eskiçağlardan beri birçok medeniyet yetişmiştir; ülkemiz birbirine
    benzemeyeb birçok medeniyetin beşiği olmuştur. bu beşikte birçok
    medeniyet sallanmıştır, birçok medeniyeti uyutmuşuzdur. en son kurulan
    medeniyet; ekmek medeniyetidir. bu medeniyetin sürekli oluşunu
    sağlamak için, ülkemizin birçok yernde buğday yetişir. fakat,
    ülkemizde en çok yetişen köylüdür. köylü, bütün iklimlerde yetişir,
    ovada yetişir, sulak iklimde yetişir. çabuk büyür, erken meyva
    verir.kendi kendine yetişip meyva verir.biz köylüleri çok
    severiz.şehre gelirlerse onlardan kapıcı ve amele
    yaparız.satırbaşı.ülkeizde dağ vardır, ova vardır, tepe vardır,içi
    taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı
    kıyılar vardır,çakıltaşlarına ve kuşlara benzeyen göller vardır,
    ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen ir iç
    denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. bu
    görünüşüyle ülkemiz başka ülkelere benzer.bu bakış, kuş bakışıdır.
    ilkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda eski bir harita gibi sararır
    solar.satırbaşı.ülkemizde tarım ürünleri yetişir.ingiltere'ye
    gödeririz; onlar da bize gerçek gönderirler.gerçek tohumları
    gönderirler.biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeye
    çalışırız. son yıllarda, incirin ve kuru üzümün yanı sıra, köylü de
    göndermeye başlamışızdır. bu köylüleri önce şehirlerde biraz
    yetiştiririz; tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasınlar diye) başka
    ülkelere göndeririz. onlar da bize döviz gönderirler.halk müziği
    göndeririz; şöför plağı gönderirler, aranjman
    gönderirler.azgelişmişülke göndeririz; yardım gönderirler.zelzele,
    toprak kayması,sel flaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyet
    gönderirler. asker göndeririz, teşekkür
    gönderirler.binzorluklayetiştirdiğimizdeğerler göndeririz;
    dışülkelerdeçalışanyabancılaristatistiği
    gönderirler.gerçekinsanlarımızı göndeririz, bizeordanmektup
    gönderirler.
    salim yorulmuştu.
    -bu çok uzun oluyor hikmet amca.öğretmen benim yazmadığımı anlayacak.
    hikmet kaşlarını çattı:
    -ülkemizin insanları yorulmaz.biz, gecekondularda yorulmaz insanlar
    yetiştiririz.onları nereye göndeririz bakalım?
    salim kıkır kıkır güldü
    -çok komiksiniz hikmet amca!
    hikmet ciddiyetini bozmadı
    -bizde daha çok şey yetişimiştir.ülkemizin sözü, bu kadar çabuk
    bitmez.sen yazmaya devam et bakalım.
    ülkemiz büyükadamlar da yetiştirmiştir.hemen hepsi birer büyük heykel
    olan bu büyükadamlar, ülkemizi bir baştan bir başa kaplar.ne yazık ki
    haritaların ölçekleri yeterli olmadığı için, bu heykelleri gerçek
    yerlerinde göstermek mümkün olamamıştır.........
    ..................oğuz atay/tehlikeli oyunlar

Toplam 21 mesaj bulundu

TÜM YAZILANLAR