Ayazda Bir Yürek Adlı Antoloji.com Üyesinin H ...

  • Hüsamettin Sungur
    Hüsamettin Sungur

    22.04.2020 - 18:33

    Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın

  • Zeki Çelik
    Zeki Çelik

    16.01.2010 - 23:34

    SAYGIDEĞER GÖNÜL DOSTLARIM AŞAĞIDA SUNDUĞUM DÖRT GRUP
    SİZLERİN DUYGULARINA TERCUMAN OLMASI İÇİN KURULMUŞTUR.
    İÇİNİZDE BİRİNE VEYA BİR KAÇINA ÜYE OLANLARI TEBRİK EDİYORUM
    ÜYE OLMADIĞINIZ GRUP VARSA ÜYELİK ÇOK KOLAY PROFİLİME GİRİN
    ÜYE OLDUĞUM GRUPLARI TIKLAYIN İLK BAŞTA KARŞINIZA MAVİ YILDIZLI BU DÖRT GRUP ÇIKACAKTIR SIRAYLA TIKLAYIN GRUP SAYFASI KARŞINIZA ÇIKACAKTIR SAĞ SÜTÜNDA TIKLAYINIZ YAZAR
    ONU TIKLAYINCA BU GRUBA ÜYE OL YAZISI ÇIKAR ONUDA TIKLAYIN
    SIRAYLA DİĞER GRUPLARIMA DA KATILIN BİRLİK OLALIM DİRLİK BULALIM GRUPLAR ÜYELERİN DESTEĞİYLE AYAKTADIR DİĞER GRUP YÖNETİCİ ARKADAŞLARIMDA KATILABİLİRLER ÇÜNKÜ BENDE
    ONLARA GEREKLİ DESTEĞİ VERİYORUM SAYGI,SELAM İLETİYORUM.

    AŞKIN DERYASI Kitabımdan Damlalar GURUBU
    Isparta Sevdalıları Grubu
    NE MUTLU BEN TÜRKÜM DİYENLER grubu
    TÜRKİYE Yazarlar,Ozanlar, Bestekarlar,Şairler Gurubu

    NE MUTLU BEN TÜRKÜM DİYENLER
    grubu'ma şiirimle davevtiyemdir.

    Barış,kardeşliği benimseyenler,
    Taşı toprağını önemseyenler,
    Askere, Polise gülümseyenler,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    Devlete, Millete saygı duyanlar,
    Özüne,sözüne sadık olanlar,
    Ülkeme övgüyle eser sunanlar,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    Her renkten,her ırktan olsalar bile,
    Hainlik yapmazlar düşmezler dile,
    Layık olmalıyız sevgiye, güle,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    Mustafa Kemal'dir Yüce Atamız,
    Bayrak'ta,Sancak'ta şehit Kanımız,
    Dünyanın kalbidir TÜRK Vatanımız,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    Canını yurduna feda edenler,
    Çerkezi, Kürt, Lazı eşit görenler,
    Alevi, Sunisi biriz diyenler,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    Zekice düşünüp doğru yazanlar,
    Bestekar, Şairler, Aşık, Ozanlar,
    Bölücü, teröre feci kızanlar,
    Ne mutlu ben Türküm diyen burada.

    13-1-2010 GÖNÜL DOSTLARIMA SAYGILAR,SEVGİLER,SELAMLAR.Z.Ç

  • Bilal Esen
    Bilal Esen

    28.11.2009 - 17:48

    Doğrum günün kutlu olsun
    mutlu ol senelerce
    sana sanaldan bir çiçek yolladım
    hiç solmayacak ömrünce.
    Nice yıllara şiir yürekli dost.. Bilal Esen

  • Mehmet Kahvecioğlu
    Mehmet Kahvecioğlu

    29.09.2008 - 04:02

    Yaklaşan bayramınız kutlu olsun sevdiklerinizle Nice mutlu bayramlar dilerim. Dil sayesindedir ki insanlar duygularını, düşüncelerini, hayallerini, gördüklerini birbirlerine aktarırlar. Dil, kendimizi anlatmamızı, başkalarını da anlamamızı sağlar. Dil olmasaydı geçmiş nesillerin birikimlerinden yararlanamaz kendi birikimlerimizi de gelecek nesillere aktaramazdık. Üç bin çıvarında olduğu tahmin edilen dil'e gönül isterdi ki ayrı ayrı tebrik ve kutlamalarda bulunabilmek. Ses, harf, resim, mimik kendine göre anlam ifade eden her şey semboldür. Anlaşma aracımız olan dil ses ve harflerden oluşmaktadır. Ses ile sizin bayramını kutlamam mümkün değil, ancak harflerden oluşan sevgi bağı üç kelime ile lütfen kabul edin. Saygılarımla BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
    Mehmet Kahvecioğlu

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    29.07.2008 - 08:55

    Gül bahçesine girenler gül olmasalar da gül kokarlar. Kainatın en güzel gülünün kokusunun üzerinizde olması temennisiyle... İyi Kandiller..

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    27.07.2008 - 00:46

    Sakladığım Büyük Sır!

    Yenilmiş bedenimin sorgusunu sunuyorum avuçlarına…

    Matematiksel bir hesapla çöz şimdi bendeki yokluğunu…

    Gitmelerini topla, sözlerini çarp, özlemimi böl, sensizliği çıkar…

    Yeni bir senenin arifesindeyken sen’sizliği doldur boş çuvallara…

    İfadesi mümkün olmayan bir yaşamın özetini döküyorum sayfalara…

    Satır arlarına sıkıştırılmış aşk yanlısı suçlarım kasıtlı hükmünde.

    Defterim dürülürken, üstü karlanmış pişmanlıklarımı çıkarıyorlar gün yüzüne…

    Sırça köşklerin en ulaşılmaz yerlerinde infaz ediliyor gecelerim...

    Besleme çocuklar gibi kapı eşiklerinde kurban sunarken kimliğimi, suskunluktan dilime yapışan en büyük pay düşüyor; eylül vurgunu saç diplerime...

    Masalsı bir gülüş solgunluğunu ömrüme hediye sayıyorum bir anda...



    Destursuz girdiğin bu yüreğin hangi bilinmez, hangi savurgan ve hangi yıkıntılar içinde kaybolduğunu bir anlatabileydim!

    Olmadı, yapamadım eyy!

    Bana göre değilmiş sen'sizliği omuzlayıp bu patikalarda umarsızca dolanmak...

    Bana göre değilmiş yar, kayıp şehirlerin anafor izlerini görmezden gelip kimliğimi yeniyetme aşk'larla boyamak...

    Yapamadım…

    Demlendiğin kalıpların içinden oynatamadım seni bir türlü...

    Kıymık batmış ellerim hep gözlerime imrenircesine kan kustu...

    Dolgusu yerinden oynayan ağır sözlerini hiç'liğimle örttüm kimse görmesin ve kimse seni cellâdım bilmesin diye…

    Ama sen ilan ettin bir kere 'ben bu can'a bilerek ve isteyerek kıydım' diye...

    Ne sorgu, ne sual…

    Duruşmaya çıkarmadan, kanıtsız, şekilsiz, biçimsiz yani olduğum gibi, yani içimde devleşen varlığınla, yani canımla, yani bütün sen oluşumla infaz ettin bedenimi...

    Gıkım çıkmadı karşında...

    Donukluğuma soğuk sular serpseler de hissetmedim eyy!

    Öylesi ve ölesi bir darbe vurdun ki sen, savunamadım, kalkan bulamadım sen'den başka...

    Sen ki en belirgin korunaktın bana...

    Hani sığınırdım yüreğine...

    Dokunmadan, usulca inerdim gözlerinin derinine…

    Hiç üşümezdim, hiç titremezdim o derinlikte...

    Ellerini öyle tutardım ki bütün uçurumlar düzlük olurdu o an…

    Çöl yangınları hiç gelirdi bana; yokluğunu düşünürken yaşadığım o acıyla.

    Misilleme yapardım; sanki bir gün hem çölü, hem de yokluğunu yaşayacak gibi...

    Saklanırdım gönülsüzce bilinmedik dağların eteklerine…

    Kuytu köşeler arardım yokluğun bulamasın beni, göz göze gelmeyelim diye...

    Kaçak yaşamaya alıştırdı beni bu korkular…

    Aynalar bile tanımadı bu yorgun, bu bitkin gözleri...

    Açlığıma yenik düşen bütün'süz hislerimi sattım yoksulluk pazarlarında…

    Bir yarım'ı bıraktım; tam olmayacak kendime...

    Belirsiz nesneleri ucuza sayan tellallar acıyarak baktı o an gözlerime...

    'Böylesi harcanana kadar, böylesi kayıplara karışana kadar neredeydin? ' dercesine…

    Bir yokluk yolcusuydum oysa...

    Adımlarımı usul usul saran dikenleri izlerse aşk'a düşkünler, kanayan yanlarımın ne kadar küf koktuğunu hissedecekler...

    Görecekler bir hayat nasıl tükenirmiş sevda uğruna…

    Nasıl kazanırmış yâr’i ömrünün son demine kadar duayla…

    Öyle bir kurban olmalı ki aşk’a, ebediyete kadar diri kalmalı adanan o can!



    Leyl vaktidir şimdi...

    Fer fecir okur nidaları saklı yüreğimi…

    Ok yaydan çıkar ve sevgilinin kalbini kanatır bir anda…

    Kuyusunda Yusuf güzelliğim, Yusuf temizliğim, Yusuf terk edilişim idam edilir.

    Nil'e uzanamaz bu hercai sefilliğim.

    Züleyha’sı olamam bu aşk'ın...

    Bir elif masumluğu çöker suretime…

    Mum alevinden dem vururum…

    Pervanesi olmaz bu cezası ödenmemiş suçluluğun…

    Ruhumda büyüyen o zamansız cemrelerin sahibine bir ahh yollarım asırlar öncesinden…

    Köz yığınları arasında küle dönen kalbimin kokusunu bıraktığı kuyulardan nehirlere akıtırım tükenmişliğimi…

    Zaman’a uyak düşen bütün hatıraların üzerine kayalar dizip özüme dönerim…



    Ölümler büyür kentimde ve sabah ezanı ardınca bir uzun sala okunur bir can niyetine...

    Bir baba imamlık yapar aşk'a kurban edilene...

    Ömründe böyle acı tatmamış kalbine inen sisleri dualarla dağıtmak ister o an...

    Şifasını bir türlü bulamadığı o sessiz bedeni uzatırlar musalla taşına…

    Ömrü beyazlara boyanmak için gelmişti Dünya denen yalan dolan hayata...



    Bir kundak sıcaklığıyla öpmüştü hayat tenimden...

    Siyah gözlerimde birikmiş damlalar ne için akardı bilinmez...

    Sakat yanlarımda öyle ağrılar gezerken kulağıma bir isim söylendi ve tanıdım kimliğimi...

    O an sanki ismimin yanına eklenmişti aşk denen mucize…

    Şu sala, şu musalla bile silemedi bu canıma kast eden mucizevî zehri...

    Uğrunda hiç oldum…

    Yokluklara karışmayı göze aldım; O’nda yok olmak için…

    Lehçemde uyanan bütün suskunluklarıma inatla sabrı giyindim üzerime…

    Kaldırımlar karartı izlerimi suçüstü yakalattı…

    Usandıran bütün sorulara dur durak bilmeden yanıtlar aradım…

    Bazen pusuya yatan ben olduysam da hep pususuna düştüm aşk’ın…

    Mayınlar dizdi önüme…

    Yirmi iki yılın her eylülünde bir ayrılık daha yerleştirdi sicilime…

    Pes etmedim ve en büyük susuşumu diktim karşısına…

    Öyle bir susuştu ki kimse duymadı, kimse hissetmedi ve kimse bilmedi…

    Gizli bir hazine gibiydi bu…

    Bir gün gelecek ve anlamak istemeyen, anlattığımda anlamadım deyip bilmezliğine saklananlar dahi anlayacaktı bendekini…

    Gölgesi kaybolmayan bir ömrün son esintisi…

    Varlığım mı yoksa yokluğum mu kalır?

    Ya ben ya da aşk galip gelmiştir bu son’da…

    Razı olduğu bir aşk’la mutlak son'a ulaşmaktı içimde sakladığım büyük sır…

    Bu Dünya’da yetişemediğim en güzel Yar’a…

    Çizgiyi aşmaktan korkan canımla giriyorum kara toprağa...

  • Cemal Karsavran
    Cemal Karsavran

    26.07.2008 - 21:48

    Sen Olmasaydın


    Sen olmasaydın gece doğmazdı güne
    Çember olur başımda sigaramın dumanı
    Her nefes alışımda seni alırım seni
    Yanan bir sevdadır dudaklarımda

    Sen olmasaydın günle gelen fısıldayarak
    Güneş kadar sıcak olmazdım günle
    Kanım akıp gitmezdi ılık ılık damarlarımda
    Bir sonbahar sabahında hafif esen rüzgarla

    Sen olmasaydın adım atıp nefes alışlarımda
    Bitermiydi onca yol zamanlara sığmayan
    Gözlerimde uçuşan uğur böceğimdin ki
    Benimle yürüyen gölgem değilde sendin

    Tutarmıydı parmağım mavi yazan kalemi
    Yürekten durmaz akar sevdadır dedikleri
    Bir gün senle başladı senle biterde
    Durmaz döner mutluluğun çemberi başımda
    Sen olmasaydın.....

  • Şevket Codar
    Şevket Codar

    25.07.2008 - 13:51

    Çok uzaklardaki dost.
    Aşşağıdaki yazılanlardanda çok değirli bir kişiliğe sahip insansın.
    Yaşamında başarı ve mutluluklar her zaman çizgili bir dost olman amacıyla mutlu yarınlar.
    YAŞAMAK DİRENMEKTİR.


    Bazı kadınlar vardır.

    Baktığınızda kaşından gözünden başka şeyler görürsünüz yüzünde. Cinselliklerini çekmişlerdir gözlerine kalem diye. Başkadır bakışları. Hatta tüm halleri.Dişilik değildir, daha başka bir haldir sanki. Buram buram cinsellik kokarlar. Kıyafet değil cinselliklerini giymiş sanırsınız üstlerine. Açık veya kapalı giyinmekle ilgisi yoktur bunun. Dokunamasanız bile bakışlarınız ulaşır bedenlerine. Gezinir rahatlıkla kuytu köşelerinde. Bazı kadınlar salt cinselliklerini verir size.

    Bazı kadınlar vardır.

    Yoldan geçerken takılır gözleriniz. Dizine yatıp ruhunuzu ellerine bırakasınız gelir. Teninin sıcaklığında erir gidersiniz. Dingindirler, savaşmazlar dünya ile.Gözlerinin içinde bir kadının binbir halini görürsünüz. Erkek olmanın binbir halini de size yaşatırlar. Sıcaktır, şefkatlidir, bağışlayıcıdır, dişidir. Ne giyerlerse giysinler cinsellikleri değildir üzerlerindeki. Kadın olarak vardırlar, cinsellikleri sadece erkeklerine özeldir, size kapalıdır, göremezsiniz. Plajda bikinili bile olsalar ”kapalı” kadınlardır onlar. Siz ulaşamazsınız kendileri gelmedikçe.Bazı kadınlar ”kadın”dır.

    Bazı kadınlar vardır.

    Hoyrattır.Acıtır.Mahveder dokunduğu yeri.Erkeğinin sahip olduklarına önem verir sadece.Ondan aldıklarına bakar, erkeğin kendisi hiç önemli değildir.Bir şey veremeyecek duruma geldiğinde ona sırtını dönmesi kolay olur bu nedenle.Hayatı paylaşmasını bilmez bazı kadınlar.Mal paylaşımını hayatı paylaşmak sanırlar çünkü.

    Bazı kadınlar vardır yine.

    Hayatın yükünü taşır.Yüzündeki her çizgi ayrı bir hüznü anlatır.Bilmez başka türlüsünü.Eştir, anadır, kadındır birileri için.Kendisi için kocaman bir ‘’sıfır” olduğunu dert sahibi olunca görür o kadınlar.

    Bazı kadınlar vardır.

    Yüzüne bakınca gördüğünüz sadece falanca şirkettir.Okumuş, eğitimli, kariyer sahibi ama erkeksiz kadınlardır.Bakışlarında görürsünüz bir erkeğe teslim olmayacaklarını.Hayatlarında bir çocuğun kahkahası olmayacaktır hiçbir zaman.İçlerindeki kadının ümitsiz isyanını da görürsünüz o bakışlarda.

    Dersem haksızlık etmem.
    Saygılar ŞEVKET

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    24.07.2008 - 23:01

    Cuma'nız mübarek olsun... ------- ---- Allahü teâlâ, Cuma sûresi sonundaki âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki, (Ey îmân etmekle şereflenen kullarım! Cuma günü, öğle ezânı okunduğu vakit hutbe dinlemek ve Cuma namazı kılmak için camie koşunuz! Alışverişi bırakınız! Cuma namazı ve hutbe, siz e başka işlerinizden daha faydalıdır. Cuma namazını kıldıktan sonra, camiden çıkar, dünya işlerinizi yapmak için dağılabilirsiniz. Allahü teâlâdan rızık bekleyerek çalışırsınız. Allahü teâlâyı çok hâtırlayınız ki, kurtulabilesiniz!) selamun aleyküm kardeşler cumanız mübarek olsun herkese hayırlar getirsin duasıyla ALLAH'a emanet olun.

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    24.07.2008 - 22:56

    • CANIM KALDI ORDA
    geziniyordum çöllerde. bir tuz gölünün orta yerinde. gölün çıkış kapısını bir türlü bulamadan. acı ve yakıcıydı tuz. tenimdeki suyu emiyor, nemi çekiyordu. canımı acıtıyordu vücuduma temas ettikçe. kilometrelerce yürümüştüm ve artık tükenmiş haldeydim. ne umudum kalmıştı, ne de takatım. beynim ise hepten çalışmaz hale gelmişti. inançlarım, değerlerim, beklentilerim, hayallerim, sevdalarım... hepsi bir oda dolusu sabun köpüğü gibi yok olmuşlardı. belki dünya üzerinde hala çok şey vardı yaşanan ama artık benim menzilimden çıkmış gitmişlerdi. benim için derin bir parlaklığın içinde yoğun bir sis vardı. evet, hala buradaydım ama yaşam denilen rüya çoktan flulaşmıştı. bulanık bir siste yol alıyordum. hatıralar birer birer zihnimden siliniyordu kocaman bir silgi tarafından. acımasızca ve sakınmasızca. sanki hiç yaşanmamışçasına, sanki hiç olmamışçasına. “hayat” denen muamma ne kadar da boşmuş. şimdi iliklerime kadar bu bariz gerçeği hissediyorum. bir fabrika yangını gibi bir a sarıp buzdan alevler her yeri, önene ne çıkarsa talan edip, silip süpürerek mükemmel bir “yokedici” olarak görevini yapıyor. duyguları ve merhameti yok. hani sabah tüm sevecenliğinizle merhaba dersiniz ya yeni güne.. gece boyu boğuşa durup deli rüyalarla.. “hayırdır inşallah” nidaları arasında hatırlamaya çalışırsınız yaşadıklarınızı. heyhat bir görünmez el buruşturup buruşturup silip atıyordur seri bir şekilde. ne kalıyor elinizde yaşanmışlıklardan? hani nerede o inanılmaz hülyaların kanıtı? kocca bir hiçlik gene de bulutlu bir şubat akşamının gecesinde, aysız bir gecede perdelenmiş gökyüzünün siluetinde göz kırpıyor dost yıldızlar. sıyrılarak kara bulutların arasından milyon kilometrelerce öteden. rüzgarın sesi fısıldıyor... “belki de bir anlamı vardır tüm bu didişmelerin.” mutluydum ben çölde. hayallerim vardı çocukça heveslerime yakışan. oya gibi ince ince işlediğim hayallerim. umudumu ve arzularımı besleyecek düşlerim vardı. gelecek beklentilerim, doyumsuz hırslarım. sevdiklerimle ömür boyu birlikte olmayı diledim hep. öyle de oldu. sevgiye boğdular ilgi ve özen eşliğinde. ve şimdi bir yol ayrımındayım. sanırım kısmet buraya kadarmış. ama biliyorum ki, ama eminim ki, beni asla unutmayacaklar... hep yüreklerinde taşıyacaklar... hep sevgi ve muhabbetle yad’edecekler... elveda tuzçölü
    [email protected]

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    24.07.2008 - 12:49

    Dut Ağacı ve Yaprakları

    ----------

    Dut ağacı ve yaprakları
    Bir zamanlar birbirlerine asik iki genc vardi.Kizin adi Tispe
    delikanlinin ki ise Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde
    otururlardi.Birlikte büyüdüler ve çocukluklarindan beri
    birbirlerine karsi ask beslerlerdi.fakat aileleri görüsmelerini istemezler
    birbirlerine uygun olmadiklarini düsünürlerdi.Oysa onlar
    birbirlerini ölesiye seviyorlardi.İki evin arasinda gizli bir catlak vardi
    aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan
    birbirlerine
    seslerini duyurur asklarini dile getirirlerdi.
    Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler.Tispe
    agaca Piremus dan önce varmisti.Gittiginde avini yeni yemis agzindan
    kanlar akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi.Korkarak bi magaraya
    dogru koşmaya basladi.Farkında olmadan yolda boynundaki esarpini
    düşürmüştü.O sirada Piremus geldi gördükleri karsisinda donup
    kalmisti.Kocaman
    aslan agzinda kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin esarpini
    parcaliyordu.O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanin Tispe yi
    oldurerek yedigiydi.Tispesiz yasayamazdi.Aklindan gecen sadece aski ugruna
    canina kiymakti.Belinden hançerini çikardi ve gögsüne
    sapladi.Kanlar icinde cansiz bedeni yere dustu.Tispe ise korkusunu
    bi kenara atip bir an once askini gormek icin magaradan cikmaya karar
    vermisti.Agacin altina geldiginde o korkunc sahneyle
    yuzlesti.Piremus un cansiz vucudu yerdeydi ve elinde Tispenin dusurdugu
    esarpini
    tutuyordu.
    Ilk once genc kiz olanlar karsisinda aglamaktan hicbir seyi
    anlayamamisti. Ama esarpi ve uzaklasan aslani gorunce anladi.Bi an
    magarada dusundugu o korkunc sey basina gelmisti.Ve onun öldügünü
    dusunen Piremus aski ugruna canina kiymisti.Tispe bir an bile dusunnmeden
    hanceri aldi ve gogsune götürdü.Onlarin aski ölesiye bir askti ve ölüm bile
    onlari ayiramazdi.Eger Piremus aski ugruna ölümü göze aldiysa o da
    hic cekinmeden canina kiyabilirdi ve hanceri sapladi.Birden vucudu
    Piremusun bendeninin ustune yigildi.
    O anda tanrilar bu yuce aski ölümsüzlestirmek istediler ve bu
    cıiftin üstünde duran agaci bunlarin askina adadilar.Piremusun kanini bu
    agacin meyvelerine, Tispenin gözyaslarini ise agacin yapraklarina
    verdiler.O günden beri kara dut agacinin meyvesinin cıkmayan
    lekesini,(Piremusun kan lekesini) , dut agacinin yapraklari,(Tispenin
    gözyaslari) temizler..
    Bilirmisiniz dut agacinin meyvesinin lekesi cikmaz ama elinize
    agacin yapragini alir ovusturursaniz lekenin gittigine goreceksiniz

  • Bilici Adem
    Bilici Adem

    22.07.2008 - 22:19

    Sahte güneşlerde kavrulan gönlümün çatlayan vadilerine, pırıl pırıl gülümseyen bulutlar, gül kokan yağmurlarını usul usul indirse..Mevsimleri alsam kollarımın arasına.. Kışta kalan bütün tohumlar gecelerinde, gülün kırmızı düşünü görse..İçimden kopup toprağa titreyerek düşen her yaprak,hazanımı güle açılan bir yol bilse..


    Bu dünyanın kızgın dalgalarının dehşeti ile parçalanan kıyılarım,bir gül vaktinde Ay'ın yüreğime vuran gölgesinde yetim başlarını okşayan o şefkatli elin merhametiyle onarılsa..Gecenin siyah perçemine karışan yalnızlığımın solgun yüzü, bütün sessizlikleri sızlatan bir sedayla gönül aynalarıma çarpıp kırılsa..Kırılan her parça, yeni bir yüz olup bir gülün sesine dost olsa..


    Gül desem..
    Bu dünyaya dair ne varsa yeni bildiğim, hepsi eskise bir bir içimde.Söğuk bir hançer gibi damarlarımı yırtan isyanlarımı çekip çıkarsam kalbimden..Kan ayan yaralarımın sancısını bir gül yaprağının sıcaklığıyla dindirsem..Sıcak, buhar buhar yükselirken semaya,ufkun ince çizgisine doğru aşkı soluyarak savrulan mahzun bir kum zerresi olsam..Gülün ayağını kaldırdığı yere, ben bıraksam yüreğimi.. Uzun yolların yorgunluğuna sükut eden bir çehreyle,kafesinden kurtulan bir güvercin misali, tutsaklığı ruhumda elesem,ömrümün bir ucundan diğer ucuna dek koşar adım gülün ateş kırmızısı izini sürsem…


    Gül desem..
    Yalanın ve riyanın gökte yıldızların ışığını söndürdüğü,mum ışığına sürgün düştüğüm vakitleri unutsam..Karan lık zincire vurulsa önce yedi yerinden, sonra eriyip aksa gözlerimden.Gül gölgelerinde oluk oluk kandiller yansa mehtabın titreyen gamzesinde..
    Puslu çöllerin susuz feryadına bulansam içimin sessiz çığlıklarını..Bir akşam yıldızı duysa iniltilerimi de İnse, göklerden simleri dökülmüş gecenin gerdanına..Gül adında bir ışık saçsa ruhumun girdabına..
    Artık hüzün şarkılarını söylemekten vazgeçse iklim..Şiir şiir bir özlemi taşısa ellerim.Her ıslandığında bir gülü büyütse içinde gözlerim..


    Gül desem..
    Taif'e gitsem.Atılan taşlara bir perde olup gerilsem.Sevr mağarasında kanatlanmayan kuşun kanadında bir tüye dönsem..Mağarayı kapatan örümceğin ağındaki bir ilmeğe ersem.


    Gül desem..
    İntizarımda kapanmayan gözlerime gül tozundan sürmeler çekilse,kalbimin surları gül yaprağından örülse.Gönlümün kabuk bağlayan yanıklarına gül adında bir merhem sürülse.
    Çehrelerin engebeli yollarına gülden bahçeler döşense..Her bahçede güle tutkun bir bülbül ötse.Kuş yavruları sımsıcak gülden hikayelerle ısınsa..
    Gül taşıyan çağlayanlar süzülse parmaklarımdan, topraktan gül devşiren düşlerime..sokaklar,solgun ışıklar,yakamozlar gül koksa..Caddele rde ağaçlar,pencerelerde saksılar gül koksa..Demir parmaklıklar gül dalından yapılsa,onlar da baharda gül diye açsa..
    Ayaz gecelerin kuytusunda,uykuyu bekleyen dertli gözlere, gül yudumlayan ninniler asude uykular taşısa.


    Gül desem..
    Gül renginde katmer katmer açılan guruptan ruhuma dökülse melekler.demet demet gül rayihasında sallansa bütün beşikler…Bir kuşluk vakti gül adında bir sızı düşse yüreğime..Kabaran denizler gül diye çıldırsa..Silkelense gök maviliğinden.Gül yağınca semadan ızdırabım inşiraha dönüşse..
    Gül desem..
    Hasretinin soğuğunda kırağı vuran çiçeklerim dirilip gürbüzleşse.Günahlarımın karasına boyanan kanım, gül renginde temizlense...Ağır aksak yürüyen vicdanıma can gelse..Ruhumun viran olmuş bağları bir tutam bahar ışığı ile tazelense..Gülün şefkati ile süslense boynu bükük fidanlarım..
    Buket buket gülle doldurup heybemi, uzak diyarlara ömrünü adayan bir seyyah olsam.Her ülkenin açılmamış paslı kapılarına taze bir gül dalı bıraksam.Gözlerini yazmaya adamış bir hattat olsam.Her harfime bir gül düşürsem.
    Ellerini nakışlarına adayan bir nakkaş olsam..Her nakışıma bir gül sığdırsam.


    Gül desem..
    Güle yazılan bütün yazıları ben okusam.
    Bütün şiirleri ben ezberlesem.Güle adanan nefeslerim tükenene dek, bir gül destanını içinde ömür sürsem.Bütün şakıyan bülbüller sussa..Güle aşkımı ben söylesem.ben anlatsam..
    Dökülse kanlı pasları gözkapaklarının.Kırılsa kapıları gülsüz geçen yıllarımın.İçimi yakıp yıkan rüzgarlar gül sularında durulsa..

    Gül desem..
    Beni bir gül sevse..
    Beni bir gül anlasa…

  • Cemal Karsavran
    Cemal Karsavran

    01.06.2008 - 23:22

    Sen olmasaydın gece doğmazdı güne
    Çember olur başımda sigaramın dumanı
    Her nefes alışımda seni alırım seni
    Yanan bir sevdadır dudaklarımda

    Sen olmasaydın günle gelen fısıldayarak
    Güneş kadar sıcak olmazdım günle
    Kanım akıp gitmezdi ılık ılık damarlarımda
    Bir sonbahar sabahında hafif esen rüzgarla

    Sen olmasaydın adım atıp nefes alışlarımda
    Bitermiydi onca yol zamanlara sığmayan
    Gözlerimde uçuşan uğur böceğimdin ki
    Benimle yürüyen gölgem değilde sendin

    Tutarmıydı parmağım mavi yazan kalemi
    Yürekten durmaz akar sevdadır dedikleri
    Bir gün senle başladı senle biterde
    Durmaz döner mutluluğun çemberi başımda
    Sen olmasaydın.....

  • Zafer Ceylan
    Zafer Ceylan

    10.04.2008 - 12:47

    sen dünyanın en güzel ve en harika yüreğe sahipsin kabrimderin34

  • Zafer Ceylan
    Zafer Ceylan

    10.04.2008 - 12:47

    sen dünyanın en güzel ve en harika yüreğe sahipsin

Toplam 15 mesaj bulundu