'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İç hukuktaki normlar hiyerarşisinde kanun olarak değerini bulmuştur. Dolayısıyla sözleşme normları başkaca ritüele gerek duyulmaksızın ulusal normlar ile ”Hak ve özgürlükler” temelinde bir birliktelik kurarak İç Hukuk Ailesinin (pozitif hukuk ailesinin) bireyi olmuştur.
Sözleşmenin birinci maddesi ile Yüksek Sözleşmeci Yanlara,yetki alanları içindeki yurttaş olsun olmasın “Herkese” hak ve özgürlükler konusunda olanaklar sağlamaları ödev olarak yüklenmiştir.
Ancak bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde izlenecek yöntemler sözleşmenin ruhuna aykırı olmamak koşulu ile yanlara bırakılmıştır.Yan devletler,bu yükümlülüklerini ya sözleşme normlarının iç hukukun bir parçası(birci yöntem) olarak ya da doğrudan doğruya (ikici yöntem) uygulamak suretiyle gerçekleştirmektedirler.
Böylelikle bireyler uluslararası hukuktan doğan haklarını yetkili ulusal yargı organları önünde başvuruya konu yapabilecekleri gibi ulusal yargı organları da uluslararası sözleşmeyi uygulamak ile sorumlu olacaklardır.Ancak ulusal mercilerin sözleşme hükümlerini doğrudan doğruya uygulayabilmeleri ulusal düzeyde ek düzenlemelerin gerçekleştirilmesine gerek bulunmaması koşuluna bağlıdır.Buradan hareketle denilebilir ki;
1-Sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmesi ancak sözleşme ruhuna uygun ve uygulanabilir düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ile birlikte etkin bir uygulama pratiğine bağlıdır.
2-Yargıçlar Sözleşmenin bütününde olduğu gibi gerekçe uygulamasında da insan hakları eksenli ortak bir ” Avrupa Hukuku” ile “Korunma Düzeneği”ni gerçekleştirmeyi hedefleyen ” anlayış ve algılamaları” ve bunların gerçekleşmesinde etkinliği tartışmadan ayrık Avrupa Mahkemesi’nin insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi amacına dayalı,ortak bir Avrupa Hukuk kültürü ve anlayışının temel alan paradigmasını belirleme,adlandırma,nitelendirmede ölçüt almak zorundadırlar.
3-Ancak bu şekildeki edim, Avrupa Mahkemesi içtihatlarının kaba bir uygulaması yahut doğrudan emsal alınması şeklinde algı ve yorumlanması yerine, bu içtihatların içeriğindeki “ temel ilkeler “ ve bununla “ulaşılmak istenen amacın” saptanması ile gerçekleştirilmiş olacaktır.
4-Yöresel Yargı organları; Demokratik bir Siyasal Rejim ve Hukuk’un üstünlüğünün yöneldiği barış ve adalet idesinin yargılama alanında gerçekleşmesinin her şeyden evvel “Doğru Hukukun Bilgisi” yanında “Hukukun Kültürü” dayalı bir etkinlik olduğunun farkında olarak,davranmaları gerekmektedir.
Ancak,bunun adına ister “istenç” ister “paradigma” densin mutlaka bir uygulama iradesine gereksinim vardır. Uygulama iradesi ise özellikle ve öncelikle bir özeleştirinin varlığını gerektirir.Özeleştiri ise,Yargıçların ‘duruşma anlayışından yargılama anlayışına’ geçişi sağlayacak ve haklara erişmeyi kolaylaştıracak, güvence altına alacak, bilgi temelli etkinliklerini artırmaları,iddia makamının ise gerek kendisi gerekse adına görev yapan kişi ve kurumlar aracılığı ile ‘ argüman çokluğundan ziyade argüman ağırlığını esas alan’ hızlı,etkili ve sonuç alıcı delil elde etme yöntemini geliştirmeleri, yargının bağımsız öğesi olan savunmanın ise savunma tekelinin vermiş olduğu yetki ve sorumluluk bilinci ile ‘sürece özenli aktif bir savunma konsepti ‘ile katkıda bulunmaları ile olanaklıdır.
Söz konusu anlayışın benimsenip yerleşmesi adil ve güvenli yargılanma hakkı ile amaçlananların gerçekleşmesine sayısız katkı sunacaktır.
Dolayısı ile yargılamada sürecinde her birinin farklı ancak inkar edilemeyecek etkinlik ve katkısı bulunan bu dinamiklerin somut uyuşmazlığı, Strazburg Yargı Kararlarının norm ve olaya ilişkin yorumları ile bu yorumun özündeki ilkelerden yararlanarak gidermeyi amaç edinmeleri,adaletin kolektif bir çabanın ürünü olduğu savının da gereği olacaktır.
Bu amacın gerçekleşmesi, büyük ölçüde yargıç ve diğerlerinin öncelikle,nitelikli bir hukuk eğitimi yanında yoğun, uygulamaya dönük ve makul süreli bir mesleki hazırlık dönemi geçirmelerine bağlı görünmektedir.
Bu bağlamda,hukuku mayalandıran ve tatlandıranın, hukukun felsefe ve sosyolojisi ile yorum bilimi olduğu bir kez daha anımsanarak ve bu bilimlerin yeniden kürsülerde hak ettikleri etkinlik ve konuma kavuşturulması sağlanarak,felsefe ve sosyolojiye yönelik bu ikincil ve ilgisiz tutumun da terk edilmesi gerekmektedir.
Hukuk eğitiminin değişik aşamalarında ve özellikle yargıç eğitiminde bu eksikliğin giderilmesi yargıçların felsefe ve sosyolojideki argümanlara başvuru gereksiniminin de dolaylı karşılanmasına hizmet edecektir.
Hukuk pratiği ile yorum öğretisi arasındaki yoğun ilişki de akılda tutularak,yorum öğretisinden fazlası ile yararlanılmasının kapıları mutlaka aralanmalıdır.Yorum metodolojisi anlamlandırma ve nitelendirmede kaçınılmaz bir değere sahiptir. Zira bu kararlardaki hukuksal kavramların açık yada gizlenen anlamları ve normatif düzenleme ile hedeflenen nihai amacın belirlenmesi yargıcın yorum metodolojisini bilip etkili kullanımı ile olanaklıdır.
Bu bağlamda,yorum metodolojisi Genelde Strazburg,özelde de Türk Yargısının geleceğin hukukunun tasarlanmasında sık sık başvurulan algılama tanımlama,nitelendirme ve değerlendirme araçlarındandır. Geçmişten günümüze değin gelinen süreçte insan haklarının ve özgürlüklerinin henüz gelişimlerini tamamlayamadıkları gözetildiğinde,baş vurulan genişletici ve amaçsal yorum yöntemlerinin anılan gelişimin tamamlanmasında katılımcı ve kurucu bir işlev üstlenecekleri kesindir.
6-Bu anlamda gerekçe de anılan misyonun edinilmesinde insan hakları alanındaki katkıların bileşeni olarak önemsenmeli bu önem, Strazburg Mahkemesinin temel içtihatlarının referans alınmasında kendini bulmalıdır. Ancak,gerek öğreti ve gerekse Yüksek Yargının ayrık pratikleri bir yana Avrupa Mahkemesinin temel içtihatları ve insan hakları anlayışı ile uyumlu biçimi gözetildiğinde bu alandaki argümanlardan da yeteri ve gerektiği kadar alınarak karşılıklı etkileşimin kanalları açık tutulmalıdır.İnsan haklarının gelişimi de bu bileşenlerin katkıları ivme kazanacaktır.
7-Gelinen noktada gerekçeli karar hakkı konusunda iç hukuk sisteminin Strazburg yargı organının temel kabul ettiği ölçülerle bir iki ayrıntı dışında örtüştüğü ve kimi zamanlarda da ötede olduğu bir gerçektir.
8-Yargıçların bir yönüyle hukuk uygulayıcısı öteki yüzü ile bir sosyal/hukuk tasarımcı kimliği taşıdıkları, gelecekteki sosyal düzen ve bu düzenin dayandığı normatif alanın, odağına insanın değer olarak oturtulması,bu kimlik sayesinde olacaktır. Hukuk bu kimlikte adalete dönüşecektir! ...
9-Sonuç olarak ifade edilebilir ki; Gerekçeli karar alma hakkı koruyucu düzeneğinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,Anayasa ve yargılama yöntemine ilişkin yasalar,öğreti ile bunların pratiğinden oluştuğu,bu mekanizmanın niteliği itibarı ile hakkın kullanımını kolaylaştıracak ve koruyacak ve geliştirecek bir konsepte sahip olduğu, bu anlamda Türk Yargısının yeterli donanım ve argümana sahip olduğu söylenebilir ise de, ilk seviye yargı yerleri,hazırlık tahkikatı makam ve uzantıları ile yargılamanın diğer öğesi savunma kurumunun bu konsepte tamamıyla uygun pratiklerinin olmadığı belirtilen sapma biçimleri ile ortadadır.Bu konudaki savın Türk Devleti aleyhine açılan ve sona eren mahkumiyet rakamları ile de sabittir.
Anılan durumdan kurtulmanın şimdiye dek anlatılanların yanında uygulayıcıların (dinamiklerin) kimi ve neyi temsil ettiklerinin bilincinde olarak, insan haklarında somutlaşacak bir adalette,katılımcı kimlikleri ile öne çıkmalıdırlar.'
Kayıp Zamanların Peşinde Alman Arkeoloji Enstitüsü Anadolu Kazıları Auf Der Suche Nach Verscwunden; Kolektif
Yapı Kredi Yayınları; Mart 1999
Arkeoloji ve Sanat Sayı: 79 Yıl: 19 Prehistorya / Arkeoloji / Eskiçağ Tarihi / Sanat Tarihi / Etnog; Nezih Başgelen
Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Ağustos 1997
Arkeoloji ve Sanat Sayı: 75 Yıl: 18 Prehistorya / Arkeoloji / Eskiçağ Tarihi / Sanat Tarihi / Etnog; Nezih Başgelen
Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Güz 1996
Arkeolojik Kazı Sistemi El Kitabı; Veli Sevin
Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Arkeoloji; Clare Goff
Remzi Kitabevi
Modern İnsanın Kökeni; Roger Lewin
TÜBİTAK Yayınları
Bir Özyaşamöyküsü; R. G. Collingwood
Yapı Kredi Yayınları
DERRIDA, Jacques (1999a) . 'Göstergebilim ve Gramatoloji', Türkçeye çev. Tülin Akşin. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 175-183.
DERRIDA, Jacques (1999b) . 'İnsan Bilimlerinin Söyleminde Yapı, Gösterge ve Oyun,' çev. Özkan Gözel. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 165-173.
DERRIDA, Jacques (1999c) . 'Différance', Türkçeye çev. Önay Sözer. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 49-61.
DERRIDA, Jacques (1999d) . 'Platon'un Eczanesi,' Türkçeye çev. Zeynep Direk. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 63-81.
LOCKE, John (1992) . İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme, çev. Vehbi Hacıkadiroğlu, İstanbul: Ara Yayıncılık.
SAUSSURE, Ferdinand de (1976) . Genel Dilbilim Dersleri, çev. Berke Vardar. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
SEARLE, John. R. (2000) . Söz Edimleri, çev. R. Levent Aysever, Ankara: Ayraç Yayınevi.
hakem
26.12.2005 - 17:01'kaynak göstermeksizin alıntılanan bölüm'...
'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İç hukuktaki normlar hiyerarşisinde kanun olarak değerini bulmuştur. Dolayısıyla sözleşme normları başkaca ritüele gerek duyulmaksızın ulusal normlar ile ”Hak ve özgürlükler” temelinde bir birliktelik kurarak İç Hukuk Ailesinin (pozitif hukuk ailesinin) bireyi olmuştur.
Sözleşmenin birinci maddesi ile Yüksek Sözleşmeci Yanlara,yetki alanları içindeki yurttaş olsun olmasın “Herkese” hak ve özgürlükler konusunda olanaklar sağlamaları ödev olarak yüklenmiştir.
Ancak bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde izlenecek yöntemler sözleşmenin ruhuna aykırı olmamak koşulu ile yanlara bırakılmıştır.Yan devletler,bu yükümlülüklerini ya sözleşme normlarının iç hukukun bir parçası(birci yöntem) olarak ya da doğrudan doğruya (ikici yöntem) uygulamak suretiyle gerçekleştirmektedirler.
Böylelikle bireyler uluslararası hukuktan doğan haklarını yetkili ulusal yargı organları önünde başvuruya konu yapabilecekleri gibi ulusal yargı organları da uluslararası sözleşmeyi uygulamak ile sorumlu olacaklardır.Ancak ulusal mercilerin sözleşme hükümlerini doğrudan doğruya uygulayabilmeleri ulusal düzeyde ek düzenlemelerin gerçekleştirilmesine gerek bulunmaması koşuluna bağlıdır.Buradan hareketle denilebilir ki;
1-Sözleşmeden kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmesi ancak sözleşme ruhuna uygun ve uygulanabilir düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ile birlikte etkin bir uygulama pratiğine bağlıdır.
2-Yargıçlar Sözleşmenin bütününde olduğu gibi gerekçe uygulamasında da insan hakları eksenli ortak bir ” Avrupa Hukuku” ile “Korunma Düzeneği”ni gerçekleştirmeyi hedefleyen ” anlayış ve algılamaları” ve bunların gerçekleşmesinde etkinliği tartışmadan ayrık Avrupa Mahkemesi’nin insan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi amacına dayalı,ortak bir Avrupa Hukuk kültürü ve anlayışının temel alan paradigmasını belirleme,adlandırma,nitelendirmede ölçüt almak zorundadırlar.
3-Ancak bu şekildeki edim, Avrupa Mahkemesi içtihatlarının kaba bir uygulaması yahut doğrudan emsal alınması şeklinde algı ve yorumlanması yerine, bu içtihatların içeriğindeki “ temel ilkeler “ ve bununla “ulaşılmak istenen amacın” saptanması ile gerçekleştirilmiş olacaktır.
4-Yöresel Yargı organları; Demokratik bir Siyasal Rejim ve Hukuk’un üstünlüğünün yöneldiği barış ve adalet idesinin yargılama alanında gerçekleşmesinin her şeyden evvel “Doğru Hukukun Bilgisi” yanında “Hukukun Kültürü” dayalı bir etkinlik olduğunun farkında olarak,davranmaları gerekmektedir.
Ancak,bunun adına ister “istenç” ister “paradigma” densin mutlaka bir uygulama iradesine gereksinim vardır. Uygulama iradesi ise özellikle ve öncelikle bir özeleştirinin varlığını gerektirir.Özeleştiri ise,Yargıçların ‘duruşma anlayışından yargılama anlayışına’ geçişi sağlayacak ve haklara erişmeyi kolaylaştıracak, güvence altına alacak, bilgi temelli etkinliklerini artırmaları,iddia makamının ise gerek kendisi gerekse adına görev yapan kişi ve kurumlar aracılığı ile ‘ argüman çokluğundan ziyade argüman ağırlığını esas alan’ hızlı,etkili ve sonuç alıcı delil elde etme yöntemini geliştirmeleri, yargının bağımsız öğesi olan savunmanın ise savunma tekelinin vermiş olduğu yetki ve sorumluluk bilinci ile ‘sürece özenli aktif bir savunma konsepti ‘ile katkıda bulunmaları ile olanaklıdır.
Söz konusu anlayışın benimsenip yerleşmesi adil ve güvenli yargılanma hakkı ile amaçlananların gerçekleşmesine sayısız katkı sunacaktır.
Dolayısı ile yargılamada sürecinde her birinin farklı ancak inkar edilemeyecek etkinlik ve katkısı bulunan bu dinamiklerin somut uyuşmazlığı, Strazburg Yargı Kararlarının norm ve olaya ilişkin yorumları ile bu yorumun özündeki ilkelerden yararlanarak gidermeyi amaç edinmeleri,adaletin kolektif bir çabanın ürünü olduğu savının da gereği olacaktır.
Bu amacın gerçekleşmesi, büyük ölçüde yargıç ve diğerlerinin öncelikle,nitelikli bir hukuk eğitimi yanında yoğun, uygulamaya dönük ve makul süreli bir mesleki hazırlık dönemi geçirmelerine bağlı görünmektedir.
Bu bağlamda,hukuku mayalandıran ve tatlandıranın, hukukun felsefe ve sosyolojisi ile yorum bilimi olduğu bir kez daha anımsanarak ve bu bilimlerin yeniden kürsülerde hak ettikleri etkinlik ve konuma kavuşturulması sağlanarak,felsefe ve sosyolojiye yönelik bu ikincil ve ilgisiz tutumun da terk edilmesi gerekmektedir.
Hukuk eğitiminin değişik aşamalarında ve özellikle yargıç eğitiminde bu eksikliğin giderilmesi yargıçların felsefe ve sosyolojideki argümanlara başvuru gereksiniminin de dolaylı karşılanmasına hizmet edecektir.
Hukuk pratiği ile yorum öğretisi arasındaki yoğun ilişki de akılda tutularak,yorum öğretisinden fazlası ile yararlanılmasının kapıları mutlaka aralanmalıdır.Yorum metodolojisi anlamlandırma ve nitelendirmede kaçınılmaz bir değere sahiptir. Zira bu kararlardaki hukuksal kavramların açık yada gizlenen anlamları ve normatif düzenleme ile hedeflenen nihai amacın belirlenmesi yargıcın yorum metodolojisini bilip etkili kullanımı ile olanaklıdır.
Bu bağlamda,yorum metodolojisi Genelde Strazburg,özelde de Türk Yargısının geleceğin hukukunun tasarlanmasında sık sık başvurulan algılama tanımlama,nitelendirme ve değerlendirme araçlarındandır. Geçmişten günümüze değin gelinen süreçte insan haklarının ve özgürlüklerinin henüz gelişimlerini tamamlayamadıkları gözetildiğinde,baş vurulan genişletici ve amaçsal yorum yöntemlerinin anılan gelişimin tamamlanmasında katılımcı ve kurucu bir işlev üstlenecekleri kesindir.
6-Bu anlamda gerekçe de anılan misyonun edinilmesinde insan hakları alanındaki katkıların bileşeni olarak önemsenmeli bu önem, Strazburg Mahkemesinin temel içtihatlarının referans alınmasında kendini bulmalıdır. Ancak,gerek öğreti ve gerekse Yüksek Yargının ayrık pratikleri bir yana Avrupa Mahkemesinin temel içtihatları ve insan hakları anlayışı ile uyumlu biçimi gözetildiğinde bu alandaki argümanlardan da yeteri ve gerektiği kadar alınarak karşılıklı etkileşimin kanalları açık tutulmalıdır.İnsan haklarının gelişimi de bu bileşenlerin katkıları ivme kazanacaktır.
7-Gelinen noktada gerekçeli karar hakkı konusunda iç hukuk sisteminin Strazburg yargı organının temel kabul ettiği ölçülerle bir iki ayrıntı dışında örtüştüğü ve kimi zamanlarda da ötede olduğu bir gerçektir.
8-Yargıçların bir yönüyle hukuk uygulayıcısı öteki yüzü ile bir sosyal/hukuk tasarımcı kimliği taşıdıkları, gelecekteki sosyal düzen ve bu düzenin dayandığı normatif alanın, odağına insanın değer olarak oturtulması,bu kimlik sayesinde olacaktır. Hukuk bu kimlikte adalete dönüşecektir! ...
9-Sonuç olarak ifade edilebilir ki; Gerekçeli karar alma hakkı koruyucu düzeneğinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,Anayasa ve yargılama yöntemine ilişkin yasalar,öğreti ile bunların pratiğinden oluştuğu,bu mekanizmanın niteliği itibarı ile hakkın kullanımını kolaylaştıracak ve koruyacak ve geliştirecek bir konsepte sahip olduğu, bu anlamda Türk Yargısının yeterli donanım ve argümana sahip olduğu söylenebilir ise de, ilk seviye yargı yerleri,hazırlık tahkikatı makam ve uzantıları ile yargılamanın diğer öğesi savunma kurumunun bu konsepte tamamıyla uygun pratiklerinin olmadığı belirtilen sapma biçimleri ile ortadadır.Bu konudaki savın Türk Devleti aleyhine açılan ve sona eren mahkumiyet rakamları ile de sabittir.
Anılan durumdan kurtulmanın şimdiye dek anlatılanların yanında uygulayıcıların (dinamiklerin) kimi ve neyi temsil ettiklerinin bilincinde olarak, insan haklarında somutlaşacak bir adalette,katılımcı kimlikleri ile öne çıkmalıdırlar.'
....
hakem
24.12.2005 - 14:44arkeoloji?
Kayıp Zamanların Peşinde Alman Arkeoloji Enstitüsü Anadolu Kazıları Auf Der Suche Nach Verscwunden; Kolektif
Yapı Kredi Yayınları; Mart 1999
Arkeoloji ve Sanat Sayı: 79 Yıl: 19 Prehistorya / Arkeoloji / Eskiçağ Tarihi / Sanat Tarihi / Etnog; Nezih Başgelen
Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Ağustos 1997
Arkeoloji Sözlüğü; Secda Saltuk
İnkılap Kitabevi; 1997
Arkeoloji ve Sanat Sayı: 75 Yıl: 18 Prehistorya / Arkeoloji / Eskiçağ Tarihi / Sanat Tarihi / Etnog; Nezih Başgelen
Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Güz 1996
Arkeolojik Kazı Sistemi El Kitabı; Veli Sevin
Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Arkeoloji; Clare Goff
Remzi Kitabevi
Modern İnsanın Kökeni; Roger Lewin
TÜBİTAK Yayınları
Bir Özyaşamöyküsü; R. G. Collingwood
Yapı Kredi Yayınları
Ahit Sandığı Can Giray KELEBEK YAYINLARI
Arkeoloji'nin ABC'si Paul Bahn KABALCI YAYINEVİ
...
hakem
22.12.2005 - 11:58EK - 3...
Aktulum, Kubilay, Metinlerarası İlişkiler, Öteki Yayınları, Ankara, Mayıs 2000-
ARİSTOTELES(1996) . Yorum Üzerine, çev. Saffet Babür, Ankara: İmge Kitabevi.
AYSEVER, R. Levent (2000) . 'Dil Felsefesi, Söz Edimleri Kuramı ve John R. Searle', Searle 2000 içerisinde (s. 7-62) .
DENKEL, Arda (1984) . Anlamın Kökenleri, İstanbul: Metis Yayınları.
DERRIDA, Jacques (1999a) . 'Göstergebilim ve Gramatoloji', Türkçeye çev. Tülin Akşin. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 175-183.
DERRIDA, Jacques (1999b) . 'İnsan Bilimlerinin Söyleminde Yapı, Gösterge ve Oyun,' çev. Özkan Gözel. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 165-173.
DERRIDA, Jacques (1999c) . 'Différance', Türkçeye çev. Önay Sözer. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 49-61.
DERRIDA, Jacques (1999d) . 'Platon'un Eczanesi,' Türkçeye çev. Zeynep Direk. Toplumbilim, sayı 10/Jacques Derrida Özel Sayısı, s. 63-81.
LOCKE, John (1992) . İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme, çev. Vehbi Hacıkadiroğlu, İstanbul: Ara Yayıncılık.
SAUSSURE, Ferdinand de (1976) . Genel Dilbilim Dersleri, çev. Berke Vardar. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
SEARLE, John. R. (2000) . Söz Edimleri, çev. R. Levent Aysever, Ankara: Ayraç Yayınevi.
....
Toplam 12 mesaj bulundu