Ben ki alışkın değilim sensiz uyku tutturabildiğim gecelere, Duymadan o güzel sesini, uyku girmiyor işte bu yorgun gözlerime. Sabah gözümü ilk açtığımda elim hemen telefona gidiyor, acaba aradı mı? Diye. Ama her defasında senin dışında onlarca kişi görüyorum telefonuma numaralarını cevapsız diye bırakan.
Öyle özledim ki, sesinin sesimdeki yankısını! Çocuksu gülümsemene neden olan maymunluklarımı… Beni sevme şeklini öyle özledim ki…
Bu lanet dünyada her geçen gün soğuyor insan hayattan, yaşamaktan. Çünkü hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyor maalesef. Dünyanın adil olmasını bekliyoruz, hani hiç değilse bize zarar vermemesini, huzurlu olmayı… Ama sanırım sabır taşı misali, bizi tam ortamızdan çatlatmaya niyetli.
Öyle özledim ki, gözlerinin içine bakarken gözlerimden durduk yerde yaş gelmesini… Neden ağlıyorsun derdin, deli misin sen? Gözlerine bakınca neler gördüğümü bir bilsen, Sen olsaydın benim yerimde, mendil dayanmazdı gözyaşlarını silmene herhalde.
Öyle özledim ki seni aradığımda sesindeki neşeyi… Kuşum derdin, özledin mi beni derdin. Bende belki tam anlatamam sana olan hasretimi diye Nasıl özlediğimi, seni nasıl sevdiğimi ispatlayayım diye hep yemin ederdim.
Güzel gözlüm, öyle özledim ki seni… Yüreğim bir mecal kaldı şimdi. Her gece yatağıma geçip çalmasını bekliyorum lanet telefonumun. Her gece yalvarıyorum Allah ıma, bir an önce geçsin bu dertler bu sıkıntılar diye… Ve her gece uykuyu haram ediyorum gözlerime.
A kadınım, öyle özledim ki seni… Tıraş bile olmuyorum eskisi gibi. Batıyor sakalların git kes öyle öp beni derdin. Öptürmezdin gül yanaklarını sinek kaydı olmadan yüzüm. Ama geri döndüğümde de kokumu içine çekerek öyle bir öperdin ki beni, hep öyle kalalım isterdim.
Sevdiğim, öyle özledim ki seni… Sesini, nefesini, bana doğru kurduğun cümlelerin her bir kelimesini… Şimdi bekliyorken senden gelecek tek bir seslenişi, nasıl zor bir bilsen,
Nefes alıp verdiğimde hasret ciğerlerime yakıyor, özlem saçlarımdan tutup çekiştiriyor. Sensin onun dermanı diyor içimdeki ses her gece. Canımın taa içi, öyle özledim ki seni…
Her derdini alırdım üstüme, sen üzülme sen yorulma sen düşünme isterdim, ben bakarım çaresine… Yeter ki gülsün yüzün derdim, ben meydan okurum senin için bu alemin cümlesine…
Kurban olduğum, aşkların en güzeli, bir tanem, gül bakışlım, kalbimin birincisi… Öyle özledim ki seni, sesini, nefesini… Haydi geri dön artık ta, mutluluktan kes şu nefesimi…
gözlerim olmalı üzerimde zemheri soğuklarında sıcaklığını hissetmeliyim yıllar geçsede en azından bir ömür daha dün gibi hatırlamalıyım, hatırlamalısın beni. sana yazdığım şiirler sadece ağlamamalı bir sokakta yürümemiz gerekir, sonbahar aylarında yapraklar dökülürken üstümüze, bir nara patlatmalısın her hatırladığımda sesini tekrar tekrar duymalıyım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kirli beyaz bir kağıda yazılmış mektubunu almalıyım senden ne kadar uzak olsamda varlığını daima avuç içimde tüm samimiyetimle hissedeceğim saate her baktığımda, senden kazandığım kayıpsız dakikalarım yokluğunun varlığındayken üç damla gözyaşı akıtmalı garip gözlrimden unuttuğum herşey senden önce ne varsa anlamsız olmalı bozkırın evladını tanıtmalısın sevdanın yüceliğinde rüzgar estirecek bir gücüm olsaydı aşikar her an kokunu getirecektim, haketmeyen şu topraklara yağmur yağarken bile, zehir dumanlar altındayım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
yıldızlar bir bir kayacak gökyüzünden acı dolu ayrılık halbuki o ana kadar ne büyüktü sevdalık her ne kadar tanımasanda beni bulutlarda bir yağmur harareti yaşandığını bilmelisin sisli sabahlara uyandığında beyazlar arasında kendini kaybetme su berraklığında tertemiz olduğunu bilirim kapını çalacak mendebur eller olacaksa şu hayatta o elleri görecek yiğit gözlerim olmasın bu hayatta gurbette olduğum her an, en yakınındayım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kına yaktığın ellerini, kınalı ellerimle tutmalıyım yüreğimin gizli odalarını bir tek sana açmalıyım yaşamalıyız yarını, yarından öte güler yüzlü bir simit, birde demsiz çayda karnımızı doyurmalıyız varlığıda ve yokluğu en iyi biz bilmeliyiz aşkımıza tanıklık edecek göçebe kuşlara sadece tebessüm etmeli umudu ekmeliyiz çorak kalmış topraklara gözyaşımla sularım, meyvelerimi tatmalıyım sen daha toyken ben çok yaşlıyım
bir merdivendir bu hayat, kırık basamaklı güvensiz her basamakta daha iyi tanımalı onu kirlenmiş sayfaları yırtmalı, yazdığımız defterlerden saçlarının siyahını, aklar içinde göreceğim belkide son basamakta halbuki seni düşündüğüm anlarda hep gençsin, birazda çocuksu senli rüyalarım ne güzel, bir sonu olmamalı uykulara dalıp, her an seni yaşamalıyım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
yalnız yürüdüğüm yollarda, peşimde bir kaç budala köpek, açlıktan nefesi kokar sokak kedileriyse benden kaçıyor tüm ihtişamı ürkütücü rüzgar, şu ormanda bir ağaç arıyorum yağma yağmur diye dua eden eller var buralarda günelin her doğuşunda, kafalarını kayalara vuruyorlar gözyaşı biriktirip avuçlarında, inanmassın belki onu içiyorlar. işte ben böyle yalnızım, böyle eziyetli seni ilk gördüğüm andan beri yolculuktayım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kamyonlar ezecek neredeyse beni lüks cipin gölgesinde uyuyan miskin farelerim var aç kalınca kaçak kedilerim, şüphem yok ki onları yiyecekler paldır güldür koşuyorum yarı düşüp, yarısında toprağı yalıyorum burdaki köşe başları, sanırsın cehennem manzaraları ben ki ararken kaybettim cennet odalarını o odalar ki her gülüşünde gözlerinde parıldıyor gözlerine küskün, yokluğunda yanmışım sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
umudum hiç yoktu bu hayatta, yaşamak ne denli ağır sokak lambalarında, bir karton üstü mesken tutmuşum koca koca çınarlar küçüldü gözlerimde, küçük küçük fideler gibi azcık güç hissetsem hayat yorgunu şu vücudumda kıyamet kopar belki diye, kalkıp onları yeniden dikeceğim kararanlık akşamlarda sızan bir ışık görsem gözlerime utanmam ki bu hayatı yeniden yaşayacağım önce kaybettiğim gölgemi, sonra seni ararım sen daha toyken, ben çook ama çok yaşlıyım...
öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden en çılgın kahkahalarına ortak olmadan en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan öyle uzaktan seviyorum seni kırmadan dökmeden parçalamadan üzmeden ağlatmadan uzaktan seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni… sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum damla damla dökülürken kelimelerim masum beyaz bir kağıtta seviyorum bir bebeğin gülümsemesinde bir goncanın açışında yavru bir ceylanın suya inişinde seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni Akdeniz’e açmışken kollarımı ılık bir meltemin yüzümü okşamasında seviyorum güneşin akşam kızıllığında seviyorum… dolunayın denize düşüşünde seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni köşe başında yolunu gözleyerek beş kırk beş derslerinde şiirler yazarak gecenin saat dördünde sana uyanarak sigaramın her nefesinde seni içime çekerek öyle uzaktan seviyorum seni… ve ben seni sevmeyi seviyorum en çok öyle uzaktan seviyorum ki seni kırmadan dökmeden parçalamadan üzmeden ağlatmadan seviyorum
Ferhat la yarışılır mecnuna rakip çıkıp Tahirden örnek alıp maymunca tezden bıkıp Başka dala atlanır yusufa kurşun sıkıp Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Birden ahu görürler evdeki inadına Aslında amaçları sade bakmak tadına Aşık olur hemen de gördüğü her kadına Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Her kuşun eti yenmez anlayınca cayarlar Dönüp birde insanı aptal diye sayarlar Sen yanlış anlamışsın deyip tavır koyarlar Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Dünya ahret bacımsın arka kapıdan gelde Aman kimse duymasın delikanlıyız serde Bilmezler ki foyalar gezinir hep dillerde Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Sayfasından seslenir mesaj özele gider Sevgiyi sakız edip vefayı bir hiç eder Gönül versen uğruna duygular olur heder Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Kapı kapı gezerde nedense hiç yorulmaz Senin gönlün varmıdır akıl edip sorulmaz Rüyanda görsen bile inan hayra yorulmaz Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
O seçmişse uygundur yaşa başa bakılmaz Yarı yolda bırakır asla yola çıkılmaz Arkanda dağ gibidir sanırsın ki yıkılmaz Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
ben senden kimseye söylemediğin sözlerini ben senden kimseye bakmadığın gözlerini ben senden kimseye açmadığın yüreğini ben senden kimseye vermediğin sevgini istiyorum ben senden terinin kokusunu teninin dokusunu ben senden sesini nefesini sevincini nefretini dalgınlığını durgunluğunu suskunluğunu ben senden gülümsemeni kahkahalarını mutluluğunu ben senden yüreğimi delecek gözyaşlarını acılarını korkularını dehşetini endişeni ben senden uykudaki halini uyandığında yüzünde sabahın ilk ışıklarını gözlerindeki pırıltıyı görmeği ben senden her şeyinle seni istiyorum ben seninle aynı yerde aynı anda güneşin doğuşunu batışını gecenin haykıran sessizliğini yıldızları ay ışığını denizin yakamozlarını bir bir okşamayı istiyorum dalgalar gürleyen sesiyle yüreğimizde patlasın istiyorum günışığında şafakta ve mehtapta gölgerimizin öpüşmesini kör karanlıkta kalplerimizin birbirine çarpmasını istiyorum ben seninle aynı yerde aynı şeyi düşünmeyi aynı yerde uyumayı aynı yerde uyanmayı istiyorum aynı yerde ıslanmayı aynı yerde üşümeyi aynı yerde ısınmayı istiyorum nefes alacaksak birlikte almayı alamayacaksak birlikte boğulmayı yani gözümün bebeği yaşayacaksam seninle öleceksem seninle ölmeyi istiyorum
13.02.2013 - 12:20
Ben ki alışkın değilim sensiz uyku tutturabildiğim gecelere,
Duymadan o güzel sesini, uyku girmiyor işte bu yorgun gözlerime.
Sabah gözümü ilk açtığımda elim hemen telefona gidiyor, acaba aradı mı? Diye.
Ama her defasında senin dışında onlarca kişi görüyorum telefonuma numaralarını cevapsız diye bırakan.
Öyle özledim ki, sesinin sesimdeki yankısını!
Çocuksu gülümsemene neden olan maymunluklarımı…
Beni sevme şeklini öyle özledim ki…
Bu lanet dünyada her geçen gün soğuyor insan hayattan, yaşamaktan.
Çünkü hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyor maalesef.
Dünyanın adil olmasını bekliyoruz, hani hiç değilse bize zarar vermemesini, huzurlu olmayı…
Ama sanırım sabır taşı misali, bizi tam ortamızdan çatlatmaya niyetli.
Öyle özledim ki, gözlerinin içine bakarken gözlerimden durduk yerde yaş gelmesini…
Neden ağlıyorsun derdin, deli misin sen?
Gözlerine bakınca neler gördüğümü bir bilsen,
Sen olsaydın benim yerimde,
mendil dayanmazdı gözyaşlarını silmene herhalde.
Öyle özledim ki seni aradığımda sesindeki neşeyi…
Kuşum derdin, özledin mi beni derdin.
Bende belki tam anlatamam sana olan hasretimi diye
Nasıl özlediğimi, seni nasıl sevdiğimi ispatlayayım diye hep yemin ederdim.
Güzel gözlüm, öyle özledim ki seni…
Yüreğim bir mecal kaldı şimdi.
Her gece yatağıma geçip çalmasını bekliyorum lanet telefonumun.
Her gece yalvarıyorum Allah ıma, bir an önce geçsin bu dertler bu sıkıntılar diye…
Ve her gece uykuyu haram ediyorum gözlerime.
A kadınım, öyle özledim ki seni…
Tıraş bile olmuyorum eskisi gibi.
Batıyor sakalların git kes öyle öp beni derdin.
Öptürmezdin gül yanaklarını sinek kaydı olmadan yüzüm.
Ama geri döndüğümde de kokumu içine çekerek öyle bir öperdin ki beni, hep öyle kalalım isterdim.
Sevdiğim, öyle özledim ki seni…
Sesini, nefesini, bana doğru kurduğun cümlelerin her bir kelimesini…
Şimdi bekliyorken senden gelecek tek bir seslenişi, nasıl zor bir bilsen,
Nefes alıp verdiğimde hasret ciğerlerime yakıyor, özlem saçlarımdan tutup çekiştiriyor.
Sensin onun dermanı diyor içimdeki ses her gece.
Canımın taa içi, öyle özledim ki seni…
Her derdini alırdım üstüme, sen üzülme sen yorulma sen düşünme isterdim, ben bakarım çaresine…
Yeter ki gülsün yüzün derdim, ben meydan okurum senin için bu alemin cümlesine…
Kurban olduğum, aşkların en güzeli, bir tanem, gül bakışlım, kalbimin birincisi…
Öyle özledim ki seni, sesini, nefesini…
Haydi geri dön artık ta, mutluluktan kes şu nefesimi…
12.02.2013 - 21:30
S ürekli seninle vakit geçirmek istiyorum
E şsiz güzelliğini görmekten zevk alıyorum
N edensiz belki ama ben senden hoşlanıyorum
D ünyamı çevreliyor sesin ve nefesin biliyorum
E zele kadar sürsün bu duygu, çok istiyorum
N asıl oluştuysa bu duygu, senden hoşlanıyorum
.
H ayaller kuruyorum seninle ilgili, seni sayıklıyorum
O damı çevreleyen gözlerinin bakışından etkileniyorum
Ş en kahkahalarınla gülen yüzümü hissedebiliyorum
L aleler almak istiyorum sana, güller gönderiyorum
A ğlıyorum sensiz kaldığım zamanlarda yeni farkediyorum
N için diye sorma birtanem, inan bulmaya çalışıyorum
I şığım olmuşsun karanlıklarda, seninle aydınlığa çıkıyorum
Y aşama sevincim olmuşsun bir anda, senden hoşlanıyorum
O luruna bırakamam bu duyguları, sana ifade etmek istiyorum
R üzgarlarda senin kokunu bulmak için derin nefes alıyorum
U mutlanıyorum bakışlarından, gözlerinin içinde kayboluyorum
M utluyum sevgilim, senden hoşlanmaktan çok mutlu oluyorum
12.02.2013 - 07:40
gözlerim olmalı üzerimde
zemheri soğuklarında sıcaklığını hissetmeliyim
yıllar geçsede en azından bir ömür
daha dün gibi hatırlamalıyım, hatırlamalısın beni.
sana yazdığım şiirler sadece ağlamamalı
bir sokakta yürümemiz gerekir, sonbahar aylarında
yapraklar dökülürken üstümüze, bir nara patlatmalısın
her hatırladığımda sesini tekrar tekrar duymalıyım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kirli beyaz bir kağıda yazılmış mektubunu almalıyım
senden ne kadar uzak olsamda
varlığını daima avuç içimde tüm samimiyetimle hissedeceğim
saate her baktığımda, senden kazandığım kayıpsız dakikalarım
yokluğunun varlığındayken üç damla gözyaşı akıtmalı garip gözlrimden
unuttuğum herşey senden önce ne varsa anlamsız olmalı
bozkırın evladını tanıtmalısın sevdanın yüceliğinde
rüzgar estirecek bir gücüm olsaydı aşikar
her an kokunu getirecektim, haketmeyen şu topraklara
yağmur yağarken bile, zehir dumanlar altındayım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
yıldızlar bir bir kayacak gökyüzünden acı dolu ayrılık
halbuki o ana kadar ne büyüktü sevdalık
her ne kadar tanımasanda beni
bulutlarda bir yağmur harareti yaşandığını bilmelisin
sisli sabahlara uyandığında beyazlar arasında kendini kaybetme
su berraklığında tertemiz olduğunu bilirim
kapını çalacak mendebur eller olacaksa şu hayatta
o elleri görecek yiğit gözlerim olmasın bu hayatta
gurbette olduğum her an, en yakınındayım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kına yaktığın ellerini, kınalı ellerimle tutmalıyım
yüreğimin gizli odalarını bir tek sana açmalıyım
yaşamalıyız yarını, yarından öte güler yüzlü
bir simit, birde demsiz çayda karnımızı doyurmalıyız
varlığıda ve yokluğu en iyi biz bilmeliyiz
aşkımıza tanıklık edecek göçebe kuşlara sadece tebessüm etmeli
umudu ekmeliyiz çorak kalmış topraklara
gözyaşımla sularım, meyvelerimi tatmalıyım
sen daha toyken ben çok yaşlıyım
bir merdivendir bu hayat, kırık basamaklı güvensiz
her basamakta daha iyi tanımalı onu
kirlenmiş sayfaları yırtmalı, yazdığımız defterlerden
saçlarının siyahını, aklar içinde göreceğim belkide son basamakta
halbuki seni düşündüğüm anlarda hep gençsin, birazda çocuksu
senli rüyalarım ne güzel, bir sonu olmamalı
uykulara dalıp, her an seni yaşamalıyım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
yalnız yürüdüğüm yollarda,
peşimde bir kaç budala köpek, açlıktan nefesi kokar
sokak kedileriyse benden kaçıyor
tüm ihtişamı ürkütücü rüzgar, şu ormanda bir ağaç arıyorum
yağma yağmur diye dua eden eller var buralarda
günelin her doğuşunda, kafalarını kayalara vuruyorlar
gözyaşı biriktirip avuçlarında, inanmassın belki onu içiyorlar.
işte ben böyle yalnızım, böyle eziyetli
seni ilk gördüğüm andan beri yolculuktayım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
kamyonlar ezecek neredeyse beni
lüks cipin gölgesinde uyuyan miskin farelerim var
aç kalınca kaçak kedilerim, şüphem yok ki onları yiyecekler
paldır güldür koşuyorum yarı düşüp, yarısında toprağı yalıyorum
burdaki köşe başları, sanırsın cehennem manzaraları
ben ki ararken kaybettim cennet odalarını
o odalar ki her gülüşünde gözlerinde parıldıyor
gözlerine küskün, yokluğunda yanmışım
sen daha toyken, ben çok yaşlıyım
umudum hiç yoktu bu hayatta, yaşamak ne denli ağır
sokak lambalarında, bir karton üstü mesken tutmuşum
koca koca çınarlar küçüldü gözlerimde, küçük küçük fideler gibi
azcık güç hissetsem hayat yorgunu şu vücudumda
kıyamet kopar belki diye, kalkıp onları yeniden dikeceğim
kararanlık akşamlarda sızan bir ışık görsem gözlerime
utanmam ki bu hayatı yeniden yaşayacağım
önce kaybettiğim gölgemi, sonra seni ararım
sen daha toyken, ben çook ama çok yaşlıyım...
11.02.2013 - 14:33
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni…
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum
bir bebeğin gülümsemesinde
bir goncanın açışında
yavru bir ceylanın suya inişinde seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
Akdeniz’e açmışken kollarımı
ılık bir meltemin yüzümü okşamasında seviyorum
güneşin akşam kızıllığında seviyorum…
dolunayın denize düşüşünde seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
köşe başında yolunu gözleyerek
beş kırk beş derslerinde şiirler yazarak
gecenin saat dördünde sana uyanarak
sigaramın her nefesinde seni içime çekerek
öyle uzaktan seviyorum seni…
ve ben seni sevmeyi seviyorum en çok
öyle uzaktan seviyorum ki seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan
seviyorum
11.02.2013 - 09:37
Ferhat la yarışılır mecnuna rakip çıkıp
Tahirden örnek alıp maymunca tezden bıkıp
Başka dala atlanır yusufa kurşun sıkıp
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Birden ahu görürler evdeki inadına
Aslında amaçları sade bakmak tadına
Aşık olur hemen de gördüğü her kadına
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Her kuşun eti yenmez anlayınca cayarlar
Dönüp birde insanı aptal diye sayarlar
Sen yanlış anlamışsın deyip tavır koyarlar
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Dünya ahret bacımsın arka kapıdan gelde
Aman kimse duymasın delikanlıyız serde
Bilmezler ki foyalar gezinir hep dillerde
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Sayfasından seslenir mesaj özele gider
Sevgiyi sakız edip vefayı bir hiç eder
Gönül versen uğruna duygular olur heder
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
Kapı kapı gezerde nedense hiç yorulmaz
Senin gönlün varmıdır akıl edip sorulmaz
Rüyanda görsen bile inan hayra yorulmaz
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
O seçmişse uygundur yaşa başa bakılmaz
Yarı yolda bırakır asla yola çıkılmaz
Arkanda dağ gibidir sanırsın ki yıkılmaz
Bir gecelik yaşanır facebook aşkları
06.02.2013 - 22:42
Zifiri bir gecede özlüyorum seni. Bir zaman önce, 'Özlemek, nasıl bir şeydi? ' diye soran ben, artık kendimle yüzleşerek cevap veriyorum.
Ben, özlemeyi seninle öğreniyorum.
Dünya bitip, yeniden başlamış olmalı. Hangi ara koptu kıyamet?
06.12.2012 - 13:11
ekranıma yazdığın şiir ne demek oluyor? sen akıllı bir çocuksun
05.12.2012 - 00:56
ben senden
kimseye söylemediğin sözlerini
ben senden
kimseye bakmadığın gözlerini
ben senden
kimseye açmadığın yüreğini
ben senden
kimseye vermediğin sevgini
istiyorum
ben senden
terinin kokusunu
teninin dokusunu
ben senden
sesini nefesini sevincini nefretini
dalgınlığını durgunluğunu suskunluğunu
ben senden
gülümsemeni kahkahalarını mutluluğunu
ben senden
yüreğimi delecek gözyaşlarını
acılarını korkularını
dehşetini endişeni
ben senden
uykudaki halini
uyandığında
yüzünde sabahın ilk ışıklarını
gözlerindeki pırıltıyı görmeği
ben senden
her şeyinle seni istiyorum
ben seninle
aynı yerde aynı anda
güneşin doğuşunu batışını
gecenin haykıran sessizliğini
yıldızları ay ışığını
denizin yakamozlarını
bir bir okşamayı istiyorum
dalgalar gürleyen sesiyle
yüreğimizde patlasın istiyorum
günışığında şafakta ve mehtapta
gölgerimizin öpüşmesini
kör karanlıkta kalplerimizin
birbirine çarpmasını istiyorum
ben seninle
aynı yerde aynı şeyi düşünmeyi
aynı yerde uyumayı
aynı yerde uyanmayı istiyorum
aynı yerde ıslanmayı
aynı yerde üşümeyi
aynı yerde ısınmayı istiyorum
nefes alacaksak birlikte almayı
alamayacaksak birlikte boğulmayı
yani gözümün bebeği
yaşayacaksam seninle
öleceksem seninle ölmeyi istiyorum
Toplam 80 mesaj bulundu