Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı, Macera değil. Yaşamak, sade 'yaşamak' Yosun, solucan harcıdır. Öyle açar ki murat. Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna, Daha bir burcu - burcudur.
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı Macera değil Sardığım toprağımın altın sabrıdır. O sert, erkek hüznüdür lahza başında Cıgara değil. Ve sevgilim uykusunda bağrır Aman aman hey...
Meltemin bir tadı, ustura ağzı Biri, kız memesi, tılsım, Yağmurun bir damlası süzülmüş küfür, Bir damlası, aşk. Senin uykuların hayın, Düşlerin kardeş. Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki? Gece, samanyollarında rüzgar çıkıncayadek, Mısralarım kardeş - kardeş çağırır Aman Aman hey...
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır Çığlıklarla parçalanmış uykularda Buruşturulup atılmış aşklarda Ve çalınmış mutluluklardadır Ses ile yürek Büyük rüzgârların o yanık şarkısı Hâlâ yükselir içimizden dağılır Coşkunun doruklarında sürer yankısı
İlk kurban adanırken bir nehire Korkunun ilk nişanında başlamıştır Gözyaşının ilk damlasından kalma Yaslı baharlarla gelmiştir bugüne Kanla yazılan yasalarla Açlığın otağ kurduğu sabahlarla Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir Acıya kurşun işlemez artık Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir
Yok bundan böyle ter yarası Zincir tutsaklığı ve sabır Kırbaç yalvartması sessizliğin Can pazarı ve kahır yok Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek Adımız halk olduğu günden beri Bir direnç olmuştur bizde sevinçler Şimdi acının her kuraklığında Onlar Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
Boşuna değil bu ölürcesine sevmek Ve ölürken bile yürümek Boşuna değil Hep yatağı olduk tarih ırmağının Yenilgilerle durulmanın Zaferlerle köpürüp kabarmanın Ama hiç bir zaman Anası olamadık geçmişi doğurmanın
Yıldızlar ve sular tanıktır bize Aç ve kavruk bir memeden Direnmeyi yudum yudum emen Bir çocuk gibi öğrendik Ve direndik Ordular kurduk türkü renklerinden Bütün ağıtları bir hücumda yendik Acıya kurşun işlemez artık Biz yaşamayı zulümsüz sevdik
Ben sana mecburum bilemezsin Adini mih gibi aklimda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin Içimi seninle isitiyorum.
Agaçlar sonbahara hazirlaniyor Bu sehir o eski Istanbul 24.10.2004; Ekleyen:mudur Karanlikta bulutlar parçalaniyor Sokak lambalari birden yaniyor Kaldirimlarda yagmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur Insan bir aksam üstü ansizin yorulur Tutsak ustura agzinda yasamaktan Kimi zaman ellerini kirar tutkusu Bir kaç hayat çikarir yasamasindan Hangi kapiyi çalsa kimi zaman Arkasinda yalnizligin hinzir.... ..............
06.06.2012 - 01:09
Sevgili dostum,
BARIŞA DAVET grubuna hoş geldiniz.
Onur duydum.
Nice güzel paylaşımlar diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla...
25.03.2006 - 16:44
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil.
Yaşamak, sade 'yaşamak'
Yosun, solucan harcıdır.
Öyle açar ki murat.
Susuz, güneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut güllerinden daha bir suna,
Daha bir burcu - burcudur.
Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır.
O sert, erkek hüznüdür lahza başında
Cıgara değil.
Ve sevgilim uykusunda bağrır
Aman aman hey...
Meltemin bir tadı, ustura ağzı
Biri, kız memesi, tılsım,
Yağmurun bir damlası süzülmüş küfür,
Bir damlası, aşk.
Senin uykuların hayın,
Düşlerin kardeş.
Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
Gece, samanyollarında rüzgar çıkıncayadek,
Mısralarım kardeş - kardeş çağırır
Aman Aman hey...
Ahmed Arif
16.02.2006 - 14:32
ACIYA KURŞUN İŞLEMEZ
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgârların o yanık şarkısı
Hâlâ yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer yankısı
İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
Yaslı baharlarla gelmiştir bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlarla
Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir
Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
Boşuna değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil
Hep yatağı olduk tarih ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi doğurmanın
Yıldızlar ve sular tanıktır bize
Aç ve kavruk bir memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik
Adnan YÜCEL
13.12.2005 - 23:56
O siyahtı
kurşuna dizenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz
30.11.2005 - 19:45
YALNIZCA MUTLULUKLAR VE ZEVKLER DEĞİL
ACILAR BÜYÜDÜKÇE
GELECEK VE İKBAL ARIYARAK DEĞİL
GELECEĞİNİ KOYARAK
YALNIZCA DOSTLUĞU VE ARKADAŞLIĞI DEĞİL
İHANETİ VE SATILMIŞLIĞIDA GÖREREK
YAŞADIKÇA VE YAŞLANDIKÇA DEĞİL
DİRENDİKÇE,DİRENDİKÇE BÜYÜRSÜN DOSTUM
DİRENDİKÇE....
30.07.2005 - 01:23
O Yaşamın Ötesindeki Düş
10.12.2004 - 01:17
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adini mih gibi aklimda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
Içimi seninle isitiyorum.
Agaçlar sonbahara hazirlaniyor
Bu sehir o eski Istanbul 24.10.2004; Ekleyen:mudur
Karanlikta bulutlar parçalaniyor
Sokak lambalari birden yaniyor
Kaldirimlarda yagmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
Insan bir aksam üstü ansizin yorulur
Tutsak ustura agzinda yasamaktan
Kimi zaman ellerini kirar tutkusu
Bir kaç hayat çikarir yasamasindan
Hangi kapiyi çalsa kimi zaman
Arkasinda yalnizligin hinzir....
..............
Toplam 7 mesaj bulundu